Ceza Muhakemesi Kanunu 34. Madde (CMK)

ceza muhakemesi kanunu 34 madde

Ceza Muhakemesi Kanunu 34. Madde

Kararların Gerekçeli Olması

  1. Hakim ve mahkemelerin her türlü kararı, karşı oy dahil, gerekçeli olarak yazılır. Gerekçenin yazımında 230. madde göz önünde bulundurulur. Kararların örneklerinde karşı oylar da gösterilir.
  2. Kararlarda, başvurulabilecek kanun yolu, süresi, mercii ve şekilleri belirtilir.

Ceza Muhakemesi Kanunu 34. Madde Gerekçesi

Madde, her türlü kararların ve karşı oyların gerekçeli yazılması zorunluluğunu getirmiştir. Anayasa gerekçe zorunluluğunu koymaktadır. “Karar” terimi, hakimlik kararı ve mahkeme hükmünü kapsamaktadır.

Hüküm ve kararlara ne suretle ve ne ölçüde gerekçe getirmek gerektiği konusu, karşılaştırmalı ceza usul hukukunda tartışılan bir konudur. Gerekçe getirmenin, ceza davalarının görülmesinde önemli bir gecikme nedeni oluşturduğu kabul edilmekte ve bu sorun giderek gerilemektedir: Hollanda usul hukukuna göre temyiz başvurusu önemli bir hukuk sorunu getirmemiştir. Yüksek mahkemenin gerekçesiz bir ret kararı verebileceği kabul edilmektedir. 1996 yılında çıkarılan bu kanun, özet hükümlerin uygulanmasını resmîleştirmiş ve bu tür kararlarda sadece delillerin kaynaklarının gösterilmesini yeterli saymıştır. İsviçre’de hemen verilen hükümlerin sadece sözlü olacağı ve itiraz hâlinde gerekçeye yer verilmesi öngörülmüştür. Yukarıda da açıklandığı üzere, Anayasa hükümleri karşısında bizde bu tür uygulamalara yer verilemez.

  • İlgili Makale: 
  • 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) Tam Metin: 

ceza muhakemesi kanunu 34 madde cmk
ceza muhakemesi kanunu 34 madde cmk

Ceza Muhakemesi Kanunu 34. Madde Kararların Gerekçeli Olması Emsal Kararlar

Yargıtay 15. Ceza Dairesi E:2018/6047, K:2019/7178

  • Ceza Muhakemesi Kanunu 34. Madde
  • Kararların Gerekçeli Olması

Sanığın, internet kafede tanıştığı katılana, tarihi eser işi yaptığını, Osmanlı dönemine ait paraları alıp satmanın çok karlı iş olduğu söyleyerek, bu konuda katılanı ikna edip 25.000 TL kredi çekmesini sağladığı, tarihi paraları almak üzere, katılanla birlikte Kaynar köyüne gittikleri, sanığın Osmanlı paraları satacak olan şahsı cep telefonuyla aradıktan sonra katılana “Senin gelmeni istemiyor paraları ver ben gidip Osmanlı paralarını alıp geleyim burada buluşalım” dediğini katılanın kabul etmemesi üzerine, 25.000 TL’yi alarak sanığın kaçtığını ve bu suretle dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda;

Anayasanın 141, 5271 sayılı CMK 34/1 ve 230. maddeleri ile 1412 sayılı CMUK 308/7 maddeleri gereğince, mahkeme kararlarının Yargıtay denetimine imkan verecek biçimde açık ve gerekçeli olması ve Yargıtay’ın bu işlevini yerine getirmesi için gerekçe bölümünde, mevcut delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin açıkça gösterilmesi, ulaşılan kanaat ve delillerle sonuç arasında bağ kurulması gerektiği gözetilmeden önceki hükme atıf yapılarak gerekçesiz karar verilmesi, kanuna aykırı olup, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan sair yönleri incelenmeyen hükmün bu sebepten dolayı 5320 Sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca bozulmasına, 24/06/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


Yargıtay 19. Ceza Dairesi E:2015/30757, K:2018/2322

  • Ceza Muhakemesi Kanunu 34. Madde
  • Kararların Gerekçeli Olması

Sanık hakkında temel ceza belirlenirken kanun maddelerinin tekrarı ile yetinilmek suretiyle alt hadden uzaklaşılıp, gün karşılığı adli para cezası üst hadden tayin edilip, ayrıca TCK 62. maddesinin uygulanmamasında hiçbir gerekçeye yer verilmeyerek temel cezanın belirlenmesi ve bireyselleştirmede Anayasanın 141, CMK 34. ve 230. maddelerine aykırı gerekçesiz olarak yazılı şekilde hüküm kurulması,

