Ceza Muhakemesi Kanunu 162. Madde
Soruşturmada Cumhuriyet Savcısının Hakim Kararı İstemi
Cumhuriyet savcısı, ancak hakim tarafından yapılabilecek olan bir soruşturma işlemine gerek görürse, istemlerini bu işlemin yapılacağı yerin sulh ceza hakimine bildirir. Sulh ceza hakimi istenilen işlem hakkında, kanuna uygun olup olmadığını inceleyerek karar verir ve gereğini yerine getirir.
Ceza Muhakemesi Kanunu 162. Madde Gerekçesi
Tasarının kabul ettiği sistemde soruşturmanın Cumhuriyet savcısı tarafından yapılması ve kolluğun yardımından yararlanılması esastır. Ancak soruşturma işlemleri kişi özgürlüklerine ve özel hayata müdahaleyi gerektirdiğinde hâkime başvurulması esastır. Cumhuriyet savcısı bir araştırma işleminin hâkim tarafından yapılmasının zorunlu olduğunu da takdir edebilir. Sorgu hâkimi bulunmayan sistemlerde bu husus zorunluk da arz edebilir.
İşte madde bu ihtiyacı karşılamak amacıyla kaleme alınmıştır: Cumhuriyet savcısı ancak hâkim tarafından yapılabilecek bir soruşturma işlemine gerek görürse, bu işlemin yapılacağı yerin sulh ceza hâkimine başvuracaktır. Böyle bir hâlde hâkim önce istenen işlemin kanuna uygun olup olmadığını inceleyecektir; uygun ise olumlu kararı vermekle beraber gereğini yerine getirecektir. Böylece madde soruşturma işlemlerinde hâkim kararına bağlı olanların ne suretle yerine getirilebileceğini saptamış bulunmaktadır.
- İlgili Makale:
- 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) Tam Metin:
Ceza Muhakemesi Kanunu 162. Madde Soruşturmada Cumhuriyet Savcısının Hâkim Kararı İstemi Emsal Kararlar
Yargıtay 10. Ceza Dairesi E:2014/4166, K:2014/5354
- Ceza Muhakemesi Kanunu 162. Madde
- Soruşturmada Cumhuriyet Savcısının Hâkim Kararı İstemi
Safranbolu Cumhuriyet savcısınca, 14.02.2014 tarihinde 2013/1941 soruşturma sayılı yazı ile Safranbolu Sulh Ceza Mahkemesi’nden, Safranbolu’da acemilik eğitimini tamamlayarak, Silivri İlçe Jandarma Komutanlığı’ndaki usta birliğine teslim olan ve halen burada askerlik görevini yapan şüpheli M.. D.. hakkında, 02.10.2013 tarihinde Safranbolu’da işlenen kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan yürütülen soruşturma nedeniyle, atılı suça ilişkin delil elde edebilmek amacıyla şüpheliden gerekli kan örneğinin alınmasına ve alınan kan örneğinin genetik mukayeseye tabi tutulmasına, şüphelinin üzerinde ve halen görev yapmakta olduğu Silivri İlçe Jandarma Komutanlığı’nda bulunan eşyalarında arama yapılmasına ve suç unsuru ele geçirilmesi durumunda elkonulmasına karar verilmesinin talep edildiği,
Safranbolu Sulh Ceza Mahkemesi’nce 14.02.2014 tarihinde 2014/40 değişik iş sayı ile CMK’nın 162. maddesinde “Cumhuriyet savcısı, ancak hâkim tarafından yapılabilecek olan bir soruşturma işlemine gerek görürse, istemlerini bu işlemin yapılacağı yerin sulh ceza hâkimine bildirir. Sulh ceza hâkimi istenilen işlem hakkında, kanuna uygun olup olmadığını inceleyerek karar verir ve gereğini yerine getirir.” denildiğinden mahkemenin yetkili olmadığı, talebin kişinin bulunduğu işlemlerin yapılacağı Silivri Sulh Ceza Mahkemesi’nden istenmesi gerektiği gerekçesiyle talebin reddine karar verildiği,
Cumhuriyet savcısının bu karara yönelik itirazının, Safranbolu Asliye Ceza Mahkemesi’nce 17.02.2014 tarihinde 2014/28 değişik iş sayı ile reddedildiği anlaşılmıştır.
