İddet Süresinin Kaldırılması Davası (Boşandıktan Sonra Yeniden Evlenme)

iddet suresinin kaldirilmasi davasi bosanma

İddet süresinin kaldırılması davası, halk arasındaki ismiyle iddet müddeti, boşanma davasının ardından veya evliliğin başkaca sebeplerle sona ermesinin ardından kadının yeni bir evlilik yapabilmesi için kanunen beklemek zorunda bırakıldığı 300 günlük süredir. Boşanma kararının kesinleşmesi ile birlikte evlilik birliği sona erdiğinden eşlerin tekrardan birbirleriyle veya başka kişiler ile evlenmeleri mümkündür. Yani boşanmış eşlerin tekrar usulüne uygun şekilde evlenerek evlilik birliğini kurmasında bir engel bulunmamaktadır. Ancak kadın açısından yeniden evlenebilmek için özel bir durum öngörülmüştür. O da iddet müddetinin beklenmesidir. Kişiler bu iddet müddetini yani bekleme süresini kaldırmak için dava yoluna gidebilirler. İddet süresinin kaldırılması davası çekişmesiz yargı işidir. Çekişmesiz yargı işi, taraflar arasında bir anlaşmazlık bulunmaksızın, mahkemeye başvurulan hukuki işlemleri ifade eder. Taraflar arasında anlaşmazlık olmadan, bir anlaşma veya belirli bir hukuki durumu düzenleyen belgeler mahkemeye sunulur ve mahkeme bu belgelere dayanarak karar verir.

Türk Medeni Kanunu’nun İkinci Kitap “Aile Hukuku”, Birinci Kısım “Evlilik Hukuku”, Birinci Bölüm “Evlenme” ve İkinci Ayrım “Evlenme Ehliyeti ve Engelleri” başlığında düzenlenen “Kadın İçin Bekleme Süresi” başlıklı 132. Madde hükmünde iddet süresi yani kadının boşandıktan sonra yeniden evlenmesi için beklemesi gereken sürenin yasal dayanağı düzenlenmiştir. Yasa maddesine göre bir kadın evlilik birliğini sona erdirdikten sonra 300 gün geçmedikçe bir başkasıyla evlenemez. Bunun dışında 300 günlük süre kadının doğum yapması ile sona erer.

5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 26. maddesi ise; “kadının bekleme süresi, mahkeme kararının kesinleştiği tarihten itibaren hüküm ifade eder.” diyerek bekleme süresinin ne zaman başlayacağını hükme bağlamıştır. Boşanan kadın evliliğini sona erdirdiği eşiyle yeniden evlendiği takdirde, iddet müddetinin sona ermesinin beklenmesine veyahut bu sürenin kaldırılmasına gerek yoktur. Başka bir deyişle, boşanan kadın, evliliğini sona erdirdiği eşi ile iddet müddeti içerisinde yeniden evlenebilir. Yine de evliliği sona eren eşlerin yeniden evlenmek istemeleri üzerine mahkemeye yapacakları talep üzerine hakim bekleme süresinin kaldırılmasına karar verir. Bu makalemizde iddet süresinin kaldırılması davasını tüm detaylarıyla sizlere aktaracağız.

İddet Süresi Nedir?

İddet müddeti, boşanma davası gerçekleştikten sonra kadının başka birisiyle evlenmek için beklemesi gereken süreye denir. Bu süreyi kaldırmak için açılan davaya da, iddet süresinin kaldırılması davası denir. Bu süre zarfında kadının evlenebilmesi için iddet müddetinin kaldırılması için dava açması gerekmektedir. Buna göre, evlilik sona ermiş ise, kadın, evliliğin sona ermesinden başlayarak üçyüz gün geçmedikçe evlenemez.. ancak buna rağmen kadın evlenmiş ise yeni evlilik geçerlidir. Kadının önceki evliliğinden gebe olmadığının anlaşılması veya evliliği sona eren eşlerin yeniden birbiriyle evlenmek istemeleri hallerinde de mahkeme bu süreyi kaldıracaktır.  Kadının doğurması ile de bu süre bitmektedir. Kadının gebe olmadığının anlaşılması üzerine mahkemeden bekleme süresinin kaldırılması istenebilecektir. Bu da kadın doğum uzmanının imzasını taşıyan doktor raporu ile belgelenecektir. Türk Medeni Kanunu m. 132’de yer alır: “Evlilik sona ermişse, kadın, evliliğin sona ermesinden başlayarak üç yüz gün geçmedikçe evlenemez.

