Devlet Memurları Kanunu 102. Madde
Yıllık İzin
Devlet memurlarının yıllık izin süresi, hizmeti 1 yıldan on yıla kadar (On yıl dahil) olanlar için yirmi gün, hizmeti on yıldan fazla olanlar için 30 gündür. Zorunlu hallerde bu sürelere gidiş ve dönüş için en çok ikişer gün eklenebilir.
- İlgili Makale:
- 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu (DMK) Tam Metin:
Devlet Memurları Kanunu 102. Madde Açıklaması
Anayasanın 50’nci maddesinde her çalışanın dinlenme hakkına sahip olduğu hükme bağlanmıştır. Devamlı çalışmanın verdiği yorgunluğu gidermek ve yeniden güç kazanarak çalışmaya başlamak için dinlenmeye, bir süre görev dışında kalmaya ihtiyaç vardır. Bu itibarla Devlet Memurları Kanununa göre izin, memura bir hak olarak tanınmıştır.
102’nci maddeye göre, Devlet memurlarının yıllık izin süresi, hizmeti bir yıldan on yıla kadar (on yıl dahil) olanlar için yirmi gün, hizmeti on yıldan fazla olanlar için otuz gün olarak belirlenmiştir.
Maddenin değişmeden önceki ilk şeklinde, beş yıla kadar hizmeti bulunanlara 20 gün, beş yıldan on yıla kadar hizmeti bulunanlara otuz gün ve on yıldan fazla hizmeti bulunanlara da kırk gün yıllık izin hakkı verilmişken, daha sonra 1327 sayılı Kanunla kamu hizmetlerinin daha etkin ve sürekli bir şekilde yürütülebilmesini temin amacıyla kamu yönetiminde daha önemli rolleri bulunan, kıdemli memurların yıllık izin süreleri kısaltılarak madde bugünkü hale getirilmiştir. Ancak hizmetin hesabında hangi sürelerin dikkate alınacağı konusunda maddede bir açıklığa yer verilmemiştir.
Devlet Memurları Kanunu 102. Madde Yıllık İzin Emsal Kararlar
Danıştay 5. Dairesi E: 1982/5062, K: 1984/468
- Devlet Memurları Kanunu 102. Madde
- Yıllık İzin
Dava dosyasının incelenmesinden davacının yıllık iznini kullanmaya başladığı süre zarfında hastalanarak 55 gün yetkili sağlık kurumlarında sağlık izni aldığı, bu iznin bittiği tarih olan 16.4.1981 den itibaren yıllık iznini kullanmaya devam ettiği izin süresinin bitiminde görevine başladığı anlaşılmaktadır.
6 Şubat 1981 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan Memurların Hastalık Raporlarını Verecek hekim ve Sağlık Kurulları Hakkındaki Yönetmeliğin yıllık izninde hastalanma halini düzenleyen 6. maddesinin 1. fıkrasında yıllık izinlerini kullanırken hastalanan memurlara hastalık izinlerini ve kullanmakta olan yıllık izinlerinin kalan kısmını bulundukları yerde geçirerek görevlerine başlarlar denilmek suretiyle yıllık izinlerini kullanmakta olan memurların hastalanmaları halinde aldıkları sağlık izinleri ve hastalık izinlerini nasıl kullanacakları bir prensibe bağlanmıştır.
Her ne kadar maddenin son fıkrasında kullanılmayan yıllık izinlerin 657 sayılı kanunun değişik 102. maddesi göz önünde bulundurularak hesaplanacağı ve bu sürenin aynı kanunun 103. maddesine göre kullandırılacağı belirtilmekte ise de, bu fıkra yukarıda belirtilen maddenin ilk fıkrasında esas alınmış prensibi değiştirmeyip hastalık izinlerini kullanmakta iken hastalanan ve bu suretle yılık izinlerini kullanmayan kişilerin yıllık izinlerinin nasıl kullanacağını düzenlemektedir.
