Eczanelerin kapatılma sebepleri yönetmelikte tek tek sayılmıştır. Eczanenin muvazaalı işletildiğinin tespiti veya eczane vasfını yitirmesi ya da şartları taşımadığının anlaşılması halinde, Eczacılar ve Eczaneler Hakkındaki Yönetmeliğin 48’inci maddesi gereği il sağlık müdürlüğü tarafından eczanenin ruhsatnamesi iptal edilmektedir. Muvazaalı olarak eczane açıldığının tespiti halinde ise, eczacıya beş yıl süreyle eczane açma ruhsatı verilmemektedir. Muvazaanın eczacılar arasında yapılmış olması halinde, eczane açma yasağı diğer eczacılara da verilmektedir.
Eczanenin, il sağlık müdürlüğü tarafından muvazaa hariç herhangi bir nedenle kapatılmasına karar verilmesi halinde ise, Kanunda başka bir süre öngörülmeyen hallerde tasfiye işlemleri yapılabilmesi için eczacıya altmış güne kadar süre tanınır. Muvazaa sebebiyle kapatma halinde ise kapatma işlemi derhal uygulanır. Kapatılma işlemlerine karşı yargı yolu açık olup yapılan işlemlere karşı idare mahkemesinde iptal davası açılabilir.
Eczacılar Ve Eczaneler Hakkında Yönetmeliğin 5. maddesinde de yer aldığı ve bilindiği üzere, eczane açmak ve işletmek ile ecza deposu mesul müdürlüğü yapmak için eczacı olmak şarttır. Serbest eczaneler ancak bir eczacının sahip ve mesul müdürlüğünde açılabilir. Türkiye Cumhuriyeti hudutları içinde eczacılık yapabilmek için Türk vatandaşı olmak, Türkiye Eczacı Mektep veya fakültelerinden diplomalı olmak veya yabancı memleketlerdeki eczacı mektep veya fakültelerinden diplomalı olup da ilmi hüviyetini ispat etmiş veya imtihanı kazanmış olmak, Diplomaları Sağlık ve Sosyal Yardım Vekâletince tescil edilmiş olmak şartlarına haiz olmak gerekir. Bu yazımızda ise, belirtilen şartları sağlayan kişilerce açılan eczanelerin kapatılma sebepleri izah edilecektir.
Eczacılık Nedir? Eczacı Kimdir?
Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Yönetmelik hükmüne göre eczacılık; “Hastalıkların teşhis ve tedavisi ile hastalıklardan korunmada kullanılan tabii ve sentetik kaynaklı ilaç hammaddelerinden değişik farmasötik tipte ilaçların hazırlanması ve hastaya sunulması; ilacın analizlerinin yapılması, farmakolojik etkisinin devamlılığı, emniyeti, etkililiği ve maliyeti bakımından gözetimi; ilaçla ilgili standardizasyon ve kalite güvenliğinin sağlanması ve ilaç kullanımına bağlı sorunlar hakkında hastaların bilgilendirilmesi ve çıkan sorunların bildiriminin yapılmasına ilişkin faaliyetleri yürüten sağlık hizmetini” ifade eder. Bu kapsamda eczane ise bir eczacının sahip ve mesul müdürlüğünde, Eczacılar ve Eczaneler Kanuna göre açılmış sağlık hizmeti sunan sağlık kuruluşudur. Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Kanun hükümlerine göre eczacı olabilmek için;
- Türk vatandaşı olmak;
- Türkiye Eczacı Mektep veya fakültelerinden diplomalı olmak veya yabancı memleketlerdeki eczacı mektep veya fakültelerinden diplomalı olup da 3 üncü madde gereğince ilmi hüviyetini ispat etmiş veya imtihanı kazanmış olmak;
- Diplomaları Sağlık ve Sosyal Yardım Vekaletince tescil edilmiş olmak;
- Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı beş yıl veya daha fazla süreyle ya da devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, (…)1 zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından hapis cezasına mahkûm olmamak
- Başka memleketlerde sanatını icradan menedilmiş olup bu muamelenin haklı olduğu Cumhurbaşkanınca kabul edilmiş olmamak;
- Sanatını yapmasına mani iyileşmez bir hastalığı bulunmamak;
- Sanatını yapmasına mani olacak derecede iki gözü rüyetten mahrum olmamak gereklidir.
