Alacak Davası

alacak davasi

Alacak davası, bir işin karşılığı olarak veya bir sözleşmeden ya da kanundan doğan alacağın tahsil edilmesi amacıyla açılan dava olarak tanımlanabilir. Yani alacak davası; her türlü alacağı tahsil edebilmek amacıyla açılan davadır. Alacak, dava açılarak ispatlanır ve mahkeme kararı icraya koyulur. Bu şekilde alacak tahsil edilir. Alacak ise yapılan bir anlaşma veya alışveriş sonrasında elde edilen ancak henüz alınamayan mal veya para olarak açıklanabilir. Alacaklı olan kişinin alacağını tahsil etmek amacıyla açacağı dava türüne alacak davası denir. Alacak mahkeme kararı ile ispatlanır ve sonuç olarak mahkeme kararının icraya konulması ile alacaklı alacağına kavuşmuş olur. Alacak davasına en çok konu edilen alacak türlerine bakacak olursak;

  • Senetlerden doğan alacak,
  • İpotekli alacaklar,
  • Borç senetleri,
  • Depozitolar,
  • Senetsiz alacaklar,
  • Avanslar,

Alacaklı borcunu tahsil edememesi durumunda alacak davası açma hakkına başvurur. Alacak hakkı kanundan, sözleşmeden, sebepsiz zenginleşmeden, haksız fiilden doğabilir. Bu durumlarda görevli ve yetkili mahkemeye yasal süresi içerişinde alacak davası açılması gerekir. Kanuni sürelerin kaçırılması, yetkili ve görevli mercilerde davanın açılmaması durumunda hak kayıpları ortaya çıkar ve alacağınıza kavuşmanız mümkün olmayabilir. Bu nedenle her ne kadar alacak davaları bakımından avukat tutma zorunluluğu bulunmasa da dava sürecinin avukatla birlikte yöneltilmesi tavsiyemizdir.

Alacak Davası Nedir?

Alacak davası bir işin karşılığı olarak veya bir sözleşmeden ya da kanundan doğan alacağın tahsil edilmesi amacıyla açılan davalardır. Alacaklının borçludan tahsil edemediği alacaklarına kavuşmak amacıyla hukuki haklarını kullanması olarak da açıklanabilir. Alacak davaları çeşitli türlere ayrılmakta olup davanın kabul edilmesi için genel şart borcun ispatlanması gerektiğidir. Alacaklının alacağını alabilmesi için bir borç olmalı ve borcun varlığı ispatlanmalıdır. Alacak davası açılabilmesi için gereken şartlar;

  • Borcun muaccel olması,
  • Borcun ödenmemesi,
  • Alacağın ispat edilebilir olmasıdır.

Alacak bir kişinin verdiği hizmet yada ürün satışı karşılığında alması beklenen ücret, mal, hizmet ve tüm ayrıcalıkları içeren kavramdır. Alacak kavramı sadece para ödemesi olarak gerçekleştirilmez. Bazı kişiler alacakların tahsilatını karşı taraftan (borçlu olan kişiden) çek ve senet alarak gerçekleştirmektedir. Çek ve senet benzeri para muadilleri bazen karşılıksız çıkabilmektedir. Bazen ise borcun ödemesi daha önce belirlenen zaman içerisinde yapılamayabilir. Bu gibi durumlarda ise devreye hukuksal yollardan tahsil hakkı girmektedir. Tahsilat süreçlerine dair açılan davalar ise alacak davası olarak ifade edilmektedir.

alacak davasi nasil acilir
alacak davasi nasil acilir

Alacak Davası Nasıl Açılır?

Alacak davası açılırken Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile belirtilen esaslara uyulması gerekmektedir. Alacak davası açılabilmesi borcun muaccel olması gerekmektedir. Muaccel borç vadesi gelmiş borç demektir. Muaccel olduğu halde ödemesi yapılmamış yani vadesi geçmiş borçlar alacak davasına konu edilebilir. Alacak davası açmak için öncelikle hangi mahkemenin görevli olduğu hususunu belirlemeniz gerekir. Görevli mahkeme belirlendikten sonra yetkili mahkemenin de belirlenmesi gerekmektedir.

