İştirak nafakası, velayet hakkı kendisine bırakılmayan eşin, velayet hakki kendisine verilen eşe, çocuğun bakım ve giderleri karşılığı gücü oranında yapacağı katkıya denir. İştirak nafakası, velayet hakkı kendisine bırakılan eş tarafından çocuk adına istenir. İştirak nafakası TMK m. 182/2 ve 3. fıkra hükümlerinde düzenlenmiştir. Buna göre, TMK m. 182/2 ve 3. fıkra: velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlak bakımından yararları esas tutulur. Bu eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır. Hakim, istem halinde irat biçiminde ödenmesine karar verilen bu giderlerin gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir. Boşanma davasında nafaka 3 çeşittir. Bunlar;
- Tedbir nafakası
- Yoksulluk nafakası
- İştirak nafakasıdır.
TMK m. 182/2 hükmü kapsamındaki iştirak nafakası ile ilgili olarak, talep olmasa bile hakim tarafından kendiliğinden dikkate alınmalıdır. Zira iştirak nafakasına ilişkin hükümler çocukların korunmasına yönelik olup kamu düzenine ilişkindir. Aile, toplumunun en küçük yapı taşıdır. Türk toplumunda aile kavramının en üstte tutuluyor olmasına rağmen günümüzde boşanma davalarının sayısı hızla artmaktadır. Boşanmadan sadece eşler etkilenmemekte, bu konuda en büyük hasarı çocuklar görmektedir. Bu nedenle Türk hukukunda çocuğu koruyan birçok hüküm bulunmaktadır. Nitekim çocuğun bedensel, zihinsel, ruhsal ve ahlaki gelişimi ve korunması bakımından anne ve baba sorumludur, boşanma ile bu sorumluluk bertaraf edilemez. İştirak nafakası bu nokta önemlidir. Zira bu nafaka türü çocuk için ödenen nafakadır.
İştirak Nafakası Nedir?
İştirak nafakası, velayet hakkı kendisine bırakılmayan eşin, velayet hakki kendisine verilen eşe, çocuğun bakım ve giderleri karşılığı gücü oranında yapacağı katkıyı ifade eder. Anne ve baba, özellikle çocuğun 18 yaşını dolduruncaya kadar onlara bakmakla yükümlüdür. Bu yükümlülüğün sonucu olarak boşanma kararı sonrasında velayet hakkı kendisine bırakılmayan anne veya babanın, çocuğun bakımı, eğitimi, sağlığı ve zorunlu giderlerine katılması gerekir. Boşanma davalarında hükmedilecek bu ödemeye, iştirak nafakası denir. İştirak nafakası, velayet hakkı kendisine bırakılan eş tarafından çocuk adına istenir. İştirak nafakası TMK m. 182/2 ve 3. fıkra hükümlerinde düzenlenmiştir. TMK m. 182/2 hükmü kapsamındaki iştirak nafakası ile ilgili olarak, talep olmasa bile hakim tarafından kendiliğinden dikkate alınmalıdır. Zira iştirak nafakasına ilişkin hükümler çocukların korunmasına yönelik olup kamu düzenine ilişkindir. Yargıtay da aynı düşüncededir.
Boşanma veya ayrılık vukuunda çocuk kendisine tevdi edilmemiş taraf gücüne göre onun bakım ve eğitim giderlerine katılmakla yükümlüdür (TMK m. 182). Bu hususu hakimin görevi gereği kendiliğinden dikkate alması gerekmektedir. O halde velayeti temyiz edene tevdi edilen 2013 doğumlu ortak çocuk …. yararına iştirak nafakasına hükmedilmesi gerekirken bu hususta bir karar verilmemesi doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir. (Y 2. HD, 11/12/2018 T., 2018/2315 E. 2018/14320 K.)
