Anayasa Mahkemesi Cumhurbaşkanını, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanını, Cumhurbaşkanı yardımcılarını, bakanları, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay Başkan ve üyelerini, Başsavcılarını, Cumhuriyet Başsavcıvekilini, Hâkimler ve Savcılar Kurulu ve Sayıştay Başkan ve üyelerini görevleriyle ilgili suçlardan dolayı Yüce Divan sıfatıyla yargılar. Genelkurmay Başkanı, Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanları da görevleriyle ilgili suçlardan dolayı yargılarken kullandığı sıfata “Yüce Divan” denir. Yüce Divanda, savcılık görevini Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı veya Cumhuriyet Başsavcıvekili yapar.
Anayasa Mahkemesi’nin görev ve yetileri 1982 Anayasa’sında dört başlık altında birleştirilmiştir. Bunlardan birincisi Anayasa değişikliklerindeki şekil, Kanunlardaki şekil ve esas yönlerinin Anayasa’ya aykırı olup olmadığı, Kanun hükmünde kararnamelerin şekil ve esas yönünden Anayasa’ya aykırı olup olmadığı, TBMM içtüzüğünün şekil ve esas yönünden Anayasa’ya aykırı olup olmadığıdır. Anayasa Mahkemesi’nin ilk görevi budur. İkinci görevi ise, siyasi partilerin kapatılması için açılan davalara bakmak hatta siyasi partilerin gelir ve giderlerini amaca uygun kullanıp kullanmadıklarını denetlemektir.
Anayasa Mahkemesi’nin üçüncü görevi, kişilerin hak ve hürriyetlerinin ihlal edilmesiyle yaptıkları bireysel başvuruları karara bağlamaktır. Son olarak Anayasa Mahkemesi Yüce Divan sıfatıyla Anayasa’da belirtilen kişilerin görevleriyle ilgili işledikleri iddia edilen suçlara ilişkin yargılama yapar. Önemli olan nokta bu kişilerin görevleriyle ilgili bir suç işlemesidir. Kadim Hukuk ve Danışmanlık olarak bu yazımızda Anayasa Mahkemesi’nin Yüce Divan sıfatıyla yaptığı yargılamadan bahsedeceğiz.
Anayasa Mahkemesi’nin Görev ve Yetkileri
Anayasa Mahkemesi diğer yüksek mahkemelerden (Yargıtay, Danıştay gibi) farklı bir statüye sahiptir. En temel değişikliği 2010 tarihinde yapılmış ve 11 asıl 4 yedek üye olmak üzere toplam 15 üyeden oluşan mahkemede görevlilerin görev süresi 12 yıl olarak belirlenmiştir. Üyelerin seçimi hakkında da farklı düzenlemeler belirlenmiştir. Kural olarak Anayasa Mahkemesinin, temel görevi norm denetimi yapmaktır. Anayasa Mahkemesi’nin görev ve yetkilerinin başlıca örnekleri şu şekildedir:
- Anayasa değişikliklerinin Anayasa’ya uygunluğunu denetlemek,
- Kanunların Anayasa’ya uygunluğunu denetlemek,
- Kanun hükmünde kararnamelerin Anayasa’ya uygunluğunu denetlemek,
- TBMM İç Tüzüğünün Anayasa’ya uygunluğunu denetlemek,
- Bireysel başvuruları inceleyerek karar vermek,
- Siyasi partilerin kapatılmasına karar vermek,
- Siyasi partilerin mali denetimlerini yapmak,
- TBMM üyelerinin dokunulmazlığının kaldırılma kararını denetlemek,
- TBMM üyelerinin üyeliklerinin düşürülmesine kararının denetimini yapmak,
- Uyuşmazlık Mahkemesi’nin başkanını seçmek,
- Yüce Divan sıfatıyla yargılama yapmak,
Kadim Hukuk ve Danışmanlık olarak bu yazımızda Anayasa Mahkemesi’nin Yüce Divan sıfatıyla yargılama yapması üzerinde duracağız. Anayasa Mahkemesi’nin Yüce Divan sıfatıyla yargılama yapması; bazı kişilerin görevleriyle ilgili suçlardan dolayı yargılanmasıdır. Örneğin Milletvekilleri, Uyuşmazlık Mahkemesi üyeleri, YSK üyeleri hatta üyelerinin hepsi milletvekili olan TBMM Başkanlık Divanı üyelerini yargılamamakta olup, Sayıştay’ın ve HSK’nın üyelerini yargılayabilir.
Yüce Divan Nedir?
