Ceza Muhakemesi Kanunu 14. Madde
Yabancı Ülkede İşlenen Suçlarda Yetki
- Yabancı ülkede işlenen ve kanun hükümleri uyarınca Türkiye’de soruşturulması ve kovuşturulması gereken suçlarda yetki, 13. maddenin birinci ve ikinci fıkralarına göre belirlenir.
- Bununla birlikte Cumhuriyet savcısının, şüphelinin veya sanığın istemi üzerine Yargıtay, suçun işlendiği yere daha yakın olan yer mahkemesine yetki verebilir.
- Bu gibi suçlarda şüpheli veya sanık Türkiye’de yakalanmamış, yerleşmemiş veya adresi yoksa yetkili mahkeme, Adalet Bakanının istemi ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının başvurusu üzerine Yargıtay tarafından belirlenir.
- Yabancı ülkelerde bulunup da diplomatik bağışıklıktan yararlanan Türk kamu görevlilerinin işledikleri suçlardan dolayı yetkili mahkeme Ankara mahkemesidir.
Ceza Muhakemesi Kanunu 14. Madde Gerekçesi
Maddede yabancı ülkede işlenen suçtan söz edildiğine göre bundan icra hareketi veya doğrudan neticesi Türkiye’de meydana gelmeyen fiiller anlaşılacaktır. Yurt dışında işlenen ve Türk Ceza Kanunu’nun 4, 5, 6, 7 ve 8. madde hükümleri gereğince, sanığa veya mağdura göre kişisellik veya adalet, gerçeklik ilkelerine göre Türkiye’de soruşturulması ve kovuşturulması gereken bu suçlarda sanığın Türkiye’de yakalandığı ve yakalanmamışsa Türkiye’deki yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir. Sanığın Türkiye’de yerleşim yeri yoksa Türkiye’de en son oturduğu yer mahkemesi yetkilidir.
Ancak yargılama hukuku gerekleri açısından yukarıdaki kurallara göre belirlenen mahkeme yerine, suçun işlendiği yabancı ülkeye coğrafi bakımdan daha yakın yer mahkemesinin yetkili kılınmasına Cumhuriyet başsavcısının veya sanığın istemi üzerine, Yargıtay tarafından karar verilebilir.
Maddenin üçüncü fıkrasına göre sanığın yabancı olması veya yurt dışında doğup yaşamış bir Türk olması gibi nedenlerle Türkiye’de yakalanamaması veya Türkiye’de yerleşim yeri veya en son oturduğu yer bulunmaması hâlinde yetkili mahkeme Adalet Bakanının istemi ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının başvurusu üzerine Yargıtay tarafından belirlenir.
Maddenin son fıkrasına göre ise, yabancı ülkelerde bulunup da 1961 tarihli Viyana Diplomatik İlişkiler Sözleşmesi gibi çok taraflı veya ikili sözleşmelere veya uluslararası hukukun karşılıklılık, örf ve âdet hukuku kurallarına göre bulundukları yerde diplomatik bağışıklıklardan yararlanmaları nedeniyle haklarında soruşturma yapılamayan Türk memurlarının kişisel suçları ile görev suçları Ankara mahkemesince kovuşturulur.
Yabancı ülkede bulunup da diplomatik bağışıklıktan yararlanan Türk memurlarının görevleri sebebiyle işledikleri suçlarından dolayı soruşturma ve kovuşturma; 2/12/1999 tarihli ve 4483 sayılı “Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun”a göre yapılacaktır. Yetkili soruşturma ve kovuşturma makamları da buna göre belirlenecektir. Örneğin, büyükelçiler hakkında ilgili bakan tarafından izin verildikten sonra, soruşturma yapma yetkisi, 4483 sayılı Kanunun 9. maddesinin (a) bendi uyarınca Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı veya Başsavcı vekiline ait olup, davaya bakmaya yetkili ve görevli mahkeme ise, aynı Kanunun 13. maddesi uyarınca Yargıtay’ın ilgili ceza dairesidir. Ancak, görevleri ve sıfatları sebebiyle özel soruşturma ve kovuşturma usullerine tâbi olanlara ilişkin kanun hükümleri ile suçun niteliği yönünden kanunlarda gösterilen soruşturma ve kovuşturma usullerine ilişkin hükümler saklıdır. Örneğin, suçun niteliği bakımından, 2845 sayılı Devlet Güvenlik Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun, 1402 sayılı Sıkıyönetim Kanunu, 3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu ve 4422 sayılı Çıkar Amaçlı Suç Örgütleriyle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlar bakımından, yetkili mahkeme, bu kanunlarda gösterilen soruşturma ve kovuşturma usullerine göre belirlenir.
