Ziynet eşyalarının iadesi davası; düğünde takılan ziynet eşyalarının kime ait olacağının tespiti ve kendisine ait olmayan ziynet eşyasını iktisap eden eşten iadesini için açılan davaya denir. Ziynet eşyalarının iadesi davası, boşanma davasının eki niteliğinde değildir. Gerek evlilik birliğinin devamı gerekse sonlanması durumunda eşin ziynet alacağına ilişkin dava açması mümkündür. Eşlerden biri ziynet eşyalarının rızası dışında elinden çıktığını iddia etmekte ise diğer eşe veyahut da üçüncü kişilere karşı ziynet alacağı davası açılabilmektedir. Ziynet eşyalarının iadesi davasına davaya bakacak olan mahkeme aile mahkemesi olup davaya bakacak yer mahkemesi de eşlerden birinin ikametgahı mahkemesi veya eşlerin son 6 aydır birlikte ikamet ettikleri yer mahkemesidir.
Ziynet eşyalarının iadesi davası hakkında tarafımıza sıklıkla; ziynet nedir, ziynet alacağı davası nedir, düğünden sonra takılan takılar ziynet davasına konu edilebilir mi, ziynet alacağı davasını kim açar, ziynet kadına mı aittir, düğün takıları kime ait olacaktır, ziynet alacağı davası nasıl açılır. Ziynet alacağı davasında zamanaşımı süresi var mıdır, ziynet alacağı davası nasıl ispat edilir, ziynet alacağı davasında görevli ve yetkili mahkeme neresidir soruları yöneltilmektedir. Makalemizde ziynet eşyalarının iadesi davası tüm ayrıntılarıyla ele alınmıştır.
Ziynet Eşyalarının İadesi Davası (Düğün Takıları) Nedir?
Ziynet eşyalarının iadesi davası; düğünde takılan ziynet eşyalarının kime ait olacağının tespiti ve kendisine ait olmayan ziynet eşyasını iktisap eden eşten iadesini için açılan davaya denir. Ziynet eşyalarının iadesi davası, boşanma davasının eki niteliğinde değildir. Ziynet kelimesi tek başına çok fazla kullanılmamakla birlikte TDK’daki anlamı süs, bezek olarak belirtilmiştir. Ziynet kelimesi daha çok ziynet eşyası olarak öne çıkar. Bu da genelde değerli eşyalar olarak ifade edilmektedir. Yani daha çok altın, elmas ya da gümüş ile beraber bu şekilde değerli taşlar üzerinden öne çıkmaktadır. Ziynet eşyalarının iadesi davası için açılacak davada harç miktarı, ziynetlerin değeri üzerinden (2022 yılı için binde 68,31/ 4) belirlenir.
Türk toplumunda genellikle evlenme sırasında düğün merasimi yapılmaktadır. Evlenen eşler bahse konu merasim sırasında birbirlerine ziynet eşyası hediye ettiği gibi, yakınları ve misafirleri tarafından da çeşitli takılar verilmektedir. Ancak, daha sonra taraflar çeşitli sebeplerle birbirlerinden düğünde takılan bu ziynetlerin iadesini talep edebilmektedirler. Bu da ziynet eşyalarının iadesi davası olarak yansımaktadır. Geleneklerimize göre, ziynet eşyası niteliği gereği takı mahiyetindedir. Her ne kadar çiftin yeni evlilik sürecine maddi anlamda destek olma gayesi taşısa da, takı eşyası olarak tasarlandığından kim tarafından kime takılmış olursa olsun kadına ait sayılmaktadır. Ziynet eşyası mahiyeti gereği bir bağışlama sözleşmesidir. Bağışlamanın geri alınmasına dair unsurların gerçekleşmesi ziynet eşyasının iadesini gerektirebilir ancak boşanma tek başına bağışlamanın geri alınmasına ilişkin şartların oluşmasını sağlamamaktadır.
TMK Madde 226.
Her eş, diğer eşte bulunan mallarını geri alır. Tasfiye sırasında, paylı mülkiyete konu bir mal varsa, eşlerden biri kanunda öngörülen diğer olanaklardan yararlanabileceği gibi, daha üstün bir yararı olduğunu ispat etmek ve diğerinin payını ödemek suretiyle o malın bölünmeden kendisine verilmesini isteyebilir. Eşler karşılıklı borçları ile ilgili düzenleme yapabilirler.