Kanun yararına bozma talebi ve ihbar yazısında, «5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 162. maddesinde “Cumhuriyet savcısı, ancak hâkim tarafından yapılabilecek olan bir soruşturma işlemine gerek görürse, istemlerini bu işlemin yapılacağı yerin sulh ceza hâkimine bildirir. Sulh ceza hâkimi istenilen işlem hakkında, kanuna uygun olup olmadığını inceleyerek karar verir ve gereğini yerine getirir” hükmü karşısında, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 116 maddesi uyarınca sanığın üzerinde ve eşyalarında arama yapılması talebi açısından arama işleminin yapılacağı yerin sulh ceza hâkiminden talepte bulunulması doğru ise de herhangi bir yerle mukayyet olmayan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 75. maddesi uyarınca sanığın kan örneğinin alınarak genetik incelemeye tabi tutulması tedbiri açısından Cumhuriyet savcısının bulunduğu yerdeki sulh ceza hâkiminden karar alınabileceği gözetilmeksizin vaki itirazının kabulü yerine reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.» denilerek, Safranbolu Asliye Ceza Mahkemesi’nin 17.02.2014 tarihli kararının bozulması istenmiştir.
5271 sayılı CMK’nın 162. maddesinde “Cumhuriyet savcısı, ancak hâkim tarafından yapılabilecek olan bir soruşturma işlemine gerek görürse, istemlerini bu işlemin yapılacağı yerin sulh ceza hâkimine bildirir. Sulh ceza hâkimi istenilen işlem hakkında, kanuna uygun olup olmadığını inceleyerek karar verir ve gereğini yerine getirir.” hükmü öngörülmüş olup, belirtilen madde gereğince, ancak belli bir yerde yapılması zorunlu olan soruşturma işlemlerinde, işlemin yapılacağı yerdeki Sulh Ceza Mahkemesi’nden karar alınması gerekmekte ise de; soruşturma işleminin herhangi bir yerde yapılması zorunluluğunun bulunmadığı durumlarda, soruşturmanın yapıldığı yer Sulh Ceza Mahkemesi’nin yetkili olduğu, somut olayda şüpheliden kan örneği alınmasına ve alınacak örnek üzerinde inceleme yapılmasına karar verme yetkisi, soruşturmanın yapıldığı yerdeki Safranbolu Sulh Ceza Mahkemesi’ne ait olduğundan, Cumhuriyet savcısının itirazının kabulü yerine reddine karar verilmesi yasaya aykırı olup, kanun yararına bozma isteği yerinde görüldüğünden; Safranbolu Asliye Ceza Mahkemesi’nin 17.02.2014 tarihli ve 2014/28 değişik iş sayılı kararının 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına bozulmasına; aynı Kanun’un 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemlerin yapılması için, dosyanın adı geçen Mahkemeye iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesine, 10.07.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay 2. Ceza Dairesi E:2021/8770, K:2021/12799
- Ceza Muhakemesi Kanunu 162. Madde
- Soruşturmada Cumhuriyet Savcısının Hâkim Kararı İstemi
Sanık hakkında; sayacı devre dışı bırakıp sayaçtan geçmeyecek şekilde doğrudan bağlantı yaparak işyerinde enerji kullanıldığının kaçak elektrik tespit tutanağı ile tespiti karşısında, suça konu gerçek kullanım miktarını belirlemek amacıyla; kaçak elektrik tespit tutanağına konu yerde ne zamandan beri oturulduğunun, kaçak ya da usulsüz kullanımın ne zaman başladığının gerekirse komşu, mülk sahibi gibi tanıklara da sorulması, kolluk araştırması, MERNİS, sabit-cep telefonu abonelik ve adresleri gibi araştırmalar ile kesin olarak saptanması, sanık halen suça konu yerde, oturuyor ise; keşif yapılıp elektrikle çalıştırılan cihazlardan hareketle tespit edilecek kurulu güce veya tüketim ihtiyacına göre, oturmuyor ise;