Alacak davası açmak isteyen kişi alacak hakkını ve dayandığı belgeleri de içeren bir dava dilekçesi yazmalıdır. Dava dilekçesi alacağın konusuna göre ilgili ve yetkili mahkemeye hitaben yazılmış olmalıdır. Alacak miktarının belirli olması halinde bu miktar belirsiz olması halinde ise belirsiz alacak veya kısmi dava olarak açılması mümkündür. Dava dilekçesinin yetkili ve görevli mahkemeye verilerek gerekli dava harçlarının ödenmesi ile dilekçe tevzi edilir ve alacak davası açılmış olur. Davanın açılması ile birlikte dava dilekçesi davalı tarafa tebliğe çıkarılır ve davalıya cevaplarını sunmak adına süre verilir.

Alacak davalarında alacağı ispata yarar delillerin tam olarak sunulması önemlidir. Alacağın tam olarak belirlenemediği durumlarda belirsiz alacak davası açılarak miktar belirlendikten sonra bedel artırım dilekçesi ile birlikte talebin arttırılması mümkündür. Alacak davalarında talep edilen alacak üzerinden nispi harç yatırılır. Harcın eksik olması halinde mahkeme tarafından tamamlatılması için süre verilir ve süresi içerisinde harcın tamamlanmaması halinde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir. Dosya yenileme süresi içerinde harcın tamamlanmaması halinde dava açılmamış sayılır.

Alacak Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme

Görevli mahkeme dava şartı olup davaya bakmakla görevlendirilmiş olan mahkemeyi belirtir. Davanın görevsiz mahkemede açılması halinde mahkeme re’sen inceleme yaparak görevsiz olduğu kararını verebilir. Görevsizlik kararı ile yargılama süreci uzar. Alacak davası türüne göre farklı mahkemelerin görev alanına görebilir. Bu mahkemeler,

  • İşçi alacaklarında iş mahkemesi,
  • Sebepsiz zenginleşmeden kaynaklı alacaklar için Asliye Hukuk Mahkemesi,
  • Haksız fiilden kaynaklı alacaklar için Asliye Hukuk Mahkemesi,
  • Ticari İlişkilerden Kaynaklı Ticaret Kanunu ile belirtilen işlerden kaynaklanan alacaklar için Ticaret Mahkemesi,
  • Kira alacakları için Sulh Hukuk Mahkemesi,
  • Tüketici işlemlerinden kaynaklanan alacaklar için ise Tüketici Mahkemesidir.

Alacak davalarında yetkili mahkeme ise genel kural olarak Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre davalının yerleşim yeri mahkemesidir. Davanın yetkisiz mahkemede açılması durumunda yetkili mahkemeye gönderilmesine karar verilir. Ancak davanın yetkisiz yerde açılması alacağına kavuşmayı bekleyen davacı için süreci uzatan bir durumdur. Bu nedenle hak kayıplarının yaşanmaması adına alacak davası açılması ve davanın yürütülmesi için sürecin avukat yardımı ile yönetilmesini tavsiye ederiz.

Alacak Davaları Zamanaşımı Süresi

Zamanaşımı hukuk kuralları ile kişilere tanınan hakların ve bu hakların getirdiği yaptırımların hukuk kurallarınca belirlenen süreyi aşmasıdır. Zamanaşımı süresi ile kullanılmayan hak artık belirlenen sürenin geçmesi ile kullanılamaz duruma gelmektedir. Zamanaşımı süresi genel olarak alacak davaları için 10 yıl olarak düzenlenmiş olsa da davanın esasına ve talep edilen alacağın niteliğine göre değişkenlik gösterebilir. Bu nedenle alacak türüne göre zamanaşımı hükümlerine dikkat edilmesi gerekir.