Anayasa Mahkemesi Cumhurbaşkanını, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanını, Cumhurbaşkanı yardımcılarını, bakanları, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay Başkan ve üyelerini, Başsavcılarını, Cumhuriyet Başsavcıvekilini, Hâkimler ve Savcılar Kurulu ve Sayıştay Başkan ve üyelerini görevleriyle ilgili suçlardan dolayı Yüce Divan sıfatıyla yargılar. Genelkurmay Başkanı, Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanları da görevleriyle ilgili suçlardan dolayı yargılarken kullandığı sıfata “Yüce Divan” denir.
Yüce Divan ilk olarak 1876 Anayasası’nda Divanı Ali başlığı altında 92. Maddede düzenlenmiştir. Gerek görüldüğü zaman ve Padişah iradesi ile toplanan bu mahkemeler yargılama yapardı. Cumhuriyet Dönemi’nde Yüce Divan 1924 Anayasa’sında hukuk sistemine girmiştir. 1924 Anayasa’sının ilgili maddesine göre Bakanları, Danıştay ve Yargıtay başkanları ile üyelerini, Cumhuriyet Başsavcılarını görevlerinden doğan her türlü işte yargılamak için Yüce Divan kurulabilir.
1924 Anayasası döneminde TBMM’nin Yüce Divan kararları kanun hükmünde değildir. Yani kişiler Yüce Divan yargılaması sonucunda mutlaka mahkumiyete hükmedilmez. 1961 Anayasası döneminde ise Yüce Divan yüksek mahkemeler arasında sayılmamış ve ayrı bir başlık altında düzenlenmiştir. Ancak günümüzde Anayasa Mahkemesi kurulmuş ve Anayasa Mahkemesi’ne Yüce Divan sıfatıyla yargılama yetkisi verilmiştir. Yüksek mahkemelerin sayısı böylelikle dörde yükselmiş olup şu şekilde sıralanabilir: Yargıtay, Danıştay, Anayasa Mahkemesi ve Sayıştay. Ancak belirtmek gerekir ki Sayıştay doktrinde çoğu kişi tarafından yüksek mahkeme olarak sayılmamaktadır.
Yüce Divan’ın Kuruluş Amacı
Yüce Divan 1876 Anayasa’sından beri tüm Anayasal metinlerde yer almaktadır. Yalnızca 1921 Anayasa’sında olmayan Yüce Divan yargılaması, idari ya da yargı mercilerinin yüksek mertebelerindeki kişileri yargılamak için oluşturulmuştur. Mahkemeye verilen bu görev sadece görevleriyle ilgili suçlardan dolayı yargılama yapmak içindir. Yüce Divan sıfatıyla Anayasa Mahkemesi’ne görev verilmesinin sebebi kişiler arasındaki ayrım ya da kayırmanın önüne geçmektir.
Yüksek mercilerde görev alan bu kişilerin yerel mahkemelerde yargılanmamasının nedeni siyasi hesaplaşmalar gibi düşüncelerle haksızlığa uğrayacakları düşüncesinden kaynaklanmaktadır. Çünkü kişilerin karalamaya ya da hesaplaşma amacı için farklı noktalarda yargılanmasına neden olunabilir. Bu durum yargıya olan güveni zedeleyeceğinden Anayasa Mahkemesi’ne Yüce Divan sıfatıyla yargılama görev ve yetkisi verilmiştir.
Yüce Divanda Kimler Yargılanır?
Anayasa Mahkemesi’nin Yüce Divan sıfatıyla yargılama yapması yalnızca Anayasa’da belirlenen ve yukarıda da yer alan kişiler için geçerlidir. 18.10.1982 tarihli Anayasa’nın çeşitli maddelerinde Yüce Divan Yargılamasından bahsedilmektedir. Örneğin Cumhurbaşkanının Cezai sorumluluğu başlıklı 105. Maddede cumhurbaşkanının göreviyle ilgili suçlardan dolayı Yüce Divana sevk edilmesi için TBMM üye tam sayısının üçte ikisinin gizli oyunun alınması gerektiği belirtilmiştir.
Yüce divan yargılaması bu süreçte 3 ay içerisinde tamamlanır aksi takdirde ek olarak 3 aylık süre verilir. Eğer Cumhurbaşkanı hakkında soruşturma açılırsa seçim kararı alamaz ve suçtan dolayı mahkum edilirse de görevi sona erer. Aynı süreç 1982 Anayasa’sının Cumhurbaşkanı Yardımcıları, Cumhurbaşkanına Vekalet ve Bakanlar Başlıklı 106. Maddesinde yer alan Cumhurbaşkanı yardımcısı ve Bakanlar için de geçerlidir.