Yazılmışsa kaçak elektrik tespit tutanağındaki kurulu güce göre, tespit tutanağında belirtilen devreden geçen anlık akım miktarına göre, ,ihtilafsız aynı dönemdeki tüketim miktarına göre, aynı yörede bulunan benzer kullanım yerlerine göre, projesinde belirtilen güce, ortalama çalışma saatlerine göre, suç tarihine kadar tüketilmesi gereken elektrik miktarının ve vergiler dahil cezasız usulsüz elektrik kullanım bedelinin tespitine yönelik yeterli içerik ve nitelikte bilirkişi raporu alınması,
Sayaç kullanmadan veya sayacın doğru ölçüm yapmasını engelleyecek nitelikte müdahale ile yada sayacı devre dışı bırakıp sayaçtan geçmeyecek şekilde doğrudan bağlantı yaparak kullanımlarda karşılıksız yararlanma kastıyla hareket ettiği açık olduğu için bilirkişi tespitinin gerçek kurum zararını göstereceği nazara alınıp; kurum zararının soruşturma aşamasında ödenmesi halinde TCK’nın 168/5. fıkrası gereğince kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesi gerekli olduğu, bu konuda soruşturma aşamasında yapılması gerekip yapılmayan usuli işlemlerin kovuşturma aşamasında tamamlanması sebebiyle bilirkişi tarafından normal tarifeye göre hesaplanan vergili ve cezasız kurum zararının, varsa daha önce yapılan ödemeler kurumdan sorulup mahsup edildikten sonra kalan miktar belirlenip, verilecek makul sürede ödenmesi halinde etkin pişmanlıktan faydalanabileceği, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 25.12.2018 tarih 2017/732 Esas ve 2018/678 Karar sayılı kararında da ifade edildiği gibi, TCK’nın 168/5. ve CMK’nın 223/8. fıkraları uyarınca kovuşturma şartının gerçekleşmemesi ile benzer sonuçların bağlanması nedeni ile suç tarihine göre düşme kararı verileceği ödenmediği takdirde yargılamaya devamla dosyadaki delillere göre hüküm kurulacağı tebliğ ve ihtar edilip yüze karşı ise talep etmesi halinde, tebligat yapılıyorsa makul bir süre verilerek sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği,
Açıklanan Ceza Genel Kurulu kararları ve istikrar bulmuş daire kararları ile suç yerinde keşif yapılmadan evrak üzerinden afaki bir şekilde kurum zararı tespitinin mümkün olmadığı bu nedenle Cumhuriyet Başsavcılığınca CMK’nın 83/1 ve 162. maddelerinde keşfin hakimlikçe yapılacağına ilişkin hükümler Ceza Genel Kurulu kararı ve daire uygulamaları karşısında, vergili cezasız gerçek kurum zararının tespiti için ehil bilirkişi marifeti ile keşif yapılması gerektiği, CMK’nın 83/1. fıkrasında yer alan “keşif hakim veya mahkemece veya naip hakim ya da istinabe olunan hakim veya mahkeme ile gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet Savcısı tarafından yapılır.” düzenlemesi karşısında CMK’nın 83. maddesi gereğince keşfin kural olarak hakim veya mahkemece yapılması gereken işlerden olduğu,
Buna göre, CMK’nın “Soruşturmanın sulh ceza hâkimi tarafından yapılması” başlıklı 163/1. fıkrası ile de “Cumhuriyet Savcısı ancak hakim tarafından yapılabilecek olan bir soruşturma işlemine ihtiyaç duyar ise istemlerini bu işlerin yapılacağı Sulh Ceza Hakimliği’ne bildirir. Sulh Ceza hakimi istenilen işlem hakkında, kanuna uygun olup olmadığını inceleyerek karar verir ve gereğini yerine getirir.” düzenlemesi getirilmiştir. CMK’nın 162. maddesi gereğince Cumhuriyet Savcısı’nın yaptığı bu talep üzerine görevli ve yetkili …10. Sulh Ceza Hakimliği’nin 5235 sayılı Yasa’nın 10/1. fıkrası ve CMK’nın 83. maddesi ile kanundan kaynaklanan ve kanuna uygun olan talep hakkında kanunların açıkça görevli kıldığı Sulh Ceza Hakimi sıfatı ile bu talepleri değerlendirip;