Maddenin birinci fıkrasında her eşin kişisel mallarını alabileceği ifade edilmekle, eşlerin diğer eşin zilyetliğinde bulunan mallarını da geri alabilecekleri ifade edilmiştir. İkinci fıkrada ise üstün yarar sahibi olduğu kanıtlanan tarafın, eşlerin paylı mülkiyetinde bulunan mallara dair taksim söz konusu olmadan ivazlı bir şekilde sahip olabileceğini belirtmiştir.
Düğün Takıları Nelerdir?
Düğün takıları; evlilik birliği kurulmadan önce, düğün töreninde, düğün töreninden sonra kişilere bağışlama amacı ile hediye edilir. Bu takılar gelin ya da damada düğün töreni esnasında takılabileceği gibi, takı kutusuna da konulabilir. Gelin ya da damadın akrabalarından herhangi biri de toplayabileceği gibi gelin ve damada verilmesi için onlara teslim edilebilir. Bu amaçla verilen altın, gümüş, para gibi mal varlığı değeri olan eşyalar düğün takıları olarak adlandırılır. Düğünde takılana örnek olarak şunlar verilebilir:
- Altın türleri (Tam, Yarım, Çeyrek, Cumhuriyet, Reşat vb.)
- Bilezik, bileklik
- Saat
- Altın kelepçe
- Küpe
- Yüzük
- Kolye
- Gerdanlık
- Takı seti
- Para (TL, $ vs. )
Düğün takılarının parasal yani maddi bir değeri bulunmaktadır. Örf-adet gereği çiftlere evlenmeleri nedeniyle hediye edilir. Takıların hükmü bağış niteliğindedir. Takıların geline takılması, damada takılması, gelinin ailesinden/çevresinden gelmesi, damadın ailesinden/çevresinden gelmesi ya da takı kutusuna konulması halinde geline hediye edilmiş sayılır. Bu düğün takıları ziynet eşyası olarak adlandırıldığından talep edilmesi de ziynet davası ile mümkündür.
Ziynet Eşyalarının İadesi Davası (Düğün Takıları) Kime Aittir?
Düğün takıları kimin hakkıdır? Boşanma davası açmayı düşünen her çiftin ilk sorduğu sorulardan biri budur. Çünkü maddi değeri oldukça fazla olan ziynet eşyaları her iki tarafından almak istediği eşyalardır. Düğün takıları; düğün töreni esnasında, sonrasında, öncesinde verilebilen takılar evlenen kişilerin akrabaları, arkadaşları ve diğer davetli kişiler tarafından hediye edilir. Bu eşyalar parasal töreni olan eşyalardır ve genellikle altın şeklindedir. Ziynet eşyaları da Yargıtay’ın yerleşik içtihatları uyarınca kadının kişisel malı niteliğinde olduğundan, kadının geri almasında hukuki yarar bulunduğu kabul edilmektedir. Olağan olanın dava konusu edilen ziynet eşyasının kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesidir. Başka bir anlatımla ziynet eşyasının erkeğin zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmaz. Bu sebeple kadın dava konusu ziynet eşyasının varlığını, evi terk ederken bunların zorla elinden alındığını ve götürülmesine engel olunduğunu, evde kaldığını ispat yükü altındadır.
Hayat deneyimlerine göre olağan olan ziynet eşyasının;
- Kadın üzerinde olması,
- Kadın tarafından evde saklanmış olması,
- Kadın tarafından muhafaza edilmiş olmasıdır.
Hayatın olağan akışında evden ayrılmayı tasarlayan kadın ziynet eşyasını;
- Önceden götürür,
- Gizler,
- Üzerinde götürür.
Kadın, olağan şartlar altında ortak konuttan ayrılırken geleceğinin güvencesi olan ziynet eşyalarını ortak konutta bırakarak eşini terk etmesi hayatın olağan akışına aykırı olduğundan kadın bu ziynet eşyalarını önceden götürmüş olabilir. Bilindiği üzere ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen türden eşyalardandır. Bu sebeple kadın ziynet eşyalarını önceden götürmemişse güvenli bir yere gizlemiş olabilir. Ayrıca ziynet eşyası rahatlıkla götürülebilen türden eşyalar olması nedeniyle de kadın, ziynet eşyalarını önceden götürmemişse, üzerine götürebilir. Üzerinde götürülebilecek durumlarda ziynetlerin miktarı ve kişi üzerinde taşınıp taşınamamasına göre de yargılamada esas alınabilmektedir.
