Ceza Muhakemesi Kanunu 160. Madde (CMK)

Ceza Muhakemesi Kanunu 160. Madde (CMK)

ceza muhakemesi kanunu 160 madde

Ceza Muhakemesi Kanunu 160. Madde

Bir Suçun İşlendiğini Öğrenen Cumhuriyet Savcısının Görevi

  1. Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar.
  2. Cumhuriyet savcısı, maddi gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adli kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.

Ceza Muhakemesi Kanunu 160. Madde Gerekçesi

Madde, Cumhuriyet savcısının temel görevini belirtmektedir. Cumhuriyet savcısı bir suçun işlendiği görünümünü veren bir hâli öğrenir öğrenmez hemen gerçeği saptamak üzere harekete geçecektir; hedefi kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermektir. Demek oluyor ki, ilk iş şüphe karşısında gerçeği belirlemeye çalışmaktır. Bu aşamada kolluk Cumhuriyet savcısının temel yardımcısıdır. Batı hukukunda, kolluğun temelde işi yürüttüğü bu aşamaya araştırma (enquête) denilmektedir. Cumhuriyet savcısı, esaslı ihbar üzerine işin gerçeğini araştıracaktır ama, ihbarın, daha başlangıçtan esassız olduğu anlaşılıyorsa, araştırmaya yine de girişilmesi gerektiği söylenemez.

Esasta madde, soruşturma evresinin açılmasını belirtmektedir. Tasarı bazı Batı kanunlarından farklı olarak soruşturma evresini açmak görevini Cumhuriyet savcısına vermiştir. Özel kişiler ihbar yolu ile sadece soruşturma evresinin açılmasını tahrik edebileceklerdir. Kolluğun rolü Cumhuriyet savcısının yardımcısı olmaktan ibarettir. Bu bakımdan Tasarı Batı’daki bazı görüş ve uygulamalardan farklıdır.

Maddenin birinci fıkrasının ikinci cümlesinde, diğer bazı Batı kanunlarında da olduğu gibi, Cumhuriyet savcısının adlî kolluk ve amir ve memurlarının bütün yetkilerini kullanabileceği belirtilmiştir. Bu yetki, adlî işlemlerin gözetim ve denetimini elbette ki ifade etmektedir. Cumhuriyet savcısının temel görevi, suç işlendiği izlenimini veren bir hâli görüp öğrendiğinde gerçeği araştırarak işe girişmek olduğundan ikinci fıkrada bir direktif yer almaktadır. Cumhuriyet savcısı, şüphelinin aleyhine ve lehine olan hususları eşit bir çaba göstererek araştıracaktır. Aynı zamanda suça ait delil, iz, eser ve emareler toplanacak ve muhafaza altına alınacaktır.

Bilindiği üzere, soruşturma evresinde temel görevi yerine getiren organın faaliyetlerinde üç ilke egemen olmalıdır: Bunlar etkinlik, sür’at, dürüstlük ve hakkaniyettir. Maddenin ikinci fıkrasında yer alan hüküm dürüstlük ilkesinin gereğidir. Bu ilkeyi Alman Usul Kanununun 160. maddesi de, bizde olduğu gibi ifade etmektedir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesine göre her kişinin, davasının adil olarak görülmesini istemek hakkı vardır. Soruşturma organı delilleri ahlâkîliğe uygun olarak toplamakla yükümlüdür.

  • İlgili Makale: 
  • 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) Tam Metin: 

ceza muhakemesi kanunu 160 madde cmk
ceza muhakemesi kanunu 160 madde cmk

Ceza Muhakemesi Kanunu 160. Madde Bir Suçun İşlendiğini Öğrenen Cumhuriyet Savcısının Görevi Emsal Kararlar

Yargıtay 18. Ceza Dairesi E:2015/24056, K:2016/14287

  • Ceza Muhakemesi Kanunu 160. Madde
  • Bir Suçun İşlendiğini Öğrenen Cumhuriyet Savcısının Görevi

Gizli soruşturma yapan adli kolluk görevlisi hiç bir zaman kışkırtıcı ajan gibi hareket edemez. Önceden failde bulunmayan suç işleme kastı yaratılarak, fail suç işlemeye azmettirilmemelidir.

