Kesinleşmeden icraya konulamayacak kararları Kadim Hukuk olarak bu yazımızda sizlere tek tek aktaracağız. Kesinleşmeden icraya konulamayacak kararlar kanunda tek tek sayılmıştır. İcraya başvurabilmek için kural olarak hükmün kesinleşmiş olması gerekmez. Hüküm kesinleşmese bile alacaklı ilamı (mahkeme kararını) icraya koyabilir. Fakat bazı kararlar kesinleşmeden icraya konulamazlar. Kesinleşmeden icraya konulamayacak kararlar kısaca;
- Gayrimenkulün aynına ilişkin ilamlar
- Aile ve kişiler hukukuna ilişkin ilamlar
- Yabancı mahkeme veya hakem kararlarının tenfizine ilişkin verilen ilamlar
- Ceza Mahkemesi Kararları
- Menfi tespit veya istirdat davalarında verilen ilamlar
- Sayıştay ilamları,
- İstihkak davasının kabulüne ilişkin kararlar. (İstihkak Davasının Reddi halinde kararın icraya konulması kesinleşme şartına tabi değildir.)
- Bayrağına ve sicil kaydı olup olmadığına bakılmaksızın bütün gemilere ve bunlarla ilgili ayni haklara ilişkin ilamlar.
Hatta bir mahkeme ilamına karşı istinaf veya temyiz yoluna başvurulmuş olması da kural olarak o hükmün icrasını durdurmaz (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu m. 350/1, 367/1). Örneğin alacak davalarında, haksız eylemlerden doğan maddi (destekten yoksun kalma) ve manevi teminat davalarında verilen ilamlar kural olarak kesinleşmeden icraya konulabilir. Kesinleşmeden icraya konulamayacak kararları gelin tek tek aşağıda açıklayalım. Kadim Hukuk olarak aşağıda “Kesinleşmeden icraya konulamayacak kararlar” neler tek tek sayacağız.
Kesinleşmeden İcraya Konulamayacak Kararlar Nelerdir?
Kural olarak kararın kesinleşmemiş olması, kararın yerine getirilmesini önlemez. Bu kuralın istisnaları da yine yasalarda düzenlenmiştir. Mahkeme ilamının icraya konulabilmesi için kesinleşme, kural olarak şart değildir. Ancak bu kuralın bazı istisnaları bulunmaktadır. Kesinleşmeden icraya konulamayacak kararlar, kesinleşmeden icraya konulamaması anlamına gelmektedir. Bazı hükümlerin kesinleşmeden icra edilmesi, giderilmesi güç bazı sakıncaların doğmasına neden olabilir. Örneğin taşınmazlara ya da kişiler ve aile hukukuna ilişkin hükümlerin icrası tapu sicilleri ile kişisel durum (ahvali şahsiye) sicillerindeki kayıtların değiştirilmesini gerektirir.
Yasa yoluna başvurulması sonucunda hükmün kaldırılması veya bozulması ve aksi yönde yeni bir karar verilmesi durumunda ise bu sicillerde yeniden değişiklik yapmak zorunluluğu ile karşılaşılır. Bu arada iyi niyetli kimselerin o kayıtlara dayanarak yaptıkları işlemlerin yazgısının ne olacağı sorunu ortaya çıkabilir. İşte bu gibi sakıncaları önlemek için bazı ilamların kesinleşmeden icra olunamayacağını kabul edilmiştir. Kesinleşmeden icraya konulamayacak kararlarda kararın kesinleşmesi beklenir. Burda yasal yollara başvurulduktan sonra son kararın verilmesi demektir.
