Ceza Muhakemesi Kanunu 4. Madde
Re’sen Görev Kararı ve Görevde Uyuşmazlık
- Davaya bakan mahkeme, görevli olup olmadığına kovuşturma evresinin her aşamasında re’sen karar verebilir. 6. madde hükmü saklıdır.
- Görev konusunda mahkemeler arasında uyuşmazlık çıktığında, görevli mahkemeyi ortak yüksek görevli mahkeme belirler.
Ceza Muhakemesi Kanunu 4. Madde Gerekçesi
Görev, kamu düzeniyle doğrudan ilgilidir ve şüpheli ve sanık yönünden de tabiî hâkim ilkesine göre güvence oluşturur. Bu nedenle görev “madde bakımından yetki” sorununun, Cumhuriyet savcısı, katılan ve sanık ileri sürmese de mahkemece kovuşturmanın her aşamasında re’sen göz önünde bulundurulması gerekir. Ancak, iddianamenin kabulünden sonra, suçun yargılamasının alt dereceli bir mahkemeye ait olduğundan söz edilerek görevsizlik kararı verilemeyeceğine ilişkin 6. madde hükmü saklıdır. Maddenin birinci fıkrası bu kuralı açıklamaktadır.
Maddenin ikinci fıkrasında ise, mahkemeler arasında olumlu veya olumsuz görev uyuşmazlığı çıktığında görevli mahkemeyi ortak yüksek görevli mahkemenin belirleyeceği hükme bağlanmıştır. Bu fıkra çerçevesinde, aynı yargı sistemi içinde yer alan mahkemeler arasındaki görev uyuşmazlıkları söz konusudur.
- İlgili Makale:
- 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) Tam Metin:
Ceza Muhakemesi Kanunu 4. Madde Re’sen Görev Kararı ve Görevde Uyuşmazlık Emsal Kararlar
Yargıtay Ceza Genel Kurulu E:2014/4288, K:2014/5641
- Ceza Muhakemesi Kanunu 4. Madde
- Re’sen Görev Kararı ve Görevde Uyuşmazlık
Dosya kapsamına göre, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun “Re’sen görev kararı ve görevde uyuşmazlık” kenar başlıklı 4. maddesinde; “(1) Davaya bakan mahkeme, görevli olup olmadığına kovuşturma evresinin her aşamasında re’sen karar verebilir. 6. madde hükmü saklıdır. (2) Görev konusunda mahkemeler arasında uyuşmazlık çıktığında, görevli mahkemeyi ortak yüksek görevli mahkeme belirler.” “Görevsizlik kararı verilmesi gereken hâl ve sonucu” kenar başlıklı 5. maddesinde; “(1) İddianamenin kabulünden sonra; işin, davayı gören mahkemenin görevini aştığı veya dışında kaldığı anlaşılırsa, mahkeme bir kararla işi görevli mahkemeye gönderir. (2) Adli yargı içerisindeki mahkemeler bakımından verilen görevsizlik kararlarına karşı itiraz yoluna gidilebilir.” şeklindeki düzenlemeler karşısında, somut olayda, ikinci görevsizlik kararını veren Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesinin görevsizlik kararıyla, anılan Mahkeme ile Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi arasında görev uyuşmazlığının doğduğu, bu sebeple görevli mahkemeyi belirleme konusunda karar verme yetkisinin müşterek yüksek görevli Yargıtay 5. Ceza Dairesine ait olduğu gözetilmeden, itirazın reddi yerine yazılı şekilde kabulüne karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 24.02.2014 gün ve 94660652-105-06-7998-2013/3810/13654 sayılı kanun yararına bozmaya atfen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından tebliğname ve Yüksek 10. Ceza Dairesinden görevsizlik kararı ile Daireye ihbar ve dava evrakı ile birlikte tevdii kılınmakla gereği düşünüldü:
CMK’nın 5/2. maddesinde yer alan adli yargı yeri içerisindeki mahkemelerce verilen görevsizlik kararlarına karşı itirazın mümkün olacağı hükmü ile aynı Kanunun 271/2. maddesindeki itirazın yerinde görülmesi üzerine merciin aynı zamanda itiraz konusu hakkında karar verebileceği ve maddenin 4. fıkrası uyarınca da merciin itiraz üzerine verdiği kararın kesin olacağı hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesince verilen görevsizlik kararına sanık müdafiin itiraz etmesi sebebiyle itiraz mercii olan Sincan 2. Ağır Ceza Mahkemesinin itiraz konusu ile ilgili bir karar vermesi ve talebi yerinde görerek Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesinin görevsizlik kararını kaldırmasında usulen bir isabetsizlik bulunmadığı, bilahare uyuşmazlığın çözümü için dosyanın Dairemize gönderilmesi üzerine verilen 05.11.2012 gün ve 2012/11703-10789 sayılı kararımız ile bu hususa vurgu yapılarak itiraz sonucu verilen kararın kesin ve bağlayıcı nitelikte olduğunun belirtildiği, ancak karardan uyuşmazlığın çözüm yerinin müşterek yüksek mahkeme olan Yargıtay’ın ilgili Dairesi olduğu, bu itibarla itiraza bakan merciin bu gerekçeyle talebin reddine karar vermesi gerekeceği sonucunun çıkarılamayacağı, CMK’nın 4/2. maddesinde yazılı olan “görev konusunda mahkemeler arasında uyuşmazlık çıktığında görevli mahkemeyi ortak yüksek görevli mahkeme belirler” hükmünün uygulanabilmesi için karşılıklı olarak verilmiş ve kesinleşmiş iki görevsizlik kararının bulunması gerektiği, kesinleşmenin de yasal sürede itiraz yoluna başvurulmaması veya bu talebin reddedilmiş olması durumunda sağlanabileceği, somut olayda olduğu gibi itirazın kabulüne karar verilmesi halinde ise yanlış hukuki niteleme veya değerlendirme ile talebin kabul edildiği sebeplerinin kanun yararına bozma konusu edilebileceği, oysa mevcut talebin “görevli mahkemeyi belirleme yetkisinin Yargıtay’ın ilgili Dairesi olduğu sebebiyle itirazın reddine karar verilmeli” gerekçesine dayandırıldığı, işin esasına, nitelemeye yönelik bir talep olmadığı, yukarıda izah edilen açıklamalar karşısında ise CMK’nın 271/2. maddesindeki yetkiye dayalı olarak verilen Sincan 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 15.12.2011 tarih ve 2011/3167 Değişik İş sayılı kararının usul ve yasaya uygun bulunduğu anlaşılmakla yerinde görülmeyen kanun yararına bozma talebinin CMK’nın 309. maddesi uyarınca reddine, dosyanın mahalline gönderilmesi için Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 22.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay 10. Ceza Dairesi E: 2014/3035, K: 2014/2204
- Ceza Muhakemesi Kanunu 4. Madde
- Re’sen Görev Kararı Ve Görevde Uyuşmazlık
Kanun yararına bozma talebi ve ihbar yazısında, «Dosya kapsamına göre, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun ” Re’sen görev kararı ve görevde uyuşmazlık” kenar başlıklı 4. maddesinde; “( 1) Davaya bakan mahkeme, görevli olup olmadığına kovuşturma evresinin her aşamasında re’sen karar verebilir. 6. Madde hükmü saklıdır. (2) Görev konusunda mahkemeler arasında uyuşmazlık çıktığında, görevli mahkemeyi ortak yüksek görevli mahkeme belirler.”, “Görevsizlik kararı verilmesi gereken hâl ve sonucu” kenar başlıklı 5. maddesinde; “(1) iddianamenin kabulünden sonra; işin, davayı gören mahkemenin görevini aştığı veya dışında kaldığı anlaşılırsa, mahkeme bir kararla işi görevli mahkemeye gönderir.(2) Adlî yargı içerisindeki mahkemeler bakımından verilen görevsizlik kararlarına karşı itiraz yoluna gidilebilir.” şeklindeki düzenlemeler karşısında, somut olayda, ikinci görevsizlik kararını veren… Ağır Ceza Mahkemesinin görevsizlik kararıyla, anılan Mahkeme ile … Ağır Ceza Mahkemesi arasında görev uyuşmazlığının doğduğu, bu sebeple görevli mahkemeyi belirleme konusunda karar verme yetkisinin müşterek yüksek görevli Yargıtay 5.Ceza Dairesine ait olduğu gözetilmeden, itirazın reddi yerine yazılı şekilde kabulüne karar verilmesinde isabet görülmemiştir.» denilerek,… Ağır Ceza Mahkemesi’nin 15.12.2011 tarihli kararının kanun yararına bozulması istenmiştir.