CMK’nın 160 ve devamı maddeleri uyarınca Cumhuriyet Savcısı tarafından yapılan bir görevlendirmenin bulunması gerekir. CMK’nın 160 ve 161. maddeleri uyarınca Cumhuriyet Savcısının gizli soruşturma yapan adli kolluk görevlisi görevini, yazılı veya acele hallerde sözlü olarak vermesi gerekir. Cumhuriyet Savcısının yazılı veya sözlü emri olmadan yine CMK’nın 161/2. maddesi uyarınca adli kolluk görevlisinin Cumhuriyet Savcısına bilgi vermeden kimliğini gizleyerek adli işlem yapması hukuka aykırı olup elde ettiği delil de hukuka aykırı olduğundan, bu şekilde elde edilen CMK’nın 216/3. maddesi gereği hükme esas alınamaz. Kimliğin gizlenerek adli işlem ifası olağan bir işlem olmayıp ikincil bir tedbirdir. Bu tedbirin gerekliliği ve orantılılığının mutlaka Cumhuriyet Savcısı tarafından denetlenmesi gerekir.

Kolluk görevlisinin tutanağı delil olarak kabul edildiğinde diğer delillerle birlikte tutanağa da dayanılıyorsa mutlaka tutanak düzenleyiciler dinlenilmeli, sanığa, tutanak ve düzenleyicilerinin anlatımlarına karşı savunma yapma imkanı sağlanmalıdır.

Somut olayda yukarıda sözü edilen yasal düzenlemelere aykırı şekilde kolluk görevlilerinin kendi yaptığı çalışmalar üzerine, Cumhuriyet savcısının CMK’nın 160 vd. maddelerine göre yaptığı yazılı veya sözlü bir görevlendirme bulunmaksızın, yapılan bir ihbar üzerine sanık …’in cep telefonu aranarak fuhuş pazarlığı yapıldığı ve olay yerine gidilmesi sonrasında önceden seri numarası alınmış parayı sanıklara verdikten sonra polis kimliğinin açıklandığı, sanık ve mağdurların kimlik tespitleri yapıldıktan konu ile ilgili Cumhuriyet savcısına bilgi verilerek talimat alındığı, anlaşılmıştır.

Cumhuriyet savcısının CMK’nın 160 vd. maddelerine göre yaptığı yazılı veya sözlü bir görevlendirme bulunmaksızın yapılan işlemler sonrasında Cumhuriyet savcısına ulaşıldığından, bu aşamaya kadar yapılan işlemlere itibar edilemeyeceği, sonraki talimatlara ilişkin de Cumhuriyet savcısının yazılı talimatına rastlanmadığı, bu itibarla kolluk tarafından yapılan işlem ve alınan ifadelerin delil niteliği bulunmadığı dolayısıyla sanıkların üzerine atılı fuhuş suçunu işlediklerine ilişkin, hukuka uygun yöntemlerle elde edilmiş delil bulunmadığının anlaşılması karşısında, sanıkların beraati yerine mahkumiyetine karar verilmesi,

Kabule ve uygulamaya göre de;

a- Sanık …’nın adli sicil kaydına göre daha ağır cezalar ile mükerrir olduğu anlaşılmasına karşın sanık hakkında daha az cezaya ilişkin mahkumiyetin tekerrüre esas alınmış olması,

b- 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 106. maddesindeki terkin edilmesi gereken tutardan az olan 12 TL yargılama giderinin, CMK’nın 324/4. maddesi uyarınca Devlet Hazinesine yüklenmesine karar verilmesi gerekirken, sanıklardan tahsiline karar verilmesi,

c- Anayasa Mahkemesi’nin hükümden sonra 24/11/2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 08/10/2015 gün ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararı ile TCK’nın 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendine yönelik olarak vermiş olduğu iptal kararlarının uygulanması zorunluluğu,

Kanuna aykırı ve sanıklar … ile …’nın temyiz nedenleri yerinde görülmekle, tebliğnameye aykırı olarak hükümlerin bozulmasına, yeniden hüküm kurulurken CMUK’un 326/son hükmünün gözetilmesine, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 28/06/2016 tarihinde oy birliği ile karar verildi.