İddet müddeti, boşandıktan sonra kadının yeniden evlenmesi için getirilen bir kısıtlama olup, bu kısıtlama, boşanan erkek için değil; yalnızca kadın için öngörülmüştür. Erkek boşandıktan sonra istediği zaman evlenebilmektedir. Kadına verilen bekleme süresi yalnızca bizim ülkemizde olan bir kısıtlama olmayıp birçok Avrupa ülkesinde olan bir hukuki düzenlemedir. Eşitlik ilkesine aykırı olup olmadığı hukukumuzda tartışmalıdır.

Türk mevzuatında bu husus öncelikle Türk Medeni Kanunu’nun 132. maddesinde ve Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 26. maddesinde belirtilmiştir. 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 132. maddesi;

  • Evlilik sona ermişse, kadın, evliliğin sona ermesinden başlayarak üç yüz gün geçmedikçe evlenemez.
  • Doğurmakla süre biter.
  • Kadının önceki evliliğinden gebe olmadığının anlaşılması veya evliliği sona eren eşlerin yeniden birbirleri ile evlenmek istemeleri hallerinde mahkeme bu süreyi kaldırır.

şeklinde olup, hükümde bekleme süresinin ne olduğu ve ne şekillerde kaldırılacağı ifade edilmiştir.

iddet suresinin kaldirilmasi
iddet suresinin kaldirilmasi

İddet Süresinin Kaldırılması Davası Nedir?

İddet süresi 300 günlük bir süreyi kapsadığından oldukça uzun bir süredir. Bu nedenle bu süre beklenmeksizin tarafların evlenmek için başvuru yapmaları mümkündür. Mahkemede iddet süresinin kaldırılmasına yönelik bir dava açıldığı takdirde iddet süresinin sonu beklenmeksizin evlilik akdi kurulabilir. İddet süresinin kaldırılması davası aile mahkemesinde açılacaktır. Bu davanın açılması için bazı şartların gerçekleşmiş olması gerekir. Bu şartlar şu şekilde sıralanabilir:

  • Kadının gebe olmadığı bir sağlık kurulu raporu ile tespit edilmiş olmalıdır.
  • Kadının boşanma kararı kesinleşmiş olmalıdır ya da
  • Kadının eşi ölmüş olmalıdır.

Kural olarak aile mahkemelerinde görülecek dava ve işler 1-2 yıl gibi uzun sürelerde biter. Ancak iddet süresine yönelik açılacak davanın bu kadar uzun sürmesi mümkün değildir nitekim iddet süresi zaten 300 gündür. Bu nedenle 1 hafta gibi bir sürede iddet süresinin kaldırılması davası sonuçlanabilir. Bunun yanı sıra alanında uzman bir aile hukuku avukatının desteğini aldığınız takdirde bu süre 1-2 gün gibi çok kısa sürelere dahi düşebilmektedir. Bu nedenle Kadim Hukuk ve Danışmanlık olarak bu alanda da hizmet vermekteyiz. İddet süresinin kaldırılması davasında gerekli evraklar da şu şekilde sıralanabilir:

  • Eş öldüyse ölüm belgesi,
  • Taraflar boşandıysa boşanmanın kesinleştiğine dair mahkeme ilamı,
  • Kadının kimlik belgesi,
  • Usulüne uygun olarak hazırlanan dava dilekçesi,
  • Kadının gebe olmadığını gösteren sağlık kurulu raporu.

Boşanan Kadının İddet Süresi

Kadının bekleme süresini ifade eden iddet süresi, ilk olarak Hukuk-ı Aile Kararnamesi ile ortaya çıkmıştır. Nitekim İslam Hukuku’na göre kadının yeniden evlenmesi için belirli bir süre beklemesi öngörülmüştür. Bu düzenlemenin amacı kadının doğuracağı çocuğun kimden olduğunun tespit edilmesidir. Bu nedenle 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nda evlenme yasaklarından biri olarak iddet süresi de düzenlenmiştir. Bu yasağa göre kadının boşandıktan sonra yeniden evlilik birliği kurabilmesi için 300 gün süre ile beklemesi gerekmektedir.

İddet süresi kadınlara özgü olarak yasal düzenleme yapılmış bir durumdur. Yani erkeklerin boşandıktan sonra yeniden evlilik birliği kurabilmesi için 300 günlük iddet süresini beklemesine gerek yoktur. İddet süresinin 300 gün olarak belirlenmesi de gebeliğin en fazla 300 gün sürecek olmasıdır. Özetle amaç soy bağı karışıklığını önlemektir. Nitekim Türk Medeni Kanunu’nun 285. Maddesinde; “Evlilik devam ederken veya evliliğin sona ermesinden başlayarak üçyüz gün içinde doğan çocuğun babası kocadır. Bu süre geçtikten sonra doğan çocuğun kocaya bağlanması, ananın evlilik sırasında gebe kaldığının ispatıyla mümkündür. Kocanın gaipliğine karar verilmesi hâlinde üçyüz günlük süre, ölüm tehlikesi veya son haber tarihinden işlemeye başlar.” hükmü düzenlenmiştir.