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 75. maddesinin birinci fıkrası uyarınca uzlaştırma kapsamındaki suçlar hariç olmak üzere, yalnız adli para cezasını gerektiren veya kanun maddesinde öngörülen hapis cezasının yukarı sınırı altı ayı aşmayan suçlar ön ödemeye tabi olup, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 345/a maddesinde öngörülen suçun cezasının üst sınırının üç ay hapis cezası olduğu ve suç tarihi itibariyle uzlaştırma kapsamında bulunmadığı gözetilerek sanıklar hakkında ön ödeme ihtaratında bulunulup sonucuna göre durumunun tayini gerekirken anılan ihtarat yapılmadan mahkumiyet kararı verilmesi,

Bozmayı gerektirmiş ve sanıklar müdafinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca bozulmasına, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 05/03/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


Yargıtay 19. Ceza Dairesi 2017/5152, K:2018/475

  • Ceza Muhakemesi Kanunu 34. Madde
  • Kararların Gerekçeli Olması

Her biri ayrı bir kişiselleştirme kurumu olan takdiri indirim, erteleme, hükmün açıklanmasının geri bırakılması ve kısa süreli hapis cezasının seçenek yaptırımlara çevrilmesi hükümlerinin şartları kanunda birbirinden farklı biçimde düzenlenmiş olup, takdiri indirim ve erteleme hükümlerinin uygulanmaması ya da hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi, hapis cezasının adli para veya bir diğer seçenek yaptırıma çevrilmesine engel teşkil etmeyeceği gözetilmesi gerekirken her biri için aynı ibarelerin kullanılması suretiyle Anayasa 141/3., CMK 34/1., 230/1. maddelerine aykırı olarak hükmün yeterli gerekçe içermemesi,

Kasıtlı suçtan hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak sanık hakkında TCK’nın 53. maddesi uyarınca hak yoksunluklarına hükmedilmiş ise de, 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih ve 2014/140 E., 2015/85 K. sayılı kararı ile anılan maddenin bazı hükümlerinin iptal edilmiş olması nedeniyle yeniden değerlendirme yapılması zorunluluğu, bozmayı gerektirmiş ve sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, tebliğnameye uygun olarak hükmün 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca bozulmasın, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 22/01/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


Yargıtay 3. Ceza Dairesi E:2016/16525, K:1017/8963

  • Ceza Muhakemesi Kanunu 34. Madde
  • Kararların Gerekçeli Olması

Sanığın olayda mağdur eşi …’ı yaralamasına rağmen, kızı …’ı yaraladığından bahisle iddianame ile dava açıldığı, sanığın kızı …’e yönelik yaralama eyleminin olmadığı, bu husus sanık, mağdur beyanları ve doktor raporu ile tüm dosya kapsamından anlaşılmakla, sanığın bu konuda beraati yerine mahkumiyetine karar verilmesi gerektiği yönündeki tebliğname görüşüne iştirak edilmemiştir. Ancak sanığın kızı …’ı yaralama suçundan açılan davada, beraat kararı verirken kararda hiçbir gerekçe göstermeyerek Anayasa’nın 141/3, CMK 34 ve 230. maddelerine muhalefet edilmesi, Sanığın eşi …’ı yaraladığı açık olarak iddianamede belirtildiği, iddianame içeriğinden ve doktor raporundan eşini yaraladığı anlaşıldığından, sanık hakkında eşini yaralamaktan CMK’nın 226 maddesi gereğince ek savunma verilerek, ceza verilmesi gerektiğinden bu konuda suç duyurusunda bulunulmasına karar verilmesi, bozmayı gerektirmiş, o yer Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle 6723 sayılı Kanun’un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca istem gibi bozulmasına, 15.06.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.


