Bilişim sistemine girme suçu ve cezası, TCK 243. maddesinde bir bilişim sisteminin bütününe ve bir kısmına hukuka aykırı, olarak girilmesi ve orada kalmaya devam edilmesi şeklinde düzenlenmiştir. Verilerin ele geçirilmesi şartı aranmaksızın bilişim sistemine hukuka aykırı olarak girilmesi ve bu suretle bilişim sisteminin güvenliğinin ihlal edilmesi suç, haline getirilmiştir. TCK’nın 243. maddesinde düzenlenmiştir. Bilişim sistemine girme suçu, bir bilişim sistemine hukuka aykırı bir şekilde girme, orda kalmaya devam edilmesi veya verilerin hukuka aykırı nakil edilmesine denir. Bilişim sistemine girme suçu, internet kullanıcıları tarafından bilişim sistemine müdahale suçu olarak da isimlendirilir. Basit halinin cezası 1 yıla kadar hapis cezasıdır. Esasen TCK’nın 243.maddesi iki ayrı suç tipi bulunmaktadır. Şöyle ki,
- Maddenin ilk üç fıkrası bilişim sistemine girme veya kalma suçunu düzenlemişken, (TCK 243/1-2-3)
- Maddenin dördüncü fıkrasında bilişim sistemine hiç girilmeksizin, bir bilişim sisteminin kendi içinde veya bilişim sistemleri arasında gerçekleştirilen veri nakillerini hukuka aykırı olarak teknik araçlarla izleme fiili suç olarak düzenlenmiştir. (TCK 243/4)
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun Topluma Karşı Suçlar başlığını taşıyan üçüncü kısmının Bilişim Alanında Suçlar başlıklı onuncu bölümünde yer alan 243. maddede ‘’Bilişim sistemine girme veya kalma’’ suçu düzenlenmiştir. İnternetin hayatımıza girmesiyle birlikte hızla dijitalleşen dünyada bilişim teknolojilerinin de önemi gittikçe artmaktadır. Başta devletler ve uluslararası örgütler olmak üzere şirketler, dernekler gibi diğer tüzel kişilikler ve bireyler günlük hayatta bilişim sistemlerinden oldukça yararlanmaktadır. Bu kişilerin her türlü verisi bu yolla bilişim sistemlerine kaydedilmekte ve bu sistemler üzerinden veri aktarımında bulunulmaktadır. Kadim Hukuk ve Danışmanlık olarak makalemizde Türk Ceza Kanununda yer alan 243. maddeyi baz alarak Bilişim Sistemlerine Girme Suçunu inceleyeceğiz. İyi okumalar dileriz.
Bilişim Sistemine Girme Suçu Nedir?
Bilişim sistemine girme suçu, bir bilişim sistemine hukuka aykırı bir şekilde girme, orda kalmaya devam edilmesi veya verilerin hukuka aykırı nakil edilmesine denir. Bilişim sistemine girme suçu, internet kullanıcıları tarafından bilişim sistemine müdahale suçu olarak da isimlendirilir. Bilişim sistemlerinin bilgiye erişimde sağlamış olduğu kolaylık ve pratiklik bu sistemlerin yaygınlaşmasının önemli sebeplerindendir. Başta resmi işlemler olmak üzere alışveriş işlemleri, sosyal medyaya ilişkin işlemler de bu sistemlerin sağlamış olduğu mecralar aracılığıyla gerçekleşmektedir. Bu sistemler içerisinde devlet sırrı, ticari sır ve kişisel veriler başta olmak üzere her türlü bilgiyi barındıran bir havuz niteliğindedir. Bu yüzden bu bilgilerin hukuka aykırı bir şekilde ele geçirilip kullanılmasının engellenmesi için bu sistemlerin korunması gerekmektedir. TCK 243 maddede bilişim sistemine girme eylemi suç olarak tanımlanmıştır. Bu tanımdaki bilişim sisteminden anlaşılması gereken; verileri toplayıp yerleştirdikten sonra bunları otomatik olarak işleme tabi tutma olanağı veren manyetik sistemlerdir.
- Birinci fıkraya göre bilişim sistemine hukuka aykırı olarak girmek suçun oluşması için yeterlidir. Bu sistemden belirli verilerin elde edilmesi amacıyla sisteme girilmesi aranmaz, haksız ve kasten girilmesi yeterlidir.
- Maddenin ikinci fıkrasında; birinci fıkrada tanımlanan eylemin bedeli karşılığında yararlanılabilen sistemler hakkında işlenmesi halinde, bu suç açısından daha az ceza ile cezalandırılması öngörülmüştür.
- Üçüncü fıkrada ise; bu suçun neticesi sebebiyle ağırlaştırılmış hali düzenlenmiştir. Suçun işlenmesi nedeniyle verilerin yok olması veya değişmesi halinde, suçun temel şekline oranla failin daha ağır ceza ile cezalandırılması öngörülmüştür. Bu fıkra ile sanığın cezalandırılması için, failin sistemdeki verileri yok etmek veya değiştirmek kastıyla hareket etmesine gerek yoktur. Bu sonuçlar eylem nedeniyle meydana gelmelidir. Verilerden kasıt, sistem içindeki bütün soyut unsurlardır. Yani bilgilerin belirli bir formata dönüştürülmüş halidir.
Türk Ceza Kanunu Madde 243
- Bir bilişim sisteminin bütününe veya bir kısmına, hukuka aykırı olarak giren veya orada kalmaya devam eden kimseye bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası verilir.
- Yukarıdaki fıkrada tanımlanan fiillerin bedeli karşılığı yararlanılabilen sistemler hakkında işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranına kadar indirilir.
- Bu fiil nedeniyle sistemin içerdiği veriler yok olur veya değişirse, altı aydan iki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
- (Ek: 24/3/2016-6698/30 md.) Bir bilişim sisteminin kendi içinde veya bilişim sistemleri arasında gerçekleşen veri nakillerini, sisteme girmeksizin teknik araçlarla hukuka aykırı olarak izleyen kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Türk Ceza Kanununun 243. Maddesiyle bilişim sistemine girme eylemi suç olarak tanımlanmıştır. Bu tanımdaki bilişim sisteminden anlaşılması gereken; verileri toplayıp yerleştirdikten sonra bunları otomatik olarak işleme tabi tutma olanağı veren manyetik sistemlerdir. Birinci fıkraya göre bilişim sistemine hukuka aykırı olarak girmek suçun oluşması için yeterlidir. Bu sistemden belirli verilerin elde edilmesi amacıyla sisteme girilmesi aranmaz, haksız ve kasten girilmesi yeterlidir. Maddenin ikinci fıkrasında; birinci fıkrada tanımlanan eylemin bedeli karşılığında yararlanılabilen sistemler hakkında işlenmesi halinde, bu suç açısından daha az ceza ile cezalandırılması öngörülmüştür. Üçüncü fıkrada ise; bu suçun neticesi sebebiyle ağırlaştırılmış hali düzenlenmiştir. Suçun işlenmesi nedeniyle verilerin yok olması veya değişmesi halinde, suçun temel şekline oranla failin daha ağır ceza ile cezalandırılması öngörülmüştür. Bu fıkra ile sanığın cezalandırılması için, failin sistemdeki verileri yok etmek veya değiştirmek kastıyla hareket etmesine gerek yoktur. Bu sonuçlar eylem nedeniyle meydana gelmelidir. Verilerden kasıt, sistem içindeki bütün soyut unsurlardır. Yani bilgilerin belirli bir formata dönüştürülmüş halidir.