Kesinleşmeden icraya konulamayacak ilamlarda, kararın esas hakkındaki kısmı kesinleşmeden yargılama giderleri (bu kapsamda vekalet ücreti) ile icra inkar tazminatına ilişkin hüküm bölümü, ayrıca infaz ve icra takibine konu edilemez. Zira ilamın yargılama gideri ve tazminata ilişkin bölümleri, davanın kabulü ya da reddine ilişkin bölümü ile bir bütündür. Bu kalemlerin kesinleşmesi ve infazı ancak bir bütün olarak ilamın kesinleşmiş olmasına bağlıdır. Kesinleşmesi gereken ilamlar;
- Kira Tespit İlamları ve Eklentileri
- Boşanmaya İlişkin İlamlar ve Eklentileri
- İntifa Hakkına İlişkin İlamlar ve Eklentileri
- Uyarlama Davasına İlişkin Kararlar ve Eklentileri
- Tapu Kaydının İptali ve Davacı Adına Tesciline İlişkin İlamlar ve Eklentileri
- Bir Paydaş Tarafından Diğer Paydaş Hakkında Verilmiş Olan Müdahalenin Menine, İşgal Tazminatına İlişkin İlamlar ve Eklentileri.
- Eser Sözleşmesinin İptali ile İlgili Taşınmazların Maliklerine Teslimine İlişkin İlam ve Eklentileri
- Hizmet Tespiti Davası Sonucu Verilen İlamlar ve Eklentileri
- Şuf’a Hakkına İlişkin İlamlar
- Şirketin Fesih, Tasfiyesine ve Tasfiye Memurunun Tayinine İlişkin İlamlar ve Eklentileri.
- Babalık Tespitine İlişkin İlamlar,
- Çocuk Teslimine İlişkin İlamlar,
- Taşınmazın Aynına İlişkin İlamlar,
- Olumsuz Tespit Davalarındaki İlamlarda
- Mülkiyet Hakkına Dayanan İlamlar, Mülkiyet Uyuşmazlığı Sonucu Verilen El Atmanın Önlenmesi ve Eklentileri.
- İdare Mahkemelerinin Eda Hükmü İçeren İlamları.
- Tapu Kaydının İptali ve Takdir Olunan Bedelin Alınmasına İlişkin İlamlar ve Eklentileri.
- Vergi Mahkemelerince Verilen ve Fazla Alınan Harç ve Verginin İadesine İlişkin İlamlar,
- Sayıştay İlamları,
- Cebri Tescil Davası Sonucu Verilen İlamlar ve Eklentileri,
- İstihkak Davasının Kabulüne İlişkin İlam ve Eklentileri,
- İpotek Akdinin İptaline ve Kaydın Terkinine İlişkin İlamlar,
- Kesinleşmemiş Hakem Kararları,
- Ceza Davaları Sonucu Verilen Tazminat ve Eklentileri,
İlamda yer alan tüm alacak kalemleri ilamın kesinleştiği tarihte muaccel olacağı için ilam kesinleşmeden eklentilerin ayrıca takibe konu edilmeleri de söz konusu olamaz. Ancak bu tür davalarda Yargıtay’da duruşma yapılması nedeniyle hükmolunan vekalet ücretleri, davanın sonucu beklenmeden bağımsız olarak icraya konulabilir. Zira mahkeme sonucu ne yönde değişirse değişsin, Yargıtay’ın hükmettiği vekalet ücreti değişmez.
Kesinleşmeden icraya konulamayacak kararlar, kesinleşmesi beklenilmeden takibe konulursa borçlu buna karşı icra mahkemesinde şikâyet yoluna başvurabilir. Bu şikâyet üzerine, icra mahkemesi, ilamlı takibin iptaline karar verir. İlamın kesinleşmeden icraya konulduğuna ilişkin şikâyet, kamu düzenine ilişkin olduğundan süreye tabi değildir, süresiz şikâyet yoluna başvurulabilir. Öte yandan hakem kararlarının infazı için kesinleşmesi gerekmez. Hukuk Muhakemeleri Yasası (HMY) ile önceden var olan tahkim yargılaması sonucunda verilen hakem kararının mahkeme başkanı ya da yargıcı tarafından onaylanması koşulu kaldırılmıştır (m. 439/4). Bu bakımdan Hukuk Muhakemeleri Yasası uyarınca hakem kararları verildiği anda doğrudan icra edilebilir kararlardır. Kesinleşmeden icraya konulamayacak ilamların neler olduğu aşağıda yer almaktadır. Bunlar ana hatlarıyla incelenecektir.
