Uygulama İmar Planı

Uygulama İmar Planı

uygulama imar plani

Uygulama imar planı; İmar Kanununa göre onaylı hâlihazır haritalar üzerine çizilen ve çeşitli bölgelerin yapı adalarını, bunların yoğunluk ve düzenini, yolları ve uygulama için gerekli imar uygulama programlarına esas olacak uygulama etaplarını ve diğer bilgileri ayrıntıları ile gösteren planlardır. Yapılaşma şartları (yapının kaç m2 olacağı, yüksekliği, bahçe mesafeleri, cephe mesafeleri vb.) uygulama imar planında belirlenir. Etaplar halinde hazırlanabilir. Uygulama imar planı da nazım imar planının uygulaması olarak kabul edilmiştir. Nitekim hem Danıştay hem de Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu kararında uygulama imar planlarının nazım imar planlarının uygulaması olduğu ifade edilmiştir.

Uygulama imar planları 1/1.000 ölçekli olarak hazırlanır. Uygulama imar planlan sınırlarının gerektiğinde nazım planlar üzerinde gösterilmiş olması gerekir. Bir bölgede inşaat ruhsatı verilebilmesi için, nazım imar planına uygun olarak uygulama imar planının yapılması, sonrasında ise ayırma/birleştirme ya da parselasyon yapılarak uygulama imar planına uygun imar parsellerinin oluşturulması gerekir. 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 6. maddesine göre ise,

  • Bölge planları
  • Nazım İmar Planları
  • Uygulama İmar Planları şeklinde sınıflandırılmaktadır.

Uygulama imar planı, plana konu edilen yörenin koşulları ile planlama alanının genel özelliklerini, inşa edilecek olan yapıların kullanım amaçlarını ve olası ihtiyaçlarını, erişilebilirliğini, sürdürülebilirliğini ve çevreye etkilerini dikkate alınmak suretiyle hazırlanan imar planlarıdır. Uygulama imar planları yapılaşma ve uygulamaya ilişkin kararlar ile uygulama için gerekli ayrıntıları içerir ve kadastral durumu mevcut olan yerler için kadastral durumu da işlenmiş olarak 1/1000 ölçekte onaylı halihazır haritalar üzerinde, plan notları ve ayrıntılı raporuyla bir bütün olarak hazırlanır.

uygulama imar plani nedir
uygulama imar plani nedir

Uygulama İmar Planı Nedir?

Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliği’nin 4. maddesine göre, uygulama imar planı; nazım imar planı ilke ve esaslarına uygun olarak yörenin koşulları ve planlama alanının genel özellikleri, yapının kullanım amacı ve ihtiyacı, erişilebilirlik, sürdürülebilirlik ve çevreye etkisi dikkate alınarak; yapılaşmaya ilişkin yapı adaları, kullanımları, yapı nizamı, bina yüksekliği, taban alanı katsayısı, kat alanı kat sayısı veya emsal, yapı yaklaşma mesafesi, ön cephe hattı, ifraz hattı, kademe hattı, ada ayrım çizgisi, taşıt, yaya ve bisiklet yolları, ulaşım ilişkileri, parkları, meydanları, kentsel, sosyal ve teknik altyapı alanlarını, gerektiğinde; parsel büyüklükleri, parsel cephesi ve derinliği, arka cephe hattı, yol kotu ve bu kotun altındaki kat adedi, bağımsız bölüm sayısı gibi yapılaşma ve uygulamaya ilişkin kararları, uygulama için gerekli imar uygulama programlarına esas olacak uygulama etaplarını ve diğer bilgileri ayrıntıları ile gösteren ve varsa kadastral durumu işlenmiş olarak 1/1.000 ölçekte onaylı hâlihazır haritalar üzerinde, plan notları ve ayrıntılı raporuyla bir bütün olarak hazırlanan plan olarak tanımlanmıştır.

3194 sayılı İmar Kanunu’nun 5. maddesine göre ise uygulama imar planı; tasdikli halihazır haritalar üzerine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak nazım imar planı esaslarına göre çizilen ve çeşitli bölgelerin yapı adalarını, bunların  yoğunluk ve düzenini, yolları ve uygulama için gerekli imar uygulama programlarına esas olacak uygulama etaplarını ve diğer bilgileri ayrıntıları ile gösteren plandır. (3194 S. K. m.5)

Uygulama İmar Planının Amacı

Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliği uygulama imar planlarını, Nazım imar planı ilke ve esaslarına uygun olarak yörenin koşulları ve planlama alanının genel özellikleri, yapının kullanım amacı ve ihtiyacı, erişilebilirlik, sürdürülebilirlik ve çevreye etkisi dikkate alınarak, yapılaşmaya ilişkin yapı adaları. kullanımları, yapı nizamı, bina yüksekliği, taban alanı katsayısı, kat alam kat sayısı veya emsal, yapı yaklaşma mesafesi. ön cephe hattı, ifraz hattı, kademe hattı, ada ayrım çizgisi, taşıt, yaya ve bisiklet yolları, ulaşım ilişkileri, parkları. meydanları, kentsel, sosyal ve teknik altyapı alanlarını, gerektiğinde: parsel büyüklükleri, parsel cephesi ve derinliği, arka cephe hattı, yol kotu ve bu kotun altındaki kat adedi, bağımsız bölüm sayısı gibi yapılaşma ve uygulamaya ilişkin kararları, uygulama için gerekli imar uygulama programlarına esas olacak uygu lama etaplarını ve diğer bilgileri ayrıntıları ile gösteren ve varsa kadastral durumu işlenmiş olarak 1/1.000 ölçekte onaylı halihazır haritalar üzerinde, plan notları ve ayrıntılı raporuyla bir bütün olarak hazırlanan planı” olarak tanımlamıştır. Uygulama imar planının amacı;

  • Uygulama imar planlarının tamamı bir aşamada yapılabileceği gibi sosyal ve teknik altyapı alanı dengeleri gözetilerek etaplar halinde de yapılabilir. (MPYY m.24/1)
  • Nazım imar planları üzerinde gösterilen sosyal ve teknik altyapı alanlarının konum ile büyüklükleri, toplam standartların altına düşülmemek, nazım imar planının ana kararlarını, sürekliliğini, bütünlüğünü ve genel işleyişini bozmamak ve hizmet etki alanı içinde kalmak şartı ile ilgili kurum ve kuruluşların görüşü dikkate alınarak uygulama imar planlarında değiştirilebilir. (MPYY m.24/2)
  • Uygulama imar planlarında, bölgenin ihtiyacına yönelik çocuk bahçesi, yeşil alan, otopark, cep otoparkı, yol boyu otopark, durak cebi, aile sağlık merkezi, mescit, karakol, muhtarlık, trafo gibi sosyal ve teknik altyapı alanlarını artırıcı küçük alan gerektiren fonksiyonlar ayrılabilir ve bu fonksiyonların konulması nazım imar planına aykırılık teşkil etmez. (MPYY m.24/3)
  • Uygulama imar planlarında yapılaşma koşullarına ilişkin olarak; ayrık, bitişik, blok yapı nizamı ile Taban Alanı Kat Sayısı (TAKS), Kat Alanları Kat Sayısı (KAKS), emsal, bina yüksekliği, yapı yaklaşma mesafeleri belirlenir. (MPYY m.24/4)
  • Araç trafiğine ayrılmış şerit sayısını azaltmamak ve ilgili TSE standartlarına uymak kaydıyla; taşıt yollarının yaya, engelli ve bisiklet kullanımına ayrılmış kısımlarının genişlikleri, nazım imar planında değişikliğe gerek olmaksızın uygulama imar planında artırılabilir. (MPYY m.24/5)
  • Uygulama imar planlarında, öncelikle engelliler, çocuklar ve yaşlılar gibi kamu ortak mekânlarını kullanmakta zorluk çeken ve hareket kısıtlılığı bulunan kişilerin kentsel kullanımlara, sosyal altyapı alanlarına erişimini ve kullanımını sağlayıcı ve kolaylaştırıcı tedbirlerin alınması amacıyla tasarım ilkeleri geliştirilmesi esastır. (MPYY m.24/6)
  • Uygulama imar planlarında yaya ve bisiklet yolları ile bisiklet park yerleri uygulama ilkeleri geliştirilmesi esastır. (MPYY m.24/7)
  • İlgili mevzuatına göre koruma altına alınmış, tescil edilmiş doğal ve kültürel varlıklar, bunların ayrılmaz parçası olan eklentileri, bahçe avlu duvarları, varsa tescilli tek yapıların koruma alanları, sokak dokuları gibi bütünleyici unsurları ile varsa koruma alan sınırları planlarda ayrıntılı olarak gösterilir. Ayrıca, varsa tescile değer yapıların tespit edilmesi halinde değerlendirilmek üzere ilgili idaresine bildirilmesi esastır. (MPYY m.24/8)
  • Nazım imar planlarında karma kullanım olarak belirlenen fonksiyonların, uygulama imar planlarında ayrıştırılması esastır. (MPYY m.24/9)
uygulama imar plani ozellikleri
uygulama imar plani ozellikleri

İmar Planı Çeşitleri Nelerdir?

Mevzuatta imar planları, mekansal planlar olarak adlandırılmaktadır. Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliği ile imar planlarının genel hatları belirlenir. Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliğinin 4. maddesinin, 1. fıkrasının h, i ve k bentlerine göre kapsadıkları alan ve amaçları açısından mekansal planları çeşitlenmektedir. Yönetmelikte yer alan bu mekânsal planlar şunlardır;

  • Mekansal Strateji Planı
  • Çevre Düzeni Planı
  • Nazım İmar Planı
  • Uygulama İmar Planı

Ayrıca mekânsal planların ayrıldığı bu gruplandırma dışında imar uygulamasının amacına hizmet eden planlar da mevcuttur. Bu planlar:

  • Bütünleşik kıyı alanları planı
  • Eylem planı
  • Kentsel tasarım projesi
  • Koruma amaçlı imar planı
  • Islah imar planı
  • Mevzi imar planı
  • Ulaşım ana planı
  • Uzun devreli gelişme planı

Şeklindedir.

  • Mekansal Strateji Planı

Ülke kalkınma politikaları ve bölgesel gelişme stratejilerini mekânsal düzeyde ilişkilendiren, bölge planlarının ekonomik ve sosyal potansiyel, hedef ve stratejileri ile ulaşım ilişkileri ve fiziksel eşiklerini de dikkate alarak değerlendiren, yer altı ve yer üstü kaynakların ekonomiye kazandırılmasına, doğal, tarihi ve kültürel değerlerin korunmasına ve geliştirilmesine, yerleşmeler, ulaşım sistemi ile kentsel, sosyal ve teknik altyapının yönlendirilmesine dair mekânsal stratejileri belirleyen, sektörlere ilişkin mekânsal politika ve stratejiler arasında ilişkiyi kuran, 1/250.000, 1/500.000 veya daha üst ölçek haritalar üzerinde şematik ve grafik dil kullanılarak hazırlanan, ülke bütününde ve gerekli görülen bölgelerde yapılabilen, sektörel ve tematik paftalar ve raporu ile bütün olan plandır.

Mekansal strateji planları, ülkenin kalkınma politikaları ve bölgesel gelişme stratejilerini mekansal düzeyde ilişkilendirir. Bu sayede bu detaylar somutlaştırılarak işbu plan hazırlanır. Mekansal strateji planlarında, bölge planlarının ekonomik ve sosyal potansiyelleri, hedefleri, stratejileri ve ulaşım ilişkileri ile fiziksel eşikleri esas alınır. Sektörel bazda mekansal politikalar ile stratejiler arasında ilişki kurulan bu planlar, 1/250.000, 1/500.000 veya daha üst ölçek haritalar üzerinde hazırlanır.