Velayeti davacı anneye bırakılan 10.02.2013 doğumlu müşterek çocuk S. için doğum tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aylık 150 TL tedbir nafakasına hükmedilmiş, iştirak nafakası hususunda olumlu olumsuz bir hüküm kurulmamıştır. Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır (TMK. md. 182/2) Hâkim, bu hususu boşanmaya karar verirken, talep olup olmadığına bakmaksızın re’sen gözetmek zorundadır. Buna göre; müşterek çocuk için boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren iştirak nafakasına hükmedilmesi gerekirken bu yönün gözetilmemesi usul ve yasaya aykırıdır. (Y 2. HD, 30/11/2015 T., 2015/8325 E., 2015/22518 K.)
İştirak nafakası, çocuğun korunması için gerekli ve hatta zorunlu bir kurumdur.
İştirak Nafakası Talep Yetkisi
TMK madde 329’da iştirak nafakasını kimin talep edeceğini düzenlenmiştir. Maddeye göre: “Küçüğe fiilen bakan ana veya baba, diğerine karşı çocuk adına nafaka davası açabilir. Ayırt etme gücüne sahip olmayan küçük için gereken hallerde nafaka davası, atanacak kayyım veya vasi tarafından da açılabilir. Ayırt etme gücüne sahip olan küçük de nafaka davası açabilir.” denmektedir. Buna göre:
- Küçüğe fiilen bakan ana veya baba,
- Ayırt etme gücüne sahip olmayan küçük için atanacak kayyım,
- Vasi,
- Ayırt etme gücüne sahip olan küçük,
tarafından iştirak nafakası talep edilebilir ve iştirak nafakası davası açılabilir. TMK madde 182/2 ve Anayasa madde 41/2 gereğince hakim, herhangi bir talep olmasa dahi re’sen iştirak nafakasına hükmedebilir. Boşanma davasında nafaka talep edilmese veya talep edilmeyeceği hususunda anlaşılsa dahi, bu durum sadece boşanma davası için sonuç doğurur; bir hakkın doğumun önce o haktan feragat edilemeyeceği için iştirak nafakasının talep edilmesini engellemez. Anlaşmalı boşanma protokolünde iştirak nafakasının istenmeyeceği hususunda bir anlaşma olması da, sonradan bu nafaka türünün talep edilmesini engellemez.
- TMK madde 337/1’de “Ana ve baba evli değilse velâyet anaya aittir.” denmektedir. Buna göre evlilik dışı doğan çocuğun velayeti anaya aittir. Çocuk ile baba arasında soy bağı kurulması şartıyla babadan iştirak nafakası talep edilebilir.
- TMK madde 182/2’de çocuklar bakımından ana ve babanın hakları başlığı altında “Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlâk bakımından yararları esas tutulur. Bu eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır.” denmektedir. Buna göre, çocuğun velayeti kendisine verilmeyen eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmakla yükümlüdür.
- TMK madde 169’da “Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri re’sen alır.” denmektedir. Dava esnasında hakim, gerekli gördüğü takdirde re’sen bu konu hakkında önlem alarak tedbir nafakasına hükmedebilir. Dava sonucunda boşanma kararı kesinleştikten sonra çocuk için verilen tedbir nafakası, iştirak nafakası olarak devam etmektedir.
İştirak Nafakası Yükümlüsü ve Alacaklısı
İştirak nafakasında nafaka yükümlüsü, velayeti kendisine verilmeyen anne veya babadır. Velayeti kendisine verilmiş anne veya baba aleyhine iştirak nafakasına hükmedilemez. Nafaka alacaklısı ise, velâyet kendisine bırakılan anne veya babadır. İştirak nafakası çocuk için talep edilmekle birlikte, çocuk ergin olmadığından ve velâyet altında bulunduğundan, nafaka talebini velayet kendisine bırakılan eş kendi adına mahkemeye iletir. Ortak çocuk olması gerekir: Nafaka yükümlülüğünün doğması için, söz konusu çocuğun tarafların ortak çocuğu olması gerekir. Önceki evlilikten olan çocuklar için diğer eşten iştirak nafakası istenemez. Diğer bir anlatımla, tarafların ortak olmayan çocukları için iştirak nafakasına hükmedilemez. Koruma altına alınarak yurda yerleştirilen çocukların kim tarafından karşılandığı araştırılmadan ve TMK m. 169 ve 182. madde hükümlerinin koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği irdelenmeden iştirak nafakasına karar verilemez.