Hal böyle olunca sağlık iznini kullandıktan sonra yıllık iznini kullanmaya devam eden ve bu süreler bittikten sonra görevine başlayan davacının yıllık iznini kullanması gerekçesiyle görevden çekilmiş sayılmasında mevzuata uyarlık bulunmamaktadır.
Danıştay 5. Dairesi E: 1980/1240, K: 1984/2096
- Devlet Memurları Kanunu 102. Madde
- Yıllık İzin
Uyuşmazlık; davacının, memuriyet hizmetinden önce sigortalı olarak çalıştığı hizmet sürelerinin dikkate alınmadan, memuriyette geçen hizmet süresinin 10 yılı aşmadığı gerekçesiyle 20 gün yıllık izin verilmesi işleminin iptali ile yıllık izin süresinin 30 gün olarak saptanmasının karar altına alınması isteminden ibarettir.
657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 31.7.1970 gün ve 1327 sayılı Kanunun 46. maddesi ile değişik 102. maddesinde; Devlet Memurlarının yıllık izin süresi, hizmeti 1 yıldan 10 yıla kadar (on yıl dahil) olanlar için yirmi gün, hizmeti on yıldan fazla olanlar için 30 gündür. Zorunlu hallerde bu sürelere gidiş ve dönüş için en çok ikişer gün eklenebilir hükmü yer almaktadır.
Dava dosyasının incelenmesinden davacının, 7.12.1965 tarihinde sigortalı işe girdiği ve bilahare 1.6.1973 tarihinde Devlet Hastanesi yardımcı hizmetler kadrosuna atanarak memuriyete başladığı anlaşılmaktadır.
Dosyada mevcut hizmet cetvelinin incelenmesinden ilgilinin 1.6.1973 tarihi ile 30.3.1982 tarihi itibariyle memuriyette geçen hizmet süresinin 10 yılı aşmadığı görülmektedir.
Her ne kadar davacı memuriyette geçen süre ile sigortalı olarak çalıştığı işlerde geçen sürelerin birleştirilmesi durumunda hizmet süresinin 10 yılı aştığını iddia etmekte ise de; yukarıda açıklanan ilgili yasanın 102.maddesi gereğince, sigortalı işlerde çalıştığı sürenin memuriyette geçen sürelerden sayılması mümkün olmadığından iddia yerinde görülmemiştir.
Bu durumda, ilgilinin memuriyette geçen hizmet süresi 10 yıldan fazla olmadığı cihetle yıllık izin süresinin 20 gün tespit edilmesinde hukuka aykırılık görülmediğinden davanın reddine karar verildi.
Danıştay 12. Dairesi E: 1995/4297, K: 1998/2646
- Devlet Memurları Kanunu 102. Madde
- Yıllık İzin
Ankara 8. İdare Mahkemesinin 24.11.1993 günlü E:1993/210, K:1993/1523 sayılı kararıyla 657 sayılı Yasanın 102. maddesinde “Devlet memurlarının yıllık izin süresi, hizmeti bir yıldan on yıla kadar (on yıl dahil) olanlar için yirmi gün hizmeti on yıldan fazla olanlar için otuz gündür. Zorunlu hallerde bu sürelere gidiş dönüş için en çok ikişer gün eklenebilir.” kuralına yer verildiği, bu yasal duruma göre Devlet memurlarının yıllık izin sürelerinin hesaplanmasında dikkate alınacak hizmet sürelerinin tespitinde, 657 sayılı Yasaya tabi kurumlarda geçen hizmet sürelerinin, bu yasaya tabi olmayan bir kurumda geçmekle birlikte, bu Yasanın ek ve geçici maddeleriyle getirilen intibak hükümleri ile 657 sayılı Yasaya tabi kurumlarda geçmiş gibi kabul edilen hizmet sürelerinin dikkate alınacağının açık olduğu, dosyanın incelenmesinden, davacının 1.7.1980-27.7.1985 tarihleri arasında bir ekmek fabrikasında işçi statüsünde çalıştığı, 26.10.1986 tarihinden sonra da davalı idarede, dava takip memuru olarak çalışmaya başladığı, 9.12.1992 günlü dilekçesi ile ekmek fabrikasında işçi statüsünde