  • Çevre Düzeni Planı

Varsa mekânsal strateji planlarının hedef ve strateji kararlarına uygun olarak orman, akarsu, göl ve tarım arazileri gibi temel coğrafi verilerin gösterildiği, kentsel ve kırsal yerleşim, gelişme alanları, sanayi, tarım, turizm, ulaşım, enerji gibi sektörlere ilişkin genel arazi kullanım kararlarını belirleyen, yerleşme ve sektörler arasında ilişkiler ile koruma-kullanma dengesini sağlayan 1/50.000 veya 1/100.000 ölçekteki haritalar üzerinde ölçeğine uygun gösterim kullanılarak bölge, havza veya il düzeyinde hazırlanabilen, plan notları ve raporuyla bir bütün olarak yapılan plandır. Çevre düzeni planı, mekansal strateji planlarının hedef ve strateji kararlarına uygun olarak düzenlenir. Çevre düzeni planları 1/50.000 veya 1/100.000 ölçekte haritalar üzerinde ölçeğine uygun gösterim kullanılarak bölge, havza veya il düzeyinde hazırlanabilir ve plan notları ile raporuyla bir bütün olarak yapılır.

  • Nazım İmar Planı

Mevcut ise çevre düzeni planının genel ilke, hedef ve kararlarına uygun olarak, arazi parçalarının genel kullanış biçimlerini, başlıca bölge tiplerini, bölgelerin gelecekteki nüfus yoğunluklarını, çeşitli kentsel ve kırsal yerleşme alanlarının gelişme yön ve büyüklükleri ile ilkelerini, kentsel, sosyal ve teknik altyapı alanlarını, ulaşım sistemlerini göstermek ve uygulama imar planlarının hazırlanmasına esas olmak üzere, varsa kadastral durumu işlenmiş olarak 1/5.000 ölçekte, büyükşehir belediyelerinde 1/5000 ile 1/25.000 arasındaki her ölçekte, onaylı halihazır haritalar üzerine, plan notları ve ayrıntılı raporuyla bir bütün olarak hazırlanan plandır. Nazım imar planı, çevre düzeni planının genel ilke, hedef ve kararları doğrultusunda düzenlenir.

Nazım imar planları, kadastral durumu işlenmiş olarak 1/5000 ölçekte ve büyükşehir belediyelerinde gerekliliğe göre 1/5000 ile 1/25000 arasındaki her ölçekte, onaylı haritalar üzerine plan notları ve ayrıntılı raporuyla bir bütün olarak hazırlanır. Ayrıca nazım imar planı, 1/1000 ölçekli olarak hazırlanacak olan uygulama imar planlarının temelini oluşturur. Nazım imar planı, şehrin gelecekteki hali gösteren bir yol haritasıdır. Nazım imar planı düzenlendikten sonra uygulama imar planı ile kent yapısı detaylandırılacaktır. Yatırım için önemli olan planlardır.

  • Uygulama İmar Planı

Nazım imar planı ilke ve esaslarına uygun olarak yörenin koşulları ve planlama alanının genel özellikleri, yapının kullanım amacı ve ihtiyacı, erişilebilirlik, sürdürülebilirlik ve çevreye etkisi dikkate alınarak; yapılaşmaya ilişkin yapı adaları, kullanımları, yapı nizamı, bina yüksekliği, taban alanı katsayısı, kat alanı kat sayısı veya emsal, yapı yaklaşma mesafesi, ön cephe hattı, ifraz hattı, kademe hattı, ada ayrım çizgisi, taşıt, yaya ve bisiklet yolları, ulaşım ilişkileri, parkları, meydanları, kentsel, sosyal ve teknik altyapı alanlarını, gerektiğinde; parsel büyüklükleri, parsel cephesi ve derinliği, arka cephe hattı, yol kotu ve bu kotun altındaki kat adedi, bağımsız bölüm sayısı gibi yapılaşma ve uygulamaya ilişkin kararları, uygulama için gerekli imar uygulama programlarına esas olacak uygulama etaplarını ve diğer bilgileri ayrıntıları ile gösteren ve varsa kadastral durumu işlenmiş olarak 1/1.000 ölçekte onaylı halihazır haritalar üzerinde, plan notları ve ayrıntılı raporuyla bir bütün olarak hazırlanan planıdır.

Uygulama imar planları kentin yapılaşması ve uygulamaya ilişkin gerekli ayrıntıları içererek, kadastral durumu mevcut olan yerler için kadastral durumu da işlenmiş olarak 1/1000 ölçekte onaylı halihazır haritalar üzerinde, plan notları ve ayrıntılı raporuyla bir bütün olarak hazırlanır. Uygulama imar planları, nazım imar planlarına uygun olarak hazırlanır. Uygulama imar planıyla;

  • Plana konu edilen yerdeki yapılaşmaya ilişkin yapı adaları,
  • Yapıların kullanımları,
  • Yapı nizamı,
  • Bina yüksekliği,
  • Taban alanı kat sayısı,
  • Kat alanı kat sayısı veya emsal,
  • Yapı yaklaşma mesafesi,
  • Ön cephe hattı,
  • İfraz hattı,
  • Kademe hattı,
  • Ada ayrım çizgisi,
  • Taşıt, yaya ve bisiklet yolları,
  • Ulaşım sistemleri,
  • Park ve rekreasyon alanları,
  • Meydanları,
  • Kentsel, sosyal ve teknik altyapı alanlarını

içerir. Ayrıca parsel büyüklükleri, parsel cephesi ve derinliği, arka cephe hattı, yol kotu, kotun altındaki kat adedi, bağımsız bölüm sayısı gibi detayları da içerebilir. Uygulama imar planı ile mevcut taşınmazda nasıl yapılaşma yapılacağı netleşir.

Uygulama İmar Planının Özellikleri Nelerdir?

  • Plan kademelenmesinde, uygulama bakımından, en net ve belirgin aşamayı oluşturan plan katmanı, uygulama imar planıdır.
  • Uygulama imar planları şehrin alfabesidir.
  • Uygulama imar planları, genellikle uygulamayı biçimlendirdiği için, nazım imar planı ile konulan koruma, kullanma, kısıtlama, yasaklama ve yönlendirmeye ilişkin kararları detaylandırmaktadır.
  • Uygulama imar planında yapılacak herhangi bir revizyon, ilave yahut değişiklik kural olarak nazım imar planı kararlarına aykırı olamaz.
  • Uygulama imar planı raporuyla bir bütündür ve beraber onaylanır.
  • Kentsel gelişme stratejisinin belirlendiği, gelişme ile ilgili genel ilke kararlarının, bölgeleme, kentsel alan kullanımı ve yerleşme düzeninin belirlendiği nazım imar planları ilke kararları doğrultusunda, uygulamaya dönük ayrıntı getirmek üzere uygulama imar planları ile kent bölgelerinde yapı adaları ölçeğinde ayrıntılı düzenlemeler, yoğunluk ve yapı düzeni kararları getirilir.
  • Nazım imar planlarında kullanım alanları (konut, ticaret vb.) imar adaları şeklinde değil, topografik veya ana arterlerle sınırları belirlenmiş halde görünürken uygulama imar planlarında ise bu kullanımlar, teknik ve sosyal donatı alanlarıyla bir bütün ve imar adaları şeklinde gösterilir.
  • İmar planlarında bina yükseklikleri: Serbest olarak belirlenemez.(3194 S. K. m.8 14/2/2020-7221/6 m.)

Uygulama İmar Planlarının Hazırlanma Süreci

Kanun ve yönetmeliklerdeki tanımlamalara uygun olarak uygulama imar planı; güncel durum haritası üzerine çizilen, varsa kadastral durumu da işlenmiş ve plan uygulaması için gerekli bütün ayrıntıları içeren plan şeklinde tanımlanmaktadır. Uygulama imar planı; nazım imar planına aykırı olamayacağı gibi, bu planlarda yapı adaları, yollar, yapı adalarının yoğunlukları, yapı düzeni, kat yükseklikleri, altyapı tesisleri ve parsel büyüklükleri bölge bölge gösterilir. 1/1.000 ölçekli olan uygulama imar planları, nazım planlar gibi raporları ile birlikte bir bütün oluşturur.

Uygulama imar planlarının hazırlanması sürecinde, aşağıda genel başlıklar halinde belirtilen konularda ilgili kurum ve kuruluşlardan veriler elde edilir; bu veriler kapsamında analiz ve araştırmalar yapılır.

1. Uygulama İmar Planlarının Analizi

  • Nazım imar planı kararlarının analizi.
  • Planlama alanının sınırları.
  • Mevcut yapı yoğunluğu ve doku analizi.
  • Yapı adalarının ve yapıların konumu ve özellikleri.
  • Yapılaşma ve yaklaşma mesafeleri.
  • Mevcut nüfus yoğunluğu ve dağılımı.
  • Sosyal altyapı tesisleri.
  • Teknik altyapı tesisleri.
  • Mülkiyet yapısı ve kamu mülkiyetindeki alanlar.
  • Tescilli eser, anıt vb. tarihi ve kültürel varlıklar.
  • Hizmetlere erişilebilirlik.
  • Afet tehlikelerinin dikkate alındığı yerleşime uygunluk durumunu belirlemeye yönelik jeolojik etütler.
  • Topografya, eğim vb. eşikler.
  • Göl, baraj, akarsu, taşkın alanı, yeraltı ve yüzeysel su kaynakları vb. hidrolojik, hidrojeolojik yapı.
  • Ulaşım sistemi ve kademelenmesi, durak-istasyon noktaları.
  • Trafik düzeni ve güvenliği, yollar ve kavşaklar ile ilgili ilkeler, yapı ve tesislerden karayoluna geçiş yolu bağlantısı yapılabilecek kesimler.
  • Yaya bölgeleri, yaya ve bisiklet yolları.
  • Otopark kapasitesi ve dağılımı.
  • Açık ve kapalı alan kullanımları ve ilişkileri.
  • Toplanma alanları.
  • Hizmet alanlarının yer seçimi ve büyüklüğü.
  • Kentsel tasarım projesi yapılacak alanlar ve ilkeleri.
  • Ulaşım güzergâhları.
  • Havalimanı, liman ve iskeleler.
  • Gar ve istasyon alanları.
  • Lojistik alanlar.(MPYY m.24/10)

2. Uygulama İmar Planlarında Yapılacak Araştırmalar

  • Mekansal planların, plan değişiklilerinin, revizyon ve ilavelerin hazırlanması sürecinde, kamu kurum ve kuruluşları veya plan müelliflerince planın türüne ve kademesine göre bu Mekânsal Planlar Yapım Yönetmeliğinde genel başlıklar halinde belirtilen konularda ilgili kurum ve kuruluşlardan veri, görüş ve öneriler elde edilerek gerekli analiz, etüt, araştırma ve çalışmalar yapılır. (MPYY m.8/1)
  • Kurum ve kuruluşlar, görüşlerini en geç otuz gün içerisinde bildirmek zorundadır. Görüş bildirilmesi için etüt ve analiz gibi uzun süreli çalışma yapılması gereken hallerde ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının talebi üzerine otuz günü geçmemek üzere ilave süre verilir. Bu süre içerisinde görüş bildirilmediği takdirde plan hakkında olumsuz bir görüşün bulunmadığı kabul edilir. (MPYY m.8/2)
  • Nazım ve uygulama imar planlarının hazırlanması sürecinde birlikte veya eş zamanlı görüş istenebilir. Ancak, nazım imar planı hazırlanırken kurum ve kuruluş görüşlerinin veya verilerin uygulama imar planı ayrıntısında elde edilmesi halinde, bu görüş ve güncel veriler temin edilmek suretiyle plan onaylayan idareler farklı da olsa ayrıca uygulama imar planı için görüş veya veri istenmeyebilir. (MPYY m.8/4)
  • Verilerin Ulusal Coğrafi Bilgi Sistemi Portalından temini esastır. Kurum ve kuruluşlar verilerini Ulusal Coğrafi Bilgi Sistemi Portalından Bakanlıkça belirlenen standartlarda sunar.(MPYY m.8/6)
  • Planlama alanına yönelik ilgili kurum ve kuruluşlardan, uydu görüntülerinden veya hava fotoğraflarından ve arazi çalışmalarından sayısal veri seti oluşturularak planla birlikte idareye sunulur.(MPYY m.8/7)
  • Planlama alanı ve yakın çevresi ile alanın bölge veya kent bütünü içindeki konumunu belirlemek üzere; eşik analizi, yerinde yapılan incelemeler gibi fiziksel çalışmalarla birlikte, bilimsel tekniklere dayalı, ekonomik, sosyal, kültürel, politik, tarihi, sektörel ve teknolojik araştırmalar ile sorunlar ve potansiyel analizi yapılır. Ayrıca yürürlükteki planla ilgili gerekli çalışma ve değerlendirmeler de yapılır. Gerektiğinde güçlü, zayıf yönler ile fırsatları ve tehditleri içeren analiz yöntemi kullanılır. Bu çalışmalar araştırma raporunda yer alır.(MPYY m.8/9)
  • Afet ve diğer kentsel risklerin yüksek olduğu yerleşmeler veya yapılı kentsel çevre için, gerekli görülmesi halinde kentsel risk analizleri veya sakınım planlaması çalışmaları yapılır. Afet ve diğer kentsel riskler için yapılmış risk azaltıcı tedbirler planlarda esas alınır.(MPYY m.8/10)
  • Planlı ve sağlıklı gelişimin sağlanması için, alışveriş merkezleri, sanayi, depolama, lojistik bölgeler gibi büyük alan kullanımına sahip alanların yer seçiminde, yerleşmelerin gelişme yönü, nüfus ve yapı yoğunlukları, ulaşım sistemi gibi özellikleri dikkate alınarak gerekli analiz çalışmaları yapılır; bu çalışmalar değerlendirilerek planlar hazırlanır. (MPYY m.8/11)
uygulama imar plani olcegi
uygulama imar plani olcegi

