Devlet Memurları Kanunu 40. Madde (DMK)
Memuriyete Girişte Yaş
Genel olarak 18 yaşını tamamlayanlar Devlet memuru olabilirler. Bir meslek veya sanat okulunu bitirenler en az 15 yaşını doldurmuş olmak ve Türk Medeni Kanununun 12.maddesine göre kazai rüşt kararı almak şartıyla Devlet memurluklarına atanabilirler.
- İlgili Makale:
- 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu (DMK) Tam Metin:
Devlet Memurları Kanunu 40. Madde Açıklaması
Memur olabilmek için asgari yaş şartı 18 yaşının tamamlanmasıdır. Yani 18 yaşını ikmal ederek 19 yaşından gün alınması halinde memur olunabilir. Yaş şartı memurluğa atanmada genel şartlar içinde sayıldığından, kurumlar atayacakları memurların yaş durumunu dikkatli incelemek zorundadır. Bir meslek veya sanat okulunu bitirenlerden 16 yaşından gün alan ve mahkemeden kazai rüşt kararı alan biri bu koşulları sağlaması ile memurluğa atanabilir. Bu şekildeki atamalardan kazai rüşt kararı alınarak ilgilinin özlük dosyasına konulur. Bu çerçevede memurun sosyal güvenlik açısından da kazai rüşt kararı alınarak atanılan görevler hariç olmak üzere 18 yaşının üzerindeki hizmetleri emeklilik derecesinin belirlenmesinde dikkate alınır.
Devlet Memurları Kanunu 40. Madde Memuriyete Girişte Yaş Emsal Kararlar
Danıştay On Birinci Dairesi E:2002/332, K:2005/1557
- Devlet Memurları Kanunu 40. Madde
- Memuriyete Girişte Yaş
Merkez 1 Nolu Sağlık Ocağında ebe olarak görev yapan davacının 18 yaşını ikmalden önce hizmette geçirdiği sürelerin, emekliliğe esas hizmet sürelerinin hesaplanmasında değerlendirilmemesine yönelik 12.5.2000 tarihli Sağlık Bakanlığı işlemi ile 26.7.2000 tarihli Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü işleminin, 18 yaşından önce evlenmek suretiyle reşit olduğundan 18 yaş öncesi hizmetinin de emeklilik süresinin hesabında dikkate alınması gerektiği ileri sürülerek iptali istemiyle açılan davayı; 657 sayılı Kanunun 40. maddesinde, genel olarak 18 yaşını tamamlayanların Devlet memuru olabileceği, bir meslek veya sanat okulunu bitirenlerin en az 15 yaşını doldurmuş olmak ve Türk Medeni Kanununun 12.maddesine göre kazai rüşt kararı almak şartıyla Devlet memurluklarına atanabileceklerinin hüküm altına alındığı, 5434 sayılı Kanuna 1425 sayılı Kanunla eklenen ek 21. madde ile de bir meslek veya sanat okulunu bitirenlerden, Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre kazai rüşt kararı almak suretiyle Emekli Sandığına tabi ve öğrenimleri ile ilgili görevlere atananların, 12. maddede yazılı 18 yaşını bitirme şartı aranmaksızın bu Kanunla tanınan haklardan faydalanacaklarının kararlaştırıldığı, bu hükümler uyarınca 18 yaşından önce ve kazai rüşt kararı almaksızın 6.3.1980 tarihinde göreve başlayan davacının 18 yaşının altında geçen sürelerinin fiili hizmetten sayılmasına hukuken imkan bulunmadığı, her ne kadar davacı 27.10.1980 tarihinde evlenmek suretiyle reşit olduğu için ayrıca kazai rüşt kararı almasına gerek olmadığını ileri sürmekte ise de Türk Medeni Kanununun 11. maddesindeki evlenmenin kişiyi reşit kılacağı yolundaki düzenleme, kişinin medeni haklarını kullanmasına yönelik bir husus olduğundan davacının bu iddiasına itibar edilemeyeceği gerekçesiyle reddeden Konya İdare Mahkemesinin 28.6.2001 gün ve E: 2000/1193, K: 2001/1006 sayılı kararının; daha önce kazai rüşt kararı verilmesi istemiyle açtığı davanın, 22.12.1982 tarihli mahkeme kararıyla, evlenme nedeniyle zaten reşit olduğu gerekçesiyle reddedildiği, dolayısıyla kazai rüşt kararı almaksızın çalışmaya başladığı gerekçesiyle verilen kararda hukuki isabet bulunmadığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Konya İdare Mahkemesince verilen 28.6.2001 günlü, E: 2000/1193, K: 2001/1006 sayılı karar ve dayandığı gerekçe, hukuk ve usule uygun olup bozulmasını gerektirecek bir sebep de bulunmadığından temyiz isteminin reddi ile anılan kararın onanmasına, temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına, 22.3.2005 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
