İtirazın kaldırılması davası, borçlunun itirazı ile duran ilamsız icra takibine, icra prosedürü içinde devam edilmesini sağlayan yollardan biridir. İtiraz ile duran ilamsız icra takibine devam edilmesini sağlamak için alacaklı icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasını talep edebilir. Ancak itirazın kaldırılması davası her durumda açılamamakta olup borçlunun gerçekten borçlu olduğu hakkında güçlü delillerin bulunması halinde alacaklı icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasını isteyebilir. İlamsız icra takibine konu olan alacağın İİK md.68’de yer alan belgelerden birine bağlı olması gerekir. Diğer bir ifadeyle sadece takip konusu alacağın İİK md.68-68/a’daki belgelerden birine bağlı olması halinde, alacaklı icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasını isteyebilir. İtirazın kaldırılması, icra takibinde itiraz edilen hususa göre iki çeşittir;
- Borca itiraz edilmiş olması hali için itirazın kesin kaldırılması (İİK md.68)
- İmzaya itiraz edilmiş olması için hali için de itirazın geçici kaldırılması (İİK md.68/a, md.69)
İtirazın kaldırılması bir davadan ziyade borçlunun borçlu olup olmadığının ilamsız icra prosedürü içinde tespit edilmesine yarayan hukuki bir yoldur. Bu hususta icra mahkemesinin incelemesi, daha basit ve sınırlıdır. Alacaklı alacağını İİK md.68-68/a’daki belgelerden biriyle ispatlayabilmiş mi veya borçlu itirazını belge ile ispatlayabilmiş mi bu açıdan inceleme yapılır. İtirazın kaldırılması davasında tanık ve yemin delillerine başvurulamaz. Bu nedenle, icra mahkemesinin itirazın kaldırılması talebinin kabul veya reddine ilişkin verdiği kararlar maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmez.
İtirazın Kaldırılması Davası Nedir?
Borçlunun itirazı üzerine duran ilamsız icra takibinin devam etmesini sağlayan hukuki yola itirazın kaldırılması davası denir. İtiraz üzerine duran icra takibinin devamı itirazın iptali davası açarak da sağlanabilir fakat bu süreç daha uzun sürdüğünden itirazın kaldırılması hukuki yolu getirilmiştir. İtirazın kaldırılması yolu genel mahkemelerdeki davalara göre daha hızlı sonuçlanır bu nedenle daha çok tercih edilir. Doktrinde bazı görüşlere göre itirazın kaldırılması bir dava değildir. Çünkü borçlunun itiraz etmesi ile duran icra takibi kaldığı yerden devam eder. Alacağın çekişmeli olduğu durumlarda, çözüm genel mahkemede bir yargılama yapılmasını gerektirebilir. Bu noktada icra mahkemesi itirazın kaldırılması isteminin reddine karar verir. Kesinlikle görevsizlik kararı verilmez.
Alacaklının başlattığı ilamsız icra takibine borçlunun yaptığı itiraz üzerine icra dairesi takibin durdurulmasına karar verir. Alacaklı alacağın tahsil etmek için bu itirazı kaldırması gereklidir. İtirazın hükümden düşürülmesi ise ancak itirazın iptali davası veya itirazın kaldırılması davası ile mümkündür. İcra takibin İcra ve İflas Kanunu (İİK) m.68’de sayılan belgelere dayanması halinde, alacaklı itirazın (kesin) kaldırılması davası açabilir. İtirazın kesin olarak kaldırılması davasında görevli ve yetkili mahkeme icra takibinin açıldığı icra müdürlüğünün bağlı olduğu yer İcra Mahkemesidir. Davanın açılması gereken hak düşürücü süre ise itirazın alacaklıya tebliği tarihinden itibaren altı aydır.
İcra mahkemesi itirazın kaldırılmasını sınırlı olarak inceler. İspat bazı belli belgelerle yapılır ve itirazın iptali davasındaki gibi kesin hüküm burada yoktur. itirazın kaldırılması istemi süreye bağlanmıştır. Alacaklı itirazın tebliğinden itibaren 6 ay içinde istemde bulunur. İstemezse süre geçtikten sonra aynı alacak için ilamsız takip yapılamaz. Hatta ilk 6 aylık süre bittikten sonra ikinci altı aylık süre içinde itirazın iptali davası açılmazsa ilamsız takip düşer. Ödeme emrine süresi içinde itiraz etmeyen borçlu engel kalktıktan 3 gün içinde gecikmiş itiraz yoluna başvurabilir. Gecikmiş itiraz başvurusu kabul edilirse takip durur hatta konulan haciz 7 gün içinde itirazın kaldırılması talep edilmezse kalkar.