geçirdiği sürelerinin de memuriyette geçmiş sayılması halinde toplam on iki yıl hizmeti bulunduğundan bahisle, yıllık izin süresinin otuz gün olarak belirlenmesi istemiyle idareye yaptığı başvurunun, dava konusu işlemle davacının bu hizmetinin bir kamu kuruluşunda geçmediği için reddedildiğinin anlaşıldığı, bu duruma göre davacının 1.7.1980-27.7.1985 tarihleri arasında işçi statüsünde çalıştığı. … Ekmek Fabrikasının özel bir şahsa ait olduğunun da tespit edildiği, iptali istenen işlemde hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı, intibakta değerlendirilen geçmiş hizmet süresinin, izin süresinin hesaplanmasında dikkate alınmasının yasa koyucunun amacına uygun düşeceğini idarenin gerekçesini oluşturan Başbakanlığın 3.3.1980 tarih ve 1980/22 sayılı genelgesinin yürürlükten kaldırıldığını öne sürmekte ve idare mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
Hüküm veren Danıştay On ikinci Dairesince işin gereği düşünüldü:
İdare ve vergi mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenerek bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinde belirtilen nedenlerden birinin bulunması halinde mümkündür. Ankara 8. İdare Mahkemesince verilen 24.11.1993 günlü E:1993/210, K:1993/1523 sayılı karar ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup bozulmasını gerektirecek bir sebep de bulunmadığından temyiz isteminin reddi ile anılan kararın onanmasına, temyiz giderlerinin istemde bulunan davacı üzerinde bırakılmasına, 5.11.1998 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Danıştay 8. Dairesi E: 2005/5657, K: 2007/1700
- Devlet Memurları Kanunu 102. Madde
- Yıllık İzin
Dosyanın incelenmesinden, Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyomedikal Ünitesinde teknisyen olarak çalışan davacının, göreve başladığı 1993 yılından itibaren döner sermayeden pay aldığı ancak, Maliye Bakanlığınca çıkarılan dava konusu Genelgenin 15, maddesi ile, 2547 sayılı Kanunun 58. maddesinin (a) fıkrasının dördüncü paragrafı hükmü uyarınca, döner sermaye gelirlerinden yararlandırılma katkıya dayandırıldığından, yıllık izin, şua izni ve döner sermaye faaliyetleri ile ilgili olarak yapılan geçici görevlendirmeler ile bu Tebliğin 12 nci maddesinde belirtilen görevlendirmeler dışında görevin fiilen yapılmadığı dönemlerde ilgililere döner sermaye gelirlerinden pay ödenmeyecektir ibaresinin iptalinin İstenildiği anlaşılmaktadır.
Olayda, yıllık izin, şua izni ve döner sermaye faaliyetleri ile ilgili olarak yapılan geçici görevlendirmelerde döner sermaye katkı payı ödeneceği, kişilerin hastanede tedavi gördükleri ve raporlu oldukları süreler ile mazeret izni, doğum öncesi ve sonrası kullanılan izin sürelerinde, evlilik izni ve doğum izni v.b izinlerinde döner sermaye gelirinden pay alamayacakları sonucuna ulaşılmaktadır.
Oysa; 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun mazeret izinlerini düzenleyen 104. maddesinde ve hastalık izinlerini düzenleyen 105. maddesinde getirilen izinler ve hastalıklar sırasında çalışanların özlük haklarına dokunulamayacağı yolundaki emredici hüküm karşısında, Genelge ile Yasayla yapılan düzenlemeden farklı bir düzenlemeye gidilmesinde normlar hiyerarşisine uyarlık bulunmadığı görülmektedir.