Kanunlarda ya da diğer mevzuatta düğün takılarının kime ait olacağına dair kesin bir hüküm bulunmamaktadır. Ancak uygulamada ve mahkeme kararlarında düğün takılarının kadın eşe ait olduğu kabul edilmiştir. Hatta takının erkek eşin ailesi ya da çevresi tarafından takılması ile kadın eşin ailesi ya da çevresi tarafından takılmasının bir önemi yoktur. Buna benzer şekilde takının erkek eşe takılması ile kadın eşe takılması arasında da bir fark bulunmamaktadır. Her koşulda düğün takıları kadın eşe aittir.
Ziynet Eşyalarının İadesi Davasının Koşulları
Düğünde takılan takılar kural olarak kadın olan eşe aittir. Bu takının erkek eşin tarafından takılması, erkek eşe takılması halinde bir değişiklik söz konusu değildir. Ancak burada bir istisna bulunmaktadır. Eğer düğün takılarının kabul gören bu özelliğinin aksine bir gelenek bulunuyorsa yörede ya da taraflar aralarında aksini kararlaştırmışsa düğün takıları erkek tarafa da kalabilir. Ancak bu hususlar kesin bir şekilde hükmedilmemiştir. Düğünde takılan takılar aksine bir gelenek yoksa ya da taraflar aksini kararlaştırmamışsa kadına aittir. Yani düğünde kadına takılan takılar kadının kişisel malı sayılır. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin bir kararında da düğünde takılan takıların bağış olduğu ve kadının kişisel malı olduğuna hükmetmiştir. Kural olarak eşler arasında yasal mal rejimi edinilmiş mallara katılma rejimidir. Bu mal rejimine göre kişisel mallar ve edinilmiş mallar üzerinde yönetim, yararlanma ve tasarruf hakkı kişinin kendisine aittir. Düğün takılarının da kişisel mal olduğu kabul edildiğinde; bu takılar üzerindeki yönetim, yararlanma ve tasarruf hakları kadına aittir. Ziynet eşyalarının iadesi davasının kabulü için;
- İstek bulunmalı,
- Varlığı ispat edilmeli,
- Davalıda kaldığı ispat edilmelidir.
Davacı eş ziynetlere yönelik olarak mal rejimine bağlı olmadan istemde bulunabilir. Ziynet alacaklısı alacak hakkının yerine getirilmesi için istekte bulunmamışsa başka bir anlatımla usulüne uygun bir dava yoksa bu konuda karar verilemez. Dava dilekçesinde ziynetlerle ilgili bir talep yoksa sonradan istekte bulunulması iddianın genişletilmesi niteliğinde sayılır.
Ziynet eşyalarının iadesi davası, boşanma davasının devamı gibi görülmemelidir. Ziynet eşyalarının iadesine karar verilebilmesi için kesinleşmiş bir boşanma kararına gerek görülmemektedir. Aynı şekilde boşanma davasının reddedilmiş olması ziynet eşyalarının talep edilmesi bakımından bir engel değildir. Ziynet eşyasının varlığı ve artık davacıda olmadığı ispat edildiği takdirde davanın açılması mümkündür. Dikkat edilmesi gereken husus, ayrı olarak açılan davalarda da görevli mahkeme Aile Mahkemeleridir.
Ziynet alacağı istemi ve istenilen ziynet eşyaları belirsiz olmamalıdır. Mahiyeti gereği bir alacak davası türü olduğundan, davacı eşin ziynet eşyalarının miktarını veya bedelini dava dilekçesinde belirtmelidir. Bu bedelin belirtilmesi, dava bakımından önem taşımaktadır. Zira hakim sonrasında davaya konuyu ziynet eşyalarının değerinin talep edilenden daha fazla olduğunu tespit etse dahi talepten daha fazlasına karar veremeyecektir.
Ziynet Eşyalarının İadesi Davasında İspat
Türk Medeni Kanununun 6. maddesi uyarınca kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri hakkın dayandırdığı olguların varlığını ispat etmekle yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimse, iddia ettiği olayı ispat etmelidir.
Ziynet alacağı davasında davacının ispat yükü bulunmaktadır. Bu ispat yükünün kapsamı ziynetin varlığını ispat ve ziynetin davalıda kaldığını ispat şeklinde belirtilebilir. Ziynet alacağı davasında davacı kadın öncelikle dava konusu ziynet eşyalarının varlığın ispat etmelidir. Başka bir anlatımla kadının ispat yükündeki öncelik dava konusu altınların varlığını ispatlamış olmasıdır. Ziynet eşyalarının varlığı hususunda en önemli deliller, düğüne ait fotoğraf ve video kayıtlarıdır.
