Hırsızlık Suçu İstinaf Dilekçesi Örneği

hirsizlik sucu istinaf dilekcesi ornegi

Hırsızlık suçu istinaf dilekçesi ile Bölge Adliye Mahkemesine karar istinaf edilir. Yazımızda hırsızlık suçu istinaf dilekçesi örneği paylaşılacaktır. Fakat kendinize göre dilekçeyi revize etmelisiniz. Direkt kullanmanız faydalı olmayacaktır. Hırsızlık suçu, basit hali 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 141. Maddesinde düzenlenen, zilyedin rızası olmaksızın başkasına ait taşınır bir malın, kişinin kendisine veya başkasına yarar sağlamak için bulunduğu yerden alması olarak tanımlanan suçtur. Hırsızlık suçunun nitelikli hali ise TCK’nin 142. Maddesinde düzenlenmiştir. Hırsızlık suçunun soruşturma ve kovuşturmasının yürütülmesi için mağdurun şikayetçi olmasına gerek yoktur. Resen bu süreçler yürütülür.

Hırsızlık suçunun faili ve mağduru herkes olabilir bu nedenle özel bir düzenleme getirilmemiştir. Savcılık makamının iddianame düzenlemesi ve iddianamenin kabul edilmesi ile kovuşturma evresi başlar. Mevzuata göre hırsızlık suçunda görevli ve yetkili mahkeme suçun işlendiği yerdeki asliye ceza mahkemeleridir. Bir kişinin hırsızlık suçundan yargılanması neticesinde suçun basit halinin cezası olan 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası alması mümkündür. Kişi hakkında mahkeme tarafından hüküm kurulduktan sonra gerekçeli kararın kendisine veya vekiline tebliğ edilmesinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yoluna başvurması gerekmektedir. Hırsızlık suçu istinaf dilekçesi örneğini aşağıdan indirebilirsiniz.

İlgili Makale: İnfaz Hesaplama

Hırsızlık Suçu İstinaf Dilekçesi Nasıl Yazılır? 

Ceza dosyalarında istinaf başvurusunda bulunmak için belirlenen süre gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftadır. İki hafta içerisinde tarafların istinaf başvurusunda bulunması gerekir. İstinaf dilekçesinde öncelikle olaya ilişkin açıklamalar yapılır. Eğer kişi sanık ise suçu işlemediğine ilişkin ya da daha az cezayı almasını gerektiren nedenlerin varlığını gösterecek şekilde dilekçeyi hazırlamalıdır. Ancak mağdur olan taraf ise sanığın cezalandırılması veya daha çok ceza alması için istinaf başvurusunda bulunabilir.

İstinaf başvurusu ceza mahkemesinin bağlı olduğu Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilecek şekilde, kararı veren ceza mahkemesine yapılır. Herhangi bir harç ödenmesine gerek yoktur. Dosya numarası ve tarafların ad-soyad-adresleri yazıldıktan sonra vekiller eklenir ve açıklamalar yazılarak alt kısımda olaya ilişkin açıklamalarda bulunulur. En altta ise hukuki nedenler ve hukuki deliller kısımları yazılır, nihayetinde sonuç ve talep kısmına geçilerek istinaf başvurusuna ilişkin talepler belirtilir. Tarih ve başvuruyu yapan kişinin adının yazılması ile imzalanarak başvuruda bulunulur. Kişinin istinaf başvurusunda bulunması için elle ıslak imzalı şekilde mahkemeye teslim etmesi yeterliyken, vekili olduğu durumda avukatı e-imza aracılığı ile imzalayarak UYAP sisteminden başvuruyu yapabilir.

hirsizlik sucu istinaf dilekcesi ornegi indir
hirsizlik sucu istinaf dilekcesi ornegi indir

Hırsızlık Suçu İstinaf Dilekçesi Örneği Word – PDF

(…) BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ’NE

Gönderilmek Üzere

(…) ASLİYE CEZA MAHKAMESİ BAŞKANLIĞI’NA

Dosya No: (…) Esas (…) Karar 

Sanık: İsim Soyisim (T.C.: ) – Adres

Müdafii: Av. Umur YILDIRIM

Söğütözü Mah. Söğütözü Cad. No:2 Koç İkiz Kuleleri B Blok Kat:4 Daire:7, 06530 Çankaya

Suç: Hırsızlık (TCK 141)

Suç Tarih: (…)

Suç Yeri:(…)

Karar Tarihi: (…)

Konu: (…) Asliye Ceza Mahkemesi’nin (…) E. (…) K. Ve (…) tarihli kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurumuzdan ibarettir.