a- Bu talebin kanuna uygun olduğu yönünde CMK’nın 162. maddesi gereğince karar verdikten sonra,
b- CMK’nın 83. maddesinin verdiği yetki ve göreve dayanarak
ba- Talep konusu keşfin bizzat hakimlikçe yapılmasına karar verilip icra edilmesine dair veya,
bb- Gecikmesinde sakınca bulunan bir halin varlığı kanaatinde ise bu keşfin Cumhuriyet Savcısı tarafından yapılması gerektiğine dair bir karar verilmesi sureti ile sonuçlandırılması gerektiği gözetilerek, itirazın kabulüne karar verilmesi gerekirken kanun hükümlerine, istikrar bulmuş Yargıtay uygulamalarına, somut olmayan ve dosya kapsamına uymayan gerekçeler ile itirazın reddine karar verilmesi nedeniyle, 1. Sulh Ceza Hakimliğinden kesin olarak verilen 14/12/2020 tarihli ve 2020/7573 Değişik İş sayılı 5271 sayılı kararının CMK’nın 309. maddesinin 3. fıkrası uyarınca bozulmasına, aynı maddenin 4. fıkra (a) bendi uyarınca sonraki işlemlerin itiraz merciince yerine getirilmesine, 22/06/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay 17. Ceza Dairesi E:2016/6977, K:2017/9069
- Ceza Muhakemesi Kanunu 162. Madde
- Soruşturmada Cumhuriyet Savcısının Hakim Kararı İstemi
TCK’nın 163/3. maddesinde düzenlenen karşılıksız yararlanma suçları hakkında denetim ve işlem yapan elektrik, su, doğalgaz idarelerinde çalışan kamu görevlileri, görevleri sırasında, karşılıksız yararlanma olarak nitelenebilecek usulsüz bir kullanımı tespit ettiklerinde bir yandan elektrik, su, doğalgazın sayaçtan geçirilip geçirilmediği, kısmen veya tamamen geçirilmiyorsa tüketim miktarının belirlenmesini engelleyecek hangi yöntemlerin, bu amaçla hangi cihaz ve malzemelerin kullanıldığı, bu tespitlerin ne tür incelemelere dayandığı vb. tüm ayrıntıları içeren bir suç tutanağının düzenlenmesi, bir yandan da CMK’nın 158. maddesi gereğince hemen en yakın adli kolluk birimine veya Cumhuriyet Başsavcılığına durumun bildirilmesi ve adli kolluk görevlilerinin de olay yerine hemen intikali ile CMK’nın 160, 161. maddeleri gereği Cumhuriyet Savcısı’nın emirleri çerçevesinde suçun sübut ve niteliğine yönelik delil toplama görevini yapmalıdır. Şüphelinin işyeri, konut veya arazideki elektrik, su, doğalgaz kullanımını gerektiren tüketim ihtiyacının ve kurulu gücün varsa tüketim föyleri de getirtilmek suretiyle tespiti ile teknik açıdan bu tüketim ihtiyacı ve kurulu gücün gereği kullanım miktarının bilirkişi marifetiyle belirlenmesi, bu miktarın sayaçtan geçirilerek kullanım halinde sayaç üzerindeki endeks ile de kıyaslanarak karşılıksız yararlanma suçunun kabulünü gerektirecek önemli bir farkın olup olmadığının, uğranılan vergili ve cezasız zarar miktarının tespiti amacıyla keşif yapılması için Cumhuriyet Başsavcılığınca CMK’nın 83, 162. maddelerine istinaden Sulh Ceza Hakimliğinden talepte bulunulması, dosya içeriğindeki delillere göre karşılıksız yararlanma suçunun oluştuğu kanaatine varıldığı takdirde şüphelinin TCK’nın 168/5. fıkrasında düzenlenen yasal imkandan faydalanabilmesi, bu hususun bir dava şartı olduğu ve CMK’nın 174, 223/8. maddeleri gereğince işlem ifasına da yol açabileceği değerlendirilerek şüpheliye belirlenen vergili ve cezasız zarar miktarını kamu davası açılmadan önce tamamen tazmin etmesi halinde hakkında dava açılmayacağı da hatırlatılarak usulünce bildirilip, makul bir süre tanınması, soruşturma aşamasında zararın tamamen tazmini halinde kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verilmesi, tamamen tazmin edilmemesi halinde dava açılması gerektiği gözetilmeden başlatılan kovuşturma aşamasında keşfe gidilmeden ve bilirkişi raporu alınmadan yazılı şekilde hüküm kurulması, bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz nedenleri bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye aykırı olarak bozulmasına, 06.07.