Anayasanın Yüksek Mahkemeler, Anayasa Mahkemesi başlığı altında düzenlenen 148. Madde hükmü; “Anayasa Mahkemesi Cumhurbaşkanını, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanını, Cumhurbaşkanı yardımcılarını, bakanları, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay Başkan ve üyelerini, Başsavcılarını, Cumhuriyet Başsavcıvekilini, Hakimler ve Savcılar Kurulu ve Sayıştay Başkan ve üyelerini görevleriyle ilgili suçlardan dolayı Yüce Divan sıfatıyla yargılar.” Şeklindedir. Bununla birlikte, Genel Kurmay Başkanı, Kara Kuvvetleri Komutanları, Deniz Kuvvetleri Komutanları, Hava Kuvvetleri Komutanları da Yüce Divan’da yargılanabilir. Özetle Yüce Divan sıfatıyla yargılanabilecek kişiler şu şekildedir:
- Cumhurbaşkanı
- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı
- Cumhurbaşkanı yardımcıları
- Bakanlar
- Anayasa Mahkemesi Başkanı ve üyeleri
- Yargıtay Başkan ve üyeleri
- Danıştay Başkan ve üyeleri
- Başsavcılar
- Cumhuriyet Başsavcı vekili
- Hâkimler ve Savcılar Kurulu Başkan ve üyeleri
- Sayıştay Başkan ve üyeleri
- Genel Kurmay Başkanı
- Kara Kuvvetleri Komutanları
- Deniz Kuvvetleri Komutanları
- Hava Kuvvetleri Komutanları
Yüce Divan Yargılama Usulü
Yüce Divan yukarıda yer alan kişiler hakkında suçu işlediklerine dair kanaate varabilir. Yüce Divan kararlarına karşı yeniden inceleme yapılması için başvuru yapılabilir ve Genel Kurul yeniden incelemeyi yapar. Ancak genel kurulun vereceği karar bu süreçte kesin olacaktır. Yeniden inceleme sürecinde hüküm açıklandıktan sonraki 15 gün içerisinde Yüce Divana sevk başvurusu yapılır. Kısaca süre hükmün tebliğsinden itibaren başlar.
Anayasa Mahkemesi Yüce Divan sıfatıyla baktığı işlemler dışında dosya üzerinden inceleme yaparken Yüce Divan sıfatıyla baktığı işlemlerde duruşma yapar. Duruşmalar yürürlükteki kanuna göre yapılır. Eğer yargılanan kişinin gelmesine gerek olmadığı kanaatine varılırsa yokluğunda da karar verilebilir. Duruşma başkanın uygun göreceği araçlarla kayıt altına alınır. Ve tutulan tutanağın her sayfası başkan tarafından imzalanır.
Yüce Divan Yargılaması Hakkında Mahkeme Kararları
Anayasa Mahkemesi Kararı – GK 2002/121 E. 2002/62 K. 09.07.2002 Tarihli Kararı
Anayasa Mahkemesi Cumhurbaşkanını, Bakanlar Kurulu üyelerini, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Askerî Yargıtay, Askerî Yüksek İdare Mahkemesi Başkan ve üyelerini, Başsavcılarını, Cumhuriyet Başsavcı Vekilini, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ve Sayıştay Başkan ve üyelerini görevleriyle ilgili suçlardan dolayı Yüce Divan sıfatıyla yargılar. Yüce Divanda, savcılık görevini Cumhuriyet Başsavcısı veya Cumhuriyet Başsavcı Vekili yapar. Yüce Divan kararları kesindir.
Hukuk devleti ilkesinin gerçekleşmiş sayılabilmesi için, yasaların Anayasa’ya uygunluğunun yetkili organlarca denetlenebilmesi gerekir. Bu denetim engellenmiş ise, temel hak ve özgürlüklerin tam anlamıyla güvence altına alınmış olduğundan söz edilemez. Bu durum karşısında, 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasası’nın belirtilen dönemde çıkarılmış kurallarının, Anayasa’ya aykırılığının ileri sürülmesini engelleyen 2949 sayılı Yasa’nın 25. maddesi, Anayasa’nın 2. ve 148. maddelerine aykırıdır. İptali gerekir.
2949 Sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 25. maddesinin re’sen Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE
Anayasa Mahkemesi Kararı – GK 2001/380 E. 2002/69 K. ve 15.07.2002 Tarihli Kararı
Dava dilekçesinde, vakıf üniversitelerinin daha önce tanınan bir olanaktan yoksun bırakılarak sadece devlet üniversitelerinin bulundukları il dışında yükseköğrenim kurumu açmalarına izin verilmesinin eşitlik ve istikrar ilkesine aykırı olduğu, ayrıca bu düzenlemenin vakıf yükseköğretim kurumlarının tasfiyesine yol açacağı, bunun da hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmadığı ileri sürülmektedir.