- Velayet kendisine bırakılmayan eş yararına iştirak nafakasına hükmedilemez.
Kararla müşterek çocuklardan F. ve F.’nin velayeti davalı babaya bırakılmış, kadın ile çocuklar arasında kişisel ilişki kurulmuştur. Velayeti davalı (koca)’ya verilen adi geçen çocuklar için davacı (kadın) yararına iştirak nafakasına hükmedilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir. (Y 2. HD, 14/04/2014 T., 2013/25439 E., 2014/8876 K.)
Bu hususlar nazara alınmadan, velâyetle ilgili eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde düzenlemeye gidilmesi doğru görülmemiş olup, ayrıca tarafların ortak çocuğu olmayan 2004 doğumlu Merve hakkında velayet düzenlemesi yapılması ve tedbir ve iştirak nafakasına hükmedilmesi de doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir. (Y 2. HD, 16/02/2017 T., 2015/22526 E., 2017/1540 K.)
İştirak Nafakası Başlangıcı ve Süresi
İştirak nafakası boşanma kararının kesinleşmesiyle ödenmeye başlanır ve kural olarak çocuğun ergin olmasına kadar devam eder. Ancak, ergin olmasına rağmen çocuk eğitimine devam ediyorsa, iştirak nafakası eğitim sonuna kadar devam eder. Zira TMK m. 328/2 hükmüne göre, çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa, ana ve baba durum ve koşullara göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere, eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler. Boşanma hükmünün kesinleşmesinden sonra başlamak üzere iştirak nafakasına hükmedilmesi gerekirken, tedbir nafakasını da kapsayacak şekilde “Dava tarihinden itibaren iştirak nafakasına” hükmedilmesi doğru değildir.
- Ergin çocuk için iştirak nafakasına hükmedilemez.
Ortak çocuk 1995 doğumlu dava tarihinde ergindir. Mahkemece, ergin olan in velayet düzenlemesinin yapılması ve Oğuzhan yararına tedbir ile iştirak nafakalarına hükmedilmesi usul ve yasaya aykırıdır. (Y 2. HD, 20/02/2018 T 2016/11217 E., 2018/2156 K.)
Tarafların müşterek çocuğu16.10.1995 doğumlu O., 16.10.2013 tarihinde ergin olduğu halde, lehine ergin olduğu tarihten sonra tedbir ve iştirak nafakasına hükmedilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir. (Y 2.HD, 04/12/2015 T., 2014/13787 E., 2014/24735 K.)
Ortak çocuk C.E. 24.03.1995 doğumlu olup karar tarihinde ergin olduğu halde velayetinin anneye verilip baba ile kişisel ilişki kurulması ve lehine iştirak nafakasına hükmedilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir. (Y 2. HD, 03/07/2014 T.. 2014/5035 E., 2014/15453 K.)
- Boşanma davasında talep edilen iştirak nafakasına, boşanma hükmünün kesinleştiği tarihten itibaren hükmedilmeli; karar tarihi dikkate alınmamalıdır.
Boşanma hükmünün kesinleştiği tarihten itibaren, iştirak nafakasına hükmedilme- si gerekirken yazılı şekilde, karar tarihinden itibaren hükmedilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Ancak bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün bu bölümünün düzeltilerek onanması gerekmiştir (HUMK.md.438/7). (Y 2. HD, 24/03/2014 T., 2014/5339 E., 2014/6717 K.)
- Ayrılık halinde iştirak nafakasına hükmedilemez: Boşanma yerine ayrılık kararına hükmedilmişse, iştirak nafakasına hükmedilemez.