Türk Medeni Kanunu 132. maddesi bekleme süresinin kaldırılması davası düzenlenmiştir. Kadının gebe olmadığının anlaşılması veya boşanan eşlerin tekrar birbirleriyle evlenmek istemeleri hallerinde bekleme süresinin kaldırılması davası açılır. Bekleme süresinin kaldırılması davası, 2003 tarihli ve 4787 sayılı Aile Mahkemeleri Kuruluş Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun’un 4. maddesi uyarınca Aile Mahkemesinde açılır. Aynı kanun 2. maddesi uyarınca Aile Mahkemesi kurulamayan yerlerde bekleme süresinin kaldırılması davası Asliye Hukuk Mahkemesinde açılmalıdır.

Bu maddenin yasal dayanağı kadının gebe olması ihtimalinde bebeğin babasının kim olduğunun anlaşılmasıdır. Bu nedenle 300 günlük sürenin beklenmeyeceği iki ihtimal vardır. Bunlardan birincisi bebeğin boşanılan eşten olmadığına dair DNA testi yapılmasıdır. Diğeri ise evlilik birliğini sona erdiren eşlerin yeniden birbirleri ile evlenmek istemeleri halidir. Bu iki durumda 300 günlük süre beklenmeden taraflar evlenebilir. Kadim Hukuk ve Danışmanlık olarak bu yazımızda iddet süresinden yani kadının boşandıktan sonra yeniden evlenmesinden bahsedeceğiz.

İddet Süresi Ne Zaman Başlar?

İddet süresinin başlangıç tarihi en çok kafa karışıklığına neden ve mağduriyete sebep veren husustur. 300 günlük iddet süresi boşanma tarihinden itibaren başlar.  Ancak iddet süresinin boşanmadan itibaren başladığı ifadesi bazı vatandaşlar tarafından yanlış anlaşılmakta ve boşanma davasında hakimin “tarafların boşanmalarına” karar verdiği andan itibaren başladığı sanılmaktadır. Bu düşünce kesinlikle yanlıştır. “Boşanma”dan kasıt boşanma kararının kesinleşmesi, yani tüm prosedürlerin tamamlanarak boşanmanın geri dönülmez şekilde kayıtlara işlenmesidir. Boşanma kararı ise, hakimin duruşmada boşanmaya karar vermesi ile değil, gerekçeli kararın taraflara tebliğ edilmesi ve istinaf süresinin geçmesi ya da istinaftan feragat edilmesi ile kesinleşir.

Boşanma kararı ancak bu şekilde tüm usulü işlemler bittikten sonra kesinleşir ve nüfusa işlenir. Eğer taraflardan biri veya her ikisi istinafa başvurmuşsa bu durumda istinaf mahkemesinin onama kararı ile birlikte boşanma kararı kesinleşecektir. İddet süresi hesaplama bu şekilde boşanmanın kesinleştiği tarih baz alınarak yapılmaktadır. İddet müddeti kaldırılması davasının düzenlendiği madde metninden de anlaşılacağı üzere, kadının önceki evliliğinden gebe olmadığının anlaşılması veya evlilik birliği sonlanan eşlerin tekrar birbirleriyle evlenmek istemeleri durumlarında, mahkemeden, iddet müddetinin kaldırılması talebinde bulunulabilir. Şu halde, söz konusu iki durumu inceleyelim:

  • Eşler Birbiriyle Tekrar Evlenmek İsterse: Boşanan eşler, şayet tekrar birbirleri ile evlenmek isterlerse iddet müddetini beklemelerine gerek yoktur. Zira, iddet müddeti içinde, yani 300 günlük süre dolmadan, tarafların birbirleriyle tekrar evlenmek istemeleri karşısında mahkemenin takdir yetkisi yoktur. Dolayısıyla, mahkeme, bu yönde talepte bulunulması halinde söz konusu süreyi kaldırmak durumundadır.
  • Kadının Gebe Olmadığının Anlaşılması: Kadın, yasal bekleme süresi (iddet müddeti) dolmadan tekrar evlenmek isterse, bekleme süresinin kaldırılması talebiyle mahkemeye başvurmalıdır. Kadının gebe olmadığının anlaşılması sebebiyle bekleme süresinin kaldırılması davası açıldığı takdirde, “kadının gebe olmadığı” durumunun doktor raporu ile belgelenmesi gerekir.