Hangi Durumlarda Eczane Ruhsatnamesi Geçerliliğini Yitirir?
Eczacılar ve Eczaneler Hakkındaki Kanunun 7’nci maddesi ile eczanelerin ruhsatnamesini kaybedebileceği durumlar belirtilmiştir. Yani Eczanelerin kapatılma sebepleri bu maddede sayılmıştır. Eczacılar ve Eczaneler Hakkındaki Kanun gereğince bir eczacı;
- Kanunda belirtilen başvuru koşullarını ve belgeleri ile başvuru işlemini tamamlamış olup sonradan vazgeçmesi durumunda,
- Mahkeme tarafından iflasına karar verilmesi durumunda,
- Mahkeme tarafından kısıtlanmasına karar verilmesi durumunda,
- Eczacı vefat etmesi durumunda eczane ruhsatının geçerliliğini yitirir.
Eczane Muvazaası Nedir?
Eczanelerin kapatılma sebeplerinden biri de muvazaadır. Eczane muvazaası, eczacının sahibi ve mesul müdürü olarak göründüğü eczaneyi, eczanenin başında bulunup bulunmadığına bakılmaksızın, gizli veya açık, yazılı veya sözlü anlaşmalarla ortak veya bireysel olarak bir başkasının işletmesi faaliyetini ve benzeri diğer tüm faaliyetlerdir. Halk arasında ise Eczane Muvazaası; eczacılık diplomasının eczacı dışındaki kişilerce bir bedel karşılığında kullanılarak yasal olmayan şekilde eczacılık faaliyeti yapılmasıdır. Eczanelerin kapatılma sebepleri arasında sayılan muvazaa aslında bir hukuki dolandırıcılıktır. Bu sebeple idare tarafından fark edilirse ruhsat iptal edilir.
6197 sayılı Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Kanun’un 5. maddesinde “serbest eczanelerin, eczacılık yapma hakkını haiz bir eczacının sahip ve mesul müdürlüğünde il sağlık müdürlüğünce düzenlenmiş ve valilikçe onaylanmış bir ruhsatname ile açılacağı” belirtilmiş ve yine maddenin devamında “eczanenin sahibinin ve mesul müdürünün eczacı olması gerektiği” hüküm altına alınmıştır. Bu düzenleme ile eczanenin, sahip ve mesul müdür olan eczacı dışında diğer kişi ya da kişilerce bireysel olarak veya bu kişilerle ortak olarak işletilmesi kanuna aykırı bir işlem olarak hüküm altına alınmış Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Yönetmeliğin “Muvazaa değerlendirmesi” başlıklı 11 inci maddesindeki düzenleme ile değerlendirme sonucunda muvazaa olduğu yönünde karar alınması halinde eczane ruhsatı verilmeyeceği düzenlenmiştir.
Muvazaa tespitinde somut bilgi ve belgelerin varlığın aranmaktadır. Nitekim; Danıştay 15’inci Daire 2013/5123 E. ve 2015/5133 K.sayılı kararında “…İlçe Emniyet Müdürlüğü görevli personelince bir kez yerinde bulunmadığı tespitine dayanılarak ve mahaldeki serbest eczaneler mesul müdürlerinin somut bilgi ve belge göstermeden sadece duyumlara dayalı olarak verdikleri ifadelere dayanılarak tek başına muvazaanın varlığının ispatlanamayacağı açıktır. Bahsedilenler dışında muvazaa hususunun objektif bilgi ve belgelere dayandırılmaması karşısında, eczacı … ile kalfası … arasında muvazaa olduğundan bahisle eczane ruhsatnamesinin iptaline ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık, davanın reddi yolundaki mahkeme kararında ise hukuki isabet bulunmamaktadır.” şeklinde hüküm vererek somut bilgi ve belge göstermeden sadece duyumlara dayalı olarak verilen ifadelere dayanılarak muvazaanın varlığının ispatlanamayacağını belirtmiştir.