Tebliğ Tarihi: (…)

AÇIKLAMALAR

  • Öncelikle dava konusu olaya ilişkin açıklamalar yazılır. (İddianame numarasından başlayarak iddia makamının talepleri belirtilir. Ardından ilk derece mahkemesinin verdiği hukuka aykırı karardaki usuli ve esasa yönelik eksiklikler ayrıntılı olarak açıklanır. Bunun dışında yargılamada elde edilen delillerin hukuka aykırı bir şekilde elde edildiğinden bahsedilebilir. Örneğin eksik incelemeye dayalı olarak kararın verildiğinden bahsedilir.)
  • Müvekkilin hırsızlık suçunu işlediğini kabul etmemekle birlikte dosya içerisinde müşteki ve tanık ifadeleri dikkate alındığında şikayetten vazgeçtiği anlaşıldığından dosya içerisinde sanık hakkında hüküm kurulması hukuki dayanaktan yoksundur.
  • Müvekkil hırsızlık suçu kastının olmadığını yargılamanın her aşamasında beyan etmiştir. Yerel mahkeme tarafından müvekkilin beyanları dikkate alınmamıştır. Yargılama süresince müvekkil aleyhine somut delil elde edilmemiştir. Yalnızca katılan ve müşteki beyanları üzerinden müvekkilin suçu işlediğine kanaat getirilmiştir. Dosya kapsamında görüleceği üzere müvekkilin suçu işlediğine ilişkin karar verilirken delil olarak sadece katılan beyanlarının dikkate alındığı ve aleyhe başkaca bir husus bulunmadığı anlaşılmaktadır. Yerel mahkeme hükmü, kanunun öngördüğü asgari hadden takdir etmiş olmasına rağmen lehine olan hiçbir hükmü uygulamamıştır. Ayrıca mahkeme tarafından sanıklara zararı gidermeyi isteyip istemediği sorulmamış olup etkin pişmanlık hükümleri
  • yargılamada göz önünde bulundurulmamıştır. Bu itibarla söz konusu hüküm usul ve kanuna aykırı olduğundan temyizen bozulmasını talebinde bulunma zorunluluğu doğmuştur.
  • Ayrıca Sayın Mahkemece suçun vasıf ve mahiyeti belirlendikten sonra artırıcı neden olarak TCK ‘nın 143/1 fıkrasından da yarı oranında suçun gece vakti işlenmesi sebebiyle artırıma gidilmesi de usul ve yasaya aykırılık teşkil etmiştir. Olayın meydana geldiği saat 22.00 suları olduğu kabul edilmiştir. Ancak ifadelerden de anlaşıldığı üzere … ifadesinde “Üzerinden zaman geçtiği için çok net hatırlamıyorum.” beyanında bulunmuştur. Gece vaktinden söz etmek ise maddi gerçekliğe açıkça aykırıdır. Şüphe mevcut olup gece vakti gerçekleştiği kesin olmaması sebebiyle artırımın yapılarak gece vakti işlendiği göz önüne alınıp TCK’nın 143/1 maddesi gereğince müvekkil sanık hakkında yapılan artırım ise fazla ceza tayinine sebep olmakla birlikte, verilen hüküm de usul ve yasaya açıkça aykırılık teşkil etmektedir.
  • “ŞÜPHEDEN SANIK YARALANIR’ İLKESİNE UYULMAKSIZIN MAHKUMİYET KARARI VERİLMESİ HUKUKA VE KANUNA AYKIRIDIR.” Müvekkilin aracı park edilen yerden aldığını gösterir hiçbir somut delil bulunmamaktadır. Müvekkilin ifadeleri dikkate alınmamıştır. Dosyadaki deliller ve ifadeler göz önüne alındığında müvekkilin park halindeki aracı çaldığı şüphelidir, net olarak çözüme kavuşturulmamıştır. Dava konusu araç bulunduğu sırada direksiyonda müvekkilin olması suç işlendiği hakkında yeterli kanının oluştuğunu göstermemektedir.
  • Bir suç işlediği iddiasıyla yargılanan kimse hakkında mahkumiyet kararı verilebilmesi için, o kimsenin o suçu işlediğinin yüzde yüz oranında kesin olması gerekir. Bu husustaki yüzde birlik şüphe bile, sanığın beraat etmesine yol açar. “Şüpheden sanık yararlanır” ilkesi, masum bir kişinin cezalandırılmasındansa, suçlu bir kimsenin serbest bırakılmasının daha üstün tutulması gerektiği inancına dayanmaktadır.