Uygulama İmar Planı’na İtiraz

Uygulama imar planına itiraz belediye sınırları içinde olup olmamasına göre 2’ye ayrılır. Bunlar ayrı ayrı ele alacak olursa;

  1. Belediye sınırları içinde kalan yerlerin uygulama imar planlarına itiraz
  • Belediye sınırları içinde kalan yerlerin uygulama imar planları ilgili belediyelerce yapılır veya yaptırılır.
  • Planlar, plan değişiklikleri ve plan revizyonları; kayıt altına alınmak ve arşivlenmek üzere Bakanlıkça oluşturulan elektronik ortama yüklenmek ve aynı sistem üzerinden Plan İşlem Numarası almak zorundadır.
  • Planlar, belediye meclisince onaylanarak yürürlüğe girer.
  • Bu planlar onay tarihinden itibaren belediye başkanlığınca tespit edilen ilan yerlerinde ve ilgili idarelerin internet sayfalarında bir ay süreyle eş zamanlı olarak ilan edilir.
  • İmar planları ve bu planlardaki değişikliklerin nerede askıya çıktığına dair bilgilendirme ilanı, askı süresi ile eş zamanlı olarak ilgili muhtarlıkların panosunda duyurulur. Ayrıca plan değişikliği hakkında, değişikliğe konu alanda görülebilir bir şekilde en az 2 adet tabela ile 30 gün süreyle bilgilendirme yapılır.(02.2020-7221/6 m.)
  • Bir aylık ilan süresi içinde planlara itiraz edilebilir.
  • Belediye başkanlığınca belediye meclisine gönderilen itirazlar ve planları belediye meclisi on beş gün içinde inceleyerek kesin karara bağlar.
  1. Belediye ve mücavir alan dışında kalan yerlerin uygulama imar planlarına itiraz
  • Belediye ve mücavir alan dışında kalan yerlerde yapılacak planlar valilik veya ilgilisince yapılır veya yaptırılır.
  • Valilikçe uygun görüldüğü takdirde onaylanarak yürürlüğe girer.
  • Onay tarihinden itibaren valilikçe tespit edilen ilan yerinde ve ilgili idarelerin internet sayfalarında bir ay süreyle eş zamanlı olarak ilan edilir.
  • Bir aylık ilan süresi içinde planlara itiraz edilebilir.
  • İtirazlar valiliğe yapılır, valilik itirazları ve planları on beş gün içerisinde inceleyerek kesin karara bağlar. (3194 S. K. m.8)

Ayrıca uygulama imar planına itiraz konusu Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliği’nin 33. maddesinde de düzenlenmiştir. Söz konusu düzenlemeye göre,

  • Çevre düzeni planı ve imar planları onaylandığı tarihten itibaren en geç on beş iş günü içinde otuz gün süreyle herkesin görebileceği şekilde idarelerce tespit edilen ilan yerlerinde asılmak suretiyle ve idarelerin internet sayfalarında eş zamanlı olarak ilan edilir.
  • Planlara itiraz, otuz günlük ilan süresi içinde idareye yapılır ve itirazlar idarece değerlendirilir. İdarenin karar merciince itirazların reddedilmesi halinde, planlar başkaca bir onay işlemine gerek kalmaksızın red kararı tarihinde kesinleşir. İtiraz olmaması halinde planlar askı süresinin sonunda kesinleşir.
  • İtirazlar; askı süresinin dolduğu tarihten itibaren en geç otuz gün içinde ilgili idare karar merciine gönderilir ve en geç otuz gün içinde karara bağlanarak planlar kesinleşir.
  • İlan ve askı süresinde yapılan itirazlar üzerine idarelerce, planlarda değişiklik yapılması halinde planın değişen kısımlarına ilişkin olarak yeniden ilan süreci başlatılır.

“İmar planları alenidir. Bu aleniyeti sağlamak ilgili idarelerin görevidir. Belediye Başkanlığı ve mülki amirlikler, imar planının tamamını veya bir kısmını kopyalar veya kitapçıklar haline getirip çoğaltarak tespit edilecek ücret karşılığında isteyenlere verir.”

Uygulama İmar Planları Nazım İmar Planına Uygun Olmak Zorunda Mıdır?

Alt ölçekli planların üst ölçekli planlara uygun olması gerekmekte olup üst ölçekli planlara aykırı düzenleme getiremezler. Üst ölçekli planlara aykırı düzenleme getirilmesi hukuka aykırılık sebebi olup, söz konusu alt ölçekli planın iptalini gerektirir. Uygulama imar planı da kendisinden daha üst ölçekli planlara uygun olmalıdır.

Uygulama imar planının; nazım imar plana aykırı düzenlemeler getirmesi mümkün değildir. Üst ölçekli bölge ve çevre düzeni planları olmadan uygulama imar planı yapılmasına rağmen, nazım imar planı olmadan uygulama imar planı yapılamaz. Örneğin nazım imar planında park olarak belirlenen bir alan uygulama imar planında da park olarak belirlenmelidir. Ancak istisnai bazı durumlarda uygulama imar planı ölçeğinde belirlenebilen büyüklükte farklılıklar olabilir. Buna örnek vermek gerekirse; 10 metrelik bir yaya yolu nazım imar planında bulunmadığı halde uygulama imar planında detaylar ve yapı adaları oluşturmak üzere belirlenebilir.

Uygulama İmar Planı’na Karşı Dava Açılması

İmar planlarının iptali için açılan davaları idari yargının görev alanı içerisindedir. Dava açma ehliyetine ilişkin olarak ehliyet kavramının planlara karşı açılacak davalarda geniş yorumlandığı belirtilmelidir. Şöyle ki malik, komşu, belde sakini, belediye meclis üyesi (karşı oy kullanmışsa) imar planlarına dava açabilir. Uygulama imar planları da onaylanmış halihazır haritalar üzerine çizilmektedir. Kadastral durumun uygulama imar planı çizilmeden hâlihazır haritalar üzerine işlenmesi 3194 sayılı İmar Kanunu anlamında yasal bir zorunluluktur. Ancak uygulamada bu hususa uyulmadığı görülmektedir.

Alt ölçekli planların üst ölçekli planlara uygun olması gerekmekte olup. üst ölçekli planlara aykırı düzenleme getiremezler. Üst ölçekli planlara aykırı düzenleme getirilmesi hukuka aykırılık sebebi olup, söz konusu alt ölçekli planın iptalini gerektirir. Uygulama imar planı da kendisinden daha üst ölçekli planlara uygun olmalıdır. Uygulama imar planının; nazım imar plana aykırı düzenlemeler getirmesi mümkün değildir. Üst ölçekli bölge ve çevre düzeni planları olmadan uygulama imar planı yapılmasına rağmen, nazım imar planı olmadan uygulama imar planı yapılamaz.

Ayrıca plan notlarına karşı da dava açılabilir. Dava açma süresi içerisinde ya da plan notlarının uygulanması üzerine tek başına da dava konusu edilebilir. İmar uygulamaları, parselasyon, ifraz, tevhid, yapı ruhsatı, iskân belgesi, yıkım, kamulaştırma, imar durumu düzenlenmesi gibi uygulamalarda da uygulama imar planı dava konusu edilebilir. Bununla birlikte plan değişiklik talebinin reddi halinde ret işlemi de planla birlikte dava konusu edilebilir.

Genel dava açma süresi açısından, imar planlarına karşı itiraz edilmemesi durumunda ilan edilecekleri 1 aylık sürenin tamamlanmasını izleyen günden başlamak üzere 60 gün içerisinde dava açılabileceği; şayet bir aylık süre içerisinde itiraz edilmişse de itirazın reddedilmesiyle birlikte planların kesinleşeceği ve 60 gün içerisinde dava konusu edilebileceği belirtilmelidir. Fakat 14/02/2020 tarihinde 7221 sayılı Kanun ile 3194 sayılı Kanun’un 8. maddesine getirilen düzenleme neticesinde, kesinleşen imar planları veya parselasyon planlarına karşı kesinleşme tarihinden itibaren her halde beş yıl içinde dava açılabilecektir.

Söz konusu düzenleme yararlı bir düzenleme gibi görünmekteyse de kanaatimizce birçok sorunu da beraberinde getirmektedir. Zira bu tarihten önce kesinleşen ve dava konusu edilmeyen imar planlarına ilişkin 5 yıllık süre uygulanacak mıdır? Öte yandan imar planının kesinleşmesinin üzerinden 5 yıl geçmekle birlikte uygulama işleminin yeni tesis edilmesi durumunda imar planı da uygulama işlemiyle birlikte dava konusu edilebilecek midir? Bu sorulara olumsuz yanıt verilmesi diğer bir deyişle de yargı kararlarının olumsuz yönde şekillenmesi halinde, mülkiyet hakkının ve hak arama hürriyetinin kısıtlanacağı ve bu durumun da gerek Anayasaya gerekse de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırılık oluşturacağı kanaatindeyiz.