Eczane Hangi Durumlarda Mesul Müdür Tarafından İşletilir?
Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Kanun hükümlerine göre bazı durumlarda eczanenin mesul müdür tarafından idare ettirilmesi kabul edilebilir. Kanun hükmüne göre;
- Eczacının vefat etmesi,
- Türk Medeni Kanun’a göre çeşitli haklarını kullanması mahkeme kararı ile kısıtlanması,
- Meslek ve sanatının icrasından dolayı devamlı maluliyete yakalanması durumunda eczane sahibinin karısı veya kocası veya çocukları varsa eczanenin bunlar hesabına bir mesul müdürün idaresi altında işletilmesi amacıyla Sağlık ve Sosyal Yardım Vekaletince ruhsat verilebilir.
Mesul müdürün vekaleten eczaneyi işletme süresi kanunda 5 (beş) yıl olarak düzenlenmiştir. Ancak ölen eczacının çocuğu bu 5 yıllık sürenin bitiminde reşit değilse reşit oluncaya ve eczacılık fakültesine girdiği takdirde bu tahsili bitirinceye kadar devam edebilmesi hüküm altına alınmıştır. Vefat eden eczacının varisleri arasında, karı, koca veya çocuk yoksa eczane bunların haricindeki mirasçılar tarafından en çok bir sene zarfında tasfiye edilmesi gerekmektedir.
Eczanenin Kapatılması, Nakledilmesi, Unvanının Değiştirilmesinde Başvuru Hangi Kuruma Yapılır?
Eczacılar ve Eczaneler Hakkındaki Kanunun 13’üncü maddesi gereği; bir eczacı eczanesini kapatmak veya nakletmek veya eczanesinin unvanını değiştirmek isterse bir ay önce mahallin en yüksek sağlık amirine yani il sağlık müdürlüğüne bu talebini bildirmek zorundadır.
Eczanelere Hangi Durumlarda Adli Para Cezası Verilir?
Eczacılar ve Eczaneler Hakkındaki Kanunun 40’ıncı ve devamı maddelerinde, eczane ve eczacılara uygulanan adli ve idari para cezaları düzenlenmiştir. Bu kapsamda;
- Eczacılar ve Eczaneler Hakkındaki Kanundaki yazılı usullere uygun olarak ruhsatname almaksızın eczane açanlar hakkında üç aydan bir seneye kadar hapis ve yüz günden az olmamak üzere adlî para cezasıyla cezalandırılacakları hüküm altına alınmıştır.
- Eğer fiil eczacılık yapmak hakkını haiz olmayanlar tarafından işlenirse, verilecek cezalar yarı oranında artırılmaktadır.
- Bununla birlikte her iki durumda da mahkeme kararına gerek kalmaksızın bu eczaneler mahallin en yüksek sağlık amiri (il sağlık müdürlüğü) tarafından derhal kapatılma kararı verilir.
Eczanelere Hangi Durumlarda İdari Para Cezası Verilir?
Eczacılar ve Eczaneler Hakkındaki Kanunun 41 ve devamı maddeleri ile eczacılar hakkında idari para cezasına hükmedilecek durumlar sayılmıştır. Kanun hükmüne göre,
- Yapılan denetim ve teftişlerde ilaç halinde hazırlanmamış, imal veya tertip edilmemiş olan bozuk veya karışık ecza ve kimyevi maddeler bulunması durumunda, bunlara el konulup usulüne uygun şekilde yok edileceği bununla birlikte bu yerleri bizzat idare eden eczacı ile kanunda yazılı sebeplerle eczacının bulunmaması halinde bu yerlerde mesul müdürlük yapanlara bin Türk Lirasından üçbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verileceği belirtilmiştir.
- Eczacılar ve Eczaneler Hakkındaki Kanunda kapsamında eczaneler ve eczacılar ile ilgili düzenlemelere, yükümlülük ve sorumluluklara uymayanlar hakkında fiiller suç oluşturmadığı takdirde ikiyüz Türk Lirası idari para cezası uygulanmaktadır.
