Güvenlik soruşturmasında kişinin içinde bulunduğu ortam son derece önemlidir. Güvenlik soruşturması, Türkiye’de 1980’li yıllardan itibaren kamu görevine girişte gizlilik dereceli birimlerde ve kanunda sayılan kurum ve kuruluşlarda çalışacak memurlar hakkında yapılmaya başlanmıştır. Kamu görevine atanacak personelin devlete sadakat yükümlülüğüne uygun davranıp davranmayacağının tespitinde önemli bir güvenlik politikası haline gelmiştir. Bu süreçten sonra kamuya alımların tamamında güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılmaya başlanmıştır. Devlet memurluğuna girişte özel şartlar ve koşullar aranmaktadır. Güvenlik soruşturması yapılan meslekler farklılık gösterebilmektedir. Ancak genel olarak güvenlik soruşturması araştırmasında;
- Kişinin adli sicil kaydının,
- Kişinin kolluk kuvvetleri tarafından halen aranıp aranmadığının,
- Kişi hakkında herhangi bir tahdit olup olmadığının,
- Kişi hakkında kesinleşmiş mahkeme kararları ve 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 171 inci maddesinin beşinci ve 231 inci maddesinin 13. fıkraları kapsamında alınan kararlar ile kişi hakkında devam eden veya sonuçlanmış olan soruşturma ya da kovuşturmalar kapsamındaki olguların,
- Hakkında kamu görevinden çıkarılma ya da kesinleşmiş memurluktan çıkarma cezası olup olmadığının,
- Görevin gerektirdiği niteliklerle ilgili kolluk kuvvetleri ve istihbarat ünitelerindeki olgusal verilerinin,
- Yabancı devlet kurumları ve yabancılarla ilişiğinin,
- Terör örgütleri veya suç işlemek amacıyla kurulan örgütlerle eylem birliği, irtibat ve iltisak içinde olup olmadığının mevcut kayıtlardan ve kişinin görevine yansıyacak hususların denetime elverişli olacak yöntemlerle yerinden araştırılmak suretiyle tespit edilip araştırılır.
Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması kişinin içinde bulunduğu ortamın da incelenerek yapılması ile sonuçlandırılır. Kişinin sadece kendisi değil güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yönetmeliğine göre kişinin içinde bulunduğu ortama da bakılır. Kişinin içinde bulunduğu ortamdan ne anlaşılması gerektiği konusunda ise kanunumuzda ya da yönetmeliğimizde herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. Güvenlik soruşturması kişinin içinde bulunduğu ortam incelenirken; anne, baba, kardeş, veli ve vasi gibi ilk derece yakınlar dikkate alınmalıdır.
Ancak kişinin güvenlik soruşturması yapılmadan önce kendisine hazırlatılan güvenlik soruşturması formunda kişinin anne baba kardeş ve eşine ilişkin bilgilerin bulunması sebebiyle güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının kişinin içinde bulunduğu ortam ile yani anne baba kardeş ve eşin de araştırılarak yapılacağı anlaşılmaktadır. Bu sebeple kişinin içinde bulunduğu ortama kişinin anne baba kardeş ve eşi dahil olmalıdır. Fakat idare takdir yetkisini aşan kararlar vererek ne yazık ki kişileri anne baba kardeş ve eş haricindeki akrabaları sebebiyle de eleyebilmektedir. Açılan davalarda yapılacak gerekçeli savunmalar ile bu olumsuzluğun üstesinden gelinebilmekte ve kişinin tekrar ataması yapılarak kurumuna dönüşü sağlanabilmektedir. Güvenlik soruşturmasında kişinin içinde bulunduğu ortamın önemi var mı sorusunun cevabını sizlere vereceğiz.
Kişinin İçinde Bulunduğu Ortam Hangi Kanunda Yer Alır?