İddet Süresini Kaldıran Haller

İddet süresi; evlilik birliği sona eren kadının yeni bir evlilik akdi kurmadan önce 300 gün süre ile beklemesidir. Bu süre içerisinde kadının gebe olma ihtimali bulunduğundan en fazla gebelik de 300 gün süreceğinden beklemesi öngörülmüştür. Nitekim bebeğin babasının kim olduğunun tespiti ve soybağı karışıklığının önlenmesi açısından bu durum önemlidir. 300 günlük süre içerisinde doğan çocuğun babası boşanılan eş olmasa dahi bebek o süre içerisinde doğduğundan babası eski eş olacaktır. Bu durumda babanın soy bağının düzeltilmesi için dava açması gerekecektir.

İddet süresi boşanma kararı kesinleştikten sonra başlayacaktır. Bu nedenle kişinin boşanma davası açtığı süreden itibaren 300 günlük sürenin başlayacağı düşüncesi yanlıştır. Bunun yanı sıra iddet süresi içerisinde kadının yeniden evlenmesini mümkün kılan birtakım haller bulunmaktadır. Bunlar kadını 300 gün bekleme süresinden kurtarır ve yeniden evlilik akdi kurmasına yardım eder. Bu durumlar şu şekilde sıralanabilir:

  • Kadın gebe ve 300 günlük süre dolmadan doğum gerçekleşirse, evlilik akdi kurabilir.
  • Kadın boşanmış olduğu eşi ile 300 günlük süre dolmadan yeniden evlenebilir.
  • Kadın eski eşinden gebe olmadığını ispatlar ise (DNA testi vs.) evlilik akdi kurabilir.
iddet suresinin kaldirilmasi davasi
iddet suresinin kaldirilmasi davasi

İddet Süresinin Kaldırılması Davası ile Soybağı İlişkisi

İddet müddetinin amacı boşanan kadının olası bir hamileliğinde doğacak olan çocuğun soybağının belirlenmesidir. Başka bir deyişle, iddet müddeti soybağının karışmaması adına getirilen bir düzenlemedir. 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 285. maddesi “Boşanmadan sonra 300 gün içerisinde doğan çocuğun babası kocadır.” hükmünü getirerek iddet müddetini babalık karinesine bağlamıştır. Boşandıktan sonra iddete ilişkin dava açmayan bir kadının üç yüz gün içerisinde doğum yapması halinde eski koca çocuğun babası sayılır. İddet müddetine ilişkin üç yüz günlük süre, boşanma kararlarının kesinleşmesinden itibaren başlar. Zira boşanma kararının kesinleşmesine kadar yasal olarak kadın ve erkek hala evli sayılmaktadır. Kanunun üç yüz günlük bir süreyi kabul etmesinin nedeni ise, kadının bilimsel olarak en geç böyle bir sürede doğum yapabileceğinin kabulünden kaynaklanmaktadır.

Bekleme süresi kesin olmayan evlenme engellerinden olup, kadın oturduğu yer aile mahkemesine başvurarak iddet müddetinin kaldırılmasını talep ederek bu evlenme engelini aşabilir. Bu engel aşılmadığı takdirde, iddet müddeti içinde çocuk doğarsa çocuğun babası eski koca sayılır. Eski kocanın çocuğun gerçek babası olmaması durumunda ise, ortaya çok daha ciddi bir problem olan babalık davası süreci çıkacaktır. Zira babalık karinesi gereği eski koca çocuğun babası sayıldığından bunun aşılabilmesi için çocuk adına bir kayyım atanarak eski koca bakımından soybağının reddi ile gerçek baba için soybağının kurulması davasının birlikte açılması gerekecektir.

İddet müddeti içerisinde kadın başka birinden hamile kalmışsa, yeniden evlenebilmesi için bu sürenin bitmesini beklemekten başka çare yoktur; fakat bu süre içerisinde doğum yaptığı takdirde çocuğun babası, babalık karinesi gereği eski koca olacaktır. Burada yapılması gereken çocuğu önceki kocanın nüfusuna kaydettirilmesi, sonrasında da soybağının reddi davası açılmasıdır.

Türk Medeni Kanunu’nun 132/1 maddesine göre “ Evlilik sona ermişse, kadın, evliliğin sona ermesinden başlayarak 300 gün geçmedikçe evlenemez.” Bekleme süresinin üç yüz gün olarak düzenlenmesinin nedeni tıp biliminin verilerine göre bir kadının azami gebelik süresinin üç yüz gün olmasından kaynaklanmaktadır. Bu üç yüz günlük bekleme süresi mahkeme kararının kesinleştiği tarihten itibaren hüküm ifade eder. Dolayısıyla bekleme süresinin başlangıç tarihinde, boşanma kararının mahkemece verildiği tarih değil mahkeme kararının kesinleştiği tarih esas alınmaktadır.

