İçerik Başlıkları
Belirsiz alacak davası, alacaklının, davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerinin tam ve kesin olarak belirlenemeyeceği yahut bunun imkansız olması halinde, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle açacağı davaya verilen isimdir. Hak arama durumunda olan kişi, talepte bulunacağı hukuki ilişkiyi, muhatabını ve bu ilişkiden dolayı talep edeceği miktarı asgari olarak bilmesine ve tespit edebilmesine rağmen, alacağının tam olarak tespit edemeyebilir. Özellikle, zararın baştan belirlenemediği, ancak bir incelemeden sonra tam olarak tespiti mümkün olan tazminat taleplerinde böyle bir durumla karşılaşılabilmesi söz konusudur. Bu tür durumlarda karşımıza belirsiz alacak davası çıkmaktadır.
Belirsiz alacak davası mahkemeden istenen hukuki korumaya göre kural olarak bir tür eda davasıdır. Dava açılırken belirsiz olan alacak delillerin toplanması, karşı tarafın verdiği bilgi, bilirkişi incelemesi yaptırılması veya yapılan tahkikat sonucunda, alacağın miktarının tam ve kesin olarak belirlenmesi halinde belirsiz alacak davası, eda davasına dönüşmüş olur.

Belirsiz Alacak Davası Nedir?
Davanın belirsiz alacak davası türünde açılabilmesi için davanın açıldığı tarih itibariyle uyuşmazlığa konu alacağın miktar veya değerinin tam ve kesin olarak davacı tarafça belirlenememesi gereklidir. Belirleyememe durumu davacının gerekli dikkat ve özeni göstermesine rağmen miktar veya değerin belirlenmesinin kendisinden gerçekten beklenilmemesi durumuna ya da objektif olarak imkansızlığa dayanmalıdır.
Belirsiz Alacak Davasının Şartları
Alacaklının belirsiz alacak davası açabilmesi için, dava açacağı miktar ya da değeri tam ve kesin olarak belirlemesi mümkün olmamalı yahut bu objektif olarak imkansız olmalıdır. Açılacak davanın miktarı biliniyor yahut tespit edilebiliyorsa, böyle bir dava açılamaz.
Bununla birlikte, karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesi mümkün olduğu anda, alacaklı iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın, davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir. Aksi takdirde dava, talep sonucunda belirtilen miktar veya değer üzerinden görülüp karara bağlanır.
Belirsiz alacak davasında, şu kıstaslara dikkat edilmektedir:
- Davanın açıldığı tarihte alacağın miktar ya da değerin tam ve kesin olarak belirlenmesinin davacının kendisinden beklenemiyor olması gerekmektedir.
- Dava açılacak miktar ya da değerin tam ve kesin olarak gerçekten belirlemesi objektif olarak imkânsız olmalıdır.
- Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesi mümkün olmalıdır.
Genel olarak usul ekonomisi ve hak arama özgürlüğüne hizmet etmekle birlikte sağladığı en önemli avantaj, davacının yüksek meblağlı yargılama giderlerine katlanma ve dava konusu alacağın zamanaşımına uğramasını engellemesidir.
Belirsiz alacak davaları açılırken alacağın miktarı veya değeri asgari şekilde belirtilmelidir. Davaya esas miktar ya da değerin davacının talep sonucunu belirlemek hakkını saklı tutarak, geçici bir talep sonucu olarak ileri sürmesi gerekmektedir. Bir diğer anlatımla, davalı tarafça verilen bilgiye istinaden alacağın kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu durumlarda en başta belirtilmiş olan talebin arttırılma hakkı da saklı tutulmalıdır. Bununla birlikte, alacağa ilişkin olarak eda davasının yanında tespit davası da açılabilmektedir.

Belirsiz Alacak Davasında Zamanaşımı
Dava açılmasının maddi hukuk bakımından sonuçlarından birisi de zamanaşımının kesilmesidir.
Belirsiz alacak davalarında da davanın açılması ile birlikte zamanaşımı alacağın tamamı açısından kesilmektedir.
Belirsiz Alacak Davasında Faiz Başlangıcı
HMK m. 107; “Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir.” hükmünü amirdir. Bu kanun hükmünün amacı dikkate alındığında, faiz başlangıç tarihi ileride belirlenecek tam ve kesin miktarda dahil tüm alacak davasının açıldığı tarihtir.
Fakat borçlu yani davalı taraf dava açılmadan evvel temerrüde düşürülmüşse faiz başlangıcı temerrüt tarihidir. İş mahkemelerinde görülen kıdem tazminatının tahsili davasında kıdem tazminatı için faiz başlangıcı işten çıkış tarihidir.
Belirsiz Alacak Davasında Feragat, Kabul ve Sulh
Feragat davacının talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir. Feragat ve kabul, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir. Belirsiz alacak davasında da davacı davasından feragat edebilir. Feragat, karşı tarafın ve mahkemenin iznine bağlı olmadığından feragat nedeni ile davanın reddine karar verilebilir.
Feragat da olduğu gibi, davanın kabulü de davacının ve mahkemenin iznine bağlı değildir. Davalı taraf, davaya verdiği cevap dilekçesinde ya da tahkikat sırasında mahkeme huzurunda davayı kabul ettiğini beyan edebilir. Belirsiz alacak davasında, henüz tam ve kesin alacak miktarı belirlenmeden davanın kabulü halinde, ilk talep sonucu olarak bildirilen miktarlar kesinleşecektir. Bu durumda dava sadece kabul edilen kısım için kabul ile sonuçlanır, buna karşılık henüz belirlenmeyen alacak için davaya devam edilir.
Aynı şekilde belirsiz alacak davası olarak açılan manevi tazminat davaları tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği davalardan olduğu için sulh olarak davaya son verebilir.
Belirsiz Alacak Davasının Amacı
- Yüksek yargılama giderinden kurtulmak
- Yanlış ve eksik ya da fazla talepte bulunma riskinden kurtarmak
- Talep sonucunun davalının muvafakatına bağlı olmadan artırılması
- Gereğinden fazla harç ve avans yatırmama
- Zamanaşımının kesilmesi
- Talep sonucunun artırılması ve faiz talep edilmesi durumunda faizin dava tarihinden başlaması
Belirsiz Alacak Davası ve Manevi Tazminat
Manevi tazminatta kesin bir hesabın yapılması olanaksızdır. Bunun için miktarı, somut olayın özelliği, tarafların sosyal ve ekonomik durumları dikkate alınarak Türk Medeni Kanun’un 4. maddesi uyarınca hâkim tarafından takdir ve tayin edilir. Hakim, manevi tazminatın miktarını belirlerken geniş bir yetkiye sahiptir.
Manevi tazminat alacaklıların durumu öğretide tartışmalı bir konudur. Bir görüş, manevi tazminat alacak miktarlarının, davacı tarafından belirlenmesinin mümkün olmaması nedeniyle, belirsiz alacak davası şeklinde açılması gerektiği görüşünü savunurken bir değer görüş ise; tazminat talepleri bölünebilir bir nitelik taşımadığından, yalnızca manevi tazminatın nedenini oluşturan zararın değişmeye/gelişmeye devam etmesi durumunda belirsiz alacak davası olarak açılabileceğini, hâkimin tazminat miktarıyla ilgili fikrinin bilinmemesi halini, belirsiz alacak davası açmaya hak veren bir hukuki yarar olamayacağını savunmaktadır. Yargıtay da manevi tazminatın bir bütün olduğu görüşünde olup, bu görüş sabit hale gelmiştir.