İdari yargıda temyiz kanun yolu, ilk derece idare ve vergi mahkemesi ve istinaf mahkemesi tarafından verilen kararların taraflardan biri veya her ikisi tarafından hukuka aykırı ya da hatalı olduğu gerekçesiyle bir üst merciye taşınarak itiraz edilmesidir. İlk derece mahkemesi kararı ile istinaf mahkemesinin verdiği kararlar her zaman taraflar için tatmin edici olmaz. Bu durumda taraf veya taraflarca karara itiraz edilmesi gündeme geldiğinde temyiz kanun yolu devreye girmektedir. İYUK 46 ve devamında düzenlenmiştir. Adaletin tecelli etmesi adına temyiz önemli bir aşamadır. Temyiz kanun yolu genel olarak;
- İvedi yargılama usulünün uygulandığı davalarda idare mahkemelerince verilen kesin ve nihai kararlar,
- İvedi yargılama usulünün uygulanmadığı diğer davalarda idare ve vergi mahkemelerince verilen kesin ve nihai kararlara karşı yapılan istinaf başvurusu sonucu bölge idare mahkemesince verilen bazı kararlar,
- Danıştay dava dairelerinin ilk derece mahkemesi olarak baktığı davalarda verdiği kesin ve nihai kararların usul ve hukuka uygunluğunun denetlendiği olağan bir kanun yoludur.
Temyiz, idari davaların sonuçlarının daha yüksek bir yargı mercii olan Danıştay’da incelenmesi amacıyla yapılan bir başvuruyu ifade eder. temyiz, ilk derece mahkemeleri tarafından verilen nihai kararların taraflarca yerinde görülmemesi üzerine yapılan başvuru ile Danıştay’ın ilgili dava dairesi ya da İdari veya Vergi Dava Daireleri Kurulları tarafından usul hükümleri ya da maddi hukuk yönünden denetimini sağlayan olağan bir kanun yoludur. İdari yargıda temyiz kanun yoluna başvuru için dilekçe vermeniz gereklidir. Bu dilekçe Danıştay’a sunulmak üzere ilgili mahkemeye verilir.
İdari Yargıda Temyiz Edilebilir Kararlar Nelerdir?
İdari yargıda temyiz yoluna davanın tarafları yazılı dilekçeler ile başvurabilirler. Dilekçeler dava dilekçesinin usulüne uygun şekilde hazırlanır. Temyiz dilekçesi, Danıştay ilgili dairesine sunulmak üzere, kararı temyiz edilen mahkemeye iletilir. İdare mahkemelerinin verdikleri kararlara karşı başvuru yolları, kanun yolları olarak tanımlanır. Buna göre davanın tarafları, verilen yargı kararının hukuka aykırı olduğu iddiasıyla, davanın yeniden incelenmesi için üst mahkemelere başvurma imkânına sahip olurlar. Yerel ve Bölge İdare Mahkemesi tarafından verilen kararların Danıştay’a götürülmesine temyiz kanun yolu denir. İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 46. Maddesinde temyize ilişkin hükümler düzenlenmiştir. İlgili kanun hükmüne göre temyiz edilebilecek kararlar genel olarak;
- Danıştay dava dairelerinin “ilk derece mahkemesi” olarak baktığı davalarda verdiği nihai kararlar,
- Bölge idare mahkemesinin bu maddede tek tek sayılan davalarda istinaf mahkemesi sonucu verdiği kararlar, aleyhine temyiz yoluna başvurulabilir.
- “İvedi yargılama usulü”nün (md.20/A) uygulandığı davalarda verilen nihai karar/kararlar aleyhine (doğrudan) temyiz yoluna başvurulabilir.
Temyize tabi kararları incelemek gerekirse,
- Danıştay dava dairelerinin ilk derece mahkemesi olarak baktığı davalar, 2575 sayılı Danıştay Kanunu’nun 24’üncü maddesinin 1’inci fıkrasında belirtilmiş olup, buna göre Danıştay dava daireleri ilk derece mahkemesi olarak:
- Bakanlar Kurulu kararlarına,
- Başbakanlık, bakanlıklar ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarının müsteşarlarıyla ilgili müşterek kararnamelere,
- Bakanlıklar ile kamu kuruluşları veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarınca çıkarılan ve ülke çapında uygulanacak düzenleyici işlemlere,
- Danıştay İdari Dairesince veya İdari İşler Kurulunca verilen kararlar üzerine uygulanan eylem ve işlemlere,
- Birden çok idare veya vergi mahkemesinin yetki alanına giren işlere,
- Danıştay Yüksek Disiplin Kurulu kararları ile bu Kurulun görev alanı ile ilgili Danıştay Başkanlığı işlemlerine, karşı alacak iptal ve tam yargı davaları ile tahkim yolu öngörülmeyen kamu hizmetleri ile ilgili imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan idari davaları karara bağlar.
Danıştay dava dairelerinin ilk derece mahkemesi olarak, baktığı bu davalarda uyuşmazlığı esastan çözen (nihai) kararları temyiz edilebilir. Bu kararların temyiz yeri konusuna göre “Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu” veya “Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu” dur.
- Danıştay’ca ilk derece mahkemesi olarak verilen usule ilişkin kararlara karşı temyiz yoluna başvurulabilir. İvedi yargılama usulünün uygulandığı davalarda idare mahkemesince verilen kararlar ile Danıştay dava dairelerinin ilk derece mahkemesi olarak baktığı davalarda verdiği nihai kararlara karşı temyiz yoluna gidilebilecek kararlar, yalnızca uyuşmazlıkları “esastan” çözen nihai kararlardan ibaret değildir. Uyuşmazlığı esastan çözmeyen, ancak dosyadan (davadan) el çekme sonucunu doğuran ve bu nedenle de “nihai karar” niteliği gösteren kararlar da temyiz edilebilir. Bu kararlar şunlardır:
- Adli ve askeri yargının “görevliliğine ilişkin kararlar (görevsizlik kararları) (md. 14/3-a, 15/1-b, 15/4).