Taşınmazın Üzerindeki Ayni Haklar
- Taşınmaza ve bunun üzerindeki ayni haklara ilişkin hükümler kesinleşmedikçe icra edilemez (HMY m. 350/2, 367/2). Ancak taşınmaz üzerindeki kişisel haklara ilişkin hükümlerin icra edilebilmesi için bunların kesinleşmesi gerekmez. Örneğin kiraya verilmiş bir taşınmazın tahliyesine ilişkin mahkeme hükmünün icraya konulması için kesinleşmesi gerekmez. Ancak mülkiyet hakkına dayanılarak alınan tahliye ilamı kesinleşmeden icra olunamaz.
- Yargıtay‘a göre, gerek ilamda öngörülen tazminat miktarı ve gerekse eklentilerin infazının istenebilmesi için ilamın içeriği incelenmeli ve taşınmazın aynının çekişmeli olup olmadığı belirlenmelidir. Yani yargılamada taşınmaz üzerindeki ayni haklara (mülkiyet, sınırlı ayni haklar) yönelik bir çekişme olup olmadığı, bu hakların varlığı veya yokluğunun kararda tartışılıp tartışılmadığı belirlenmelidir.
- Yargılamada davalı taraf kendi lehine mülkiyet iddiasında bulunmamışsa taşınmazın aynı çekişmeli sayılmaz. Bu nedenle dayanak ilam kesinleşmeden icraya konulabilir. Yargıtay’ın son uygulamasına göre, dava dilekçesinde terditli olarak öncelikle tapu iptal ve tescil, kabul edilmemesi durumunda ise tazminat isteminde bulunulmuş ve mahkemece tazminata hükmedilmiş ise de, temelde dava, taşınmazın aynına ilişkin olduğundan ilam kesinleşmeden, ilamlı icra takibine konulamaz.
- Taşınmazın aynına, yani mülkiyetine veya diğer bir ayni hakka ilişkin ilamın takibe konulması durumunda icra müdürünün bu istemi yerine getirmekten kaçınma olanağı bulunmamaktadır. Kesinleşmemiş böyle bir ilamın icraya konulması durumunda ancak borçlunun şikâyeti üzerine icra mahkemesinin kararı ile takip iptal edilebilir.
- Yıkım (kal) ilamlarının takibe konulması için kesinleşmesi gerekir. Zira yıkıma (kale) ilişkin kararların kesinleşmeden icrası durumunda giderilmesi olanaksız (telafisi imkânsız) zararlar ortaya çıkabilir. Yıkım (kal) hükmü taşıyan ilam infaz edilirken güvenlik nedeniyle geçici tahliye gerekiyor ise icra müdürünün bunu sağlama yetkisi de mevcut olup, ayrıca tahliye kararı alması gerekmez.
- Tenkise ilişkin ilamların takibe konulması için kural olarak kesinleşmesi gerekmez. Ancak dayanak ilam, muris muvazaası nedeniyle açılan tapu iptali ve tescil davası gibi taşınmazın aynına ilişkin bir ilam ise kesinleşmeden takibe konulamaz.
- Kamulaştırma bedelinin tespitine ilişkin ilamların takibe konulabilmesi için kesinleşmesi gerekmez. Ancak Kamulaştırma Yasası’nın 10/8. maddesinde belirtilen tescile ilişkin hükmün kesin olması durumu tescilin mahkemece idare lehine yapılması durumunda söz konusu olur. Ancak takibin dayanağı ilam taşımaz mülkiyetinin tescilinin davalı gerçek kişi adına yapılmasına ilişkin ise takibe geçilebilmesi için kesinleşmesi zorunludur.
- Yargıtay’ın yerleşik uygulamasına göre, kamulaştırmasız el atma davasında verilen tazminat ilamının takibe konulması için kesinleşmesi gerekmezdi. Zira kamulaştırmasız el atma nedeni ile tazminat davalarında ilamda yer alan ve “taşınmazın tapu kaydının iptali ile davalı adına tesciline” yönündeki hüküm, yasadan kaynaklanan ve tazminat verilmesine ilişkin kararın sonucu olup taşınmazın aynının çekişmeli olduğunu göstermez.