Kanun yararına bozma isteğinin kapsamına, Yargıtay Kanunu’nun 14. maddesi hükmüne ve Yargıtay Büyük Genel Kurulu’nun 24.01.2014 tarih ve 2014/1 sayılı kararına göre; kanun yararına bozma isteğine konu olan yargı yerini belirleme konusunu inceleme görevi Yüksek Yargıtay 5. Ceza Dairesi’ne ait olduğundan, Dairemizin görevsizliğine; gereği için dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesine, 31.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay 19. Ceza Dairesi E: 2017/5484, K: 2018/771
- Ceza Muhakemesi Kanunu 4. Madde
- Re’sen Görev Kararı ve Görevde Uyuşmazlık
5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu’nun “İştirak hâlinde işlenen suçlar” başlıklı 17. maddesi;
“1) Çocukların yetişkinlerle birlikte suç işlemesi hâlinde, soruşturma ve kovuşturma ayrı yürütülür.
2) Bu hâlde de çocuklar hakkında gerekli tedbirler uygulanmakla beraber, mahkeme lüzum gördüğü takdirde çocuk hakkındaki yargılamayı genel mahkemedeki davanın sonucuna kadar bekletebilir.
3) Davaların birlikte yürütülmesinin zorunlu görülmesi hâlinde, genel mahkemelerde, yargılamanın her aşamasında, mahkemelerin uygun bulması şartıyla birleştirme kararı verilebilir. Bu takdirde birleştirilen davalar genel mahkemelerde görülür…”,
5271 sayılı CMK’nın “Re’sen görev kararı ve görevde uyuşmazlık” başlıklı 4/1. maddesi; “…Davaya bakan mahkeme, görevli olup olmadığına kovuşturma evresinin her aşamasında re’sen karar verebilir. 6. madde hükmü saklıdır…”, 5271 sayılı CMK’nın “Duruşmanın sona ermesi ve hüküm” başlıklı 223/5,6. maddeleri; “…
5) Yüklenen suçu işlediğinin sabit olması halinde, sanık hakkında mahkûmiyet kararı verilir.
6) Yüklenen suçu işlediğinin sabit olması halinde, belli bir cezaya mahkûmiyet yerine veya mahkûmiyetin yanı sıra güvenlik tedbirine hükmolunur…” 5237 sayılı TCK’nın “Yaş küçüklüğü” başlıklı 31/3. maddesi; “…Fiili işlediği sırada on beş yaşını doldurmuş olup da on sekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında suç, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde on sekiz yıldan yirmi dört yıla; müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde on iki yıldan on beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Diğer cezaların üçte biri indirilir ve bu hâlde her fiil için verilecek hapis cezası on iki yıldan fazla olamaz…”,
5809 Sayılı Kanun’un “Abone ve cihaz kimlik bilgilerinin güvenliği” başlıklı 56/4. maddesi; “…Kişinin bilgisi ve rızası dışında işletmeci veya adına iş yapan temsilcisi tarafından abonelik tesisi veya işlemi veya elektronik kimlik bilgisini haiz cihazların kayıt işlemi yapılamaz ve yaptırılamaz, bu amaçla gerçeğe aykırı evrak düzenlenemez, evrakta değişiklik yapılamaz ve bunlar kullanılamaz…”, 5809 sayılı Kanun’un “Cezai hükümler” başlıklı 63/10. maddesi; “…Bu Kanunun 56. maddesinin birinci fıkrası hükümlerine aykırı hareket edenler bin günden beş bin güne kadar; ikinci, üçüncü, dördüncü ve beşinci fıkralarına aykırı hareket ederek bu işi bizzat yapanlar elli günden yüz güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır…”, hükümlerini amirdir.