- Gerek “objektif ehliyet” (dava ve taraf ehliyeti) gerekse “sübjektif ehliyet” (menfaat ihlali ve hakkın ihlal edilmesi) nedeniyle davanın “ehliyet” yönünden reddine dair kararlar (md.14/3-c, 15/1-b, 15/4).
- Dava konusu işlemin “kesin ve yürütülmesi zorunlu işlem” olmaması nedeniyle davanın “incelenmeksizin reddi” yolundaki kararlar (md.14/1-d, 15/1-b, 15/4).
- Davanın “süre aşımı” yönünden reddine dair kararlar (md.14/1-e, md.15/1-b, 15/4).
- Dilekçenin, kanunun 3 ve 5’inci maddelerine aykırılığı nedeniyle reddi üzerine yeniden düzenlenerek açılan davada aynı yanlışlığın yapılması halinde verilen “davanın reddi’ ne dair kararlar (md.15/5).
- Feragat veya kabul nedeniyle verilen “konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığı “yolundaki kararlar.
- İdari merci tecavüzü nedeniyle dava dilekçesi ve eklerinin “merciine tevdi” yolundaki kararlar (md.14/3-b, 15/1-e, 15/4).
- Harç veya posta ücretinin ödenmemesi veya eksik ödenmesi halinde bu eksikliğin giderilmesinin istenmesine karşın, gereğinin yerine getirilmemesi üzerine verilen “davanın açılmamış sayılması” yolundaki kararlar (md.6/4).
- Dava açıldıktan sonra posta ücretinde tebliğ işlemlerinin yapılmasını engelleyecek şekilde azalma olması halinde, bu eksikliğin giderilmesi yolunda yapılan iki bildirime karşın, istem gereğinin yerine getirilmemesi halinde verilen “davanın açılmamış sayılması” yolundaki kararlar (md.6/5).
- Davacının gösterdiği adrese tebligat yapılamaması nedeniyle işlemden kaldırılan ve dosyanın işlemden kaldırıldığı tarihten itibaren bir yıl içinde yeni adres bildirilmek suretiyle yeniden işleme konulmasının istenmemesi halinde verilen “davanın açılmamış sayılması” yolundaki kararlar (md.26/3).
- Davanın açılmasından sonra davacının ölümü halinde, bu dava yalnızca öleni ilgilendirir sonucuna ulaşılarak verilen “dilekçenin iptali kararlan (md.26/2).
- Temyiz dilekçesinin, Kanunun 3’üncü maddesine göre hazırlanmamış olması halinde, eksikliğin giderilmesi (temyiz dilekçesinin 3’üncü maddeye göre hazırlanması) hususunun davacıdan istenmesine ve bunun için kendisine on beş gün süre verilmesine karşın, davacının bu süre içinde eksiklikleri tamamlamaması halinde verilen “temyiz isteminde bulunulmamış sayılmasına dair kararlar (md.48/2).
- Temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve posta giderinin verilmemesi ya da eksik verilmesi halinde, bunların verilmesi ve tamamlanması için davacıya yapılan bildirime karşın, gereğinin yerine getirilmemesi üzerine verilen “temyiz isteminin reddi” yolundaki kararlar (md.48/6).
- Temyizin süresinde yapılmaması nedeniyle verilen “temyiz süre ret” (süre aşımı) kararları (md.48/6).
- Bölge İdare Mahkemelerinin İstinaf İncelemesi Sonucunda Verdikleri Temyize Konu Kararları: İstinaf sisteminin idari yargılama usulüne girmesiyle, bölge idare mahkemesinin denetim alanı oldukça genişlemiştir. Ancak bu denetim alanının genişliği içinde, bölge idare mahkemesinin istinaf yolu ile baktığı davalarda verdiği kararların tümü için kesinlik tanınmamış, bazı davalarda verilen kararlara karşı temyiz yoluna başvuru açık tutulmuştur. Bölge idare mahkemesinin hangi davalarda istinaf incelemesi sonucu verdiği kararlar aleyhine temyize başvurulabileceği İYUK 46’ncı maddede tek tek sayılmıştır.
- Düzenleyici işlemlere karşı açılan iptal davaları,
- Konusu yüz bin Türk lirasını aşan vergi davaları, tam yargı davaları ve idari işlemler hakkında açılan davalar,
- Belli bir meslekten, kamu görevinden veya öğrencilik statüsünden çıkarılma sonucunu doğuran işlemlere karşı açılan iptal davaları,
- Belli bir ticari faaliyetin icrasını süresiz veya otuz gün yahut daha uzun süreyle engelleyen işlemlere karşı açılan iptal davaları,
- Müşterek kararnameyle yapılan atama, naklen atama ve görevden alma işlemleri ile daire başkanı ve daha üst düzey kamu görevlilerinin atama, naklen atama ve görevden alma işlemleri hakkında açılan iptal davaları,
- İmar planları, parselasyon işlemlerinden kaynaklanan davalar, 7) Tabiat Varlıklarımı Koruma Merkez Komisyonu ve Kültür Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulunca itiraz üzerine verilen kararlar ile 18/11/1983 tarihli ve 2960 sayılı Boğaziçi Kanununun uygulanmasından doğan davalar
- Maden, taşocakları, orman, jeotermal kaynaklar ve doğal mineralli sular ile ilgili mevzuatın uygulanmasına ilişkin işlemlere karşı açılan davalar,
- Ülke çapında uygulanan öğrenim ya da bir meslek veya sanatın icrası veyahut kamu hizmetine giriş amacıyla yapılan sınavlar hakkında açılan davalar,
- Liman, kruvaziyer limanı, yat limanı, marina, iskele, rıhtım, akaryakıt ve sıvılaştırılmış petrol gazı boru hattı gibi kıyı tesislerine işletme izni verilmesine ilişkin mevzuatın uygulanmasından doğan davalar,
- 8/6/1994 tarihli ve 3996 sayılı Bazı Yatırım ve Hizmetlerin Yap-İşlet- Devret Modeli Çerçevesinde Yaptırılması Hakkında Kanunun uygulanmasından ve 16/7/1997 tarihli ve 4283 sayılı Yap-İşlet Modeli ile Elektrik Enerjisi Üretim Tesislerinin Kurulması ve İşletilmesi ile Enerji Satışının Düzenlenmesi Hakkında Kanunun uygulanmasından doğan davalar,
- 6/6/1985 tarihli ve 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanununun uygulanmasından doğan davalar,
- 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununun uygulanmasından doğan davalar,
- Düzenleyici ve denetleyici kurullar tarafından görevli oldukları piyasa veya sektörle ilgili olarak alınan kararlara karşı açılan davalar.