Türk Ceza Kanununun 243. maddesi metninde, bilgisayar suçları veya internet ile ilgili suçlar yerine ‘‘Bilişim Suçları’’ tabirinin kullanılması yerinde olmuştur. Çünkü bilişim sistemi ibaresi, bilgisayar kavramından çok daha geniş bir kavramdır. Bu kavram bugünkü sistemleri içine alabildiği gibi, bugün öngörülmeyen ve ileriki zamanlarda ortaya çıkacak bir kısım sistemleri de kapsayacaktır. Yine örneğin bugün pos cihazları bilişim sistemine dahil olduğu halde, bilgisayar değildirler. Yine bu tabir, tek bir bilişim sisteminde değil, internet gibi bilişim sistemi ağları vasıtasıyla gerçekleştirilen eylemleri kapsayan ‘‘siber suç’’ tabirine göre daha üst bir kavramı ifade ettiğinden, anılan terime göre de daha yeni bir kavramdır.

Bilişim Sistemine Girme Suçu Şartları
-
Fail
Bilişim sistemine girme suçunun faili herkes olabilir. Bu suçun faili olabilmek için maddede herhangi bir özelliğe sahip olmak aranmamıştır. Madde metninde ‘‘kimse’’den söz edilmiş ancak bu kişinin hangi özelliklere sahip olması gerektiğine değinilmemiştir. Bu nedenle anılan suçun faili herhangi bir kimse olabilir. Bu suç faili bakımından özgü suçlardan değildir. Bilişim sistemine hukuka aykırı olarak giren veya orada kalmaya devam eden kimse, bu suçun failidir. Bu kişinin eylemi gerçekleştirmedeki niyetinin, amacının, saikinin bir önemi bulunmamaktadır. Bu kişi bir şeyler çalmak için de girse, eğlenmek, güvenliği denemek, protesto etmek gibi bir nedenle de girse anılan suç oluşur, burada failin amacının bir önemi bulunmamaktadır. Önemli olan bilişim sistemine girmesi ve orada kalmaya devam etmesidir.
Bu suçun faili genellikle hacker olarak adlandırılmaktadır. Hacker, bilişim suç fiillerinin tamamını anlatmak için kullanılmaktadır. Hacker, ceza hukukunda ‘‘sahip bulunduğu teknolojik aygıt ve bilgi birikimi ile bir bilişim sistemine kişisel verileri elde etmek veya sahtecilik ve dolandırıcılık gibi çeşitli suçları işlemek için yetkisiz olarak sisteme erişebilen kimse’’ anlamında kullanılmaktadır. Bu kimseler çoğu zaman bilişim sistemini alaya almak ve bu sistemi yaratanlardan daha çok bu sisteme hakim olduklarını göstermek için bu yola başvurmaktadırlar. Bu suç, tüzel kişilerin yararına işlenerek, tüzel kişiye haksız menfaat sağlanır ise, Türk Ceza Kanununun 246. maddesi uyarınca tüzel kişi hakkında, bunlara özgü güvenlik tedbirine de hükmolunur.
-
Mağdur
Bilişim sistemine girme suçunun mağduru herkes olabilir. Anılan suç mağduru bakımından bir özellik arz etmez. Bu sebeple suç, mağduru bakımından özgü suçlardan değildir. Failin hukuka aykırı olarak tamamen veya kısmen girdiği ve kalmaya devam ettiği bilişim sistemi üzerinde hak sahibi olan kimse, bu suçun mağduru durumundadır. Failin eylemi ile, birden fazla kimsenin hakkı ihlal edilmekte ise, bu kimselerin hepsi anılan suçun mağdurudur. Örneğin bir bankanın bilişim sistemine girerek, müşteri bilgilerinin incelenmesi durumunda, bilgileri incelenen her bir müşteri suçun mağduru olduğu gibi, bankanın tüzel kişiliği de, suçtan zarar gören durumundadır.
Bu suçun mağduru olabilmek için, üçüncü kişilerin erişimine kapanmış bir bilişim sisteminin üzerinde hak sahibi olmak gerekir. Eğer bir kimse failin, bilişim sistemine girmesine açık veya zımni olarak rıza göstermiş ise, bu suçun mağduru olmayacaktır. Çünkü suçun hukuka aykırılık ögesi gerçekleşmiş olmayacaktır.
-
Suçun Konusu
Türk Ceza Kanununun 243. maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen bilişim sistemine girme suçunun konusu bilişim sistemi iken, ikinci fıkrada düzenlenen suçun konusunu bedeli karşılığında yararlanılan bilişim sistemi, üçüncü fıkrada düzenlenen suçun konusu ise bilişim sisteminin içerdiği verilerdir. Terimsel olarak bilgisayar, çok sayıda aritmatiksel ya da mantıksal işlemlerden oluşan bir işi, önceden verilmiş bir izlenceye göre yapıp sonuçlandıran elektronik aygıt, elektronik beyin, kompütür şeklinde; bilişim ise, özellikle bilimsel, toplumsal, ekonomik ve teknik bilginin bilgisayarda değerlendirilmesi, bölümlendirilmesi, saklanması, erişilebilmesi ve yayılması yöntemlerini konu edinen bilim dalı, enformatik, informatik biçiminde tanımlanmaktadır.
Türk Ceza Kanununun 243. maddesinin gerekçesinde bilişim sistemi, verileri toplayıp yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tabi tutma olanağını veren manyetik sistemler olarak tanımlanmıştır. Doktrinde bilişim, ‘‘insanların sahip oldukları verinin saklanması, saklanan bu verinin elektronik olarak işlenmesi, organize edilmesi, değerlendirilmesi ve yüksek hızlı veri, ses veya görüntü taşıyan iletişim araçları ile aktarılması’’ biçiminde tanımlandıktan sonra, bilişimin verinin işlenmesi yanında, bu işlemin sonuçlarının aktarılmasını, yani veri iletişimini de kapsadığı vurgulanmış ve bu özellikleri taşıyan araçların bütününe bilişim sistemi dendiği belirtilmiştir. Bilişim sistemine en iyi örnek bilgisayar olmakla birlikte, pos makinesi, internete bağlanabilen telefon, oyuncak atari (PSP), aynı özelliğe sahip ev aletleri de bu kapsamda değerlendirilmelidir.