Kesinleşme, maddi ve şekli anlamda olmak üzere iki şekilde olabilir. Şekli anlamda kesin hüküm, mahkemenin nihai karar vermekle dosyadan el çekmesi üzerine bu karara karşı olağan kanun yollarına başvurarak kararda değişiklik yapılamaması, maddi anlamda kesin hüküm ise hükmün kararı veren mahkeme tarafından değiştirilememesi, tekrar dava edilmemesi ve daha sonra açılan davada bağlayıcı olması anlamına gelmektedir. Boşanma davasında verilen kararın kesinleşmesi için bu kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten itibaren yasal süreler içerisinde olağan kanun yollarına başvurulmamış ya da başvurulmuş olmasına rağmen Bölge Adliye Mahkemesi tarafından istinaf başvurusunun esastan reddine ya da Yargıtay tarafından kararın onanmasına karar verilmiş olması gerekir.

İddet Süresinin Kaldırılması Davasının Açılması

Türk Medeni Kanunu’nun 132/III maddesine göre “kadının önceki evliliğinden gebe olmadığının anlaşılması veya evliliği sona eren eşlerin yeniden birbirleriyle evlenmek istemeleri hallerinde mahkeme bu süreyi kaldırır.” Bekleme süresinin kaldırılması, kadının önceki evliliğinden gebe olmadığını ispat etmesi ile mümkündür. Bekleme süresinin kaldırılmasına olanak veren diğer hal ise evliliği sona eren eşlerin birbirleriyle yeniden evlenmek istemleri durumudur. Kanun koyucunun bekleme süresini düzenlemesindeki amacın soybağı karışıklığının önlenmesi olması hasebiyle boşanan eşlerin tekrar evlenmek istemeleri halinde böyle bir karışıklık söz konusu olmayacağından mahkeme bu durumda da bekleme süresini kaldıracaktır.

İddet müddetinin kaldırılması istemi ile ilgili olarak dava açan kadından sağlık raporu alınması istenir.

Söz konusu sağlık raporunun mahkeme başvurusundan önce alınmış olması durumunda mahkeme yeniden başvuru tarihinden sonraki bir tarih için sağlık raporu alınmasını talep edecektir. Bu nedenle başvuru yapmadan önce alınan sağlık raporları mahkemenin ilgi alanı dışında kalmaktadır. Mahkemenin başvuruda bulunan kadını sevk ettiği hastaneden sağlık raporunun alınması üzerine rapor sonucuna göre karar verilecektir. Bu rapor ile kadının hamile olup olmadığı kontrol edilmektedir.

İddet müddetinin kaldırılmasına ilişkin açılan dava neticesinde kadının iddet müddetinin kaldırılmasına karar verilmişse bu karar hemen yürürlüğe girer. Bu kararın uygulanabilmesi için herhangi bir tebligata gerek duyulmamıştır. Mahkeme davanın açılmasının ardından gelecek raporda kadının hamile olmadığını belirlerse iddet müddetinin kaldırılmasına karar verir. Bu karar ardından kesinleşmesi için herhangi bir süre beklemeye gerek yoktur.

İddet Süresinin Kaldırılması Davası Görevli ve Yetkili Mahkeme

Kadın için bekleme süresinin kaldırılmasına ilişkin davaların sulh hukuk mahkemesinde görüleceğine dair Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 8. maddesi 11/4. bendi, 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 9. maddesi ile değiştirildiğinde görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesi olmuşsa da, 5133 sayılı Kanunun 2. maddesi ile değişik 4787 sayılı Kanunun 4/b.1 maddesine göre 22.11.2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun Üçüncü Kısım hariç olmak üzere İkinci Kitabın konusu olan aile hukukundan doğan dava ve işler 20.04.2004 tarihinden sonra aile mahkemesinde görüleceğinden artık görevli mahkeme aile mahkemesidir.

Daha basit bir anlatımla bekleme süresinin kaldırılması davası çekişmesiz yargılamalardandır. Bu tür davalar hasımsız davalar olarak adlandırılır. HMK’ya göre çekişmesiz davalarda görevli mahkeme Sulh Hukuk Mahkemeleri’dir; ancak Aile Mahkemelerinin Kuruluşu Hakkında Kanuna göre iddet müddetine ilişkin davalarda görevli mahkeme Aile Mahkemeleri olacaktır. O halde, bekleme süresinin hakim tarafından kaldırılmasında görevli mahkeme Aile Mahkemesidir (4787 Sayılı Kanun m. 4).

Yetkili mahkeme ise talepte bulunanın veya ilgilerden birinin oturduğu yer mahkemesi olduğundan boşanan kadının oturduğu yer mahkemesi yetkili mahkemedir.