Bu durumda, Sosyal Devlet ve Hukuk Devleti ilkelerine ve 657 sayılı Kanunun genel mantığına aykırı bir düzenlemeyle döner sermaye gelirinden pay alacak personeli kısıtlama yoluna giden dava konusu Tebliğ hükmünde hukuka uygunluk görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle, Maliye Bakanlığınca 09.07.2005 gün ve 25870 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 18 Seri No.lu Yükseköğretim Kanunu ve Yükseköğretim Personel Kanunun Genel Tebliğinin 15. maddesinin iptaline, 118.10 YTL yargılama gideri ile davanın karara bağlandığı tarihte yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 450.00.YTL vekalet ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, artan 30.00 YTL posta ücretinin istemi halinde davacıya iadesine 27.03.2007 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
Devlet Memurları Kanunu 103. Madde
Yıllık İzinlerin Kullanılışı
Yıllık izinler, amirin uygun bulacağı zamanlarda, toptan veya ihtiyaca göre kısım kısım kullanılabilir. Birbirini izleyen iki yılın izni bir arada verilebilir. (Değişik cümle: 6/7/1995 – KHK-562/2 md.) Cari yıl ile bir önceki yıl hariç, önceki yıllara ait kullanılmayan izin hakları düşer.
Öğretmenler yaz tatili ile dinlenme tatillerinde izinli sayılırlar. Bunlara, hastalık ve diğer mazeret izinleri dışında, ayrıca yıllık izin verilmez.
Hizmetleri sırasında radyoaktif ışınlarla çalışan personele, her yıl yıllık izinlerine ilaveten bir aylık sağlık izni verilir.
Devlet Memurları Kanunu 103. Madde Açıklaması
Yıllık izinlerin kullanılış biçimi 103’üncü maddede açıklanmıştır. Yıllık izinlerin kullanılışında, hem Devlet memurlarının haklarını korumak, hem de hizmetin aksamasını önleyecek usullere yer vermek amacı güdülmüştür. Bu bakımdan amirlere önemli bir sorumluluk verilmiştir. Amir hizmetin gereklerine göre yıllık izni geciktirebilecek ve iki yılın izinlerini uzun süreli bir tek izin halinde birleştirebilecektir. Ancak bu takdirde memurun cari yıl ile bir önceki yıl hariç, önceki yıllara ait kullanılmayan izin hakları düşecektir.
Maddenin gerekçesine göre, birinci fıkrada geçen “amir” deyimi ile hizmetin sevk ve idaresinden sorumlu olan amir kastedilmektedir.
Yıllık izinlerin ait olduğu yıl içinde kullanılması asıldır. O yıla ait kullanılama yan izinleri müteakip yılda kullanılması ise istisnai bir durumdur. Maddede kurum amirlerine yıllık izinlerin kullanılması konusunda geniş yetki tanındığından, amirlerin memurların yıllık izinlerini cari yıl içinde hizmetlerin aksamadan yürütülmesini teminen bir program dahilinde kullanmaları hususunda gerekli hassasiyeti göstermeleri gerekmektedir.
Değişiklikten sonra, yıllık izinlerin tamamının veya bir kısmının ait olduğu yıl içinde kullanılamaması durumunda kullanılamayan yıllık iznin, bir sonraki yılın izni ile birlikte toptan veya kısım kısım kullanılabilme imkanı getirilmiştir. Ayrıca, bir önceki yıldan devreden izin ile cari yıl izin toplamının kısmen veya tamamen kullanılamaması halinde, sadece cari yıl iznine tekabül eden kısmının bir sonraki yılda kullanılması mümkün bulunmaktadır. Bu şekilde yıl içinde kullanılan izinler öncelikle bir önceki yıldan devreden izin sürelerinden mahsup edilecektir.
Devlet Memurları Kanunu 103. Madde Yıllık İzinlerin Kullanılışı Emsal Kararlar
Danıştay 12. Dairesi E: 1995/4317, K: 1996/3220
- Devlet Memurları Kanunu 103. Madde
- Yıllık İzinlerin Kullanılışı
657 sayılı Kanunun “yıllık izinlerin kullanılışı” başlıklı 103. maddesinin üçüncü fıkrasında “Hizmetleri sırasında radyoaktif ışınlarla çalışan personele, her yıl yıllık izinlerine ilaveten bir ay sağlık izni verilir.” hükmüne yer verilmiştir.