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay 17. Ceza Dairesi E:2015/20319 K:2017/6877
- Ceza Muhakemesi Kanunu 162. Madde
- Soruşturmada Cumhuriyet Savcısının Hakim Kararı İstemi
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz nedenleri de yerinde görülmemiştir. Ancak;
TCK’nın 163/3. maddesinde düzenlenen karşılıksız yararlanma suçları hakkında denetim ve işlem yapan elektrik, su, doğalgaz idarelerinde çalışan kamu görevlileri, görevleri sırasında, karşılıksız yararlanma olarak nitelenebilecek usulsüz bir kullanımı tespit ettiklerinde bir yandan elektrik, su, doğalgazın sayaçtan geçirilip geçirilmediği, kısmen veya tamamen geçirilmiyorsa tüketim miktarının belirlenmesini engelleyecek hangi yöntemlerin, bu amaçla hangi cihaz ve malzemelerin kullanıldığı, bu tespitlerin ne tür incelemelere dayandığı vb. tüm ayrıntıları içeren bir suç tutanağının düzenlenmesi, bir yandan da 5271 sayılı CMK’nın 158. maddesi gereğince hemen en yakın adli kolluk birimine veya Cumhuriyet Başsavcılığına durumun bildirilmesi ve adli kolluk görevlilerinin de olay yerine hemen intikali ile CMK’nın 160, 161. maddeleri gereği Cumhuriyet Savcısı’nın emirleri çerçevesinde suçun sübut ve niteliğine yönelik delil toplama görevini yapmalıdır. Şüphelinin işyeri, konut veya arazideki elektrik, su, doğalgaz kullanımını gerektiren tüketim ihtiyacının ve kurulu gücün varsa tüketim föyleri de getirtilmek suretiyle tespiti ile teknik açıdan bu tüketim ihtiyacı ve kurulu gücün gereği kullanım miktarının bilirkişi marifetiyle belirlenmesi, bu miktarın sayaçtan geçirilerek kullanım halinde sayaç üzerindeki endeks ile de kıyaslanarak karşılıksız yararlanma suçunun kabulünü gerektirecek önemli bir farkın olup olmadığının, uğranılan vergili ve cezasız zarar miktarının tespiti amacıyla keşif yapılması için Cumhuriyet Başsavcılığınca CMK’nın 83, 162. maddelerine istinaden Sulh Ceza Hakimliğinden talepte bulunulması, dosya içeriğindeki delillere göre karşılıksız yararlanma suçunun oluştuğu kanaatine varıldığı takdirde şüphelinin TCK’nın 168/5. fıkrasında düzenlenen yasal imkandan faydalanabilmesi, bu hususun bir dava şartı olduğu ve CMK’nın 174, 223/8. maddeleri gereğince işlem ifasına da yol açabileceği değerlendirilerek şüpheliye belirlenen vergili ve cezasız zarar miktarını kamu davası açılmadan önce tamamen tazmin etmesi halinde hakkında dava açılmayacağı da hatırlatılarak usulünce bildirilip, makul bir süre tanınması, soruşturma aşamasında zararın tamamen tazmini halinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesi, tamamen tazmin edilmemesi halinde dava açılması gerektiği halde keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmaksızın yazılı biçimde karar verilmesi, bozmayı gerektirmiş, sanık … müdafiinin temyiz nedenleri bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle isteme aykırı olarak bozulmasına, 31.05.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.