Her isteyenin istediği zaman girebildiği, internet sitesi gibi yerler, bu suçun konusu olmayacaktır. Bir bilişim sisteminin bu suçun konusu olabilmesi için oraya girmenin belli tedbirler ve uygulamalarla sınırlandırılmış olması gerekir. Maddenin ikinci fıkrasında düzenlenen suçun konusunu ise, kendisinden bedel karşılığı yararlanılan bilişim sistemi oluşturur. Buradaki sistemin bilişim sistemi olması yönünden birinci fıkradaki suçun konusu ile bir farklılık yoktur. Tek fark bu sistemin belli bir bedel, ücret karşılığında yararlanılan bir sistem olmasıdır.
-
Fiil
Türk Ceza Kanununun 243. maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen bilişim sistemlerine girme suçunun hareket unsurunu, bir bilişim sisteminin bütününe veya bir kısmına, hukuka aykırı olarak girme ve orda kalmaya devam etme oluşturur. Bu suçun oluşması için girilen ve orada kalınan yerin bilişim sistemi olması gerekir. Suça konu yer, bilişim sisteminin donanımı ile ilgili fiziki kısmı değil, yazılımı ile ilgili görünmeyen yeri, sanal alemi oluşturur.
Failin, bilişim sisteminin bütününe veya bir kısmına girmesi ile bu suç oluşur. O halde, eylemin suç teşkil edebilmesi için girilen yerin bilişim sisteminin bütünü olması şart değildir. Sistem içerisinde girişin sınırlandırıldığı bir kısma, bir bölüme girilmesi için de anılan suç oluşur. Belirli bir kısma girilmesinin sınırlandırılması, bir bilişim sistemi içerisindeki yetkiler bakımından okuma, yazma ve çalışma yetkileri içerisinde en az okuma yetkisinin de verilmemiş olması anlamına gelmektedir.
Suçun asıl hareket unsurunu girmek ve orada kalmaya devam etmek eylemi oluşturup da, bu suçun oluşması için failin, bilişim sisteminin bir kısmına veya bütününe hukuka aykırı olarak girmesi ve aynı zamanda girdiğini fark etmesine karşın belli bir süre orada kalması aranırken, maddede yapılan değişiklik ile aradaki ‘‘ve’’ bağlacı ‘‘veya’’ olarak değiştirildiğinden, bu suçun seçimlik hareketli bir suç olduğu hususu açıklığa kavuşturulmuştur. Bu suçun oluşması için icrai nitelikteki girme eyleminin veya ihmali nitelikteki sistemde kalmaya devam etme eyleminden birisinin gerçekleşmesi yeterlidir. Bunlardan ikisinin birden gerçekleşmesi halinde, eylem tek suç olmaya devam edecektir.
Sistemde kalmaya devam etme, zorunlu olarak sisteme girmeyi de gerektirir. Ancak bazen hukuka uygun olarak da sisteme girilir ancak çıkılması gerektiği halde orada kalmaya devam edilirse bu suçun seçimlik hareketi tek başına oluşur. Veya bilişim sistemine girme kastı olmaksızın, yanlışlıkla girilmesine rağmen, orada kalmaya devam edilerek de bu alternatif tek başına gerçekleşebilir. Ancak çoğunlukla bu suç, bilişim sistemine girme ve ayrıca orada kalmaya devam etme ile birlikte işlenmektedir. Bu suç girme veya kalmaya devam etme ile işlendiğinden, girme durumunda girilmesiyle, kalmaya devam etmede ise kalmaya devam edildiği anda suç tamamlanır. Ancak kalma eylemi sürdüğü sürece anılan suç da oluşmaya devam eder.
Bu suç yalnızca bilişim sisteminin tamamına veya bir kısmına girilmesi veya orada kalınması ile tamamlanır. Anılan suçun oluşması için, verilerin ele geçirilmesi şart değildir. Fail, bilişim sistemine girip hiçbir veriyi elde etmeden ve hiçbir bilgi edinmeden sistemden çıksa dahi, sisteme girmiş olması veya sistemde bir süre kalması suçun oluşması için yeterli sayılacaktır. Bu özelliği nedeniyle anılan suç sırf hareket suçudur, suçun oluşması için belli bir neticenin gerçekleşmiş olmasına gerek yoktur. Yine bu suç, bir tehlike suçudur, failin bilişim sistemine girmesi veya orada kalmaya devam etmesi ile, bilişim sisteminde kayıtlı verilerin güvenliği tehlikeye düşmektedir, bu nedenle bilişim sistemine girmek veya orada kalmaya devam etmenin sonucu olarak bilişim sisteminin veya içerdiği verilerin herhangi bir zarara uğramasına veya zarar tehlikesi ile karşı karşıya kalmasına gerek yoktur. Bu nedenle anılan suç bir soyut tehlike suçudur. Ancak failin eylemi sonucu, bu konuda bir kastı olmaksızın bilişim sisteminin içerdiği veriler yok olmuş veya değişmiş ise bu durumda, maddenin birinci fıkrası değil, üçüncü fıkrası hükümleri uygulanacaktır.
Ayrıca bu suç serbest hareketli bir suçtur, bilişim sisteminin içine girme veya orada kalmaya devam etme sonucunu doğuran her türlü hareket ile bu suç işlenebilir, yeter ki sistemin yazılımla ilgili yanına girme ve orada kalma eylemi gerçekleşmiş olsun. Bu girme veya kalmaya devam etme, kablolu bir bağlantı ile olabileceği gibi, kablosuz bağlantı, hatta enfraruj, kızıl ötesi ışınlar, bluetooth gibi sistemler aracılığıyla da olabilir.