Yoksulluk nafakasına ve iştirak nafakasına ancak boşanma halinde hükmedilir. Mahkemece ayrılık kararı verildiği halde, davacı yararına yoksulluk nafakasına ve müşterek çocuk yararına iştirak nafakasına hükmedilmesi doğru görülmemiştir. Ancak bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğin- den hükmün bu bölümünün düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir. (HUMK.md.438/7) (Y 2. HD, 19/12/2013 T., 2013/12625 E., 2013/30111 K.)
- Ölmüş çocuk için iştirak nafakasına hükmedilemez.
Tarafların ortak çocuğu 22.05.2011 doğumlu… davadan önce 26.11.2011 tarihin de öldüğü halde, mahkemece, velayeti anneye verilmiş ve bu çocuk için de tedbir ve iştirak nafakasına hükmedilmiştir. Nüfus kaydına göre ölü olduğu anlaşılan ta rafların ortak çocuğu… ile ilgili velayet düzenlemesi yapılması ve yararına tedbir ve iştirak nafakasına hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir. ( Y 2. HD, 25/05/2017 T., 2016/1201 E., 2017/6209 K.)
- İştirak nafakası çocuğun ergin olacağı tarihe kadar hükmedilmelidir.
Boşanma veya ayrılık vukuunda çocuk kendisine tevdi edilmemiş taraf ekonomik gücüne göre onun bakım ve eğitim giderlerine katılmakla yükümlüdür (TMK m 182). Somut olayda, davalı-davacı kadın, 26.05.1998 doğumlu olan ve yargılama aşamasında henüz ergin olmayan ortak çocuk… için iştirak nafakası talebinde bulunmuştur. O halde mahkemece velayeti anneye verilen … yönünden ergin olduğu tarihe kadar iştirak nafakasına hükmedilmesi gerekirken, bu hususta olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi bozmayı gerektirmiştir. (Y 2. HD, 28/11/2017 T., 2015/21237 E., 2016/15308 K.)
- Yargılama sırasında doğan çocuk için doğum tarihinden itibaren tedbir nafakası, hükmün kesinleşmesinden itibaren iştirak nafakasına hükmedilmesi gerekir.
Müşterek çocuk…, yargılama sırasında 26.07.2013 tarihinde doğmuş olup bu çocuk yararına doğum tarihinden itibaren tedbir nafakası, hükmün kesinleşmesin- den itibaren iştirak nafakasına hükmedilmesi gerekirken, müşterek çocuk için dava tarihinden itibaren 300 TL iştirak nafakasına karar verilmesi doğru değil ise de; bu yön yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438/7. maddesi gereğince düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir. (Y 2. HD, 15/01/2015 T., 2014/26985 E., 2015/460 K.)
- İştirak nafakası boşanmanın ferisi olarak istenmişse, boşanma kararı reddedildiğinde iştirak nafakasına hükmedilemez.
Davacı-davalı erkek tarafından açılan boşanma davası, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda erkeğin kusurunun daha fazla olduğu gerekçesiyle reddedilmiştir. Davalı-davacı kadın tarafından açılan tedbir nafakası davasında ise, kadının ayrı yaşamada haklı olduğu kabul edilerek kadın ve yanında kalan ortak çocuk için ara karar ile verilen 100,00 TL tedbir nafakasının, kararın kesinleşmesinden itibaren ayrı ayrı 250,00 TL iştirak ve yoksulluk nafakası olarak devamına karar verilmiştir. Yoksulluk ve iştirak nafakası, boşanma davasının eki niteliğindedir. Somut olayda erkeğin açtığı boşanma davası reddedilmiştir. Bu husus nazara alınmadan kadın yararına yoksulluk ve iştirak nafakasına hükmedilmesi doğru görülmemiştir. Ancak bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün bu yönden düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir. (HUMK m. 438/7) (Y 2. HD, 18/09/2017 T., 2016/8564 E., 2017/9531 K.)
