Ceza Muhakemesi Kanunu 22. Madde
Hakimin Davaya Bakamayacağı Hâller
Hakim;
a) Suçtan kendisi zarar görmüşse,
b) Sonradan kalksa bile şüpheli, sanık veya mağdur ile aralarında evlilik, vesayet veya kayyımlık ilişkisi bulunmuşsa,
c) Şüpheli, sanık veya mağdurun kan veya kayın hısımlığından üstsoy veya altsoyundan biri ise,
d) Şüpheli, sanık veya mağdur ile aralarında evlat edinme bağlantısı varsa,
e) Şüpheli, sanık veya mağdur ile aralarında üçüncü derece dahil kan hısımlığı varsa,
f) Evlilik sona ermiş olsa bile, şüpheli, sanık veya mağdur ile aralarında ikinci derece daâhil kayın hısımlığı varsa,
g) Aynı davada Cumhuriyet savcılığı, adlî kolluk görevi, şüpheli veya sanık müdafiliği veya mağdur vekilliği yapmışsa,
h) Aynı davada tanık veya bilirkişi sıfatıyla dinlenmişse, Hakimlik görevini yapamaz.
Ceza Muhakemesi Kanunu 22. Madde Gerekçesi
Madde, Anayasamızda ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde belirtilen yargının bağımsızlığını ve tarafsızlığını güvence altına almanın, adil yargılama kurallarının gereği olarak Tasarıda yer almıştır. Bu çerçevede hâkimin gördüğü dava ile kişisel ilişkisinin bulunması, taraf tutma açısından mutlak bir karine olarak kabul edilmiş ve bu nedenle hâkimin davaya bakamayacağı hâller sayılmıştır. Bu hâller, ceza davasının özelliklerinden kaynaklanmakta ve bu nedenle 18/6/1927 tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerinden kısmen farklılık göstermektedir.
Maddede beş bent hâlinde sayılan hâllerde hâkimin davadan kendiliğinden çekilmesi gerekmektedir; kamu düzeninden sayılan bu hâller yargılamanın her aşamasında geçerlidir ve sonuç doğuracaktır. Bu hâller:
- Suçtan zarar görenin bizzat hakimin kendisi olması,
- Sonradan kalksa bile şüpheli, sanık veya mağdur ile aralarında evlilik veya vesayet veya kayyımlık ilişkisi bulunması,
- Şüpheli, sanık veya mağdurun kan hısımlığından veya kayın hısımlığından üstsoy ve altsoy veya bunlarla evlat edinme bağlantısı veya şüpheli, sanık veya mağdur ile aralarında üçüncü dereceye kadar (bu derece dâhil) kan hısımlığı veya kendisi ile kayın hısımlığından ileri gelen evlilik kalmasa bile aralarında ikinci dereceye kadar (bu derece dâhil) sebepten yansoy hısımlığı olması,
- Aynı davada Cumhuriyet savcılığı, adlî kolluk görevini veya şüpheli veya sanık veya mağdurun avukatlığını yapmış olması,
- Aynı davada tanık veya bilirkişi sıfatıyla dinlenmiş bulunması, olarak belirlenmiştir.
- İlgili Makale:
- 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) Tam Metin:
Ceza Muhakemesi Kanunu 22. Madde Hâkimin Davaya Bakamayacağı Hâller Emsal Kararlar
Yargıtay 3. Ceza Dairesi E: 2016/4083, K: 2016/7320
- Ceza Muhakemesi Kanunu 22. Madde
- Hâkimin Davaya Bakamayacağı Hâller
Kasten yaralama ve tehdit suçlarından sanık … hakkında … Asliye Ceza Mahkemesinin 2013/221 Esasına kayden görülen davanın 30/03/2015 tarihli 9. duruşmasında, adı geçen sanığın hakimin yeterli araştırmada bulunmadığını beyan ettiğinden bahisle verilen ara karar gereğince, hakimin dosyadan çekilmesine, yeni bir hakim görevlendirilmesi için komisyon başkanlığına müzekkere yazılmasına dair … Asliye Ceza Mahkemesinin 30/03/2015 tarihli ve 2013/221 Esas sayılı kararını müteakip, dosyanın gönderildiği… Ağır Ceza Mahkemesince verilen, çekinme talebinin kabulüne, anılan dosyada… Asliye Ceza Mahkemesi Hâkiminin görevlendirilmesine ilişkin 13/04/2015 tarihli ve 2015/430 Değişik İş sayılı kararına karşı… Bakanlığı’nın 25.01.2016 tarih ve 2015/2150 – 7354 sayılı yazısıyla kanun yararına bozma isteminde bulunulduğundan bu işe ait dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 05.02.2016 tarih ve 2016/38059 sayılı tebliğnamesi ile Dairemize gönderilmekle incelendi.