İtirazın Kesin Olarak Kaldırılması Davası
İtirazın kesin kaldırılması davası, borçlunun borca itiraz etmiş olması halinde açılabilir. İtiraz edildikten sonra itirazın kaldırılması için icra mahkemesine başvurulma yoluyla bu hak kullanılır. Alacaklı takip talebinde dayandığı belgeye dayanarak itirazın kaldırılmasını ister. Aksi halde reddedilir. Borçlu itiraz ettikten sonra borç ilişkisini kabul ederse alacaklının İİK m. 68/1’deki belgelere dayanmak zorunda değildir. bu belgelere dayanmasa dahi borçlu itiraz dilekçesinde söz konusu hukuki ilişkiye karşı çıkmamışsa bu belgelerden olup olmadığı araştırılmaz. Alacağı md.68’deki belgelerden birine bağlı olan alacaklı, borçlunun borca itiraz etmesi üzerine, itirazın iptali davası açabileceği gibi icra mahkemesinden itirazın kesin kaldırılmasını da isteyebilir. Alacaklının itirazın kaldırılması davası açması halinde, icra mahkemesi alacaklıyı haklı bulursa borçlunun itirazının kesin olarak kaldırılmasına karar verir.
Alacaklı, icra mahkemesi tarafından verilen itirazın kesin olarak kaldırılması kararı ile icra dairesinden, itiraz ile durmuş olan icra takibine devam edilmesini ve haciz isteyebilir. Alacaklının isteyeceği bu haciz kesin haciz olarak adlandırılır ve bu nedenle buradaki itirazın kaldırılmasına kesin kaldırma denilmektedir. Borçlu, icra mahkemesi tarafından verilen itirazın kesin olarak kaldırılması kararını istinaf etmiş olsa bile alacaklı kesin haciz isteyebilir. İcra mahkemesi kararlarının istinafı sadece satışı durdurur. İİK md.363 ve md.364 gereği icra mahkemesi kararlarının istinafı ve temyizi, satıştan başka icra işlemlerini durdurmaz.
İtirazın Kaldırılması Davasında Alacaklının Göstermesi Gereken Belgeler (İİK md.68/1)
Alacaklı, itirazın kaldırılması davasında alacağını ispat etmesi için ileri sürebileceği deliller İİK md.68/1 de sayılmıştır. İcra mahkemesinin, itirazın kaldırılması davasında İİK md.68’deki delillerden başka bir delili dikkate alması mümkün değildir. Alacaklı ancak md.68/1’deki belgelerden birine dayanarak icra mahkemesinden itirazın kesin kaldırılmasını isteyebilir.
Alacaklı, itirazın kaldırılması davasında, alacaklı olduğunu ancak md.68/1’de sayılan belgelerden biri ile ispat edebilir. İcra mahkemesi, alacaklının dayandığı belgenin md.68/1’deki belgelerden olmadığı kanısına varırsa borçlunun itirazı hakkında bir inceleme yapmaksızın, alacaklının itirazın kaldırılması hakkındaki talebini reddetmek zorundadır. Alacaklının, itirazın kesin kaldırılmasını isteyebilmesi için İİK md.68/1’de sayılan ve alacaklının göstermesi gereken belgeler şunlardır;
- İmzası ikrar edilmiş adi senet
- İmzası noterlikçe onaylı senet
- Resmi dairelerin veya yetkili makamların yetkileri dahilinde ve usulüne göre verdikleri belgeler
- Kredi kurumları ile ilgili belgeler
- Borçlunun resmi daireler veya memurlar huzurunda borç ikrarında bulunması
İmzası İkrar Edilmiş Adi Senet
İcra takibinin dayanağı olan bir adi senet altındaki imza borçlu tarafından kabul edilir ve senet belli bir miktar para için kayıtsız şartsız bir borç ikrarını içerirse alacaklı, bu seneden dayanarak itirazın kesin kaldırılmasını isteyebilir ve alacağını bu senede dayanarak ispat edebilir. Örnek vermek gerekirse, “B’ye 10.000 TL borçluyum, bu borcumu 22.12.2022 tarihinde kendisine ödeyeceğim, S (imza)” şeklindeki bir belge adi senet olarak kabul edilir. Ancak bu senedin taşıması gereken birtakım unsurlar bulunmaktadır;
- Yazılı bir belge olması
- Borçlunun imzası
- Borç ikrarı
- Borç ikrarının kayıtsız şartsız olması
- Borç ikrarı belli bir miktar para borcu hakkında olması
Bu şartları taşıyan bir yazılı belge İİK md.68/1 anlamında imzası ikrar edilmiş adi senet niteliği taşıyacaktır. İmzası ikrar edilmiş adi senet kayıtsız şartsız bir borç ikrarını içerir. Aynı zamanda borçlu imzayı da ikrar etmiştir. Takip bu belgeye dayanırsa, senetteki imzaya borçlu itiraz edince itirazın kesin olarak kaldırılması yoluna gidilmez. Ancak geçici olarak imzaya itirazın kaldırılması yoluna gidilebilir. Bu noktada mahkeme yalnızca imzanın borçluya ait olup olmadığına bakacaktır.