- Eczaneyi işletmeye başladıktan sonra mazeretsiz olarak ve mücbir sebepler dışında eczanesi olan yerlerde otuz gün, olmayan yerlerde on gün müddetle eczanesini kapalı bırakan veya teftiş sırasında görülen noksanların tamamlanması için yapılmış iki yazılı ihtara riayet etmeyen eczacılara, beşyüz Türk Lirası idarî para cezası verileceği düzenlenmiştir. Esasında burada eczanelerin kapatılma sebeplerinden biri yok fakat idare için hukuka aykırılık mevcut olduğu için idari para cezası kesilir.
Eczacılara ve Eczanelere Verilen Cezalara İtiraz Kaç Gün İçinde Yapılmalıdır?
Hem Eczacılar ve Eczaneler Hakkındaki Kanun hem de Yönetmelikte düzenlenmiş olan ve eczanelerin kapatılması ve ruhsat iptali ile ilgili yapılan işlemlere karşı yargı yolu açıktır. Bu işlemler;
- Eczane ruhsatının iptali,
- Eczane ruhsatı verilmemesi,
- Nakil,
- Eczane açma ve devir haklarının kullanılamaması,
- Vefat, kısıtlılık ve maluliyet durumlarında eş ile çocukların haklarını kullanmaması,
- Eczanenin kapalı tutulması,
- Eczanenin kapatılması,
- Eczane muvaazası nedeniyle ruhsat düzenlenmemesi,
- İdari para cezaları ve diğer idari yaptırımlara yönelik işlemler idare hukukuna ilişkin işlemler olup idari yargının konusuna giren bireysel nitelikteki işlemlerdir.
İdare tarafından yapılan işlemlere karşı açılacak davalarda davalı idare, o idari işlemi yapan yani Sağlık Bakanlığı, İl Sağlık Müdürlüğü ya da Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu olacaktır. Görevli mahkeme idare mahkemesi olmakla birlikte yetkili mahkeme ise idari işlemi yapan kurumun bulunduğu yer idare mahkemesi olacaktır. Eczane ya da eczacı hakkında yapılan işleme karşı idari dava açma süresi 60 gündür. Bu 60 günlük süre işlemin ilgiliye tebliğ edilmesinden itibaren başlamaktadır. Hakkında idari işlem yapılan eczacı bu yaptırımın tebliğinden itibaren idari işlemin iptali davası açabileceği gibi dava açmadan önce İdari Yargılama Usul Kanunu kapsamında işlemi yapan kuruma da işlemin iptali için itirazda bulunabilir. Bu itiraz 60 günlük süreyi keser. Yapılan başvuruya kurum tarafından 60 gün içerisinde cevap vermesi gerekmektedir. Eczanelerin kapatılma sebeplerinden varlığı halinde eczane ruhsatı iptal edilir.
Kurum 60 gün dolmadan cevap verebileceği gibi bu sürenin bitiminde de cevap verebilir. İtiraz dilekçesine süresi içerisinde cevap vermediğinde ise zımnen talebi reddetmiş sayılır. Kurumun olumsuz cevap vermesi ya da zımnen reddetmiş sayıldığı durumlarında itirazla duran süre kaldığı yerden yeniden işlemeye başlayacaktır. Örneğin kişi 60 günlük dava açma süresi içerisinde idareye 15’inci gün itiraz etmiş olurda idare 60 gün içerisinde olumsuz bir cevap verir veya zımnen reddedilmiş sayılırsa, başvurucunun 60 gün süresi yeniden başlamayacak geriye 45 günlük dava açma süresi kalmış olacaktır. Hak düşürücü nitelikte olan dava zamanaşımı süresinin geçirilmesi durumunda dava ya mahkemenin re’sen incelemesi sonrası ya da kurumun itirazı sonrası zamanaşımından reddedilecektir.