- İlgili Makale:
- 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) Tam Metin:
ceza muhakemesi kanunu 14 madde cmk
Ceza Muhakemesi Kanunu 14. Madde Yabancı Ülkede İşlenen Suçlarda Yetki Emsal Kararlar
Yargıtay 5. Ceza Dairesi E:2020/6859, K:2021/559
- Ceza Muhakemesi Kanunu 14. Madde
- Yabancı Ülkede İşlenen Suçlarda Yetki
Basit yaralama suçundan sanık… Hakkında yapılan yargılama sonunda, mahkemenin görevsizliğine dair Kütahya 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 18/10/2019 tarihli ve 2019/219 esas, 2019/75 Değişik iş sayılı Kararının; Dosya kapsamına göre, Mahkemesince Türk vatandaşı olan sanığın Almanya ülkesinde, yine Türk vatandaşı olan eşi müştekiye karşı basit yaralama suçundan açılan kamu davası sonunda, suçun yurt dışında işlendiği ve sanığın Türkiye Cumhuriyeti dahilinde ikametinin bulunmaması, yakalanmamış olması, adresinin olmaması nedenleriyle yetkili Mahkemesinin Adalet Bakanlığının istemi üzerine Yargıtay tarafından belirlenmesi gerektiğinden bahisle görevsizlik kararı verilmiş ise de;
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun “Yabancı ülkede işlenen suçlarda yetki” başlıklı 14. maddesinde, “(1)Yabancı ülkede işlenen ve kanun hükümleri uyarınca Türkiye’de soruşturulması ve kovuşturulması gereken suçlarda yetki, 13. maddenin birinci ve ikinci fıkralarına göre belirlenir. (2) Bununla birlikte Cumhuriyet savcısının, şüphelinin veya sanığın istemi üzerine Yargıtay, suçun işlendiği yere daha yakın olan yer mahkemesine yetki verebilir. (3) Bu gibi suçlarda şüpheli veya sanık Türkiye’de yakalanmamış, yerleşmemiş veya adresi yoksa yetkili mahkeme, Adalet Bakanının istemi ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının başvurusu üzerine Yargıtay tarafından belirlenir. (4) Yabancı ülkelerde bulunup da diplomatik bağışıklıktan yararlanan Türk kamu görevlilerinin işledikleri suçlardan dolayı yetkili mahkeme Ankara mahkemesidir” şeklinde yer alan düzenlemeye nazaran, somut olayda, Türk Vatandaşı olan ancak Türkiye Cumhuriyeti Devletinde yerleşmeyen, anılan suç nedeniyle yakalanamayan ve dâhilde adresi de bulunmayıp Almanya Ülkesinde ikamet eden sanığın adı geçen ülke sınırları içinde yine Türk Vatandaşı olan eşine karşı işlediği iddia olunan basit yaralama suçundan yapılan yargılama sırasında, Mahkemesince yetkili mahkemenin belirlenmesi için dosyanın Adalet Bakanlığına gönderilmesini müteakip, yetkili mahkemenin adı geçen Bakanlığın istemi üzerine, Yargıtay tarafından belirlenmesini takiben, sonucuna göre bir karar verilmesi yerine, yazılı şekilde görevsizlik kararı verilmesinde,
5237 sayılı Kanunun “Vatandaş Tarafından İşlenen Suç” başlıklı 11. maddesinde yer alan, ” (1) Bir Türk vatandaşı, 13. maddede yazılı suçlar dışında, Türk kanunlarına göre aşağı sınırı bir yıldan az olmayan hapis cezasını gerektiren bir suçu yabancı ülkede işlediği ve kendisi Türkiye’de bulunduğu takdirde, bu suçtan dolayı yabancı ülkede hüküm verilmemiş olması ve Türkiye’de kovuşturulabilirliğin bulunması koşulu ile Türk kanunlarına göre cezalandırılır.
Kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname münderecatı yerinde görüldüğünden talebin kabulü ile Kütahya 6. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 18/10/2019 tarihli ve 2019/219 Esas, 2019/75 sayılı Kararın CMK’nın 309. maddesi uyarınca bozulmasına, bozma sebebine nazaran müteakip işlemlerin merciince yapılmasına, dosyanın mahalline gönderilmesi için Yargıtay C.Başsavcılığına tevdine 11/02/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Yargıtay 4. Ceza Dairesi E: 2014/35158, K: 2015/27194
- Ceza Muhakemesi Kanunu 14. Madde
- Yabancı Ülkede İşlenen Suçlarda Yetki
Suç örgütlerinin isimlerini kullanarak tehdit suçundan şüpheli … hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda, … Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 26/09/2013 tarihli iddianamenin, Asliye Ceza Mahkemesince, yurtdışında suç işleyen yabancı uyruklu şüphelinin Türkiye’de bulunmadığı, şüpheli hakkında yabancı ülkede hüküm verilip verilmediğinin araştırılmadığı ve yetkili mahkeme tespit edilmeksizin dava açıldığı gerekçesiyle iadesine karar verildiği, Cumhuriyet Başsavcılığının iade kararına itirazı üzerine, itirazı inceleyen … Ağır Ceza Mahkemesince itirazın reddine karar verildiği, kesin olan bu karara karşı kanun yararına bozma talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Tehdit suçundan yabancı uyruklu şüpheli hakkında düzenlenen iddianamenin, kovuşturma şartlarının gerçekleşmediği ve yetkisizlik gerekçesiyle iade edilmesi üzerine, bu karara karşı yapılan itirazın reddine dair merci kararının hukuka uygun olup olmadığına ilişkindir.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Yabancı tarafından işlenen suç başlıklı” 12. maddesinde;
1) Bir yabancı, 13. maddede yazılı suçlar dışında, Türk kanunlarına göre aşağı sınırı en az bir yıl hapis cezasını gerektiren bir suçu yabancı ülkede Türkiye’nin zararına işlediği ve kendisi Türkiye’de bulunduğu takdirde, Türk kanunlarına göre cezalandırılır. Yargılama yapılması … Bakanının istemine bağlıdır.
2) Yukarıdaki fıkrada belirtilen suçun bir Türk vatandaşının veya Türk kanunlarına göre kurulmuş özel hukuk tüzel kişisinin zararına işlenmesi ve failin Türkiye’de bulunması halinde, bu suçtan dolayı yabancı ülkede hüküm verilmemiş olması koşulu ile suçtan zarar görenin şikâyeti üzerine fail, Türk kanunlarına göre cezalandırılır.” hükümlerine yer verilmiştir.
Buna göre yurtdışında Türk vatandaşının aleyhine 13. maddede yazılı suçlar dışında suç işleyen yabancı uyruklu şüpheli hakkında kovuşturma yapılabilmesi için aşağıdaki şartların gerçekleşmesi gerekir:
a) Suçun, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin egemenlik sahası dışında işlenmiş olması
b) Türk vatandaşı olmayan bir kimse, yani yabancı tarafından işlenmiş olması,
c) Yurt dışında işlenen suçun, “Türk kanunlarına göre aşağı sınırı en az bir yıl hapis cezasını gerektiren bir suç” olması,
d) Yabancı ülkede işlenen suçun “bir Türk vatandaşının veya Türk Kanunlarına göre kurulmuş özel hukuk tüzel kişisinin zararına” işlenmesi,
e) Failin Türkiye’de bulunması,
f) İşlenen suçtan dolayı yabancı ülkede hüküm verilmemiş olması” gerekir.
Bütün bu şartların gerçekleşmesi halinde, suçtan zarar görenin şikâyeti üzerine Türkiye’de yargılama yapılabilecektir.
İnceleme konusu somut olayda; müştekinin alacağını tahsil amacıyla Kiev/Ukrayna’da bulunduğu sırada şüpheli tarafından suç örgütlerinin adı kullanılmak suretiyle ve birlikte tehdit edildiği iddiasıyla şikayetçi olması üzerine, şüpheli …’un değişik tarihlerde yurda giriş ve çıkış yaptığı, son olarak 03.07.2013 tarihinde.. Havalimanını kullanarak yurtdışına çıktığının belirlenmesi üzerine, savunması alınamadığı için hakkında yakalama kararı çıkarıldıktan sonra kamu davası açıldığı görülmektedir.