İmzası Noterlikçe Onaylı Senet
İmzası ikrar edilen adi senetler gibi kayıtsız şartsız borç ikrarını içeren imzası noterlikçe onaylanmış senetler de md.68/1’e göre itirazın kesin kaldırılmasını sağlayan belgelerdendir. İmzası noterlikçe onaylı senetler; noter huzurunda olmadan, herhangi bir yerde düzenlenen ve notere getirilip noter huzurunda borçluya imzalatılan adi senetlerdir. İmzası noterlikçe onaylı senetlerde de kayıtsız şartsız belli bir borç ikrarı vardır. Uygulamada en çok karşılaşılan örnek aciz vesikasıdır.
Noter, imzanın kendi huzurunda atıldığını ve imzanın imzayı atan kişiye ait olduğunu şerh vererek imzayı onaylar. Noterin imzayı onaylaması, onaylanan imzanın ilgiliye ait olduğunu belgelendirme niteliğinde olup adi senetteki hukuki işlemlerin içeriğini kapsamaz. Bu adi senetteki imza ve tarih, sahteliği ispat olununcaya kadar geçerlidir. İİK md.68/1’deki “imzası noterlikçe tasdik edilen senetler” bu şekilde noterde imzası onaylanan adi senetlerdir.
İmzası noterlikçe onaylı bir senedin, itirazın kaldırılmasını sağlayıcı nitelikte bir belge olarak kabul edilebilmesi için kayıtsız şartsız bir para borcu ikrarını içermesi gerekir. Adi senet ile imzası noterlikçe onaylı senet arasında itirazın kaldırılmasını sağlama açısından tek fark; adi senetteki imza onaylı olmadığı halde, borçlu ayrıca ve açıkça itiraz etmediği için imzayı ikrar etmiş sayılması, buna karşın imzası noterlikçe onaylanmış senetteki imza noter tarafından onayladığı için borçlunun imzayı inkar etme olanağının olmamasıdır.
Adi senede dayanarak itirazın kesin kaldırılmasının istenebilmesi için borçlunun itirazında imzayı ayrıca ve açıkça inkar etmemiş olması gerektiği halde, borçlunun noterlikçe onaylı imzayı inkar etmesinin, itirazın kesin kaldırılmasına bir etkisi olmayacaktır. Borçlu imzası noterlikçe onaylanmış senetteki imzaya itiraz etmiş olsa bile icra mahkemesi inkar edilen imza hakkında inceleme yapmaz. Çünkü noterlikçe onaylı imza, sahteliği sabit oluncaya kadar geçerlidir ve icra mahkemesi bu sahtelik iddiasını incelemeye yetkili değildir.
Resmi Dairelerin veya Yetkili Makamların Yetkileri Dahilinde ve Usulüne Göre Verdikleri Belgeler
Resmi dairelerin veya yetkili makamların yetkileri dahilinde ve usulüne göre verdikleri belgeler de itirazın kaldırılmasını sağlayan belgeler arasındadır. Bu belgeler resmi daireler veya yetkili makamlar tarafından düzenlendiklerinden, bu belgelerde borçlunun imzası bulunmaz. Bu nedenle de borçlunun imzasının ikrar veya onaylanmış olması şartı aranmaz. Ancak bu belgelerin, itirazın kaldırılmasını sağlayabilecek nitelikte sayılabilmesi için borçlunun, belli bir para borcunu kayıtsız şartsız ödemek zorunda olduğunu göstermeleri gerekir. Örneğin, borç ödemeden aciz belgesi, kesin rehin açığı belgesi md.68/1 anlamında borç ikrarını içeren bir belge niteliğindedir.
Kanun, resmi dairelerin veya yetkili makamların verdikleri makbuzları da düzenlemekte ise de bu makbuzlar örneğin posta veya banka makbuzları, tek başına itirazın kaldırılmasını sağlayıcı nitelikte değildir. Bu makbuzlar, borçlunun kayıtsız şartsız borçlu olduğunu, borç ikrarını içermez. Alacaklı, borçlunun makbuzda yazılı olan parayı borç olarak aldığını başka bir belge ile ispat edebilirse icra mahkemesinden itirazın kesin olarak kaldırılmasını isteyebilir.