Her ne kadar … Asliye Ceza Mahkemesinin 30/03/2015 tarihli ve 2013/221 Esas sayılı ara kararı ile sanık ……’nun hakim hakkında güvensizliğe düştüğünü beyan ettiğinden bahisle, taraflarda kararlar konusunda şüphe uyanacağı gerekçesiyle hakimin dosyadan çekinmesine karar verilmiş ise de; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 24/1. maddelerindeki “Hâkimin davaya bakamayacağı hâllerde reddi istenebileceği gibi, tarafsızlığını şüpheye düşürecek diğer sebeplerden dolayı da reddi istenebilir.” şeklindeki düzenleme ile aynı Kanun’un 25/1. maddesinde yer alan “Tarafsızlığını şüpheye düşürecek sebeplerden dolayı bir hâkimin reddi, ilk derece mahkemelerinde sanığın sorgusu başlayıncaya; duruşmalı işlerde bölge adliye mahkemelerinde inceleme raporu ve Yargıtay’da görevlendirilen üye veya tetkik hâkimi tarafından yazılmış olan rapor üyelere açıklanıncaya kadar istenebilir. Diğer hâllerde, inceleme başlayıncaya kadar hâkimin reddi istenebilir.” şeklindeki düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde, sanık …’nun sorgusunun 06/07/2012 tarihinde yapıldığı ve hâkimin tarafsızlığından şüpheye düşüldüğünden bahisle çekinmesi talebinin 06/07/2012 tarihine kadar yapılabileceği, kaldı ki adı geçen sanığın soyut nitelikteki hâkimin gerekli araştırmayı yapmadığı şeklindeki ifadesinin hâkimin tarafsızlığını şüpheye düşürecek nitelikte olduğunun kabulünün tabii hâkim ilkesine aykırı olduğunun gözetilerek… Asliye Ceza Mahkemesi hâkiminin çekinme talebinin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kabulüne karar verilmesinde, isabet görülmediğinden bahisle, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi gereğince anılan kararın bozulması lüzumunun ihbar olunduğu anlaşıldı. Bakanlığı’nın kanun yararına bozma isteyen yazısına dayanan tebliğnamede ileri sürülen düşünce yerinde görüldüğünden; … Ağır Ceza Mahkemesinin 13/04/2015 tarihli ve 2015/430 Değişik İş sayılı kararının 5271 sayılı CMK’nın 309/4. maddesi gereğince kanun yararına bozulmasına; müteakip işlemlerin mahallinde yerine getirilmesine; dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine; 23.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay 1. Ceza Dairesi E: 2014/3211, E: 2014/3645
- Ceza Muhakemesi Kanunu 22. Madde
- Hâkimin Davaya Bakamayacağı Hâller
Sanıklar …, …, …, … ve … hakkında olası kasıtla öldürme suçuna teşebbüs, kasten yaralama, mala zarar verme ve 6136 sayılı Yasaya aykırılık suçlarından cezalandırılmaları istemiyle… Cumhuriyet Başsavcılığının 25.03.2013 tarihli ve 2013/356 sayılı iddianamesi ile… Ağır Ceza Mahkemesinde kamu davası açıldığı… Ağır Ceza Mahkemesi’nin 16.04.2013 tarihli ve 2013/100 Esas, 2013/146 sayılı kararı ile “…’ın kasten adam öldürmeye yönelik eylemi açısından TCK’nın 21/2. maddesi kapsamında düzenlenen olası kast durumunun iddia edilmesi karşısında yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre, failin meydana gelen sonuca göre kasten adam öldürme suçuna teşebbüs suçu kapsamında yargılaması kesinlikle yapılamaz. Zira, olası kast hallerinde fail yalnızca meydana gelen sonuçtan sorumlu olabilir. Bu tür kast çeşidinde adam öldürmeye teşebbüs suçundan hüküm kurulması mümkün değildir. Mağdurdaki yaralar ise basit tıbbi müdahaleyi gerektirir seviyededir. Mahkememizin kabulüne göre, şüpheli…’in olası kast ile adam öldürme suçu açısından şüphelinin eylemi TCK’nın 170. maddesi kapsamında değerlendirilmelidir. Sonuç meydana geldiğinde şüpheli eylemi silahla tehdit kapsamında değerlendirilemez. Zira şüphelinin olayın diğer mağdurları açısından amaçladığı bir fiil biçimi yoktur.” Denilmek suretiyle sanıkların