- İvedi yargılama usulü: İvedi yargılama usulünün uygulandığı davalarda ilk derece mahkemelerince (idare ve vergi mahkemelerince) verilen kararlara karşı, istinaf yoluna değil de doğrudan temyiz yoluna başvurulabilir (md.20/A-2/g ve 45/8).
İdari Yargıda Temyiz Edilemeyen Kararlar Nelerdir?
Mahkemeler tarafından verilen nihai kararlara karşı temyiz yolu genel olarak açık olsa da bazı kararlara karşı temyiz yolu kapalıdır. Bu kararlara temyiz edilemeyen kararlar denilmektedir. Temyiz yolu kapalı kararlar:
- Yasa İle Temyiz Yolu Kapatılan Nihai Kararlar: Kimi kararlar için, bunlar nihai karar olmasına karşın, yasa ile temyiz yolu kapatılmıştır. Bu kararlar şunlardır:
- İdare ve vergi mahkemelerinin tek hâkim ve heyet halinde verdiği kararlar. (Bu kararlara karşı md.45/1 hükmü uyarınca istinaf yoluna başvurulabilir.)
- Konusu beş bin Türk Lirasını geçmeyen vergi davaları, tam yargı davaları ve idari işlemlere karşı açılan iptal davaları hakkında idare ve vergi mahkemelerince verilen kararlar. (Bu kararlar aleyhine istinaf yoluna gidilemediği (md.45/1) için, haliyle temyiz yoluna da gidilemez.)
- Bölge idare mahkemelerinin 46’ncı maddeye göre temyize açık olmayan kararları (md.45/6).
- Bölge idare mahkemesi ve ilk derece mahkemesi olarak Danıştay ilgili dairesinin görev ve yetki uyuşmazlığına ilişkin İYUK md.43 uyarınca verdiği kararlar (md.43/3).
- Bölge idare mahkemesi ve ilk derece mahkemesi olarak Danıştay ilgili dairesinin merci tayinine ilişkin verdiği kararlar (md.44/3).
- Temyizin mahkeme kararından zarar gören ve bu kararın bozulmasında yaranı olan tarafça kullanılabilecek bir kanun yolu olması nedeniyle “lehe” olan kararlar.
- Danıştay temyiz dairesinin incelemesinden geçmiş 1) İdare ve vergi mahkemesi kararları, 2) Bölge idare mahkemesi kararları 3) Danıştay idari ve vergi dava daireleri kurulundan temyizen geçmiş olan Danıştay dava daireleri kararları (ikinci kez temyiz edememe).
- Uyuşmazlığı Esastan Çözerek Davayı Sonuçlandırmayan Kararlar: Danıştay dava dairelerinin ilk derece mahkemesi olarak baktığı davalarda, bölge idare mahkemesinin istinaf incelemesinde ve idare ve vergi mahkemelerinin ivedi yargılama usulünü uyguladığı davalarda, uyuşmazlığın esasını çözüp davayı sonuçlandırarak davadan el çekme sonucunu doğurmayan kararları temyiz edilemez. Bu kararlar şunlardır:
- Uyuşmazlığın çözümü için gerek davalı idareden gerekse diğer idarelerden belge ve bilgi istenmesi yolundaki ara kararları (md.20/1).
- “Yürütmenin durdurulması” istemleri üzerine verilen kararlar ile bu kararlara “itiraz” üzerine verilen kararlar (md.27/6).
İdari Yargıda Temyiz Süre ve Kimler Başvurabilir?
Bölge idare mahkemelerinin istinaf incelemesi sonucu verdiği temyiz yolu açık kararlarına karşı, kararların tebliğ tarihini izleyen günden başlamak üzere “otuz “ gün içinde temyiz yoluna başvurulabilir. Öte yandan, idare ve vergi mahkemelerinin, “ivedi yargılanma usulü” nün uygulandığı davalarda verdikleri kararlar istinafa tabi olmayıp, doğrudan temyize tabidir. Bu kararlar için temyiz süresi ise otuz gün değil “onbeş” gündür. Temyiz süresinin geçirilmesinden sonra Danıştay’a yapılan başvurular, “süre aşımı nedeniyle reddedilir. Temyiz süresi, kararın usulüne uygun tebliği ile başlar. Temyiz süresi içerinde “açıklama” ve “yanlışlığın düzeltilmesi “ talepleri, işlemeye başlamış olan otuz günlük temyiz süresini durdurmaz. Aynı şekilde sağlık özrü ve mücbir sebeplerle de temyiz süresi durmaz. İdari yargıda temyiz kanun yoluna başvuru süresi kısaca şu şekildedir;
- Bölge idare mahkemeleri tarafından istinaf incelemesi üzerine verilen kararlar bu kararların tebliğini izleyen günden itibaren 30 (otuz) gün içinde Danıştay’da temyiz edilir.