-
Manevi Unsuru
Hukuka aykırı olarak bilişim sistemine girme suçu, kasten işlenebilen bir suçtur, taksirle işlenmesi olanağı bulunmamaktadır. Anılan suçun oluşması için genel kast yeterlidir, failde özel bir amacın, saikin, zarar verme veya verileri alma, elde etme, yok etme amacının bulunmasına gerek yoktur. Yine failin merak, eğlence, sistemin güvenliğini deneme ve oyun saikiyle hareket etmiş olması da suçun oluşmasını engellemez. Bu suçtaki genel kast, failin bilişim sisteminin bir başkasına ait olduğunu ve bu kimsenin bu sistemin bütününe veya en azından bir kısmına girilmesini yasakladığını bilmesi ve oraya girmeyi ve orada kalmayı istemesini içerir.” Bunlardan birisi, gerçekleşmez ise anılan suç, manevi unsuru yönünden oluşmayacaktır. Örneğin fail, üzerinde başkasının hak sahibi olduğu bir bilişim sistemine, onun rızası dışında girerek, burasının sınırlandığını görüp hemen çıkması durumunda, kastın isteme unsuru gerçekleşmediğinden, bu suç oluşmaz, kanaatimizce eylem teşebbüs aşamasına bile gelmemiş sayılmalıdır. Fail, bir bilişim sistemine tesadüfen girip, burasının sınırlanmış olduğunu fark etmesine karşın burada kalmaya devam ederse, sonradan oluşan kast nedeniyle, anılan suçun manevi unsuru gerçekleşmiş sayılacaktır. Yine bu suç doğrudan kastla işlenebileceği gibi, olası kastla da işlenebilir.
Maddenin üçüncü fıkrasındaki suçun oluşması için, failin bilişim sistemine girmeyi ve orada kalmayı istemesi, ancak verilerin yok olmasını ya da değiştirilmesini öngörmesine karşın istememiş olması gerekir. Fail, verilerin yok olması veya değişmesini de ister ise, bu durumda, Türk Ceza Kanununun 243/3. maddesindeki suç değil, aynı yasanın 244/2. maddesindeki suç oluşur.”
-
Hukuka Aykırılık Unsuru
Türk Ceza Kanununun 243. maddesinde düzenlenen bilişim sistemine girme suçunun oluşabilmesi için, girme veya kalmaya devam etme eyleminin hukuka aykırı olarak gerçekleştirilmesi gerekir. Bu suç açısından hukuka uygunluk nedenlerinden, mağdurun rızası, kanun hükmünü veya yetkili amirin emrini yerine getirme söz konusu olabilir. Madde metninde, eylemin hukuka aykırı olması özel olarak aranmıştır. Bu durumda hakimin, failin girme veya kalmaya devam etme eylemleri yaparken hukuka aykırı olarak davrandığını da özel bir incelemeye tabi tutarak, kararında bu hususu da açıklığa kavuşturması gerekecektir.
Anılan suçla ilgili ilk hukuka uygunluk sebebi, ilgilinin, bilişim sistemi üzerinde hak sahibi olan kişi veya kişilerin, failin bu sisteme girmesi, erişmesi konusunda sakatlanmamış bir rızalarının bulunmasıdır. Bu kimsenin failin bilişim sistemine girmesine ve orada kalmasına rızası var ise, bu durumda, artık suç oluşmayacaktır. Bu rıza açık olabileceği gibi zımni şekilde verilmiş bir rıza da olabilir. Bazen hak sahibi failin bilişim sisteminin bir kısmına girmesine veya sistemdeki bazı şeyleri görmesine rıza göstermiş olabilir, bu durumda fail, kendisine izin verilen alanlar dışına girdiğinde bu rızaya aykırı davranmış olacak, dolayısıyla suç da oluşacaktır. Hak sahibinin rızasının olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilecektir. Bir sisteme girme konusunda şifrenin konulmamış olması, rıza olduğu anlamını taşımaz, örneğin bir kimse komşusuna bilgisayarı kendi evine bırakması için verse, o kişide şifre içermeyen bilgisayarı açsa, bu durumda rızaya aykırı hareket mevcut olduğundan anılan suçun oluştuğu kabul edilecektir.
Burada rızanın bilişim sistemi üzerinde hak sahibi olan kimse tarafından gösterilmesi gerekir. Ancak şifre verilen kimse, kendisi de bu bilişim sistemi üzerinde bir işlem yetkisine sahip ise, bu durumda giren kimsenin veren kimse ile aynı veya daha fazla yetkiye sahip olup olmadığına bakılacaktır. Şifreyi alan kimse, şifreyi veren kişi ile, aynı yetkilere sahip veya ondan daha fazla yetkiye sahip ise, ancak belli nedenlerle, şifresinin kaybolması gibi, sisteme giremediğinde, başka birisinin şifresini kullanması anılan suçu oluşturmayacaktır. Ancak bilişim sistemine girme konusunda, şifreyi alan kimse veren kişiye göre daha az yetkiye sahip olup, o şifre ile girdiği sistemde yetkisini aşan bölümlere girmiş ise anılan suçu işlemiş olacaktır.
Burada tartışılması gereken konulardan birisi de, mağdurun önce failin bilişim sistemine girmesine izin vermiş, fail de bu sisteme girdikten belli süre sonra, rıza ortadan kalkmasına karşın, fail sistemden çıkmamış, orada kalmaya devam etmiştir. Maddede yapılan değişiklik ile, kalmaya devam etme hareketi, girmeden ayrı bir biçimde suç olarak düzenlendiğinden, bilişim sistemine gir- menin rızalı, ama orada kalmaya devam etmenin rızasız olduğu durumlarda, eylem suç olmaya devam edecektir.
Bu suçla ilgili bir diğer hukuka uygunluk sebebi ise, kanun hükmünü veya yetkili amirin emrini yerine getirmektir. 5271 sayılı CMK’nın 134. maddesinde, bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde arama, kopyalama ve el koyma tedbiri düzenlenmiştir. Anılan maddede öngörülen koşulların gerçekleştiği durumlarda hakim kararı alınarak, bu işlemlerin yapılması halinde, eylem hukuka aykırılığı içermediğinden, bilişim sistemine girme suçunu oluşturmayacaktır. Ancak maddede öngörülen koşulların gerçekleşmemesine karşın ve/veya hakim kararı alınmadan anılan işlemin yapılması halinde, eylem Türk Ceza Kanununun 243. maddesindeki suçu oluşturmaya devam edecektir. Burada, kamu görevlilerine, çalıştıkları kurumlar tarafından verilen bilgisayarların, kurumun yetkili amiri veya teftişle görevli kişisi tarafından alınıp, el konulması ve içeriğine girilmesi hususuna da değinmekte fayda vardır. Bir defa bu bilgisayarların veriliş amacının iyi irdelenmesi gerekir, Anılan bilgisayarlar özel işlerde değil, kurum işlerinde kullanılmak üzere verilmektedir, İdare de verdiği veya tahsis ettiği bu bilgisayarları, yetkili merciin emri ile her zaman geri alabilir, Alırken de, bu bilgisayarların içinde kişiye özel bir veri bulunamayacağından, aksi durum 657 sayılı DMK’ya göre, kurum araçlarının özel işlerde kullanılması disiplin suçunu oluşturacağından, cihazı verdiği personelin rızasına ihtiyaç olmadığı gibi, bu bilgisayarların içeriğinin incelenmesi için de anılan kimsenin rızası gerekmez. Bu nedenle, kurum tarafından personeline verilmiş veya kullanımına tahsis edilmiş bilgisayarların, yetkili amir veya onun adına hareket eden kimsenin emri ile incelenmesi hukuka aykırılık oluşturmaz.
