Ceza Muhakemesi Kanunu 64. Madde
Bilirkişi Olarak Atanabilecekler
- (Değişik: 3/11/2016-6754/43 md.) Bilirkişiler, bölge adliye mahkemelerinin yargı çevreleri esas alınmak suretiyle bilirkişilik bölge kurulu tarafından hazırlanan listede yer alan kişiler arasından seçilir. Ancak, kendi bölge listesinde ilgili uzmanlık alanında bilirkişi olmasına rağmen, diğer bir bölgedeki bilirkişinin, görevlendirme yapılan yere daha yakın bir mesafede bulunması durumunda, bu listeden de görevlendirme yapılabilir.
- (Değişik: 3/11/2016-6754/43 md.) Bölge kurulunun hazırladığı listede bilgisine başvurulacak uzmanlık dalında bilirkişi bulunmaması hâlinde, diğer bölge kurullarının listelerinden, burada da bulunmaması hâlinde, Bilirkişilik Kanununun 10. maddesinin (d), (e) ve (f) bentleri hariç birinci fıkrasında yer alan şartları da taşımak kaydıyla listelerin dışından bilirkişi görevlendirilebilir. Listelerin dışından görevlendirilen bilirkişiler, bölge kuruluna bildirilir.
- Kanunların belirli konularda görevlendirdiği resmî bilirkişiler öncelikle atanırlar. Ancak kamu görevlileri, bağlı bulundukları kurumla ilgili davalarda bilirkişi olarak atanamazlar.
- (Mülga: 3/11/2016-6754/43 md.)
- Listelere kaydedilen bilirkişiler, bilirkişilik bölge kurulu veya bulunduğu yer il adli yargı adalet komisyonu huzurunda “Görevimi adalete bağlı kalarak, bilim ve fenne uygun olarak, tarafsızlıkla yerine getireceğime namusum ve vicdanım üzerine yemin ederim.” sözlerini tekrarlayarak yemin ederler. Bu bilirkişilere görevlendirildikleri her işte yeniden yemin verilmez.
- Listelerde yer almamış bilirkişiler, görevlendirildiklerinde kendilerini atamış olan merci huzurunda yukarıdaki fıkrada öngörülen biçimde yemin ederler. Yeminin yapıldığına ilişkin tutanak hakim veya Cumhuriyet savcısı, zabıt katibi ve bilirkişi tarafından imzalanır.
- Engel bulunan hâllerde yemin yazılı olarak verilebilir ve metni dosyaya konulur. Ancak bu hale ilişkin gerekçenin kararda gösterilmesi zorunludur.
Ceza Muhakemesi Kanunu 64. Madde Gerekçesi
Madde, esas itibarıyla bilirkişi olarak kimlerin atanabileceklerini göstermektedir. Aslında bilirkişi bir sanat adamı, bir uzmandır. 63. madde ne gibi hâllerde bilirkişi atanacağını gösterirken dolayısıyla bilirkişinin niteliğini de göstermiştir: Bilirkişi özel bir bilgiye veya teknik bilgiye sahip bulunan bir kişi ve genellikle bir teknisyendir. Ancak teknisyen olmak bilirkişinin tanımı için yeterli değildir. Zira bilirkişi yalnız bir saptama değil aynı zamanda bir takdirde bulunacak, bir değerlendirme de yapacaktır. Bu itibarla bilirkişinin bilgi ve teknik alanında belirli bir deney sahibi olmuş kişilerden seçilmesi ve bu bakımdan adlî otoritenin, bir tür tasvibini (agrément) elde etmiş bulunması gerekir. İşte bu nedenle madde birinci fıkrasında her yıl il adlî yargı adalet komisyonlarınca bir liste hazırlanmasını ve yukarıda belirtilen niteliklere sahip bilirkişilere bu listede yer verilmesini uygun görmüştür. Madde listelerin meydana getirilmesi ve listelerde yer verilenlerin, listelerden çıkarılmaları hususundaki esas ve usullerin, Adalet Bakanlığınca çıkarılacak bir yönetmelikte belirlenmesini uygun görmüştür. Bilirkişiler ilke olarak bu listelerde yer alan kişiler arasından seçileceklerdir: Listelerde gerçek ve tüzel kişilere yer verilecektir. Üçüncü fıkrada bilirkişi olarak bir tüzel kişi seçildiğinde (Örneğin bir araştırma veya muhasebe şirketi gibi) incelemeyi yapacak kişi veya kişilerin isimleri atayan mercie bildirilecek ve bunlar yargı merciinin onayından sonra işlerine başlayacaklardır; onaylanmadıklarında ise istem olursa yeniden isim bildirebileceklerdir. Böylece madde, çok yerinde olarak bilirkişilerin, önceden bir elemeden geçirilerek atanmalarına olanak sağlamış bulunmaktadır; bu suretle bilirkişilik kurumuna disiplin sağlanması ile kalınmayacak ayrıca bilirkişinin hâkim gibi görev yapması da önlenmiş olacaktır.