Ancak TCK’nın 12/2. maddesinde açıkça düzenlendiği üzere, 13. maddede yazılı suçlar dışında, Türk kanunlarına göre aşağı sınırı en az bir yıl hapis cezasını gerektiren bir suçu yabancı ülkede, Türk vatandaşı aleyhine işleyen yabancı uyruklu şahsın yargılanabilmesi için, failin Türkiye’de bulunması ve bu suçtan dolayı yabancı ülkede hüküm verilmemiş olması gerekmektedir. Bu hususlar kovuşturma şartı olduğundan bu şart gerçekleşmeden kamu davası açılmamalıdır. Öte yandan, yabancı ülkede işlenen suçlarda yetkiyi düzenleyen CMK’nın 14/1, göndermesiyle 13/1-2 maddesine göre yetkili mahkemenin sanığın yakalandığı yer, yakalanmamışsa yerleşim yeri, bu şekilde yerleşim yeri yoksa en son adresinin bulunduğu yer olduğu belirtilmiş, yetkinin belirlenememesi halinde ise, CMK’nın 14/3. maddesi uyarınca yetkili mahkemenin Yargıtay tarafından belirleneceği düzenlenmiştir.
Somut olayda iddianamede şüphelinin adresinin …/… olarak gösterildiği, Türkiye’de adresinin olup olmadığının araştırılmadığı görülmektedir. Sonuç olarak, yurtdışında suç işleyen şüphelinin dava açıldığı dönem itibariyle Türkiye’de olmadığı, hakkında bu suçtan dolayı yabancı ülkede hüküm verilip verilmediğinin araştırılmadığı ve yetki konusunda CMK’nın 14. maddesinin değerlendirilmediği belirlendiğinden, İddianamenin kovuşturma şartının oluşmadığı gerekçesiyle iadesi kararının hukuka uygun olması karşısında, kanun yararına bozma isteminin reddine karar verilmiştir.
Yargıtay 5. Ceza Dairesi E: 2014/4078, K: 2014/5200
- Ceza Muhakemesi Kanunu 14. Madde
- Yabancı Ülkede İşlenen Suçlarda Yetki
Dosya içeriğine göre, maktulün Suriye topraklarında ateşli silahla yaralandığı hususunda bir tereddüt bulunmadığı, icraî hareketlerin bu ülke sınırları içerisinde tamamlandığı, ölüm olayının Türkiye’de gerçekleşmiş olmasının suçun Türkiye’de işlenmiş olduğu anlamına gelmeyeceği, önemli olan aradaki nedensellik bağının kopmamış olması veya failin yaptığı hareketin dışında kalan etkenlerin ölümün oluşmasında etkili olmaması olduğu, dosyaya bu yönde yansıyan bir bilgi ve belge bulunmadığı nazara alındığında suç yerinin Türkiye olmadığı, eylemin icraî hareketlerin tamamlandığı Suriye topraklarında gerçekleştiğinin kabul edilmesi gerekeceği, kaldı ki eylemin Türkiye’de gerçekleştiğinin kabul edilmesi halinde dahi, aşağıda açıklanacağı üzere CMK’nın 14. maddesinin olayda uygulama yerinin yine bulunmadığı, Bu tespitten sonra, yabancı kişinin, yabancıya karşı, yabancı bir ülkede işlemiş olduğu suçtan dolayı Türkiye’de soruşturma ve kovuşturma yapılıp yapılamayacağı hususunun irdelenmesi gerektiği,
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “yer bakımından uygulama” başlıklı 8. maddesinde yer alan, “Türkiye’de işlenen suçlar hakkında Türk kanunları uygulanır.
a) Türk kara ve hava sahaları ile Türk karasularında,
b) Açık denizde ve bunun üzerindeki hava sahasında, Türk deniz ve hava araçlarında veya bu araçlarla,
c) Türk deniz ve hava savaş araçlarında veya bu araçlarla,
d) Türkiye’nin kıt’a sahanlığında veya münhasır ekonomik bölgesinde tesis
edilmiş sabit platformlarda veya bunlara karşı, işlendiğinde Türkiye’de işlenmiş sayılır.”
Aynı Kanunun “yabancı tarafından işlenen suç” başlıklı 12. maddesinde yer alan, “(1) Bir yabancı, 13. maddede yazılı suçlar dışında, Türk kanunlarına göre aşağı sınırı en az bir yıl hapis cezasını gerektiren bir suçu yabancı ülkede Türkiye’nin zararına işlediği ve kendisi Türkiye’de bulunduğu takdirde, Türk kanunlarına göre cezalandırılır. Yargılama yapılması Adalet Bakanının istemine bağlıdır.
