Askeri Ceza Kanunu 106. Madde
Askeri Karakol ve Nöbetçi ve Devriyeye Taarruz Edenlerin Cezaları
Askeri karakola, nöbetçiye ve devriyeye hakaret eden veya bunları dinlemeyen veya bunlara mukavemette bulunan yahut fiilen taarruz eden bu suçları amire karşı yapmış sayılır ve öylece cezalandırılır.
Askeri Ceza Kanunu 106. Madde Açıklaması
Bu maddeyle, nöbetçi, karakol ve devriye görevi yapanlar, kendilerine yönelik bazı suçlar açısından yapılan görevle sınırlı olarak amir kabul edilmiştir.
Bu suçlar; hakaret, emre itaatsizlikte ısrar, mukavemet ve fiilen taarruz suçlarıdır. Bu düzenleme sonucu, nöbetçiye karşı yapılan hakaret; kasten yaralama, nöbetçinin emrini dinlememe ve direnme fiilleri sırasıyla amire hakaret, üste fiilen taarruz, emre itaatsizlikte ısrar ve amire mukavemet suçlarını oluşturur.
- İlgili Makale:
- 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu (AsCK) Tam Metin:
Askeri Ceza Kanunu 106. Madde Askeri Karakol ve Nöbetçi ve Devriyeye Taarruz Edenlerin Cezaları Askeri Yargıtay Kararları
Askeri Yargıtay İçtihat Birleştirme Kurulu: 04.02.1971-2/1
- Askeri Ceza Kanunu 106. Madde
- Askeri Karakol ve Nöbetçi ve Devriyeye Taarruz Edenlerin Cezaları
Askeri inzibat, erbaş ve erlerin vazife esnasında diğer erbaş ve erlere karşı karakol sıfatı kazanabilmeleri ve bu madde hükmüne göre amir sayılabilmeleri için görevde olduklarını belirten sembollerden en az birini taşımaları gerekmektedir. Ayrıca bunların silahlı olmaları da zorunludur.
Askeri Yargıtay 3.Daire: 06.02.2015-304/311
- Askeri Ceza Kanunu 106. Madde
- Askeri Karakol ve Nöbetçi ve Devriyeye Taarruz Edenlerin Cezaları
Nöbetçi, nöbet ve görev talimatında belirtilen sınırların dışına çıkarak yersiz müdahalede bulunması, görev ve yetki sınırlarını aşması hakinde, AsCK’nın 106.maddesinin tanıdığı himayeyi kaybeder.
Askeri Yargıtay 4.Daire: 21.04.2015-321/332
- Askeri Ceza Kanunu 106. Madde
- Askeri Karakol ve Nöbetçi ve Devriyeye Taarruz Edenlerin Cezaları
Sanık ile mağdurun er statüsünde olmaları nedeniyle, silahlı nöbetçi olan mağdurun, AsCK’nın 106.maddesi kapsamında “Amir” olarak kabulü için, “nöbet hizmeti gerekleri” dışına çıkmamış olması gerekmektedir.
Askeri Yargıtay 3.Daire: 03.02.2015-86/79
- Askeri Ceza Kanunu 106. Madde
- Askeri Karakol ve Nöbetçi ve Devriyeye Taarruz Edenlerin Cezaları
Sanık erin silahlı nöbetçi olan Er U.Ç.’i tekme ve tokatla dövme şeklinde gerçekleşen eylemi olay öncesinde mağdur nöbetçinin, talimatla belirlenen nöbet hizmeti kapsamına girmeyen yersiz müdahale ve icapsız bir fiilinin söz konusu olmaması karşısında, AsCK’nın 106.maddesi hükmü gereğince, AsCK’nın 91/1.maddesinde düzenlenen amire fiilen taarruz suçunu oluşturur.
Askeri Ceza Kanunu 107. Madde
Bu Fasıldaki Cezaların Maduna Tatbik Olunabilmesinin Şartı
Bu fasılda madunlar hakkında tayin edilen ağır cezaların verilmesi için mafevkin rütbesi ve kıdemi herhangi bir suretle madunun malumu bulunması şarttır. Madunun mafevkin vaziyetini bilmediği sabit olursa hakkında tertip olunacak ceza umumi hükümlere tabidir.
Askeri Ceza Kanunu 107. Madde Açıklaması
“Malum olmak” kesin olarak bilmek anlamında kullanılmıştır. Bu nedenle asker kişinin işlediği suçun 5.fasılda yazılı suçlardan olması halinde “mağdurun veya emrine aykırı davrandığı kişinin kendisinden kıdemli olduğunu bilmediği” şeklindeki savunmasının somut olay bakımından araştırılması gerekir. Ancak bu araştırma sübjektif değil, objektif ölçütlere göre yapılmalıdır. Kural olarak asker kişilerin, resmi elbise giyen personelin rütbesini ve konumunu bilmesi esastır. Bir başka ifadeyle, asker kişiye karşı suç işleyen bir askerin, suçun mağduru ile kendisi arasındaki astlık-üstlük ilişkisi bulunup bulunmadığını bilmesi askerlik mesleğinin gereğidir.
Askeri Ceza Kanunu 107. Madde Bu Fasıldaki Cezaların Maduna Tatbik Olunabilmesinin Şartı Askeri Yargıtay Kararları
Asker Yargıtay 2.Daire: 20.06.2012-860/848
- Askeri Ceza Kanunu 107. Madde
- Bu Fasıldaki Cezaların Maduna Tatbik Olunabilmesinin Şartı
Mağdurun onbaşı olduğunu bilmediğine ilişkin sanığın savunması, olayın yakın tanığı H.’nin mağdurun olay tarihinde rütbe takıp takmadığına dikkat etmediğine, tanık olarak dinlenen bölük komutanının mağdurun 01.02.2009 tarihinden itibaren onbaşılığa yükseltildiğine fakat rütbe takma töreninin 06.02.2009 tarihinde yapıldığına, terfi eden personelin bölük astsubayınca tüm bölüğe tebliğ edilmesi gerektiğine ilişkin beyanları ve nihayet suç tarihinin 03.02.2009 olması olayın diğer tanığına bu hususun hiç sorulmamış olması karşısında mevcut delillere göre sanığın, mağdurun kendisinden kıdemli olduğunu bildiğini kesin ve tereddütsüz bir şekilde söylemenin mümkün olmadığı, mağdurun 01.02.2009 tarihinden itibaren onbaşılığa yükseltildiğine ilişkin emrin varlığının, bu konuda tek başına, doğan tüm şüpheleri giderici nitelikte bir delil olarak kabul edilemeyeceği kararına varılmıştır.