- Ancak 2019 yılında 7176 sayılı Yasayla yapılan düzenlemeyle kamulaştırma işlemleri tamamlanmamış veya kamulaştırması hiç yapılmamış olmasına rağmen taşınmazlara veya kaynaklara malikin rızası olmaksızın fiili el konulması veya hukuksal el atılması nedeniyle mülkiyet hakkından doğan istemlere ilişkin bedel ve tazminat davalarında verilen mahkeme kararlarının kesinleşmedikçe icraya konulamayacağı öngörülmüştür. Anayasa Mahkemesi, bu düzenlemeyi 2021 yılında yaptığı incelemede Anayasa’ya aykırı bularak iptal etmiştir.
- 2021 yılında 7327 sayılı Yasayla yapılan düzenlemeye göre, kamulaştırma işlemleri tamamlanmamış veya kamulaştırması hiç yapılmamış olmasına rağmen 4.11.1983 tarihinden bu hükmün yürürlüğe girdiği 09.06.2021 tarihine kadar fiilen kamu hizmetine ayrılan veya kamu yararına ilişkin bir gereksinime özgülenerek üzerinde tesis yapılan taşınmazlara veya kaynaklara kısmen veya tamamen veyahut irtifak hakkı tesis etmek suretiyle malikin rızası olmaksızın fiili el konulması veya hukuksal el atılması nedeniyle mülkiyet hakkından doğan istemlere yönelik bedel ve tazminata ilişkin davalarda verilen kararlar taşınmaz mallarla ilgili ayni haklara ilişkin kararların icrasına ilişkin hükümlere göre yerine getirilir (Kamulaştırma Y. geçici m. 16, c. 1). Bu konudaki genel kuralı düzenleyen Hukuk Muhakemeleri Yasası’na göre, taşınmaz mal ile ilgili ayni haklara ilişkin kararlar kesinleşmedikçe yerine getirilemez (HMY m. 350/2). Bu hükmün yürürlüğe girdiği 09.06.2021 tarihinden önce, kesinleşmemiş mahkeme kararlarına dayanılarak başlatılan icra takipleri kesinleşmiş mahkeme kararı ibraz edilinceye kadar durdurulur (Kamulaştırma Y. geçici m. 16, c. 2).
- Bu bağlamda ön alım (şufa) davası sonucunda verilen ilamlara da değinmek gerekir. Ön alım davası sonucunda verilen ilam taşınmazın aynı ile ilgili olduğundan kesinleşmeden infaz edilemez. Diğer bir husus da tasfiye aşamasındaki şirketlere ilişkindir. Tasfiye aşamasındaki şirkete ait taşınmazın tasfiye memurları tarafından yapılan ihale ve satışının iptaline yönelik ilam, taşınmazın aynı ile ilgili olmadığından kesinleşmeden icraya konulabilir. Kesinleşmeden icraya konulamayacak kararlar taşınmaz aynını ilişkin bunlardır.
Kişiler Hukukuna İlişkin Hükümler
Kişiler hukukuna ilişkin hükümler kesinleşmedikçe icra edilemez (HMY m. 350/2, 367/2). Örneğin adın değiştirilmesi, ada yapılan saldırının önlenmesi veya durdurulması, ergin kılınma ya da yaş düzeltme istemi üzerine verilen kararlar gibi. Kesinleşmeden icra edilemeyecek olan ilamlar, Türk Medeni Yasası’nın “Kişiler Hukuku” kitabına yer alan herhangi bir hükme yönelik olmayıp, yalnızca kişinin doğrudan kişiliği ile ilgili hukuksal durumunda değişiklik yapan ilamlar ile bu ilamların fer’i niteliğindeki hükümleridir. İlam, kişiler hukuku ile ilgili olmakla birlikte tarafların kişiliği (şahsı) ile ilgili hukuksal durumlarında, kayıt ve sicilde değişiklik yapmıyor, yalnızca mal varlığını etkiliyorsa takibe konulabilmesi için kesinleşmesi gerekmez.