Borçlar Kanunu 146. Maddesine göre; “ Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacak on yıllık zamanaşımına tabidir.” Yine Borçlar Kanunu 147.maddesi hükmüne göre, “Aşağıdaki alacaklar için beş yıllık zamanaşımı uygulanır:

  1. Kira bedelleri, anapara faizleri ve ücret gibi diğer dönemsel edimler.
  2. Otel, motel, pansiyon ve tatil köyü gibi yerlerdeki konaklama bedelleri ile lokanta ve benzeri yerlerdeki yeme içme bedelleri.
  3. Küçük sanat işlerinden ve küçük çapta perakende satışlardan doğan alacaklar.
  4. Bir ortaklıkta, ortaklık sözleşmesinden doğan ve ortakların birbirleri veya kendileri ile ortaklık arasındaki; bir ortaklığın müdürleri, temsilcileri, denetçileri ile ortaklık veya ortaklar arasındaki alacaklar.
  5. Vekâlet, komisyon ve acentalık sözleşmelerinden, ticari simsarlık ücreti alacağı dışında, simsarlık sözleşmesinden doğan alacaklar.
  6. Yüklenicinin yükümlülüklerini ağır kusuruyla hiç ya da gereği gibi ifa etmemesi dışında, eser sözleşmesinden doğan alacaklar.”

TBK 72. Maddesine göre haksız fiil alacaklarında zamanaşımı süresi, “Tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar.” şeklinde belirtilmiştir.

TBK 82.maddesine göre “sebepsiz zenginleşmeden doğan istem hakkı, hak sahibinin geri isteme hakkı olduğunu öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her halde zenginleşmenin gerçekleştiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Zenginleşme, zenginleşenin bir alacak hakkı kazanması suretiyle gerçekleşmişse diğer taraf, istem hakkı zamanaşımına uğramış olsa bile, her zaman bu borcu ifadan kaçınabilir.” şeklinde belirtilmiştir.

Sebepsiz Zenginleşmeden Doğan Alacak Davası

Sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak davası, haklı bir neden olmaksızın zenginleşmeye ve bundan doğan alacak hakkına dayanan, şahsi nitelikte bir davadır. Sebepsiz zenginleşme sözleşmeler ve haksız fiiller gibi bir borç kaynağıdır. Zenginleşmeye sebep olan malın davalının malvarlığında bulunduğu hallerde dahi dava mülkiyet hakkına dayanamaz. Sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak davası şahsi niteliğinin sonucu olarak, sebepsiz zenginleşme nedeniyle geri verme borcu altında bulunan şahsa ve mirasçılarına açılabilir.

Sebepsiz zenginleşmeden doğan alacak davası şartları;

  • Bir tarafın malvarlığında zenginleşme olmalıdır.
  • Diğer tarafın malvarlığında azalma olmalıdır.
  • Bir tarafın mal varlığındaki zenginleşme ile diğer tarafın mal varlığındaki azalma arasında illiyet bağı olmalıdır.
  • Haklı bir sebep bulunmamalıdır.

TBK 82.maddesine göre “sebepsiz zenginleşmeden doğan istem hakkı, hak sahibinin geri isteme hakkı olduğunu öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her halde zenginleşmenin gerçekleştiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Zenginleşme, zenginleşenin bir alacak hakkı kazanması suretiyle gerçekleşmişse diğer taraf, istem hakkı zamanaşımına uğramış olsa bile, her zaman bu borcu ifadan kaçınabilir.” şeklinde belirtilmiştir.

Haksız Fiilden Doğan Alacak Davası

Haksız fiilden doğan borç hukuki işlemlerden doğan borçtan farklı olarak bir tazminat borcu içerir ve bir sorumluluk halini ifade eder. Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille bir başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Hukuka aykırı fiil, yapma ya da yapmama şeklinde ortaya çıkabilir.  Haksız bir fiile maruz kalan kişi haksız fiilden kaynaklı tazminat alacağı için alacak davası açabilir.