Danıştay Onuncu Dairesi E:1983/404, K:1984/842
- Devlet Memurları Kanunu 40. Madde
- Memuriyete Geçişte Yaş
İlkokul öğretmeni iken isteği ile emekliye ayrılan davacıya, fiili hizmeti 28 yıl 8 ay kabul edilip, 2.derecenin 3. kademesi üzerinden emekli aylığı bağlanmış ve ikramiye ödenmiştir. Ancak daha sonra T.C. Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü Yönetim Kurulu 1964 yılında Asliye Hukuk Mahkemesince verilen kararla nüfus kaydında değişiklik meydana geldiğinin, o tarihe kadar 1933 doğumlu görünen davacının 1964 yılında mahkeme kararı gereği 1936 doğumlu olarak nüfusa kaydedildiğinin saptandığı gerekçesiyle, yaş tashihi niteliği taşımayan bu nüfus kaydı değişikliğinin davacının emeklilik işleminde dikkate alınması gerektiğine karar vermiştir. T.C. Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü Yönetim Kurulunca alınan ikinci kararla da, 1936 doğumlu olarak emeklilik işlemi yapılması gereken davacının 18 yaşın altında geçen 2 yıl 2 ay hizmetinin emeklilik tahsisinde dikkate alınamayacağından bahisle, 2 yıl 2 ay süre düşülerek fiili hizmetinin 26 yıl 6 ay kabul edilip yine 2.derecenin 3. kademesi üzerinden davacıya emeklilik tahsisi yapılmasına ve daha önce fiili hizmeti 28 yıl 8 ay kabul edilmesi nedeniyle fazla ödenen aylık ve ikramiye farkı tutarı 48.954 TL’nin davacıdan geri alınmasına karar vermiştir.
Davacı, nüfus kaydı değişikliği gerekçe gösterilip, 18 yaşın altında geçtiğinden bahisle 2 yıl 2 ay hizmeti dikkate alınmadan emeklilik tahsisi yapılmasına ve kendisine 48.954 TL borç çıkartılmasına ilişkin yukarıda anılan T.C. Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü Yönetim Kurulu kararlarının mevzuata aykırılığından bahisle iptalini istemektedir. Kamu kurum ve kuruluşlarında çalışanlara sosyal güvenlik hakkı tanınmasını amaçlayan 5434 sayılı yasada, kamu görevlisi olarak atanmada aranan 18 yaşını tamamlama şartı dikkate alınıp, yasanın 12.maddesinde maddede belirtilen daire kurum ve ortaklıklarda çalışanlardan 18 yaşını bitirmiş bulunanların bu yasadan yararlanabileceği hükmüne yer verilmiştir. Daha sonra 1425 sayılı Yasayla 5434 sayılı Yasaya eklenen ek 7.maddede, 657 sayılı Yasanın 40.maddesi hükmünde öngörüldüğü biçimde bir meslek veya sanat okulunu bitirenlerden kazai rüşt kararı alıp öğrenimleri ile ilgili görevlere atananlarda, 5434 sayılı Yasadan yararlanma yönünden 18 yaşını bitirmiş olma şartı aranmayacağı hükme konmuştur.
Öte yandan, 5434 sayılı Yasanın 105.maddesine göre, emekli sandığı iştirakçilerinin 18 yaşından sonra mahkeme kararıyla yaptırdıkları yaş tashihlerinin dikkate alınmayacağı hükmüne yer verilmiştir. Fakat yaş tashihi niteliği taşımayan nüfus kaydı değişikliklerinin emekli işlemlerinde dikkate alınması gerekmektedir. Davacının açtığı dava sonunda Asliye Hukuk Mahkemesi kararıyla da yaş tashihi yapılmayıp; 1933 doğumlu olarak nüfusa kayıtlı kişinin davacı değil, davacının kardeşi olduğu, davacının ise 1936 yılında doğduğu saptanmıştır. Mahkeme kararı üzerine, davacı, 1964 yılında 1936 doğumlu olarak nüfusa kaydedilmiştir. Bu haliyle davacının yaş tashihi niteliği taşımayan bu yeni nüfus kaydının emeklilik işlemlerinde esas alınması zorunludur.
