Ceza Muhakemesi Kanunu 5. Madde
Görevsizlik Kararı Verilmesi Gereken Hal ve Sonucu
- İddianamenin kabulünden sonra; işin, davayı gören mahkemenin görevini aştığı veya dışında kaldığı anlaşılırsa, mahkeme bir kararla işi görevli mahkemeye gönderir.
- Adli yargı içerisindeki mahkemeler bakımından verilen görevsizlik kararlarına karşı itiraz yoluna gidilebilir.
Ceza Muhakemesi Kanunu 5. Madde Gerekçesi
Madde, suçun davayı gören mahkemenin görevini aştığının veya dışında kaldığının saptandığı hallerde, işin derhal görevli mahkemeye gönderilmesini öngörmektedir. Böylece hem sanığın güvencesi saklı kalmış ve hem de gecikmeyi gidermek olanağı sağlanmış bulunmaktadır. Maddenin ikinci fıkrasında bu karara karşı Cumhuriyet savcısının acele itiraz yoluna gidebileceği açıklanmıştır.
- İlgili Makale:
- 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) Tam Metin:
Ceza Muhakemesi Kanunu 5. Madde Görevsizlik Kararı Verilmesi Gereken Hâl ve Sonucu Emsal Kararlar
Yargıtay 5. Ceza Dairesi Esas: 2014/4288, Karar: 2014/5641
- Ceza Muhakemesi Kanunu 5. Madde
- Görevsizlik Kararı Verilmesi Gereken Hâl ve Sonucu
Dosya kapsamına göre, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun “Re’sen görev kararı ve görevde uyuşmazlık” kenar başlıklı 4. maddesinde; “(1) Davaya bakan mahkeme, görevli olup olmadığına kovuşturma evresinin her aşamasında re’sen karar verebilir. 6. madde hükmü saklıdır. (2) Görev konusunda mahkemeler arasında uyuşmazlık çıktığında, görevli mahkemeyi ortak yüksek görevli mahkeme belirler.” “Görevsizlik kararı verilmesi gereken hâl ve sonucu” kenar başlıklı 5. maddesinde; “(1) İddianamenin kabulünden sonra; işin, davayı gören mahkemenin görevini aştığı veya dışında kaldığı anlaşılırsa, mahkeme bir kararla işi görevli mahkemeye gönderir. (2) Adli yargı içerisindeki mahkemeler bakımından verilen görevsizlik kararlarına karşı itiraz yoluna gidilebilir.” şeklindeki düzenlemeler karşısında, somut olayda, ikinci görevsizlik kararını veren Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesinin görevsizlik kararıyla, anılan Mahkeme ile Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi arasında görev uyuşmazlığının doğduğu, bu sebeple görevli mahkemeyi belirleme konusunda karar verme yetkisinin müşterek yüksek görevli Yargıtay 5. Ceza Dairesine ait olduğu gözetilmeden, itirazın reddi yerine yazılı şekilde kabulüne karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 24.02.2014 gün ve 94660652-105-06-7998-2013/3810/13654 sayılı kanun yararına bozmaya atfen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından tebligname ve Yüksek 10. Ceza Dairesinden görevsizlik kararı ile Daireye ihbar ve dava evrakı ile birlikte tevdii kılınmakla gereği düşünüldü:
CMK’nın 5/2. maddesinde yer alan adli yargı yeri içerisindeki mahkemelerce verilen görevsizlik kararlarına karşı itirazın mümkün olacağı hükmü ile aynı Kanunun 271/2. maddesindeki itirazın yerinde görülmesi üzerine merciin aynı zamanda itiraz konusu hakkında karar verebileceği ve maddenin 4. fıkrası uyarınca da merciin itiraz üzerine verdiği kararın kesin olacağı hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesince verilen görevsizlik kararına sanık müdafiin itiraz etmesi sebebiyle itiraz mercii olan Sincan 2. Ağır Ceza Mahkemesinin itiraz konusu ile ilgili bir karar vermesi ve talebi yerinde görerek Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesinin görevsizlik kararını kaldırmasında usulen bir isabetsizlik bulunmadığı, bilahare uyuşmazlığın çözümü için dosyanın Dairemize gönderilmesi üzerine verilen 05.11.2012 gün ve 2012/11703-10789 sayılı kararımız ile bu hususa vurgu yapılarak itiraz sonucu verilen kararın kesin ve bağlayıcı nitelikte olduğunun belirtildiği, ancak karardan uyuşmazlığın çözüm yerinin müşterek yüksek mahkeme olan Yargıtay’ın ilgili Dairesi olduğu, bu itibarla itiraza bakan merciin bu gerekçeyle talebin reddine karar vermesi gerekeceği sonucunun çıkarılamayacağı, CMK’nın 4/2. maddesinde yazılı olan “görev konusunda mahkemeler arasında uyuşmazlık çıktığında görevli mahkemeyi ortak yüksek görevli mahkeme belirler” hükmünün uygulanabilmesi için karşılıklı olarak verilmiş ve kesinleşmiş iki görevsizlik kararının bulunması gerektiği, kesinleşmenin de yasal sürede itiraz yoluna başvurulmaması veya bu talebin reddedilmiş olması durumunda sağlanabileceği, somut olayda olduğu gibi itirazın kabulüne karar verilmesi halinde ise yanlış hukuki niteleme veya değerlendirme ile talebin kabul edildiği sebeplerinin kanun yararına