Tarafların malvarlığını etkileyen ilamların, diğer alacak ilamları gibi kesinleşmeden icraya konulması mümkündür. Örneğin basın yoluyla kişilik haklarına saldırıdan kaynaklanan manevi tazminat alacağına ilişkin ilam, tarafların kişiliği ya da ailevi yapılarına ilişkin hukuksal durumlarında bir değişiklik yapmayan, sonuçları bakımından yalnızca tarafların malvarlığını etkileyen bir ilam niteliğinde olduğundan kesinleşmeden icraya konulabilir.
Ölüm ve cismani zarar nedeni ile manevi tazminata ilişkin ilamların takibe konulabilmesi için kesinleşmesi gerekmez. Bu bağlamda basın yoluyla kişilik hakkına saldırı nedeniyle hükmedilen manevi tazminata ilişkin ilamın takibe konulabilmesi için kesinleşmesi gerekmez. Fikir ve sanat eserleriyle ilgili uyuşmazlıklarda, ilam hak ihlali nedeniyle tazminat ödenmesine ilişkinse, ilamın takibe konulması için kesinleşmesi gerekmez. Ancak haksız rekabetin önlenmesine ilişkin ilamlar kişiler hukukuna ilişkin olduğundan kesinleşmeden takip konusu yapılamaz. Karardaki vekalet ücreti ve diğer yargılama giderleri gibi ilamın fer’i nitelikteki bölümlerin de takibe konulabilmesi için asla bağlı olarak kesinleşmesi gerekir. Kesinleşmeden icraya konulamayacak kararlar kişiler hukukunda bunlardır.
Aile Hukukuna İlişkin Hükümler
Aile hukukuna ilişkin hükümler kesinleşmedikçe icra edilemez (HMY m. 350/2, 367/2). Kesinleşmeden icra edilemeyecek olan ilamlar Türk Medeni Yasası’nın “Aile Hukuku” kitabında yer alan herhangi bir konuya yönelik ilamlar olmayıp, kişinin doğrudan ailevi yapısı ile ilgili hukuksal durumunda değişiklik yapan ilamlar ile bu ilamların fer’i niteliğindeki hükümleridir.
İlam tarafların ailevi yapısı ile ilgili hukuksal durumlarında, kayıt ve sicilde değil, malvarlığında değişiklik yapacak nitelikte ise ilamın takibe konulabilmesi için kesinleşmesi gerekmez. Örneğin boşanma davası, soybağının reddi davası, babalık davası ya da çocukla kişisel ilişki kurulması, çocuğun teslimi veya velayetin kaldırılması istemleri sonucunda verilen hükümler kesinleşmedikçe icraya konulamaz.
Ancak bazı nafaka hükümleri kesinleşmeden icraya konulabilir. Zira bu hükümler yasada açıkça istisna edilmiştir (HMY m. 350/1, c. 3, 367/1, c. 3). Bu bakımdan tedbir nafakasının takibe konulması için dayanak kararın kesinleşmesi gerekmez. Yine yardım nafakası ödenmesine ilişkin ilam kesinleşmeden takibe konulabilir. Boşanma kararının “eklentisi” niteliğinde olan yoksulluk nafakası ve iştirak nafakası ile maddi ve manevi tazminat hükümlerinin icra takibine konu edilebilmesi için boşanma hükmünün kesinleşmesi gerekir.
Ancak kararın boşanma yönünden kesinleşmesi yeterlidir, eklentiler yönünden de kesinleşmesi gerekmez. Ayrıca nafaka verilmesine ilişkin bir hükmün yasa yoluna konu edilmesi ilamın icrasını durdurmayacağı gibi, (teminat karşılığında bile) nafaka ilamının icrasının durdurulmasına karar verilemez (İİY m. 36/4). Aksi durumun kabulü ise nafakanın konuluş nedeni ile bağdaşmayacaktır.
Boşanma kararının eklentilerinin (yoksulluk nafakası, iştirak nafakası, maddi ve manevi tazminat vb.) icraya konulabilmesi için yalnızca boşanma hükmünün kesinleşmesi yeterlidir, kararın eklentiler yönünden de kesinleşmesi gerekmez. Hükmün boşanmaya ilişkin kısmı kesinleşmiş ise yoksulluk nafakası, iştirak nafakası, maddi ve manevi tazminat kısımları ile ilamdaki yargılama giderleri yönünden kesinleşme koşulu aranmaksızın icra takibi yapılabilir.