Haksız fiilin şartları;

  • Hukuka aykırı bir fiil olmalıdır.
  • Hukuka aykırı fiil sebebiyle zarar meydana gelmelidir.
  • Kusurlu olarak zarar verilmesi gerekir.
  • Fiil ve zarar arasında illiyet bağı bulunması gerekir.

TBK 72. Maddesine göre haksız fiil alacaklarında zamanaşımı süresi, “Tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar.” şeklinde belirtilmiştir.

Belirsiz Alacak Davası

Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 107. Maddesi hükmüne göre, davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkansız olduğu hallerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir. Hak arama durumunda olan kişi, talepte bulunacağı hukuki ilişkiyi, muhatabını ve bu ilişkiden dolayı talep edeceği miktarı asgari olarak bilmesine ve tespit edebilmesine rağmen, alacağının tamamını tam olarak tespit edemeyebilir. Özellikle, zararın baştan belirlenemediği, ancak bir incelemeden sonra tam olarak tespiti mümkün olan tazminat taleplerinde böyle bir durumla karşılaşılabilmesi söz konusudur. Bu gibi durumlarda kişinin zarar görmemesi adına belirsiz alacak davası açabilmesi mümkündür.

Belirsiz alacak davasının şartları;

  • Talep Sonucunun Miktarının Belirlenmesinin İmkansız veya Davacıdan Beklenemeyecek Olması
  • Dava Dilekçesinde Geçici Talep Sonucunun Belirtilmesi
  • Belirsiz Alacak Davası Açan Davacı, Talep Sonucunu Dayandırdığı Tüm Vakıaları Eksiksiz Olarak Bildirmelidir

Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 107 maddesi uyarınca belirsiz alacak davası şeklinde açılan davalarda, dava tarihi itibariyle zamanaşımı süresi kesilmektedir. Geçici talep sonucuyla açılan belirsiz alacak davasında, ileride belirli hale gelecek olan alacağın tamamı için zamanaşımı kesilmesi sonucu ortaya çıkar. Asgari miktar belirtilerek açılan belirsiz alacak davasında mahkemece yapılan araştırma esnasında alacağın miktarının veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağına tabi olmadan davanın başında belirtmiş olduğu talebini arttırabilir.

İşçilik Alacakları Sebebiyle Alacak Davası

İşçilik alacakları sebebiyle alacak davası İş Kanunu ile düzenlenmiş bir alacak davası türüdür. İşçinin işten ayrıldıktan sonra işverenden alacaklarını alamaması sebebiyle dava yolu ile alacaklarını isteyebilmesi adına açılır. İşçilerin işverene vermiş oldukları hizmet karşılığında bir takım alacakları vardır. İşçilik alacakları için açılacak dava için görevli mahkeme iş mahkemesidir.

İş mahkemesi ile talep edilebilecek  işçilik alacakları;

  • İhbar tazminatı
  • Kıdem tazminatı
  • Eşit davranma tazminatı
  • İşe iade kaynaklı işe başlatmama tazminatı
  • İş kazası, meslek hastalığı tazminatı
  • Yıllık İzin alacağı
  • Kötüniyet Tazminatı
  • Ücret Alacağı
  • Hafta Tatili Çalışma Ücreti
  • UGBT alacağı
  • Sendika Tazminatı
  • Asgari Geçi
  • Asgari Geçim İndirimidir.