kasten yaralama, mala zarar verme, genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması ve 6136 sayılı Yasaya aykırılık suçlarından yargılamalarının yapılması için görevsizlik kararı verilerek dosyanın… Asliye Ceza Mahkemesine gönderilmesine karar verildiği,… Asliye Ceza Mahkemesi’nin 17.06.2013 tarihli ve 2013/104 Esas, 2013/191 sayılı kararı ile görevsizlik kararı verilerek, dosyanın mercii tayini için ilgili Yargıtay Dairesine gönderilmesine karar verildiği, Yargıtay 5. Ceza Dairesinin 25.092013 tarihli ve 2013/12923 esas, 2013/9215 karar sayılı ilamı ile “… Ağır Ceza Mahkemesinin 16.04.2013 gün ve 2013/100 Esas, 2013/146 karar sayılı görevsizlik kararının kaldırılmasına” karar verildiği, dosyanın… Ağır Ceza Mahkemesine gelmesi üzerine 2013/236 Esas numarasına kaydı yapılmak suretiyle yapılan yargılama sırasında, 31.01.2014 tarihli ara kararı ile “Mahkemenin Başkan …(92612), Üye … (120803) ve Üye…(151552) sicil numaralı Başkan ve Hâkimler tarafından verilen 2013/100 Esas, 2013/146 Karar sayılı görevsizlik kararında açıkça görüş beyan edildiği görüldüğünden, 5271 sayılı CMK’nın 23. maddesinin 1. fıkrasında düzenlenen bir karar veya hükme katılan hâkim yüksek görevli mahkemece bu hükme ilişkin olarak verilecek karar ya da hükme katılamaz şeklindeki hüküm nedeni ile” mahkeme başkan ve üyelerinin dosyadan çekindikleri, bu konuda bir karar verilmek üzere dosyanın CMK’nın 27/b-son cümlesi uyarınca gönderildiği… Ağır Ceza Mahkemesinin 12.02.2014 tarihli ve 2014/118 D.iş sayılı kararı ile “sadece görevsizlik kararı verilmesinin görüş beyan edildiği anlamına gelmediği, belirtilen sebeplerin dosyadan çekinme hususunda yeterli olmadığı” gerekçesi ile talebin reddine karar verildiği,… Ağır Ceza Mahkemesinin 12.02.2014 tarihli ve 2014/118 D.iş sayılı kararının bozulması istemiyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca kanun yararına bozma isteminde bulunulduğu anlaşılmaktadır.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun, “Yargılamaya katılamayacak hâkim” başlıklı 23. maddesinde; “(1) Bir karar veya hükme katılan hâkim, yüksek görevli mahkemece bu hükme ilişkin olarak verilecek karar veya hükme katılamaz. (2) Aynı işte soruşturma evresinde görev yapmış bulunan hâkim, kovuşturma evresinde görev yapamaz. (3) Yargılamanın yenilenmesi halinde, önceki yargılamada görev yapan hâkim, aynı işte görev alamaz.” “Hâkimin reddi sebepleri ve ret isteminde bulunabilecekler” başlıklı 24. maddesinde; “(1) Hâkimin davaya bakamayacağı hâllerde reddi istenebileceği gibi, tarafsızlığını şüpheye düşürecek diğer sebeplerden dolayı da reddi istenebilir. (2) Cumhuriyet savcısı; şüpheli, sanık veya bunların müdafii; katılan veya vekili, hâkimin reddi isteminde bulunabilirler. (3) Bunlardan herhangi biri istediği takdirde, karar veya hükme katılacak hâkimlerin isimleri kendisine bildirilir.”
… Ağır Ceza Mahkemesi’nce görevsizlik kararı verilirken, sanıkların yargılamalarının yapılacağı sevk maddelerin gösterilmesi sırasında kararda, sanıkların suçu işleyip işlemediği ile suçun nitelendirilmesi konusunda dosyanın esas olarak incelenmesi sonucunda oluşan bir görüş açıklaması bulunmadığından, önceden belirlenmiş bir kanaate ulaşıldığı kabul edilmemelidir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 141 ve 5271 sayılı CMK’nın 34. maddeleri uyarınca kararların gerekçeli yazılmasının zorunlu olması da dikkate alındığında hâkimin tarafsızlığını kaybettiğinden söz edilemez. Bu durumda… Ağır Ceza Mahkemesince çekinme talebinin reddine karar verilmesinde isabetsizlik görülmediğinden, kanun yararına bozma cihetine gidilmemiştir.
