Ceza Muhakemesi Kanunu 9. Madde
Davaların Birleştirilerek Açılması
Bağlantılı suçlardan her biri değişik mahkemelerin görevine giriyorsa, bunlar hakkında birleştirilmek suretiyle yüksek görevli mahkemede dava açılabilir.
Ceza Muhakemesi Kanunu 9. Madde Gerekçesi
1412 sayılı Kanunun 2. maddesinin birinci fıkrası hükmü, günümüzün diline uygun hâle getirilerek bu maddeye alınmıştır. Bu maddeyi karşılayan 1412 sayılı Kanunun 2. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “Bu mahkeme, birleştirilmiş olan ceza davalarının ayrılmasına da karar verebilir” ibaresine 10. maddede yer verilmiştir.
- İlgili Makale:
- 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) Tam Metin:
Ceza Muhakemesi Kanunu 9. Madde Davaların Birleştirilerek Açılması Emsal Kararlar
Yargıtay 17. Ceza Dairesi E: 2019/10172, K: 2019/12539
- Ceza Muhakemesi Kanunu 9. Madde
- Davaların Birleştirilerek Açılması
Muhafaza görevini kötüye kullanma ve hırsızlık suçlarından sanıklar … ve … haklarında yapılan yargılama sonunda, Manisa 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/62 Esas sayılı dosyası ile fiili ve hukuki irtibat bulunduğundan bahisle dosyanın Manisa 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/62 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine, diğer mahkemenin dosyaların birleştirilmesine muvafakat vermemesi nedeniyle anılan hususta karar vermesi için dosyanın yüksek görevli mahkemeye gönderilmesine dair Manisa 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 25/01/2018 tarihli, 2016/622 Esas ve 2018/44 Karar sayılı kararı üzerine, anılan kararın esas hükümle birlikte kanun yolu açık olan hükümlerden olduğundan bahisle karar verilmesine yer olmadığına ilişkin Manisa 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 26/02/2018 tarihli ve 2018/273 değişik iş sayılı kararına karşı Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 19/07/2019 tarihli ve 94660652-105-45-7334-2019-KYB sayılı “Kanun Yararına Bozma” talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başavcılığının 03/08/2019 tarihli ve 2019/80870 sayılı ihbarnamesiyle Dairemize gönderilmiştir.
5271 sayılı CMK’nın “Bağlantı kavramı” başlıklı 8. maddesi; “(1) Bir kişi, birden fazla suçtan sanık olur veya bir suçta her ne sıfatla olursa olsun birden fazla sanık bulunursa bağlantı var sayılır. (2) Suçun işlenmesinden sonra suçluyu kayırma, suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme fiilleri de bağlantılı suç sayılır” şeklinde, anılan Kanun’un “Davaların birleştirilerek açılması” başlıklı 9. maddesi; “Bağlantılı suçlardan her biri değişik mahkemelerin görevine giriyorsa, bunlar hakkında birleştirilmek suretiyle yüksek görevli mahkemede dava açılabilir” biçiminde düzenlenmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen ihbarnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden; Manisa 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 26.02.2018 tarihli, 2018/273 değişik iş sayılı kararının, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinin 3. fıkrası uyarınca kanun yararına bozulmasına, bozma nedenine göre sonraki işlemlerin, CMK’nın 309/4. maddesi gereğince mahallinde merci mahkemesince yerine getirilmesine, dosyanın mahal mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine, 15.10.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Yargıtay 4. Ceza Dairesi E: 2018/7976, K: 2019/1025
- Ceza Muhakemesi Kanunu 9. Madde
- Davaların Birleştirilerek Açılması
Tehdit suçundan sanık … hakkında devam eden yargılama sırasında, aralarında hukuki ve fiili bağlantı bulunduğu gerekçesiyle dosyanın Manavgat 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/225 esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine dair İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 13/11/2017 tarihli ve 2017/277 esas, 2017/296 sayılı kararı, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 15/11/2018 gün ve 94660652-105-34-4710-2018-Kyb sayılı istemleri ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 21/11/2018 gün ve 2018/93454 sayılı bozma düşüncesini içeren ihbarnamesiyle Daireye gönderilmiş olduğu görülmekle, dosya incelendi:
5271 sayılı CMK’nın “Bağlantı kavramı” başlıklı 8. maddesi; “(1) Bir kişi, birden fazla suçtan sanık olur veya bir suçta her ne sıfatla olursa olsun birden fazla sanık bulunursa bağlantı var sayılır. (2) Suçun işlenmesinden sonra suçluyu kayırma, suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme fiilleri de bağlantılı suç sayılır” şeklinde, anılan Kanun’un “Davaların birleştirilerek açılması” başlıklı 9. maddesi; “Bağlantılı suçlardan her biri değişik mahkemelerin görevine giriyorsa, bunlar hakkında birleştirilmek suretiyle yüksek görevli mahkemede dava açılabilir” biçiminde düzenlenmiştir. Anılan Kanun’un “Geniş bağlantı sebebiyle birleştirme” başlıklı 11. maddesinde; mahkemenin, bakmakta olduğu birden çok dava arasında bağlantı görmesi halinde, bu bağlantı 8. maddede gösterilen türden olmasa bile, birlikte bakmak ve hükme bağlamak üzere bu davaların birleştirilmesine karar verebileceği hüküm altına alınmıştır. İncelenen dosyada;
Avukat olan sanık … hakkında 27/10/2015 tarihli tehdit eylemi nedeniyle son soruşturmanın Manavgat Ağır Ceza Mahkemesinde açılıp yapılmasına karar verilmesi üzerine Manavgat Ağır Ceza Mahkemesinin 25/09/2017 tarihli ve 2017/255 esas, 2017/238 sayılı kararıyla sanık hakkında uzlaştırma işlemlerinin yapılması için kovuşturmanın durmasına karar verildiği, tarafların uzlaşması üzerine Manavgat 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 11/01/2018 tarihli ve 2018/27 esas, 2018/7 sayılı kararıyla kamu davasının düşmesine hükmolunduğu, hükmün 01/02/2018 tarihi itibariyle kesinleştirildiği, aynı sanığın aynı mağdura aynı eylemi nedeniyle İstanbul Ağır Ceza Mahkemesinde son soruşturmanın açılıp yapılmasına dair karar kurulması üzerine İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 13/11/2017 tarihli ve 2017/277 esas, 2017/296 sayılı tensip kararıyla, dosyanın Manavgat 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2017/225 esas sayılı dava dosyası ile CMK’nın 8. ve devamı maddeleri uyarınca birleştirilmesine karar verildiği, İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 13/11/2017 tarihli ve 2017/277 esas, 2017/296 karar sayılı dosyası incelendiğinde, birleştirmeye ilişkin Manavgat 1. Ağır Ceza Mahkemesinin muvafakatinin sorulmadığı anlaşılmıştır.
Dosya kapsamı, kanun yararına bozma istemi ve tüm bu açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde; Farklı yetki alanlarında bulunan mahkemeler arasında birleştirmeye dair CMK’nın 16. maddesinin 2. fıkrasında; bağlantılı ceza davalarının değişik mahkemelerde bakılmasına başlanmış olursa, Cumhuriyet savcılarının istemlerine uygun olmak koşuluyla, mahkemeler arasında oluşacak uyuşma üzerine, bu davaların hepsinin veya bir kısmının bu mahkemelerin birinde birleştirilebileceğinin, 3. fıkrasında ise; mahkemeler arasında uyuşulmazsa, Cumhuriyet savcısı veya sanığın istemi üzerine ortak yüksek görevli mahkemenin birleştirmeye gerek olup olmadığına ve gerek varsa hangi mahkemede birleştirileceğine karar vereceğinin hüküm altına alınması, İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 13/11/2017 tarihli ve 2017/277 esas, 2017/296 karar sayılı dosyasında, Manavgat 1. Ağır Ceza Mahkemesine dosyaların birleştirilmesine dair muvafakatin sorulmaması karşısında, mahkemeler arasında birleştirmeye dair uyuşmanın bulunmadığı gözetilmeden kurulan, dosyanın Manavgat 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2017/225 esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine dair İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 13/11/2017 tarihli ve 2017/277 esas, 2017/296 sayılı kararında isabet bulunmamaktadır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, Kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden, İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 13.11.2017 tarihli ve 2017/277 esas, 2017/296 sayılı kesinleşen kararının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca bozulmasına, bozma nedenine göre sonraki işlemlerin, CMK’nın 309/4 maddesi gereğince mahallinde mahkemesince yerine getirilmesine, 24.01.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay 20. Ceza Dairesi E: 2018/4759, K: 2019/1442