İşçilik alacakları için zamanaşımı hususunda İş Kanunu 32. Madde hükmüne göre, “Ücret alacaklarında zamanaşımı süresi beş yıldır” düzenlemesi yapılmıştır. İşçilik alacakları içerisinde sayılan ücret, fazla çalışma ücreti, ulusal bayram ücreti, hafta tatili ücreti ile prim, ikramiye vb. ücret ekleri gibi işin görülmesiyle doğrudan ilgili olan alacak kalemleri için kanunla belirlenen zamanaşımı süresi beş yıl olarak belirtilmiştir. Beş yıllık zamanaşımı süresi, iş sözleşmesinin sona erdiği tarihten itibaren değil her alacak kalemi için muaccel olduğu andan itibaren işlemeye başlar.

alacak davasi dilekce
alacak davasi dilekce

Alacak Davası Dilekçe Örneği

                         ANKARA NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NE

DAVACI: Adı Soyadı TC  Kimlik No Adres       

VEKİLİ: Av. Umur Yıldırım                                              

DAVALI: Adı Soyadı TC  Kimlik No Adres        

VEKİLİ: Av. …

KONU: Fazlaya İlişkin Haklarımız Saklı Olmak Kaydıyla Şimdilik ….  TL Alacağın müvekkile ödenmesi talebidir.

HARCA ESAS DEĞER: Dava Miktarı Belirtilecek  

AÇIKLAMALAR

Açıklamalar kısmına borcu doğuran olaya dair açıklamalar yapılır ve olayı ispata elverişli durumlar anlatılır.

HUKUKİ NEDENLER: TBK, TTK, HMK ve ve ilgili yasal mevzuat

HUKUKİ DELİLLER: Alacağı ispata elverişli deliller eklenir, Tanık, yemin, keşif, bilirkişi ve sair her türlü yasal delil.

SONUÇ VE İSTEM: Yukarıda arz ve izah edilen ve sayın Mahkemece re’sen dikkate alınacak nedenlerle;

Yukarıda açıklanan ve mahkemenizce resen gözetilecek nedenlerle; fazlaya ilişkin hak ve alacaklarımız saklı kalmak kaydı ile şimdilik ……. TL alacağın müvekkile ödenmesine, yargılama gideri ve vekâlet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini saygı ile vekâleten arz ve talep ederiz. Tarih

                              Davacı Vekili

                    Av. Umur YILDIRIM


Alacak Davası Yargıtay Kararları

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 22.10.2015 T. 2014/16306 E. 2015/29572 K. Sayılı karar,

Taraflar arasında öncelikle çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, davanın belirsiz alacak davası türünde açılabilmesi için gerekli şartları taşıyıp taşımadığı noktasında toplanmaktadır.

01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu‘nun 107. maddesiyle, mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nda yer almayan yeni bir dava türü olarak belirsiz alacak ve tespit davası kabul edilmiştir.

6100 sayılı Kanun’un 107. maddesine göre,

  1. Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir.
  2. Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir.
  3. Ayrıca, kısmi eda davasının açılabildiği hâllerde, tespit davası da açılabilir ve bu durumda hukuki yararın var olduğu kabul edilir.

Hükümet tasarısında yer almayan bu madde, Türkiye Büyük Millet Meclisi Adalet Komisyonu tarafından, esasen baştan miktar veya değeri tam tespit edilemeyen bir alacakla ilgili hak arama durumunda olan kişinin, hukuk sisteminde karşılaştığı güçlüklerin bertaraf edilerek hak arama özgürlüğü çerçevesinde mümkün olduğunca en geniş şekilde korunmasının sağlanması gerekçesi üzerinde durularak ihdas edilmiş ve nihayetinde kanunlaşmıştır.