Anayasa’nın 130. maddesinde vakıf üniversiteleri ile devlet üniversiteleri arasında temel olarak bir fark gözetilmemiş, yalnızca, vakıf üniversiteleri malî ve idarî yönden kendilerine özgü bir sistem içinde bulunmaları ve kurucularının farklılığı nedeniyle değişik kurallara bağlı tutulmuşlardır. Bunun sonucu olarak, yasada engelleyici bir hüküm bulunmadıkça devlet üniversiteleriyle vakıf üniversitelerinin merkezleri dışında yüksek öğretim kurumları açmaları olanağı bulunmaktadır. Bu bağlamda, vakıf üniversitelerinin merkezleri dışındaki illerde yükseköğretim kurumları açabilmelerine izin veren önceki düzenlemeye dava konusu kuralda yer verilmemesi bu konuda bir yasaklama getirildiği biçiminde yorumlanamaz. Tersine bir uygulama, idari ve malî konular dışında aynı kurallara bağlı tutulan devlet üniversiteleriyle vakıf üniversiteleri arasında Anayasa’nın öngörmediği bir eşitsizliğe yol açacağından, kabul edilemez. Açıklanan nedenlerle kural Anayasa’nın 2., 10. ve 130. maddelerine aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir. Kuralın Anayasa’nın 87. ve 148. maddeleriyle ilgisi görülmemiştir.
26.6.2001 günlü, 4689 sayılı “Yükseköğretim Kanunu ile Yükseköğretim Personel Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun”un3. maddesiyle değiştirilen; 4.11.1981 günlü, 2547 sayılı “Yükseköğretim Kanunu”nun Ek 18. maddesinin ikinci fıkrasının ikinci tümcesinin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin REDDİNE.
Anayasa Mahkemesi Kararı – GK 1994/62 E. 1994/79 K. ve 29.11.1994 Tarihli Kararı
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin “bilgi edinme ve denetim yolları” arasında yer alan “Meclis Soruşturması” konusunda uygulanması kabul edilen, TBMM Birleşik Toplantısı İçtüzüğü’nün 12. – 21. maddelerini kapsayan Üçüncü Bölümü’nde “Meclis Soruşturması ve Yüce Divana Sevk” işleri düzenlenmiştir. İçtüzüğün 12. maddesinde, Meclis Soruşturması açılmasıyla ilgili olarak önerge verilmesi ve bu önergede bulunması gereken hususlar belirtilmiş ve özellikle maddenin ikinci fıkrasında “Önergede, hangi fiilerin hangi kanun ve nizama aykırı olduğunu, maddesini de zikretmek ve gerekçede göstermek suretiyle belirtmek zorunludur” denilmesine karşın 15. maddede TBMM Genel Kurulu’nda Meclis Hazırlık Komisyonu raporu üzerinde yapılacak görüşmeler sonucunda Meclis Soruşturması isteminin dikkate alınıp alınmamasına Genel Kurulca karar verilmesi konusu düzenlenmiş; maddede verilecek kararlarda bulunması gerekli hususlarla ilgili herhangi bir belirleme yapılmamıştır.
Bu açıklamalardan sonra öncelikle olayda İçtüzüğün hangi maddesinin uygulanacağının çözümlenmesi gerekmektedir. Olayda gözetilmesi gereken kural, dava dilekçesinde ileri sürüldüğü gibi TBMM Birleşik Toplantısı İçtüzüğü’nün 12. maddesi değil, 15. maddesidir. 12. madde, Meclis Soruşturması açılması konusunda TBMM Başkanlığına önerge verilmesiyle ilgilidir ve maddeye uygun olarak da TBMM Başkanlığı’na bir önerge verilmiştir. TBMM Genel Kurulu’nca meclis soruşturması açılmasıyla ilgili madde ise Birleşik Toplantı İçtüzüğü’nün 15. maddesi olup, burada da alınacak kararda bulunması gereken hususlarla ilgili kural getirilmemiştir.
TBMM kararlarının İçtüzük düzenlemesi niteliğinde sayılabilmesi için kararın “Meclisin çalışmasıyla ilgili yöntem ve esaslara” ilişkin olması gerekir. Anayasa Mahkemesi’nin yerleşik içtihatları da bu doğrultudadır. Buna göre, çalışma yöntem ve esaslarına ilişkin konuları içeren kararlar İçtüzük düzenlemesi niteliğinde olup, bunun dışındakiler ise bu nitelikte değildir.
Bir İçtüzük düzenlemesi ya da değişikliği niteliğinde olmadığından 318 sayılı TBMM kararının Anayasa Mahkemesi’nce incelenmesi olanağı bulunmamaktadır. Bu nedenle yapılan iptal başvurusunun yetkisizlik nedeniyle reddi gerekir.