- İdari Yargılama Usulü Kanunu madde 20/A’ya göre ivedi yargılama usulüne tabi uyuşmazlıklara ilişkin kararlar ilk derece mahkemesinin verdiği kararın tebliğini izleyen günden itibaren 15 (onbeş) gün içinde Danıştay’da temyiz edilir.
- İdari Yargılama Usulü Kanunu madde 20/B’ye göre merkezi ve ortak sınavlarla ilgili işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıklarda kararlar ilk derece mahkemesinin verdiği kararın tebliğini izleyen günden itibaren 5 (beş) gün içinde Danıştay’da temyiz edilir.
- Danıştay dava dairelerinin ilk derece mahkemesi olarak verdikleri kararlar bu kararların tebliğini izleyen günden itibaren 30 (otuz) gün içinde Danıştay’da temyiz edilir.
Kanunda belirtilen bu süreler geçirildiği takdirde temyiz başvurusu kabul edilmez. İdari yargıda temyiz yoluna ancak “kararın bozulmasında yararı olan taraf” gidebilir. İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 5/2. Maddesi gereğince birden fazla şahsın müşterek dilekçe ile dava açtığı hallerde, her bir şahıs kararı tek başına temyiz edebilir. Lehine karar verilen taraf, kararın bozulmasından herhangi bir yarar elde edemeyeceği için, temyiz yoluna kural olarak başvuramaz. Ancak lehine karar verilen tarafın yargılama giderleri itibarıyla kararı temyiz etmesi mümkündür.
Fer’i müdahil, davayı kazanmasında hukuki yararı bulunan taraf yanında ve ona yardımcı olmak amacıyla davada yer alabilir. Her ne kadar müdahile kararda yer verilir ise de, davanın “tarafı” değildir ve hüküm de davanın tarafları hakkında verilir. Bu nedenle de fer’i müdahil, kararı tek başına temyiz edemez; ancak yanında katıldığı taraf kararı temyiz ederse kendisi de temyiz edebilir.
Temyizde, “Temyizden”, “Davadan” Ve “Temyiz İle Birlikte Davadan” Feragat Halinde Ne Yapılır?
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 307. Maddesi hükmüne göre feragat, davacının talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir. Taraflar, temyiz isteminde bulunduktan sonra;
- Temyizden feragat edebilir.
- Temyiz ile birlikte davadan feragat edebilir.
- Temyizde yalnızca davadan feragat edebilir.
- Temyiz eden, temyiz dilekçesini verdikten sonra, henüz temyiz incelemesi yapılmadan dilekçe ile “temyizden feragat” edebilir. Bu halde temyiz mercii (Danıştay ilgili temyiz dairesi ve Danıştay’ın ilk derece mahkemesi olarak baktığı davalarda ilgili Genel Kurul), “konusu kalmayan temiz istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığı” yolundaki kararı verir.
- Temyiz eden, temyiz dilekçesini verdikten sonra, henüz karar verilmeden dilekçe ile hem “temyiz’den hem de “dava ‘dan feragat edebilir. Bu durumda, “temyiz istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığı’na karar verilir. Ancak temyiz isteminden feragat edilmiş olması nedeniyle, davadan feragat konusunun incelenmesi olanağı ortadan kalkar. Bu halde, HMK md.310 uyarınca feragatin hüküm “kesinleşinceye kadar her zaman yapılabileceği gözetilerek, davadan feragat konusundaki kararın esas karan veren ilk derece mahkemesince verilmesi gerekir.
- Temyiz eden, temyiz dilekçesini verdikten sonra, henüz karar verilmeden dilekçe ile “dava”dan feragat edebilir. Bu halde, temyiz edilen karar “bozulur” ve feragat durumu gözetilerek yeni bir karar verilmek üzere dosya mahkemesine gönderilir. Öte yandan temyizde, temyiz edilen kararın “yürütmesinin durdurulması” istemi kabul edildikten sonra davadan feragat halinde, temyiz mercii yürütmenin durdurulması isteminin kabulüne ilişkin kararı kaldırır.
Birden çok davacının bulunduğu davalarda, bunlardan birinin temyiz aşamasında davadan feragati halinde, bu kişi itibarıyla “feragat nedeniyle karar verilmesine yer olmadığı” na karar verilir; diğer kişiler itibarıyla ise temyiz incelemesi yapılır. Temyiz merciinin feragat nedeniyle kararı bozarak mahkemesine göndermesi üzerine, burası “feragat nedeniyle dava konusu uyuşmazlık hakkında karar verilmesine yer olmadığına kararı verir.
Temyiz İncelemesi Sonucunda Hangi Kararlar Verilir?
İdari yargıda temyiz, ilk derece mahkemeleri tarafından verilen nihai kararların üst mahkeme tarafından hukuka uygunluk bakımından denetlenmesidir. İYUK.’un 46 ile 50. maddeleri arasında düzenlenmiş olan temyizin, kararlara karşı başvuru yollarından en önemlisidir. Diğer bir kanun yolu olan karar düzeltme ancak temyiz yoluna gidildikten sonra başvurulabilen ve temyizin devamı niteliğinde bir kanun yoludur. İlk derece mahkemesi tarafından karar verildikten sonra başvurulan temyiz yolunda, kararın sadece hukuka uygunluğu denetlenebilmektedir. Temyiz yolunda ilk derece mahkemelerinin kararları incelenerek bildirilmiş olan olayların usulüne uygun olarak incelenip incelenmediği ve özellikle bu olaylara kanunların doğru uygulanıp uygulanmadığı kontrol edilmektedir. Kısacası temyiz yolunda hukukilik denetimi yapılırken, istinaf yolunda olduğu gibi olgular tekrar inceleme konusu yapılmaz.
İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. Maddesi gereğince;
1. Temyiz incelemesi sonunda Danıştay;
a) Kararı hukuka uygun bulursa onar. Kararın sonucu hukuka uygun olmakla birlikte gösterilen gerekçeyi doğru bulmaz veya eksik bulursa, kararı, gerekçesini değiştirerek onar.
b) Kararda yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hatalar ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlıklar varsa kararı düzelterek onar.