-
Korunan Hukuki Yarar
Bilişim sistemine girme suçuyla korunan hukuki yarar karma nitelik taşımaktadır. Öncelikle bu sistemde bulunan bilgilerin gizli olması ihtimali nedeniyle anılan suç ile, kişilerin özel hayatlarının gizliliği, sırlarının masuniyeti ve haberleşme özgürlükleri korunmaya çalışılmaktadır. Bir kimsenin bilişim sistemine girildiğinde, oradaki bilgiler giren kişi tarafından “bilinir” hale geldiğinden, bu suçla Anayasada da koruma altına alınan özel hayatın gizliliği ve serbestçe haberleşme olanağı ihlal edilmiş olacaktır. Ayrıca bu suçla, bilişim sisteminin güvenliği ve güvenirliği de korunmaya çalışılmaktadır. Bu suç işlendiğinde, bilişim sisteminin sahibi veya kullanıcısı, zarara uğraması tehlikesi ile karşı karşıya gelmektedir. Ayrıca bu suç, başka suçların da, örneğin hırsızlık, dolandırıcılık gibi, hazırlayıcısı olduğundan anılan suçla korunan bir diğer hukuki değer de suç işlenmesinin önüne geçilmesidir. Bu suçla korunmak istenen yararlar arasında malvarlığı değerleri, dolayısıyla mülkiyet hakkı da bulunmaktadır.

Bilişim Sistemine Girme Suçu Cezası
- Türk Ceza Kanununun 243. maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen suçu işleyen kimse, 1 yıla kadar hapis veya adli para cezasıyla cezalandırılır. Burada maddede hapis cezasının alt sınırı belirtilmediğinden, cezanın alt sınırı TCK’nın 49/1. maddesi uyarınca 1 aydır. Adli para cezasının alt sınırı ise, TCK’nın 61/9maddesinin yürürlüğe girdiği 19.12.2006 tarihinden önce işlenen suçlarda 5 gün, bu tarihten sonra işlenen suçlarda ise 30 gündür, Adli para cezasının üst sınırı da 19.12.2006 tarihinden önce işlenen suçlarda 730 gün iken, bu tarihten sonra işlenen suçlarda 365 gündür.
- Maddenin ikinci fıkrasında düzenlenen suçun işlenmesi halinde faile verilecek ceza yarı oranına kadar indirilir. Temel ceza birinci fıkra uyarınca yukarıda belirlenen şekilde tespit edildikten sonra, verilen cezadan indirilerek hükmolunur. İkinci fıkrada hakime, yapılacak indirim miktarı konusunda taktir hakkı tanınmıştır, yapılacak indirim oranı ½ ye kadardır,
- Maddenin üçüncü fıkrasında düzenlenen suçu işleyen kimse ise 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
- Maddenin dördüncü fıkrasında düzenlenen suçu işleyen kimse ise 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Faile, bu maddeye göre 2 yıldan az hapis veya adli para cezası verilir ise, CMK’nın 231. maddesinde düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu tartışılmalıdır. Bu kurum uygulanmaz ise, 1 yıldan az hapis cezası verilir ise, TCK’nın 50. maddesine göre, birinci ve ikinci fıkradaki suç için adli para cezası dışındaki seçenek yaptırımlara, üçüncü fıkradaki suç için ise tüm seçenek yaptırımlara çevrilebilecek, şayet çevrilmez ise ve faile 2 yıldan az hapis cezası verilir ise, TCK’nın 51. maddesi uyarınca verilen hapis cezasının ertelemesi yoluna gidilebilecektir.
Bilişim Sistemine Girme Suçu | Cezası | Madde |
Bilişim sistemine girme veya orada kalma | 1 yıla kadar hapis cezası yahut adli para cezası | TCK 243/1 |
Bilişim sisteminin ücretli olması | Verilecek olan ceza ½ oranında indirilir. | TCK 243/2 |
Bilişim sistemindeki verilerin yok olması veya değişmesi | 6 ay ile 2 yıl arasında değişen hapis cezası | TCK 243/3 |
Bilişim sistemindeki veri akışını takip etme | 1 yıl ile 3 yıl arasında hapis cezası | TCK 243/4 |
-
Ağırlaştırıcı Sebepler (3. Fıkra)
Türk Ceza Kanununun 243. maddesinin üçüncü fıkrasına göre, failin bilişim sisteminin bütününe veya bir kısmına, hukuka aykırı olarak girilmesi veya orada kalmaya devam edilmesi nedeniyle sistemin içerdiği veriler yok olur veya değişirse, fail birinci fıkradan farklı olarak cezalandırılır. Üçüncü fıkra ile, birinci fıkrada düzenlenen suçun, neticesi sebebiyle ağırlaşmış hali hüküm altına alınmıştır. Bu fıkrada düzenlenen suçun oluşması için, öncelikle failin, bilişim sistemine hukuka aykırı olarak girmiş veya orada kalmaya devam etmiş olması gerekir. Ayrıca failin kastının yalnızca bilişim sistemine girmeyi veya orada kalmayı içermesi, verilerin yok olmasını veya değiştirilmesini amaçlamaması gerekir. Aksi takdirde, yani fail verilerin yok olmasını veya değiştirilmesini istemiş ise, bu durumda eylem bu suçu değil, Türk Ceza Kanununun 244/2. maddesinde düzenlenen suçu oluşturur. Ayrıca bu maddedeki suçun oluşması için, failin hukuka aykırı olarak bilişim sistemine girmesi veya orada kalması ile, verilerin yok olması veya değişmesi arasında uygun illiyet bağının olması zorunludur. İlliyet bağının olmadığı veya kesildiği ya da verilerin yok olmasında veya değişmesinde failin taksir derecesinde dahi bir kusurunun bulunmadığı durumlarda, üçüncü fıkra hükmü değil, birinci fıkra hükmü uygulanacaktır.
Veri, 5651 sayılı yasanın 2/1k. maddesinde, bilgisayar tarafından üzerinde işlem yapılabilen her türlü değer olarak tanımlanmıştır. Veri, bilgisayardaki bilgilerin formata dökülmüş halidir. Sistemdeki tüm soyut unsurlar, fıkrada geçen veri kapsamına dahildir. Buradaki veriler, hukuka aykırı olarak girilen veya orada kalınmaya devam eden bilişim sistemindeki verilerdir, failin kendi sistemindeki veri yok olmuş veya değişmişse bu madde uygulanmayacaktır. Bu veriler, bilişim sisteminin çalışması için gerekli veriler olabileceği gibi, sistemde bulunan, depo halinde tutulan diğer veriler de olabilir. Burada verinin tamamen yok olması veya değişmesi şart değildir, kısmen yok olma veya değişme durumunda da, üçüncü fıkra hükmü uygulanır.