İdari yargı uzmanlık gerektiren bir hukuk dalıdır. Bu yüzden hak kaybına uğramamak, davanın aleyhe sonuçlanmasını engellemek maksadıyla sıkı çalışılması ve gerekçeli savunmaların hazırlanması gerekmektedir. İdari yargıda sürelerin yanlış takibi ya da tecrübesizlik sebebiyle öngörülmemesi durumlarında dava süre aşımı dolayısıyla usulden reddolacak ve hak kayıplarına sebebiyet verecektir. Eczanelerin kapatılma sebepleri yönetmelikte tek tek sayıldığı çin bu durumlar haricinde tesis edilen işlem hukuka aykırı olacaktır.
Eczaneler Nasıl Denetlenir?
Eczane denetimleri, yılda en az iki defa zorunlu olmak üzere gerekli görülen hâllerde Türkiye İlaç ve Tıbbî Cihaz Kurumu sağlık denetçileri, sağlık müdürlüğü tarafından görevlendirilecek eczacı, sağlık müdürlüğünde görevli eczacı yoksa ildeki Bakanlık ve bağlı kuruluşlarına ait kurum ve kuruluşlarda görev yapan ve sağlık müdürlüğü tarafından görevlendirilecek eczacı veya resmi tabip tarafından yapılmaktadır.
Denetime yetkili olanlar, eczanelerde yürürlükte bulunan ilgili mevzuat hükümlerine uyulup uyulmadığını tespit altına almakla görevlidirler. Yapılan denetimlerde eczacının sağlık durumunda eczacılık mesleğini yapmasına engel teşkil edecek değişiklikler olduğunun görülmesi halinde sağlık raporlarının veya gerek görülmesi durumunda adli sicil kaydının güncellenmesi denetleme yapmaya yetkililer tarafından raporlanarak güncellenmesi istenilir.
Görevli denetçiler tarafından yapılan denetim sonucu yürürlükteki mevzuata göre eksiklik tespit edilmesi durumunda, eczacıya en fazla on (10) iş günü süre verilerek eksikliklerini gidermesi belirtilir. Bu sürenin sonunda eksikliklerin giderilip giderilmediği hususunda yerinde tekrar denetim yapılır ve eksikliklerin giderilmemiş olması hâlinde eczacıya ihtâren beş (5) iş günü ek süre verilir. Verilen sürenin sonunda eksikliklerin giderilmemesi durumunda ise Eczacılar ve Eczaneler Hakkındaki Kanunun 45’inci maddesine göre; beşyüz (500tl) Türk Lirası para cezası verilir. Eczanede tespit edilen eksiklik ya da mevzuata aykırılıkların, ceza uygulamasına rağmen bir sonraki denetimde giderilmemesi hâlinde eksiklik tamamlanıncaya kadar ruhsat askıya alınır.
Eczanenin Kapalı Tutulma Halleri Nelerdir?
Birden fazla eczanesi bulunan yerlerde eczacının hastalık ve sair mazeretlere istinaden talebi ile iki yılı geçmemek üzere eczane kapalı tutulabilir. Bunun için eczane ruhsatnamesi geçici olarak il sağlık müdürlüğüne teslim edilir ve eczanede bulunan ilaçlar saklama şartlarına uygun bir şekilde muhafaza edilir. Ayrıca vefat eden veya hacredilen veya meslek ve sanatının icrasından mütevellit devamlı maluliyet hali meydana gelen eczacının eczanesine il sağlık müdürlüğünce bir mesul müdür atanıncaya kadar eczane geçici olarak kapalı tutulmaktadır.
Eczanelerin kapatılması, açılması veya adli, idari para cezası ile karşılaşması durumunda idari yargıda iptal davası açılmalıdır. Açılacak idari dava, idare hukuku avukatı ile yürütülmesi eczane sahiplerinin faydasına olacaktır. Eczanelerin kapatılma sebeplerinden biri bulunmadan tesis edilen idari işlem mahkeme tarafından iptal edilecektir.
