Devlet Memurları Kanunu 134. Madde (DMK)
Disiplin Kurulları ve Disiplin Amirleri
Disiplin ve soruşturma işlerinde kanunlarla verilen görevleri yapmak üzere Kurum merkezinde bir Yüksek Disiplin Kurulu ile her ilde, bölge esasına göre çalışan kuruluşlarda bölge merkezinde ve kurum merkezinde ayrıca Milli Eğitim müdürlüklerinde birer Disiplin Kurulu bulunur.
Bu kurulların kuruluş, üyelerinin görev süresi, görüşme ve karar usulü, hangi memurlar hakkında karar verebilecekleri ve disiplin amirlerinin tayin ve tespitinde uygulanacak esaslar ile bunların yetki ve sorumlulukları gibi hususlar Cumhurbaşkanınca çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.
- İlgili Makale:
- 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu (DMK) Tam Metin:
Devlet Memurları Kanunu 134. Madde Açıklaması
Bu madde hükümleri çerçevesinde “Disiplin Kurulları ve Disiplin Amirleri Hakkında Yönetmelik” 17/09/1982 tarih ve 8/5336 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe girmiştir. Diğer taraftan kapsamlı soruşturma veya kovuşturmalara ilişkin olarak da, “Birden Fazla Kamu Kurum ve Kuruluşlarını İlgilendiren Soruşturmalarda Görevlendirilecek Müfettişlerin Görevlendirme Biçimine İlişkin Yönetmelik” 10/01/1983-83/5929 Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe girmiştir.
Bu kurulların kuruluş, üyelerinin görev süresi, görüşme ve karar usulü, hangi memurlar hakkında karar verebilecekleri ve disiplin amirlerinin tayin ve tespitinde uygulanacak esaslar ile bunların yetki ve sorumlulukları Resmi Gazetenin 24.10.1982 tarihli ve 17848 sayılı nüshasında yayımlanarak yürürlüğe konulan Bakanlar Kurulunun 17.09.1982 tarihli ve 8/5336 sayılı Kararının Eki; “Disiplin Kurulları ve Disiplin Amirleri Hakkındaki Yönetmelik” ile düzenlenmiştir.
Devlet Memurları Kanunu 134. Madde Disiplin Kurulları ve Disiplin Amirleri Emsal Kararlar
Danıştay On İkinci Dairesi E:2004/4330, K:2007/772
- Devlet Memurları Kanunu 134. Madde
- Disiplin Kurulları ve Disiplin Amirleri
657 sayılı Devlet Memurları Kanununun Zamanaşımı başlıklı 127. maddesinin son fıkrasında; disiplin cezasını gerektiren fiil ve hallerin işlendiği tarihten itibaren nihayet iki yıl içinde disiplin cezası verilmediği takdirde ceza verme yetkisinin zamanaşımına uğrayacağı hükmüne yer verilmiştir.
657 sayılı Kanunun 134. maddesi hükmüne göre hazırlanan ve 24.10.1982 günü Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren Disiplin Kurulları ve Disiplin Amirleri Hakkındaki Yönetmeliğin Mahalli İdarelerin Yüksek Disiplin Kurulu başlıklı 4/V-D maddesinde de; mahalli idarelerin Yüksek Disiplin Kurulu’nun İçişleri Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulu olduğu, ancak; büyük şehir belediye başkanlıklarında bu kurulların Büyükşehir Belediye Encümeninden teşekkül edeceği, 8/3. maddesinde ise; Büyükşehir belediyelerinde çalışan memurlar hakkında Devlet memurluğundan çıkarma cezası verme yetkisinin Büyükşehir Belediyesi Yüksek Disiplin Kuruluna ait olduğu kuralına yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; Ankara Büyükşehir Belediyesinde itfaiye eri olarak görev yapan davacının Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 6.2.2001 günü ve E:2000/242, K:2001/13 sayılı kararı ile, piyasaya sahte dolar sürmek suçundan TCK’nın 316/3. maddesi uyarınca 3 yıl hapis ve 91.260.000.lira ağır para cezası ile cezalandırılmasına cezanın indirim hükümleri uygulanarak neticede davacının 1.232.010.000. lira ağır para cezası ile cezalandırılmasına ve tecile yer olmadığına karar verildiği, davacının çalıştığı davalı idareye durumun bildirilmesi üzerine açılan soruşturma sonucu düzenlenen raporda getirilen teklif dikkate alınarak Ankara Büyükşehir Belediyesi Yüksek Disiplin Kurulu’nun 31.7.2003 günü ve 6 sayılı kararı ile,657 sayılı Kanunun 125/E-g maddesi hükmü uyarınca Devlet memurluğundan çıkarma cezası ile cezalandırıldığı, temyize konu davanın da bu işlemin iptali istemi ile açıldığı anlaşılmaktadır.
