Doktorluk mesleği hiç kuşkusuz saygı duyulan ve değer verilen mesleklerden biridir. Sosyal yaşam içerisinde her birey gerekli ölçüde dikkatli ve özenli hareket etmek, başkalarına zarar vermemek için önlemler almak mecburiyetindedir. Bazı kimseler açısından ise, dikkat ve özen yükümlülüğü bir nebze daha ağırdır. Bu bağlamda hekimin dikkat ve özen yükümlülüğü bulunmaktadır. Doktorun meslek alanı içinde olan bütün kusurları, hafif de olsa, sorumluluğun unsuru olarak değerlendirilecektir.
Hekimin, temel görevi meslek etiği ve hukuka uygun olarak mesleğini icra etmektir. Hekimin yükümlülükleri, vekâlet sözleşmesinden ve sair diğer hekim-hasta arasındaki sözleşmelerden kaynaklanabilir. Hekimin yükümlülüklerinin en önemlisi mesleğinin icrası için önem arz eden dikkat ve özen yükümlülüğüdür. Bu yükümlülüğün temeli de 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda yatmaktadır. Yasaya göre vekil üstlendiği iş ve hizmeti vekalet verenin menfaatlerini gözeterek sadakat ve özenle yürütmelidir.
Buna benzer durumlardan birisi de eser sözleşmelerinde mevcuttur. Türk Borçlar Kanunu’nun 470. Madde hükmü şu şekildedir: “Eser sözleşmesi, bir tarafın bir sonuç meydana getirmeyi taahhüt ettiği, diğer tarafın bunun karşılığında bir ücret ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.” Bu nedenle estetik ameliyatları da eser sözleşmesi kapsamına gireceğinden, hekimin yine dikkat ve özen yükümlülüğüne uygun davranması gerekmektedir. Kadim Hukuk ve Danışmanlık olarak bu yazımızda hekimin dikkat ve özen yükümlülüğünden bahsedeceğiz.
Hekimin Yükümlülükleri
Hekimin yükümlülükleri, hastayla olan iletişimin başladığı andan tedavisinin bitimi ve sonrasında takibinin yapılması süreçlerinin tamamında devam eder. Hasta ile olan iletişimle kast edilen hastaya nezaket çerçevesinde davranması ve saygı duyması gerektiğidir. Sonrasında uygun tedaviye karar verilmesi ile muayene yükümlülükleri gibi yükümlülükler de gelir. Doğru teşhis ve tanının konulması da hayati önem taşır. Hastaya tanı koyma vb. bu süreçlerin tamamında hekimin göstermesi gereken yükümlülükler şu şekilde sıralanabilir:
- Hastanın onuruna ve kişilik değerlerine saygı gösterme yükümlülüğü,
- Tıbbi yardımı bizzat yerine getirme yükümlülüğü,
- Hasta öyküsü (Anamnez) alma yükümlülüğü,
- Muayene etme yükümlülüğü,
- Aydınlatma yükümlülüğü,
- Tanı koyma yükümlülüğü,
- Uygun tedavi yöntemini seçme yükümlülüğü,
- Özen yükümlülüğü,
- Konsültasyon önerme ya da bu yönde olan bir talebi kabul etme yükümlülüğü,
- Kayıt tutma yükümlülüğü,
- Hastanın özel hayatına saygı gösterme yükümlülüğü,
- Hastanın kişisel verilerini koruma yükümlülüğü,
Hekim hasta muayene olmak için geldiğinde gerekli bütün özeni göstermekle yükümlüdür. Hastaya karşı nazik davranmalı ve saygı göstermelidir. Teşhis koyarken ya da muayene ederken bütün işlemleri bizzat kendisi yerine getirmelidir. Hastanın öyküsünü dinleyerek muayeneyi de bizzat kendisi yapmalıdır. Hastaya olası bir teşhis ya da tanı konulduğu zaman gerekli bilgilendirmeleri de yine hekimin kendisi yapmalıdır. Uygun tedaviyi seçerken hasta ile görüşmeli ve tüm süreç boyunca dikkat ve özenli davranmalıdır.

Hekimin Dikkat ve Özen Yükümlülüğü Nedir?
Hekimin özen yükümlülüğü, iki boyutludur.
- Birinci boyutu, hekimin hastaya tıbbi bir müdahale edeceği zaman hastanın yararına davranması kısmındadır. Bu süreçte hastanın yararı gözetilir ve gerekli dikkat ve özene uygun davranılır. Kural olarak bu husus hukuk düzeninin her meslekte karşısındaki insandan beklediği yükümlülüklerdir.
- İkinci boyutu ise hekimin tıbbi bir müdahale esnasında tıbbi standardı sağlamasıdır. Bu da hekimin objektif ve sübjektif özene uygun davranması şeklinde gerçekleşir.
Hekimin özen yükümlülüğü; muayene, teşhis ve tedavi ile ilgili süreçtir. Tıbbi müdahalelerin tamamı hastanın vücut bütünlüğüne karşı yapılır ve özel hayatı kapsamına girer. Yukarıda ayrıntılı olarak da sıralanan hekimin yükümlülüklerinin tamamı dikkat ve özen yükümlülüğüne uygun olarak yapılmalıdır. Özetle hekimin hastaya zarar vermemesi, verilecek zararda da en az zarar verecek şekilde tedbirlerin alınması gerekmektedir.
Türk Ceza Hukuku’nda taksirden dolayı sorumluluktan bahsederken, özen yükümlülüğünün ihlali gündeme gelmektedir. Kural olarak hekim ile hasta arasındaki sözleşme ilişkisi vekalet ilişkisine dayanır. Vekâlet ilişkisinde kişilerin özen yükümlülüğüne uygun davranması gerekmektedir. Bunun dışında estetik operasyonlar vekalet değil eser sözleşmesinin kapsamına girmektedir. Hekim ile hasta arasındaki eser sözleşmesinde de dikkat ve özen yükümlülüğüne uygun davranılması gerekmektedir.
Hekimin Hukuki Sorumluluğu
Hekim tıbbi müdahale öncesi ve sonrasında, teşhis ve tanı koyarken, tedaviyi uygularken, olası bir ameliyat yaparken ya da ilaç yazarken gerekli dikkat ve özeni göstermekle mükelleftir. Ancak bazı durumlarda hekimin gerekli dikkat ve özeni göstermediği görülmektedir. Örneğin yanlış yapılan bir ameliyatta hastanın içinde sargı bezi unutmak ya da yanlış yazılan bir ilaç neticesinde hastanın hastalığının ilerlemesi hekimin dikkat ve özen yükümlülüğüne uygun davranmadığını göstermektedir.
Hekimin tıbbi bir müdahale nedeniyle sorumluluğundan bahsedebilmek için kusur, zarar ve illiyet bağının varlığı aranmaktadır. Yani hekim hasta üzerinde bir zarar meydana getirmelidir. Ve bu zararla hekimin eylemi arasında uygun bir illiyet bağı olmalıdır. Hastanın böyle bir zarara maruz kalması halinde hekimden maddi manevi tazminat talebinde bulunması mümkündür. Tazminatın miktarı gözetilirken hekimin kusur oranına bakılır bu da hekimin gerekli dikkat ve özeni gösterip göstermediğinin incelenmesi demektir. Bunun dışında hekimin gerekli dikkat ve özeni göstermemesi halinde oluşabilecek diğer sorumluluk türleri şu şekilde sıralanabilir:
- Cezai sorumluluk,
- Hukuki sorumluluk (Tazminat),
- Mesleki sorumluluk,
- İdari sorumluluk.
Hekimin Dikkat ve Özen Yükümlülüğünün Yasal Dayanakları
Hekim, hastanın durumu için gereken tüm tıbbi özeni göstermekle mükelleftir. Bu hastanın hayatını kurtarmaya yeterli olmazsa ya da sağlığını korumak mümkün olmazsa hekim yine de özen borcunu yerine getirmelidir. Yani hastanın acısını azaltmaya ya da dindirmeye çalışmalıdır. Bu hususlar Hasta Hakları Yönetmeliği’nin 14. Maddesinde tıbbi özen gösterilmesi başlığı altında yer almaktadır.
Bunların dışında Hasta Haklarına İlişkin Avrupa Statüsü madde 11 de şu şekildedir: “Her birey hastalığının her evresinde (aşamasında), mümkün olduğu ölçüde acı ve sıkıntıdan korunma hakkına sahiptir. Sağlık Hizmetleri, bu bağlamda(bu amaçla) hastanın tedavisinin kolay ve rahat geçmesi için gerekli tedbirleri almalıdır.”
Son olarak Türk Tabipleri Birliği Hekimlik Meslek Etiği Kuralları madde 5 şu şekildedir: “Hekimin öncelikli görevi, hastalıkları önlemeye ve bilimsel gerekleri yerine getirerek hastaları iyileştirmeye çalışarak insanın yaşamını ve sağlığını korumaktır. Meslek uygulaması sırasında insan onurunu gözetmesi de, hekimin öncelikli ödevidir. Hekim, bu yükümlülüklerini yerine getirebilmek için, gelişmeleri yakından izler.”

Hekimin Dikkat ve Özen Yükümlülüğü Hakkında Mahkeme Kararları
Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi, E. 2018/972 K. 2023/168, T.7.3.2023
Hekim ile hasta arasındaki ilişki vekalet sözleşmesine dayalı olup, uyuşmazlığın temelini teşhis ve tedavi hizmetini üstlenen doktorun bu kapsamda mevcut sorumluluğu ve özen borcu oluşturmaktadır. Buna göre vekil, vekalet görevini yerine getirirken yöneldiği sonucun elde edilememesinden sorumlu değil ise de, bu sonuca ulaşmak için gösterdiği çabanın, yaptığı işlemlerin, eylemlerin ve davranışlarının özenli olmayışından doğan zararlardan sorumludur. Doktor hastasının zarar görmemesi için, mesleki tüm şartları yerine getirmek, hastanın durumunu tıbbi açıdan zamanında ve gecikmeksizin saptayıp, somut durumun gerektirdiği önlemleri eksiksiz biçimde almak, uygun tedaviyi de yine gecikmeden belirleyip uygulamak zorundadır. Asgari düzeyde dahi olsa, bir tereddüt doğuran durumlarda bu tereddüdünü ortadan kaldıracak araştırmalar yapmak ve bu arada da koruyucu tedbirleri almakla yükümlüdür. 04.04.1997 tarihinde imzalanan ve 09.12.2003 tarihinde yürürlüğe giren Avrupa Biyotıp Sözleşmesi, 6023 sayılı Türk Tabipleri Birliği Kanununun 59/g maddesi uyarınca çıkarılan Hekim Etiği Yönetmeliği ile Hasta Hakları Yönetmeliği hükümlerinde de belirtildiği üzere, hasta tıbbi müdahaleyi gerçekleştirecek hekim tarafından tıbbi müdahale konusunda bilgilendirilmelidir. Bu kapsamda sağlık hizmetinin verilmesinde tıbbı gereklere uygun teşhis, tedavi ve bakımı özenle yapma görevi hekime ait olup, hastanın uygulanan ve diğer tanı, tedavi seçenekleri ve bu seçeneklerin getireceği fayda ve riskler ile hasta sağlığı üzerindeki muhtemel etkileri, komplikasyonları ve reddetme durumda ortaya çıkabilecek muhtemel fayda ve riskleri konusunda bilgi edinme hakkı bulunmaktadır. Hastayı bu şekilde aydınlatma yükümlülüğü bulunan hekim, bu yükümlülüğünü mevzuata ve usule uygun şekilde yerine getirdiğini kanıtlamakla yükümlüdür. Özetle, hekim görevini özenle yerine getirmeli ve hastanın bilgi alma hakkı kapsamında onu aydınlatmalıdır.
Dava konusu eylem aynı zamanda görevi ihmal suçunu da oluşturabileceğinden, dava tarihi itibariyle ceza zamanaşımı süresi dolmamış olduğundan davalının zamanaşımı itirazına itibar edilmemiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; uyuşmazlık, davacılardan …’ın 2013-2014 yıllarındaki hamileliği sırasında dava dışı kadın doğum uzmanından aldığı sağlık hizmeti sırasında doktorun tıbbi uygulama nedeniyle herhangi bir kusurunun bulunup bulunmadığının davacı …’ın hamilelik süresinin tamamının doktor … tarafından takip edilip edilmediği,davacılardan …’ın Down Sendromlu doğmasından önce doktorun aydınlatma yükümlülüğünü yerine getirip getirmediğini, davacıların davacı …’a yönelik işgörememezlik ile bakıcı ücreti tazminatı ve manevi tazminatın “tıbbi kötü uygulamaya ilişkin zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçe” kapsamında davalı … şirketinden talep edip edemeyeceği hususlarına ilişkindir. Usul ve yasaya uygun bilirkişi raporu hükme esas alınmıştır. Somut olayımızda davacı …’ın doğum öncesi ve sonrasında gerekli tetkiklerinin yapıldığı, ilgili tetkiklere dair bilgilendirildiği, küçük …’ın engel oranı sabit ise de; doktor tarafından yapılan ilk muayene tarihinin, gebeliğin başından itibaren olmadığı, muayene tarihinde gebeliğin 19 hafta 6 gün üzerinde olduğunun anlaşıldığı, bu tarihin, Down Sendromu tarama testinin yapılabileceği tarihten sonraki tarih olduğu, dava dışı hekimin dikkat ve özen yükümlülüğünü yerine getirdiği, atfetilecek bir kusurunun bulunmadığı anlaşıldığından maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2016/13748 E. 2019/6766 K. ve 29.05.2019 Tarihli Kararı
- Hekimin Dikkat ve Özen Yükümlülüğü
Vekil, hastanın zarar görmemesi için, mesleki tüm şartları yerine getirmek, hastanın durumunu tıbbi açıdan zamanında ve gecikmeksizin saptayıp, somut durumunun gerektirdiği önlemleri eksiksiz bir şekilde almak, uygun tedaviyi de yine gecikmeden belirleyip uygulamak zorundadır. Asgari düzeyde dahi olsa bir tereddüt doğuran durumlarda, bu tereddütü ortadan kaldıracak araştırmaları yapmak ve bu arada da koruyucu tedbirleri almakla yükümlüdür. Çeşitli tedavi yöntemleri arasında bir seçim yapılırken, hastanın ve hastalığın özellikleri göz önünde tutulmak, onu risk altına sokacak tutum ve davranışlardan kaçınmak ve en emin yol seçilmek gerekir. Gerçekten de müvekkil (hasta) mesleki bir iş gören vekilden, tedavinin bütün aşamalarında titiz bir ihtimam ve dikkat beklemek hakkına sahiptir. Gereken özen görevini göstermeyen vekil, BK 394/1(TBK 510) maddesi hükmü uyarınca, vekaleti gereği gibi ifa etmemiş sayılmalıdır. Bu genel açıklamalardan sonra somut olaya bakılacak olursa; mahkemece Adli Tıp Kurumu raporu esas alınarak hüküm verilmiş ise de hekimin ilk seans sonrası işleme devam etmekte kusurlu olup olmadığı, bu konuda gerekli özeni gösterip göstermediği, yapılan kimyasal peeling işlemi sonrasında hastanın yüzünde yanık ve kalıcı iz oluşabileceğine ilişkin hekimin aydınlatma yükümlülüğünü yerine getirip getirmediği hususlarında yeterli açıklamayı içermemektedir. Bu nedenle mahkemece, davacının itirazlarını karşılar şekilde, üniversitelerin tıp fakültelerinde görevli konusunda uzman ve özellikle içerisinde cildiye uzmanının bulunduğu öğretim görevlilerinden oluşturulacak 3 kişilik bilirkişi heyetinden taraf ve yargı denetimine açık rapor aldırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2018/3376 E. 2018/7454 K. ve 28.06.2018 Tarihli Kararı
- Hekimin Dikkat ve Özen Yükümlülüğü
Bir davada, dayanılan maddi olguları hukuksal açıdan nitelendirmek ve uygulanacak yasa hükümlerini bulmak ve uygulamak HUMK.76. maddesi gereği doğrudan hakimin görevidir. Davanın temeli vekillik sözleşmesi olup, özen borcuna aykırılığa dayanılmıştır. (818 s. BK. 386-390) Vekil vekalet görevine konu işi görürken yöneldiği sonucun elde edilmemesinden sorumlu değil ise de, bu sonuca ulaşmak için gösterdiği çabanın, yaptığı işlemlerin, eylemlerin ve davranışların özenli olmayışından doğan zararlardan dolayı sorumludur. Vekilin sorumluluğu genel olarak işçinin sorumluluğuna ilişkin kurallara bağlıdır. Vekil, işçi gibi özenle davranmak zorunda olup, en hafif kusurundan bile sorumludur. (BK.321/1 md.) O nedenle, hekimin ve hastanenin meslek alanı içinde olan bütün kusurları, hafif de olsa, sorumluluğun unsuru olarak kabul edilmelidir.
Vekil, hastasının zarar görmemesi için, mesleki tüm şartları yerine getirmek, hastanın durumunu tıbbi açıdan zamanında ve gecikmeksizin saptayıp, somut durumun gerektirdiği önlemleri eksiksiz biçimde almak, uygun tedaviyi de yine gecikmeden belirleyip uygulamak zorundadır. Asgari düzeyde dahi olsa, bir tereddüt doğuran durumlar da, bu tereddüdünü ortadan kaldıracak araştırmalar yapmak ve bu arada da, koruyucu tedbirleri almakla yükümlüdür. Çeşitli tedavi yöntemleri arasında bir seçim yapılırken, hastanın ve hastalığın özellikleri göz önünde tutulmak, onu risk altına sokacak tutum ve davranışlardan kaçınılmak ve en emin yol seçilmelidir. Gerçekten de müvekkil (hasta), mesleki bir iş gören vekilden, tedavinin bütün aşamalarında titiz bir ihtimam ve dikkat göstermesini beklemek hakkına sahiptir. Gereken özeni göstermeyen vekil, BK.nun 394/1 maddesi hükmü uyarınca, vekaleti gereği gibi ifa etmemiş sayılmalıdır.
Danıştay 1. D., E. 2014/1763 K. 2014/1714 T. 2.12.2014
Dosyada bulunan belgelere göre, bir haftalık bebeğin böbrek ameliyatı sırasında koter cihazı ile sağ elinin yandığı, Plastik Cerrahi Bölümü tarafından konsülte edilerek yanık tedavisine başlanıldığı, ancak dosyada anılan Bölümün muayene ve tedavisine, yanığın durumuna ilişkin belgelerin bulunmadığı, bilirkişi raporunda bebeğin son durumunu görmeden bu hususta hekim kusuru olup olmadığı yolunda görüş bildirilemeyeceğinin belirtildiği, fezlekede daha ziyade bebeğin Batman F1 Hastanesindeki ameliyatının uygun olmadığı belirtilmekle birlikte, şüpheli hekimin gerçekleştirdiği ameliyatta koter yanığı oluşmasına ne şekilde sebep olunduğu, bu durumun hekimin dikkat ve özen yükümlülüğü kapsamında olup olmadığı hakkında bir değerlendirme yapılmadığı, yanığın tedavisine başlanıldığı vurgulanarak ihmal bulunmadığı belirtilmiş ise de, yanığın tedavi edilip edilmemesinden daha önemlisi bebekte taksirle yanık oluşmasına sebebiyet vermek olduğu, şüphelinin böbrek ameliyatı sırasında gereken dikkat ve özeni göstermeyerek bir haftalık bebeğin sağ elinin yanmasına ve elinde kalıcı hasara neden olduğu anlaşılmıştır.