Davanın belirsiz alacak davası türünde açılabilmesi için, davanın açıldığı tarih itibariyle uyuşmazlığa konu alacağın miktar veya değerinin tam ve kesin olarak davacı tarafça belirlenememesi gereklidir. Belirleyememe hali, davacının gerekli dikkat ve özeni göstermesine rağmen miktar veya değerin belirlenmesinin kendisinden gerçekten beklenilmemesi durumuna ya da objektif olarak imkansızlığa dayanmalıdır.
Madde gerekçesinde “Alacaklının bu tür bir dava açması için, dava açacağı miktar ya da değeri tam ve kesin olarak gerçekten belirlemesi mümkün olmamalı ya da bu objektif olarak imkânsız olmalıdır. Açılacak davanın miktarı biliniyor yahut tespit edilebiliyorsa, böyle bir dava açılamaz. Çünkü, her davada arandığı gibi, burada da hukukî yarar aranacaktır, böyle bir durumda hukukî yararın bulunduğundan söz edilemez. Özellikle, kısmî davaya ilişkin yeni hükümler de dikkate alınıp birlikte değerlendirildiğinde, baştan tespiti mümkün olan hâllerde bu yola başvurulması kabul edilemez.” şeklindeki açıklamayla, alacağın belirli veya belirlenebilir nitelikte olması durumunda, belirsiz alacak davası açılarak bu davanın sağladığı imkanlardan yararlanmanın mümkün olmadığına işaret edilmiştir.

Alacağın hangi hallerde belirsiz, hangi hallerde belirli veya belirlenebilir olduğu hususunda kesin bir sınıflandırma yapılması mümkün olmayıp, her bir davaya konu alacak bakımından somut olayın özelliklerinin nazara alınarak sonuca gidilmesi gereklidir.

6100 sayılı Kanun’un 107/2. maddesinde, sorunun çözümünde yol gösterici mahiyette kriterlere yer verilmiştir. Anılan madde fıkrasında, karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacının, iddianın genişletilmesi yasağına tâbi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabileceği hüküm altına alınmış, madde gerekçesinde de “karşı tarafın verdiği bilgiler ve sunduğu delillerle ya da delillerin incelenmesi ve tahkikat işlemleri sonucu (örneği bilirkişi ya da keşif incelemesi sonucu)” belirlenebilme hali açıklanmıştır.

Davacının alacağının miktar veya değerini belirleyebilmesi için elinde bulunması gerekli bilgi ve belgelere sahip olmaması ve bu belgelere dava açma hazırlığı döneminde ulaşmasının da (gerçekten) mümkün olmaması ve dolayısıyla alacağın miktarının belirlenmesinin karşı tarafın elinde bulunan bilgi ve belgelerin sunulmasıyla mümkün hale geleceği durumlarda alacak belirsiz kabul edilmelidir.


Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 12.05.2022 T. 2020/8201 E. 2022/3819 K. Sayılı kararı,

Dava, haksız fiile dayalı olarak açılan alacak davasıdır. Davacı, dava dilekçesinde HMK m.107 gereğince belirsiz alacak davası açtığını belirterek 1.000.- TL’nin tahsilini talep etmiştir. Ancak dava dilekçesinde davadan önce delil tespiti dosyasında alınan bilirkişi raporunda zararının 66.592,43 Euro olarak belirlendiği belirtilmiş olup mahkemece ve Bölge Adliye Mahkemesince delil tespiti dosyasında alınan rapor dikkate alınarak dava değerinin belirlenebilir olduğu gerekçesiyle hukuki yarar yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir.

Yorum Gönderin

haline munasip evin haczedilmezligi

Haline Münasip Evin (Mesken) Haczedilmezliği

Nafaka indirim davası, nafaka yükümlüsü ya da alacaklısının maddi durumunda gelen değişiklik sebebiyle nafaka miktarının değiştirmek için açılan davaya denir. […]

kirayi elden verme cezasi

Kirayı Elden Verme Cezası ve İspatı

Nafaka indirim davası, nafaka yükümlüsü ya da alacaklısının maddi durumunda gelen değişiklik sebebiyle nafaka miktarının değiştirmek için açılan davaya denir. […]

kilometresi dusurulmus arac davasi

Kilometresi Düşürülmüş Araç Davası ve Tazminat Hakkı

Nafaka indirim davası, nafaka yükümlüsü ya da alacaklısının maddi durumunda gelen değişiklik sebebiyle nafaka miktarının değiştirmek için açılan davaya denir. […]

X
kadim hukuk ve danışmanlık