Uygulama İmar Planı Danıştay Kararları

Danıştay 6. Dairesi E. 2013/4085 K. 2014/3607 T. 7.5.2014 sayılı kararı

  • Uygulama İmar Planı

Dava; İstanbul İli, Kartal İlçesi, Soğanlık Mahallesi, Kireçhane Mevkii, … pafta, … ada, … sayılı parsel üzerinde bulunan davacıya ait taşınmaza ilişkin imar durumu bilgisi hakkındaki 17.02.2011 tarihli, D-846 sayılı işlem ile dayanağı olan 19.09.2006 tarihli Kartal Güneyi Uygulama İmar Planının ve 04.07.2007 tarihli 1/5000 ölçekli Kartal Güneyi Revizyon Nazım İmar Planının iptali istemiyle açılmış; İdare Mahkemesince, taşınmazın bulunduğu yerde yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen rapor ile dosyadaki diğer bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden; uyuşmazlık konusu taşınmaz 1/1000 ölçekli uygulama imar planında ve 1/5000 ölçekli nazım imar planında “park alanı”nda kaldığından planların birbiriyle uyumlu olduğu, taşınmaz üzerinde 1 katlı konut amaçlı kullanılan bir yapının yer aldığı, 1/5000 ölçekli nazım imar planında dava konusu parselin de içinde yer aldığı konut alt bölgesinde uç noktalardaki park alanları dışında tek kullanılabilir yeşil alan olduğunun görüldüğü, buradan çıkartılan sonucun plan kararı ile oluşturulan alanda yeşil alan donatısının son derece yetersiz bulunduğu ve standart değerlerine yaklaşamadığı, planlamanın temel felsefesinin yaşam kalitesini artırmak olduğu, yeşil alan, eğitim, sağlık, kültürel tesis gibi donatıların oranlarının artırılmasının vazgeçilemez bir ilke olması gerektiği, bu alanın dava konusu parsel sınırları içinde olsa dahi konut alanı olarak kullanılabilir bir boyutunun olmadığı, dolayısıyla dava konusu parsel üzerinde öngörülen “park alanı” kararının planlama ilke ve tekniklerine uygun ve vazgeçilemez önemde olduğu, dava konusu 2 sayılı parselin park alanına ayrılması konusunda yeşil alanların yaşam kalitesi ve sağlıklı kentsel gelişme açısından vazgeçilemez ve dolayısı ile park alanı tanımının kamusal yarar içerikli ve planlama ilke ve tekniklerine uygun olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, bu karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

İmar planlarının, planlanan yörenin bugünkü durumunun, olanaklarının ve ilerideki gelişmesinin gerçeğe en yakın şekilde saptanabilmesi için coğrafi veriler, beldenin kullanılışı, donatımı ve mali bilgiler gibi konularda yapılacak araştırma ve anket çalışmaları sonucu elde edilecek bilgiler ışığında, çeşitli kentsel işlevler arasında var olan ya da sağlanabilecek olanaklar ölçüsünde en iyi çözüm yollarını bulmak belde halkına iyi yaşama düzeni ve koşulları sağlamak amacıyla kentin kendine özgü yaşayış biçimi ve karakteri, nüfus, alan ve yapı ilişkileri, yörenin gerek çevresiyle ve gerekse çeşitli alanları arasında olan bağlantıları, halkın sosyal ve kültürel gereksinimleri, güvenlik ve sağlığı ile ilgili konular gözönüne alınarak hazırlanması gerekmektedir.

Sosyal alt yapı niteliğindeki taşınmazlarla ilgili planlamada temel amaç sağlıklı bir çevre oluşturmaktadır.

İmar planlarında öngörülen sosyal donatı alanlarının bir parçası olan yeşil alanların konumlarının belirlenmesi sırasında, şehircilik ve planlama ilkelerine göre sürekliliklerin sağlanması ve diğer donatı alanları ile bağlantılarının gözönünde bulundurulması zorunludur.

Uyuşmazlıkta; 434 m² yüzölçümlü davacıya ait taşınmazın 1/1000 ölçekli uygulama imar planı ile 1/5000 ölçekli nazım imar planında tamamının “park alanı” olarak ayrıldığı, ancak söz konusu taşınmaza “park alanı” fonksiyonu verilirken, bir bölge, bir doğal eşik veya belirli bir coğrafi konum yeşil alan olarak belirlenebilecek iken, plan paftasının bir bütün olarak değerlendirilmesinden anlaşılacağı gibi planlama tekniği ve şehircilik ilkesinden bağımsız olarak konut adaları içerisindeki bir taşınmazın büyük bir kısmının yapılaşmamış olması nedeniyle yeşil alan olarak seçildiği, bu alanın bölgenin bütününe hitap eden ve yeşil alan sürekliliği oluşturacak özelliklere sahip olmadığı anlaşılmaktadır.

Öte yandan; davacıya ait taşınmazın bu haliyle yapılaşma imkanının bulunmadığı ileri sürülmekte ise de, imar planlarına göre yapılacak imar uygulamaları ile davacının bir imar parseline intibakının sağlanabileceği açıktır.

Bu durumda, dava konusu işlemlerde hukuka uyarlık bulunmadığından aksi yöndeki mahkeme kararında isabet görülmemiştir.


Danıştay 6. Dairesi E. 2016/4133 K. 2019/4008 T. 13.5.2019 sayılı kararı

  • Uygulama İmar Planı

Dava, Hatay İli, İskenderun İlçesi, A2 Mevkii, 203 ada, 223, 1071 ve 1073 parsel sayılı taşınmazların bulunduğu alanda 11.06.2013 tarihli, 67 sayılı belediye meclisi kararıyla kabul edilen 1/1000 ölçekli revizyon uygulama imar planı ile dayanağı 11.06.2013 tarihli, 66 sayılı belediye meclisi kararıyla kabul edilen 1/5000 ölçekli revizyon nazım imar planı ve anılan planlara yapılan itirazın reddine ilişkin 05.08.2013 tarihli, 149 (Mahkeme kararında sehven 123 olarak yazılmıştır.) sayılı belediye meclisi kararının iptali istemiyle açılmış; İdare Mahkemesince, yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen rapor ile dosyada yer alan bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden, sağlıklı ve güvenli kentsel mekanlar oluşturmak amacıyla gerekli her türlü düzenlemeleri yapmak konusunda yükümlülüğe sahip olan davalı idarece, mülkiyetindeki 1945 ada sayılı taşınmazı ihtiyaç doğrultusunda belediye hizmet alanı kullanımına ayırmak yeterli ve uygulama imkanı açısından da mümkün iken, bir önceki plandan gelen ada bütünlüğünün korunması adına 10 metrelik yolun dava konusu plana aynen aktarılarak bu yolun diğer tarafında kalan davacının maliki olduğu 223 sayılı parselin de belediye hizmet alanı adası içerisinde bırakılmasına dair imar planları ile anılan planlara yapılan itirazın reddine dair işlemin planlama tekniklerine ve hukuka uygun olmadığı sonucuna varıldığı gerekçesiyle iptaline karar verilmiş, bu karar davalı idare vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden, uyuşmazlık konusu 223 sayılı parselin dava konusu 1/5000 ölçekli nazım imar planında kısmen konut+ticaret alanında, kısmen yönetim merkezi alanında, 1/1000 ölçekli uygulama imar planında kısmen belediye hizmet alanında, kısmen 10 metrelik yolda kaldığı, 1073 sayılı parselin nazım imar planında konut+ticaret alanında, uygulama imar planında 10 metrelik yolda, 1071 sayılı parselin ise nazım imar planında yönetim merkezi alanında, uygulama imar planında belediye hizmet alanında kaldığı, dava konusu 1/5000 ölçekli revizyon nazım imar planında gösterilmeyen 10 metre genişliğindeki yolun dava konusu revizyon uygulama imar planında gösterilmesi nedeniyle 223 sayılı parselin nazım imar planında konut+ticaret alanında kalan kısmının ve 1073 sayılı parselin tamamının uygulama imar planında 10 metrelik yolda kaldığı, dava konusu 1/1000 ölçekli revizyon uygulama imar planında “belediye hizmet alanı” fonksiyonunun kesin kullanım türüne yönelik somut bir belirleme yapılmadığı, davalı idarece de plan notlarında kullanımın detaylandırıldığına yönelik bir açıklamada bulunulmadığı anlaşılmaktadır.

1/5000 ölçekli revizyon nazım imar planında gösterilmeyen 10 metre genişliğindeki yolun 1/1000 ölçekli revizyon uygulama imar planında gösterilmesi yönünden;

3194 sayılı İmar Kanununun 5. maddesinde nazım imar planı; varsa bölge veya çevre düzeni planlarına uygun olarak halihazır haritalar üzerine, yine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak çizilen ve arazi parçalarının; genel kullanış biçimlerini, başlıca bölge tiplerini, bölgelerin gelecekteki nüfus yoğunluklarını, gerektiğinde yapı yoğunluğunu, çeşitli yerleşme alanlarının gelişme yön ve büyüklükleri ile ilkelerini, ulaşım sistemlerini ve problemlerinin çözümü gibi hususları göstermek ve uygulama imar planlarının hazırlanmasına esas olmak üzere düzenlenen, detaylı bir raporla açıklanan ve raporuyla beraber bütün olan plan; uygulama imar planı da; tasdikli halihazır haritalar üzerine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak nazım imar planı esaslarına göre çizilen ve çeşitli bölgelerin yapı adalarını, bunların yoğunluk ve düzenini, yolları ve uygulama için gerekli imar uygulama programlarına esas olacak uygulama etaplarını ve diğer bilgileri ayrıntıları ile gösteren plan olarak tanımlanmıştır.

Anılan hüküm uyarınca, planlar arasındaki hiyerarşi kapsamında nazım imar planından sonra yapılacak olan uygulama imar planının nazım imar planına uygun yapılması gerekmektedir.

Dava konusu 1/1000 ölçekli uygulama imar planında 10 metrelik imar yolu ile, uygulama imar planında belediye hizmet alanı olarak belirlenen imar adası ile konut+ticaret alanı olarak belirlenen imar adasının ayrıştırıldığı, ancak 1/5000 ölçekli nazım imar planında anılan 10 metrelik yolun gösterilmediği ve yönetim merkezi alanı ile konut+ticaret alanının bir bütün olarak düzenlendiği görülmektedir.

Bu kapsamda anılan 10 metrelik yolun 1/5000 ölçekli nazım imar planında düzenlenmeden doğrudan dava konusu 1/1000 ölçekli uygulama imar planında gösterilmesinde planlar arasındaki hiyerarşi açısından uyarlık bulunmamaktadır.

1/1000 ölçekli revizyon uygulama imar planında “belediye hizmet alanı” fonksiyonunun kesin kullanım türüne yönelik somut bir belirleme yapılmaması yönünden;

Mekansal alanlar için öngörülen her kullanım kararının, 1/5000 ölçekli nazım imar planlarında detaylı olarak düzenlenmesi zorunluluğu bulunmamakta, ancak gerek uygulama işlemlerine dayanak teşkil etmesi, gerekse ölçeği itibari ile elverişliliği nedeni ile, mekansal alan kullanımının somutlaştırılması ve detaylandırılması görevi 1/1000 ölçekli uygulama imar planlarına bırakılmıştır.

Bu tespit ve değerlendirmeler ışığında “belediye hizmet alanı kullanımı” irdelendiğinde; 1/5000 ölçekli nazım imar planlarında, mekansal kullanımın “belediye hizmet alanı” (somut olayda yönetim merkezi alanı) olarak gösterilmesinin yeterli olduğunun kabulü gerekmekle birlikte, ulaşım yükü, nüfus ve yapı yoğunluğu başta olmak üzere planlama alanına birbirinden çok farklı etkileri bulunan ve yukarıda yer verilen tanımında örnekleme yoluyla sayılan tesisleri, bir bütün olarak kapsayan “belediye hizmet alanı” gösterimi, uygulama imar planı ölçeğinde tek başına yeterli olamamakta, bu gösterim altında hangi belediye faaliyetinin icra edileceğinin belirtilmesi suretiyle kesin kullanım türünün gerek uygulama işlemlerine dayanak oluşturacak ölçüde, gerekse hukuki ihtilaf halinde yargısal incelemeye elverecek açıklıkta somut olarak gösterilmesi zorunluluk arz etmektedir.