Anlatılanlara ek olarak, bazı durumlarda Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre, ziynet eşyalarının davacıda olmadığı, davalıda bulunduğu karine olarak kabul edilmektedir. Bu durumlara özellikle davacının müşterek konuttan ziynet eşyalarını almadan ayrılmasını gerektiren durumlardır. Özellikle karşı taraftan fiziksel şiddet gördüğü sabit olan kadının evden kovulduğu sırada ziynet eşyalarını alamayacak durumda olduğu Yargıtay’ca kabul edilmektedir. Bu gibi durumlarda ziynet eşyalarının kendisinde olmadığına ilişkin ispat yükü davalıya düşmektedir.
Düğünde Kadına Takılan Ziynet Eşyaları
Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre evlenme sebebiyle kadına gerek ailelerce ve gerekse yakınlarınca takılan ziynet eşyaları, ülke gerçekleri ve yöresel geleneklere göre bir yerde kadının geleceğinin güvencesidir. Evlenme sebebiyle kadına gerek ailelerce ve gerekse yakınlarınca takılan ziynetlerin emaneten takıldığı hususunda kadının bir kabulü olmadığı sürece düğünde davacı kadına takılmakla ona hediye edilmiş sayılır. Başka bir anlatımla evlilik sırasında kadına takılan ziynet eşyaları kim tarafından takılmış olursa olsun ona bağışlanmış sayılır. Yine Yargıtay tarafından kabul edilen görüşe göre erkeğe takılan ziynet eşyaları da kadına ait sayılmaktadır. Bu görüş, mevzuatta ziynet eşyalarına ilişkin bir düzenleme bulunmadığından Türk toplumunun gelenek görenekleri esas alınarak yerleşmiş bir görüştür. Bu sebepledir ki davacı kadının ziynet eşyalarının kendisinde olmadığını ispatlaması gerekmektedir. Bu ispat hususunda Yargıtay tarafından tanıkların beyanlarına başvurulması gerektiği savunulmaktadır. Tanıklarının beyanları görgüye dayalı olmalı, kadının aktarımına dayalı olmamalıdır.
Düğünde Erkeğe Takılan Ziynet Eşyaları
Düğün sırasında erkeğe hediye olarak takılan ziynet konusunda gerekirse o yöredeki örf ve adet araştırılmalıdır. Düğün sırasında erkeğe hediye olarak takılan ziynet o yöredeki örf ve âdete göre erkeğe verilmiş kabul edilip erkek tarafından daha sonra kadına verildiği ya da bağışlandığı ispatlanmışsa, bu ziynet eşyaları da kadına ait sayılır. Aksi durumda ise ziynet eşyaları erkeğe ait sayılmaktadır. Bazı yörelerde erkeğe takılan ziynet eşyalarının erkeğe ait olacağı kabul edilebilmektedir. Ancak Türk toplumunda bu duruma çok az rastlanmaktadır. Bu sebeple Yargıtay böyle bir iddia varsa bunun güçlü delillerle ispatlanması gerektiği görüşündedir. Ayrıca bu iddianın temeli, somut olaydaki yörenin köklü bir adetine dayanmalıdır. Erkeğin ziynet eşyalarının kendisine ait olduğu yönündeki iddiası eğer adetlere dayanmıyorsa o eşyanın kendisine bağışlandığı yönünde bir iddiaya dayanabilir. Ancak bu ihtimalde de davacı erkek bağışlamanın unsurlarının varlığını kanıtlamak zorundadır.
Davanın Kabulünü Gerektiren Olgular
Ziynet eşyalarının kadın üzerinde taşınması doğal ise de bu olgunun aksi her zaman ispat edilebilir. Kadının evden ayrılırken altınların taşıyacak durumda olmadığı anlaşılmışsa bu olgu dikkate alınmalıdır. Aksi ispat edilmediği sürece ziynet alacağı davasında kadının davasının kabulünü gerektiren olgular aşağıdaki gibi sıralanabilir;
- Kadının fiziksel şiddete uğrayarak evden ayrılması,
- Hastaneye giderek kadının evden ayrılması,
- Kadının kovularak evden ayrılması,
- Evlilik birliği sırasında kadının altınlarının bozdurulması,
- Kayın hısımlarınca kadının altınların elinden alınması,
- Kiralama suretiyle altın takılması,
- Kasa anahtarının bulunmaması.