Yargıtay 19. Ceza Dairesi E:2016/9153, K:2017/3487

  • Ceza Muhakemesi Kanunu 34. Madde
  • Kararların Gerekçeli Olması

04/08/2013 tarihinde 18 yaşından küçük olan mağdur …’ ın fotoğrafının yayımlanması ve kimliğinin açıklanması eylemleri nedeniyle İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 12/12/2013 tarih ve 2013/332 Esas, 2013/329 sayılı kararı ile verilip 18/04/2017 tarihinde noksan ikmali nedeniyle mahalline iadesine karar verilen Dairemizin 2015/32382 Esasında kayıtlı olan dava dosyası da mevcut olduğundan; anılan dosya ile temyize konu dosyanın birleştirilip suç ve iddianame tarihleri dikkate alınarak hukuki kesintinin iddianamenin düzenlenmesiyle gerçekleşeceği gözetilmek suretiyle, sanıkların bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda aynı mağdurlara karşı aynı suçu birden fazla işleyip işlemediklerinin ve haklarında TCK’nın 43/1. maddesinin uygulanması gerekip gerekmediğinin tartışılmaması,

Sanıkların; sorumlu oldukları Birgün Gazetesinin 20/07/2013 tarihli nüshasının 9. sayfasında aynı haber içeriğinde, 18 yaşından küçük olan mağdurlar … ve …’ın kimliklerinin açıklanması ve fotoğraflarının yayımlanması eylemlerini birden fazla kişiye karşı tek fiille gerçekleştirmeleri nedeniyle hükmolunan cezaların TCK’nın 43/2. maddesi gereğince artırılması gerektiğinin gözetilmemesi,

Mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olmasının Anayasa’nın 141/3, 5271 sayılı CMK 34, 230 ve 289/1-g maddelerinin amir hükmü olduğu dikkate alınarak; gazete sorumlu yazı işleri müdürü ve sorumlu yazı işleri müdürünün bağlı olduğu yetkili olan sanıklar hakkında CMK’nın 231. maddesinin uygulanmamasına ilişkin; ”sanıkların kişilik özellikleri ve adli sicil kaydına göre yeniden suç işlemeyecekleri hususunda kanaate varılamaması nedeniyle” şeklindeki kabullerin gerekçe gösterildiği anlaşılmakta ise de, sanıkların muhakemede gözlemlenen ve dosyaya yansıyan kişilik özelliklerinin neler olarak kabul edildiği hususu ile mahkemeyi bu kabule götüren somut olguların neler olduğu karar yerinde temyiz denetimine imkân tanıyacak şekilde açıkça gösterilmeden belirtilen şekilde yetersiz gerekçe ile hüküm kurulmuş olması kanuna aykırı ve sanıklar müdafinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden tebliğnameye aykırı olarak, hükümlerin 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca istem gibi bozulmasına, aynı Kanun’un 326/son maddesi uyarınca ceza miktarı bakımından kazanılmış hakların saklı tutulmasına, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 18/04/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


Yargıtay 7. Ceza Dairesi E:2014/15667, K:2016/1312

  • Ceza Muhakemesi Kanunu 34. Madde
  • Kararların Gerekçeli Olması

… vekilinin temyizinin beraat eden sanık … hakkındaki beraat kararına yönelik olduğu kabul edilerek yapılan incelemede; hükmün gerekçesinin, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilen sanık … hakkında olduğu anlaşılmakla; Mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olmasının Anayasa’nın 141/3, 5271 sayılı CMK 34, 230 ve 289/g maddelerinin amir hükmü olduğu dikkate alınarak; iddia, savunma, sanığın lehinde ve aleyhindeki delillerin tartışılması, sübutu kabul edilen veya edilmeyen eylemlerin belirlenerek sanığa yüklenen suçun yasal öğelerinin gösterilmesi gerektiği gözetilmeden, sanık … hakkında yazılı şekilde gerekçeden yoksun olarak beraat kararı verilmesi, yasaya aykırı olup, … vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasa’nın 8/1.maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 321.maddesi uyarınca bozulmasına, 08.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


Ceza Muhakemesi Kanunu 34. Madde Hakkında Emsal Karar Aramak İçin: https://karararama.yargitay.gov.tr/ 

Yorum Gönderin

3600 gunden emeklilik

3600 Günden Emeklilik Nedir? Şartları Nelerdir?

Nafaka indirim davası, nafaka yükümlüsü ya da alacaklısının maddi durumunda gelen değişiklik sebebiyle nafaka miktarının değiştirmek için açılan davaya denir. […]

vakif nasil kurulur

Vakıf Nasıl Kurulur?

Nafaka indirim davası, nafaka yükümlüsü ya da alacaklısının maddi durumunda gelen değişiklik sebebiyle nafaka miktarının değiştirmek için açılan davaya denir. […]

itibar koruma

İtibar Koruma Nedir ve Nasıl Yapılır?

Nafaka indirim davası, nafaka yükümlüsü ya da alacaklısının maddi durumunda gelen değişiklik sebebiyle nafaka miktarının değiştirmek için açılan davaya denir. […]

X
kadim hukuk ve danışmanlık