2. Temyiz incelemesi sonunda Danıştay;
a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması, sebeplerinden dolayı incelenen kararı bozar.
3. Kararların kısmen onanması ve kısmen bozulması hâllerinde kesinleşen kısım Danıştay kararında belirtilir.
4. Danıştay’ın ilk derece mahkemesi olarak baktığı davaların temyizen incelenmesinde bu madde ile ısrar hariç 50’nci madde hükümleri kıyasen uygulanır.
5. Temyize konu edilen kararı veren ya da karara katılan hâkim aynı davanın temyiz incelemesinde görev alamaz.” Hükmü gereğince Danıştay’ın temyiz incelemesi neticesinde onama, değiştirerek onama, bozma, kısmen onama, kısmen bozma kararları verilebileceği belirtilmiştir.
İdari Yargıda Temyiz İncelemesi Nasıl Yapılır?
Taraflardan biri veya her ikisinin talebi üzerine yapılan temyiz başvurusu üzerine dava dosyası İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 48. Maddesi hükmüne göre:
- Danıştay dava dairelerinin ilk derece mahkemesi olarak baktığı davalarda verdikleri kararların temyizinde de kararı veren daire, aynı uygulamayı yaparak dosyayı ilgili İdari veya Vergi Dava Daireleri Kurulu’na gönderir. (md.48/4,5)
- Danıştay temyiz dairesi ve ilgili kurul, temyiz dosyası kendisine geldiğinde temyiz dilekçesini ve dosyayı “temyiz incelemesinin şartlarının” varlığını tespit için bir ön incelemeye tabi tutar.
Danıştay dairesi tarafından yapılan ön incelemede:
- Dosyanın mahkemesince tekemmül ettirilip ettirilmediği,
- Temyiz harç ve giderlerinin verilip verilmediği,
- Temyiz dilekçesinin, Kanunun 3. ve 5.maddesine uygun olarak düzenlenip düzenlenmediği,
- Temyizin süresinde yapılıp yapılmadığı,
- Temyiz edenin, davanın tarafı olup olmadığı ve temyizde hukuki yararının bulunup bulunmadığı,
- Temyiz edilen kararın kesin bir karar (temyize kapalı bir karar) olup olmadığı, hususları incelenir.
İncelenen bu hususlarda, usul ve hukuka aykırılık görülür ise, başvuru “temyiz sebepleri” yönünden incelenmeyerek, gerekli kararlar verilir. Bu incelemede usul ve hukuka aykırılık görülmez ise, dosya esastan inceleme sırasına konulur ve sırası geldiğinde başvurunun temyiz sebepleri itibarıyla incelemesi yapılır. İdari yargıda re’sen inceleme ilkesinin geçerli oluşu nedeniyle, ileri sürülen temyiz sebeplerinin yanında ileri sürülmeyen diğer sebepler de incelenir.
Danıştay yaptığı bu incelemeler sonucu:
- Onama,
- Bozma,
- Kısmen onama, kısmen bozma, kararlarından birini verir.
Α- Οnama Kararı
Danıştay’ın onama kararları şu şekillerde olabilir:
- Danıştay, yaptığı incelemede temyiz edilen kararı, usul ve hukuka uygun bulursa başvuruyu reddeder ve kararı onar.
- Danıştay, kararı sonucu itibarıyla uygun bulmakla birlikte gerekçeyi doğru bulmaz veya eksik bulursa, kararı “gerekçesini değiştirerek” onar.
B- Bozma Kararı
Danıştay dairesi yapılan temyiz başvurusu neticesinde yaptığı incelemesi sonucunda aşağıda belirtilen durumlarda kararı bozar;
- Görev Ve Yetki İhlaliyle İşe Bakılması: Görevli mahkeme, bir davanın “konusu” itibarıyla bakılacağı mahkemeyi, yetkili mahkeme ise, bir davanın “coğrafik alan “itibarıyla görüleceği yargı yerini ifade eder. Alt idari yargı yeri, önündeki işin Adli Yargı’nın, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin, Danıştay’ın veya başka bir idare veya vergi mahkemesinin görevine girmesine karşın, kendini görevli sayarak o ihtilafı çözmüş ve bu karar istinafta da BİM’ce uygun görülerek başvuru reddedilmiş ise, BİM’in bu kararı temyizde bozulur.
- Hukuka Aykırı Karar Verilmesi: İlk derece mahkemesi olarak idare ve vergi mahkemeleriyle, yine ilk derece mahkemesi olarak Danıştay dava dairesinin ve istinaf incelemesi sonucu bölge idare mahkemesinin “hukuka aykırı” karar vermiş olması, ikinci bozma nedenidir. Hukuka aykırılık; bir taraftan Anayasa, kanun, tüzük, yönetmelik gibi maddi (pozitif) hukuka uyumsuzluğu, bir taraftan da hak, adalet, eşitlik gibi temel hukuk ilkeleriyle, idari istikrar, usulde paralellik gibi yerleşik idare hukuku kural ve kuramlarına uyumsuzluğu ifade eder. Hukuka aykırılık şu şekillerde olabilir:
- Her uyuşmazlık, mutlaka bir hukuk kuralının uygulanmasıyla çözülür. Uyuşmazlığın doğru çözümlenebilmesi için de ona uygulanan “hukuk kuralının isabetli seçilmiş olması” gerekir. Eğer ki uyuşmazlığa uygulanan hukuk kuralı isabetli seçilmemiş (yanlış seçilmiş) ise, bu durum kararı sakatlar ve kararın temyizde bozulması sonucunu doğurur.