Evden fiziksel şiddete uğrayarak ayrılan kadının altınları yanında taşıması/götürmesi beklenemez. Evden hastaneye gitmek üzere ayrılan bir kadının ziynet eşyalarını da üzerinde taşıması/hastaneye götürmesi olağan kabul edilemez. Aynı şekilde evden kovulmak suretiyle ayrılan bir kadının ziynet eşyalarını da üzerinde taşıması olağan kabul edilmemektedir. Davalının borçları ödemek üzere altınları bozdurduğu yönündeki beyanları yine Yargıtay tarafından davanın kabul edilmesi için yeterli bir sebep olarak görülmektedir.
Davanın reddini gerektiren olgular hakkında ise, yukarıda belirtilen durumların aksine, ziynet eşyalarının kadın üzerinde taşınması doğal olduğundan aksi olgunun gerçekleşmemesi davanın reddi için yeterlidir. Davacı kadın olağan koşullarda ortak konuttan ayrılmışsa, başka bir delil de bulunmuyorsa ziynet alacağına ilişkin dava reddedilmelidir. Aynı şekilde ziynet eşyaları, evi terk etmesinden sonra davalı tarafından davacıya geri verilmişse, kadın tarafından geri alınmamak üzere bağışlanmış veya verilmişse de davanın reddi gerekir.
Evlilik Birliği Sırasında Altınları Bozdurma
Dava konusu kadına ait altınlar koca tarafından bozdurulup değişik amaçlarla kullanılmış olabilir. Geri istenmemek üzere verdiğine ilişkin bir delil yoksa koca bozdurulan bu altınların karşılığını karısına vermek zorundadır. Dava konusu kadına ait altınların bozdurulması uygulamada genel olarak aşağıdaki şekillerde ortaya çıkmaktadır;
- Düğün borçları için,
- Araç alımı için,
- Kocanın kişisel borçları için,
- Kayın hısımları için,
- Kira borçları için,
- Evin ihtiyaçları için,
- İşyeri açmak için,
- Sağlık giderleri için,
- Taşınmaz alımı için,
- Balayı için,
- Birliğin borçları için vb.
Düğün borçları, araç alımı, kocanın kişisel borçları, kayın hısımı, kira borçları, evin ihtiyaçları, taşınmaz alımı, balayı, birliğin borçları, iş yeri açmak gibi nedenlerle bozdurulan altınların kadın tarafından geri istenmemek üzere verildiğine dair delil bulunmazsa, ziynet alacağı davasının bu sebeple kabulü gerekmektedir. Sağlık giderleri için bozdurulmuş olan ziynetler kadın eşin tedavi giderleri içi n bozdurulmuş olsa bile erkek eş bu altınları davacı kadının isteği ve onayı ile iade edilmemek üzere bozdurulduğunu ispat edememişse davanın kabulü gerekir. Benzer şekilde ziynetler, erkek eşin tedavi giderleri için bozdurulmuş olsa bile erkek eş bu altınları davacı kadının isteği ve onayı ile iade edilmemek üzere bozdurulduğunu ispat edememişse davanın kabulü gerekecektir.
Davanın reddini gerektiren olgular hakkında ise, yukarıda belirtilen durumların aksine, ziynet eşyalarının kadın üzerinde taşınması doğal olduğundan aksi olgunun gerçekleşmemesi davanın reddi için yeterlidir. Davacı kadın olağan koşullarda ortak konuttan ayrılmışsa, başka bir delil de bulunmuyorsa ziynet alacağına ilişkin dava reddedilmelidir. Aynı şekilde ziynet eşyaları, evi terk etmesinden sonra davalı tarafından davacıya geri verilmişse, kadın tarafından geri alınmamak üzere bağışlanmış veya verilmişse de davanın reddi gerekir.
Satılan Düğün Takılarının Talebi
Düğün takıları kural olarak kadının kişisel malvarlığına dahildir. Yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimine göre de kişisel mallar mal paylaşımına konu edilemez. Yani düğün takıları taraflar arasında katkı payı, katılma alacağı gibi hususlarla hesaplanamaz. Düğün takılarının talebi iki türlü mümkündür. Bunlardan birincisi evlilik birliğini sona erdirmek için açılan boşanma davası ile birlikte talep edilmesi, ikincisi ise boşanma davasından ayrı olarak açılan bir dava ile talep edilmesidir.