Verinin yok olması, artık o veriye ulaşılamaması, kaybolması, ortadan kalkması anlamına gelir. Burada veri sistemden tamamen silinmekte, ortadan kalkmaktadır. Yerinin değiştirilmesi veya çöp kutusuna ya da ana belleğe kaydolması durumunda yok olmadan söz edilemez. Verinin değiştirilmesinde ise, veri tamamen ortadan kalkmamakta, kaybolmamakla birlikte, verinin içerdiği bir kısım bilgilerin yerini yeni bilgiler almakta, eski bilgiler ise ortadan kalkmaktadır. Verinin yok olması veya değişmesi seçimlik sonuçlardandır, bunlardan birinin gerçekleşmesi üçüncü fıkra hükmünün uygulanması için yeterlidir. Bilişim sistemindeki verilerden bir kısmı yok olsa, diğer kısmı da değişse bile eylem nedeniyle üçüncü fıkra bir defa uygulanır.
-
Hafifletici Sebepler (2. Fıkra)
Türk Ceza Kanununun 243/2. maddesine göre, hukuka aykırı olarak bilişim sistemine girme veya kalmaya devam etme eyleminin, bedeli karşılığında yararlanılabilen sistemler hakkında işlenmesi halinde, faile verilen cezadan indirim yapılır. Burada cezadan indirim sebebi, suçun konusunun, bedeli karşılığında yararlanılan bir sistem olmasıdır. Kanun koyucunun, bu şekilde bir indirim sebebi öngörmesinin nedenini, suç ile korunan hukuki yararda aramak gerekir. Bu suçla korunan hukuki yarar, birinci fıkrada bilişim sisteminin güvenliği ve özel hayatın gizliliği iken, ikinci fıkrada bu yarar, biraz malvarlığının korunmasına doğru kaymaktadır, bu nedenle kanun koyucu tarafından bu husus, indirim sebebi olarak öngörülmüştür. Bu fıkranın uygulanması için, ortada bir bilişim sistemi olması ve bu bilişim sisteminin de, bedeli karşılığı yararlanılan bir sistem olması gerekir. Failin bedelini ödeyerek, hukuka uygun olarak girebileceği bir sisteme, bedeli ödemeksizin girmesi veya orada kalmaya devam etmesi durumunda bu fıkra hükümleri uygulanır. Bu sistemden failin daha önceden bedeli karşılığı yararlanmış olup olmamasının suçun oluşumu açısından bir önemi bulunmamaktadır. Bedeli karşılığı yararlanılan sistem tabirinin içine, internet üzerinden ücret karşılığı hizmet veren web sitelerini, internet cafelerde olduğu gibi bir ücret karşılığı kiralanmış sistemleri, bir kuruluş tarafından bir hizmetin sunulduğu bilişim sistemini, bedel karşılığı internet bağlantı servisinin sağlandığı sistemleri dahil etmek mümkündür. Yine elektronik arşiv merkezleri, elektronik gazeteler, elektronik kütüphaneler vb. bedeli karşılığı yararlanılan web siteleri bu kapsamda değerlendirilir.
Bu fıkrada öngörülen eylem, bilişim sistemine giren kişinin, bedeli karşılığı sistemde kalabileceği durumlara ilişkindir. Bilişim sistemine girilen kimse de, bu sisteme bir bedel ödeyerek giriyor ise, onun kablosuna bağlantı yaparak sisteme erişmek bu fıkra kapsamında değerlendirilmese gerektir.
Bu konuda, şifreli veya şifresiz yayın yapan decoder hususuna da değinmekte fayda vardır. Decoderler kendilerine gönderilen şifreli bilgiyi alıp, işleme tabi tutup, üzerindeki yüklü programları veri üzerinde uygulayıp, bundan farklı bir veri çıkarıp, alıcıya ulaştıran aletlerdir, bu nedenle bilişim sistemi olarak değerlendirebilirler. Ancak TCK’nın 163/2. maddesiyle, bu konuda özel hüküm getirilmiş olduğundan, karşılıksız olarak decoderden yararlanma eylemi, TCK’nın 243/2. maddesinde düzenlenen suçu değil, aynı yasanın 163/2. maddedeki suçu oluşturur.
Doğal olarak, bir bedel karşılığı yararlanılabilen bilişim sistemine girme veya orada kalma ile suç oluşur. Fail anılan sisteme girip de, ücretli olduğu anlayınca hemen dışarı çıkmış ise, artık suçun kasıt ögesi oluşmamış sayılacaktır.
Bilişim Sistemine Girme Suçunun Özel Görünüş Şekilleri
-
Teşebbüs
Türk Ceza Kanununun 243. maddesinde düzenlenen bilişim sistemine girme veya orada kalma suçu, sırf hareket suçu olduğundan, hareketlerin bölünebildiği ölçüde teşebbüse elverişli hale gelecektir. Bu suç, bilişim sistemine girme veya orada kalmaya devam etme eylemlerinden birisinin gerçekleşmesi ile işlenir. Bu hareketlerden birisi gerçekleştikten sonra suçun tamamlanması için herhangi bir sonucun doğmuş olmasına gerek yoktur. Fail bilişim sistemine girmeye çalışır, ancak elinde olmayan nedenlerle giremez ise eylem teşebbüs aşamasında kalmış sayılacaktır. Sisteme girdikten sonra kalmaya devam etmeye çalışır, ancak elinde olmayan nedenlerle kalamaz ise, yine teşebbüs hükümleri uygulanır. Türk Ceza Kanununun 243/3. maddesindeki ağırlaştırıcı halde, sonucun oluşmasına ancak taksirle neden olunması gerektiğinden, bu suça teşebbüs söz konusu olamaz, sonuç gerçekleşmemiş ise, birinci fıkrada düzenlenen suç oluşur.
-
İştirak
Türk Ceza Kanununun 243. maddesinde düzenlenen suça iştirakın her türlüsü mümkündür, iştirak yönünden herhangi bir özellik arz etmez, genel hükümler uygulanır. Ancak suçun kalmaya devam etme seçimlik hareketi, mütemadi suç niteliğinde olduğu için, temadi sona erinceye kadar anılan suça katılmak olanaklıdır.
-
İçtima
Bilişim sistemine girme veya orada kalma suçu, seçimlik hareketli bir suç olduğundan, suçun oluşması için bilişim sistemine hukuka aykırı olarak girme veya girildikten sonra belli bir süre orada kalınmış olması gerekir. Bu nedenle hareketlerden birinin yapılması suçun oluşması için yeterlidir. Her ikisinin yapılması suç çokluğuna sebebiyet vermez.