Kişisel ilişki kurulmasına ilişkin karar da boşanmanın eki niteliğinde olduğundan boşanma kararı kesinleşmeden infaz olunamaz. Çocuk teslimi hakkındaki ilamın takibe konulabilmesi için kesinleşmesi zorunludur (HMY m. 350/2). Velayetin eşlerden birine bırakıldığına ilişkin olan ilam, çocuk teslimini de içerir. Bu tür ilamlar kesinleşmeden icraya konulamazlar. Ancak bu konuda aksi görüş de vardır. Bu doğrultuda bazı mahkemeler, boşanma kararı kesinleşmeden çocukla kişisel ilişki kurulmasına ilişkin karar vermektedir ve anılan karar hemen uygulanmaktadır.
Katkı payı alacağının tahsiline ilişkin ilamların icraya konulabilmesi için kesinleşmesi gerekmez. Zira mal rejiminden doğan katkı payı alacağına ilişkin davalarda taşınmazın alımına katkıda bulunduğunu iddia eden davacı, bu katkısına dayanarak ayın (mülkiyet) isteyemez ve taşınmazın aynı ile ilgili hüküm verilemez (İçtihadı Birleştirme Kararı, 07.10.1953, 8/7). Bu nedenle katkı payı alacağına ilişkin ilamlar boşanma ilamının fer’i niteliğinde olmayıp, ondan bağımsız olan edime ilişkin ilamlardır. Bu nedenle katkı payı alacağına ilişkin ilamlar ile bu ilamların fer’i niteliğindeki ilam vekalet ücreti ve diğer yargılama giderlerinin kesinleşmeden icraya konulmaları mümkündür.
Kira Parasının Tespitine İlişkin İlamlar
Kira tespit davalarında verilen kararlar, kesinleşmedikçe icraya konulamaz. Aynı durum kira uyarlama davaları için de geçerlidir. Bu kapsamda kira tespit davaları ile kira uyarlama davaları kesinleşmeden icraya konulamayacak kararlar arasındadır. Kira parasının tespitine ilişkin ilamlar kesinleşmeden icraya konulamaz. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince, kiranın tespitine ilişkin mahkeme kararı ile belirlenen kira farkı alacağının ifa zamanının gelmiş sayılması için yalnızca alacaklının borçludan edimde bulunmasını isteyebileceği zamanın gelmiş olması yeterli olmayıp, aynı zamanda o kararın kesinleşmesi gerekir. İlamın kendisi kesinleşmedikçe takip yapılamayacağı gibi, ilamda yazılı yargılama gideri ve bu kapsamdaki vekalet ücreti vb. istemlerin de karar kesinleşmedikçe infazı istenemez. Bu bakımdan faiz de ilamın (kararın) kesinleşme tarihinden itibaren istenebilir.
Kiranın belirlenmesine ilişkin mahkeme kararı ile belirlenen kira farkı alacağının ifa zamanının gelmiş sayılması için sadece alacaklının borçludan edada bulunmasını isteyebileceği zamanın gelmiş bulunması yeterli olmayıp, aynı zamanda o kararın kesinleşmesi gerekir. Kira farkının mahkemede dava edilebilir veya icrada takip edilebilir hâle gelmesi için miktarı kesin olarak belli olmalıdır. Bu belirlilik ise ancak tespite ilişkin kararın kesinleşmesi ile oluşabilir ve kiracının edayı yerine getirme borcu da ancak o zaman gelmiş sayılabilir.