Eczanelerin Kapatılma Sebepleri Hakkında Danıştay Kararları
Danıştay 8. Dairesi, 22.06.2022 T. 2020/485 E. 2022/4330 K. Sayılı kararı
- Eczanelerin Kapatılma Sebepleri
Öte yandan, davacının sahibi ve mesul müdürü olduğu İstanbul/Eyüp … Eczanesinin kuruluşundan itibaren muvazaalı işletildiğine ilişkin 13/12/2017 tarihli İstanbul Valiliği İl Sağlık Müdürlüğü Muvazaa Değerlendirme Komisyonu kararının iptali istemiyle … İdare Mahkemesi E:… sayılı dosyası üzerinden açılan davada davanın reddine karar verildiği, ret kararına yönelik istinaf talebinin … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nin E:… sayılı dosyası üzerinden reddedildiği, temyiz isteminin ise Danıştay 10. Dairesi’nin 11/02/2020 tarih ve E:2019/8467, K:2020/390 sayılı kararı ile reddedilerek Bölge İdare Mahkemesi kararının onandığı ve davanın reddi yönünde verilen kararın kesinleştiği görülmektedir.
Bu çerçevede; inceleme konusu olayda, davacının eczanesinin muvazaalı olarak işlettiği hususuna yönelik İstanbul Valiliği İl Sağlık Müdürlüğü Muvazaa Değerlendirme Komisyonunca verilen kararın iptali istemiyle açılan davada verilen ret kararının kesinleşmesi karşısında, davacıya 180 gün meslekten men cezası verilmesi yönünde tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığından, Bölge İdare Mahkemesince verilen ve hüküm fıkrası itibarıyla hukuka uygun bulunan kararın, yukarıda belirtilen açıklama ile onanması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.”
Danıştay 10. Dairesi ,08.12.2021 T.,2021/3879 E. , 2021/6085 K. Sayılı kararı
- Eczanelerin Kapatılma Sebepleri
Yukarıda yer verilen eczacılık mesleği ile ilgili temel mevzuat hükümlerinde, eczanelerin (bazı kanunî istisnalar haricinde) mutlaka eczacılar tarafından açılması ve işletilmesi gerektiği, muvazaalı olarak eczane açılmasının ve işletilmesinin hukuken yasak olduğu açık bir şekilde düzenlenmiştir.
Bu çerçevede dava dosyasının incelenmesinden; … Bölge Eczacı Odası Başkanlığının muvazaa kanaatinin, “eczacının eczanesinin başında sürekli olarak durmadığı, savunmalarında eczaneyle alakası olmadığına dair beyanlarda bulunduğu, kendisine yazılı olarak sorulan bazı sorulara yanlış ya da bilmediğine yönelik cevaplar verdiği” yönündeki tespitlere dayandırıldığı, Ağrı Valiliği İl Sağlık Müdürlüğünce düzenlenen komisyon raporunda ise “2012 yılından beri anılan eczanede yapılan rutin denetimlerde eczacının, 15 denetimden 12’sinde görevinin başında olduğu, 3 denetimde ise görevi başında olmadığı, sorulan bazı sorulara yanlış cevaplar verdiği, çevre esnaf ve eczane teknisyenlerinin ifadelerine başvurulduğu, bunlardan bazılarının anılan eczanenin muvazaalı olup olmadığı hususunda bilgisinin olmadığı, bazılarının muvazaalı olduğunu düşündüğü, bazılarının ise muvazaalı eczane işletilmediği yönünde beyanlarda bulunduğu, anılan eczaneye ilişkin kira sözleşmesinin temin edildiği, buna göre sözleşmenin eczacı ile dükkan sahibi arasında yıllık 8.000,00 TL bedelle imzalandığı, kira bedellerinin elden alındığı, … Eczacı Deposuna yapılan ilaç ödemelerinin ise senet ile eczane tarafından yapıldığı ve ipotek bilgisi olmadığı, sunulan senetlerin incelenmesinden, senetlere atılan imzalar ile eczacının imza beyannamesindeki imzaların aynı olduğu, eczacıya ait evin ve eczanenin elektrik, internet faturalarının incelendiği, bu faturaların eczacı adına olduğu, eczacı tarafından sunulan banka hesap hareketlerinden harcamaların şehir dışında yapıldığına dair herhangi bir bilgiye rastlanılmadığı, buna göre muvazaa kanaatine varılamadığı” şeklindeki tespitlere yer verildiği görülmektedir. Yine İl Sağlık Müdürlüğünce yapılan inceleme ve araştırma neticesinde, davacıya ait banka hesap hareketlerinden, eczanesinde kalfa olarak çalışmakta olan … ve … isimli kişilere para transferleri yapıldığının tespit edildiği, eczacıya sorulduğunda ise, yaşının ilerlemesi sebebiyle ecza depolarına yapılan senet ödemelerinin ve parasal işlemlerin kalfalar aracılığıyla yapılması için gönderildiğinin beyan edildiği görülmektedir. Anılan tespitlerin de, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumunda davacının COVID-19 temaslı listesinde olması sebebiyle yokluğunda yapılan muvazaa değerlendirme toplantısında, davaya konu eczacının muvazaalı olarak işletildiğine dair kanaatin dayanağını oluşturduğu anlaşılmaktadır.