Sistem esasta böylece işleyecektir; ancak, işin özelliği gereği listeye dahil olmayanlar arasından da bilirkişi atanması gerekebilir. Bu ihtiyacı karşılamak üzere de maddenin ikinci fıkrasında, istisnaî olarak ve gerekçesi de gösterilmek suretiyle, listelere girmeyenler arasından da bilirkişi seçilebilmesi olanağı tanınmıştır. Diğer yandan kanunların özel olarak görevlendirdiği resmî bilirkişiler varsa bunlar öncelikle atanacaklardır. Ancak yetkili merci sunulan görüş veya oydan tatmin olmazsa listeden ve liste dışından yeni bilirkişi atayabilecektir.
Maddenin beşinci ve izleyen fıkralarında bilirkişilerin yemin şekli, ne suretle yemin edecekleri, yemini saptayan tutanağın nasıl düzenleneceği gösterilmiştir. Cumhuriyet savcısı ve hâkimler, yalnız bulundukları il bakımından yapılmış listelerden değil ve fakat diğer illerde oluşturulmuş listelerden de bilirkişi seçebilirler.
- İlgili Makale:
- 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) Tam Metin:
Ceza Muhakemesi Kanunu 64. Madde Bilirkişi Olarak Atanabilecekler Emsal Kararlar
Yargıtay 5. Ceza Dairesi E:2007/3684, K:2011/2539
- Ceza Muhakemesi Kanunu 64. Madde
- Bilirkişi Olarak Atanabilecekler
Nitelikli zimmet suçundan sanık Ö…’nın yapılan yargılanması sonunda; sanığın ölümü nedeniyle kamu davasının düşürülmesine, zimmet miktarı olduğu kabul edilen 6.654.498.810 Liranın TCK. 64/1-2. cümlesi gereği kazanç müsaderesi olarak ölenin terekesinden tahsiline dair, Burhaniye Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 27.12.2005 gün ve 2005/478 Esas, 2005/559 Karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtay’ca incelenmesi sanığın mirasçıları tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı Yargıtay C.Başsavcılığından tebliğname ile daireye gönderilmekle incelenerek gereği düşünüldü:
5237 sayılı TCK’nın 64. maddesi uyarınca sanığın ölümü halinde maddi menfaatlerin müsaderesine ilişkin olarak yapılacak uygulamanın sınırlarını belirleme açısından, işlenen fiilin bir suçu oluşturup oluşturmadığının eğer oluşturuyor ise suç vasfının belirlenmesi ve gerek sübuta ve gerekse vasfa ilişkin gerekçeli değerlendirmenin hükme bağlanmasının zorunlu olduğu, Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 16.12.2008 gün ve 2008/146-235 sayılı kararına göre mağdurun belli olması ve maddi menfaatin suçun mağduruna iade edilebileceği durumlarda suçun maddi konusunu oluşturan değerlerin karşılığının müsaderesine karar verilemeyeceği, kaldı ki suç tarihinde yürürlükte bulunan sanığın ölümünü düzenleyen 765 sayılı TCK’nın 96. maddesinde 5237 sayılı Yasanın 64. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “…maddî menfaatler hakkında davaya devam olunarak bunların müsaderesine hükmolunabilir.” şeklindeki düzenlemenin karşılığı olacak bir hükmün bulunmaması, 765 sayılı TCK’nın 2/2, 5237 sayılı TCK’nın 7/2. maddeleri karşısında; sanığın ölümü nedeniyle verilen düşme kararı sonucunda kanuni mirasçısı bulunan şahsi hak sahiplerinin aleyhine sonuç doğuracak şekilde kazanç müsaderesine karar verilmesine yasal olanak bulunmadığı da gözetilmeksizin gerekçeden yoksun biçimde yanılgılı uygulama ile yazılı şekilde hüküm tesisi,
Kanuna aykırı, temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK’un 321. maddesi uyarınca bozulmasına, 04.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay 2. Ceza Dairesi E:2012/27613, K:2013/15288