İddet Süresine Uymamanın Cezası Var Mı?

Türk Medeni Kanunu’nda kesin olmayan evlenme engellerinden birisi de kadının iddet süresidir. Kural olarak kişinin evlenme engeli varken evlilik birliği kurmuş olması evliliğin geçersizliği sonucunu doğuracaktır. Ancak iddet süresi içerisinde kişinin yeniden evlenmesi halinde evlenmenin butlanı gerekmez. Nitekim bu durum evliliğe başvururken değerlendirilmesi gereken şartlardan birisidir. Bu da kadının 300 günlük süre dolmadan evlilik başvurusunda bulunabilmesi sonucunu doğurur.

18921 sayılı 07.11.1985 tarihli Resmi Gazatede yayınlanan Evlendirme Yönetmeliği madde 21’e göre; “Evlendirme memuru, dosyayı incelemesi sonucunda 15 inci maddede sayılmış bulunan evlenme manilerinden herhangi birini tespit ettiği takdirde evlenme yapmayı reddeder. Bu hususu gerekçeli ve yazılı olarak taraflara derhal duyurur. Taraflarca tesbit edilen evlenme manisinin mevcut olmadığı belgelerle ispatlanmadığı sürece evlenme yapılamaz. Evlenme manii, nüfus kütüklerindeki bir işlem eksikliği sebebiyle ortaya çıkmışsa, bu eksiklik tamamlanmadıkça evlenme yapılamaz.” Özetle evlendirme memurunun kadının başvurusunu reddetmesi gerekmektedir. Yani iddet süresi beklenmeksizin yeniden evlilik birliği kurulmasının herhangi bir yaptırımı (cezası) bulunmamaktadır.

İddet Süresinin Kaldırılması Davası Süreci

Bekleme süresinin kaldırılması talepli olarak açılan dava, mahkemelerin yoğunluğuna ve alınması gereken sağlık raporlarına bağlı olarak en fazla 1 ay içinde sonuçlanmaktadır. Mahkeme tarafından verilen bu kararın uygulanabilmesi için herhangi bir tebligat yapılmasına veya kararın kesinleşmesinin beklenmesine gerek bulunmadığından dava, 1 hafta ile 1 ay arasında sonuçlanabilir.

İddet müddetinin kaldırılması talebinde bulunan kadın, bu davayı doğrudan kendisi açabileceği gibi bu hususta uzman bir avukattan hukuki yardım da alabilir. Bekleme süresinin kaldırılması davasının, hukuki olarak teknik bilgilere sahip uzman bir avukat tarafından yürütülmesi davanın akıbeti açısından büyük önem taşımaktadır. İddet müddetinin kaldırılması davalarının, uzman bir avukat aracılığıyla açılması, davaların hem daha hızlı bir şekilde sonuçlanmasını hem de hak kaybı yaşanmamasını sağlayacaktır.

Evlenme engelleri kesin olan ve kesin olmayan evlenme engelleri olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Bekleme süresi, kesin olmayan evlenme engelleri arasında düzenlenmiştir. Kesin olmayan evlenme engellerinin öngörülme amacı kesin evlenme engellerinden farklıdır. Kesin olan evlenme engelleri yapılan evliliği mutlak butlanla sakatlarken, kesin olmayan evlenme engellerinin böyle bir etkisi bulunmamaktadır. Dolayısıyla bu yasağın bulunmasına rağmen bir diğer değişle üç yüz günlük bekleme süresine uyulmadan kadın evlenmiş ise bu evlilik geçerli sayılacak ve iptal edilmeyecektir. Kadın için üç yüz günlük bekleme süresi, boşanma veya evliliğin iptali kararının kesinleştiği tarihten, kocası ölen kadının bekleme süresi ise kocasının ölüm tarihinden itibaren hüküm ifade eder.

İddet Süresinin Kaldırılması Davası İlişkin Yargıtay Kararları

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2017/7288 Esas, 2018/2224 Karar sayılı kararı

  • Medeni Kanun 132. Madde
  • İddet Süresinin Kaldırılması Davası

Davacı, davalıya karşı babalığın tespiti, tazminat ve nafaka davası açmıştır. Davacı ile davalı, 28.11.2014 tarihinde boşandığını, boşanma gerçekleşmeden önce davacının hamile kaldığı ve hamileliğinin dava açıldığı sırada devam ettiğini ve doğumun gerçekleşmediğini ve iddet müddeti içerisinde doğacak olan çocuğun boşandığı eşi davalı olduğundan davalıdan doğum giderleri, maddi ve manevi tazminat ve küçüğe aylık nafaka bağlanması adına dava açılmıştır.