Ancak yukarıda yer verilen muvazaa tespit ve iddialarının dava konusu eczanenin muvazaalı olarak işletildiği hususunu objektif bilgi ve belgeler ile şüpheden uzak bir şekilde kanıtlamaya yeterli olmadığı, yapılan değerlendirmenin çoğunlukla duyuma ve kanaate dayalı olduğu, dava dosyasına muvazaayı kanıtlar somut bilgi ve belge sunulamadığı anlaşılmaktadır.
Öte yandan, İdare Mahkemesince, dava konusu eczaneye ilişkin yapılan muvazaa incelemesinde, eczaneyi muvazaalı olarak işlettiği iddia edilen … ve … isimli kalfaların son üç yıllık banka hesap hareketlerinin sunulmaması nedeniyle ilgili bankalardan temin edilmesi üzerine, özellikle … ‘nın banka hesaplarında yüksek miktarlı ve çok sayıda hesap hareketinin görüldüğü, anılan hesaba davacı eczacı tarafından da para aktarımı olduğu, bir kişinin banka hesabına yatırılan bir bedelin o kişiye yapılmış bir ödeme olduğu, yatırılan bedelin, banka hesabı sahibinin uhdesine geçen bir malvarlığına dönüştüğü, davacının hesabına eczanenin resmi sahibi olması dolayısıyla yatırılan birtakım bedellerin, kalfa … ‘nın hesabına aktarıldığı, ayrıca asgari ücretle çalıştığı belirtilen kalfanın banka hesap hareketlerinin sayısı ve bedelleri, çekilen krediler, kredi kartı ödemelerine bakıldığında, asgari ücret alan bir kişiye ait banka hesabındaki hareketlerin izâhının mümkün olmadığı, bu durumun dava konusu eczanenin kalfa tarafından işletildiğini ortaya koyduğu gerekçelerine yer verilmiş ise de; davacı tarafından, yaşının ilerlemesi sebebiyle ilaç ve benzeri eczane ödemelerinin kalfaları vasıtasıyla yapıldığı, bu sebeple banka hesaplarına para aktarımlarının olduğu iddia edildiğinden ve ayrıca adı geçen kalfanın mal varlığını gösterir birtakım kayıtlar ile aynı zamanda ticaretle uğraştığını gösterir vergi levhasının sunulduğu görüldüğünden, söz konusu hesap hareketlerinin yüksek miktarlı ve çok sayıda olması ve kalfası ile eczacı arasında para aktarımlarının olması tek başına muvazaayı kanıtlar nitelikte görülmemiştir.
Anayasa’nın 48. ve 49. maddeleriyle güvence altına aldığı çalışma hakkının sınırlandırılmasına yönelik dava konusu işlemin, sırf kanaate dayalı olarak tesis edilmesi mümkün değildir. Çalışma hakkını sınırlayacak bir idari tasarrufun, ancak, somut bilgi, belge ve tespitlere dayalı olarak tesis edilmesi, temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alındığı hukuka bağlı devlet anlayışının doğal bir sonucudur.
Bu durumda, inceleme konusu olayda, muvazaa olduğu hususunun objektif bilgi ve belgelere dayandırılmaması, başka bir anlatımla, muvazaa iddiasının kanıtlanamaması karşısında, dava konusu işlemde ve temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.”