Kredi Kurumları ile İlgili Belgeler
Kanunda alacaklının kredi kurumları yani bankalar olması hali için özel bir düzenleme getirilmiştir. Bu düzenlemeye göre alacaklı bankanın borçlu müşterisine usulüne uygun olarak gönderdiği kredi sözleşmelerine, hesap özetlerine, makbuzlara ve diğer belgelere, borçlunun süresi içinde ve usulüne uygun olarak itiraz etmemesi halinde bu belgeler itirazın kesin kaldırılmasını sağlayan belge işlevi görür.
Kredi kurumları için getirilen bu özel düzenlemeye göre müşterilerin süresi içinde ve usulüne uygun olarak bu belgelere itiraz etmeleri halinde, bu belgeler itirazın kesin kaldırılmasını sağlayan belge niteliğini kaybeder. Kredi kurumları ile ilgili belgeler kredi kurumlarının gönderdiği belgelerdir. Örneğin kredi sözleşmesi ya da hesap özetini içeren belgeye borçlu 1 ay içerisinde itiraz etmelidir. Eğer borçlu itiraz ederse belgeler itirazın kaldırılması davasında kullanılır. En yaygın örneği de kredi kartı hesap özetidir.
Borçlunun Resmi Daireler veya Memurlar Huzurunda Borç İkrarında Bulunması
Borçlunun resmi daireler veya memurlar huzurunda borç ikrarında bulunması kanunda açıkça düzenlenmemiştir. Ancak bu durum imzası noterlikçe onaylı senetlere kıyasen kabul edilmektedir. Örneğin, icra tutanakları, aksi ispat edilinceye kadar geçerli kabul edilmekte olup bu tutanaktaki imza, sahibi aleyhine delil olmaktadır. Alacaklı, borçlunun borçlu olduğuna ilişkin bir beyanını ve imzasını içeren icra tutanağına dayanarak itirazın kesin kaldırılmasını talep edebilir.
Borçlunun resmi daireler veya memurlar huzurunda borç ikrarında bulunması da borcu kabul etmesi anlamına gelir. En yaygın örneği icra taahhüdü ya da haciz tutanaklarıdır. Alacaklının bu belgeye dayanması ile belgesiz icra takibine başvurması arasında bir fark bulunmamaktadır. Ancak takip yaparken bu belgelere dayanılırsa alacaklı itirazın kaldırılması davası açabilir. Alacaklının bu belgeye dayanarak takip talebi yapması halinde ödeme emri ve dayanak belge borçluya tebliğ edilir. Borçlu da icra dairesine gider ve dosya hesabı yaptırır. Bu işlemden sonra ya da borcunu öder ya itirazlarını eder. İtirazlar 7 gün içerisinde borca, takibe, yetkiye, faize karşı yapılır. Bu itirazlar süresi içerisinde yapılırsa icra dairesi takibin durdurulmasına karar verir.
Borçlunun İtirazını İspat Etmesi
Alacaklının, borçludan alacaklı olduğunu İİK md.68/1’deki belgelerden biriyle ispatlaması halinde borçlunun da itirazını ispatlaması gerekir. Borçlu itirazını kural olarak İİK md.68/1’deki belgelerden biriyle ispatlamakla yükümlüdür. Ancak bazı hallerde itirazın niteliği bakımından belgeye bağlanması mümkün olamayabilir. Örneğin, borçlunun icra dairesinin yetkisine itiraz etmiş olması, borçlunun yeni mal iktisap etmediği hakkındaki itirazları, alacaklının dayandığı borç senedinin hata, hile veya korkutma nedeniyle geçerli olmadığı yönündeki itirazlar ile borçlunun senedi imzaladığı anda fiil ehliyetine sahip olmadığı gibi itirazlar niteliği bakımından belgeye bağlanması mümkün olmayan itirazlardır.
İcra mahkemesinin hile, aldatma veya korkutma gibi nedenlerle senedin geçerli olmadığı yönündeki itirazları inceleme yetkisi yoktur ancak icra mahkemesi bu durumda görevsizlik kararı vermeyip alacaklının itirazın kesin kaldırılması talebinin kabulüne karar vermesi gerekir. Çünkü alacaklı alacağını md.68/1’deki belgelerden biriyle ispatladığı halde borçlu aynı türden bir belgeyle itirazını ispatlayamamıştır. İtirazın kaldırılmasına karar verildiği bu durumda borçlu, borçlu olmadığının tespiti için menfi tespit davası açmalıdır.