Yargıtay 18. Ceza Dairesi E:2017/4689, K:2019/1113

  • Ceza Muhakemesi Kanunu 160. Madde
  • Bir Suçun İşlendiğini Öğrenen Cumhuriyet Savcısının Görevi

Somut olayda yukarıda sözü edilen yasal düzenlemelere aykırı şekilde kolluk görevlilerinin bir ihbar üzerine Cumhuriyet Savcısının CMK’nın 160 vd. maddelerine göre yaptığı yazılı veya sözlü bir görevlendirme bulunmaksızın, açık kimliği tespit edilemeyen Lia isimli şahsın telefonunu arayarak suça konu edilen müşteri olarak fuhuş için anlaştıkları, sanığın mağdur bayanları kolluk görevlilerinin bulunduğu yere getirdiği, fuhuş için yapılan pazarlık neticesinde daha önceden seri numarası alınmış paraların sanığa teslim edildiği anda kolluk görevlilerin kimliklerini açıkladıkları, ardından sanık ve mağdurların kimlik tespitleri yapıldıktan sonra konu ile ilgili Cumhuriyet Savcısına bilgi verilerek, mağdurların ifadelerinin alınması, şüphelinin gözaltına alınması, tahkikat evrakının mevcutlu olarak gönderilmesi talimatı alındığı, dosya kapsamında herhangi bir arama ve el koyma kararı bulunmadığı anlaşılmıştır.

Olay kapsamında mağdurların ve sanığın kolluk ifadelerine de yukarıda sözü edilen açıklamalar nazara alındığında, Cumhuriyet Savcısının CMK’nın 160 vd. maddelerine göre yaptığı yazılı veya sözlü bir görevlendirme bulunmaksızın yapılan işlemler sonucu ulaşıldığından, bu ifadelere itibar edilemeyeceği, dolayısıyla sanığın üzerine atılı fuhuş suçunu işlediğine ilişkin, hukuka uygun yöntemlerle elde edilmiş delil bulunmadığının anlaşılması karşısında, sanığın beraati yerine mahkumiyetine karar verilmesi,

Kabule göre de; sanığın bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda mağdurların birden fazla fuhuş yapmasına aracılık etmesine rağmen, her bir mağdur açısından TCK’nın 43/1. maddesinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,

TCK’nın 53/1-b maddesinde yer alan hak yoksunluğunun, uygulanmasına ilişkin hükmün, Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarih ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararıyla iptal edilmesi nedeniyle uygulanma olanağının ortadan kalkmış olması,

Bozmayı gerektirmiş, sanık … müdafiinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnameye uygun olarak hükümlerine bozulmasına, yeniden hüküm kurulurken 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince yürürlükte olan 1412 sayılı CMUK’un 326/son maddesi uyarınca kazanılmış hakkın saklı tutulmasına, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 25/06/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


Yargıtay 18. Ceza Dairesi E:2015/25128, K:2017/4585

  • Ceza Muhakemesi Kanunu 160. Madde
  • Bir Suçun İşlendiğini Öğrenen Cumhuriyet Savcısının Görevi

 Somut olayda yukarıda sözü edilen yasal düzenlemelere aykırı şekilde kolluk görevlilerinin kendi yaptığı çalışmalar üzerine Cumhuriyet Savcısının CMK’nın 160 vd. maddelerine göre yaptığı yazılı veya sözlü bir görevlendirme bulunmaksızın, suça konu edilen otele Kimlik Bildirme Kanununa dayanarak kontrol yapılması için girildiği, konaklama listesi kontrol edildikten sonra oteldeki odaların kapısı çalınmak suretiyle odalarda bulunan mağdur bayanlar ve tanık müşterilerin odaların dışına davet edildiği, tanık müşterilerden …’e ait 20 TL’lik banknotun rızaen teslim alındığı, içeride bulunan sanıklar, mağdurlar ve tanıkların kimlik tespitleri yapıldıktan sonra konu ile ilgili Cumhuriyet Savcısına bilgi verilerek, mağdurların ve tanıkların ifadesinin alınması, sanıkların gözaltına alınması, el konulan suç unsurları ile tahkikat evrakının mevcutlu olarak gönderilmesi talimatı alındığı anlaşılmıştır.

Olay kapsamında yapılan işlemlerin arama ve el koyma niteliğinde olup, CMK’nın 116 vd. ile 123 ve 127. maddelerine aykırı olduğu, bu nedenle elde edilen delillerin de hukuka aykırı yöntemle elde edilmiş delil niteliğinde bulunduğunun anlaşıldığı, yine mağdurların ve tanıkların kolluk ifadelerine de yukarıda sözü edilen açıklamalar nazara alındığında, Cumhuriyet Savcısının CMK’nın 160 vd. maddelerine göre yaptığı yazılı veya sözlü bir görevlendirme bulunmaksızın yapılan işlemler sonucu ulaşıldığından, bu ifadelere de itibar edilemeyeceği, kaldı ki mağdurların alınan ifadelerinde iddianameye konu fuhuş eylemlerini doğrulamadıkları, tanıklar … ve …’in kolluk aşamasında alınan ifadelerinde fuhuş yapmak için otele gittiklerini beyan etmiş iseler de, mahkeme aşamasında alınan ifadelerinde bu hususu kabul etmedikleri, tanık …’in ise alınan ifadelerinde sanıkların fuhuş eylemine aracılık ettikleri veya yer temin ettiklerine dair beyanda bulunmadığı, dolayısıyla sanıkların üzerine atılı fuhuş suçunu işlediğine ilişkin, hukuka uygun yöntemlerle elde edilmiş delil bulunmadığının anlaşılması karşısında tebliğnamedeki görüşe iştirak edilmemiştir.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede: Eylemlere ve yükletilen suça yönelik O Yer Cumhuriyet Savcısı’nın temyiz iddiaları yerinde görülmediğinden tebliğnameye aykırı olarak, temyiz davasının esastan reddiyle hükümlerin onanmasına, 25.04.2017 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