Düğün takılarının talebi kadın tarafından yapılır. Kadın genellikle düğün takılarının aynen iadesini talep eder. Eğer takıların aynen iadesi mümkün değilse takının nakdi değeri hesaplanır ve maddi değeri talep edilir. Ziynet eşyaları adı verilen düğün takıları, evlilik birliği içerisinde tarafların ortak ihtiyaçları için harcanmış ve bozdurulmuş olabilir. Bu durumda kadın taraf talep ederse erkek taraf yine de bunu karşılamak zorundadır. Erkek tarafın borçtan kurtulmasının tek yolu, kadın eşin ziynet eşyalarını geri almamak üzere verdiğinin kanıtlanmasıdır. Ancak kadın eşin bazı durumlarda düğün takılarını talep edemediği görülür. Bu durumlar şu şekilde sıralanabilir:
- Düğün takıları ve düğün takılarının nakde çevrilen kısmı kadının zimmetinde ise,
- Düğün takıları ve düğün takılarının nakde çevrilen kısmı kadın tarafın kişisel ihtiyaçları için kullanılması,
- Düğün takıları ve düğün takılarının nakde çevrilen kısmı için erkeğe ya da üçüncü bir şahsa ait olacağına dair taraflar arasında anlaşma bulunuyorsa.
- Düğün takıları ve düğün takılarının nakde çevrilen kısmı çalışmış ise,
- Düğün takıları ve düğün takılarının nakde çevrilen kısmının erkek tarafa ait olduğunu iddia eden geleneklerin bulunması.
Ziynet Eşyalarının İadesi Davası (Düğün Takıları) Görevli ve Yetkili Mahkeme
Kişisel eşyaların iadesine ilişkin davaların Türk Medeni Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden önce veya sonra açılmasına bakılmaksızın Aile Mahkemesinde görülmektedir. Bu nedenle Aile Mahkemesi bulunan yerlerde Aile Mahkemesinde; Aile Mahkemesi bulunmayan yerlerde ise Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenen Asliye Hukuk Mahkemelerinde davanın Aile Mahkemesi sıfatıyla görülüp karara bağlanması gerekmektedir.
Fakat Medeni Kanun döneminde boşanma gerçekleşmiş ise ve boşanma tarihinde taraflar arasında mal ayrılığı rejimi geçerli ise artık talep Borçlar Kanununa dayandığından davaya bakma görevi Asliye Hukuk Mahkemesine aittir. Aralarında dini nikah bulunan ancak resmi nikâh olmadan karı koca gibi yaşayan eşler arasındaki ziynet eşyası alacağına ilişkin taleplerde Türk Medeni Kanunu anlamında bir evlilik ilişkisi olmaması nedeniyle Aile Mahkemesinde değil de Asliye Hukuk Mahkemesinde görülecektir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile düzenleme altına alınmış olup, genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin dava açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. Ancak ziynet eşyası davası boşanma davası ile birlikte açılırsa o halde boşanma davasında yetkili olarak belirlenen mahkemeler de işbu davanın açılmasında yetkili sayılır.
Seçimlik Haklar
Aile mahkemesi hâkimi ziynet alacağı davasında davacının talebinden farklı bir karar veremez. Taleple bağlılık ilkesi gereğince taraflar talepleri ile bağlı olduğundan, taleplerinden fazlasına hükmedilmesini bekleyemezler. Bunun yanı sıra ziynet alacağı davalarında davacının seçimlik hakkı mevcuttur. Mahkeme yine istekle bağlıdır fakat davacı taleplerini sıralayabilmektedir. Bu seçimlik haklar;
- Ziynetlerin aynen iadesi,
- Ziynetlerin bedelinin iadesi,
- Aynen yoksa bedel iadesi,
- Aynen yoksa fiili ödeme tarihindeki bedel iadesi,
- Mislen iadesi.
Ziynet Eşyalarının İadesi Davasında Faiz
Ziynet eşyalarının iadesi davasında, davanın konusunu bir alacak hakkı oluşturduğundan davacı eş söz konusu alacağa ilişkin faiz talep edebilmektedir. İlgili talep dava dilekçesinde açıkça belirtilmelidir. Zira hakim taleple bağlılık ilkesi gereği kendiliğinden faize hükmedemez. Ancak dava dilekçesinde asıl alacağa bağlı olarak talep edilen faiz, asıl alacağın kabulü halinde kabul edilmek zorundadır.