bozma konusu edilebileceği, oysa mevcut talebin “görevli mahkemeyi belirleme yetkisinin Yargıtay’ın ilgili Dairesi olduğu sebebiyle itirazın reddine karar verilmeli” gerekçesine dayandırıldığı, işin esasına, nitelemeye yönelik bir talep olmadığı, yukarıda izah edilen açıklamalar karşısında ise CMK’nın 271/2. maddesindeki yetkiye dayalı olarak verilen Sincan 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 15.12.2011 tarih ve 2011/3167 Değişik İş sayılı kararının usul ve yasaya uygun bulunduğu anlaşılmakla yerinde görülmeyen kanun yararına bozma talebinin CMK’nın 309.maddesi uyarınca reddine, dosyanın mahalline gönderilmesi için Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 22.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay 10. Ceza Dairesi E: 2014/3035, K: 2014/2204
- Ceza Muhakemesi Kanunu 5. Madde
- Görevsizlik Kararı Verilmesi Gereken Hâl ve Sonucu
a) Sanıklar …ve… Hakkında suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve suç işlemek için kurulmuş örgüt faaliyeti çerçevesinde uyuşturucu madde ticareti yapma suçlarından TCK’nın 220. maddesinin 1. fıkrası ve 188. maddesinin 3, 4 ve 5. fıkraları, diğer tüm sanıklar hakkında ise suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma ve suç işlemek için kurulmuş örgüt faaliyeti çerçevesinde uyuşturucu madde ticareti yapma suçlarından TCK’nın 220. maddesinin 2. fıkrası ve 188. maddesinin 3, 4 ve 5. fıkraları uyarınca cezalandırılmaları için iddianame düzenlendiği,
b) … Ağır Ceza Mahkemesi’nce 10.06.2011 tarihinde 2011/85 esas ve 2011/78 karar sayı ile sanıkların suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve örgüte üye olma suçlarından beraatına, uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan ise görevsizlik kararı verilmek üzere dosyanın ayrılmasına karar verildiği, ayrılan dosyanın 2011/97 esas numarasına kaydedildiği, aynı Mahkemece 14.06.2011 tarihinde 2011/97 esas ve 2011/83 karar sayı ile sanıklar hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan açılan kamu davasında CMK’nın 3, 4 ve devamı maddeleri gereğince mahkemenin görevsizliğine, sanıkların uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan TCK’nın 188/3, 53 ve 63. maddeleri gereğince yargılanmaları için dosyanın… Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verildiği,
c) … Ağır Ceza Mahkemesi’nce 31.10.2011 tarihinde 2011/222 esas ve 2011/236 karar sayı ile görevli mahkemenin… Ağır Ceza Mahkemesi olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilerek, her iki mahkeme arasında oluşan olumsuz görev uyuşmazlığı nedeniyle, görevli mahkemenin belirlenmesi için dosyanın Yargıtay 5. Ceza Dairesi’ne gönderilmesine karar verildiği,
d) Sanık … Müdafiinin… . Ağır Ceza Mahkemesi’nin 31.10.2011 tarihli görevsizlik kararına itiraz etmesi üzerine,… Ağır Ceza Mahkemesi’nce 15.12.2011 tarihinde 2011/3167 değişik iş sayı ile… . Ağır Ceza Mahkemesi’nin görevsizlik kararının usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle, itirazın kabulüne,… . Ağır Ceza Mahkemesi’nin 31.10.2011 tarihli görevsizlik kararının kaldırılmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Kanun yararına bozma talebi ve ihbar yazısında, «Dosya kapsamına göre, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun ” Re’sen görev kararı ve görevde uyuşmazlık” kenar başlıklı 4. maddesinde; “( 1) Davaya bakan mahkeme, görevli olup olmadığına kovuşturma evresinin her aşamasında re’sen karar verebilir. 6. Madde hükmü saklıdır. (2) Görev konusunda mahkemeler arasında uyuşmazlık çıktığında, görevli mahkemeyi ortak yüksek görevli mahkeme belirler.”, “Görevsizlik kararı verilmesi gereken hâl ve sonucu” kenar başlıklı 5. maddesinde; “(1) iddianamenin kabulünden sonra; işin, davayı gören mahkemenin görevini aştığı veya dışında kaldığı anlaşılırsa, mahkeme bir kararla işi görevli mahkemeye gönderir.(2) Adlî yargı içerisindeki mahkemeler bakımından verilen görevsizlik kararlarına karşı itiraz yoluna gidilebilir.” şeklindeki düzenlemeler karşısında, somut olayda, ikinci görevsizlik kararını veren… Ağır Ceza Mahkemesinin görevsizlik kararıyla, anılan Mahkeme ile … Ağır Ceza Ceza Mahkemesi arasında görev uyuşmazlığının doğduğu, bu sebeple görevli mahkemeyi belirleme konusunda karar verme yetkisinin müşterek yüksek görevli Yargıtay 5.Ceza Dairesine ait olduğu gözetilmeden, itirazın reddi yerine yazılı şekilde kabulüne karar verilmesinde isabet görülmemiştir.» denilerek,… Ağır Ceza Mahkemesi’nin 15.12.2011 tarihli kararının kanun yararına bozulması istenmiştir.