Yargıtay 18. Ceza Dairesi E:2015/25160, K:2017/3909

  • Ceza Muhakemesi Kanunu 160. Madde
  • Bir Suçun İşlendiğini Öğrenen Cumhuriyet Savcısının Görevi

Somut olayda yukarıda sözü edilen yasal düzenlemelere aykırı şekilde kolluk görevlilerinin kendi yaptığı çalışmalar üzerine Cumhuriyet Savcısının CMK’nın 160 vd. maddelerine göre yaptığı yazılı veya sözlü bir görevlendirme bulunmaksızın, sanığın kullandığı belirlenen cep telefonunu arayarak suça konu edilen eve kolluk görevlisinin müşteri olarak girdiği, sanıkla fuhuş pazarlığı yaparak önceden seri numarası alınmış parayı sanığa verdikten sonra polis kimliğini açıkladığı, içeride bulunan sanık, mağdur ve tanığın kimlik tespitleri yapıldıktan sonra konu ile ilgili Cumhuriyet Savcısına bilgi verilerek, mağdur ve tanığın ifadesinin alınması, şüphelinin ifadesini alınarak tahkikat evrakı ile birlikte mevcutlu olarak gönderilmesi talimatı alındığı anlaşılmıştır.

Olay kapsamında mağdurun kolluk ifadesine yukarıda sözü edilen açıklamalar nazara alındığında, Cumhuriyet Savcısının CMK’nın 160 vd. maddelerine göre yaptığı yazılı veya sözlü bir görevlendirme bulunmaksızın yapılan işlemler sonucu ulaşıldığından, bu ifadeye itibar edilemeyeceği, kaldı ki mağdurun avukat bulundurulmadan alınan kolluk ifadesinden sonra mahkemece alınan ifadesinde, kolluk aşamasında verdiği ifadesinin okumadan kendisine imzalattırıldığını beyan etmesi karşısında, mağdurun kolluk aşamasında verdiği ifadenin de mahkumiyete esas teşkil edecek nitelikte bulunmadığı, tanık olarak ifadesine başvurulan … ’ın da ifadesinde fuhuş eylemini doğrulamadığı, dolayısıyla neticeten sanığın üzerine atılı fuhuş suçunu işlediğine ilişkin, hukuka uygun yöntemlerle elde edilmiş delil bulunmadığının anlaşılması karşısında, sanığın beraati yerine mahkumiyetine karar verilmesi,

Kabule göre de; bir suç işleme kararının icrası kapsamında değişik zamanlarda aynı mağdurun birden fazla kez fuhuş yapmasına aracılık yapılması şeklindeki eylemde TCK’nın 43/1. maddesi uyarınca zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiği gözetilmemesi,

TCK’nın 53/1-b maddesinde yer alan hak yoksunluğunun, uygulanmasına ilişkin hükmün, Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarih ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararıyla iptal edilmesi nedeniyle uygulanma olanağının ortadan kalkmış olması, bozmayı gerektirmiş, sanık … müdafiinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnameye aykırı olarak hükmün bozulmasına, yeniden hüküm kurulurken 1412 sayılı CMUK’un 326/son maddesinin gözetilmesine, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 10.04.2017 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


 Yargıtay 18. Ceza Dairesi E:2015/25185, K:2017/3646

  • Ceza Muhakemesi Kanunu 160. Madde
  • Bir Suçun İşlendiğini Öğrenen Cumhuriyet Savcısının Görevi