İtirazın Kaldırılması Davası Yargılama Usulü
Alacaklı, itirazın kaldırılması için bir dilekçeyle icra mahkemesinde dava açar. İtirazın kaldırılması davasında maktu harç alınır. Alacaklı, itirazın kaldırılması davasında itirazın kaldırılmasına karar verilmesiyle birlikte borçlunun itiraz ettiği miktarın %20 sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına da hükmedilmesini isteyebilir.
İcra mahkemesi, itirazın kaldırılması davasını basit yargılama usulüne göre inceler. İtirazın kaldırılması davasında inceleme mutlaka duruşmalı olarak yapılır. İcra mahkemesi ilk önce varsa borçlunun alacağın esasına ilişkin olmayan itirazlarını inceler. İcra mahkemesi, böyle bir itirazı yerinde görürse alacağın varlığını ve borçlunun alacağın esasına ilişkin itirazlarını incelemeden, alacaklının itirazın kaldırılması talebini reddeder. İcra mahkemesi, alacağın esasına ilişkin olmayan itirazları yerinde görmezse itirazın kaldırılması talebini esastan incelemeye başlar. Bu incelemeyi yukarıda da belirtmiş olduğumuz üzere İİK md.68/1’deki belgeler üzerinden yapar ve tanık ve yemin deliline başvurulamaz.
Öncelikle alacaklı alacağını md.68/1’deki belgelerden biri ile ispatlamakla yükümlüdür. Alacaklı alacağı bu belgelerden biri ile ispatlaması halinde borçlunun itirazını md.68/1’deki belgelerden biriyle ispatlaması gerekir. İtirazın kaldırılmasına ilişkin bir talep yapılır. Talep icra takibinin yapıldığı icra müdürlüğünün bağlı olduğu icra mahkemesine yapılır. Talep süresi 6 aydır. İtirazın iptali dava dilekçesi ve duruşma gününün tebliği borçluya veya vekiline yapılır. İtirazın kaldırılması talebinden sonra icra mahkemesinde basit yargılama usulü uygulanır. Bu durumlarda duruşma yapılması zorunludur. Borçlu itirazın kaldırılması yargılamasında yalnızca önceki itirazlarındaki sebepleri ileri sürer. Yargılamada önceki itirazında bildirdiği sebepler ve alacaklının takip dayanağı yaptığı senet metninden anlaşılabilen sebepler ileri sürülür. Ancak karşı taraf açıkça onay verirse itiraz sebepleri genişletilebilir.
İtirazın Kaldırılması Davasında Verilen Mahkeme Kararının İcrası
İcra mahkemesi, itirazın kaldırılması davasında itirazın kesin olarak kaldırılmasına veya kaldırma talebinin reddine karar verebilir. Bu kararlar maddi anlamda kesin teşkil etmeyip sadece o takip için sonuç doğurur. İtirazın kaldırılması talebinin reddi halinde, alacaklının icra takibine devam edemeyeceğine karar verilir. Bu halde de alacaklı aleyhine, borçlunun talebinin bulunması şartıyla itiraza konu alacağın %20 sinden az olmamak üzere tazminata hükmedilir. Bu karar ile icra takibi son bulur ve alacaklı aynı alacak için yeni bir icra takibi açamaz. Ancak alacaklı, ödeme emrine itirazın tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davası açabileceği gibi aynı alacağı için genel mahkemelerde alacak davası da açabilir.
İtirazın kesin kaldırılmasına karar verilmesi halinde, borçlunun yapmış olduğu itiraz kaldırılmış olur ve borçlu sanki ödeme emrine hiç itiraz etmemiş gibi sonuç doğurur. Alacaklı, itiraz ile durmuş olan icra takibine devam edilmesini ve haciz isteyebilir. Alacaklının haciz talep edebilmesi için itirazın kaldırılması kararının kesinleşmesine gerek yoktur. İtirazın kaldırılması kararının istinaf veya temyiz edilmesi satıştan başka icra takip işlemlerini durdurmayacaktır. İtirazında haklı olduğunu düşünen borçlu, icra mahkemesi kararı maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmediği için genel mahkemelerde menfi tespit davası veya icra takibi borcunu ödedikten sonra istirdat davası açabilir. Borçlu, alacaklının talep etmiş olması şartıyla itiraz edilen tutarın %20 sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilebilir. Ayrıca itirazın kaldırılması kararının borçluya tefhim veya tebliğinden itibaren borçlu 3 gün içinde mal beyanında bulunmak zorundadır.