Davanın kabulü halinde kararda esas alınacak faiz tarihi dava tarihi olarak karşımıza çıkmaktadır. Hükmedilecek faiz türü ise yasal faizdir. Aynı zamanda ziynet eşyalarının bedelinin talep edilmesi durumda değerin belirlenmesi bakımından da dava tarihi esas alınmaktadır. Davanın kısmi olarak açılması halinde ise ıslah edilen kısım bakımından dava tarihi itibariyle faize hükmedilememektedir. Söz konusu faiz hesaplamasında ıslah tarihi esas alınmalıdır.
Ziynet Eşyalarının İadesi Davasında İhtiyati Tedbir
İhtiyati tedbir, genel olarak hukukumuzda dava konusu alacağın dava konusu alacağın korunmasını sağlamaya yönelik bir hukuki korumadır. Geçici bir koruma tedbiri niteliğinde olup davalının dava konusu alacağın dava süresince bertaraf edilmesini önler. Hakim tarafından hakkın elde edilmesinin önemli derecede zorlanacak olması, hakkın elde edilmesinin imkansız hale gelecek olması, gecikme sebebiyle ciddi bir sakınca ve zararın doğacak olması durumları söz konusuysa talep halinde karar verilmektedir.
Ziynet eşyalarının iadesi davasında da hakim, davacı eşin talebi halinde ihtiyati tedbire karar verebilir. İhtiyati tedbire karar verilebilmesi için tedbir sebebi ve türü açıkça gösterilmelidir. Aynı şekilde davacı eş alacağın varlığını yaklaşık olarak ispat etmiş olmalıdır. Hakim eğer bahsedilen şartların varlığını tespit ederse her türlü tedbir kararına hükmedebilmektedir. Hakimin talebi reddettiği durumda ise ilgili red kararına karşı kanun yoluna başvurulabilir.
Ziynet Eşyalarının İadesi Davası (Düğün Takıları) Emsal Kararlar
Yargıtay HGK., E. 2017/1040 K. 2020/240 T. 4.3.2020
- Ziynet Eşyalarının İadesi Davası (Düğün Takıları)
- TMK 226. Madde
Kadına özgü ziynet eşyası niteliğindeki bilezik eşler arasında aksine bir anlaşma veya bu konuda yerel bir âdet bulunmadıkça evlilik sırasında kim tarafından hangi eşe takılmış olursa olsun kadın eşe bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğini kazanır. Bu ilkeden hareketle, davalı erkeğin düğünde toplam 12 adet bilezik takıldığını beyan etmiş olması karşısında, bu beyanın 6100 sayılı HMK’nın 188. maddesi gereğince mahkeme önünde ikrar kabul edilmesi gerekir. Bu durumda, düğünde davacı kadına 12 adet bilezik takıldığı hususu çekişmeli olmaktan çıkacaktır. O hâlde mahkemece bu bilezikler yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi gerekir.
Yargıtay Kararı – 2. HD., E. 2016/25863 K. 2018/10981 T. 15.10.2018
- Ziynet Eşyalarının İadesi Davası (Düğün Takıları)
- TMK 226. Madde
Yapılan yargılama ve toplanan delillerden, mahkemenin de kabulünde olduğu üzere ziynet eşyalarından 1,5 metre zincirin erkek tarafından kadından emanet alındığı iddiası ile elinden alındığı anlaşılmaktadır. Davacı-karşı davalı erkek de ziynet eşyalarından 1,5 metre zincirin emanet takıldığı için kadından alındığını kabul etmiştir. Evlilik sırasında kadına takılan ziynet eşyaları kim tarafından alınmış olursa olsun ona bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğini kazanır. Bu durumda, ziynet eşyalarının iade edilmemek üzere erkeğe verildiğinin ispatlanması halinde, erkek almış olduğu ziynet eşyalarını iadeden kurtulur.
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, 2020/949 E. – 2020/5378 Karar
- Ziynet Eşyalarının İadesi Davası (Düğün Takıları)
- TMK 226. Madde
Kadına özgü ziynet eşyaları, eşler arasında aksine bir anlaşma veya bu konuda yerel bir adet bulunmadıkça evlilik sırasında kim tarafından hangi eşe takılmış olursa olsun kadın eşe bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğindedir. Aksi halde, eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen mallar onların paylı mülkiyetinde sayılır.