Somut olayda yukarıda sözü edilen yasal düzenlemelere aykırı şekilde kolluk görevlilerinin yapılan araştırma üzerine Cumhuriyet Savcısının CMK’nın 160 vd. maddelerine göre yaptığı yazılı veya sözlü bir görevlendirme bulunmaksızın, sanık …’ın cep telefonu numarasını temin edip arayarak, bir kolluk görevlisinin müşteri olarak pazarlık yaptığı, sanık …’ın müşteri olarak arayan polis memuruyla anlaştığı, müşteri olarak arayan polis memuru ile sanık …’ın, diğer sanık …’nin kapıcılık yaptığı apartmana gittikleri ve sanık …’nin polis memurun apartmanın kazan dairesine aldığı, daha sonra mağdur bayanın fuhuş yapmak üzere kazan dairesine geldiği esnada sonra kolluk görevlilerinin polis kimliklerini açıkladığı, sanık ve mağdurun kimlik tespiti yapıldıktan sonra konu ile ilgili Cumhuriyet Savcısına bilgi verilerek, mağdurun ifadesinin alınması sonrasında sınır dışı edilmek üzere Yabancılar Şube Müdürlüğüne teslim edilmesi, şüphelilerin gözaltına alınması ve mevcutlu olarak getirilmesi talimatı alındığı anlaşılmıştır.

Mağdurun kolluk ifadesinde yukarıda sözü edilen açıklamalar nazara alındığında, Cumhuriyet Savcısının CMK’nın 160 vd. maddelerine göre yaptığı yazılı veya sözlü bir görevlendirme bulunmaksızın yapılan işlemler sonucu ulaşıldığından, bu ifadeye itibar edilemeyeceği, mağdurun mahkeme aşamasında ifadelerine başvurulamadığı, dolayısıyla sanıkların üzerine atılı fuhuş suçunu işlediğine ilişkin, hukuka uygun yöntemlerle elde edilmiş delil bulunmadığının anlaşılması karşısında, sanıkların beraati yerine mahkumiyetine karar verilmesi,

Kanuna aykırı ve sanıklar … ve … müdafiilerinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnameye aykırı olarak hükümlerin bozulmasına, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 03.04.2017 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


Yargıtay 4. Ceza Dairesi E:2020/17907, K:2021/19765

  • Ceza Muhakemesi Kanunu 160. Madde
  • Bir Suçun İşlendiğini Öğrenen Cumhuriyet Savcısının Görevi

Somut olayda; Asayiş Büro Amirliği’ne gelen fuhuş ihbarı üzerine kolluk görevlisinin numarayı arayıp randevu alması, akabinde müşteri kılığında ihbara konu sanık … adına kira sözleşmesi bulunan ikamete gidildiği, kolluk görevlisinin telefonda konuştuğu sanık …’a parayı verdikten sonra mağdur ile odaya geçmesinden kısa bir süre sonra kolluk personeli olduğuna dair kimliğini açıkladığı ve Cumhuriyet Savcısının olaydan haberdar edildiği, akabinde sanıkların yakalandığı,

Sanıkların aşamalarda suçlamayı kabul etmemesi, mağdurun da sanıkların ifadesini doğrular şekilde, sanıkların arkadaşı olduğunu, para karşılığında kimseyle birlikte olmadığını ve yapılan fuhuş pazarlığının bilgisi dışında gerçekleştiğini beyan etmesi karşısında polis memurlarının teşvik ve azmettirmesi olmadan burada fuhuş yapıldığına dair delil elde edilememesi karşısında, sanıkların beraati yerine yasal ve yeterli olmayan gerekçeyle mahkumiyetine karar verilmesi, kanuna aykırı ve sanıklar … ve … müdafisinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnameye aykırı olarak, hükümlerin bozulmasına, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 16/06/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


Ceza Muhakemesi Kanunu 160. Madde Hakkında Emsal Karar Aramak İçin: https://karararama.yargitay.gov.tr/ 

1 yorum

  1. SEFA öZÇELİK 30 Ekim 2023 7:30 PM

    Merhaba. 2022 Aralık ayında mobil bankacılık üzerinden birisine yanlışıkla 16.100 TL para gönderdim. Daha sonrasında karşı tarafa icra takibi başlattım, itiraz ettiler. İtiraz iptal davası açtım, dün duruşmam vardı. Hakim dedi ki parayı gönderirken açıklamaya bir şey yazmadığınız için bu olayın hukukta yeri yoktur diyerek duruşmayı iptal etti. İstinaf mahkemesine gitsem parayı yanlışıkla gönderdiğimi nasıl ispatlayabilirim?

Yorum Gönderin

X
kadim hukuk ve danışmanlık