Dosyada bulunan dava konusu 1/1000 ölçekli revizyon uygulama imar planı örneğinde 1071 parsel sayılı taşınmazın tamamı ile 223 parsel sayılı taşınmazın bir kısmının belediye hizmet alanında kaldığı, ancak “belediye hizmet alanı” fonksiyonunun kesin kullanım türüne yönelik somut bir belirleme yapılmadığı, davalı idarece de plan notlarında kullanımın detaylandırıldığına yönelik bir açıklamada bulunulmadığı, bu haliyle mevzuat gereği kendisinden beklenen detay kullanımı belirtmeyerek, belirsiz bir kullanım türüne yer vermesi nedeniyle 1/1000 ölçekli uygulama imar planında bu yönüyle de hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

KARŞI OY :Dosyanın incelenmesinden, uyuşmazlık konusu 223 sayılı parselin dava konusu 1/5000 ölçekli nazım imar planında kısmen konut+ticaret alanında, kısmen yönetim merkezi alanında, 1/1000 ölçekli uygulama imar planında kısmen belediye hizmet alanında, kısmen 10 metrelik yolda kaldığı, 1073 sayılı parselin nazım imar planında konut+ticaret alanında, uygulama imar planında 10 metrelik yolda, 1071 sayılı parselin ise nazım imar planında yönetim merkezi alanında, uygulama imar planında belediye hizmet alanında kaldığı, dava konusu 1/5000 ölçekli revizyon nazım imar planında gösterilmeyen 10 metre genişliğindeki yolun dava konusu revizyon uygulama imar planında gösterilmesi nedeniyle 223 sayılı parselin nazım imar planında konut+ticaret alanında kalan kısmının ve 1073 sayılı parselin tamamının uygulama imar planında 10 metrelik yolda kaldığı, dava konusu 1/1000 ölçekli revizyon uygulama imar planında “belediye hizmet alanı” fonksiyonunun kesin kullanım türüne yönelik somut bir belirleme yapılmadığı, davalı idarece de plan notlarında kullanımın detaylandırıldığına yönelik bir açıklamada bulunulmadığı anlaşılmaktadır.

3194 sayılı Kanunun Tanımlar başlıklı 5. maddesindeki nazım ve uygulama imar planlarının tanımları gözönünde bulundurulduğunda, ana ulaşım sisteminin, bu bağlamda birinci ve ikinci derecedeki ulaşım yollarının nazım imar planı ile daha alt düzeydeki tali nitelikte üçüncü derece ve daha altındaki yolların ise uygulama imar planları ile düzenlenmesi gerekeceği görülmektedir.

Ayrıca ana ulaşım sistemi dışındaki hangi enkesitli yolun nazım imar planında gösterilmesi gerekeceği hususu yolun enkesitinden ziyade, imar planı içerisinde ulaşım sistemi bakımından üstlendiği fonksiyonla ilişkili olması gerekir.

Bu kapsamda özellikle yapı adaları arasındaki ulaşım ihtiyacının karşılanmasına yönelik yolların uygulama imar planı kararı ile getirilebileceğinde hiçbir duraksama bulunmamaktadır.

Uyuşmazlıkta, dava konusu 1/1000 ölçekli uygulama imar planında 10 metrelik imar yolu ile, uygulama imar planında belediye hizmet alanı olarak belirlenen imar adası ile konut+ticaret alanı olarak belirlenen imar adasının ayrıştırıldığı, ancak 1/5000 ölçekli nazım imar planında anılan 10 metrelik yolun gösterilmediği ve yönetim merkezi alanı ile konut+ticaret alanının bir bütün olarak düzenlendiği, 10 metre yolun ulaşım ağı içindeki fonksiyonu gereği 1/5000 ölçekli nazım imar planında gösterilmediği, benzer şekildeki imar adalarını ayıran ya da kısa mesafeli bağlantı yollarının uygulama imar planında gösterildiği, kentin ana ulaşım sistemi dışında kalan 10 metrelik taşıt yolları ve bağlantılarına ilişkin öngörülerin 1/5000 ölçekli nazım imar planında düzenlenmeden uygulamaya esas 1/1000 ölçekli uygulama imar planında düzenlenebileceği, yapılan düzenlemenin nazım imar planının ulaşım sistemi bakımından ana kararlarını, sürekliliğini bozduğu hususu uzman bilirkişi incelemesi sonucu ortaya konulmadığı sürece plan hiyerarşisine aykırı bir durum oluşturmayacağı, bu nedenle uyuşmazlık konusu uygulama imar planının bu yönüyle nazım imar planına, planların kademeli birlikteliği bakımından, diğer bir deyişle şekil bakımından aykırı olmadığı sonucuna varılmaktadır.

Açıklanan nedenlerle, kararın 10 metrelik yola ilişkin gerekçenin eklenmesine yönelik kısmına katılmıyorum.


Danıştay 6. Daire Başkanlığı 2020/3383 E. 2021/1538 K.

  • İmar Hukuku
  • Uygulama İmar Planı

İstemin Özeti : … İdare Mahkemesinin… Tarih ve E: … K: … Sayılı kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddine dair… Bölge İdare Mahkemesi… İdari Dava Dairesince verilen… Tarih ve E: … K: … Sayılı kararın, usul ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

Yargılama Süreci:

Dava konusu istem: Bursa İli, Nilüfer İlçesi, … Mahallesi, … Ada, … Parsele ilişkin olarak, Bursa Büyükşehir Belediye Meclisinin… Tarih ve… Sayılı kararıyla kabul edilen ve Bursa Büyükşehir Belediye Meclisi’nin… Tarih ve… Sayılı kararıyla askı itirazları değerlendirilmesi sonucu plan notları değiştirilerek onaylanan 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliğinin iptali istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince verilen… Tarih ve E:2018/1037, K:2019/661 sayılı kararda; Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın… Tarih ve E… sayılı yetki devrine ilişkin yazısı gereğince, 6306 sayılı Kanun uyarınca “Riskli Yapılara” ilişkin imar planı tadilatlarının ada bazında yapılması gerektiği, parsel bazında plan tadilatı yapılmasına ilişkin dava konusu işlemde yetki unsuru yönünden hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlem hukuka aykırı bulunarak dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.

Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının özeti: İstinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve istinaf dilekçelerinde ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

Türk Milleti Adına

Maddi Olay:

Dava konusu imar planı değişikliklerinden önceki süreçte Bursa ili genelinde 17 farklı ilçede yürürlükte olan 1/5000 ölçekli nazım imar planlarına, “riskli bina tespit edilerek kentsel dönüşüm yapılması halinde 0.50’ye kadar emsal artışı yapılabilir.” şeklinde plan notu eklenmesine dair 1/5000 ölçekli nazım imar plan değişikliği Bursa Büyükşehir Belediye Meclisinin… Tarihli, … Sayılı kararı ile onaylanmış, bu plan değişikliğine karşı Şehir Plancıları Odası Bursa Şubesi tarafından açılan davada, dava konusu işlemin iptali yolunda… İdare Mahkemesince verilen… Tarihli, E: … K: … Sayılı karar, Danıştay Altıncı Dairesinin 27.12.2018 tarihli, E:2016/4673, K:2018/10776 sayılı kararı ile onanarak kesinleşmiştir.

Anılan iptal kararı üzerine, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığınca Çevre ve Şehircilik Bakanlığına hitaben yazılan… Tarihli, … Sayılı yazı ile Bursa il sınırları içerisinde riskli yapı ilan edilen taşınmazlara ilişkin her tür ve ölçekte plan yapma ve onaylama yetkisinin Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığına ve Osmangazi Belediye Başkanlığına devredilmesi talep edilmiştir.

Bu talep doğrultusunda, Bursa ili sınırları içerisinde bulunan 6306 sayılı Kanun uyarınca “riskli yapılara” ilişkin 1/5000 ölçekli nazım imar planı, 1/1000 ölçekli uygulama imar planı, imar uygulaması, hâlihazır harita hazırlama ve onaylama yetkisinin, Bakanlığın yetkileri saklı kalmak kaydıyla geçici olarak Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığının görev ve sorumluluğuna 6306 sayılı Kanun’un 6. maddesinin 12. fıkrası uyarınca devredildiği hususu Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Mekânsal Planlama Genel Müdürlüğünün… Tarihli, … Sayılı yazısı ile Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığına bildirilmiştir.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca yapılan yetki devrine istinaden Bursa ili genelinde yer alan ve riskli yapı tespiti yapılmış olan muhtelif taşınmazlar ile dava tarihi itibariyle halen riskli yapı tespiti yapılmamış olan muhtelif taşınmazlara ilişkin 1/5000 ölçekli nazım ve/veya 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişiklikleri ayrı ayrı olmak üzere parsel bazında Bursa Büyükşehir Belediye Meclisi kararları ile onaylanmıştır.

Bunun üzerine davacı tarafından genel olarak; Bursa ilinde 17 ilçede yürürlükte olan 1/5000 ölçekli nazım imar planlarına plan notu eklenmesine ilişkin Bursa Büyükşehir Belediye Meclisinin… Tarihli, … Sayılı kararının yargı kararı ile iptaline karar verildiği, dayanaksız hale gelen ve hukuka aykırı olan dava konusu imar planı değişikliklerinin yapı yoğunluğunu artırması ve teknik altyapıyı yetersizleştirmesi yönüyle üst 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı ve 1/25.000 ölçekli nazım imar planı kararlarına aykırı olduğu, gerekli teknik altyapı ve donatı alanları sağlanmadan, tek parsel bazında yoğunluk artırıcı şekilde plan değişikliği yapılmasının hem Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca yapılan yetki devrinin içeriğine hem de 6306 sayılı Kanun’un amacına aykırı bulunduğu, kentsel dönüşüm amacıyla bütüncül yaklaşımla planlama yapılması gerekirken, parçacık şekilde yapılan imar planı değişikliklerinin daha büyük kentsel sorunlara sebep olacağı, taşınmazların işlevinin değiştirilmesi ve yoğunluğunun artırılması suretiyle ana planın sürekliliğinin, bütünlüğünün ve donatı dengesinin bozulduğu, dava konusu imar planı değişiklikleri ile taşınmazların yüksekliğinin, çevresi ile uyumsuz kütle oluşturacak şekilde artırıldığı, Bursa ilinin 1. derecede deprem kuşağında yer aldığı, bu nedenle planlama çalışmalarına esas olmak üzere güncel jeolojik ve jeoteknik etüt raporu hazırlanmasının büyük önem arz ettiği, ancak bölgeye ilişkin jeolojik etüt çalışmaları yapılmadan dava konusu imar planı değişikliklerinin hazırlandığı şeklinde iddialar ileri sürülerek bakılmakta olan davanın açıldığı görülmektedir.

İlgili Mevzuat:

6306 Sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun’un 1. maddesinde, Kanun’un amacının; afet riski altındaki alanlar ile bu alanlar dışındaki riskli yapıların bulunduğu arsa ve arazilerde, fen ve sanat norm ve standartlarına uygun, sağlıklı ve güvenli yaşama çevrelerini teşkil etmek üzere iyileştirme, tasfiye ve yenilemelere dair usul ve esasları belirlemek olduğu hüküm altına alınmıştır.

Kanun’un 2. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendinde, riskli yapı; riskli alan içinde veya dışında olup ekonomik ömrünü tamamlamış olan ya da yıkılma veya ağır hasar görme riski taşıdığı ilmi ve teknik verilere dayanılarak tespit edilen yapı şeklinde tanımlanmıştır.
Aynı Kanun’un “Uygulama işlemleri” başlıklı 6. maddesinin 5. fıkrasının (a) bendinde, Bakanlığın; riskli alanlara, rezerv yapı alanlarına ve riskli yapıların bulunduğu taşınmazlara ilişkin her tür harita, plan, proje, arazi ve arsa düzenleme işlemleri ile toplulaştırma yapmaya yetkili olduğu, 12. fıkrasında ise, Bakanlığın, bu Kanun’da belirtilen iş ve işlemlere ilişkin olarak TOKİ’ye veya İdareye yetki devrine ve bu iş ve işlemlerden hangilerinin TOKİ veya İdare tarafından yapılacağını belirlemeye yetkili olduğu, hükmüne yer verilmiştir.

6306 sayılı Kanun’un Uygulama Yönetmeliği’nin “Riskli yapıların tespiti ve itiraz” başlıklı 7. maddesinin 1. fıkrasında, “Riskli yapılar, Ek-2’de yer alan riskli yapıların tespit edilmesine ilişkin esaslara göre tespit edilir. Riskli yapı tespiti; kendi başına kullanılabilen, üstü örtülü ve insanların içine girebilecekleri ve insanların oturma, çalışma, eğlenme veya dinlenmelerine veya ibadet etmelerine yarayan yapılar ile hayvanların ve eşyaların korunmasına yarayan yapılar hakkında yapılır. İnşaat halinde olup ikamet edilmeyen yapılar ile metrukluk veya başka bir sebeple statik bakımdan yapı bütünlüğü bozulmuş olan yapılar riskli yapı tespitine konu edilmez.” kuralına, aynı Yönetmeliğin 13. maddesinin 6. fıkrasında, Bakanlığın, uygulama alanında her tür harita, plan, proje, arazi ve arsa düzenleme işlemleri ile toplulaştırma yapmaya yetkili olduğu, kuralına yer verilmiştir.