- Ceza Muhakemesi Kanunu 64. Madde
- Bilirkişi Olarak Atanabilecekler
Sanık S. A. yönünden, fiilin suç oluşturmaması sebebiyle derhal beraat kararı verilmesi dışında, delillerin takdir ve tayini gereken durumlarda sanığın sorgusu yapılıp savunması saptanmadan beraat kararı verilemeyeceği gözetilmeden 5271 Sayılı CMK’nın193/son maddesine yanlış anlam verilerek anılan Kanunun 191 ve 147. maddeleri gereğince sanığın sorgusu yapılmadan yazılı şekilde hüküm kurulması,
Raporu hükme esas alınan ve İl Adli Yargı Adalet Komisyonu tarafından düzenlenen listede yer alan bilirkişiler arasından atanıp atanmadığı belirtilmeyen bilirkişinin kimliğinin tespit edilerek yeminin yaptırıldığı tutanağın hakim tarafından imzalanmaması suretiyle CMK’nın 219. maddesine aykırı davranılması ve 16.08.2008 tarihli yemin tutanağında, adliye personeli olduğu belirtilen bilirkişinin hangi konuda görevlendirildiğinin ve o konuda teknik bilgisinin olup olmadığı tespit edilmeden 5271 Sayılı CMK’nın 64/1 ve 66/1. maddelerine aykırı davranılması, bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan diğer yönleri incelenmeyen hükmün bu sebepten dolayı istem gibi bozulmasına, temyiz harcının istenmesi halinde iadesine, 10.06.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Yargıtay 2. Ceza Dairesi E:2009/19241 K: 2010/22978
- Ceza Muhakemesi Kanunu 64. Madde
- Bilirkişi Olarak Atanabilecekler
Bilirkişi O.A..’ın İl Adli Adalet Komisyonu tarafından düzenlenen listede yer alan bilirkişiler arasından atanıp atanmadığının belirtilmemesi ve anılan listede yar alan bilirkişiler tarafından atanmamış ise yemininin yaptırılmaması yaptırılmış ise buna ilişkin tutanağın dosyaya konulmaması suretiyle 5271 Sayılı CMK’nın 63.ve64.maddelerine aykırı davranılması,
Sanığın suça konu sayacın bulunduğu işyerinin tutanak tarihinden önce üç yıl süre ile boş kaldığını savunması karşısında savunmanın doğruluğu kolluk aracılığıyla ve vergi kaydı, işyeri ruhsatı, telefon ve doğalgaz faturaları getirtilerek araştırılıp sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken eksik araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, bozmayı gerektirmiş, katılanın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan diğer yönleri incelenmeyen hükmün bu sebepten dolayı istem gibi bozulmasına, 08/07/2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay 2. Ceza Dairesi E:2007/3388, K:2007/7140
- Ceza Muhakemesi Kanunu 64. Madde
- Bilirkişi Olarak Atanabilecekler
Hırsızlık suçundan sanık Kenan’ın yapılan yargılaması sonucunda; mahkûmiyetine dair Güney Asliye Ceza Mahkemesi’nden verilen 07.04.2006 tarihli hükmün Yargıtay’ca incelenmesi sanık müdafi tarafından istenmekle ve dosya C.Başsavcılığı’nın 20.02.2007 tarihli tebliğnamesiyle Dairemize gelmekle yapılan inceleme sonunda gereği düşünüldü. Sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak;
29.11.2004 tarihli keşifte dinlenen ve raporu hükme esas alınan bilirkişi Bülent Fazıl’ın katılan kurumda elektrik mühendisi olarak çalıştığının gözetilmemesi suretiyle 5271 sayılı CMK’nın 64/3. maddesine aykırı davranılması, Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafinin temyiz itirazları bu İtibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı bozulmasına, 21.05.2007 gününde oybirliği ile karar verildi.