İcra mahkemesi itirazın kaldırılması talebinden sonra bir inceleme yapar. Bu inceleme sonunda ya söz konusu talebi reddeder ya da itirazın kesin olarak kaldırılmasına karar verir. Eğer talebi reddederse alacaklı borcu kanıtlayamamış demektir. Bu durumda mahkeme bir tazminata da hükmedebilir. Tazminat alacağın %20’sinden az olamaz. İcra mahkemesinin verdiği bu ret kararı maddi anlamda kesin hüküm oluşturmamaktadır. Yani alacaklı bir alacak davası açarak borçludan alacağı olduğunu iddia edebilir. Borçlu yaptığı itirazında haklı olduğu menfi tespit davası açarak ispat edebilir. Ancak borcu icra dairesine ödeme yaptıysa istirdat davası açabilir.
İtirazın Kaldırılması Davasında Hak Düşürücü Süre
Alacaklının itirazın kaldırılması davasını açabilme süresi, itirazın alacaklıya tebliğinden itibaren altı aydır. Alacaklı itirazın kendisine tebliğini beklemeden de itirazın kaldırılması talebiyle icra mahkemesinde dava açabilir. Bu altı aylık süre hak düşürücü nitelikte olup alacaklı bu süre içerisinde itirazın kaldırılması davası açmazsa bir daha icra takibi talebinde bulunamaz. İcra mahkemesi bu altı aylık hak düşürücü sürenin geçip geçmediğini kendiliğinden gözetmek zorundadır.
İİK md.68/1’de altı aylık sürenin itirazın kaldırılması davası açmadan geçirilmesi halinde icra takibi düşmez. Çünkü alacaklı, m. 67’de düzenlenen bir yıllık süre içerisinde itirazın iptali davası açarak icra takibine devam edilmesini sağlayabilecektir. İİK md.67’de öngörülen bir yıllık sürenin de geçmesiyle icra takibi düşer. ‘’ Talebine itiraz edilen alacaklının takibi, imzası ikrar veya noterlikçe tasdik edilen borç ikrarını içeren bir senede yahut resmî dairelerin veya yetkili makamların yetkileri dahilinde ve usulüne göre verdikleri bir makbuz veya belgeye müstenitse, alacaklı itirazın kendisine tebliği tarihinden itibaren altı ay içinde itirazın kaldırılmasını isteyebilir. Bu süre içerisinde itirazın kaldırılması istenilmediği takdirde yeniden ilamsız takip yapılamaz.’’ (İİK m. 68/1)
İtirazın Kaldırılması Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme
İİK m. 68’deki belgelere dayalı icra takibi yapılırsa itirazın hükümden düşürülmesi için daha basit ve hızlı bir yol olan itirazın kaldırılması davası düzenlenmiştir. İtirazın kaldırılması yoluna başvurmak için alacaklı dilekçe ile yetkili icra mahkemesine gider. İtirazın kesin olarak kaldırılması davasında icra takibinin açıldığı icra müdürlüğünün olduğu yerdeki görevli ve yetkili mahkemeye gidilir. Alacaklı itirazın kaldırılması davasında görevli mahkemeler İcra Mahkemeleri olup yetkili mahkemeler ise icra takibinin yapıldığı icra dairesinin bağlı olduğu İcra Mahkemesidir.
Alacaklı, borçlunun itiraz ederek durdurduğu takibin devamını için itirazın kaldırılmasını talep eder. Bu halde talep eden kişi alacaklı olurken, karşı taraf da borçlu olmaktadır. İcra mahkemesi basit yargılama usulü ile inceleme yapar. Dava açıldıktan sonra dava dilekçesi borçluya ya da vekiline tebliğ edilir. Borçluya iki haftalık süre verilir ve bu süre içinde dilekçe sunar. Söz konusu dilekçedeki deliller ve belgeler dosyaya eklenir. Alacaklının İİK m. 68/!’deki belgelerle alacağını ispat etme yükümlülüğü olduğunu belirtmiştik. Borçlu da itiraz sebeplerini İİK m. 68’deki belgelerle ispat etmelidir. Aksi takdirde alacaklının alacağı olduğu kabul edilir.
İtirazın Geçici Olarak Kaldırılması Davası (İİK md.68/a)
Borçlu icra takibinde adi senet altındaki imzayı inkar ederse, alacaklı artık itirazın kesin kaldırılmasını isteyemeyip itirazın geçici olarak kaldırılmasını talep edebilecektir. İİK md.68/a’da yer alan düzenlemeye göre borçlu tarafından adi senet altındaki imzanın inkar edilmesi halinde, alacaklı icra mahkemesinden itirazın geçici kaldırılmasını isteyebilir.