5216 sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu’nun 7. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde, çevre düzeni planına uygun olmak kaydıyla, büyükşehir belediye sınırları içinde 1/5.000 ile 1/25.000 arasındaki her ölçekte nazım imar planını yapmak, yaptırmak ve onaylayarak uygulamak; büyükşehir içindeki belediyelerin nazım plana uygun olarak hazırlayacakları uygulama imar planlarını, bu planlarda yapılacak değişiklikleri, parselasyon planlarını ve imar ıslah planlarını aynen veya değiştirerek onaylamak ve uygulanmasını denetlemek; nazım imar planının yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde uygulama imar planlarını ve parselasyon planlarını yapmayan ilçe belediyelerinin uygulama imar planlarını ve parselasyon planlarını yapmak veya yaptırmak görev, yetki ve sorumluluklarının büyükşehir belediyelerine ait olduğu, hüküm altına alınmıştır.

5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 73. maddesinde, “Belediye, belediye meclisi kararıyla; konut alanları, sanayi alanları, ticaret alanları, teknoloji parkları, kamu hizmeti alanları, rekreasyon alanları ve her türlü sosyal donatı alanları oluşturmak, eskiyen kent kısımlarını yeniden inşa ve restore etmek, kentin tarihi ve kültürel dokusunu korumak veya deprem riskine karşı tedbirler almak amacıyla kentsel dönüşüm ve gelişim projeleri uygulayabilir. Bir alanın kentsel dönüşüm ve gelişim alanı olarak ilan edilebilmesi için yukarıda sayılan hususlardan birinin veya bir kaçının gerçekleşmesi ve bu alanın belediye veya mücavir alan sınırları içerisinde bulunması şarttır. Ancak, kamunun mülkiyetinde veya kullanımında olan yerlerde kentsel dönüşüm ve gelişim proje alanı ilan edilebilmesi ve uygulama yapılabilmesi için ilgili belediyenin talebi ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca bu yönde karar alınması şarttır. Kentsel dönüşüm ve gelişim proje alanı olarak ilan edilecek alanın; üzerinde yapı olan veya olmayan imarlı veya imarsız alanlar olması, yapı yükseklik ve yoğunluğunun belirlenmesi, alanın büyüklüğünün en az 5 en çok 500 hektar arasında olması, etaplar halinde yapılabilmesi hususlarının takdiri münhasıran belediye meclisinin yetkisindedir. Toplamı 5 hektardan az olmamak kaydı ile proje alanı ile ilişkili birden fazla yer tek bir dönüşüm alanı olarak belirlenebilir. Büyükşehir belediye ve mücavir alan sınırları içinde kentsel dönüşüm ve gelişim projesi alanı ilan etmeye büyükşehir belediyeleri yetkilidir. Büyükşehir belediye meclisince uygun görülmesi halinde ilçe belediyeleri kendi sınırları içinde kentsel dönüşüm ve gelişim projeleri uygulayabilir. Büyükşehir belediyeleri tarafından yapılacak kentsel dönüşüm ve gelişim projelerine ilişkin her ölçekteki imar planı, parselasyon planı, bina inşaat ruhsatı, yapı kullanma izni ve benzeri tüm imar işlemleri ve 3/5/1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanununda belediyelere verilen yetkileri kullanmaya büyükşehir belediyeleri yetkilidir…” hükmü yer almıştır.

Hukuki Değerlendirme:

Usule ilişkin olarak;

Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun 08.03.1979 tarihli, E:1971/1, K:1979/1 sayılı kararında, Türk Mühendis ve Mimar Odalarının, tüzel kişiliği haiz birlikler gibi hak ve yetkilerinin bulunduğu gerekçesiyle davacı ve davalı olarak taraf ve dava ehliyetleri bulunduğuna karar verilmiş, 521 sayılı Danıştay Kanununun 69. ve 70. maddelerinde yer alan “ilgililer” ibaresinin gerçek ve tüzel kişilerden daha kapsamlı olduğu vurgulanmış, aynı ibare 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 10. ve 11. maddelerinde de yer almıştır.
Bu durumda, “ilgililer” kavramından, çevre ve kültür varlıklarının korunması, kişilerin sağlıklı bir çevrede yaşamalarının sağlanması amacıyla, ifa ettikleri meslek ve sanat açısından şehirleşme ve dolayısıyla imar faaliyetleriyle çok yakından ilgileri bulunan mimarların ve şehir plancılarının oluşturduğu oda ve şubeler doğrudan dava açabilecektir.

TMMOB Şehir Plancıları Odası, yasalara, planlama ve şehircilik ilkelerine aykırı imar uygulamalarını kendi kuruluş amacı doğrultusunda dava konusu yapma ehliyetine sahiptir. Bu sebeple, dava konusu imar planı değişikliğine karşı davacı Oda’nın dava açma ehliyetine sahip olduğu sonucuna ulaşıldığından, davalı idarenin ehliyet itirazı yerinde görülmemiştir.

Dava konusu imar planı değişikliği 6306 sayılı Kanun kapsamında yapılmış olup, her ne kadar söz konusu Kanun’un 6. maddesinin 9. fıkrasında 30 günlük özel dava açma süresi öngörülmüş ise de; Anayasa’nın 40. maddesi gereğince, kanunlarda özel başvuru yolu ve dava açma süresi öngörüldüğü hallerde bunun ilgililere açıkça ve ayrıca bildirilmesi gerekmektedir. Uyuşmazlıkta, dava konusu imar planı değişiklikleri askıda ilan edilirken, söz konusu planların 6306 sayılı Kanun kapsamında yapıldığına veya özel dava açma süresi bulunduğuna yönelik askı tutanağında herhangi bir açıklamaya yer verilmediği anlaşıldığından, bakılmakta olan davalarda özel dava açma süresinin uygulanamayacağı açık olup, bu haliyle 60 günlük genel dava açma süresi içerisinde açılan iş bu davada süreaşımı bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

Esasa ilişkin olarak;

Bursa ili sınırları içerisinde riskli yapı tespit edilen taşınmazların bulunduğu alanda 1/5000 ölçekli nazım ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planlarını hazırlama ve onaylama yetkisinin Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığına devredildiğine dair Çevre ve Şehircilik Bakanlığının 05.09.2016 tarihli yazısı doğrultusunda, Bursa Büyükşehir Belediye Meclisince farklı tarih ve sayılı kararlar ile Nilüfer ilçesi genelinde çok sayıda taşınmaza ilişkin 1/5000 ölçekli nazım ve/veya 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişiklikleri yapılmıştır. 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişiklikleri ile sadece taşınmazların işlevinde değişiklik yapılarak, genel olarak taşınmazların “konut alanı” olan işlevleri “konut+ticaret alanına” veya sadece “ticaret alanına” çevrilmiş, yapılaşma yoğunluğuna yönelik herhangi bir belirleme yapılmamış, söz konusu belirleme 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliğine bırakılmıştır. 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliklerinde ise hem 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliği ile aynı doğrultuda işlev değişikliği yapılmış hem de riskli yapı tespiti yapılması halinde geçerli olmak üzere mevcut emsal değer 0.50 oranında artırılmak ve yapı yükseklikleri -değişen miktarlarda- artırılmak suretiyle yeni yapılaşma koşulları belirlenmiş, ilaveten emsal hesabına dâhil edilmesi gereken bir kısım alanlar plan notları ile emsal harici bırakılmıştır.

Söz konusu imar planı değişikliklerine karşı Nilüfer Belediye Başkanlığı, Şehir Plancıları Odası Bursa Şubesi ve Mimarlar Odası Bursa Şubesi tarafından muhtelif dosyalarda ayrı ayrı açılan ve farklı mahkemeler tarafından bakılan davalarda, bir kısım dosyalarda farklı bilirkişi heyetleri aracılığıyla mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle, bir kısım dosyalarda ise keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmadan, farklı gerekçelerle dava konusu imar planlarının iptaline karar verilmiştir. Bu kararlara karşı davalı idarece yapılan istinaf başvurularının reddi yolunda verilen İstanbul Bölge İdare Mahkemesi kararları temyiz edilmiştir.

Nilüfer ilçesi genelinde farklı alanlarda yer alan farklı taşınmazlara özgü olarak ayrı ayrı 1/5000 ölçekli nazım ve/veya 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişiklikleri yapılmış olsa da; söz konusu imar planı değişikliklerine dayanak işlemin aynı olduğu, diğer bir ifade ile plan değişikliklerinin tamamının aynı yetki devrine dayanılarak 6306 sayılı Kanun kapsamında yapıldığı ve taşınmazlara getirilen emsal ve yükseklik değerleri değişmekle birlikte, taşınmazlardaki işlev değişikliğinin ve yapılaşma koşullarındaki artışın aynı yaklaşımla gerçekleştirildiği anlaşıldığından; hukuka uygunluk denetiminin daha etkin yapılabilmesi amacıyla parçadan ziyade bütünün değerlendirilmesinin daha uygun bir yaklaşım olacağı benimsenerek dosyalar birlikte incelenmiştir.

Bu inceleme ise; dava konusu imar planlarının hazırlanma ve onaylanma sürecinin imar mevzuatına ve dayanak yetki devrine uygunluğu ile taşınmazlara dava konusu imar planları ile getirilen işlev ve yapılaşma koşullarının imar mevzuatına, 6306 sayılı Kanun’un amacına, planlama hiyerarşisine, şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve kamu yararına uygunluğu yönlerinden yapılmıştır.

Bu açıklamalar ışığında;

Çevre ve Şehircilik Bakanlığının yetki devrine ilişkin 05.09.2016 tarihli, 14820 sayılı yazısının ve dava konusu imar planlarının bu yetki devrine uygunluğunun değerlendirilmesi;
Dava konusu imar planı değişikliklerinin hukuki denetiminin yapılabilmesi için öncelikle Bursa Büyükşehir Belediyesine yapılan yetki devrinin hukuki geçerliliğinin ve içeriğinin ele alınması gerekmektedir. Yetki devri; bir konuda karar almak, eylemde bulunmak veya emir vermek hakkının başkalarına devredilmesi ve sonuçlardan devredilenin sorumlu tutulması şeklinde tanımlanmakta olup, yetki devrinin, ancak kanunların açıkça izin vermesi halinde ve yine açıkça izin verdiği konular hakkında yapılabileceği ilgili yasalarda ve yargı içtihatlarında kabul edilmektedir.

Yukarıda detaylarına yer verildiği üzere, riskli alanlara, rezerv yapı alanlarına ve riskli yapıların bulunduğu taşınmazlara ilişkin her tür ve ölçekteki planı resen yapma, yaptırma ve onaylama yetkisinin Çevre ve Şehircilik Bakanlığına ait olduğunun ve Bakanlığın sahip olduğu bu yetkisini TOKİ’ye, büyükşehir belediyelerine veya ilçe belediyelerine devredebileceğinin 6306 sayılı Kanun’da açıkça düzenleme altına alınmış olması karşısında; dava konusu imar planı değişikliklerinin dayanağı olan ve Bursa ili sınırları içerisinde bulunan “riskli yapılara” ilişkin 1/5000 ölçekli nazım imar planı, 1/1000 ölçekli uygulama imar planı, imar uygulaması, hâlihazır harita hazırlama onaylama yetkisinin, Bakanlık yetkileri saklı kalmak kaydıyla geçici olarak Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığına devredildiğine ilişkin dayanak Bakanlık işleminin yasaya uygun olduğu anlaşılmaktadır.

