Akıl hastalığı başlıklı Türk Medeni Kanunu madde 165 akıl hastalığı sebebiyle boşanma davasının kanuni dayanağıdır. ‘’Eşlerden biri akıl hastası olup da bu yüzden ortak hayat diğer eş için çekilmez hâle gelirse, hastalığın geçmesine olanak bulunmadığı resmî sağlık kurulu raporuyla tespit edilmek koşuluyla bu eş boşanma davası açabilir.’’ (4721 sayılı TMK m. 165) Bu madde yürürlükten kaldırılan eski Medeni Kanunu’nun 133. Maddesine karşılık gelmektedir. Eski madde sadeleştirilerek yeni madde kaleme alınmıştır. ‘’Karı kocadan biri üç seneden beri devam eden bir akıl hastalığına duçar olup ta bu hastalık müşterek hayatın devamını diğer taraf için çekilmez hale koymuş ve şifası kabil olmadığı dahi ehli hibre tarafından tasdik edilmiş bulunursa o taraf, her zaman boşanma davasında bulunabilir.’’ (743 sayılı TMK m. 133)
Akıl hastalığı en az 3 yıldır devam etmeli. Bunun dışında diğer taraf açısından bu durum çekilmez bir hal almalıdır. Bu iki şartla boşanma davası şartı olarak kabul edilir. Hastalığın geçmeyeceği biliniyorsa sağlıklı olan eş için 3 yıl dayanılmaz hayat şartları altında bırakmak adil olmayacaktır. Akıl hastalığının geçme olanağının olmadığı, diğer eş için çekilmez olduğu sağlık raporu ile tespit edilir. Genel olarak bu konuda bilirkişi raporu yeterli olmayıp, resmi sağlık kurulu raporu istenmektedir.
Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma Davası Nedir?
Akıl hastalığı sebebiyle boşanma özel bir boşanma davası türüdür. Eşler sağlıklı günlerin yanı sıra hasta oldukları günler de yaşayabilir. Bu nedenle Batı Avrupa Hukuku’nda boşanma sebebi olarak hemen kabul edilmemiştir. Zaman geçtikçe sıkı şekil şartlarına tabi tutularak pozitif hukukta yerini almıştır. Bu sıkı şekil şartlarına örnek vermek gerekirse sağlıklı eş için katlanılmaz hale gelen evlilik birliği mevcuttur. Sağlıklı eşi evlilik birliğinin devamına zorlamak hakkaniyete aykırıdır.
Evlilik birliğine zarar veren akıl hastalığı çocukların yetişmesine, gelişmesine de zarar verir. Sağlıklı eş elbette akıl hastalığı bulunan eş ile hayatını devam ettirmek isteyebilir. Ancak elbette kendisi için çekilmez hale geldiğini ispatladığı takdirde boşanmayı talep edebilir. Kural olarak akıl hastalığı evlenme engellerinden biridir. Akıl hastalığı sebebiyle boşanma davasında bazı özellikler vardır.
- Kusura dayalı bir durum değildir: Dava açıldığı zaman eşte kusurun olup olmadığına bakılmaz. Akıl hastalığında kusur olmaz.
- Nispi boşanma nedenidir: Açılan boşanma davasının kabul ile sonuçlandırılması için akıl hastalığı durumu diğer eş açısından çekilmez hale gelmiş olmalıdır. Yani bir kişinin yalnızca akıl hastası olması boşanma için yeterli bir sebep değildir.
- Özel boşanma nedenidir.
Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma Davasının Şartları
Akıl hastalığı evlenmeden sonra ortaya çıkmalıdır. Evlenmeden önce çıkmışsa alınacak sağlık raporu ile bu kişiler evlenemezler. Bu kişiler her nasılsa evlenmişse de evliliğin iptali söz konusu olacaktır. Bunun dışında akıl hastalığı sağlık kurulu raporu ile belirlenmelidir aksi halde boşanma davası reddedilir. Sağlık raporu çelişkisiz, yeterli ve net olmalıdır. Boşanma nedeni olabilecek psikiyatrik hastalıklar kanunda tek tek yazılmamıştır. Bu nedenle her hastalık için ayrı ayrı dava ele alınmalıdır.