Kanun yararına bozma isteğinin kapsamına, Yargıtay Kanunu’nun 14. maddesi hükmüne ve Yargıtay Büyük Genel Kurulu’nun 24.01.2014 tarih ve 2014/1 sayılı kararına göre; kanun yararına bozma isteğine konu olan yargı yerini belirleme konusunu inceleme görevi Yüksek Yargıtay 5. Ceza Dairesi’ne ait olduğundan, Dairemizin görevsizliğine; gereği için dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesine, 31.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay 2. Ceza Dairesi E: 2012/27848, K: 2013/31174
- Ceza Muhakemesi Kanunu 5. Madde
- Görevsizlik Kararı Verilmesi Gereken Hâl ve Sonucu
Tebligat işlemlerinin yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Tebligat Kanunu’nun 10.maddesine göre tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır.
Tebligat Kanunu’nun 35. maddesinde kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılan kimseye, adresini değiştirdiği takdirde yeni adresini hemen tebliğ yaptıran kaza merciine bildirme yükümlülüğü getirilmiş, bundan sonraki tebliğlerin bildirilen yeni adrese yapılacağı öngörülmüştür.
Tebligat Kanunu’nun 35/2. maddesine ve o tarihte yürürlükte olan Tüzüğün 55. maddesine göre tebliğin usulüne uygun olarak yapılabilmesi için daha önce aynı adrese kanunun gösterdiği usullere göre bir tebligat yapılmış olması gerekmektedir. Aksi halde 35. maddeye göre tebligat yapılması mümkün değildir. Somut olayda sanık B.. T..’ın yokluğunda verilen karar, sorgusu sırasında mahkemeye bildirdiği adresine gönderilmiş, “muhatabın adreste tanınmadığı, muhtarlıkta kaydının bulunmadığı” belirtilerek tebligat evrakının iade edilmesi üzerine aynı adrese Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre tebligat yapıldığı anlaşılmaktadır. Sanık Bayram’a bu adreste daha önce yapılmış herhangi bir tebligat bulunmadığından, 35. maddeye göre yapılan tebligat işlemi de geçersizdir.
Açıklanan nedenlerle sanık B.. T..’ın temyiz başvurusunun süresinde olduğu kabul edilerek yapılan incelemede; İddianamenin içeriğine, dosya kapsamına ve yakınanların anlatımlarına göre, sokakta başkaları ile kavga eden sanıkların, kolluk görevlilerince yakalanıp karakola götürüldükleri, karakolun içinde sanıkların bağırıp hakaret etmeleri üzerine polis memurlarının bu olaya müdahale ettikleri sırada, sanıkların polis memurlarına saldırıp vurduklarının iddia edildiği olayda, sanıkların eylemlerinin 5237 sayılı TCK’nın 265/1-3. maddesinde düzenlenen görevi yaptırmamak için direnme suçunu oluşturup oluşturmadığı hususundaki delilleri değerlendirme görevinin Asliye Ceza Mahkemesine ait olduğu gözetilerek, görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması, uyap üzerinden alınan nüfus kayıt örneğinde, sanık M.. M..’ın hükümden sonra 10.04.2012 tarihinde öldüğünün belirtilmesi karşısında; 5237 sayılı TCK’nın 64/1.maddesi uyarınca sanığın hukuki durumunun yerel mahkemece değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması, Bozmayı gerektirmiş, sanıklar B.. T.. ve M.. M..’ın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, diğer yönleri incelenmeyen hükmün bu sebepten dolayı bozulmasına, 5320 sayılı Yasanın 8/1.maddesinin yollamasıyla 1412 sayılı CMUK’un 326/son maddesi uyarınca yeni hüküm kurulurken bozma öncesi hükmolunan yaptırımın cezanın ve sonuçlarının ağırlaştırılamayacağı kuralının gözetilmesine, 25.12.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.