Bakanlığın 05.09.2016 tarihli, 14820 sayılı yetki devri yazısının içeriği incelendiğinde, Bursa ili sınırları içerisinde bulunan “riskli yapılara” ilişkin imar planlarının;

-Ada bazında çözümlenmesi,

-Plan değişikliklerinde emsal veya yoğunluk artışının zorunlu olması halinde meri emsale olacak ilavenin maksimum 0.50’yi geçmeyecek şekilde düzenlenmesi,

-Gerekli altyapı analizlerin yapılması

-Teknik ve sosyal altyapı alanlarının ayrılması  koşullarının aynı anda sağlanması kaydıyla yetki devri yapıldığı görülmektedir.

Riskli alanlar, rezerv yapı alanları ve riskli yapıların bulunduğu taşınmazlara ilişkin her tür ve ölçekte planı yapma ve onaylama yetkisinin asıl sahibi olan Bakanlık tarafından yetki devri yapılırken; planlama esaslarına, planın kentsel doku ve çevresi ile uyumuna, yapılacak teknik analizlere, sosyal ve teknik altyapı alanlarının sağlanmasına yönelik bir kısım koşullar getirme, bu şekilde planların standartlarını ve ilkelerini belirleme hakkına sahip olduğu, bu durumda yetkiyi devralan idare tarafından Bakanlıkça öngörülen koşullara uygun şekilde planlama yapılması gerektiği, aksi halde, yapılan imar planlarının dayanağı yetki devrine aykırı hale geleceği açıktır.

Uyuşmazlıkta, çok sayıda taşınmaza ilişkin dava konusu imar planı değişikliklerinin Bursa Büyükşehir Belediye Meclisinin muhtelif kararları ile onaylanmasından sonraki süreçte, söz konusu plan değişikliklerine ilişkin olarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Mekânsal Planlama Genel Müdürlüğünce, Bursa Büyükşehir Belediyesine yazılan 14.11.2017 tarihli yazısında; imar planı değişikliklerinde, yetki devrinde sayılan koşulların tamamının aynı anda sağlanması gerektiği, 6306 sayılı Kanun’un “Amaç” başlıklı 1. maddesi kapsamında, sağlıksız ve güvensiz yapı stoğunun yenilenmesinin yanında kentlerin yeşil alanları, sosyal donatı alanları, altyapısı ve ulaşım sistemleriyle yaşanabilirlik standartlarını yakalaması gerektiği, bu doğrultuda imar planı değişikliklerinin tekrar incelenerek, yetki devrinde belirtilen hususlara uygun olarak işlem tesis edilmesi gerektiği şeklinde bildirimde bulunulduğu görülmüştür.

Diğer taraftan Bursa Büyükşehir Belediyesi İmar ve Şehircilik Dairesi Şehir Planlama Müdürlüğünün, dava konusu imar planı değişikliklerine ilişkin 23.03.2017 tarihli görüş yazısında; riskli yapı şerhi bulunmayan taşınmazlara ilişkin hazırlanan 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliğinin öncelikle ilçe belediye meclisince değerlendirilmesi gerektiği, Bakanlığın yetki devrinin sadece riskli yapı şerhi bulunan taşınmazlara ilişkin olduğu, kentsel dönüşüm amaçlı 1/5000 ölçekli nazım ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliği taleplerinin Bursa ili genelinde emsal ve kat artışına yönelik olması, kamu yararını zorunlu kılan nedenler bulunmaması, parçacıl nitelikte nüfus yoğunluğu artışına neden olması, ancak artan nüfusun ihtiyacını karşılayacak sosyal ve teknik altyapı alanlarının ayrılmaması, iki bina arası asgari mesafe şartını bozması sebepleri ile plan bütünlüğünü bozucu nitelikte ve Mekânsal Planlar Yapım Yönetmeliği’nin 26. maddesine aykırı olduğu, 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliklerinde önerilen yoğunluk artışının, 1/5000 ölçekli nazım imar planlarında belirlenen kişi başına düşen yoğunluk oranları ile uyumsuz olduğu, bu açıdan üst ölçekli planlarla örtüşmediği şeklinde görüşlere yer verildiği görülmektedir.

Bu doğrultuda;

  1. Dava konusu imar planı değişikliklerine konu edilen taşınmazların bir kısmında riskli yapı tespiti bulunmadığı halde, Bakanlığın yetki devri yazısı dayanak gösterilerek 6306 sayılı Kanun kapsamında imar planı değişikliği yapıldığı, uyuşmazlık konusu taşınmazların işlev ve yapılaşma koşullarında değişiklik yapılırken, içinde yer aldığı imar adasının bütünlüğünün gözetilmediği, gizli emsal artışına imkân sağlayacak nitelikte plan notları getirilerek mevcut emsal değerinin 0.50’nin üzerinde artmasına sebebiyet verildiği ve taşınmazların yapılaşma koşullarında yapılan miktarda artışı zorunlu kılan nedenlerin plan açıklama raporlarında ortaya konulmadığı, gerekli altyapı analizleri yapılmadan taşınmazların işlev ve yapılaşma koşullarının değiştirildiği ve yapılan yoğunluk artışının bölgenin sosyal ve teknik altyapı dengesi üzerindeki etkilerinin değerlendirilmediği anlaşıldığından, bu haliyle dava konusu imar planı değişikliklerinin, aşağıdaki bölümlerde de detaylı şekilde açıklandığı üzere, dayanağı… Tarihli, … Sayılı yetki devrinin içeriğine uygun olmadığı sonucuna varılmaktadır.
  2. 6306 sayılı Kanun kapsamında yapılacak imar planları ile 5393 sayılı Kanun’un 73. maddesi doğrultusunda kentsel dönüşüm alanı ilan edilen alanlar için yapılacak imar planlarının hazırlanması ve yürürlüğe konulması süreçlerinin, işlemin yetki, şekil, sebep ve konu unsurları bakımından birbirinden tamamen farklı olduğu, dava konusu imar planı değişikliklerine ilişkin açıklama raporlarında ve belediye meclisi kararında “deprem gibi afetlerden zarar görme riski taşıyan yapıların kentsel dönüşüm yoluyla iyileştirilmesi amacıyla” imar planı değişikliği yapıldığı belirtilmişse de, dava konusu imar planlarının yukarıda detaylarına yer verilen mevzuat hükümleri uyarınca 5393 sayılı Kanunun 73. maddesi kapsamında tesis edilmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda, 6306 sayılı Kanun’un 6. maddesi uyarınca yapılan dava konusu imar planı değişikliklerinin kentsel dönüşüm amacıyla yapıldığına ilişkin plan açıklama raporlarında ve belediye meclisi kararlarında yer alan ifadelerin yetki devrine uygun olmadığı açıktır.
  3. Bir kısım dosyalarda, İdare Mahkemelerince ve/veya Bölge İdare Mahkemesince; Bakanlığın yetki devri yazısı doğrultusunda, imar planı değişikliklerinin tek bir taşınmaza özgü şekilde parsel bazında değil, ada bazında yapılması gerektiği, bu nedenle yetki unsuru yönünden hukuka uygun olmadığı sonucuna ulaşılarak, dava konusu işlemin iptaline karar verilmiş ise de, anılan yetki devrinde; imar planı değişikliği onama sınırının uyuşmazlık konusu taşınmazın dâhil olduğu imar adasının tamamını kapsaması değil, riskli yapı tespit edilen taşınmaza ilişkin imar planı değişikliği yapılırken, taşınmazın bulunduğu imar adasının işlevi ve yapılaşma koşullarının dikkate alınması, bu şekilde imar planı değişikliğinin kent kurgusu ve çevrenin dokusu ile uyumlu olmasının, plan ana kararlarının sürekliliğinin ve bütünlüğünün korunmasının sağlanması gerektiği şeklinde yorumlanması gerekmektedir. Bu durumda, anılan yönde verilen temyiz istemine konu kararlarda gerekçe yönünden isabet bulunmamaktadır.

Dava konusu 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliklerinin yetki unsuru yönünden değerlendirilmesi;

Yukarıdaki bölümde detaylarına yer verilen Kanun hükümleri doğrultusunda, genel kural olarak, büyükşehir belediye sınırları içerisinde 1/5000 ölçekli nazım imar planını yapma ve onaylama yetkisi büyükşehir belediyelerine; 1/1000 ölçekli uygulama imar planlarını yapma ve onaylama yetkisi ilçe belediyelerine aittir.

Öte yandan, 5216 sayılı Yasa’nın 7. maddesinin (c) bendinde, kanunlarla büyükşehir belediyelerine verilmiş görev ve hizmetlerin gerektirdiği proje, yapım, bakım ve onarım işlemleriyle ilgili her ölçekteki imar planlarını, parselasyon planlarını ve her türlü imar uygulamasını yapmak ve ruhsatlandırmak, 20.7.1956 tarihli ve 775 sayılı Gecekondu Kanunu’nda belediyelere verilen yetkileri kullanmak, (m) bendinde ise büyükşehir bütünlüğüne hizmet eden sosyal donatılar, bölge parkları, hayvanat bahçeleri… ve benzeri yerleri yapmak, yaptırmak, işletmek veya işlettirmek büyükşehir belediyelerinin görev ve yetkileri arasında sayılmıştır.

Belirtilen hususların birlikte değerlendirilmesinden, büyükşehir belediyesinin uygulama imar planlarının yapımındaki yetkisinin; imar planlarını ve bu planlarda yapılacak değişiklikleri aynen veya değiştirerek onaylamak ve nazım imar planının yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde uygulama imar planları yapmayan ilçe ve ilk kademe belediyelerinin uygulama imar planlarını yapmak veya yaptırmakla sınırlı olup, doğrudan 1/1000 ölçekli uygulama imar planları ile uygulamasını yapma yetkisinin bulunmadığı, 1/1000 ölçekli uygulama imar planı ile parselasyon planlarının yapımında, değişikliğinde ve uygulamaya konulmasında ilçe ve ilk kademe belediyelerinin yetkili olduğu, ancak büyükşehir belediyelerinin görev alanına giren bir konuda büyükşehir belediyesince 1/1000 ölçekli imar planı yapılabileceği sonucuna ulaşılmaktadır.

Diğer taraftan büyükşehir belediye sınırları içerisinde yer alan riskli alanlara, rezerv yapı alanlarına ve riskli yapıların bulunduğu taşınmazlara ilişkin imar planlarının yapılması ve onaylanmasında özel kanun olan 6306 sayılı Kanun’un uygulaması gerektiğinden, söz konusu taşınmazlara/alanlara ilişkin imar planlarını yapma ve onaylama yetkisi Çevre ve Şehircilik Bakanlığına geçmekte, ancak Bakanlık, sahip olduğu bu yetkisini belediyelere devredebilmektedir.

Bu açıklamalar doğrultusunda riskli alanlara, rezerv yapı alanlarına ve riskli yapıların bulunduğu taşınmazlara ilişkin imar planlarının yapılması ve onaylanması yetkisinin Çevre ve Şehircilik Bakanlığına ait olduğu ve Bakanlığın sahip olduğu bu yetkisini belediyelere devredebileceği açık olmakla birlikte, Bakanlığın söz konusu yetkisinin varlığından söz edilebilmesi için mutlaka bir alanın dava konusu işlemin tesis edildiği tarih itibariyle Bakanlar Kurulu (6306 sayılı Kanun’un 2. maddesinin 1. fıkrasının (ç) bendinde 02/07/2018 tarihli, 700 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 196. maddesi ile yapılan değişiklik sonrasında Cumhurbaşkanı) kararı ile riskli alan ilan edilmesi veya Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca rezerv yapı alanı tespit edilmesi ya da riskli alan içinde veya dışında kalan herhangi bir taşınmaz üzerindeki yapılara ilişkin 6306 sayılı Kanun’un 3. maddesinde düzenlenen prosedürler işletilerek Bakanlıkça lisanslandırılan kurum ve kuruluşlarca riskli yapı tespitinin yapılmış olması gerekmektedir. Ancak bu yönde bir tespit yapılması halinde, taşınmaza ilişkin imar planı yapma yetkisinin Bakanlığa ait olduğundan söz edilebilecek, aksi halde, yani taşınmazda riskli yapı tespitinin yapılmadığı durumlarda 6306 sayılı Kanun uyarınca Bakanlığın imar planı yapma yetkisinin varlığından söz edilemeyecektir. Bu durumda Bakanlığın sahip olmadığı bir yetkiyi belediyeye devretmesi de mümkün değildir.
Uyuşmazlıkta, 6306 sayılı Kanun’un 6. maddesinin 12. fıkrası uyarınca Bakanlıkça yapılan yetki devrine dayanılarak taşınmazlara ilişkin dava konusu imar planı değişiklikleri yapılmış ise de, söz konusu taşınmazların bir kısmında dava tarihi itibariyle halen riskli yapı tespiti bulunmadığı görülmektedir.