Olayda, davacının Devlet memurluğundan çıkarma cezası ile cezalandırılmasına neden olan piyasaya sahte dolar sürmek suçunun işlenme tarihinin 2000 yılı Ağustos ayı olması dikkate alınarak bu tarihten itibaren iki yıl içerisinde disiplin cezasının verilmesi gerekirken, bu süre geçirildikten çok sonra, 31.7.2003 günü Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı Yüksek Disiplin Kurulu kararı ile verilen disiplin cezasında, ceza verme yetkisinin zamanaşımına uğradığı açıktır.
Bu durumda, disiplin cezası verme yetkisi zamanaşımına uğradıktan sonra verilen disiplin cezasında hukuka uyarlık bulunmadığından, yukarıda yer verilen kurallar uyarınca Büyükşehir belediyelerinde Devlet memurluğundan çıkarma cezası vermeye yetkili olan Büyükşehir Belediye Başkanlığı Yüksek Disiplin Kurulu’nun kararında yetki yönünden hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle işlemin iptali yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında isabet bulunmamakta ise de; karar sonucu itibariyle yerindedir.
657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48. maddesinde yer verilen koşulları kaybeden davacı hakkında davalı idarenin, 657 sayılı Kanunun 98/b maddesi hükmüne göre bir değerlendirme yapabilme yetkisi de bulunmaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin temyiz isteminin reddine Ankara 7. İdare Mahkemesinin 08.06.2004 günü, E:2003/1386, K: 2004/1498 sayılı kararının yukarıda belirtilen gerekçe ile sonucu itibariyle onanmasına, davalı idarece yapılan temyiz giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 23.02.2007 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
Danıştay On İkinci Dairesi E:2000/2067, K:2003/638
- Devlet Memurları Kanunu 134. Madde
- Disiplin Kurulları ve Disiplin Amirleri
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ile ilgili uygulama düzenlemeleri de tamamlanarak bütün Devlet memurlarına dolayısıyla belediye memurları hakkında da uygulamaya konulmuştur. Bu düzenlemelerden bir tanesi olan Disiplin Kurulları ve Disiplin Amirleri Hakkında Yönetmelik, 657 sayılı Yasanın 134.maddesine dayanılarak hazırlanmış ve 24.10.1982 tarih ve 17848 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Belediye Encümeni aynı zamanda disiplin kurulu işlevini de yürütmekte iken, söz konusu yönetmelik ile disiplin kurullarının kuruluşuna ilişkin esasların düzenlediği, 4. maddesinin 5. fıkrasının 2. bendinde; Belediyelerde Belediye Disiplin Kurulunun; Belediye Başkanının veya görevlendireceği yardımcısının başkanlığında, 1580 sayılı Yasanın 88.maddesindeki daire baş amirleri ile, Belediye Encümen Üyelerinin kendi aralarında bir yıl için seçecekleri iki üyeden kurulacağı, hükmüne yer verilmiştir. Anılan Yönetmeliğin 8.maddesinin 2.fıkrasında ise, Belediye Disiplin Kurulunun görev alanı düzenlenmiş ve buna göre Belediye Disiplin Kurulunun, kademe ilerlemesinin durdurulması cezası ile ilgili işleri inceleyip karara bağlayacağı belirtilmiştir.
657 sayılı Yasanın 126.maddesinde ise; uyarma, kınama, aylıktan kesme cezalarının disiplin amirleri tarafından verileceği hükmüne yer verilmiş, Disiplin Kurulları ve Disiplin Amirleri Hakkında Yönetmeliğin 18. ve 19. maddesinde de aynı hususlar belirtilmiştir.