Ancak 1964 yılında yapılan bu yeni nüfus kaydı esas alınıp davacının 1964 yılına kadar geçmiş bir kısım hizmetlerinin, 18 yaşın altında kaldığından bahisle emeklilik tahsisinde dikkate alınmaması kabul edilemez. Davacının 1933 doğumlu olarak ve o tarihte geçerliliği tartışmasız olan bu nüfus kaydına göre 18 yaşını bitirdikten sonra ilkokul öğretmeni olarak atandığı ve 5434 sayılı Yasa kapsamına girdiği açıktır. Yıllar sonra mahkeme kararıyla 1964 yılında yapılan yeni nüfus kaydı esas alınıp, davacının bu hizmetlerinin bir kısmının, 18 yaşın altında geçtiği gibi bir gerekçeyle emeklilik tahsisinde dikkate alınması, Anayasa ile güvence altına alınmış olan sosyal güvenlik hakkıyla bağdaştırılamaz. Mahkeme kararına göre yapılan yeni nüfus kaydının, ileriye dönük uygulaması asıl olup, yıllar önce, o tarihteki nüfus kaydına göre 18 yaşın üstünde geçtiği tartışmasız olan hizmetleri etkilemesi düşünülemez.
Kaldı ki, 1425 sayılı Yasayla 5434 sayılı Yasaya eklenen 7.madde ile, yukarıda belirtildiği gibi, meslek ve sanat okulu mezunu olan 657 sayılı Yasanın 40. maddesine göre 18 yaşını bitirmemekle birlikte kazai rüşt kararı alarak öğrenimleri ile ilgili olarak görevlere atananların da, 5434 sayılı Yasadan yararlandırılması öngörülmüş; böylece kamu görevlilerinin tüm çalışma süreleri için sosyal güvenlik hakkından yararlanmaları amaçlanmıştır.
Yasayla güdülen bu amaç karşısında da, davacının, yeni nüfus kaydına göre 18 yaşın altında kalan, mecburi hizmet olarak yaptığı hizmetlerinin emeklilik tahsisinde dikkate alınması zorunlu görülmektedir. Bu itibarla, davacının 1964 yılında yapılan nüfus kaydına göre 18 yaşın altında geçen 2 yıl 2 ay hizmetinin emeklilik tahsisinde dikkate alınmaması, davacıya 26 yıl 6 ay fiili hizmet üzerinden emeklilik tahsisi yapılması ve 28 yıl 8 ay fiili hizmet üzerinden ödeme yapılması nedeniyle 48.954 TL. borç çıkarılması yolundaki davalı idare işlemlerinde mevzuata uyarlık bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, davacı hakkındaki T.C. Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü Yönetim Kurulunun yasaya aykırı bulunan kararlarının iptaline karar verildi.
Danıştay Beşinci Dairesi E:1979/5897, K:1982/5683
- Devlet Memurları Kanunu 40. Madde
- Memuriyete Geçişte Yaş
657 sayılı Devlet Memurları Kanununun Memuriyete girişte yaş başlıklı 40. maddesinde genel olarak 18 yaşını tamamlayanlar Devlet Memuru olabilirler denilmiş ve 41. maddesinde Genel olarak ortaokulu bitirenler Memur olabilirler. Ortaokul mezunlarından istekli bulunmadığı takdirde İlkokulu bitirenlerinde alınması caizdir. şeklinde düzenlenmiş, 48. maddede de Devlet Memurluğuna alınacaklarda aranılacak genel ve özel şartlar belirtilmiş ve aynı yasanın 98.maddesinin (b) fıkrasında da, Memurluğa alınma şartlarından herhangi birini taşımadığının sonradan anlaşılması veya memurlukları sırasında bu şartlardan herhangi birini kaybetmesi halinde memurluğun sona ereceği hükme bağlanmış bulunmakta ise de; dosyanın incelenmesinden 31.7.1972 tarihinde kaymakamlık evinde mülk bakıcısı olarak göreve başladığı, memuriyetteki başarısı nedeniyle asaletinin onanmış bulunduğu, 7 yıl fiilen görev yaptığı ve böylece bağlı olduğu kamu hizmetinin yerine getirilmesine olumlu katkıları bulunduğu ve dava konusu işlemin tesisi edildiği tarihte de 18 yaşını tamamladığı anlaşılan davacının, İlkokul mezunu olmadığı ve göreve başladığı tarihte 18 yaşını doldurmadığı, nedeniyle görevine son verilmesi idare hukukunun önemli ilkelerden biri olan istikrar ilkesine aykırı düşer.
Bu nedenle 31.7.1972 tarihinden beri Kaymakamlık evinde mülk bakıcısı olarak görev yapan ve bu süre içinde ifa ettiği görevini aksattığı ve yerine getiremediği de ileri sürülmeyen davacının yaptığı görevine özelliği de nazara alındığında görevine son verilmesi yolunda tesis edilen işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.