İştirak Nafakası Miktarı ve Ödenme Şekli
İştirak nafakası miktarının belirlenmesinde birçok etmen rol oynamaktadır. İştirak nafakası miktarı belirlenirken; çocuğun yaşı, sağlığı, eğitimi, yaşam koşulları, çocukların sayısı, alıştıkları yaşama şekli, varsa çocukların gelirleri, iştirak nafaka yükümlüsü eşin mali ve sosyal durumu gibi haller göz önünde bulundurulmaktadır. Nitekim, TMK madde 330/1’de “Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun gelirleri de göz önünde bulundurulur.” denmektedir.
Eşler kendi aralarında iştirak nafakası ile ilgili bir miktarda anlaştıkları takdirde, hakim onayından da geçerse anlaşılan miktar geçerli olacaktır. Eğer eşler arasında iştirak nafakasının miktarı bakımından bir anlaşma mevcut değilse, hakim tarafından diğer etmenler de göz önünde bulundurulup takdir yetkisi kullanarak miktara karar verilecektir. Hakim tarafından hükmedilecek nafaka tarafça talep edilen miktardan fazla olamaz.
TMK madde 331’de; “Durumun değişmesi hâlinde hâkim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırır.” şeklinde hüküm bulunmaktadır. Buna göre hakim tarafından hükmedilen iştirak nafakası kesin ve nihai değildir, durumun değişmesi veya miktarın azaltılması veya artırılması yönünde bir talep olması halinde iştirak nafakası miktarı yeniden belirlenmektedir veya kaldırılmaktadır. Ancak bu yönde mutlaka bir talep olmalıdır. Taleple bağlılık ilkesi gereği, hakim talep olmadığı takdirde kendiliğinden iştirak nafakası için ileride ne kadar ödeneceğine karar veremez. Bu hususta talepte bulunulması için belirli bir süre geçmesi gerekmemektedir.
Çocuğun yaşı, sağlığı, eğitimi, yaşam koşulları gibi ihtiyaçlarına hükmedildiği tarihe göre artıp artmadığını veya iştirak nafakası yükümlüsünün mali sosyal gücünde farklılık olup olmadığı araştırılır. Bu süreçte nafaka yükümlüsünün mali durumu kötüye giderken, velayeti elinde bulunduran tarafın mali durumu iyiye gitmişse nafaka miktarında azalmaya gidilebileceği gibi duruma göre iştirak nafakası tamamen kaldırılabilir. Kısacası hakkaniyet ilkesi gereği, mevcut duruma göre artırıma, azaltmaya gidilebilir veya tamamen kaldırılabilir.
TMK madde 330/2’de ve 330/3’te
Nafaka her ay peşin olarak ödenir. Hakim istem halinde, irat biçiminde ödenmesine karar verilen nafakanın gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir.” denmektedir. İştirak nafakası, amacı gereği irat biçiminde ödenmektedir. Kanun hükmünden de açıkça anlaşılacağı üzere iştirak nafakasının düzenli bir şekilde irat biçiminde peşin ödenmesi gerekmektedir. Taraflar açık bir şekilde yabancı para cinsinden ödenmesi hususunda özellikle anlaşmadıkları takdirde, Türk lirası üzerinden karar verilir.
İştirak Nafakası Nasıl Hesaplanır?