- Ceza Muhakemesi Kanunu 9. Madde
- Davaların Birleştirilerek Açılması
Yüksek Adalet Bakanlığı’nın, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık … hakkında devam eden yargılama sırasında aralarında fiili ve hukuki bağlantı bulunduğu gerekçesiyle Osmaniye 6. Asliye Mahkemesi’nin 2015/682 esas, 2016/73 karar sayılı dosyası ile birleştirilmesine dair Osmaniye 5. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 11/01/2018 tarihli ve 2017/407 esas, 2018/11 sayılı kararının kanun yararına bozulması istemi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 05/07/2018 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
5271 sayılı CMK’nın “Bağlantı kavramı” başlıklı 8. maddesi; “(1) Bir kişi, birden fazla suçtan sanık olur veya bir suçta her ne sıfatla olursa olsun birden fazla sanık bulunursa bağlantı var sayılır. (2) Suçun işlenmesinden sonra suçluyu kayırma, suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme fiilleri de bağlantılı suç sayılır” şeklinde, anılan Kanun’un “Davaların birleştirilerek açılması” başlıklı 9. maddesi; “Bağlantılı suçlardan her biri değişik mahkemelerin görevine giriyorsa, bunlar hakkında birleştirilmek suretiyle yüksek görevli mahkemede dava açılabilir” biçiminde düzenlenmiştir. Anılan Kanun’un “Geniş bağlantı sebebiyle birleştirme” başlıklı 11. maddesinde; mahkemenin, bakmakta olduğu birden çok dava arasında bağlantı görmesi halinde, bu bağlantı 8. maddede gösterilen türden olmasa bile, birlikte bakmak ve hükme bağlamak üzere bu davaların birleştirilmesine karar verebileceği hüküm altına alınmıştır.
Yine anılan Kanun’un “Görülmekte olan davaların birleştirilmesi ve ayrılması” başlıklı 10. maddesi; “(1) Kovuşturma evresinin her aşamasında, bağlantılı ceza davalarının birleştirilmesine veya ayrılmasına yüksek görevli mahkemece karar verilebilir.
(2) Birleştirilen davalarda, bu davaları gören mahkemenin tâbi olduğu yargılama usulü uygulanır.
(3) İşin esasına girdikten sonra ayrılan davalara aynı mahkemede devam olunur” şeklindedir.
Aynı Kanun’un “Bağlantılı suçlarda yetki” başlıklı 16. maddesi;
“(1) Yukarıdaki maddelere göre her biri değişik mahkemelerin yetkisi içinde bulunan bağlantılı ceza davaları, yetkili mahkemelerden herhangi birisinde birleştirilerek görülebilir.
Ceza Genel Kurulu’nun 11/07/2014 tarihli ve 2014/5-52 esas, 2014/354 sayılı kararında da belirtildiği üzere; CMK’nın 8. maddesinin birinci fıkrasında; bir kişinin birden fazla suçtan sanık olması veya bir suçta birden fazla sanık bulunması şeklinde dar bağlantı tanımlanmış, maddenin ikinci fıkrasında da, suçun işlenmesinden sonra suçluyu kayırma, suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme fiillerinin de bağlantılı suç sayılacağı belirtilerek, bu halde de fiiller arasında bağlantının varlığı kabul edilmiştir. Kanunun 11. maddesinde ise geniş bağlantı tanımlanmıştır. Bu hüküm uyarınca, yapılan yargılamada mahkemece bakılmakta olan birden fazla dava arasında bağlantının saptanması halinde, bu bağlantı 8. maddede gösterilen türden olmasa dahi, yargılamanın birlikte yapılarak hükme bağlanması için davaların birleştirilmesine karar verilebilecektir. Maddede, ne tür bağlantıların bu kapsamda değerlendirileceği yönünde bir sınırlandırmaya yer verilmemiş, yalnızca mahkemenin bakmakta olduğu birden çok davada bağlantı görmesi yeterli kabul edilmiştir. Bu hükmün amacı, görülmekte olan uyuşmazlıkların birlikte yargılanmasında ve karara bağlanmasında yarar bulunmasıdır. Bu şekilde tüm delillerin birlikte değerlendirilerek, daha adil bir kararın verilmesi ve verilecek hükümlerde muhtemel değerlendirme hatalarının engellenmesi hedeflenmiştir. Görüldüğü gibi, ceza muhakemesinde genel kural, açılan her dava üzerine ayrı bir yargılamanın yapılmasıdır. Ancak, uyuşmazlıklar arasında bağlantı olduğu zaman, bağlantının özelliği gereği bu kuraldan ayrılınabilmektedir. Bağlantılı davalar ayrı ayrı görülebileceği gibi, birleştirilerek de görülebilecek olup, istisnai hallerden biri olan yargılamaların birleştirilmesi kararı verilebilmesi için; davalar arasında bağlantı olmalı, davaların birleştirilmesinde yarar görülmeli, birleştirme yasağı söz konusu olmamalıdır.