Olayda, davalı idarenin Zabıta Müdürlüğünde Zabıta Komiser yardımcısı olarak görev yapan davacının dava konusu disiplin cezasının, bu cezayı vermeye yetkili bulunan ve disiplin amiri olan Zabıta Müdürü tarafından verildiği, açık olup işin esasının incelenerek karar verilmesi gerekirken, disiplin cezasının Belediye Encümeni tarafından verilmediği nedeniyle davanın reddi yolunda İdare Mahkemesince verilen kararda hukuki isabet görülmemiştir.
Danıştay Sekizinci Dairesi E:1993/2433, K:1994/56
- Devlet Memurları Kanunu 134. Madde
- Disiplin Kurulları ve Disiplin Amirleri
657 sayılı Devlet Memurları Yasasının 125/C-g maddesinde, ikamet ettiği il sınırlarını izinsiz terk etmek aylıktan kesme cezasını gerektiren eylemler arasında sayılmış, 126. maddesinde de uyarma, kınama ve aylıktan keme cezalarının disiplin amire tarafından, diğer cezaların ise disiplin kurulları tarafından verileceği kuralı öngörülmüştür. Aynı yasanın 134. maddesi uyarınca hazırlanan ve 24.10.1982 gün ve 17848 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren Disiplin Kurulları ve Disiplin amirleri Yönetmeliğin disiplin kurullarına katılamayacak olanlar başlıklı 6. maddesinde kurul üyelerinin soruşturmasını yaptıkları memurlara ait işlerin görüşüldüğü toplantılara katılamayacağı kuralı bulunmaktadır.
Dosyanın incelenmesinden, davacının 19-20 Ağustos günlerinde ikamet ettiği il sınırları dışına izinsiz çıkması nedeniyle disiplin amiri tarafından bu eylemiyle ilgili disiplin soruşturması açılarak 21 Ağustos 1992 günü savunmasının istendiği, 26 Ağustos günü verdiği savunma yetersiz görülerek 8.9.1992 gününde de dava konusu işlemin tesis edildiği anlaşılmaktadır.
Yukarıda açıklanan yönetmelik maddesinde soruşturmaya yapan kişinin soruşturduğu olayla ilgili işlerin görüşüldüğü kurula katılamayacakları öngörülmekle birlikte ne 657 sayılı yasada ne de anılan yönetmeliğin diğer maddelerinde disiplin amirinin yetkisine giren cezalardan birinin verilmesini gerektiren fiil ve hallerle ilgili soruşturmayı kendisinin yapamayacağına ilişkin bir kural bulunmamaktadır. Bu durumda disiplin amirleri uyarma kınama veya aylıktan kesme cezasını gerektiren fiilleri işleyen memur hakkında soruşturma yapmak üzere soruşturmacı atayabilecekleri gibi doğrudan kendilerinin de soruşturma yapabilecekleri açıktır.
Öte yandan 657 sayılı yasanın 128. maddesinin a fıkrasında disiplin amirlerinin uyarma, kınama ve aylıktan kesme cezalarının soruşturmanın tamamlandığı günden itibaren 15 gün içinde vermek zorunda oldukları belirtilmekle birlikte, disiplin cezası verme yetkisinin zamanaşımına uğradığı hallerin belirlendiği 127. maddede bu sürenin aşılması durumunda disiplin cezası verilemeyeceğine ilişkin bir kurala yer verilmemiştir.
Olayda, davacıya verilen disiplin cezasının soruşturmanın tamamlandığı 26 Ağustos gününü izleyen 15 gün içinde verildiği tartışmasızdır. Kaldı ki bu kuralın idarenin iç işleyişiyle ilgili olduğu, disiplin suçunu işleyen kişiye daha çabuk ve etkin ceza verilebilmesini sağlamak amacıyla konulduğu, bu sürenin geçirilmesi, görevliler açısından sorumluluğu gerektirirse de disiplin suçunu işleyene ceza verilmemesi gibi bir sonuç doğurmayacağı tartışmasızdır. Bu durumda, işin esasına girilerek karar verilmesi gerekirken disiplin soruşturmasının ceza vermeye yetkili disiplin amiri tarafından yapıldığı ve 15 günlük cezası verme karar süresinin geçirildiği gerekçesiyle davayı reddeden idare Mahkemesi kararında hukuka uyarlık yoktur.