Kişinin içinde bulunduğu ortam güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yönetmeliğinde yer almaktadır. Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yönetmeliğinde güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının kişinin içinde bulunduğu ortamla yapılacağı belirtilmiş ve şu düzenlemeye yer verilmiştir. Kişinin içinde bulunduğu ortam dikkate alınarak, kişinin kayıtlı ikamet adresi ile fiilen ikamet ettiği adres esas alınmak suretiyle;
- Kimlik kontrolü, kimlik kayıtlarının doğruluk derecesi, uyrukluğu, geçmişte yabancı bir devletin uyrukluğuna girip girmediği,
- Genel kolluk kuvvetlerinin ve istihbarat birimlerinin arşivlerinde bilgiler bulunup bulunmadığı, adli sicil kaydının ve hakkında arama kaydı veya herhangi bir tahdidin olup olmadığı,
- Terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakının bulunup bulunmadığı ve 5816 sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanuna ve Atatürk ilke ve inkılaplarına aykırı davranıp davranmadığı,
- Şeref ve haysiyetini ihlal edecek ve görevine yansıyacak şekilde kumara, uyuşturucuya, içkiye, paraya ve aşırı bir şekilde menfaatine düşkün olup olmadığı, ahlak ve adaba aykırı davranıp davranmadığı,
- Yabancılarla, özellikle hasım ve hasım olması muhtemel Devlet mensupları ve temsilcileriyle ilgili derecesinin iç yüzü ve nedeni, araştırılır.
Ancak bu düzenlemede kişinin içinde bulunduğu ortam tanımlanmamıştır. Kişinin içinde bulunduğu ortam esasen güvenlik soruşturmasına etki etmemesi gereken durumlar arasındadır. Güvenlik soruşturması yönetmeliğinde kişi hakkında hangi hususların araştırılacağı yazılmıştır. Ancak araştırmayı yapan kurumlar ilgili maddelerin dışına çıkarak hukuka aykırı uygulamalar içine girmektedir. Bu hukuka aykırılıklardan biri de kişinin içinde bulunduğu durum gözetilmeden salt anne, baba ve kardeş hakkında adli veya idari işlem olması nedeniyle güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlanmasıdır. Bunun ile kişinin 1. derece yakınları haricinde kan ve kayın hısımlarının araştırılması da hukuka aykırıdır. Bu gibi nedenlerden biri ile güvenlik soruşturması olumsuz sonuçlanan adayların 60 gün içinde yürütme durdurma istemli iptal davası açması gereklidir.
Güvenlik Soruşturmasında Kişinin İçinde Bulunduğu Ortam Nedeniyle Olumsuz Sonuçlananlar Ne Yapmalı?
Yukarıda da belirttiğimiz gibi kişinin içinde bulunduğu ortam ne mevzuatta, ne de yargı kararlarında tanımlanmış bir kavram değildir. Uygulamada daha çok anne, baba, çocuk, kardeş ve eş gibi yakınların durumu, hatta kimi zaman dayı, amca, hala, teyze ve yeğen gibi yakınlar bu kapsamda değerlendirilmektedir. Yakınlarının durumu kişinin güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlanmasına neden olabilmektedir. Güvenlik soruşturmasında kişinin içinde bulunduğu ortam sebebiyle olumsuz sonuçlanan adaylar 60 gün içinde yürütme durdurma istemli iptal davası açmaları gerekir.
Oysa ki kişinin içinde bulunduğu ortam yakınlarından çok daha farklı anlamlar taşıyabilir. Ülkemizde kişiler genellikle üniversite eğitimiyle birlikte, hatta daha öncesinde ailelerinden ayrılmakta ve kendi hayatlarını kurmaktadırlar. Farklı bir çevre edinmektedirler. Farklı bir şehirde üniversite okuyan ve farklı bir şehirde çalışıp yakınlarıyla nadiren görüşebilen kişilerin yakınlarının durumu nedeniyle içinde bulunduğu ortam bahane edilerek kamu hizmetlerine girme haklarından mahrum bırakılmaları kabul edilemez.
Diğer taraftan ilk dereceden bile olsa yakınları nedeniyle kişi haklarının ihlali her şeyden önce suç ve cezaların şahsiliği ilkesine ve masumiyet karinesine aykırıdır. Yakının durumu nedeniyle bir başkasının mağdur edilmesi hukukun ve bilimin gelişmediği zaman ve yerlere özgü bir durum olup bir hukuk devletinde ve hukuka bağlı bir idarede asla söz konusu olamaz. Bu nedenle muğlak ve belirsiz olan ve aynı zamanda suiistimale müsait bulunan kişinin içinde bulunduğu ortam kavramından vazgeçilmesi ve güvenlik soruşturmasında kişinin kendisine odaklanılması hukuk devletinin ve hukuka bağlı bir idarenin görevidir. Ancak bu durum uygulamaya her zaman doğru bir şekilde yansımadığından içinde bulunulan ortam gerekçesiyle olumsuz sonuçlanan güvenlik soruşturmalarında konunun uzmanı olan bir avukattan profesyonel hukuki destek alınması yaralı olacaktır.