Öte yandan 3153 sayılı Kanuna dayanılarak çıkarılan 27.4.1939 tarihli “Radyoloji, Radyum ve Elektrikle Tedavi Müesseseleri Hakkındaki Tüzük”ün 21. maddesinde röntgen ve radyum ile daimi olarak günde beş saatten fazla çalışılamayacağı, 19. maddesinde, diş muayenehanelerinde diş resmi almağa mahsus filmlerin bizzat hasta tarafından tutulacağı, 23. maddesinde de Röntgen ve Radyum laboratuarlarında çalışan bütün mütehassıs ve müstahdemlerin senede iki defa muayene edilerek küreyuatlarını saydırmaya ve el ve sair açık yerlerinin cildini muayene ettirmeye mecbur oldukları, 24. maddesinde ise, bu gibi müesseselerde, her röntgen mütehassısının veya röntgen ve radyum ile iştigal eden kimsenin senede dört hafta muntazaman devamlı tatil yapmasının mecburi olduğu hükümlerine yer verilmiştir.
Dairemizin 6.3.1996 günlü, E:1995/4317 sayılı ara kararına verilen cevabının incelenmesinden, diş hekimlerinin radyoaktif ışınlar (Alfa-Beta-Gama) ile çalışmayıp, iyonizan ışın olan X ışınları (röntgen ışını) ile film çektikleri, diğer yandan diş hekimlerinin radyasyondan korunmak için herhangi bir önlem alınmasa bile, maksimum dozu aşmadan yılda 5.000 adet diş filmi çekebileceği anlaşılmıştır.
Bu durumda röntgenle ortalama günde 3 adet diş filmi çekerek çalışan ve bu nedenle sağlık izni verilmesini gerektirecek oranda radyoaktif ışınlara maruz kalmayan ve ayrıca iyonizen ışınlarla çalıştığı anlaşılan davacıya, 657 sayılı Yasanın 103. maddesine göre yıllık iznine ilaveten bir aylık sağlık izni verilmemesinde hukuka aykırılık bulunmayıp, bu yoldaki işlemin iptaline ilişkin İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.
Danıştay 5. Dairesi E: 1993/4219, K: 1993/4014
- Devlet Memurları Kanunu 103. Madde
- Yıllık İzinlerin Kullanılışı
Boğaziçi Üniversitesi … Diş Kliniğinde diş hekimi olarak görev yapan davacı, röntgen aygıtı kullandığından bahisle 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 103. maddesi uyarınca yıllık iznine ilaveten sağlık izni verilmesi ya da her gün mesaisinden bir saat indirilmesi yolundaki başvurusunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle dava açmıştır.
İstanbul 1. İdare Mahkemesinin 24.02.1993 günlü, E: 1990/261, K: 1993/298 sayılı kararıyla; 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 103. maddesinde hizmetleri sırasında radyoaktif ışınlarla çalışan personele, her yıl yıllık izinlerine ilaveten bir aylık sağlık izni verileceğinin hükme bağlandığı, belirtilen hükümle idareye tanınmış bir takdir yetkisi bulunmadığı gibi, sadece laboratuarda çalışanların yararlanacağı yönünde de bir hükme yer verilmediği diş hekimi olan davacının mesleği itibariyle fiilen radyasyona maruz kaldığı, bilirkişi raporunda “sağlık izninden yararlanması için radyoaktif ışınlarla bilfiil çalışmış, çalışmanın radyasyon ile ilgili laboratuarlarda geçmesi gerektiği, diş hekimleri radyoaktif ışınlar (a.a.e) ile çalışmayıp, iyonizan ışın olan (X) ışınları (röntgen ışınları) ile film çektikleri, diş kliniklerinde devamlı olarak radyasyon ile 5 saat çalışmadığı, ara sıra şuaya maruz kalan kardiyolog, nisaiye mütehassısı, ortopedi mütehassısı gibi doktorların da fiili hizmet süresi zammından yararlandırılmaması kararının alındığı, adı geçen uzmanların yaptıkları radyoskopik ve radyografik muayeneler esnasında zorunlu olarak hastaya yakın mesafede çalıştıkları, diş hekimlerinden çok fazla radyasyona maruz kaldıkları” şeklinde görüş belirtildiği, davacı tarafından röntgen aygıtında radyoaktif ışınlarla bilfiil çalışıldığı ve TAEden izin alındığı iddialarıyla bilirkişi raporuna itiraz edilmişse de, dosyada mevcut bilgiler karar vermeye yeterli bulunduğundan yeniden bilirkişi incelenmesine gerek görülmediği, davacının oranda da olsa radyoaktif ışınlara sebebiyet veren cihazlarda çalıştığı ve radyasyona maruz kaldığı anlaşıldığından sağlık izninden yararlanması gerektiği, fiili hizmet süresi zammından yararlandırabilme koşulları aranmak suretiyle aksine tesis edilen işlemde mevzuata uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlem iptal edilmiştir.