Resmi sağlık kurulu raporu olmadan davalı hakkında kısıtlılık kararı verilmişse, Psikiyatri ana bilim dalı başkanlığından alınan başka bir sağlık raporu ile de aralarında çelişki varsa bu çelişki giderilmeden karar verilmemelidir. Söz konusu akıl hastalığı nedeniyle ortak hayat, diğer eş için çekilmez hale gelmelidir. Bunun nedeni boşanma sebebinin nispi bir boşanma sebebi olmasıdır. Akıl hastalığı nedeniyle ortak hayatın çekilmez hale gelmesi, hastalığın geçmesine olanak bulunmaması resmi sağlık kurulu raporu ile tespit edilecektir.
- Akıl hastalığı bulunmalıdır: İlk koşul akıl hastalığının bulunmasıdır. Akıl hastalığı dışında kanser, AİDS, frengi gibi hastalıklar bu madde kapsamında değildir. hastalık akıl hastalığı olmalıdır ve bunun dışında adli rapor ile belgelenmelidir. Akıl hastalığı eğer evlenmeye engel olacak türden bir hastalık ise evlenmeden sonra meydana gelmiş olmalıdır. Çünkü evlenme sırasında alınan sağlık raporu ile herhangi bir akıl hastalığı olmadığı tespit edilmektedir.
Akıl hastalığı hem evlenmeden önce hem de evlenmeden sonra devam ediyorsa bu maddenin dışında evlenmenin mutlak butlanını da oluşturur. Yani evlenmede sakınca olmasına rağmen bir şekilde evlenen çiftlerin evlilikleri batıl sayılacak ve evliliğin iptali gündeme gelecektir. TMK m. 165 evlenmeden sonra ortaya çıkan akıl hastalığı ile ilgilidir. Akıl hastalığı psikolojik sorunlardan daha ağır bir durumdur. Psikolojik sorunların olduğundan hareketle boşanma davası açılırsa bu madde kapsamına girmeyecektir. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2015/10413 E. 2016/1525 K. numaralı kararında da bunu açıkça belirttiğini görüyoruz.
- Akıl hastalığı sağlık kurulu raporu ile belirlenmelidir: Akıl hastalığı sağlık raporu ile belirlenmezse boşanma davası reddedilir. Raporda temerrüde yer olmamalıdır. Sıradan bir bilirkişi raporu ile yetinilmeyecektir. Uzmanların bulunduğu sağlık kurulu tarafından bir rapor hazırlanmalıdır. Tek bir psikiyatri uzmanı tarafından düzenlenen rapora dayanılarak hüküm kurulmamalıdır. Raporu bir heyet düzenlemelidir ve bu heyette bir psikiyatri uzmanı da olmalıdır.
Rapor resmi sağlık kurulu tarafından düzenlenmelidir. Raporlar arasında çelişki giderilmelidir. Vasi tayini dosyasının olduğu bir durumda, ‘’Davalının vesayet altına alınması uygundur.’’ ibaresi yeterli değildir. Çelişkili raporlarda bu çelişki, Adli Tıp Kurumu’ndan alınacak yeni bir raporla giderilecektir. Rapor başka raporlarla çelişkili olmamasının yanı sıra kendi içinde de çelişkili olmamalıdır. Akıl hastalığı bulunmayan eş talebinde; ‘’Eşinin akli dengesinin yerinde olmadığını, bu yüzden evlilik birliğinin çekilmez hale geldiğini.’’ ileri sürerse bu yeterli olacaktır.
- Akıl hastalığının geçmesi mümkün olmamalıdır: Söz konusu hastalığın geçmesi mümkün olmamalıdır, geçici ya da iyileşmesi mümkün bir durum söz konusu ise boşanmaya karar verilmeyecektir. Şizofreni ya da paranoya iyileşmesi mümkün olmayan, tıp bilimince ispatlanmış hastalıklardandır. Akıl hastalığının geçici olup olmadığı da sağlık kurulu raporu ile belirlenecektir. Sağlık kurulu raporu olmadan yalnızca tanık beyanları ile çekilmez olduğu saptanamaz. Hastalığın çekilmez olduğu konusunda raporlar arasında farklılık varsa bu çelişki de Adli Tıp Kurumu’ndan alınacak raporla giderilecektir.
Raporda davalının akıl hastalığının geçmesine olanak bulunup bulunmadığına dair bir değerlendirme yazılır. Alınacak sağlık kurulu raporu belgelendirilmelidir. Aynı zamanda boşanma davasında karar vermek için yeterli olmalıdır. Rapor alınmadan eksik inceleme yapılarak hüküm kurulması doğru bir yaklaşım değildir. Nitekim Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin çeşitli kararları da bu yöndedir.
- Ortak hayatın diğer eş için çekilmez hale gelmesi: Söz konusu akıl hastalığı nedeniyle evlilik birliği diğer eş açısından katlanılmaz hale gelmelidir. Örneğin akıl hastalığı bulunan eş, diğer eşe veya çocuklara saldırabilir, darp edebilir, tehlike oluşturacak eylemlerde bulunabilir, yangın çıkarabilir vs. Bu örnekler ortak hayatın çekilmez olduğuna yöneliktir. Çekilmezlik unsurunu davacı her türlü delil ile ispat edebilir. Örneğin tanık da dinlenebilir. Ancak Yargıtay bu durumunda sağlık kurulu raporu ile belirtilmesi gerektiğini düşünmektedir. Davalının akıl hastalığının diğer eş için çekilmez hale geldiği ayrıca kanıtlanmalıdır.
Akıl hastalığı sebebiyle ortak hayatın çekilmez hale geldiği, davalının akıl hastalığı olup olmadığı, akıl hastalığı varsa geçmesine olanak bulunmadığı hakkında resmi sağlık kurulundan rapor alınarak tespit edilmelidir. Sağlık kurulu raporu ile bu hususlar tespit edilmeden, salt bilirkişi raporu ile yetinilerek hüküm kurulmamalıdır. Ya da yalnızca tanık beyanları ile çekilmezlik unsuru tespit edilemez. Çekilmezlik unsuru aynı zamanda hastalığın türü ve derecesiyle de yakından ilgilidir. Bu nedenle tıbbi tanıya bağlı olan bu husus için teşekküllü bir hastaneden rapor alınmalıdır. Yargıtay’a göre Adli Tıp Kurumu’nun evlilik birliğinin çekilmez hale geldiğine dair verdiği rapor boşanma davası için yeterli olacaktır.
Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma Davasının Açılması
Akıl hastalığı sebebiyle boşanma davasının davacısı akıl hastalığı bulunmayan, sağlıklı eştir. Akıl hastalığı bulunan eş TMK m. 165’e dayanarak boşanma davası açamaz. Yargıtay’a göre de akıl hastalığı bulunmayan eş, akıl hastalığı bulunan eşe karşı bu maddeye dayanarak boşanma davası açabilir. Akıl hastalığı bulunan kişinin yanı sıra vasisi de akıl hastalığı nedeniyle boşanma davası açamayacaktır. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2016/11732 E. 2018/2366 K. sayılı kararında davacı kadının vasisinin, aynı kadının akıl hastalığına dayanarak TMK m. 165’e dayanarak boşanma davası açması mümkün değildir.
Akıl hastalığı nedeniyle boşanma davası, akıl hastalığı bulunan kişiye dolayısıyla vasi tarafından temsil edilen kişiye karşı dava açılır. Dava doğrudan akıl hastalığı bulunan eşe karşı açılır. Bu durumda resmi sağlık kurulu raporu ile akıl hastalığı tespit edilmelidir. Sonrasında vesayet makamı olan sulh hukuk hakimliğine bildirimde bulunulmalıdır. Kişiye vasi atanması beklenir ve gelen karar üzerine dava vasiye yönlendirilmelidir. TMK m. 165’deki koşulların varlığından önce davalının davada temsil yeteneği olup olmadığı belirlenmelidir.
Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma Davasının Açılma Şekilleri
Bu dava münhasıran akıl hastalığına dayanarak açılabilir. Söz konusu durumun sağlık raporu ile ispatı aranır, ispatlandığı takdirde dava görülecektir. Eğer ispat edilmezse diğer unsurlar incelenmeden davanın reddine karar verilecektir. Akıl hastası eşe herhangi bir kusur yükletilemez. Yani sadece akıl hastalığı sebebine dayanılarak, evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma davası açılamaz. Evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma davası açılabilmesi için davalının kusurlu olması gerekmektedir. Davanın açılabileceği 4 şekil vardır:
- Sadece akıl hastalığı nedenine dayanılarak dava açılabilir.
- Dava terditli olarak açılabilir.
- Akıl hastalığı nedeniyle boşanma, ıslah yoluyla da talep edilebilir.
- Boşanmanın ferileri ile birlikte talep edilebilir.
Öncelikle davacı, evliliğin iptali talep edilebilir. ‘’Aşağıdaki durumlarda eşlerden biri evlenmenin iptalini dava edebilir: Davacının veya altsoyunun sağlığı için ağır tehlike oluşturan bir hastalık kendisinden gizlenmişse.’’ (TMK m. 150/2) Bu durum olmadığı takdirde akıl hastalığı nedeniyle boşanma davası açabilir. Ancak bunun da kabul edilmeme ihtimali vardır. Bu halde evlilik birliğinin temelden sarsılması nedeniyle boşanma davası açılabilir. ‘’Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir.’’ (TMK m. 166/1)
Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme
Akıl hastalığı sebebiyle boşanma davasında görevli mahkeme 4787 sayılı kanunla yürürlüğe girmiştir. 2003 yılında getirilen Aile Mahkemeleri boşanma davalarında görevli kılınmıştır. Ancak her yerde aile mahkemesi olmayabilir. Bu durumda asliye hukuk mahkemeleri aile mahkemeleri sıfatıyla bu davada görevli olacaktır. Dava açma hakkı yalnızca akıl hastalığı bulunmayan eşe verilmiştir.
Boşanma veya ayrılık davalarında yetkili mahkeme, eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa altı aydan beri beraber oturdukları yer mahkemesidir. (TMK m. 168) Buna göre eşlerden birinin ikamet yerinde akıl hastalığı sebebiyle boşanma davası açılabilir. İkamet yeri eşlerden birinin yerleşmek amacıyla oturduğu yerdir. Bu yer mahkemelerinde boşanma davası açılabilir. Ayrıca son defa 6 aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesinde de boşanma davası açılabilir. Boşanma davası bu iki yer mahkemesinden birinde açılabilir.
Akıl hastalığına dayalı boşanma davasında yasa koyucu herhangi bir süre sınırı koymamıştır. Bu TMK’daki düzenlemenin bir sonucudur. Çünkü TMK m. 165 mutlak değil nisbi bir boşanma sebebi olarak öngörülmüştür. Aynı zamanda çekilmezlik unsuruna yer vermiştir. He çekilmezlik unsuruna yer vermek hem de süre sınırı koymak çelişkiye yol açacaktır. Bu nedenle yukarıdaki koşullar gerçekleştiği takdirde akıl hastalığı bulunmayan eş istediği zaman boşanma davası açabilir.
Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma Davasında Tazminat ve Nafaka
‘’Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddî tazminat isteyebilir. Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevî tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir.’’ (TMK m. 174) Kural olarak akıl hastalığı bir kusur nedeni sayılmadığı için davalı kusursuz sayılacaktır. Bu nedenle de maddi manevi tazminata hükmedilemeyecektir. Davalı tarafın da bu nedenle maddi manevi tazminat talep edemeyeceği ortadadır. Çünkü akıl hastalığı sağlık raporu ile ispatlandığında, davalının kusursuz olduğu ispat edilmiş olacaktır. Yargıtay’a göre de akıl hastalığı olan eş hareketleri iradesine dayalı olmadığı için, kusursuz kabul edilecektir.
Kusur yükletilemediği için davalı yararına maddi manevi tazminata da hükmedilemez. Her iki taraf da kusursuzsa aynı şekilde maddi manevi tazminata hükmedilemez. Davalı eşin akıl hastası olması, koşulları varsa tazminat talep etmesine de lehine tazminata hükmedilmesine de engel değildir. Bunların dışında nafakalardan yoksulluk ve tedbir nafakası gündeme gelecektir. Yoksulluk nafakası açısından incelediğimiz zaman, boşanma davasını açan eş aynı dava dilekçesinde yoksulluk nafakasını talep edebilir. Ancak koşulları daha ağır olmamalı ve yoksulluğa düşecek durumda olmalıdır. Bu koşullar sağlanırsa, dava sonunda boşanmaya ek olarak yoksulluk nafakasına da hükmedilebilir. ‘’Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz.’’ (TMK m. 175)
Hayata kast, kötü ve onur kırıcı davranışlar nedeniyle de boşanma davası açılabilir. Bu durumda dava tarihinden itibaren geçerli olacak şekilde davacı eş yararına tedbir nafakasına hükmedilebilir. Ancak davacı eşin ihtiyacı olmalıdır. Hükmedilen nafakalar eşin maddi gücüne bakılarak tespit edilir. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin bir kararında da, davalının doğuştan akıl hastası olduğu, sabit-düzenli bir işi, geliri, mal varlığı olmadığından dolayı başkalarının bakımına muhtaç olduğu anlaşılmaktadır. Başkasının yardımına muhtaç olan bir kişinin de yoksulluk nafakası ödemesi hakkaniyete aykırıdır.
Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma Davasında Çocukların Velayeti
Taraflar çocukların velayeti konusunda herhangi bir uzlaşmaya varamamış olabilir. Çocuğun hangi ebeveyn ile birlikte kalacağı çocuğun menfaatine göre belirlenir. Yani önemli olan çocuğun yararıdır. Ancak akıl hastalığı bulunan eşin halihazırda kendisinin de bakıma muhtaç olduğu düşünüldüğünde çocuklara bakmasında sakınca olduğu göz ardı edilmemelidir. Akıl hastalığı bulunan eşin sağlık raporu ile akıl hastalığı tespit edilir. Yapılan bu tespitle çocuğa da bakabilecek durumda olup olmadığına ilişkin görüş alınır. Eğer çocuk 8 yaşının üzerindeyse hangi ebeveyn ile yaşamak istediği ona sorulabilir. Davacı eş, ortak çocuklarının velayetinin kendisine verilmesini aynı dava dilekçesi ile isteyebilir. Çocuğun üstün yararı gözetildiği zaman velayetin kime verileceğine ilişkin bir karar verilir.
Akıl hastalığı nedeniyle boşanma davası açan kişinin boşanma nedeni olarak dayanmış olduğu olayların varlığını ispatlaması gerekmektedir. Davacı, boşanma nedenini delilleri ile ispatlayamadığı takdirde dava reddedilecektir. Akıl hastalığı nedeniyle boşanma davası açma hakkı olan kişi akıl hastası olmayan eştir. Akıl hastası olduğu iddia edilen davalı eşin dava esnasında fiil ehliyeti olup olmadığı tespit edilmelidir. Mahkeme akıl hastası olduğu iddia edilen eşin fiil ehliyetinin tespitini resen yapmaktadır ve fiil ehliyetinin olmadığı kanaatine varıldığı takdirde davalının yasal temsilcisinin davaya dahil edilmesi gerekmektedir. Dava, davalının yasal temsilcisi tarafından takip edilecektir.
Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma Davasında Harç ve Yargılama Giderleri
Boşanma davası maktu harca tabidir. Aynı şekilde vekalet ücreti de maktu harca tabidir. Boşanma davası ile birlikte maddi manevi tazminat talep edilirse dahi maktu harç alınır. Boşanmanın eki olarak istenen iştirak nafakası, yoksulluk nafakası için de ayrıca harç ve vekalet ücreti ödenmesine karar verilmez. Boşanma davası haricinde (Boşanmanın eki olarak açılmayan) nafaka ve tazminat davaları için dava değerine göre belirlenen nispi harç alınır. Bu davalarda vekalet ücreti de nispidir.
Kadın yararına tedbir nafakası verilmiş olabilir. Bu nafakanın kaldırılması talebi de nispi harca tabidir. Vekalet ücreti tayin edilirken kusur oranına bakılmaz. Boşanma davalarında vekalet ücreti, talebin kabul veya reddedilmesine göre değişiklik gösterir. Tarafların kusur dağılımı, vekalet ücreti tayininde dikkate alınmaz. Ki zaten akıl hastalığı bulunan bir bireyin kusurundan söz edilemez. Ceza hukukunda da akıl hastalığı kusurluluğu kaldıran bir durum olarak gösterilir.
Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma Davasında Yargılama Aşaması
Boşanma davası açıldığı zaman, gerekli usul işlemleri yapılır ve yargılama eksiksiz bir şekilde tamamlanır. Bu davada yazılı yargılama usulü uygulanacaktır. Yani mahkeme resen delil toplamayacaktır. Tarafların ileri sürdüğü delillerle bağlı kalacaktır. Akıl hastalığı nedeniyle boşanma davasının açılması herhangi bir süreye de bağlı değildir. Çünkü sağlıklı olan eş, akıl hastalığına rağmen katlanarak hayatına devam edebilir. Ancak hastalık nedeniyle çekilmez hale gelmişse, yapamayacağını düşünüp boşanma davası açabilir.
Dava açıldıktan sonra tensip zaptı hazırlanır ve dava dilekçesi tebliğ edilir. Bu aşamalar dava dilekçesi alındıktan sonra yapılır. Tebligat usulüne uygun olarak yapılmalıdır. Aksi halde tebligata bağlanan sonuçlar doğmayacaktır. Çünkü davalının da cevap süresi başlamış olmayacaktır. Dava dilekçesi ve tensip zaptı davalıya tebliğ edildikten sonra davalının cevap hakkı doğacaktır. Böylece dilekçeler aşamasına geçilir ve davalı cevap dilekçesini davanın açıldığı mahkemeye verir. Davacı sayısı kadar örnek eklenir ve cevap dilekçesi havale edildiği tarihte verilmiş sayılır.
Cevap dilekçesinin verilme süresi dava dilekçesinin tebliğinden itibaren 2 haftadır. Ancak durum ve koşullara göre bir defaya mahsus, 1 ayı geçmemek üzere ek bir süre verilebilir. Süresi içinde cevap dilekçesi verilmemişse, davacının ileri sürdüğü her şey inkar edilmiş sayılır. Cevap dilekçesi HMK m. 129’daki unsurlara uygun olmalıdır. Cevap dilekçesinin ardından, davacı 2 hafta içinde cevaba cevap dilekçesi gönderecektir. Aynı şekilde davalı da ikinci cevap dilekçesini 2 hafta içinde gönderecektir.
Bu dilekçelerde iddialar genişletilebilir ya da değiştirilebilir ancak dilekçeler aşaması bittikten sonra iki taraf da iddiasını/savunmasını değiştirip, genişletemez. Dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra ön inceleme aşamasına geçilir. Mahkeme dava şartlarını, ilk itirazları inceler, uyuşmazlık konusunu belirler ve iki tarafında delilleri sunması sonrasında delillerin toplanması için gerekli işlemleri yapar. Böylece ön inceleme aşaması da bitirilir ve tahkikat ile duruşma aşamasına geçilir. Tahkikat aşamasında tarafların ileri sürdükleri bütün iddia ve savunmalar birlikte incelenir. Taraflar duruşmaya davet edilir ve sözlü yargılama aşaması da bittiği zaman hüküm verilir.
Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma Davasında Sonuçları
Tahkikat ve duruşma aşamasının tamamlanmasından sonra hüküm verilecektir. Dava sadece bu sebeple açılmış olabilir bu durumda ispat edildiyse, dava kabul edilir ve boşanmaya karar verilir. Bunun için evlilik birliğinin temelden sarsılmasına gerek yoktur bu yüzden bu yönde inceleme yapılmaz. Dava sebebi ispat edilmediyse de davanın reddine karar verilir. Şartlar oluştuysa boşanmaya karar verilir. Evliliğin sona erdirilmesi vb. kararlara hükmedilmemelidir.
TMK m. 165’deki koşulların olup olmadığının tespitinden önce akıl hastalığı olduğu söylenen kişinin davada kendisini temsil yeteneğinin bulunup bulunmadığı belirlenir. Akıl hastalığından dolayı kişiye kusur yükletilmez, evlilik birliğinin temelden sarsılması hukuki sebebine dayanılarak da boşanmaya karar verilemez. Birbirini etkileyen davalar birlikte görülebilir. Boşanma sebebiyle ilgili ileri sürülen her talep için hüküm kurulur. Kararlar ile gerekçe arasında çelişki olmamalıdır. Hangi taleple hangi sebebe dayanıldığı açık, net ve uyumlu olarak gösterilmelidir.
Akıl hastalığına dayalı boşanma davası kabul edilince davalıya kusur yükletilmez. Çünkü akıl hastası olan eşin davranışları iradesi dahilinde değildir. Temyiz edilmeden kesinleşen boşanma davasının sonucunda evlilik sona erecektir. İleri sürülen boşanma sebepleriyle ilgili olumlu/olumsuz bir hüküm kesinlikle kurulmalıdır. Her ikisi de kusursuz olursa tazminata hükmedilmeyecektir. Sağlık kuruluşuna gönderilip rapor alınmadan karar verilmemelidir.
Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma Davası İle İlgili Yargıtay Kararları
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2014/10881 E. 2014/21734 K. sayılı kararı
- Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma Davası
‘’akıl hastalığı nedeniyle boşanma kararı verilebilmesi için hastalığın geçmesine olanak bulunmadığının resmi sağlık kurulu raporu ile belgelenmesi gerekir (TMK md.165). Dosya içerisinde bulunan ve hükme dayanak yapılan Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Hastanesine ait raporda davalı-davacı (koca)’nın akıl hastalığının geçmesine olanak bulunmadığı yönünde herhangi bir açıklama bulunmamaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında mahkemece davalı-davacı (koca)’nın Türk Medeni Kanununun 165. maddesinde öngörülen derecede akıl hastası olup olmadığı yönünde yeniden rapor alınmadan eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru bulunmamıştır.’’
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2018/3075 E. 2018/7120 K. sayılı kararı
- Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma Davası
Davacı kadın evlilik birliğinin sarsılması (TMK m. 166/1) hukuki sebebine dayalı olarak açtığı boşanma davasını 28.12.2015 tarihli duruşmada ve 28.01.2016 tarihli dilekçesi ile ıslah ederek akıl hastalığı (TMK m. 165) sebebiyle boşanmaya karar verilmesini talep etmiştir. Akıl hastalığı sebebiyle (TMK m. 165) boşanmaya karar verilebilmesi için, akıl hastalığının ortak hayatı diğer eş için çekilmez hale getirmesi ve hastalığın geçmesine olanak bulunmadığının resmi sağlık kurulu raporuyla tespit edilmesi şarttır. (TMK m. 165)
Mahkemece akıl hastalığı hukuki sebebi ile boşanmaya (TMK m. 165) karar verilmiş ise de, … Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Bilirkişi Kurulundan alınan 23.10.2014 tarihli sağlık kurulu raporunda davalının akıl hastalığının geçmesine olanak bulunmadığı yönünde herhangi bir açıklama bulunmamaktadır. Bu durumda alınan rapor Türk Medeni Kanununun 165. Maddesi kapsamı karşısında yetersiz olup hüküm vermeye elverişli değildir. o halde davalı erkek hakkında tam teşekküllü devlet hastanesi veya üniversite hastanesinden Türk Medeni Kanununun 165. Maddesi gereğince, davalı erkeğin akıl hastası olup olmadığı, mevcut bir hastalık varsa bu hastalığın diğer eş yönünden çekilmezlik unsuru taşıyıp taşımadığı ve hastalığın geçmesine olanak bulunup bulunmadığı konusunda sağlık kurulundan rapor alınarak, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2013/22120 E. 2014/4922 K. sayılı kararı
- Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma Davası
Davalının ‘’şizofren’’ tanısıyla ilki 15.06.2012 ile 02.08.2012 tarihleri, ikincisi 09.11.2012 ile 23.12.2012 tarihleri arasında olmak üzere iki kez ruh sağlığı ve hastalıkları hastanesinde yatırılarak tedaviye alındığı, 18.01.2013 tarihli resmi sağlık kurulu raporunda ‘’Şizofreni’’ tanısı konulduğu, medeni hakları kullanamayacağı ve başkasının bakımına muhtaç olduğu bildirilmiştir. Bu rapora dayanılarak davalı vesayet altına alınmıştır. Dosyaya alınan, tedavisiyle ilgili evraklarda, öz bakımının azaldığı, duygulanımının künt, dikkatinin azaldığı, iç görüsünün bulunmadığına ilişkin tespitler yer almaktadır. Davalının hastalığının geçmesine tıbben olarak bulunup bulunmadığı raporda belirtilmemiştir. Bu haliyle rapor hüküm kurmaya yeterli değildir. o halde mahkemece davalının hastalığının geçmesine olanak bulunup bulunmadığının resmi sağlık kurulu raporu ile tespiti, bunun sonucuna ve dosyada mevcut tedavi evraklarında tespit edilen bulgulara göre hastalığın ortak hayatı davacı eş için çekilmez hale getirip getirmeyeceğinin değerlendirilmesi gerekir. Hastalığın geçmesine olanak bulunup bulunmadığı tıbben belirlenmeden salt tanık beyanlarıyla çekilmezlik olgusu saptanamaz. Açıklanan hususlar nazara alınmadan eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru bulunmamıştır.
Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma Dava Dilekçesi
Boşanma Davası’nda görevli mahkeme, Aile Mahkemesidir. Aile Mahkemesi bulunmayan yerlerde ise Asliye Hukuk Mahkemesi, Aile Mahkemesi sıfatıyla bu davayı görecektir. Yetkili mahkeme ise; eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa 6 aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesidir. Yol gösterici olması açısından aşağıda Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma Davası Dilekçe Örneği ana hatlarıyla yer almaktadır; fakat her somut olayda yaşanan durumların farklı olduğu düşünüldüğünde dilekçelerin içeriklerinin de birbirinden farklı olacağı unutulmamalıdır. Dilekçede yazılacak olay örgüsünün(açıklamalar), delillerin ve talep edilecek hususların farklılık arz edecek olmasından dolayı boşanma alanında uzmanlaşmış bir boşanma avukatından vekillik hizmeti alınması, gerek dilekçelerin hazırlanması gerekse de dava sürecinin hak kaybına uğramadan sürdürülmesi açısından faydalı olacaktır.
ANKARA NÖBETÇİ AİLE MAHKEMESİ’NE
DAVACI : Ad-Soyad (T.C Kimlik No) – Adres
VEKİLİ : Av. Ad Soyad – Adres
DAVALI : Ad-Soyad (T.C Kimlik No) – Adres
KONU : TMK m. 165 uyarınca akıl hastalığı nedeniyle BOŞANMA, müşterek çocuğun velayet hakkının davacıya verilmesi ve müşterek çocuk lehine …… TL iştirak nafakası talepli dava dilekçesidir.
AÇIKLAMALAR:
- Davacı müvekkil ile davalı ……… tarihinden bu yana evlidir. Tarafların bu evlilikten …… doğumlu müşterek çocuğu bulunmaktadır. Davacı müvekkil, …………. olup aylık geliri … TL’dır. Davalı taraf ise ………………… olup aylık geliri ………. TL’dır.
- Davalı, yaklaşık … yıl önce akıl hastalığına yakalanmıştır. Davalının rahatsızlığı nedeniyle taraflar birçok hastaneye ve tedavi merkezlerine başvuruda bulunmuş, ancak davalı eş bir türlü iyileşememiştir. Davalının akıl hastalığının iyileşme ihtimalinin bulunmadığı heyet raporu ile sabittir (EK-1).
- Davacı açısından davalı ile olan evliliği uzun zamandan beri hastalığı nedeniyle çekilmez bir hal almıştır. (Buraya evlilik birliğini davacı açısından çekilmez hale getiren cinnet nöbetleri, ağlama krizleri, sürekli agresiflik, sinir krizi geçirerek saldırganlık göstermek gibi durumlar yazılarak somut olay ayrıntılı bir biçimde açıklanmalıdır.) Davacı müvekkil, davalının rahatsızlığı nedeniyle çocuğunun psikolojik bir zarar görmemesi açısından ….. gün/hafta/ay önce müşterek konuttan çocuğu ile birlikte ayrılmıştır.
- Tüm bu nedenlerle tarafların boşanması talepli dava açılması zarureti doğmuştur.
HUKUKİ DELİLLER: Tanık, nüfus kayıt örneği, heyet raporu ve ilgili her türlü yasal delil. (Akıl hastalığı nedeniyle boşanmayı ispatlayacak deliller burada belirtilmelidir.)
HUKUKİ SEBEPLER: TMK, HMK ve ilgili her türlü yasal mevzuat.
SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda ayrıntılı olarak açıklanan nedenlerle;
- Davamızın kabulü ile tarafların davalının akıl hastalığı nedeniyle TMK m. 165 uyarınca BOŞANMALARINA,
- Müşterek çocuğun velayetinin dava devam ederken tedbiren ve dava sonunda kesin olarak davacı müvekkile verilmesine,
- Müşterek çocuğun bakım ve ihtiyaçları için aylık …. TL dava devam ederken tedbiren ve dava sonunda iştirak nafakası olarak devam etmek üzere nafaka ödenmesine,
- Yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafından ödenmesine karar verilmesini saygılarımızla vekaleten arz ve talep ederiz.
Davacı Vekili
Av. Umur YILDIRIM
EK:
- Heyet Raporu