Kanun yararına bozma talebine konu dosyada; suça sürüklenen çocuk …’ın doğum tarihinin 15.09.1995 olduğu, suça konu abonelik sözleşmesinin imzalandığı, dolayısıyla suçun işlendiği tarihin; 09.08.2013 günü olduğu, suç tarihinde sanığın henüz 18 yaşını doldurmadığı, 15-18 yaş arasında bulunduğu, suça sürüklenen çocuk suçun işlendiği telefon bayiinde, staj eğitimini tamamlamak üzere stajyer olarak bir süre çalıştığı, ancak bayi adına düzenlenen sözleşmelere imza atması hususunda imza atmaya veya şirketi temsile hak ve yetkisinin bulunmadığı, keza sözleşme aslı üzerinde yer alan “Bulut İletişim” kaşesi üzerinde hiçbir imza bulunmadığı gibi sözleşmenin sağ üst köşesinde sanığın isim ve soy isminin yazılı olduğu, bu durumda sanığın sözleşmeyi Kanun kapsamında ilgili operatör ve yetkili kıldığı bayii adına imzalama ve hattı iletişime açma gibi bir abonelik işlemi gerçekleştirmesinin mümkün görülmediği, öte yandan mahkemece sanık hakkında neticeten verilen 1000 TL adli para cezasının, TCK’nın 31/3 hükmündeki yaş küçüklüğü başlıklı indirimden yararlandırılmadığı, neticeten verilen cezanın 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu 23. ve 5271 sayılı CMK’nın 231. maddelerinde belirtilen ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması şartlarının tartışılmadığı, bu konuda hükümde herhangi bir gerekçe de yazılmadığı anlaşılmakla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının ihbarnamesinde yazılı gerekçeyle kanun yararına bozulması istenen Ankara 23. Asliye Ceza Mahkemesinin 04/05/2017 tarihli ve 2016/913 esas, 2017/309 sayılı kararının, kanun yararına bozma yoluna giden suça sürüklenen çocuk cezai sorumluluğunun; yaş küçüklüğü nedeniyle sınırlı olması veya sanığın hareketlerinin suç oluşturmadığı gerekçesiyle beraat kararı verilmesi yönünde değişik gerekçelerle de kanun yararına bozma istemine gidilip gidilmeyeceği hususlarında, gereğinin takdir ve ifası için dosyanın Adalet Bakanlığına gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine, 25/01/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay 5. Ceza Dairesi E: 2007/5805, K: 2007/4613
- Ceza Muhakemesi Kanunu 4. Madde
- Re’sen Görev Kararı ve Görevde Uyuşmazlık
Alacaklıyı zarara uğratmak için mevcudu eksiltmek suçundan sanık Mehmet Ulukan hakkında yapılan yargılama sonunda, Bucak Asliye Ceza Mahkemesiyle, Bucak İcra Ceza Mahkemesi arasında oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi, yargı yerinin belirlenmesi istemiyle gönderilen dosya incelendi:
Aynı Ağır Ceza Mahkemesi Yargı çerçevesinde bulunan Bucak Asliye Ceza Mahkemesi ile Bucak İcra Ceza Mahkemesi arasında meydana gelen olumsuz görev uyuşmazlığının çözüm yeri CMK’nın 4/2. maddesi uyarınca müşterek görevli Ağır Ceza Mahkemesi olduğundan, dosyanın incelenmeksizin gereği yapılmak üzere mahalline gönderilmesi için Yargıtay C. Başsavcılığına tevdiine, 07.06.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.