Davalı idare, kanunların yalnız lafzı ile değil ruhu ile de yorumlanması gerektiğini, bilirkişi raporundaki tespitlerin göz ardı edilerek karar verildiğini, konu ile ilgili tüzük gereği sağlık izninden yararlanabilmek için hizmetin radyum ve benzeri ışınlar ile çalışan laboratuarlarda geçmesi ve ilgilinin beş saat çalışması icap ettiğini, ayrıca filmlerin diş hekimi tarafından değil, doğrudan hasta tarafından tutularak çekildiğinden diş hekiminin röntgen ışınına maruz kalmadığını öne sürmekte ve idare mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun “Yıllık İzinlerin Kullanılışı” başlıklı 103. maddesinin üçüncü fıkrasında “hizmetleri sırasında radyoaktif ışınlarla çalışan personele, her yıl yıllık izinlerine ilaveten bir aylık sağlık izni verilir.” hükmüne yer verilmiştir.
Öte yandan 3153 sayılı Kanuna dayanılarak çıkarılan 27.04.1939 tarihli “Radyoloji, Radyum ve Elektrikli Tedavi Kurumları Hakkındaki Tüzükün 21. maddesinde röntgen ve radyum ile daimi olarak günde beş saatten fazla çalışılamayacağı hükme bağlanmış; 19. maddesinde ise, diş muayenehanelerinde diş resmini almaya mahsus filmlerin bizzat hasta tarafından tutulacağı belirtilmiştir.
Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesi üzerine düzenlenen raporda diş hekimlerinin radyoaktif ışınlar (Alfa-Beta-Gama) ile çalışmayıp, iyonizen ışın olan X ışınları (Röntgen ışını) ile film çektikleri, davacının görev yaptığı diş kliniğinin yıllık çalışma yükünün 538-677 film arasında olup tatiller çıktıktan sonra 240 çalışma günü esas alındığında günlük ortalama röntgen filmi çekim sayısının 2.44 olduğu, bu miktarın çok düşük olup radyasyonla ilgili işlerde çalışan kişiler için internasyonel ve TAEKin kabul ettiği doz seviyesinin altında olduğu, diş kliniklerinin röntgen, radyum ve benzeri ışınlar ile çalışan laboratuarlar olmadığı ve kişinin devamlı olarak radyasyon ile 5 saat çalışmadığı belirtilmiştir.
Bu durumda, röntgenle daimi olarak günde beş saat çalışmayan ve bilirkişi raporunda belirtildiği üzere kendisine sağlık izni verilmesini gerektirecek biçimde radyoaktif ışınlara maruz kalmayan davacıya, 657 sayılı Yasanın 103. maddesine göre yıllık iznine ilaveten bir aylık sağlık izni verilmemesinde hukuka aykırılık bulunmayıp, bu yoldaki işlemin iptaline ilişkin idare mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.
Danıştay 5. Dairesi E: 1982/5062, K: 1984/468
- Devlet Memurları Kanunu 103. Madde
- Yıllık İzinlerin Kullanılışı
Dava dosyasının incelenmesinden davacının yıllık iznini kullanmaya başladığı süre zarfında hastalanarak 55 gün yetkili sağlık kurumlarında sağlık izni aldığı, bu iznin bittiği tarih olan 16.4.1981 den itibaren yıllık iznini kullanmaya devam ettiği izin süresinin bitiminde görevine başladığı anlaşılmaktadır.
6 Şubat 1981 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan Memurların Hastalık Raporlarını Verecek hekim ve Sağlık Kurulları Hakkındaki Yönetmeliğin yıllık izninde hastalanma halini düzenleyen 6. maddesinin 1. fıkrasında yıllık izinlerini kullanırken hastalanan memurlara hastalık izinlerini ve kullanmakta olan yıllık izinlerinin kalan kısmını bulundukları yerde geçirerek görevlerine başlarlar denilmek suretiyle yıllık izinlerini kullanmakta olan memurların hastalanmaları halinde aldıkları sağlık izinleri ve hastalık izinlerini nasıl kullanacakları bir prensibe bağlanmıştır.
Her ne kadar maddenin son fıkrasında kullanılmayan yıllık izinlerin 657 sayılı kanunun değişik 102. maddesi göz önünde bulundurularak hesaplanacağı ve bu sürenin aynı kanunun 103. maddesine göre kullandırılacağı belirtilmekte ise de, bu fıkra yukarıda belirtilen maddenin ilk fıkrasında esas alınmış prensibi değiştirmeyip hastalık izinlerini kullanmakta iken hastalanan ve bu suretle yılık izinlerini kullanmayan kişilerin yıllık izinlerinin nasıl kullanacağını düzenlemektedir.
Hal böyle olunca sağlık iznini kullandıktan sonra yıllık iznini kullanmaya devam eden ve bu süreler bittikten sonra görevine başlayan davacının yıllık iznini kullanması gerekçesiyle görevden çekilmiş sayılmasında mevzuata uyarlık bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle dava konusu işlemin iptaline karar verildi.
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu E: 2003/66 K: 2005/207
- Devlet Memurları Kanunu 103. Madde
- Yıllık İzinlerin Kullanılışı
Dosyanın incelenmesinden; davalı idareye bağlı Ankara İhtisas Hastanesinde kardiyoloji uzmanı olarak görev yapan davacının, radyasyona maruz kalması nedeniyle günde 5 saat üzerinde çalıştırılmaması istemiyle yaptığı başvurusunun reddedilmesi üzerine, bakılan davayı açtığı, davalı idarece ise kardiyoloji uzmanlarının hafta içi her gün değil, bir veya en çok iki gün anjiyo laboratuarında çalıştırıldığı, bu nedenle her gün röntgen çeken röntgen uzmanları ile aynı risk grubunda değerlendirilemeyeceği, aksi halde kardiyoloji olarak verilmesi gereken hizmetlerin aksayacağının ileri sürüldüğü anlaşılmıştır.
Bu durumda, her ne kadar mahkemece, davalı idarece, şua izninden yararlandırılan dolayısıyla röntgen ışınlarına maruz kaldığı tartışmasız olan davacının günde 5 saatten fazla çalıştırılmaması gerektiği gerekçesiyle dava konusu işlem iptal edilmiş ise de; davacının ihtisasının kardiyoloji olması ve anjiyo laboratuarında çalışmak suretiyle şuaya maruz kalması karşısında günlük çalışma süresinin hizmetin özelliği dikkate alınmaksızın günde 8 saat olarak belirlenmesi yukarıda belirlenen düzenlemelere aykırı ise de, ilgilinin günde 5 saatle sınırlı çalışması hali ancak anjiyo laboratuarında çalıştığı günlerle sınırlı olacağından anjiyo yaptığı günlere mahsus olmak üzere 5 saatten fazla çalıştırılmaması gerekli olup aksi yönde tesis edilen dava konusu işlemde mevzuata uyarlık bulunmamaktadır. Bu nedenle, Mahkemece, belirtilen hususlar göz önüne alınmaksızın davacının, bu husus belirtilmeksizin günlük 5 saat çalıştırılması gerektiği yolunda verilen ısrar kararında hukuki isabet görülmemiştir.