Adli süreç nasıl işler? Bu soru her ceza davası olan kişinin ilk merak ettiği sorudur. Ceza davalarında tüm aşamaları yargılanan kişi bilmek ister. Çünkü bu süreçlerin hepsinde savunma yapması ve kendini anlatması gerekir. Bu nedenle adli süreç nasıl ilerler bilmek ister. Ceza davaları en ağır yaptırımlara konu olabilecek suçlara yönelik yargılamanın yapıldığı dava türleridir. Bu davalarda süreç aşama aşama ilerler. Ceza davalarında; soruşturma, kovuşturma, istinaf, temyiz aşamaları bulunmaktadır.
Ceza davasına konu olan suçlar için şikayete bağlı olarak ya da re’sen Cumhuriyet savcısı soruşturma başlatır. Bu aşamada soruşturmaya yönelik delillerin toplanması ile bir iddianame hazırlanarak ceza davası açılması yönünde mahkemeye sunulur. Soruşturma aşaması ceza davasının başlamasından önceki aşamayı ifade eder. Soruşturma suç işlendiği öğrenildiği andan itibaren ya da şikâyete tabi suçlarda şikâyetin yapılması ile başlatılır. Adli süreç kısaca bu aşamalardan oluşur;
- Soruşturma aşaması: Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütür.
- Kovuşturma aşaması: Mahkeme ve yargılama safhası.
- İstinaf ve Temyiz aşaması: İstinaf Mahkemesi ve Yargıtay.
- Anayasa Mahkemesi
- Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
Soruşturmayı Cumhuriyet savcısı başlatmaktadır. Ceza davası açılarak yargılamaya başlandığında kovuşturma aşamasına da geçilmiş demektir. Mahkemenin kuracağı hükme tarafların 7 gün içerisinde istinaf başvurusu yapması durumunda ise ceza davası için istinaf aşaması söz konusu olur. İstinaf; yerel mahkeme kararlarına karşı üst derece mahkemelerinin inceleme yapması amacı ile başvurulan bir hukuk yoludur. Temyiz aşaması ise istinaf mahkemesinin vermiş olduğu kararlara karşı tarafların koşulları sağlamaları durumunda yapabilecekleri yüksek mahkeme başvurusudur. Temyiz incelemesini Yargıtay yapmaktadır. Kadim Hukuk ve Danışmanlık olarak bu makalemizde adli süreç nasıl işler konusunu ele alacağız.
Ceza Davasının Kanun Yollarındaki Tüm Aşamaları
Adli süreç, kişi hakkında, devletin ilgili yargı mercileri tarafından yani Cumhuriyet savcılıkları tarafından bir iddianame hazırlanması ile başlar. Bu iddianame savcılığın yapmış olduğu araştırmalar sonucu yeterli suç şüphesine ilişkin delili mevcut olması halinde hazırlanır. Daha sonrasında şüphelinin yargılanması aşaması için bu iddianameler ışığında bir kamu davası niteliğinde olan ceza davası açılır. Ceza davaları Ağır Ceza Mahkemesi ve Asliye Ceza Mahkemesi olarak adlandırılan genel mahkemelerde görülmekle birlikte Çocuk Mahkemesi, Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi ve Fikri ve Sınai Haklar Ceza Mahkemesi olarak adlandırılan özel mahkemelerde de görülebilir. Bu davalarda verilen kararlara karşı olağan kanun yolları mevcuttur. Bu olağan kanun yolları ile birlikte ceza davaları 4 farklı aşamadan oluşur. Bunlar soruşturma, kovuşturma, istinaf ve temyizdir.
Bölge Adliye Mahkemesi Aşamaları
- Ön İnceleme İçin Atama Bekliyor
- Ön İncelemede
- Nihai Karar Kaydedildi
- Gerekçeli Karar Yazıldı
Yargıtay Aşamaları
- Arşiv Bölümü Teslim Aldı
- İncelemede
- Savcı İncelemesinde
- Bölüm Dosyayı Savcıdan veya İşlemli Olarak Gelen Evraktan Teslim Aldı
- İlgili Yargıtay Dairesinde
- Ön İncelemede
- Arşivde
- İncelemede (karar aşaması)
- Yargıtay CBS’na Gönderildi
- Postalandı (dosya nihai kararla yerel mahkemeye gönderilir)
Karar Düzeltme – İtiraz Aşamaları
Yargıtay CBS Aşaması
- Karar Düzeltme Bölümüne Teslim Listesinde
- İncelemede
- Savcı İncelemesinde
- Bölüm Dosyayı Savcıdan veya İşlemli Olarak Gelen Evraktan Teslim Aldı
- Daireye Gönderilmek Üzere Bölümde
- İlgili Yargıtay Dairesinde (kararı veren Daire)
Kararı Veren Daire Aşaması
- İncelemede (karar aşaması)
- Yargıtay CBS’na Gönderildi
Yargıtay CBS
- İlgili Yargıtay Dairesinde (Ceza Genel Kurulu)
Yargıtay Ceza Genel Kurulu Aşaması
- İncelemede (ön inceleme)
- Arşivde (CGK)
- İncelemede (karar aşaması)
- Daireden Bölüme Teslim Listesinde (nihai karar verilmiş)
Yargıtay CBS
Postalandı (Yargıtay CBS tarafından dosya nihai kararla yerel mahkemeye gönderilir)
Anayasa Mahkemesi Aşamaları
- Komisyonlar Önünde İncelemede (arşiv)
- Kapalı (nihai karar verilmiş)
AİHM Aşamaları
Kabul Edilmez Bulunan Dosya Aşamaları
- Başvuruda bir karar alınması beklenmektedir.
- Başvuru ilk hukuki değerlendirmeyi beklemektedir.
- Başvurunun kabul edilmez olduğuna karar verilmiştir.
- Yargılama süreci sona ermiştir.
Kabul Edilebilir Bulunan Dosya Aşamaları
- Başvuruda bir karar alınması beklenmektedir.
- Başvuru ilk hukuki değerlendirmeyi beklemektedir.
- Görüşlerini sunması için Hükümet’e bildirilmiştir. (İç Tüzük 54/2-b). Görüş sunması istenmeden Hükümet’e bildirilmiştir. (İç Tüzük 54/2-b) Başvuru Hükümet’e, başvuruya ilişkin bilgi istemek üzere bildirilmiştir. (İç Tüzük 54/2-a)
- Esasa ve adil tazmine ilişkin karar.
- Başvuru, Büyük Daire’ye sevk edilme olasılığı nedeniyle beklemektedir.
- Başvuru Büyük Daire’ye sevk edilmiştir. Başvurunun Büyük Daire’ye sevk edilmesi talebi panel tarafından kabul edilmiştir. (İç Tüzük 43 ve 73)
- Davanın Büyük Daireye sevk edilmesinden sonra ikinci karar. (esasa ilişkin ve adil tazmin)
- Yargılama süreci sona ermiştir. Esasa ve adil tazmine ilişkin karar kesinleşmiştir. Yargılama sona ermiştir.
NOT: Kabul edilebilir bulunan dosyalarda tarafların başvurunun Büyük Daireye sevk edilmesi talebi yoksa 6. ve 7. aşamalar bulunmaz.
- İstinaf Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi başvurularını E-Devlet şifreniz ile dosya sorgulama ekranından sorgulayabilirsiniz.
- Yargıtay İçin Dosya Sorgu Ekranı: https://vatandasilam.yargitay.gov.tr/proxyYargitay/jsp/yargitay_jsp/yargitayDosyaSorguIlam.html
- AİHM İçin Dosya Sorgu Ekranı: https://hudoc.echr.coe.int/tur#{%22documentcollectionid2%22:[%22GRANDCHAMBER%22,%22CHAMBER%22]}

Ceza Dosyasında Soruşturma Aşaması
Ceza davalarında ilk aşama soruşturma aşamasıdır. Gereksiz yere dava açılmasının önlenmesi ve kovuşturmanın sağlıklı ve çabuk bir şekilde yapılabilmesini sağlamak amacı ile dava açılmadan önce hazırlık yapılması gerekmektedir. Soruşturma, suçları takiple yetkilendirilen mercilerin bir suçun işlendiği konusunda bilgi edinmeleriyle başlar. Nitekim suçları takiple görevli olan cumhuriyet savcılıkları ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği şüphesiyle karşılaştıklarında gerekli araştırmayı yapmak veya yaptırmakla yükümlüdür. Suçu öğrenme şekilleri özetle aşağıdaki gibidir;
- Doğrudan Öğrenme: Soruşturma aşamasında bir suçun işlendiğine dair emareler sonucu savcılık harekete geçer. Suçları takiple görevli olan Cumhuriyet savcılığı makamları suçu kendiliklerinden öğrenebilirler. Bu tür öğrenmeler makamların kendi gözlemleri sonucu veya bir başka suçun araştırılması sırasında bir başka suça rastlanması sonucu olabilir. Bu durumlarda savcılıklar re’sen harekete geçmektedir. Kanun suçları araştırmak ve ortaya çıkarmak görevini esas olarak cumhuriyet savcılıklarına vermektedir. Aslında suçun işlendiğine dair emareleri öğrenen cumhuriyet savcısı, kamu davası açmaya yer olup olmadığına karar verebilmek için işin gerçeğini araştırmak zorundadır.
- İhbar: Bir suçun işlendiğini öğrenmenin en yaygını ve önemlisi olan yol ise suçun ihbarıdır. İhbar bir suçun işlendiğini göre veya duyan kişilerin bunu takiple yetkili makamlara veyahut bunlara iletmekle yükümlü ola makamlara bildirmesidir. şikayete bağlı olmamakla birlikte suçlara ilişkin şikayet adı altında yapılan bildirimlere de ihbar denmektedir. Kişilerin ihbarda bulunmaları anayasa bulunan dilekçe hakkının kullanılmasının bir türüdür. Takip makamlarının bir suçun işlendiğini öğrenme yollarından bir diğeri ise suç duyurusudur. Kanunlarda belli kamu görevlilerine veya makamlarına bir suçun işlendiğini öğrendiklerinde bunu ilgili makamlara bildirme yükümlülüğü getirmiştir.
- Şikayet: Soruşturması ve kovuşturması şikayete bağlı olan suçlarla alakalı olarak suçtan zarar gören kimsenin, suçun failinin soruşturulmasını, kovuşturulmasını ve cezalandırılmasını yetkili makamdan istemesi şikayet yolu ile olur.
Adli Süreç Nasıl İşler? Bu sorunun ilk aşaması savcılık ve yerel mahkeme aşamasıdır. Ceza yargılaması aşamaları soruşturma ve kovuşturmadır. Ceza adalet sistemi, suçların soruşturulması, kovuşturulma (yargılanması) ve cezaların infaz edildiği üç evreden oluşur. Bu üç evreden soruşturmada şüpheli, kovuşturmada sanık, infazda hükümlü sıfatını alan kişilerin hepsi, adil yargılanma güvencesi altındadır. Soruşturma aşaması savcı kontrolünde gerçekleştirilir. Soruşturma evresi; suç isnadının bildirilmesi, ifade alınması, koruma tedbirlerine başvurulması ve dava açılması gibi birçok işlemin sonucunda karara bağlanan bir süreçtir. Kovuşturma aşaması ise iddianamenin kabul edilmesiyle mahkemenin karar vermesi arasında geçen süredir. Süreç olağan kanun yollarını kapsamaktadır.
- Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı-KYOK
Cumhuriyet savcısı soruşturma evresi ile ilgili araştırmaları öncelikle elde edilen delilleri değerlendirdikten sonra, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilmediği kanaatine varırsa kovuşturmaya yer olmadığına karar verecektir. Cumhuriyet savcısı tarafından verilen KYOK kararı yalnızca kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilmemesi halinde değil, kovuşturma olanağının bulunmaması halinde de verilebilir.
Cumhuriyet savcısına takdir yetkisi tanındığı hallerde, yani cezanın ortadan kaldırılmasını gerektiren şahsi sebep olarak etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasını gerektiren şartların ya da fail yönünden şahsi cezasızlık sebebinin bulunması hallerinde de cumhuriyet savcısı kovuşturmama kararı verebilecektir. Kovuşturmama kararı, suçtan zarar görene ve önceden ifadesi alınmış veya sorguya çekilmiş şüpheliye bildirilecektir. Cumhuriyet savcısı tarafından verilen kovuşturmama kararı idari niteliğe haiz bir karar olduğu için kesin hüküm teşkil etmemektedir. Bu sebeple cumhuriyet savcısı, kendiliğinden veya ilgilinin isteği üzerine, kovuşturmama kararını geri alabilir ve soruşturmaya devam edebilir, hatta yeni bir delil ortaya çıkması şartı ile aynı fiilden dolayı kamu davası açabilir. Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararına karşı Suçtan zarar gören kararın kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren 15 günlük süre içerisinde bu kararı veren Cumhuriyet savcısının yargı çevresindeki sulh ceza hâkimliğine itiraz edebilir.
- Kamu Davasının Açılmasının Ertelenmesi
Soruşturma evresinin sonunda Cumhuriyet savcısına tanınan bir yetki de, kamu davasının açılmasını erteleme yetkisidir. Bununla bir yandan önemsiz suçlardan dolayı kişinin sanık konumuna konulması önlenmiş, diğer yandan da mahkemelerin iş yükü azaltılmış olacaktır. Kamu davasının açılmasında kanun bazı şartların birlikte gerçekleşmesini aramaktadır.
- Suçun kanunda yazılı cezasının üst sınırı bir yıl veya daha az süreli hapis cezası olmalıdır.
- Suçun soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olmalıdır.
- Şüpheli daha önceden kasıtlı bir suçtan dolayı hapis cezasına mahkum edilmiş olmamalıdır.
- Yapılan soruşturma, kamu davası açılmasının ertelenmesi halinde şüphelinin suç işlemekten çekineceği kanaatini vermelidir.
- Kamu davasının ertelenmesi şüpheli veya toplum açısından kamu davası açılmasından daha yararlı olmalıdır.
- Suçun işlenmesi ile mağdurun ve kamunun uğradığı zarar, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmelidir
- Şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar gören uzlaşma teklifini kabul etmemiş olmalıdır.
Bütün bu şartların gerçekleşmesi durumunda şüphelinin suçluluğu konusunda yeterli şüphenin varlığına rağmen, cumhuriyet savcısı kamu davasının beş yıl süreyle ertelenmesine karar verebilecektir. Bu süre çocuklar bakımından üç yıldır; ancak savcının erteleme kararı vermesi zorunlu değildir. Beş yıllık erteleme süresi içerisinde şüpheli kasıtlı bir suç işlemediği takdirde cumhuriyet savcısı kovuşturmaya yer olmadığına karar verir. Aksi halde kamu davası açılacaktır.
- Kamu Davasının Açılması
Soruşturma evresinin sonunda toplanan deliller suçun işlendiği konusunda yeterli şüphe oluşturuyorsa, yani araştırma konusu fiilin suç olduğu ve suçlananında bu suçun faili olduğu konusunda yeterli delil elde edilmiş ve cumhuriyet savcısı işin kovuşturma evresine geçebilecek durumda olduğuna kanaat getirirse madde ve yer yönünden yetkili mahkemeye hitaben bir iddianame düzenler. Bundan amaç, daha önce de belirtildiği üzere, bir suçun işlenip işlenmediği ve bunun şüpheli olarak nitelendirilen kimse tarafından işlenip işlenmediği konusundaki uyuşmazlığı çözmesi için yargıç önüne götürmektir. İddianamenin mahkemeye sunulup, kabul edilmesi ile birlikte kamu davası açılmış olacaktır. Suç işlendiği konusunda yeterli şüphe oluşturacak delil var ise iddianame düzenlenmesi gerekmektedir. Ancak kanunda aksine hüküm bulunmaması gerekmektedir.
- İddianame
Adli süreç iddianame ile kovuşturma aşamasına geçer. İddianamede cumhuriyet savcısı kamu davasının açılmasını istemekle birlikte aynı anda kovuşturma yapılmasını ve sanığın cezalandırılmasını istemektedir. Madde ve yer bakımından yetkili mahkemeye hitaben düzenlenen iddianamede şüphelinin kimliği, müdafii, maktul, mağdur veya suçtan zarar görenin vekili veya kanuni temsilcisi, açıklanmasında sakınca yoksa ihbarda bulunanın kimliği, şikâyet edenini kimliği, şikayet tarihi, şüpheliye atfedilen suç ve uygulaması gereken kanun maddeleri yüklenen suçun işlendiği yer, tarih ve zaman dilimi, suç delilleri, şüphelinin tutuklu olup olmadığı, tutuklanmış ise gözaltına alma ve tutuklama tarihleri ile bunların süreleri gösterilmektedir. İddianamede ayrıca şüpheliye yüklenen suçu oluşturan olaylar, mevcut delillerle ilişkilendirilerek açıklanır. İddianamenin sonuç kısmına sadece sanığın aleyhine olan hususlar de lehine olan hususlarda konulur.

Ceza Davasında Kovuşturma Aşaması
- İlk Derece Mahkemeleri
Ceza davalarında ikinci aşama kovuşturma aşamasıdır. Kovuşturmanın amacı, cezai uyuşmazlığı, yani suç isnadı konusundaki uyuşmazlığı, kolektif olarak, kesin hüküm halini alacak bir son kararla çözmektir. Kovuşturma evresi, cumhuriyet savcısı tarafından yetkili mahkemeye verilen iddianamenin mahkemece kabulü veya dava açan belgenin yetkili mahkemeye verilmesiyle başlar ve hükmün kesinleşmesine kadar devam eder.
Kovuşturmada ilk aşama duruşma hazırlığı evresidir. Mahkemenin iddianameyi kabul etmesi ile birlikte yapılacak ilk iş, olarak duruşma gününü belirler. Daha sonra duruşmada hazır bulunması gereken kişilere çağrıda bulunur. Bu çağrılar usulüne uygun tebliğ ile yapılmalıdır. Soruşturma evresinde toplanan delillerin yanında eğer bir eksiklik kalmış ise bunlar da duruşma hazırlığı devresinde toplanır ve soruşturma evresinin eksiklikleri giderilir.
- Kovuşturma Yapmakla Görevli Ceza Mahkemeleri
Soruşturma evresini savcılık, kovuşturma evresini ise ceza mahkemeleri tarafından yürütülür. Kovuşturma evresinde görevli ceza mahkemeleri şunlardır:
- Ağır ceza mahkemesi (vergi suçları mahkemeleri, bilişim suçları mahkemeleri, finansal suçlar mahkemeleri)
- Asliye ceza mahkemesi
- Çocuk mahkemesi
- Çocuk ağır ceza mahkemesi
- Fikri ve sınai haklar ceza mahkemesi
- İcra ceza mahkemesi
- Duruşma
Duruşma kovuşturmanın en önemli aşamasıdır. Bu evrede sözlülük esastır. Cezai uyuşmazlığın çözümü için taraflar delilleri ve olayları sözlü olarak ortaya koyacak ve açıklayacaktır. Hâkim kararında sadece sözlü olarak dile getirilmiş beyanları esas alacaktır. Bu sözlülük ilkesinin bir gerekliliğidir. Bununla birlikte duruşmada tarafların hazır bulunması, işlemlerin tarafların yüzüne karşı yapılması gerekmektedir.
Duruşma sırasında ilk olarak çağrılanların hazır bulunup bulunmadığı kontrol edilir ve ardından sanığın sorgusuna geçilir. Bunun tamamlanması ile birlikte sıra delillerin ortaya konulmasına gelir. Bundan maksat, delillerin duruşmada kolektif hükme iştirak edecek olanların önüne koymaktır. Bu, delillerin müşterekliği ilkesinin bir gerekliliğidir. Nitekim son karar, ancak duruşmada ortaya konan ve tartışılan delillere dayandırılabilir. Bu ilkenin gereği olarak naip yargıç veya istinabe olunan mahkeme huzurunda delil ortaya koyma işlemlerine ilişkin tutanakların duruşmada okunması ve tartışılması kabul edilmiştir.
Delillerin duruşmada ortaya konulmaları için bunların ortaya konulmadan önce kabul edilmesi gerekmektedir. Tanık ve bilirkişinin davet edilmesinin veya başka bir delilin ortaya konulmasının duruşmada istenmesi, son kararın açıklanmasına başlanıncaya kadar mümkündür. Mahkeme ortaya konulması kabul edilmiş olan bir delilden savcı ve sanık-müdafiinin ortak rızaları olmadan vazgeçememektedir.
Delillerin ortaya konulması ile birlikte bir sonraki aşama cumhuriyet savcısı, müdafi veya vekil sıfatı ile duruşmaya katılan avukata tanıklara ve bilirkişilere doğrudan soru sormak imkânı tanınmıştır. Sanık ve katılan da başkan ve yargıç aracılığı ile bu kişilere soru sorabilmektedirler. Suç ortağının, tanığın veya bilirkişinin dinlenilmesinden sonra bunların beyanlarına karşı bir beyanı olup olmadığı katılana veya vekiline, cumhuriyet savcısına, sanığa ve müdafiine sorulur. İlerleyen süreçte suçun iddianamede belirtilen hukuki niteliği değiştiğinde bu değişiklik sanığa varsa müdafiine haber verilir ve kendisine “ek savunma” yapma imkânı tanınır.
- Hüküm
Duruşmanın sona erdiği açıklandıktan sonra son kararın verilmesi devresine geçilir. Son karar, yargılama makamının önüne getirilen uyuşmazlıkları doğrudan çözen karardır. Kanun buna hüküm demektedir. Hüküm sadece duruşmada ortaya konan ve tartışılan delillere dayandırılabilmektedir. Kanunun hüküm adını verdiği son kararlar beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, mahkûmiyet, güvenlik tedbirine hükmedilmesi, davanın reddi ve davanın düşmesi kararlarıdır.
- Beraat: Sübut konusundaki hüküm sanığın kendisine yüklenen fiili işlemediğinin sabit olduğu veya fiili işlediğinin sabit olmadığı şeklinde ise, beraat kararı verilecektir. Bunlarla birlikte fiilin kanunda öngörülen suç tiplerinden hiçbirine uymadığı, yüklenen suç yönünden failin kast veya taksirinin bulunmadığı ya da olayda bir hukuka uygunluk nedeninin bulunduğu sonucuna varılırsa, verilecek karar yine beraat kararı olacaktır.
- Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı: işlenen fiilin suç olma özelliğinin devam etmesine rağmen, etkin pişmanlık, bir şahsi cezasızlık sebebinin varlığı, karşılıklı hakaret veya işlenen fiilin içerdiği haksızlığın azlığı nedeniyle faile ceza verilmemesi durumunda da verilecek karar, ceza verilmesine yer olmadığı kararıdır.
- Mahkumiyet: Sanığın isnat konusu fiili işlediği, fiilin belli bir suçu oluşturduğu ve sanığın sorumlu olduğu sonucuna varılırsa, sıra cezanın verilmesine gelecektir. Cezayı içeren son karara mahkûmiyet kararı denir. Sanığın yüklenen suçu işlediği sabit olursa, belli bir cezaya mahkûmiyet yerine veya cezaya mahkûmiyetin yanı sıra güvenlik tedbirine hükmolunur.
- Davanın Reddi – Davanın Düşmesi: Aynı fil nedeniyle, aynı sanık için daha önce verilmiş bir hüküm veya açılmış bir dava varsa davanın reddi kararı verilir. Türk Ceza Kanununda öngörülen davayı düşüren sebeplerin varlığı ya da muhakeme şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması halinde, davanın düşmesi kararı verilir.
- Kararların Gerekçelerinde Bulunması Gereken Unsurlar
- Mahkûmiyet kararlarının gerekçesinde;
- İddia ve savunmada ileri sürülen görüşler
- Delillerle ilgili tartışmalar ve değerlendirmeler
- Hükme esas alınan ve reddedilen deliller
- Dosya içerisinde bulunan ve hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen deliller
- Ulaşılan kanaat
- Sanığın suç oluşturduğu sabit görülen fiili ve bu fiilin değerlendirilmesi
- TCK’ nun 61. ve 62. maddelerine göre cezanın belirlenmesi
- Aynı Kanunun 53 ve devamı maddelerine göre ceza mahkûmiyeti yerine veya cezanın yanı sıra uygulanacak olan güvenlik tedbirleri
- Cezanın ertelenmesine, hapis cezasının adli para cezasına veya tedbirlerden birine çevrilmesine veya ek güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına veya bu hususlara ilişkin istemlerin kabul veya reddedilmesine ait dayanaklar gösterilir.
- Beraat kararlarının gerekçesinde; 223. maddenin ikinci fıkrasında öngörülen ve beraat kararı verilmesini gerektiren hallerden hangisine dayanıldığı gösterilir.
- Ceza verilmesine yer olmadığına dair kararın gerekçesinde; CMK 223. maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkralarında öngörülen ve ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilmesini gerektiren hallerden hangisine dayanıldığı gösterilecektir. Mahkûmiyet, beraat veya ceza verilmesine yer olmadığı kararları dışında bir karar verilmesi halinde, bunun nedenleri de gerekçede gösterilir. Bozma üzerine verilen son karar da, ilk defa veriliyormuş gibi yazılmalıdır. Bozmayla ortadan kalkmış olan eski son karara göndermede bulunmakla yetinilemez.
Ceza Davalarında İstinaf
İlk derece mahkemelerinin son kararlarına karşı itiraz niteliğinde gidilebilecek kanun yolu istinaftır. İstinaf ilk derece mahkemelerinden verilen son kararlarda ki hataları veya hukuka aykırılıkları gidermek amacıyla kabul edilmiş bir kanun yoludur. İstinaf, henüz kesinleşmemiş son kararlara karşı kabul edilen bir yol olduğundan olağan kanun yoludur. İstinaf kanun yolunda ilk derece mahkemelerinin son kararları hem maddi yönden, yani mahkemelerin delillerin tespiti değerlendirmesi ve sübut konusundaki yanılgıları yönünden, hem de hukuki yönden yani mahkemelerin sabit kabul ettikleri olaylara hukuk normlarını uygularken hata yapıp yapmadıkları yönünden inceler. İstinaf yargılaması bölge adliye mahkemelerinin ceza dairelerinde yapılır. İstinaf kanun yoluna başvurulması ilk derece mahkemesinin kararının kesinleşmesini önler.
6 ay – 1 yılda sonuçlanır. Cezası 5 yıl ve altı olanlar için Yargıtay yolu kapalı. İstinaf kanun yolu 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 272 ile 285. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Kural olarak istinaf yargılamasının konusunu ilk derece mahkemesinin verdiği son kararlar oluşturur. Kanunda belirtilen bazı kararlara karşı istinafa başvurma imkanı ortadan kaldırılmıştır. İstinaf kanun yolunun temel amacı, ilk derece mahkemesi tarafından verilen nihayetinde kesinleşmemiş kararların hem maddi hem de hukuki sorun yönünden incelenip hataların giderilmesini sağlayarak yargılama hukukunun amacını gerçekleştirmektir. İstinafta amaç; somut olayda adil karar verilmesini sağlamaktır. İstinaf kanun yolunda dosya Bölge Adliye Mahkemesi tarafından incelenir. Yeni kurulduğu için ortama 6 ay içerisinde dosya sonuçlanır. İstinaf kararı neticesinde 5 yıl ve altı ceza alanlar Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunamazlar.
Ceza Davalarında Temyiz
Temyiz, bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin son kararlarındaki hataları veya hukuka aykırılıkları, yani “Bir hukuk kuralının uygulanmaması veya yanlış uygulanması” şeklinde ortaya çıkan hukuka aykırılıkları gidermek ve ülkede içtihat birliğini sağlamak amacı ile kabul edilmiş bir kanun yoludur. Temyiz, henüz kesinleşmemiş kararlara karşı kabul edilen bir yol olduğundan olağan kanun yoludur.
Bu yol, aynı zamanda bir hukuki derece yoludur. Nitekim temyiz yolunda, kural olarak bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin verdiği bozma dışındaki kararları hukuka uygunluk yönünden, yani dairelerin sabit kabul ettikleri olaylara hukuk normlarını uygularken hata yapıp yapmadıklarını inceler. Buna karşılık olarak maddi sorunlar üzerinde durulmamaktadır. Temyiz yargılamalarını yapacak makam Yargıtay’dır.
Anayasa Mahkemesi Aşaması
2012 yılından itibaren hukuk sistemimizde devreye giren bireysel başvuru mekanizmasıyla kamu gücünü kullanan kişi ile kurumların neden olduğu hak ihlallerine karşı ulusal hukuk düzeninde en üst düzeyde koruma sağlanması imkanı doğmuştur. Geride bıraktığımız dönem içinde bireysel başvurunun anayasal hak ve özgürlüklerin korunmasında, standardının yükseltilmesinde önemli bir işlev gördüğü söylenebilir.
Anayasa Mahkemesi ve sonrasında AİHM’e keyfi tutukluluğa karşı başvuru yapılabilmesi için öncelikle tahliye talebinin reddi, tutukluluğun devamı kararına itiraz süreçlerinin tamamlanması gerekmektedir. Aksi takdirde yapılacak başvuru iç hukuk yolları tüketilmeden ve etkin yollar denenmediği için reddedilecektir.
Tutukluluğa karşı bu süreçler bittikten sonra iç hukuk yolu son ret kararından itibaren 30 gün içerisinde Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunulmalıdır. Anayasa Mahkemesi süreci tamamlandıktan sonra 6 ay içerisinde AİHM’e başvurmalıdır. AİHM’ye tutukluluk için ayrı, disiplin soruşturmasında idarenin tutumunu, cezaevi şartlarının insanlık dışı muamele oluşturduğu için ayrı başvurularda bulunabilirsiniz.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Aşaması
Türkiye Cumhuriyeti Devlet’i tarafından haksız bir uygulama sonucu kendinizi kişi olarak doğrudan mağdur olarak nitelendiriyorsanız, mahkemeye şahsen veya alanında uzman bir avukat vasıtasıyla başvurabilirsiniz. AİHM’ ye sadece devlete karşı şikayette bulunabilirsiniz. AİHM 35. Madde uyarınca; iç hukuk yolları tüketilmelidir. Örneğin idari cezalar içeren kararlar için itiraz, iptal, gerekirse istinaf, temyiz yollarına; adli ve cezai kararlar için istinaf, temyiz yollarına gidilmeli.
Olağanüstü kanun yollarına şartlar varsa gidilmesi zorunlu değildir. Zira olağanüstü kanun yolları adı üstünde olağan kanun yolu değildir. Ancak tüm iç hukuk yolları tüketildikten sonra AİHM’ne başvurmak mümkün. İç hukuk yollarıyla nihai kararın verilmesinden itibaren altı aylık süre içerisinde başvuru yapılmalı. Başvuru dilekçesi imzalı olmalı. Başvuru AİHM tarafından daha önceden incelenmiş bulunmamalı.