Fail, aynı suç işleme kararını yerine getirmek amacıyla aynı kimseye ait, bilişim sistemine değişik zamanlarda birden fazla defa girer veya orada kal- maya devam edip, çıktıktan sonra tekrar girerse, zincirleme suç hükümleri 57 uygulanır. Failin girdiği veya belli bir süre kaldığı bilişim sistemi birden fazla kimseye ait olsa bile, tek suç oluşur. Failin tek bir eylemi ile birden fazla bilişim sistemine girmesi söz konusu olmayacağından, her bir bilişim sistemi için ayrı bir tıklama gerektiğinden TCK’nın 43/2. maddesi anlamında zincirleme suç hükümleri burada uygulanamaz. Bedeli karşılığı girilen bir sisteme, yetkisiz olarak girilir ve orada kast olmaksızın bir kısım verilere zarar verilir ise, bu durumda eyleme hem TCK’nın 243/1-2, hem de 243/3. Maddesi uygulama alanı bulacak ve daha ağır nitelikteki 243/3. Maddesi uyarınca ceza tayin edilecektir.
Şikayet Süresi, Zamanaşımı, Uzlaşma, Görevli Mahkeme
-
Şikayet Süresi ve Zamanaşımı
Bilişim sistemine girme suçu, savcılık tarafından resen soruşturulması gereken suçlardandırlar. Bu nedenle, bilişim suçlarının soruşturulması şikayete tabi değildir. Savcılık kendiliğinden veya ihbar üzerine soruşturma başlatır. Mağdurun şikayetten vazgeçme beyanı ceza davasının düşmesine neden olmaz. TCK’ya göre bilişim sistemine girme suçunun dava zamanaşımı 8 yıldır. Dava zamanaşımı süresi geçtikten sonra suç ihbarında bulunulması veya kamu davasının zamanaşımı süresinde sonuçlandırılmaması halinde suçun soruşturulması veya kovuşturulması mümkün değildir.
-
Uzlaşma
Uzlaşma, suç isnadı yöneltilen kişi ile suçun mağduru olan kişinin bir uzlaştırmacı aracılığıyla iletişim kurarak anlaşmasıdır. Bilişim sistemine girme suçu, uzlaşma kapsamında olan suçlardan değildir. Uzlaşma hükümleri uygulanmaz.
-
Görevli ve Yetkili Mahkeme
TCK 243. maddesinin tüm fıkralarında düzenlenen suçtan dolayı görevli mahkeme, maddede düzenlenen suç için öngörülen cezanın üst sınırı ve 5235 sayılı Yasanın 11. maddesi uyarınca Asliye Ceza Mahkemesidir. Yetkili yargı mercii ise, suçun işlendiği yer mahkemesidir. Yetkili yargı merciinin, suçun işlendiği yerdeki mercii olduğunu belirledikten sonra suçun nerede işlendiğini belirlemek gerekmektedir. Bilişim sistemine, fiziksel temasla girilmesi halinde, örneğin birisinin bilgisayarına gizli olarak girilmesi durumunda, eylem nerede yapılmışsa suç da orada işlenmiş sayılacaktır. Buna karşın, bilişim sistemine internet üzerinden erişilmesi halinde, suçun hareketin bulunduğu yerde mi, yoksa bilişim sisteminin bulunduğu yerde mi işlendiğinin belirlenmesi gerekir. Burada bilişim sisteminin özellikleri dikkate alınarak, suçun hareketin, hareketin belli kısımlarının ve sonucun gerçekleştiği yerlerden her birinde işlenmiş sayılması gerekir. Böylece bilişim suçlarının cezasız kalmasının önüne geçilmiş olacaktır. Bu durumda, bilişim sistemine nereden girildiği yer belli ise, yetkili mercii girilen yerdeki mercii, nereden girildiği belli değil ise sistemin bulunduğu yerdeki merciidir.
Bilişim Sistemine Girme Suçu Örnek Yargıtay Kararları
8.CD., 25/12/2019; 2018/10824-2019/15723
- Bilişim Sistemine Girme Suçu ve Cezası
- TCK 243. Madde
Şikayetçinin rızası olmadan e-mail ve facebook hesabına girip şifrelerini değiştirmek suretiyle bilişim sistemine girmesini engellediğinden bahisle açılan davada; şikayetçinin hesabına sanığın giriş yaptığının tespit edildiği, dosya içerisinde şifrelerinin değiştirilmesine ve şikayetçiden bir menfaat elde ettiğine dair tespitin bulunmadığı ve şikayetçinin hesabının kullanılarak kontör istenenin arkadaşları olduğu anlaşılmakla, kalmaya devam ettiğine ilişkin deliller de mevcut olduğundan, sanığın eyleminin Türk Ceza Kanununun 243/1. maddesi kapsamındaki suçu oluşturacağı gözetilmeden suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması
8.CD., 06/05/2019; 2017/24009-2019/6266
- Bilişim Sistemine Girme Suçu ve Cezası
- TCK 243. Madde
Sanığın, şikayetçinin kullandığı “……[email protected]” e-posta adresi ile irtibatlı olan facebook adresine bilgisi ve rızası olmaksızın şifreyi değiştirerek erişilmez kıldığından bahisle açılan davada, sanığın, şikayetçinin hesabına ait e-mail şifresini değiştirdiğine dair dosya içerisinde bir tespitin bulunmaması, elde edilen delillerin şikayetçi tarafından ibraz etmiş olması, sanığın suçlamayı kabul etmediği gibi hattına başkalarının girmiş olabileceği savunmasını karşılar şekilde, internet hattını sanık dışında başkalarının da kullanıp kullanmadığı ve kendisine ait olduğu belirtilen e-mail adresinin sanığa aidiyeti hususunda dosyada bir bilgiye rastlanmadığı, şikayetçinin 6-7 aydır e-mail adresine girmediğini belirtmesi karşısında; suç tarihinden şikayet tarihine kadar olan dönemde, bu adresin faal olup olmadığı, sanığın bilgisayarında yapılan girişlere ilişkin kayıtlara rastlanıp rastlanmadığı, sanık tarafından suç tarihinden sonra giriş yapılıp yapılmadığı, adrese ait şifrenin değiştirilip değiştirilmediği, şifre değiştirilmişse hangi tarihte ve hangi IP numarası ile erişim sağlanarak şifrenin değiştirildiği ilgili internet sağlayıcısından sorulması sonucuna göre tüm deliller birlikte değerlendirilip gerektiğinde bilirkişiden de görüş alınıp şifre değişikliği gerçekleşmediği takdirde eylemin TCK’nın 243. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği dikkate alınarak sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, eksik araştırmaya dayanarak yazılı şekilde hüküm kurulması.