İştirak nafakası miktarı; çocuğun yaşı, eğitim durumu, günün ekonomik koşullarındaki paranın alım gücü, tarafların maddi durumu ile genel ihtiyaçlarına uygun olarak ana babanın mali durumları da gözetilmek suretiyle hakim tarafından MK m.4’teki hususlar da dikkate alınarak takdir edilir. İştirak nafakası miktarının belirlenmesinde çocuğun varsa gelirleri de göz önünde bulundurulur. İlköğrenim çağındaki çocuk için kararlaştırılacak nafaka miktarı ile lise ya da üniversite çağındaki çocuk için kararlaştırılacak nafaka miktarı ya da mali durumu daha iyi olan eşin yanında kalan çocuk için kararlaştırılacak nafaka miktarı ile mali durumu daha kötü olan eşin yanında kalan çocuk için kararlaştırılacak nafaka miktarı aynı olmayacaktır. İştirak nafakası hesaplama, hakimin takdir edeceği bir durumda hakim gerektiği takdirde bilirkişi görüşü alabilmektedir. Hakim nafakaya hükmederken çeşitli kriterleri değerlendirmektedir. Bu kriterler hakime nafaka miktarı tayini konusunda yol göstermektedir. Hakim nafaka miktarına hükmederken;
- Tarafların ekonomik durumu,
- Kaç müşterek çocuk olduğu,
- Çocuğun yaşı,
- Eşin/çocukların yeme içme ve giyim masrafları,
- Çocukların eğitim giderleri,
- Eşin/çocukların varsa kira giderleri,
- Faturalar ve sabit gideler,
- Tarafların meslekleri,
- Tarafların gelirleri,
- Ulaşım giderleri,
- Tarafların borçları,
- Sağlık giderleri,
- Tarafların teknoloji giderleri,
Hakimin nafaka miktarını hesaplarken dikkate alacağı hususlar belli olmakla beraber tedbir nafakası hesaplaması, iştirak nafaka hesaplama, yoksulluk nafakası hesaplama ayrımlarına göre farklı kriterlerin göz önüne alınması gerekmektedir. Medeni Kanunun 182/3 maddesine göre hakim, tarafların istekleri halinde irat şeklinde ödenmesine karar verilen iştirak nafakasının ileriki yıllarda ne miktar arttırılacağını da kararında belirtebilir. Hakim, iştirak nafakasının, her yıl TEFE/TÜFE, DİE, Döviz Artış Kuru, Altın Fiyatları endeksine göre arttırılacağını kararında belirtmek sureti ile sonraki yıllarda ödenecek nafaka miktarını da belirleyebilir. Hakim gelecek yıllarda ödenecek nafaka miktarını belirlememiş olması ya da şartların değişmiş olması durumunda nafaka alacaklısı ya da nafaka borçlusu nafaka uyarlama davası açabilir. (Örneğin; nafaka borçlusunun mali durumunun çok iyi hale gelmesi, çocuğun liseye, üniversiteye başlaması vs.)
İştirak Nafakası Başlaması ve Sona Ermesi
Nafaka hükmüne, genellikle, boşanma davası ile birlikte karar verilmektedir. Boşanma davası ile birlikte iştirak nafakasına karar verildiği takdirde; iştirak nafakası, boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren başlamaktadır. Bu nafaka davası açılmışsa bu durumda iştirak nafakası, dava tarihinden itibaren başlatılmaktadır. İştirak nafakasını sona erdiren haller:
- Ölüm: Kendisine nafaka bağlanan çocuğun veya iştirak nafakası yükümlüsünün ölümü halinde, ölüm tarihi itibariyle iştirak nafakası ileriye yönelik sona erer. Ancak nafaka yükümlüsünün ölümünden önceki tarihlerde ödenmemiş iştirak nafakasının bulunması halinde, nafaka alacaklısı, nafaka yükümlüsünün mirasçılarından ödenmesini isteyebilir. Çocuğun ölümü halinde de çocuğun mirasçıları, nafaka yükümlüsünden birikmiş nafakanın ödenmesini isteyebilir.
- Ergin Olma: Çocuğun ergin olma durumunda iştirak nafakası; çocuğun 18 yaşını tamamladığı tarihte, bu yaşı tamamlamadan evlenmiş ise, evlenme tarihinde veya mahkemece ergin kılınmışsa mahkeme kararının kesinleştiği tarihte kendiliğinden sona ermektedir, bu hususta mahkemeden hüküm almaya gerek yoktur. iştirak nafakası madde 328 düzenlemiştir. TMK madde 328’de “Ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder. Çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa, ana ve baba durum ve koşullara göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere, eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler.” ifadesi ile iştirak nafakası yükümlülüğünün kural olarak hakkında iştirak nafakası hükmü tesis edilen çocuğun ergin olduğu tarihe kadar sürdüğü belirtilmiştir. Kanun hükmünde istisna olarak, ergin olan çocuğun eğitiminin hala devam etmesi halinde eğitimi sona erinceye kadar iştirak nafakası devam edecektir.