Kanun koyucu, açılan her dava üzerine ayrı yargılama yapılmasını kural olarak benimseyip istisnai durumlarda davaların birleştirilebileceğini hüküm altına alırken, birleştirmede fayda bulunup bulunmadığının her olayda araştırılmasını yargılamayı yürüten hâkime bırakmış, istisnaen de, yargılamaların birleştirilip birleştirilmeyeceğini kendisi tayin etmiştir. Örneğin 4483 sayılı Kanun’un 10. maddesinde yer alan; “Bu kanun kapsamındaki suçların iştirak halinde işlenmesi durumunda memur olmayan, memur olanla; ast memur üst memur ile aynı mahkemede yargılanır” şeklindeki hükümle birleştirme zorunluluğu vurgulanırken, 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’nun 30/2. maddesi uyarınca sanıkların yargılama sırasında başka suçları olduğu anlaşılsa dahi davaların birleştirilerek görülemeyeceği, benzer şekilde 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 346/1. maddesi uyarınca İcra Mahkemelerinin yetkisine giren ceza davalarının diğer davalarla birleştirilemeyeceği hüküm altına alınmıştır. Birleştirme zorunluluğu ya da birleştirme yasağının söz konusu olmadığı diğer durumlarda, mahkemelerce görülmekte olan davalar arasında bağlantı olduğu tespit edildiğinde bu davalar birleştirilebilecektir. Fakat birleştirme zorunlu olmayıp tamamen mahkemenin takdirine bırakılmıştır. Bu nedenle sanık ile ilgili verilen durma kararı tedavi ve denetim süresinin tamamlanıp tamamlanmaması şartına bağlı tutulmuş olup yargılamanın geçici olarak tatil edildiği bir dosya ile menfaat bulunmadığı halde birleştirilmesine karar verilmesi, Kanuna aykırı olup, kanun yararına bozma talebi yerinde görülmüştür.
Yargıtay 18. Ceza Dairesi E: 2019/8371 K: 2019/15961
- Ceza Muhakemesi Kanunu 9. Madde
- Davaların Birleştirilerek Açılması
Hakaret suçundan sanık … hakkında yapılan yargılama sonunda, Ankara 37. Asliye Ceza Mahkemesinin 2018/713 esas sayılı dosyası ile fiili ve hukuki irtibat bulunduğu, sanık hakkında 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 43. maddesinin uygulanma ihtimalinin de bulunduğu dikkate alınarak dava ekonomisi açısından dosyanın Ankara 37. Asliye Ceza Mahkemesinin 2018/713 esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine dair Ankara 24. Asliye Ceza Mahkemesinin 31/10/2018 tarihli ve 2018/1682 esas, 2018/1186 sayılı kararına karşı sanık tarafından yapılan itirazın reddine ilişkin Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 13/12/2018 tarihli ve 2018/2163 değişik iş sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 21/06/2019 gün ve 65388 sayılı tebliğnamesiyle dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:
5271 sayılı CMK’nın “Bağlantı kavramı” başlıklı 8. maddesi; “(1) Bir kişi, birden fazla suçtan sanık olur veya bir suçta her ne sıfatla olursa olsun birden fazla sanık bulunursa bağlantı var sayılır. (2) Suçun işlenmesinden sonra suçluyu kayırma, suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme fiilleri de bağlantılı suç sayılır” şeklinde, anılan Kanun’un “Davaların birleştirilerek açılması” başlıklı 9. maddesi; “Bağlantılı suçlardan her biri değişik mahkemelerin görevine giriyorsa, bunlar hakkında birleştirilmek suretiyle yüksek görevli mahkemede dava açılabilir” biçiminde düzenlenmiştir. İncelenen dosyada;
Hakaret suçundan sanık … hakkında Ankara 24. Asliye Ceza Mahkemesinin 2018/1682 esas sayılı dosyası üzerinden yapılan yargılama sırasında, aynı suçtan sanık hakkında Ankara 37. Asliye Ceza Mahkemesinin 2018/713 esas sayılı dosyası üzerinden görülmekte olan dava ile hukuki ve fiili irtibat bulunduğundan bahisle birleştirmeye muvafakat edilip edilmeyeceği sorulmadan, Ankara 24. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 31/10/2018 tarihli ve 2018/1682 esas, 2018/1186 sayılı kararla her iki davanın birleştirilmesi üzerine, sanık tarafından birleştirme kararına itiraz edildiği, Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 13/12/2018 tarihli ve 2018/2163 değişik iş sayılı kararı ile sanığın birleştirme kararına itiraz hakkı bulunmadığından itirazın reddine karar verildiği, Ankara 37. Asliye Ceza Mahkemesince de birleştirme kararının muvafakat alınmadan verildiği gerekçesiyle Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 13/12/2018 tarihli ve 2018/2163 değişik iş sayılı kararı yönünden kanun yararına bozma talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Dosya kapsamı, kanun yararına bozma istemi ve tüm bu açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde; dosyamıza konu uyuşmazlığın çözümünden önce, birleştirme kararına karşı itiraz kanun yoluna başvurulup başvurulamayacağı değerlendirilmelidir.