- İlk derece mahkemesinin, istinaf incelemesinde bölge idare mahkemesinin ve ilk derece mahkemesi olarak Danıştay dava dairesinin uyuşmazlığa uyguladığı hukuk kuralını doğru seçmesi yetmez; bu kuralı “doğru bir şekilde yorumlamış olması” da gerekir. Uyuşmazlığa uygulanan hukuk kuralının yanlış yorumlanmış olması, temyizde bozma sebebi olarak görülür.
- İlk derece mahkemesinin, istinaf incelemesinde bölge idare mahkemesinin ve ilk derece mahkemesi olarak Danıştay dava dairesinin idari işlemin veya eylemin yapılmasına neden olan “maddi olayı” doğru saptaması ve nitelendirmesi gerekir. Maddi olayın saptanması ve nitelendirilmesinde yapılan yanlışlık kararı sakatlar ve bu durum kararın temyizinde bozma nedeni olarak görülür.
- İlk derece mahkemesinin, istinaf incelemesinde bölge idare mahkemesinin ve ilk derece mahkemesi olarak Danıştay dava dairesinin verdiği kararda, “karar sonucunu” (kararın türünü) doğru seçmiş olması gerekir. Karar sonucunun yanlış seçilmiş olması, kararı sakatlar. Bu durum da temyizde bozma nedeni olarak görülür.
- Yargı yetkisinin, idari işlem ve eylemlerin hukuka uygunluk denetimi sınırları içinde yapılması; yerindelik denetimi yapılmaması, idari işlem ve eylem niteliğinde karar verilmemesi ve idarenin takdir yetkisini kaldıracak şekilde yargı kararı verilmemesi gerekir.Yargı yetkisinin bu sınırlar içinde kullanılmaması sonucu verilen kararlar hukuken sakat olur ve bu nedenle de temyizde bozulur.
- İdari işlemler tesis edilirken mevzuat çerçevesinde izlenen yolun, o işlemin “geri alınmasında” ve “kaldırılmasında” da izlenmesi (usulde paralellik ilkesi) gerekir. Bu hususa riayet edilmeden karar verilmiş ise, karar temyizde bozulur.
- İlk derece mahkemelerinin ve istinaf mahkemesinde bölge idare mahkemesinin, önlerindeki tam yargı (tazminat) davalarında, idarenin sorumluluğu için kusursuz sorumluluk ilkesinin (idari hasar, sosyal hasar) uygulanıp uygulanamayacağını doğru bir şekilde tayin ve tespit etmeleri gerekir. Verilen kararda, kusursuz sorumluluk ilkesinin uygulanması gerektiği halde uygulanmaması; uygulanmaması gerektiği halde uygulanması hukuka aykırı olup, bu haller temyizde bozma nedeni olur.
- İlk derece mahkemesinin, istinafta bölge idare mahkemesinin ve ilk derece mahkemesi olarak Danıştay dava dairesinin, davacının dava dilekçesinde belirttiği istemle bağlı kalarak (istemi gözeterek) karar vermesi gerekir. Mahkemenin, davacının istemi dışına çıkarak karar vermesi ya da davacının istemi hakkında karar vermemesi hukuka aykırı olup, bu durumlar kararın temyizde bozulması sonucunu doğurur.
- İlk derece mahkemelerinin, istinafta bölge idare mahkemelerinin ve ilk derece mahkemesi olarak Danıştay dava dairesinin, önlerindeki uyuşmazlığı çözerken, amacı hukuk güvenliğini sağlamak olan “Kazanılmış Haklara Saygı” ve “İdari İstikrar” ilkelerini gözetmeleri gerekir. Mahkemelerin, önlerindeki uyuşmazlığa bu ilkeleri uygulaması gerekirken uygulamaması; uygulamaması gerekirken de uygulaması halinde bu karar hukuka aykırı olur ve temyizde bozulur.
C- Kısmen Onama- Kısmen Bozma Kararı
Temyiz mercii, temyiz edilen kararın, kısmen usul ve hukuka uygun kısmen de aykırı olduğu sonucuna ulaşır ise, kararı kısmen onar kısmen de bozar. İdari yargılamada “karar düzeltme “nin düzenlendiği 54’üncü madde, 28.06.2014 gün ve 29044 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 18.06.2014 tarih ve 6545 sayılı Kanunun 103/b maddesiyle yürürlükten kaldırılmış olmakla, idari yargılama usulünde artık karar düzeltme yolu bulunmamaktadır. Bu nedenle de, temyiz edilen kararın onanan kısmı, onama tarihi itibarıyla ” kesinleşmiş olur. Onama ile kesinleşen kısım Danıştay kararında belirtilir.
Temyiz İncelemesi Sonucu Verilen Karar Üzerine Yapılacak İşlemler Nelerdir?
İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. Maddesine göre temyiz incelemesi neticesinde verilen karardan sonra yapılacak işlemler belirtilmiştir. Bu işlemler;
- Temyiz incelemesi sonucunda verilen karar, dosyayla birlikte kararı veren mercie gönderilir. Ancak Danıştay ilgili dairesinin onamaya ilişkin kararları, dosyayla birlikte kararı veren ilk derece mahkemesine, kararın bir örneği de bölge idare mahkemesine gönderilir. Bu kararlar, dosyanın geldiği tarihten itibaren yedi gün içinde taraflara tebliğe çıkarılır.
- Temyiz incelemesi sonucunda verilen bozma kararı üzerine ilgili merci, dosyayı öncelikle inceler ve varsa gerekli tahkik işlemlerini tamamlayarak yeniden karar verir.
- Bölge idare mahkemesi, Danıştay tarafından verilen bozma kararına uyabileceği gibi kararında ısrar da edebilir.
- Danıştay’ın bozma kararına uyulduğu takdirde, bu kararın temyiz incelemesi, bozma kararına uygunlukla sınırlı olarak yapılır.
- Bölge idare mahkemesi, bozmaya uymayarak kararında ısrar ederse, ısrar kararının temyizi hâlinde, talep, konusuna göre Danıştay İdari veya Vergi Dava Daireleri Kurulunca incelenir ve karara bağlanır. Danıştay İdari ve Vergi Dava Daireleri Kurulları kararlarına uyulması zorunludur.