- Evlatlık Verilme: TMK madde 314/1’e göre, ana ve babaya ait olan haklar ve yükümlülükler evlat edinene geçer. Bu durumda çocuğun eğitim ve bakım gibi masraflarının sorumluluğu evlat edinene geçer. Ancak evlat edinenin ölümü veya mali durumunun olmaması halinde ana ve babanın nafaka yükümlülüğü olacaktır.
- Feragat: Mahkeme tarafından iştirak nafakasına hükmedilmiş olsa dahi, tarafça iştirak nafakası istenmeyerek feragat edilebilir. Feragat etmek yeniden iştirak nafakası talep etmeye engel teşkil etmez. Zira iştirak nafakası her an doğup işleyen haklardandır.
- Velayet Hakkının Alınması: Nafaka yükümlüsünün açacağı velayet davası ile birlikte velayet hakkının diğer eşten alınıp nafaka yükümlüsüne verilmesi halinde iştirak nafakası sona erer. Bu durumda eski nafaka yükümlüsünün iştirak nafakası ödeme yükümlülüğü, velayetin alınması için açılan davanın dava tarihinden itibaren sona erer.
- Nafaka Yükümlüsünün Yoksullaşması: Nafaka yükümlüsü, hiçbir kusuru olmaksızın mali durumunun kötüye gidip yoksullaşması halinde mahkemeye başvurarak iştirak nafakasının sona erdirilmesini isteyebilir. Bu durumda mahkeme, nafaka yükümlüsünün malvarlığının ve gelirinin olup olmadığını ve yoksulluğa düşmesinde kusurunun olup olmadığını araştıracaktır. Mahkeme değerlendirme sonucunda uygun görürse iştirak nafakasının sona ermesine karar verebilir.
- Çocuğun Hayatını Kazanmaya Başlaması: Kendisi lehine nafaka hükmedilen çocuk, ergin olmadan önce çalışarak hayatını kazanmaya başladığı takdirde, nafaka yükümlüsü mahkemeye başvurarak iştirak nafakasının sona ermesini talep edebilir. Mahkeme, çocuğun hayatını kazandığını ve iştirak nafakasına ihtiyacı kalmadığı yönünde kanaate varırsa iştirak nafakasını sona erdirebilir. Mahkeme kararının kesinleşmesiyle birlikte iştirak nafakası sona erer.
olarak sayılabilir.
İştirak Nafakası Görevli, Yetkili Mahkeme ve Harç
4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun’un 4. maddesi uyarınca iştirak nafakasının aile hukuku ile ilişkili olması nedeniyle görevli mahkeme Aile Mahkemesi’dir. Aile mahkemesinin olmadığı yerlerde, iştirak nafakası davasına aile mahkemesi sıfatıyla Asliye Hukuk Mahkemesi bakar. TMK madde 177’de “Boşanmadan sonra açılacak nafaka davalarında, nafaka alacaklısının yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir.” denmektedir. Dolayısıyla bağımsız bir iştirak nafakası davasında yetkili mahkeme nafaka alacaklısının yerleşim yeri Aile Mahkemesi olur. İştirak nafakası davası, HMK madde 6’da belirtildiği üzere genel yetkili mahkeme olarak davalının davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir.