5271 sayılı CMK’da kanun yoluna başvurma hakkı, Cumhuriyet savcısı, şüpheli, sanık ve bu Kanuna göre katılan sıfatını almış olanlar ile katılma isteği karara bağlanmamış, reddedilmiş veya katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş bulunanlara, müdafiliğini veya vekilliğini üstlendiği kişilerin açık arzusuna aykırı olmamak koşuluyla avukatlara, şüpheli veya sanığın yasal temsilcisi ve eşine tanınmıştır. İtiraz kanun yolu olağan kanun yollarından olup CMK’nın 267 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. CMK’nın 267. maddesinde; hâkim kararları ile kanunun gösterdiği hâllerde, mahkeme kararlarına karşı itiraz yoluna gidilebileceği hüküm altına alınmıştır. CMK’nın birleştirmeye ilişkin hükümleri incelendiğinde, bu kararlara karşı itiraz kanun yoluna başvurulabileceğine dair bir düzenleme bulunmamaktadır. Aksine kanun koyucu 267. maddede mahkeme kararlarına karşı kanunun gösterdiği hallerde itiraz kanun yoluna başvurulabileceğini hüküm altına alarak mahkeme kararları yönünden anılan kanun yolu için sınırlama getirmiştir. İtiraz kanun yolunun kapsamı sınırlı olarak belirlendiğinden kıyas yoluyla genişletilmesi de olanaklı değildir. Bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde birleştirme kararlarına yönelik olarak itiraz kanun yoluna başvurulabilmesi mümkün değildir. Ancak CMK’nın “İstinaf” başlıklı 272. maddesinin 2. fıkrasında hükümden önce verilip hükme esas teşkil eden veya başkaca kanun yolu öngörülmemiş olan mahkeme kararlarına karşı da hükümle birlikte istinaf yoluna başvurulabileceğinin düzenlenmesi hususu nazara alındığında, birleştirme kararına karşı hükümle birlikte istinaf yoluna başvurulabilecektir.
Açıklanan nedenlerle, birleştirme kararlarına karşı itiraz kanun yoluna başvurulamayacağı anlaşıldığından Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 13/12/2018 tarihli ve 2018/2163 değişik iş sayılı kararı hukuka uygun bulunmuştur. Ayrıca, bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; incelemeye konu olayda mahkemeler arasında uyuşmanın sağlanamadığı ve olumsuz birleştirme uyuşmazlığının oluştuğu anlaşılmaktadır. Oluşan olumsuz birleştirme uyuşmazlığının, ortak yüksek görevli mahkeme olan Ankara Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesince giderilerek, birleştirmeye gerek olup olmadığının ve birleştirme olacaksa hangi mahkemede birleştirme yapılacağının belirlenmesi gerekmektedir. Ankara 37. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2018/713 esas sayılı dosyası kapsamındaki birleştirme uyuşmazlığı yönündeki talebinin, mahkemeler arasında oluşan olumsuz birleştirme uyuşmazlığının çözülmesi talebi olarak değerlendirilmesi ve buna göre Ankara Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesince bir karar verilmesi gerektiği değerlendirilmekle şu aşamada kanun yararına bozma talebinin reddine karar verilmiştir.