Alacaklının itirazın geçici olarak kaldırılması davası açması üzerine, icra mahkemesi adi senet altındaki imzanın borçluya ait olup olmadığını inceler. İcra mahkemesi imzanın borçluya ait olduğu kanısına varırsa, borçlunun itirazının geçici olarak kaldırılmasına karar verir.
Alacaklı, icra mahkemesi tarafından verilen itirazın geçici olarak kaldırılması kararına dayanarak itirazla durmuş olan icra takibine devam edilmesini isteyemez. Borçlu tarafından yedi günlük süre içerisinde borçtan kurtulma davası açılması halinde borçtan kurtulma davası sonuçlanıncaya kadar icra takibi durmaya devam eder. Alacaklı, itirazın geçici olarak kaldırılması kararında dayanarak, sadece geçici haciz isteyebilecektir. Bu nedenle de buradaki itirazın kaldırılmasına, itirazın geçici olarak kaldırılması denilmektedir.
İtirazın geçici olarak kaldırılmasındaki yargılama usulü ve süreler, itirazın kesin olarak kaldırılmasıyla aynı olup tek fark borçlu icra mahkemesindeki duruşmada bizzat hazır bulunmaya mecburdur. Borçlu, özrü olmaksızın hazır bulunmazsa, icra mahkemesi imza incelemesi veya başka bir inceleme yapmaksızın, sadece bu nedenle itirazın geçici olarak kaldırılmasına ve borçlunun söz konusu senede dayanan takip konusu alacağın %10’u oranında para cezasına mahkumiyetine karar verir.
İtirazın Kaldırılması Davası Yargıtay Kararları
Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 19.11.2020 tarih, 2019/2640E. 2021/1876K. Sayılı Kararı
- İtirazın Kaldırılması Davası
- İİK 68. Madde
İİK’nun 68/1. maddesi gereğince, talebine itiraz edilen alacaklının takibi, imzası ikrar veya noterlikçe tasdik edilen borç ikrarını içeren bir senede yahut resmi dairelerin veya yetkili makamların yetkileri dahilinde ve usulüne göre verdikleri bir makbuz veya belgeye müstenit ise, alacaklı icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasını isteyebilir.
Tüm dosya kapsamı ve takip dosyası içeriğine göre, takip dayanağı bononun İİK’nın 68 inci maddedeki belgelerden olduğu, ödeme iddiasını ispatın borçluya düştüğü, davalının yargılama sırasında borcun ödendiği ve/veya olmadığını İİK’nın 68 inci maddesinde belirtilen delillerle ispatlayamadığından ve itiraz dilekçesinde yetkili icra müdürlüğü belirtilmediğinden itirazın kaldırılması ve davalının asıl alacağın %20’si oranında tazminata mahkûm edilmesi gerekirken davalı borçlunun usûlsüz tebliğ yönünde herhangi bir itirazı bulunmadığı hâlde mahkemece re’sen usûlsüz tebliğ iddiasına dayanarak şikâyetin reddi yönündeki kararı usûl ve yasaya uygun bulunmamıştır.
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 25.06.2013 tarih, 2013/8640E. 2013/10994K. Sayılı Kararı
- İtirazın Kaldırılması Davası
- İİK 68. Madde
Takibe yasal süresi içinde itiraz eden davalı kiracı, kiraya verene 1.6.2008 tarihli kira sözleşmesi ya da başka bir isim adı altında borcunun bulunmadığını, takibe ve borca itiraz ettiğini belirtirken, kira sözleşmesine ve alacak miktarına karşı çıkmamıştır. İtiraz üzerine açılan işbu davada ise, taraflar arasında davacı kiraya verenin kiralanana müdahale etmesi nedeniyle aralarında çok sayıda dava olduğunu, davacının kiralananı kiralama amacına uygun bulundurmadığını, iş yerini açmasına engel olduğunu, uyuşmazlığın çözümünün yargılamayı gerektirdiğini savunmuştur. İcra ve İflas Kanunu’nun 63 üncü maddesi gereğince borçlu itiraz sebepleriyle bağlı olup itirazın kaldırılması davasında alacaklının dayandığı senet metninden anlaşılanlar dışında itiraz sebeplerini değiştiremez ve genişletemez. Davalı kiracı, icra takibine itirazında kira sözleşmesine ve alacak miktarına itiraz etmediğine göre, uyuşmazlığın sözleşme hükümleri çerçevesinde çözülmesi gerekirken, davalı kiracının savunmaları doğrultusunda uyuşmazlığın çözümünün yargılamayı gerektirdiğinden söz edilerek davanın reddine karar verilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 06.06.2013 tarih, 2013/12096E. 2013/21038K. Sayılı Kararı