Bu durumda riskli yapı tespiti bulunmayan uyuşmazlık konusu taşınmazlara ilişkin 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliğinin 5216 sayılı Kanun’a göre yapılması gerekirken, Bursa Büyükşehir Belediyesince, ilçe belediyesinin yerine geçilerek ve Bakanlığın sahip olmadığı yetki dayanak gösterilerek yapılan 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliğinin yetki unsuru yönünden hukuka aykırı olduğu açıktır.

Dava konusu 1/1000 ölçekli uygulama imar planı ile taşınmaza getirilen kullanım kararlarının değerlendirilmesi;

İmar mevzuatı uyarınca 1/1000 ölçekli uygulama imar planlarının, üst ölçekli imar planlarına uygun hazırlanması gerekmektedir. Bir alanda, 1/5000 ölçekli nazım imar planında nüfus yoğunluğuna ilişkin belirleme yapılmış ise, 1/1000 ölçekli uygulama imar planında, üst ölçekte belirlenen yoğunluğu aşar şekilde yapı ve nüfus yoğunluğunun artırılmasında imar mevzuatı ile planların kademeli birlikteliği ilkesine uyarlık bulunmamaktadır.

Uyuşmazlıkta, 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliklerinin parsel bazlı olacak şekilde emsal ve kat artışına ilişkin olduğu, 1/5000 ölçekli nazım imar planında yapılaşma yoğunluğu yönünden herhangi bir değişiklik yapılmadan, üzerinde riskli yapı şerhi bulunan taşınmazlar açısından hem imar mevzuatı hem de Çevre ve Şehircilik Bakanlığının 05.09.2016 tarihli yetki devrine aykırı şekilde ilave nüfus ve yapı yoğunluğu getirildiği, ayrıca gerekli altyapı analizlerinin yapılmadığı, teknik ve sosyal donatı alanlarının ayrılmadığı, plan açıklama raporlarında yoğunluk artışını zorunlu kılan teknik gerekçelerin ortaya konulmadığı anlaşılmaktadır.

Bu itibarla, İdare Mahkemelerince muhtelif dosyalarda mahallinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi neticesinde düzenlenen bilirkişi raporlarında dava konusu 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişiklerinde belirlenen nüfus yoğunluklarının, üst 1/5000 ölçekli nazım imar planında belirlenen kişi başına düşen yoğunluk oranlarını aştığının tespit edildiği, ayrıca yetki devrinde belirtilen maksimum 0.50 oranındaki yapılaşma yoğunluğunu aşan şekilde gizli emsal artışlarının (bodrum katların emsal harici tutulması vb..) getirildiği, öte yandan, imar planı değişikliklerinin imar planı bütünlüğünü bozucu şekilde parçacıl nitelikte nüfus yoğunluğu artışına neden olduğu ve artan nüfusa yönelik teknik ve sosyal altyapı alanlarının ayrılmadığı hususları dikkate alındığında, dava konusu edilen 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliğinde bu nedenle de şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve kamu yararına uyarlık bulunmadığı kanaatine varılmıştır.

Karar Sonucu:

Açıklanan nedenlerle;

  1. Davalının temyiz isteminin reddine,
  2. Dava konusu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptaline ilişkin Mahkeme kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu… Bölge İdare Mahkemesi… İdari Dava Dairesince verilen… Tarih ve E: … K: … Sayılı kararının yukarıda belirtilen gerekçe ile ONANMASINA,
  3. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de anılan Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın… İdare Mahkemesine gönderilmesine, 09/02/2021 tarihinde, kesin olarak, oybirliğiyle karar verildi.

Danıştay 6. Daire Başkanlığı  2020/11381 E.  ,  2021/110 K.”İçtihat Metni”

  • İmar Hukuku
  • Uygulama İmar Planı

Davanın Konusu: Eskişehir ili, Tepebaşı ilçesi, … Mahallesi, … Ada, …Parsel sayılı taşınmaza ilişkin olarak Hazine ve Maliye Bakanlığı Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından hazırlanarak… Tarih ve… Sayılı Cumhurbaşkanlığı kararı ile onaylanan 1/25000 ölçekli nazım imar planı değişikliği, 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliği ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliğinin iptali istenilmektedir.

İnceleme ve Gerekçe:

Maddi Olay: Dava, Eskişehir ili, Tepebaşı ilçesi, … Mahallesi, … Ada, … Parsel sayılı taşınmaza ilişkin olarak Hazine ve Maliye Bakanlığı Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından hazırlanarak… Tarih ve… Sayılı Cumhurbaşkanlığı kararı ile onaylanan 1/25000 ölçekli nazım imar planı değişikliği, 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliği ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliğinin iptali istemiyle açılmıştır.

İlgili Mevzuat:

Anayasa’nın 40. maddesinin ikinci fıkrasında; Devletin, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorunda olduğu hükme bağlanmış, 125. maddesinin üçüncü fıkrasında da; 40. maddedeki düzenlemenin devamı niteliğinde, “İdari işlemlere karşı açılacak davalarda süre, yazılı bildirim tarihinden başlar.” hükmüne yer verilmiştir.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Dava açma süresi” başlıklı 7. maddesinin birinci fıkrasında, dava açma süresinin, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay’da ve idare mahkemelerinde altmış gün olduğu; ikinci fıkrasında, bu sürenin, idari uyuşmazlıklarda yazılı bildirimin yapıldığı tarihi izleyen günden itibaren başlayacağı; dördüncü fıkrasında, ilanı gereken düzenleyici işlemlerde dava açma süresinin, ilan tarihini izleyen günden itibaren başlayacağı, “Üst Makamlara Başvurma” başlıklı 11. maddesinde ise ilgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılmasının üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan, idari dava açma süresi içinde istenebileceği, bu başvurunun işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durduracağı, altmış gün içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı hususu kurala bağlanmıştır.

Aynı Kanunu’nun 20/A maddesinde ise Özelleştirme Yüksek Kurulu kararlarına karşı açılacak davaların ivedi yargılama usulüne tabi olduğu, bu usulde dava açma süresinin 30 gün olduğu ve bu usule tabi işlemler bakımından Kanunun 11. maddesi hükümlerinin uygulanmayacağı öngörülmüştür.

09/07/2018 tarihli, 30473 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 85. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi ile 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanunu’nun 3. maddesinin birinci fıkrası yürürlükten kaldırılarak Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun hukuki varlığına son verilmişse de, aynı Kanun Hükmünde Kararnamenin 85. maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi ile aynı Kanuna eklenen Geçici 29. madde ile bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren Özelleştirme Yüksek Kurulunca görülmekte olan işlerin Cumhurbaşkanı veya yetkilendireceği makam tarafından sonuçlandırılacağı öngörülmüştür.

Mevcut yasal durum itibariyle Özelleştirme Yüksek Kurulunca görülmekte olan işler Cumhurbaşkanı veya yetkilendireceği makam tarafından sonuçlandırılacağına göre, Cumhurbaşkanı tarafından bu kapsamda tesis edilen dava konusu imar planlarının onaylanması yolundaki karara karşı açılacak davanın da ivedi usulde görülmesi gerekmektedir.

Hukuki Değerlendirme:

İdari işlemlerin nitelikleri gereği yasalarda, genel dava açma süreleri dışında ayrı dava açma sürelerinin öngörülmüş olması halinde, idare tarafından idari işlemlerin nitelikleri ve tabi oldukları dava açma süreleri gösterilmedikçe özel dava açma sürelerinin işletilmesine olanak bulunmamaktadır.

Öte yandan, davacıların, kendilerine bir bildirim yapılmadığı sürece 2577 sayılı Kanun’un 20/A maddesinde öngörülen ve özel bir yargılama niteliği taşıyan ivedi yargılama usulünü ve bu usule tâbi işlerde geçerli olan dava açma süresini bilmeleri mümkün değildir. Dolayısıyla ivedi yargılama usulüne tâbi olan bir işlemi öğrendiklerinde kaç gün içinde hangi mercie başvurulacağını ya da doğrudan dava açılıp açılamayacağını bilmeleri beklenemez.

Bu doğrultuda, Anayasa’nın 40. maddesi hükmü uyarınca, özel dava açma süresine tabi olmasına rağmen, bu hususun idari işlemde açıklanmaması halinde, dava konusu idari işlemin tebliği tarihinden itibaren, özel dava açma süresinin değil, 60 günlük genel dava açma süresinin uygulanması gerekmektedir.

Uyuşmazlık bu çerçevede ele alındığında, Hazine ve Maliye Bakanlığı Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından hazırlanan ve… Tarih ve… Sayılı Cumhurbaşkanlığı kararı ile onaylanan 1/25000 ölçekli nazım imar planı değişikliği, 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliği ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliği 2577 sayılı Kanun’un 20/A maddesinde öngörülen ivedi yargılama usulü kapsamında yapılmış olup, her ne kadar söz konusu maddede, 30 günlük özel dava açma süresi öngörülmüş ise de; Anayasa’nın 40. maddesi gereğince, kanunlarda özel başvuru yolu ve dava açma süresi öngörüldüğü hallerde bunun ilgililere açıkça ve ayrıca bildirilmesi gerektiği kuşkusuzdur.

Uyuşmazlıkta dava konusu 1/25000 ölçekli nazım imar planı değişikliği ve 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliği 18.08.2020 – 16.09.2020 tarihleri, 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliği ise 19.08.2020 – 17.09.2020 tarihleri arasında askıya çıkarılmış, davacı tarafından askı süresi içerisinde 14.09.2020 tarihinde planlara itiraz edilmiştir.
Dava konusu imar planı değişiklikleri askıda ilan edilirken, söz konusu planların ivedi yargılama usulüne tabi olduğuna veya özel dava açma süresi bulunduğuna yönelik askı tutanağında herhangi bir açıklamaya yer verilmediği anlaşılmaktadır.
Bu durumda bakılan davada, dava açma süresi değerlendirilirken, özel dava açma süresinin değil, 60 günlük genel dava açma süresinin gözetilmesinin yanı sıra ivedi yargılama usulüne tabi olan uyuşmazlıkta 2577 sayılı Kanun’un 11. madde hükmünün uygulanamayacağının dikkate alınması gerekmektedir.

Yukarıda yer verilen açıklamalar doğrultusunda, 1/25000 ölçekli nazım imar planı değişikliği ve 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliğine yönelik askı tarihinin son günü olan 16.09.2020 tarihini, 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliğine yönelik olarak ise askı süresinin son günü olan 17.09.2020 tarihini izleyen 60 günlük dava açma süreleri içerisinde açılması gerekirken, 25.12.2020 tarihinde açılan davanın süre aşımı nedeniyle incelenme olanağı bulunmamaktadır.

Karar Sonucu:
Açıklanan nedenlerle,

  1. Davanın SÜRE AŞIMI YÖNÜNDEN REDDİNE,
  2. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam… yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
  3. Kullanılmayan …-TL yürütmenin durdurulması harcının ve posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
    4.2577 sayılı Yasanın 20/A maddesi kapsamında kalan davada, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 gün içerisinde Danıştay Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 19/01/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi

Yorum Gönderin

X
kadim hukuk ve danışmanlık