Danıştay Bozma Kararı Verirse Ne Olur?
Bozma kararı sonrasında dosya Bölge İdare Mahkemesi’ne geri gönderilir. Dosya kendisine gelen Bölge İdare Mahkemesi karan ve dosyayı öncelikle inceler. Bu inceleme sonucu;
1) Danıştay bozma kararına uymaya karar verebilir.
- Danıştay, BİM(Bölge İdare Mahkemesi) kararını eğer ki kamu düzeninden olan yargılama kurallarına aykırılık nedeniyle bozmuş ise, BİM’nin bu karara uyması, bozma kararı doğrultusunda karar (hüküm) vermesiyle olur.
- Danıştay, BİM kararını, yargılama arasında kimi usul kurallarının hiç uygulanmaması, eksik uygulanması ya da yanlış uygulanması nedeniyle bozmuş ise, BİM’nin bu karara uyması, Danıştay’ın bozma kararında belirttiği uygulanmayan usul kuralını uygulamak, eksikliği tamamlamak ve yanlış uygulanan usul kuralını doğru uygulamak suretiyle yeni bir karar vermesiyle olur.Bölge idare mahkemesinin bozma üzerine gerekli iş ve işlemleri yaparak, bozulan kararla aynı sonuçlu kararı vermesi, ilk kararında “ısrar etmesi değildir.
- Danıştay, BİM kararını “hukuka aykırı karar verilmesi (maddi hukuka aykırı karar verilmesi) nedeniyle bozmuş ise, BİM’nin bu karara uyması, Danıştay’ın bozma kararı doğrultusunda karar (hüküm) vermesiyle olur.
2) Danıştay’ın bozma kararına uymayarak kendi kararında ısrar edebilir.
Bölge idare mahkemesi, verdiği kararın Danıştay’ca bozulması halinde, kendi kararında ısrar edebilir. Kararda ısrar (ısrar kararı verilmesi), Danıştay’ın bozma kararının usul ve/veya hukuka uygun görülmeyerek, bozulan kararın aynısının verilmesidir. Bölge idare mahkemesinin Danıştay’ın bozma kararında belirtilen inceleme ve araştırmayı yaparak (bozma kararında belirtilen usulü eksiklik ve yanlışlığı gidererek), bozulan kararla aynı sonuçlu kararı tekrar vermesi, ısrar kararı değildir.
Bozma üzerine verilen ısrar karanı, nihai karar olup, temyiz edilebilir. Bu halde temyiz süresi başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi, kararın tebliğinden itibaren otuz gündür. Israr kararının temyiz incelemesi, konusuna göre Danıştay İdari veya Vergi Dava Daireleri Kurulunca yapılır. Israr kararlarının temyizi üzerine Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu ile Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu’nca verilen onama ve bozma kararları kesin olup, bu kararlara, Danıştay dava daireleri ile bölge idare mahkemeleri uymak zorundadır .Bu kararlara karşı ısrar mümkün olmadığı gibi “karar düzeltme” idari yargılama usulünden çıkarıldığı için karar düzeltme yoluna da gidilemez.
İdari Yargıda Temyiz Dilekçesi
İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 48. Maddesinde temyiz dilekçesinin nasıl yazılacağı belirtilmiştir. Madde hükmüne göre;
- Temyiz istemleri Danıştay Başkanlığına hitaben yazılmış dilekçeler ile yapılır.
- Temyiz dilekçelerinin 3’üncü madde esaslarına göre düzenlenmesi gereklidir, düzenlenmemiş ise eksikliklerin onbeş gün içinde tamamlatılması hususu, kararı veren Danıştay veya bölge idare mahkemesince ilgiliye tebliğ olunur. Bu sürede eksiklikler tamamlanmazsa temyiz isteminde bulunulmamış sayılmasına Danıştay veya bölge idare mahkemesince karar verilir.
- Temyiz dilekçeleri, ilgisine göre kararı veren bölge idare mahkemesine, Danıştay’a veya 4’üncü maddede belirtilen mercilere verilir ve kararı veren bölge idare mahkemesi veya Danıştayca karşı tarafa tebliğ edilir. Karşı taraf tebliğ tarihini izleyen otuz gün içinde cevap verebilir. Cevap veren, kararı süresinde temyiz etmemiş olsa bile düzenleyeceği dilekçesinde, temyiz isteminde bulunabilir. Bu takdirde bu dilekçeler temyiz dilekçesi yerine geçer.
- Kararı veren Danıştay veya bölge idare mahkemesi, cevap dilekçesi verildikten veya cevap süresi geçtikten sonra dosyayı dizi listesine bağlı olarak, Danıştay’a veya Kurula gönderir.
- Yürütmenin durdurulması isteği bulunan temyiz dilekçeleri, karşı tarafa tebliğ edilmeden dosya ile birlikte, yürütmenin durdurulması istemi hakkında karar verilmek üzere kararı veren bölge idare mahkemesince Danıştay Başkanlığına, Danıştay’ın ilk derece mahkemesi olarak baktığı davalarda, görevli dairece konusuna göre İdari veya Vergi Dava Daireleri Kuruluna gönderilir. Danıştay’da görevli daire veya kurul tarafından yürütmenin durdurulması istemi hakkında karar verildikten sonra tebligat bu daire veya kurulca yapılarak dosya tekemmül ettirilir.
- Temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve giderlerin tamamının ödenmemiş olması halinde kararı veren, merci tarafından verilecek yedi günlük sure içerisinde tamamlanması, aksi halde temyizden vazgeçilmiş sayılacağı hususu temyiz edene yazılı olarak bildirilir. Verilen süre içinde harç ve giderler tamamlanmadığı takdirde, ilgili merci, kararın temyiz edilmemiş sayılmasına karar verir. Temyizin kanuni süre geçtikten sonra yapılması veya kesin bir karar hakkında olması halinde de karan veren merci, temyiz isteminin reddine karar verir. İlgili merciin bu kararları ile bu maddenin 2’nci fıkrasında belirtilen temyiz isteminde bulunulmamış sayılmasına ilişkin kararlarına karşı, tebliğ tarihini izleyen günden itibaren yedi gün içinde temyiz yoluna başvurulabilir.
- Temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve giderlerin ödenmemiş olduğu, dilekçenin 3’üncü madde esaslarına göre düzenlenmediği, temyizin kanuni süre içinde yapılmadığı veya kesin bir karar hakkında olduğunun anlaşıldığı hallerde, 2 ve 6’ncı fıkralarda sözü edilen kararlar, dosyanın gönderildiği Danıştayın ilgili dairesi ve kurulunca, kesin olarak verilir.
- Danıştay başkanlığına hitaplı dilekçe ile yapılır.
- Dilekçeler kararı veren mahkemeye sunulur.
- Süre genel olarak 30 gündür.
- Karşı tarafın savunması alındıktan sonra gönderilir.
- Temyizde YD istenilebilir.
- Duruşma Danıştay’ın kabulüne bağlıdır.
İdari Yargıda Temyiz Dilekçesinin Kapsamı Nedir?
Temyiz incelemesi, taraflardan birinin dilekçe ile istemi üzerine yapılır. Mahkeme, dilekçe ile istem olmadan, dosyayı temyiz incelemesi yapılmak üzere kendiliğinden (doğrudan) Danıştay’a göndermez. İYUK 48. maddesinde, temyiz dilekçelerinin Danıştay Başkanlığına hitaben yazılı dilekçelerle yapılacağı belirtilmiştir. Temyiz dilekçelerinin, düzenleniş biçimi ile içerik ve eklentilerinin, Kanunun 3’üncü maddesinde belirtilen esaslara uygun olması gerekir. Bu durumda, karşı taraf sayısından bir fazla olarak hazırlanacak temyiz dilekçelerinde:
- Davanın taraflarının ad ve adreslerinin (varsa vekillerinin ad ve adreslerinin),
- Temyiz edilen kararın konusu ile tarih ve numarasının,
- Kararın yazılı bildirim tarihinin,
- Hangi neden veya nedenlerle kararın temyiz edildiğinin, gösterilmesi gerekir.
- Temyizde duruşma isteniyorsa bu hususun; mahkeme karanının yürütme sinin durdurulması isteniyorsa bu istemin, temyiz dilekçesinde belirtilmesi ve dilekçelerin imzalanması gerekir.
- Temyizde ileri sürülen hususlara ilişkin olup, temyizde verilecek kararı etkileyebilecek nitelikte görülen ve dava dosyasında bulunmayan her tür belgenin temyiz dilekçesine eklenmesi yararlı olur.
- Ayrıca, vergi idarelerinin, “vergi davaları’ nda verilen kararları temyiz ederken, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 377’nci maddesinde belirtilen yerlerden alacakları “temyize muvafakat” yazılarını da temyiz dilekçelerine eklemeleri gerekir. Aynı şekilde vergi idarelerinin “karşı temyiz” yoluna gitmeleri halinde de ilgili merciden muvafakat istemeleri (almaları) gerekir.
İdari Yargı Temyiz Dilekçesi Örneği
DANIŞTAY İLGİLİ DAİRE BAŞKANLIĞINA
Sunulmak Üzere
….İDARİ DAVA DAİRESİNE
ESAS NO: 2023/…
TEMYİZ EDEN DAVACI: Ad Soyad TC No Adres
VEKİLİ: Av. Umur YILDIRIM
DAVALI: Ad Soyad TC No Adres
VEKİLİ: Av. İsim Soyisim Adres
KONU : …..Bölge İdare Mahkemesi ….İdari Dava Dairesi’nin …….. tarihli ……….. sayılı kararına karşı, yürütmesinin durdurulmasına ve temyizen incelenerek bozulmasına karar verilmesi talebimizdir.
AÇIKLAMALARIMIZ
Davalı …………’nın …/…/….. tarih ve …… sayılı meslekten çıkarılmasına ilişkin işlemin YÜRÜTMESİNİN DURDURULMASI ve İPTALİ istemiyle …… İdare Mahkemesi’nde açılan davanın reddine karar verilmiştir. Yapılan istinaf başvurusu neticesinde …..Bölge İdare Mahkemesi ….İdari Dava Dairesi’nin …….. tarihli ……….. sayılı kararı ile istinaf red kararı verilmiştir. Ancak, dava bilgi ve belgeler dikkate alındığında anlaşılacaktır ki …… İdare Mahkemesi’nce tarafımızdan ileri sürülen ve işlemin iptalini gerektiren hususlar hiç dikkate alınmaksızın, haksız ve hukuka aykırı olarak davanın reddine karar verilmiştir. İstinaf mahkemesine başvurumuz da reddedilmiştir. Ancak iş bu karar hukuka aykırı olmaktadır. Şöyle ki; .
…
Ancak Bölge İdare Mahkemesi yargılama sırasında ileri sürdüğümüz bu hususları dikkate almayıp, istinaf talebinin reddine karar verdiğinden, bu kararın bozulmasını talep etmek zorunluluğumuz doğmuştur.
SONUÇ ve İSTEM: Yukarıda arz ve izah edilen ve Sayın Dairenizce re’sen göz önünde tutulacak nedenler dahilinde, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olan …..Bölge İdare Mahkemesi ….İdari Dava Dairesi’nin …….. tarihli ……….. sayılı kararının BOZULMASINA, yargılama giderlerinin davalı idareye tahmiline karar verilmesini saygılarımızla vekaleten arz ve talep ederiz.
Davacı Vekili
Av. Umur YILDIRIM