Menfi Tespit Davası İlamı ve Diğer Kararlar
Olumsuz (menfi) tespit davasında haklı çıkan ve lehine tazminata hükmedilen borçlu, olumsuz (menfi) tespit ilamı kesinleşmedikçe tazminat ve yargılama giderleri için ilamlı icra takibi yapamaz (İİY m. 72/5, c 2). Zira borçlunun borçlu olmadığını ispatlamak için açtığı olumsuz tespit davası sonunda alınan ilamın, tazminat ve yargılama giderine ilişkin bölümleri, davanın kabulü ya da reddine ilişkin bölümü ile bir bütündür. Bu kalemlerin kesinleşmesi ve infazı ancak bir bütün olarak ilamın kesinleşmiş olmasına bağlıdır. Dolayısıyla olumsuz tespit ilamın esas hakkındaki hükmü kesinleşmeden vekalet ücreti ve icra inkâr tazminatına ilişkin hüküm bölümü ayrıca infaz ve icra takibine konu edilemez.
Ayrıca, geri alma (istirdat) davasına dönüşen istemin de temeli olumsuz tespit davası olduğu için (İİY m. 72/6) bu ilamda yer alan alacak ilam kesinleşmeden takip konusu edilemez. Ancak bağımsız olarak açılan geri alma (istirdat) davalarında verilen ilamlar kesinleşmeden takibe konulabilir.
Yabancı mahkeme ilamlarının tenfizi hakkındaki kararlara karşı yasa (temyiz) yoluna başvurulması icrayı durdurur (Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun m. 37/2). Başka bir anlatımla tenfiz kararları kesinleşmeden takibe konulamaz. Bu husus kamu düzenine ilişkin olup mahkemece re’sen göz önünde bulundurulması gerekir. Kesinleşmeden icraya konulamayacak kararlar arasında olan tanıma ve tenfiz aslında kişiler hukukuyla aynı sonuçlar doğurur. Bu hususlar kesinleşmeden icraya konulamayacak kararlar arasındadır.
İstihkak davasının kabulüne ilişkin kararlar mülkiyetin tespiti ile ilgili olduğundan kesinleşmeden icraya konulmaz (infaz edilemez). Ancak istihkak davasının reddine yönelik ilamlar kesinleşmeden icraya konulabilir. Sayıştay ilamları hakkında yasada özel hüküm vardır. Sayıştay ilamları kesinleştikten sonra doksan gün içerisinde yerine getirilir (Sayıştay Kanunu m. 53/1).
İhalenin feshi istemi hakkında da istisna vardır. İhalenin feshi isteminin reddine yönelik ilamlar kesinleşmeden takibe konulamaz. Mirasın borca batık olduğunun ve mirasın hükmen reddinin tespitine ilişkin ilamlar kesinleşmeden takibe konu edilemez. İlamda hükmedilen yargılama gideri ve bu kapsamdaki vekalet ücreti gibi istekler için de karar kesinleşmedikçe icraya konulamaz.
Ceza Mahkemelerinin Hükümleri
Kesinleşmeden icraya konulamayacak kararlar ceza hukukunda da vardır. Ceza mahkemelerinin mahkûmiyet hükümleri kesinleşmedikçe infaz olunamaz (5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun m. 4). Mahkûmiyet kararının eklentisi olarak hükmolunan tazminat, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de hüküm kesinleşmedikçe asla tabi olarak infazı istenemez. Ancak hükmün açıklamasının geri bırakılması kararı mahkumiyet hükmü içermediğinden kesinleşmeden takip konusu yapılabilir.
2017 yılında 694 sayılı KHK ile yapılan düzenlemeye göre, koruma tedbirleri nedeniyle tazminata ilişkin mahkeme kararları, kesinleşmeden ve idari başvuru süreci tamamlanmadan icra takibine konulamaz. Bu KHK ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu m. 142’ye eklenen 10. fıkra şu şekildedir:
“(10) (Ek: 15/8/2017-KHK-694/144 md.; Aynen kabul: 1/2/2018-7078/139 md.) Tazminata ilişkin mahkeme kararları, kesinleşmeden ve idari başvuru süreci tamamlanmadan icra takibine konulamaz. Kesinleşen mahkeme kararında hükmedilen tazminat ile vekâlet ücreti, davacı veya vekilinin davalı idareye yazılı şekilde bildireceği banka hesap numarasına, bu bildirimin yapıldığı tarihten itibaren otuz gün içinde ödenir. Bu süre içinde ödeme yapılmaması halinde, karar genel hükümler dairesinde infaz ve icra olunur.”