Somut olayda, varlığı ispatlanan tel bilezik ve işlenmiş bilezikler kadına özgü ziynet eşyası niteliğinde olup, eşler arasında aksine bir anlaşma veya bu konuda yerel bir adet bulunmadıkça evlilik sırasında kim tarafından hangi eşe takılmış olursa olsun kadın eşe bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğindedir. Ancak varlığı ispatlanan gremse, reşat, tam, yarım, çeyrek, gram altınlar ise kadına özgü ziynet eşyası niteliğinde olmayıp, hangi eşe ait olduğu ispat edilememesi halinde onların eşlerin paylı mülkiyetinde olduğunun kabulü gerekir. O halde mahkemece yapılacak iş, taraf tanıklarından eşler arasında ziynet eşyalarına yönelik bir anlaşma veya bu konuda yerel bir adet olup olmadığı etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılması, tanık beyanlarının çelişmesi halinde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişkinin giderilmeye çalışılması, tüm deliller birlikte değerlendirilerek, kadına özgü olan ziynet eşyalarının kişisel mal olmadığının davalı koca, kadına özgü olmayan ziynet eşyalarının kişisel mal olduğunun ise davacı kadın tarafından güçlü ve inandırıcı delillerle ispatlanması halinde sonucuna göre, aksi halde kadına özgü olmayan ziynet eşyalarının eşlerin paylı mülkiyetinde olduğu kabul edilerek ziynet alacağı ve ziynetlerle ödenen konut kredisi nedeniyle artık değere katılma alacağının belirlenmesi olmalıdır.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2019/1799 Esas – 2019/5672 Karar
- Ziynet Eşyalarının İadesi Davası (Düğün Takıları)
- TMK 226. Madde
Ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardandır. Bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi, evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak, normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda, ziynet eşyasının varlığını, evi terk ederken bunların zorla elinden alındığını ve götürülmesine engel olunduğunu, evde kaldığını, kadının ispatlaması gerekir. Bunların davalı tarafın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmaz.
Nitekim Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2010/6059 Esas ve 2010/12297 Karar
- Ziynet Eşyalarının İadesi Davası (Düğün Takıları)
- TMK 226. Madde
Evlilik sırasında kadına takılan ziynet eşyaları kim tarafından alınmış olursa olsun kadına bağışlanmış ve ona ait sayılır. Dava konusu kadına ait altınlar koca tarafından bozdurulup farklı maksatlarla kullanılmış olabilir. Çeşitli nedenlerle (balayı masrafları, evin ihtiyaçları, düğün borçları ve bunun gibi başka masraflar) koca tarafından bozdurulan bu altınların karşılığının hibe edilmediği müddetçe kadına İADESİ EDİLMESİ ZORUNLUDUR. Ziynet eşyalarının iade edilmemek üzere kocaya verildiğinin, kadının isteği ve onayıyla ziynet eşyalarının bozdurulup ev ihtiyaçları için harcandığının davalı tarafça kanıtlanması halinde davalı koca düğünde takılan ziynet eşyalarını iade etmekten kurtulur. Dava konusu olayda davacıya ait olduğu anlaşılan ziynetlerin evliliğin devamı sırasında bozdurulduğu ve evin ortak giderlerine harcandığı davalı koca tarafından KABUL EDİLMEKTEDİR. Bu durumda ispat yükü davalı kocada olup, davacı kadının kendi rızası ile bir takım ziynet eşyalarını verdiği davalı koca TARAFINDAN İSPATLANAMAMIŞTIR. Ancak varlığı davacı tarafından kanıtlanan ziynet eşyaları yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle reddine karar verilmesi DOĞRU DEĞİLDİR.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2014/16026 E. 2015/9622 K. ve 27.05.2015 Tarihli Kararı
- Ziynet Eşyalarının İadesi Davası (Düğün Takıları)
- TMK 226. Madde
Kural olarak düğün sırasında takılan ziynet eşyaları, kim tarafından, kime takılırsa takılsın, kadına bağışlanmış sayılır ve artık kadının kişisel malı sayılır. Ne var ki mahkemece; tarafların düğünlerinde kuşak takılarak takıların ayrı ayrı takılmış olması tüm takıların gelinin kesesine atılması gibi bir durumun olmaması gerekçesi ile takılar ayrı ayrı değerlendirilmiş, yalnızca kadına takılanlar yönünden kabul kararı verilmiştir. O halde mahkemece yapılacak iş; hükme esas alınan bilirkişi raporunda, düğün sırasında geline ve damada takıldığı tespit edilen tüm takılar yönünden davanın kabulüne karar verilmesi olmalıdır.