Ceza Muhakemesi Kanunu 155. Madde
Kanuni Temsilci veya Eşin Duruşmada Hazır Bulunması
- Sanığın kanuni temsilcisine duruşma gün ve saati bildirilir ve duruşmaya kabul edilerek istemi üzerine dinlenebilir.
- Sanığın eşi hakkında da tebligat yapılmaksızın birinci fıkra hükmü uygulanır.
Ceza Muhakemesi Kanunu 155. Madde Gerekçesi
Madde, sanığın yasal temsilcisine duruşma gün ve saatinin bildirileceği ve adı geçenin duruşmaya kabul edilerek isterse dinleneceği hükmünü getirmiştir. Böylece yasal temsilci duruşmanın sonuna kadar hazır bulunmak ve gerektiğinde dinlenmesini istemek hakkına sahip olmaktadır.
İkinci fıkraya göre sanığın eşi, karı ve koca olsun, birinci fıkranın verdiği hakkı kullanabilecektir. Ancak adı geçenlere, bu hakkı kullanabilmeleri için tebligat yapılması gerekmemektedir.
- İlgili Makale:
- 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) Tam Metin:
Ceza Muhakemesi Kanunu 155. Madde Kanunî Temsilci veya Eşin Duruşmada Hazır Bulunması Emsal Kararlar
Yargıtay 12. Ceza Dairesi E:2014/8862, K:2015/4410
- Ceza Muhakemesi Kanunu 155. Madde
- Kanunî Temsilci veya Eşin Duruşmada Hazır Bulunması
Olay tarihinde, tarafların idarelerindeki araçları ile meskun mahalde, gündüz vakti ışık kontrollü kavşakta çarpışmaları ve biri nitelikli iki kişinin yaralanması ile sonuçlanan olayda, Trafik Kazası Tespit Tutanağında katılanın kırmızı ışıkta geçtiğinden bahisle sanığa kusur izafe edilmediği mahkemece 10.06.2013 tarihinde yapılan keşif sonrası düzenlenen raporda ise kırmızı ışık ihlali yapan tarafın kusurlu olduğu bildirilmiş, yine dosya içerisinde bulunan ve … Sulh Hukuk Mahkemesinin 2005/224 D.iş numaralı kusur tespitine ilişkin dosyasında yapılan keşif esnasında katılan tanığı olarak dinlenilen … ve …’ın beyanı doğrultusunda sanığın kırmızı ışık ihlali yapması nedeniyle tam kusurlu olduğu belirtilmiş olup mahkemece bu rapor hükme esas kabul edilerek sanığın bilinçli taksirle yaralama suçundan mahkumiyeti yoluna gidilmiş ise de; 5271 sayılı CMK’nın 217/1 maddesindeki “Hakim kararını ancak duruşmaya getirilmiş ve huzurunda tartışılmış delillere dayandırabilir. Bu deliller hakimin vicdani kanaati ile serbestçe takdir edilir” yönündeki düzenleme karşısında Sulh Hukuk Mahkemesinin 2005/224 D.iş numaralı dosyasında dinlenilen … ve …’ın mahkemece dinlenilmesinden sonra, maddi gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenebilmesi için … İhtisas Dairesinden ya da karayolları trafik fen heyeti veya üniversitelerin konu ile ilgili bölümlerinde uzman öğretim görevlilerinden oluşturulacak bilirkişi kurulundan alınacak raporun sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozma kararından sonra sanık müdafiine CMK’nın 155. maddesine aykırı olarak duruşma günlerinin bildirilmemesi, kanuna aykırı olup, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince, hükmün isteme uygun olarak bozulmasına, 10.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay 2. Ceza Dairesi E:2014/28448, K:2016/12457
- Ceza Muhakemesi Kanunu 155. Madde
- Kanunî Temsilci veya Eşin Duruşmada Hazır Bulunması
CMK’nın 42. maddesinin 1. fıkrasında, “süresi içinde usul işlemi yapılsaydı, esasa hangi mahkeme hükmedecek idiyse, eski hale getirme dilekçesi hakkında da o mahkeme karar verir” şeklindeki düzenleme karşısında; hükmün temyizi aşamasında, sanığın temyiz istemi ile birlikte sunduğu eski hale getirme niteliğindeki talepleri hakkında dairemizce karar verilmesi gerektiği bu nedenle mahkemenin sanığın eski hale getirme istemli temyiz talebinin reddine dair 10/07/2013 tarihli ek kararının hukuken geçersiz olduğu belirlenerek yapılan incelemede;
TCK’nın 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptaline ilişkin Anayasa Mahkemesi’nin 24/11/2015 tarihinde yürürlüğe giren 08/10/2015 gün ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı iptal kararı nazara alınarak bu maddede öngörülen hak yoksunluklarının uygulanması ve hüküm tarihine kadar yapılan yargılama gideri toplamı, CMK’nın 324/4 maddesinde atıfta bulunulan 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 106. maddesindeki terkin edilmesi gereken tutar olan 20 TL’den az olduğu halde yargılama giderinin sanıktan tahsiline karar verilmiş ise de, hüküm kesinleşinceye kadar yapılacak yargılama giderlerinin de toplam yargılama gideri kapsamında olması nedeniyle hükmün kesinleştiği tarihte sanıktan tahsili gereken yargılama giderinin yukarda açıklanan terkin edilmesi gereken miktardan az olması halinde Devlet Hazinesi üzerinde bırakılmasının infaz aşamasında değerlendirilmesi mümkün görülmüş, dosya içeriğine göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak;
Katılan …’in yanında çalışan tanık …’ye kredi kartı borcuna yatırılmak üzere 730 TL para verdiği, bankaya giden tanığın, sanık … ile karşılaştığı, sanığın, bankada bir yakınının çalıştığını, parayı kolayca yatırabileceğini, katılan …’i de tanıdığını söyleyerek tanığın itimadını kazandıktan sonra parayı, kredi kartını ve şifreyi tanıktan aldıktan sonra geri dönmediği olayda, suçun mağdurunun … değil, paranın zilyedi durumunda olan tanık … olduğunun anlaşılması karşısında, …’in davaya katılmasına karar verilemeyeceği, suçun mağduru olan tanık …’ ye sanık hakkında şikayetçi olup olmadığı sorulup davaya katılma imkanı verilmesi gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ve soruşturma ile sanığın mahkumiyetine karar verilmesi,
Sanığın savunmasının, başka bir mahkumiyet nedeniyle sanığa atanan vasi duruşmalara çağrılmadan alınması suretiyle, CMK’nın 155/1 maddesinin gözetilmemesi,
Zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden almak, hırsızlık suçunun temel şeklidir. Taşınır malın alınmasının suç oluşturabilmesi için, zilyedinin rızasının bulunmaması gerekir.
Dolandırıcılık suçunda ise, failin bir kimseyi kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Somut olayda; tanık …’nin, patronu olan …’in, bankaya yatırması için 730TL para verdiği, bankada karşılaştığı sanığın, …’i tanıdığını, ablasının bankada çalıştığını, parayı kolayca yatırabileceğini söyleyerek tanığın itimadını kazandığı, tanığın, parayı sanığa sakatlanmış da olsa iradi olarak teslim ettiğinin anlaşılması karşısında; eylemin TCK’nın 157/1. maddesinde tanımlanan dolandırıcılık suçunu oluşturup oluşturmadığı tartışılmadan yazılı şekilde hüküm kurulması; bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı istem gibi bozulmasına, 30/06/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.