8.CD., 08/03/2018; 2018/1078-2018/2485
- Bilişim Sistemine Girme Suçu ve Cezası
- TCK 243. Madde
Bilişim sistemine girmek, bir bilişim sisteminde bulunan verilerin bir kısmına veya tamamına, fiziken ya da uzaktan başka bir cihaz yoluyla erişilmesidir. Erişimi gerçekleştirmek için gevşek güvenlik önlemlerinden faydalanılabileceği gibi, var olan güvenlik önlemlerindeki boşluklar da kullanılabilir. Ağ üzerinden virüsler (komik resimler, kutlama kartları veya ses ve görüntü dosyaları gibi ekler halinde), truva atı (trojan horse), macro virüsü, solucanlar gibi kullanılarak veya sistemin açık kapıları zorlanarak giriş yapılabilir. Bilgisayar veri ve sistemlerine yapılan izinsiz giriş, aynı zamanda, “bilgisayara tecavüz”, “kod kırma” ya da “bilgisayar korsanlığı” olarak da tanımlanmaktadır. Suçun, başkasına ait bilgisayarın açılarak içindeki verilerin görülmesi biçiminde olabileceği gibi bir ağ aracılığıyla bilişim sisteminde oturum açılması yoluyla da işlenebilir. Girmede, iletişimin kablolu veya kablosuz olması ile mesafenin yakın ve uzak olması arasında da fark yoktur. Bir bilişim sistemine e-posta veya dosya gönderilmesi durumunda, bilişim sistemine girme söz konusu olmayıp yalnızca veri gönderildiğinden bu durum girme kapsamında düşünülemez. Mağdurun kişisel bilgisayarına ait işletim sistemine (windows, linux vs.), bir başka internet kullanıcısının, mağdurun rızası olmaksızın girmesi de suç oluşturacaktır.
E-posta adresi kullanıcısının erişiminin engellendiğine ilişkin şikayeti üzerine öncelikle erişimi engellenen adresin ve sanığa ait olduğu iddia olunan e-mail adresinin sanığa ve şikayetçiye ait olup olmadığı saptanmalı, bu husus ilgili internet sağlayıcısından sorularak adreslerin oluşturulma tarihi, kim tarafından oluşturulduğu ve IP (Internet Protokolu) numarası sorulmalıdır. Microsoft Corporation’den de erişimin engellediği iddia olunan tarih/tarihler ve takip eden günlerde şikayetçinin e-mail adresine giriş yapıp yapmadığı, erişim sağlanmışsa IP bilgileri, bu tarihler itibariyle e-mail adresine ait şifrenin değiştirilip değiştirilmediği, değiştirilmiş ise ne zaman ve hangi IP numarası ile yapıldığı araştırılmalıdır. IP adresi kayıt bilgilerinden, ilgili telekom müdürlüklerinden, sisteme giriş yapan veya başarısız olan IP numaraları kullanıcılarının adres ve telefon bilgileri istenmeli, aynı şekilde sanığa ait olduğu iddia olunan e-mail adresini kullanan IP numaraları saptanıp adres ve tele- fon bilgileri de istenmelidir.
…
Somut olayda; sanığın, şikayetçinin kullandığı “. ……[email protected]” e- posta adresi ile irtibatlı olan facebook adresine bilgisi ve rızası olmaksızın şifreyi değiştirerek erişilmez kıldığından bahisle açılan davada, yapılan soruşturma ve kovuşturma yetersiz olup olaya ilişkin deliller toplanmadan hüküm kurulmuştur. Sanığın suçlamayı kabul etmediği gibi hattına başkalarının girmiş olabileceği savunmasına ilişkin olmak üzere internet hattını sanık dışında başkalarının da kullanıp kullanmadığı ve kendisine ait olduğu belirtilen e-mail adresinin sanığa aidiyeti hususunda dosyada bir bilgiye rastlanmamıştır. Şikayetçinin bir aydır e-mail adresine giremediğini belirttiğinin anlaşılması karşısında, anılan tarihten şikayet tarihine kadar olan dönemde, bu adresin faal olup olmadığı, şikayetçi tarafından kendi adresine erişim sağlanıp sağlanmadığı tespit edilmemiştir. Sanık tarafından suç tarihinden sonra giriş yapılıp yapılmadığı, adrese ait şifrenin değiştirilip değiştirilmediği, şifre değiştirilmişse hangi tarihte ve hangi IP numarası ile erişim sağlanarak şifrenin değiştirildiği ilgili internet sağlayıcısından sorulması gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ile hüküm kurulması.
8.CD., 06/12/2017; 2017/7826-2017/13823
- Bilişim Sistemine Girme Suçu ve Cezası
- TCK 243. Madde
Şikayetçinin rızası olmadan e-mail ve Facebook hesabına girip şifrelerini değiştirmek suretiyle bilişim sistemine girmesini engellediğinden bahisle açılan davada; katılanın hesabına sanığın giriş yaptığının tespit edildiği, dosya içerisinde şifrelerinin değiştirilmesine dair bir tespitin bulunmadığı ve katılanın hesabının kullanılarak kontör istenen arkadaşları olduğu anlaşılmakla, kalmaya devam ettiğine ilişkin deliller de mevcut olduğundan, sanığın eyleminin TCK’nın 243/1. maddesi kapsamındaki suçu oluşturacağı gözetilmeden suç vasfında yanılgı sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması.
8.CD., 29/11/2017; 2017/10095-2017/13454
- Bilişim Sistemine Girme Suçu ve Cezası
- TCK 243. Madde
Katılanın rızası olmadan e-mail hesabına 17.05.2007 tarihinde girip şifrelerini değiştirmek suretiyle bilişim sistemine girmesini engellediğinden bahisle açılan dava- da; sanığın suçu kabul etmemesine karşın, katılanın hesabına sanığın 15.05.2007 tarihinde saat 18.57’de giriş yaptığı, saat 20.42’de bağlantıdan çıkış yaptığının ve katılana ait IP numarasıyla aynı gün saat 20.46’da giriş yapıldığı, 16.05.2007 tarihinde saat 17.18’de bağlantıdan çıktığı ve müdürlüğünü yaptığı okulun internet hattından da 17.05.2007 tarihinde giriş yapıldığının tespit edildiğinin anlaşılması ve tüm dosya kapsamı karşısında, sanığa ait internet hattıyla katılanın e-mail hesabına izinsiz girildiği sabitse de şifresini değiştirmek sureti ile erişimi engellediğine ilişkin tespit bulunmaması karşısında eyleminin TCK’nın 243. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerekirken suç vasfında yanılgı sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması.