Ceza davasında durma kararı; CMK’nın 223/8. maddesine göre, “soruşturmanın veya kovuşturmanın yapılması şarta bağlı tutulmuş olup da şartın henüz gerçekleşmediği anlaşılırsa: gerçekleşmesini beklemek üzere” verilen bir hüküm türüdür. Durma kararı diğer hüküm türlerinden farklı olarak yargılamayı sona erdirmez yalnızca duruşmaya ara verilmesini yani geçici olarak tatil edilmesini sağlar. Diğer mahkeme ya da kurumlardan gelen cevaba kadar davaya bakılmaz. Durma kararı kovuşturmanın her safhasında verilebilir. Derhal beraat kararı verilebilecek hâllerde ise durma kararı verilemez. Davanın durması, 5721 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223/8. maddesinde “Duruşmanın Sona Ermesi ve Hüküm” başlığı altında düzenlenmiştir. Ceza davasında durma kararı şu suçlarda verilebilir;
- 5237 sayılı TCK’nın 299.maddesinde düzenlenen Cumhurbaşkanına hakaret suçu,
- 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılamaları Hakkında Kanuna tabi kişiler hakkındaki eylemler,
- 5237 sayılı TCK’nın 301.maddesinde düzenlenen Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin kurum ve organlarını aşağılama suçu,
- 5237 sayılı TCK’nın 305.maddesinde düzenlenen Temel milli yararlara karşı hareket suçu,
- 5237 sayılı TCK’nın 306. maddesinde düzenlenen Yabancı Devlet aleyhine asker toplama suçu,
- Hakim ve Savcıların görevleriyle ilgili işledikleri suçlar,
- Noterlerin görevleri nedeniyle ilgili işledikleri suçlar,
- Avukatların görevleri nedeniyle işledikleri suçlar,
- Zabıta amirlerinin görevleri nedeniyle işledikleri suçlar,
- 213 sayılı Yasanın 367. maddesi uyarınca aynı Yasanın 359. maddesindeki suçlar,
- Milletvekilinin dokunulmazlığının kaldırılması,
- Anayasa Mahkemesi somut norm denetimi.
Durma kararı, soruşturma ve kovuşturmanın şarta bağlı tutulduğu hallerde ve şartın henüz gerçekleşmediğinin ancak gerçekleşme ihtimalinin bulunduğu durumlarda, bu şartın yerine getirilmesini beklemek üzere verilir. Bu hususu açar isek, durma kararı verilebilmesi için gerekli olan ilk husus; sanık veya sanığın üzerine atılı suç hakkında soruşturma veya kovuşturma yapılabilmesi şarta bağlı tutulmuş olmasının gerektiğidir. Bu durum bazen sanığın kişiliğinden kaynaklanır, bazen de sanığın üzerine atılı suçlamadan kaynaklanır. Kadim Hukuk ve Danışmanlık olarak bu yazımızda ceza davasında verilen durma kararından bahsedeceğiz.

Ceza Davasında Durma Kararı Nedir?
Ceza davalarında durma kararı; savuşturma ve kovuşturmanın şarta bağlandığı hallerde verilen, şartın gerçekleşmediği durumlarda ancak gerçekleşme ihtimalinin olduğu durumlarda şartın yerine getirilmesini beklemek için verilmektedir. Örneğin doğrudan iddianame ile açılan bir dava olabilir. Bu durumda mahkeme eylemin Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Yasa’ya tabi olduğunu düşünürse durma kararı verir. Çünkü muhakeme (soruşturma izninin verilip verilmeyeceği) koşulunun gerçekleşip gerçekleşmediği belirsizdir. Durma kararının verilmesi için sanık hakkındaki suçun var olması gerekir aksi takdirde suç şüphesi kalmadıysa sanığın suçsuz olduğu anlaşılmıştır. Bu durumda doğrudan beraat kararı verilir ve koşulunun gerçekleşip gerçekleşmediğini beklenmez. Çünkü ortada sanık hakkında suç şüphesi kalmamıştır.
Bu karar ile yargılama sona ermez, sadece şartın gerçekleşmesi için durur. Bu nedenle, durma kararları aleyhine istinaf veya temyiz kanun yoluna gidilemez. İstinaf veya temyiz kanun yolu hükümler için gidilebilir. Durma kararı aleyhine itiraz edilebilir. İtiraz kanun yolu, ilk derece mahkemesinin verdiği bir kararın aynı derecede yer alan bir başka mahkeme tarafından değerlendirilmesi için öngörülmüştür. İtiraz süresi gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftadır. (CMK 268/1. madde)
Ceza Davasında Durma Kararı Şartları
Ceza davasında durma kararı, soruşturma ve kovuşturma evrelerinin şarta bağlı tutulduğu durumlarda şart henüz gerçekleşmemişse ancak gerçekleşme ihtimali bulunuyorsa, şartın yerine getirilmesi için verilen bir karardır. Durma kararının verilmesi için öncelikle sanık veya sanığın üzerine atılı suç hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasının belirli bir şarta tabi tutulmuş olması gerektiğidir. Bu durum sanığın kişiliğinden kaynaklanabileceği gibi suçtan da kaynaklanabilir. Aşağıda ayrıntılı olarak durma kararı verilebilecek durumlar örneklendirilmiştir.
Eğer bir davada derhal beraat kararı verilebiliyorsa durma veya düşme kararı verilmez. Soruşturma ya da kovuşturmanın şarta bağlanmış olması halinde, durma kararı verilerek bu şartın gerçekleşmesi beklenir. Süreç içerisinde şartın gerçekleşmediğine dair bir cevap Mahkemeye ulaşırsa mahkeme bu durumda düşme kararı verecektir. Çünkü artık şartın gerçekleşme ihtimali kalmamıştır. Ayrıca derhal beraat kararı verilebilen hallerde durma, düşme, ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilemez. Davanın durması kararının iki sebebi vardır:
- Soruşturma devresindeki şartın gerçekleşmesinin beklenmesi için verilir.
- Kovuşturma devresindeki şartın gerçekleşmesinin beklenmesi için verilir.
Soruşturma ve kovuşturma için aranan bu şartlar yani muhakemenin yapılabilmesi için aranan şartlara muhakeme engelleri de denir. Bunların varlığı halinde uyuşmazlık konusu çözülemez. Bazen de bu şartların bir kısmı gerçekleşirken bir kısmı gerçekleşmez. Bu halde de kovuşturma yapılamaz. Muhakeme engelleri, muhakemenin her aşamasında resen araştırılır. Bu engellere şikayet, izin, talep, karar, dava süresi, zamanaşımı, af, uzlaştırma gibi örnekler verilebilir. Bu şartlardan şikayet, izin, talep, karar, akıl hastası olmama şartının gerçekleşmediği anlaşılırsa durma kararı verilir.

Durma Kararı Kararı Hangi Durumlarda Verilir?
Soruşturma ve kovuşturmanın yapılmasının şarta bağlı tutulması halinde, yargılama esnasında bu şartın gerçekleşmediği fark edilirse durma kararı verilmektedir. Durma kararına karşı itiraz kanun yoluna başvurulması mümkündür ancak istinaf ya da temyiz başvurusunda bulunulamaz. Durma kararı verildikten sonra gerçekleşmesi gereken şartın gerçekleşmemesi halinde düşme kararı verilecektir. Örneğin şikayete tabi bir suçta kovuşturma evresine geçildikten sonra şikayetin yapılmadığı fark edilirse, şikayetin yapılıp yapılmayacağı incelenir ve kişi şikayet hakkını kullanmazsa düşme kararı verilir. Durma kararının verilebileceği bazı haller şöyledir:
- Şikayet: Türk Ceza Hukukunda suçlar kural olarak resen takip edilir. Ancak bazı durumlarda suçun takibi zarar görenin şikayetine bağlı tutulmuştur. İlgili kişi şikayette bulunmadıkça soruşturma ve kovuşturma aşamasına geçilmez. Yani şikayetin varlığı bir dava şartıdır. Suçun şikayete bağlı olması için mutlaka yasal düzenleme olmalıdır. Bir suçun basit hali şikayete bağlı ise kural olarak nitelikli halleri de şikayete bağlıdır. Örneğin TCK m. 125/1’deki hakaret suçu şikayete bağlı bir suçtur. Aynı maddenin dördüncü fıkrasındaki nitelikli hali (Hakaretin alenen işlenmesi halinde verilecek ceza arttırılır.) de şikayete bağlıdır.
- İzin: Bir suçta kovuşturma aşaması için izin şartı bulunabilir. Bu izin alınmadan dava açılamaz. Eğer dava açılırsa da durma kararı verilir. Yargılamanın devam edilmesi için bu iznin verilmesi gerekir yani bir muhakeme şartıdır. Eğer izin verilmezse davanın düşmesine karar verilir. Durma kararından sonra izin verilirse davanın devamına karar verilir. Ancak kişi hakkında beraat kararı verilebilecek durumdaysa durma veya düşme kararı göz ardı edilir ve doğrudan beraat kararı verilir. İzin fiile ilişkin bir durumdur bu nedenle suçun ortağı olan herkes için hüküm ve sonuç doğurur. Ayrıca kanunda aksi belirtilmemişse verilen izin geri alınamaz.
- Talep: Bazı suçlarda dava açılabilmesi için Adalet Bakanı bir talep göndermelidir. Bu bir dava şartıdır. Aksi halde söz konusu suç için yargılama yapılamaz. Doktrinde bu duruma resmi makamın şikayeti de denir. Adalet Bakanı’nın talebi üzerine Cumhuriyet Savcısı davayı açar. Kanunda öngörülen yasal süre içinde talebin yapılması gerekir aksi halde zamanaşımı hükümleri uygulanacaktır. İznin geri alınamadığı gibi talep de geri alınamaz. TCK m. 12’de bir yabancının Türkiye’de bulunup, Türkiye’nin zararına bir suç işlemesi halinde cezalandırılması gerekir. Ancak bu kişi için Adalet Bakanı’nın talebi dava şartıdır.
- Mütalaa: Kamu davası açılma şartlarından birisi de karardır. Karar iddia makamından alınan görüştür. Cumhuriyet savcısı işlendiği iddia edilen suç hakkında maddi olayları dahil tüm araştırmaları yapar. Delilleri topladıktan sonra dava açılıp açılmaması hakkında mütalaa verir.
Durma Kararı Verilmesinde Usul
Mahkeme yargılama yaparken soruşturma ve kovuşturmanın yasalar tarafından izin, karar, mütalaa alınması gibi şarta bağlı tutulmuş olduğunu ancak o şartın yerine getirilmediğini ve halen getirilme ihtimali olduğunu görür ise, “kamu davasının durmasına” karar verir. Bu karar ile birlikte yalnızca işaret koyulur ve esas dosya kapatılmaz. Zira durma kararı her ne kadar hüküm çeşitlerinin arasında sayılmış olsa da nihai bir karar değildir, ara karardır.
Tüm kararlar gibi durma kararı da gerekçeli olarak verilmelidir. Neden ve hangi yasaya dayanarak soruşturma ve kovuşturma yapılmasının şarta bağlandığı gösterilerek, bu husus gerekçelendirilir (CMK’nın 230/4. madde). Durma kararı son karar niteliğinde olmadığından bu kararla birlikte yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmolunmaz. Derhal beraat kararı verilecek hallerde, durma kararı verilemez. CMK’nın 223/8. maddesine göre durma kararına karşı ancak itiraz edilebilir. Bu madde ile yargılamanın durması kararının tâbi olacağı kanun yolu konusunda uygulamada zaman zaman çıkan tereddütler ortadan kaldırılmış.

Durma Kararına Karşı İtiraz Yolu
Hakim kararları ile kanunun gösterdiği hallerde mahkeme kararlarına karşı itiraz yoluna gidilebilir. (CMK m. 267) Hakimin verdiği bütün kararlara karşı itiraz yoluna başvurulabilir. Buradaki hakim sulh ceza hakimidir. Sulh ceza hakiminin kararlarına karşı temyiz başvurusu yapılamaz. Cumhuriyet savcısının da bazı kararlarına karşı itiraz edilebilir. Örneğin kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararına karşı ve kovuşturmaya yer olmadığı kararına karşı itiraz edilebilir. Mahkemenin ise verdiği hükümler istinafa tabidir. Bu kararlara karşı itiraz yoluna gidilmez. Yalnızca durma kararına karşı itiraz yoluna başvurulabilir.
Durma kararı bir hüküm (son karar) değildir. Çünkü uyuşmazlığı çözmez. Bu nedenle durma kararına karşı itiraz yolu açıktır. İtiraz hakim ve mahkeme kararlarına karşı yapılır. Kanun ayrıca hüküm koymadıysa gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde itiraz edilebilir. İtiraz kararı veren mercie karşı yapılır. Zabıt katibine beyanda bulunulur. Bu beyan dilekçe veya tutanağa geçirilir. Tutanakla tespit edilen bu beyan ve imzayı mahkeme onaylar. Ancak durma kararına karşı istinaf veya temyiz yoluna başvurulamaz. Çünkü durma kararı niteliği itibariyle ara karardır.
Ceza Davasında Durma Kararı Yargıtay Kararları
Yargıtay 10. Ceza Dairesi E:2020/15909 K:2021/1300
Bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda sanık hakkında CMK’nin 223/8. maddesi uyarınca TCK’nin 191/4-a maddesinde yer alan “ısrar” koşulunun sağlanabilmesi amacıyla “Kamu Davasının Durmasına” karar verildiği anlaşılmakla; Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alma, kabul etme veya bulundurma suçundan dolayı, 5237 sayılı TCK’nin 191. maddesinin 2. fıkrası gereğince verilen “tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına” ilişkin kararlar sözü edilen fıkraya 14.04.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6217 sayılı Kanunun 20. maddesi ile eklenen son cümleye göre, durma kararı niteliğinde olup itiraza tabi olması nedeniyle, 5271 sayılı CMK’nın 264/2. maddesi uyarınca, itirazla ilgili gerekli kararın yetkili ve görevli itiraz merciince verilmesi için, dosyanın incelenmeksizin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına İADESİNE, 28.01.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Yargıtay 10. Ceza Dairesi E:2020/20215 K:2021/1097
Temyize konu Niğde 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 30/09/2020 tarih, 2020/112 esas, 2020/160 sayılı kararı ile Kamu Davasının Durmasına karar verilmiş olup, bu karar temyize tabii kararlardan olmayıp, durma kararı niteliğinde olduğundan CMK’nın 223/8. maddesi uyarınca itiraza tabi olduğu, 5271 sayılı CMK’nın 264/2. maddesi uyarınca itirazla ilgili olarak gerekli kararın yetkili ve görevli itiraz merciince verilmesi için, dosyanın incelenmeksizin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına İADESİNE, 26.01.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Yargıtay 11. Ceza Dairesi 07.07.2020, 2017/8843 Esas, 2020/4045 Karar
Sanık hakkında 25/05/2010 tarihli 1778/39 sayılı vergi suçu raporuna uygun olarak 2008 takvim yılında “sahte fatura düzenleme suçundan kamu davası açılmış ise de, Adana Vergi Dairesi Başkanlığı Denetim Grup Müdürlüğü’nün 01/08/2010 tarih ve 6291 sayılı mütalaasının “sahte fatura kullanma” suçuna ilişkin olduğu, atılı suça ilişkin verilmiş bir mütalaa bulunmadığı dikkate alınarak öncelikle durma kararı verilip, 213 sayılı VUK’nin 367. maddesi gereğince dava şartı olan mütalaanın verilip verilmeyeceği Vergi Dairesi Başkanlığından sorularak, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması.
Yargıtay 13. Ceza Dairesi 22.06.2020, 2020/1988 Esas, 2020/5977 Karar
Somut olayda; avukat olarak görev yapan sanık vekili olduğu bir davanın görüldüğü mahkeme hakimi olan müşteki O. K.’ye yönelik hakaret ve işyeri dokunulmazlığını ihlal suçlarını görev sırasında işlediği gerekçesiyle soruşturma işlemlerine başlandığı, 1136 sayılı Avukatlık Yasası’nın 58. maddesinde “Avukatların avukatlık veya Türkiye Barolar Birliği ya da baroların organlarındaki görevlerinden doğan veya görev sırasında işledikleri suçlardan dolayı haklarında soruşturma, Adalet Bakanlığının vereceği izin üzerine, suçun işlendiği yer Cumhuriyet savcısı tarafından yapılır hükmünü havi olduğu, ancak görev sırasında suç işlediği gerekçesiyle yargılanan sanık avukatın anılan Kanun maddesi gereği Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünden izin talep edilmesi gerektiği halde bu izin süreci işletilmediğinin anlaşıldığı yerel mahkemece durma kararı verilip izin prosedürünün işletilerek dosyanın Adalet Bakanlığı’na gönderilmesi ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesinin gerekmesi…
Yargıtay 10. Ceza Dairesi 15/06/2020, 2019/5688 Esas, 2020/2445 Karar
Somut olayda, mahkemece yargılama şartı gerçekleşmediği kabul edilerek “kamu davasının düşmesine” karar verilmiş ise de, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan TCK’nın 191. maddesinin 1. fıkrası uyarınca sanığın cezalandırılması isteğiyle açılan davada, TCK’nın 191/4, maddesi uyarınca kovuşturma şartının gerçekleşmediğinin anlaşılması durumunda Mahkeme tarafından CMK’nın 223. maddesinin 8. fıkrasının 2. cümlesi gereğince bu şartın gerçekleşmesini beklemek üzere “davanın durmasına karar verilmesi gerekirken, “davanın düşmesine karar verilmesi…