Boşanma davası ile birlikte iştirak nafakasının talep edilmesi halinde TMK madde 168 uyarınca, eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer Aile Mahkemesi yetkili olur. Bu nafaka, boşanma davası ile birlikte talep edildiği, bağımsız bir şekilde dava açılmadığı takdirde herhangi bir harca tabi değildir. Bağımsız bir dava olarak iştirak nafakası davası, iştirak nafakasının artırılması, azaltılması veya kaldırılması davaları ise nispi harca tabidir. İştirak nafakası ne kadar 2024? Burada önemli olan davalının geliridir. Davalının geliriyle orantılı olarak hükmedilmektedir. Aynı şekilde çocuğun giderleri de önemlidir. Bu kriterler doğrultusunda hakkaniyetli bir nafaka hükmedilir. Bu da ortalama kişinin gelirinin 1/5 ile 1/10 i arasında değişmektedir. Yani bu nafaka maaşın yüzde kaçı? şeklinde bir sorunun cevabı da bu şekilde cevaplanmıştır.
İştirak Nafakası Ödenmezse Ne olur?
İştirak nafakasının ödenmemesi durumunda nafaka alacaklısı icra yolu ile tahsili yoluna gidilebilir. Kanun koyucu nafakanın tahsilini kolaylaştırmak için bazı tedbirler öngörmüştür.
- Nafaka alacakları İcra İflas Kanununa göre düzenlenecek sıra cetvelinde 1. sıra alacaklar arasında sayılmıştır. Dolayısıyla nafaka borçlusunun menkul ya da gayrimenkul mallarının icra yolu ile satılması durumunda satış parasından nafaka alacağı öncelikle ödenir.
- Nafaka alacaklarının tahsili için emekli maaşına haciz konulabilir.
- Nafaka alacağının tahsili için nafaka borçlusunun maaşına haciz konulması durumunda aylık nafaka miktarının tamamı maaştan kesilir.
- Nafaka borçlusunun maaşında önceden haciz olsa bile aylık nafaka miktarı önceki hacizlerden bağımsız olarak maaştan kesilir.
Nafaka borçlusu, aylık nafaka bedelini ödememesi durumunda nafaka alacaklısının şikayeti üzerine diğer şartların da mevcut olması durumunda İİK 344. maddesine göre 3 aya kadar tazyik hapsine mahkum edilecektir.
İştirak Nafakası Zamanaşımı ve İştirak Nafakasının İcrası
TBK madde 156/2’de “Borç bir senetle ikrar edilmiş veya bir mahkeme ya da hakem kararına bağlanmış ise, yeni süre her zaman on yıldır.” denmektedir. İştirak nafakası ise irat biçiminde ödenmesi nedeniyle, biriken nafaka alacaklarının üzerinden 10 geçmesi ile zamanaşımına uğrar. Nafaka yükümlüsü tarafından ödenmediği takdirde, nafakanın icra yoluyla ödenmesi sağlanabilir. İİK madde 344’te “Nafakaya ilişkin kararların gereğini yerine getirmeyen borçlunun, alacaklının şikayeti üzerine, üç aya kadar tazyik hapsine karar verilir. Hapsin tatbikine başlandıktan sonra kararın gereği yerine getirilirse, borçlu tahliye edilir.” denmektedir. Nafaka yükümlüsü tarafından nafaka ödenmemesi durumda, nafaka alacaklısının şikayeti üzerine yükümlü hakkında, İİK madde 348 uyarınca görevli mahkeme olan icra takibinin yapıldığı yer İcra Mahkemesi tarafından 3 aya kadar tazyik hapsine karar verilir.
Ayrıca, İİK madde 206’ya göre, nafaka alacakları sıra cetvelinde birinci sırada yer almaktadır; bu nedenle nafaka alacakları öncelikle ödenecek alacaklardandır. Nafaka alacağı için nafaka miktarının tamamı nafaka yükümlüsünün maaşından kesilir; hatta nafaka alacağı için emekli maaşa haciz dahi konulabilmektedir. Boşanma davasında nafaka alabilmek için boşanma avukatı ile çalışmanız sürecinizin sağlıklı ve hukuki olarak ilerlemesi için önemlidir.