- İtirazın Kaldırılması Davası
- İİK 68. Madde
Genel haciz yoluyla yapılan ilamsız takibe borçlunun itirazda bulunması ve alacaklı tarafından itirazın kaldırılması istemiyle başvuruda bulunulması üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda borçlunun itirazının kaldırılmasına ve alacaklı lehine tazminata hükmedilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Ancak dava dilekçesinde, alacaklının itirazın kaldırılması ile birlikte tazminat isteminde de bulunduğu, mahkemece işin esası da incelenerek karar verildiği görülmektedir. İİK’nun 68/son maddesinde, itirazın kaldırılması talebinin esasa ilişkin nedenlerle kabulü durumunda, borçlunun istek üzerine tazminata mahkum edileceği düzenlenmiş olup mahkemece esasa ilişkin değerlendirme yapılmak suretiyle borçlunun itirazının kaldırılmasına karar verildiğine göre alacaklı yararına tazminata hükmedilmesi gerekirken bu yöndeki istemin yazılı gerekçeyle reddi isabetsizdir.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 30.05.2013 tarih, 2013/10405E. 2013/20211K. Sayılı Kararı
- İtirazın Kaldırılması Davası
- İİK 68. Madde
İcra takibinin dayanağı olan genel kredi sözleşmesi, İİK.nun 68. maddesinde yer alan ve alacaklıya genel haciz yolu ile takip yapma imkanı tanıyan mücerret borç ikrarını içeren bir belge değildir. İİK.’nun 68/b maddesi uyarınca krediyi kullandıran taraf borçlu tarafın kredi sözleşmesinde belirttiği adresine hesap özeti ihtarını göndermek zorundadır. Gönderilen hesap kat ihtarına süresi içerisinde borçlu tarafından itiraz edilmediği takdirde İİK.’nun 68/b-3. maddesi uyarınca bu belgeler İİK.’nun 68/1. maddesinde belirtilen belgelerden sayılır.
Somut olayda; borçluya, 12.01.2012 tarih ve 00626 yevmiye sayılı ihtarname ekinde gönderilen hesap özetinin borçluya 16.01.2012 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun Bursa 10. Noterliğinin 20.01.2012 tarih ve 02613 yevmiye sayılı cevabi yazısıyla yasal 1 aylık sürede itiraz ettiği görülmektedir. Bu durumda dayanak hesap özeti İ.İ.K.’nun 68/b maddesi uyarınca aynı Kanunun 68.maddesinde yazılı belge niteliğini kazanmadığından itirazın kaldırılmasına karar verilemez. Alacağın tahsili yargılamayı gerektirir. Mahkemece itirazın kaldırılması talebinin bu nedenle reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 29.06.2005 tarih, 2005/12-387E. 2005/428K. Sayılı Kararı
- İtirazın Kaldırılması Davası
- İİK 68. Madde
Alacaklı vekilince borçlu belediyece düzenlenmiş 11.2.2002 tarihli belgeye dayanılarak itirazın kaldırılması istenmiştir. Bu belgede 1999 yılına yönelik alacağın varlığına ilişkin bir kayıt yok ise de, borçlunun icra dairesine verdiği itiraz dilekçesinde (borcun ödendiğinin) ileri sürüldüğü görülmektedir. Borçlu, borç doğuran hukuki ilişkiyi kabul edip itirazını “ödeme olgusuna” dayandırdığına göre, itirazın kaldırılması isteminin icra mahkemesinde incelenmesi sırasında, alacaklının artık İİK.nun 68/1 maddesinde belirtilen bir belgesinin mevcut olup olmadığı üzerinde durulmasına gerek ve yer yoktur. Borçlu 1999 yılı alacağına yönelik ödeme iddiasını İİK.nun 68.maddesinde sayılan belgelerle ispatlayamadığından bu alacak kalemine yönelik itirazın kaldırılmasına karar verilmesi açıklanan nedenle doğru olup borçlu vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde değil ise de;
Takipte talep edilen 2000 ve 2001 yılları alacağının alacaklı vekilince dayanılan ve borçlu belediyece düzenlenen 11.2.2002 tarihli belgede kabul edilen miktarlardan daha fazla olduğu hususu İİK.nun 68.maddesinde sayılan belgelerden birisi ile kanıtlanamadığından ve alacağın tahsili yargılamayı gerektireceğinden mahkemece bu yıllara ait borçlunun kısmi itirazının kaldırılması isteminin reddi yerine kabulüne karar verilmesi isabetsizdir. Kabule göre de tazminatın itiraz edilen asıl alacak yerine faizinde dahil olduğu miktar üzerinden taktiri de doğru görülmemiştir.