Davada, davacının doğum tarihi ile evlilik esnasında hamile kaldığı iddia edilmiş ve evliliğin sona ermesinden itibaren üç yüz gün içerisinde çocuğun doğum yapması nedeniyle çocuk, baba hanesine yazdırılmıştır. Bu nedenle mahkeme tarafından babalığın tespitine ilişkin davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulü Yargıtay tarafından uygun görülmemiştir.


Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2003/10441 Esas, 2003/11142 Karar sayılı kararı

  • Medeni Kanun 132. Madde
  • İddet Süresinin Kaldırılması Davası
  1. Göreve ilişkin kurallar kamu düzeniyle ilgili olduğundan yeni kanunla kabul edilen görev kuralları geçmişe etkili olup, eldeki davalara da uygulanır. Görev kurallarına aykırılık hükmün kesinleşmesine kadar gerek mahkemece gerekse Yargıtay tarafından kendiliğinden göz önünde tutulur. Kadın için bekleme süresinin kaldırılmasına (TMK m.132/son) ilişkin davaların Sulh Hukuk Mahkemesinde görüleceğine dair HUMK’nun 8.maddesi II/4.bendi 4787 sayılı Yasanın 9.maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olup görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu açıktır. O halde mahkemece yapılacak iş, görevsizlik kararı verilerek dosyanın Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden verilen kararın bozulması gerekmiştir.
  2. 4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4/1 maddesi; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun ikinci kitabından kaynaklanan bütün davaların Aile Mahkemesinde bakılacağını, geçici 1.maddesi de; sonuçlanmamış davaların yetkili ve görevli Aile Mahkemesine devredileceğini hükme bağlamıştır. Karar bozulmakla sonuçlanmamış hale gelmiştir. Bu açıklama karşısında işin görev yönünden de düşünülmesi zorunludur.

Yargıtay 4. Ceza Dairesi 1984/5720 E. 1984/5903 K. ve 18.09.1984 Tarihli Kararı

  • Medeni Kanun 132. Madde
  • İddet Süresinin Kaldırılması Davası

Yasal şartlara riayet etmeden evlenme akdi yapmaktan sanık Kerim’in yapılan duruşması sonunda, TCK.nun 230/1, 72; 647 sayılı Kanunun 4, 6. maddeleri gereğince 30.000 lira ağır para cezası ile mahkumiyetine, cezasının ertelenmesine dair (Gelendost Asliye Ceza Mahkemesi)’nden verilen 30.11.1983 günlü hükmün Yargıtay’ca incelenmesi sanık tarafından süresinde istida ve şartı depo parası verilmek suretiyle ifa edilerek, dava evrakı bozma isteyen 13.7.1984 günlü tebliğname ile daireye gönderilmekle okundu, gereği konuşulup düşünüldü : Yerinde görülmeyen sair itirazların reddine.

Ancak ; Oluşa, kabule ve mevcut delillere göre, resmen boşanmış bulunan Sedefin evlenme istemi üzerine, sanığın Medeni Kanunda öngörülen 300 günlük iddet müddeti geçmeden evlenme akdini icra ederek kanunî şartlara riayet etmeksizin evlenme kağıdı verdiği anlaşıldığı cihetle, hakikatinin TCK.nun 237/2. maddesine uyduğu düşünülmeden, yazılı maddeyle ceza tayini, Bozmayı gerektirmiş sanığın temyiz itirazı bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı istem gibi (BOZULMASINA), depo parasının geri verilmesine, 18.9.1984 gününde oybirliğiyle karar verildi.


Yargıtay 18. Hukuk Dairesi 2011/9116 E. 2011/12615 K. ve 12.12.2011 Tarihli Kararı

  • Medeni Kanun 132. Madde
  • İddet Süresinin Kaldırılması Davası

Nüfus müdürlüğünün temyize getirdiği ve temyiz dilekçesine eklediği Havran Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 27.11.1998 günlü 1998/328 Esas-232 Karar sayılı ilamın fotokopisinden, … …’dan boşanan …’ın iddet müddetinin kısaltılmasına karar verildiği, yine ilamın gerekçe kısmında Edremit Devlet Hastanesi Baştabipliği’nin 27.11.1998 tarih ve 398 sayılı raporunda …’ın hamile olmadığının bildirildiği, rapor tarihi ile …’in düzeltilen doğum tarihi arasında 3 ay 12 gün kaldığı, bu sürenin de biyolojik olarak bir çocuğun Sayfa 1/2 doğmasına imkan vermediği anlaşıldığından; mahkemece iddet müddetiyle ilgili bu dosya da incelenerek durumun açıklığa kavuşması için yaşının düzeltilmesi davaname ile istenen …’in boşanmadan önceki bir tarihte doğup doğmadığı konusu da araştırılıp, gerektiğinde Hüseyin’in yaşının düzeltilmesi konusunda Cumhuriyet Savcılığınca ek davaname düzenlenmesi gerekip gerekmediği hususlarında bir değerlendirme yapılıp kayıtlarla çelişmeyen bir karar verilmesi gerekirken, doğum tarihinin 09.03.1999 olarak düzeltilmesi doğru görülmemiştir.

Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA


Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2024/1364 E. 2024/3013 K. ve 30.04.2024 Tarihli Kararı

  • Medeni Kanun 132. Madde
  • İddet Süresinin Kaldırılması Davası

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı tarafından sunulan yabancı mahkeme kararı ve eklerinde boşanmanın tespit edilmesi, yasal bekleme süresinin (iddet) sonunda tek seferlik bir boşanma olarak kabul edilmesi ve iddet süresi, mehri muaccel ve mehri müeccel, nafaka ve eşyalar hakkında karar verildiği, verilen kararda kesinleşme şerhine rastlanılmadığı, davalı vekilinin 05.04.2022 tarihli dilekçesi ekinde sunulan belgelerde Mersin Noterliğince onaylanmış yabancı mahkeme kararının tercümesinde Halep Şeriat Mahkemesi’nin 2021 yılı 6519 Esas sayılı dosyasında ilgili kararın 288 numara adı altında 15.12.2021 tarihinde istinaf edildiğine dair mahkemeden alınmış belge ibraz ettiği, bu durumda tanınması talep edilen yabancı mahkeme ilamının içeriğinden tarafların boşanmalarına karar verildiği ve kararın kesinleştirilmediği anlaşıldığı, davacı taraf ilamın kesinleştiğini ispat edemediği, bu nedenle davalının yabancı mahkeme ilamının Türk kamu düzenine aykırı olup olmadığı hususunda tartışma yapılmadan yabancı mahkeme tarafından verilen ilamın kesinleşmemiş olması nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.


İddet Süresinin Kaldırılması Davası Dilekçesi

Ankara Nöbetçi Aile Mahkemesi Sayın Hakimliği’ne

İstemde Bulunan

Davacı: Ad Soyad (TCKN:…) Adres

Vekili: Av. Umur YILDIRIM

Davalı: Hasımsız

Konu: Bekleme (iddet) süresinin kaldırılması ve evlenmeye izin verilmesi isteminden ibarettir.

Açıklamalar

  1. Müvekkilim ile eşi  Ankara … Aile Mahkemesi’nin … Esas ve … Karar sayılı dosyası ile ……… tarihinde boşanmışlardır. Boşanma kararı, ….. tarihinde kesinleşmiş ve karar nüfusa işlenmiştir. Gerekçeli karar ile kesinleşme şerhi (EK-1) ve müvekkilimin Nüfus Müdürlüğünden aldığı nüfus kayıt örneği (EK-2) dilekçemiz ekinde sunulmuştur.
  2. Şimdi ise müvekkilim bir başkası ile evlenmek istemektedir. Müvekkilim gebe değildir ve gebe olmadığının tespitine ilişkin ……. Hastanesi’nin … tarihli Tıbbi Laboratuar Tetkik Sonuç Raporu dilekçemiz ekinde (EK-3) sunulmuştur.
  3. Müvekkilimin en kısa sürede evlenmek istemesinden dolayı, açıklanan sebepler uyarınca tekrar evlenebilmesine izin verilebilmesi için 300 günlük bekleme süresinin kaldırılması için Sayın Mahkemenize başvurma zorunluluğu doğmuştur.

Hukuki Nedenler: TMK, HMK ve sair ilgili mevzuat

Hukuki Deliller: Nüfus kayıtları, boşanma ilamı, doktor raporu, ikamesi mümkün her türlü delil.

Sonuç ve İstem: Yukarıda arz ve izah ettiğimiz nedenler ve Sayın Mahkemece re’sen gözetilecek nedenlerle;

Müvekkilim hakkında Türk Medeni Kanunu’nun ilgili maddesi gereğince zorunlu olan 300 günlük bekleme (iddet) süresinin kaldırılmasına karar verilmesini Saygılarımla vekaleten arz ve talep ederim.

                Bekleme (İddet) Süresinin Kaldırılması Talebinde Bulunan

                                     Av.  Umur YILDIRIM

Ekler:

  1. Ankara … Aile Mahkemesi’nin …. Esas ve …. Karar sayılı gerekçeli kararı ile kesinleşme şerhi
  2. Nüfus kayıt örneği
  3. Hastanesi’nin … tarihli Tıbbi Laboratuar Tetkik Sonuç Raporu
  4. Vekaletname örneği.

Yorum Gönderin

X
kadim hukuk ve danışmanlık