  • Eğer mahkeme, eylemi sanığın gerçekleştirip gerçekleştirmediği konusunda vicdani bir kanaate varamıyorsa ve eylemi sanığın gerçekleştirdiğini, somut delillere dayanarak vicdani kanaati ile söyleyemiyorsa, sanığın o fiili gerçekleştirmediği kabul edilmelidir.
  • Yargıtay Ceza Genel Kurulu 01.02.2005 tarihli, 2004/10-193 E. ve 2005/2 K. sayılı kararında; “Şüpheli ve aydınlatılmamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak hüküm tesis edilemez. Ceza mahkumiyeti bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır. Bu ispat, teorik de olsa hiçbir kuşku ve başka türlü bir oluşa olanak vermemelidir. Yüksek dahi olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza yargılamasının en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermektir. O halde ceza yargılamasında mahkumiyet, büyük veya küçük bir ihtimale değil, kuşkudan uzak bir kesinliğe dayanmalıdır. Bu ispat, hiçbir kuşku ve başka türlü bir oluşa olanak vermeyecek açıklıkta olmalıdır. Yüksek de olsa bir olasılığa dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza yargılamasının en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan, varsayıma dayalı olarak hüküm vermek anlamına gelir. O halde ceza yargılamasında mahkumiyet, büyük veya küçük bir olasılığa değil, her türlü kuşkudan uzak bir kesinliğe dayanmalıdır. Adli hataların önüne geçilebilmesinin başka bir yolu da bulunmamaktadır.” denilmek suretiyle, şüphenin kesin olarak sanık lehine değerlendirilmesi gerektiği ifade edilmiştir.
  • İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’nin 20.06.2001 tarihli Telfner-Avusturya kararında; İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi m.6/2’de düzenlenen masumiyet/suçsuzluk karinesine göre, mahkeme üyelerinin yargı görevlerini icra ederken sanığın suçu işlediğine dair bir önyargı ile hareket etmemeleri gerektiği, kanıtlama yükümlülüğünün iddia makamına ait olduğu, herkesin iddiasını ispatla yükümlü olduğu ve şüpheden sanığın yararlanacağı açıklanmıştır. İspat yükümlülüğünün yer değiştirip savunma tarafına yüklenmesi, masumiyet/suçsuzluk karinesinin ihlali anlamına gelecektir. Somut olayda, cevaplandırılması ve çözülmesi gereken birçok çelişki ve şüphe mevcut iken yerel mahkemece çelişkiler giderilmeden, hüküm kurulmuştur.
  • Somut olayda, hukuki nitelendirme yapılırken hatalara yer verilmiş olabilir. Karar gerekçesiz bir şekilde yazılmış olabilir. Kararda eksik hususlara yer verilmiş olabilir. Bu gibi ilk derece mahkemesinin verdiği karardaki hatalar belirtilerek mevzuat ve içtihatla birlikte değerlendirme yapılır. Mümkünse emsal Yargıtay kararlarından bahsedilir.
  • Müvekkilin neden beraatine karar verilmesi gerektiği açıklanır ve talep edilir. Bu hususta delillerle desteklenmelidir.

Hukuki Deliller: Dava dosyasındaki bilgi ve belgeler, bilirkişi raporu, yemin, tanık ile sair her türlü yasal delil.

Hukuki Nedenler: Türk Ceza Kanunu, Ceza Muhakemesi Kanunu ve ilgili diğer mevzuat

Sonuç ve İstem: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

  1. Ankara (…) Asliye Ceza Mahkemesi’nin (…) tarihli ve (…) E. (…) K. sayılı kararına karşı İSTİNAF BAŞVURUMUZUN KABULÜNE,
  2. Söz konusu kararın kaldırılarak kurulan kararın KALDIRILMASINA,
  3. Müvekkilin üzerine isnat edilen Hırsızlık suçundan BERAATİNE,

Karar verilmesini saygılarımızla vekaleten arz ve talep ederiz. (Tarih)

Sanık Müdafi

Av. Umur YILDIRIM

X
kadim hukuk ve danışmanlık