Yargıtay 10. Ceza Dairesi E: 2007/11735, K: 2007/14529
- Ceza Muhakemesi Kanunu 22. Madde
- Hâkimin Davaya Bakamayacağı Hâller
Karşılıksız çek keşide etmek suçundan sanık Kemalettin 3167 sayılı Kanun’un 16/1. maddesi uyarınca 2.520.000.000.-TL ağır cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Bakırköy 7. Asliye Ceza Mahkemesinin 10.05.2004 gün ve 2003/633 esas, 2004/423 karar sayılı hükmünün infazı aşamasında; Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan yargılamanın yenilenmesi talebinin kabule değer görülerek, delilerin toplanmasına karar verildikten sonra açılan duruşma aşamasında, hükümlünün delillerini sunması ve huzurda imza örneklerinin alınması için çıkarılan davetiye tebliğine karşın duruşmaya gelmemesi nedeniyle, yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine ilişkin aynı Mahkemenin 15.03.2007 tarihli ve 2003/633 esas, 2004/423 karar sayılı ek kararına yönelik itiraz üzerine, itirazın reddine ilişkin Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 20.04.2007 tarihli ve 2007/319 müteferrik sayılı kararı aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığı’nın Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 25.07.2007 gün ve 39760 sayılı kanun yararına bozma talebi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 16.08.2007 gün ve 2007/165201 sayılı tebliğnamesi ile dosya Dairemize gönderilmekle incelenip, gereği görüşülüp düşünüldü:
Kanun yararına bozma talebi ve tebliğnamede, “Hükümlü Kemalettin ‘in cezaevinde bulunduğu dönemde, kimlik bilgileriyle nüfus cüzdanı çıkartıp buna göre karşılıksız çek keşide eden şahsın tamamen farklı olduğu dosyadaki belgelerden ilk bakışta anlaşılmakla ve Kemalettin ‘e ait karşılaştırmaya esas hakim önünde yazdırılan yazı ve imza örnekleri bulunmasına rağmen, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 322. maddesi gereğince hükümlünün yargılamanın yenilenmesi yoluyla beraatına, sahte işlemleri gerçekleştirilen gerçek suçlunun araştırılması için Cumhuriyet Başsavcılığına ihbarda bulunulmasına karar verilmesi gerekirken, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilerek, Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin anılan kararının bozulması istenmiştir.
Dosya kapsamına göre; yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunan Bakırköy C. Savcılığınca, hükümlünün, suça konu çekin keşide ve ibraz tarihlerinde cezaevinde bulunduğuna ilişkin belgeler ve mevcut nüfus cüzdanı fotokopisi delil olarak sunulmuştur.
Mahkemece, yargılamanın yenilenmesi talebinin kabule değer olduğuna karar verilmesinden sonra, hükümlünün cezaevinde bulunduğu tarihler araştırılmış, muhatap banka şubesine sunulan nüfus cüzdanının verildiği nüfus müdürlüğünden nüfus cüzdanı kayıp ve değiştirme belgesi getirtilmiş, ayrıca, 5271 sayılı CMK’nın 22. maddesi uyarınca davadan çekilen hakim tarafından, hükümlünün günsüz hazır bulundurulması üzerine imza ve yazı örnekleri alınmıştır. Davadan çekilen hâkim tarafından yapılan bu işlemin, gecikmesinde sakınca bulunan durum nedeniyle yapılmış işlemlerden sayılması ve aynı zamanda bir savunma delili niteliğinde olması nedeniyle, aynı Kanun’un 30/3 ve 29/3. maddeleri uyarınca, tekrarlanması gerekmemektedir.
Dosya kapsamındaki imza örnekleri ile hükümlünün değişik kurumlara verdiği imza örnekleri getirtilerek imza incelemesi yapılması olanaklı iken ve mevcut delil durumu da göz önünde bulundurulduğunda, Mahkemece yazılı gerekçe ile yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine karar verilmesi yerinde olmayıp; hükümlünün imza ve yazı örnekleri ile birlikte suça konu çek üzerinde gerekli bilirkişi incelemesinin yaptırılması gerekmektedir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle itiraz merciinin kararı yasaya aykırı olup, kanun yararına bozma talebine dayanan ihbarnamede ileri sürülen düşünce yerinde görüldüğünden; Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 20.04.2007 tarihli ve 2007/319 müteferrik karar sayılı kararının 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca bozulmasına; aynı Kanun’un 309/4-a maddesi uyarınca, dosyanın müteakip işlemlerin yapılması için anılan mahkemeye gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı makamına tevdiine, 10.12.2007 tarihinde oy birliği ile karar verildi.