(2) Yukarıdaki fıkrada belirtilen suçun bir Türk vatandaşının veya Türk kanunlarına göre kurulmuş özel hukuk tüzel kişisinin zararına işlenmesi ve failin Türkiye’de bulunması hâlinde, bu suçtan dolayı yabancı ülkede hüküm verilmemiş olması koşulu ile suçtan zarar görenin şikâyeti üzerine fail, Türk kanunlarına göre cezalandırılır.
(3) Mağdur yabancı ise, aşağıdaki koşulların varlığı hâlinde fail, Adalet Bakanının istemi ile yargılanır:
a) Suçun, Türk Kanunlarına göre aşağı sınırı üç yıldan az olmayan hapis cezasını gerektirmesi,
b) Suçluların geri verilmesi anlaşmasının bulunmaması veya geri verilme isteminin suçun işlendiği ülkenin veya failin uyruğunda bulunduğu devletin hükümeti tarafından kabul edilmemiş olması,
(4) Birinci fıkra kapsamına giren suçtan dolayı yabancı mahkemece mahkûm edilen veya herhangi bir nedenle davası veya cezası düşen veya beraat eden yahut suçu kovuşturulabilir olmaktan çıkan yabancı hakkında Adalet Bakanının istemi üzerine Türkiye’de yeniden yargılama yapılır.”
Anılan Kanunun “diğer suçlar” başlıklı 13. maddesinde yer alan, “(1) Aşağıdaki suçların, vatandaş veya yabancı tarafından, yabancı ülkede işlenmesi hâlinde, Türk kanunları uygulanır;
a) İkinci Kitap, Birinci Kısım altında yer alan suçlar,
b) İkinci Kitap, Dördüncü Kısım altındaki Üçüncü, Dördüncü, Beşinci, Altıncı, Yedinci ve Sekizinci Bölümlerde yer alan suçlar,
c) İşkence (madde 94, 95),
d) Çevrenin kasten kirletilmesi (madde 181),
e) Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti (madde 188), uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma (madde 190),f) Parada sahtecilik (madde 197), para ve kıymetli damgaları imale yarayan araçların üretimi ve ticareti (madde 200), mühürde sahtecilik (madde 202),
g) Fuhuş (madde 227),
h) (Mülga bent: 26/06/2009-5918 S.K./l.mad),
i) Deniz, demiryolu veya havayolu ulaşım araçlarının kaçırılması veya alıkonulması (madde 223, fıkra 2, 3) ya da bu araçlara karşı işlenen zarar verme (madde 152) suçları,
(2) (Ek fıkra: 29/06/2005-5377 S.K./3.mad) İkinci Kitap, Dördüncü Kısım altındaki Üçüncü, Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümlerde yer alanlar hariç; birinci fıkra kapsamına giren suçlardan dolayı Türkiye’de yargılama yapılması, Adalet Bakanının talebine bağlıdır.
(3) Birinci fıkranın (a) ve (b) bentlerinde yazılı suçlar dolayısıyla yabancı bir ülkede mahkûmiyet veya beraat kararı verilmiş olsa bile, Adalet Bakanının talebi üzerine Türkiye’de yargılama yapılır.”
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun “yetkili mahkeme” başlıklı 12. maddesinde yer alan,
(1) Suçun işlendiği yer belli değilse, şüpheli veya sanığın yakalandığı yer, yakalanmamışsa yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir.
(2) Şüpheli veya sanığın Türkiye’de yerleşim yeri yoksa Türkiye’de en son adresinin bulunduğu yer mahkemesi yetkilidir.
(3) Mahkemenin bu suretle de belirlenmesi olanağı yoksa, ilk usul işleminin yapıldığı yer mahkemesi yetkilidir.”
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun “yabancı ülkede işlenen suçlarda yetki” başlıklı 14. maddesinde yer alan,
“(1) Yabancı ülkede işlenen ve kanun hükümleri uyarınca Türkiye’de soruşturulması ve kovuşturulması gereken suçlarda yetki, 13. maddenin birinci ve ikinci fıkralarına göre belirlenir.
(2) Bununla birlikte Cumhuriyet savcısının, şüphelinin veya sanığın istemi üzerine Yargıtay, suçun işlendiği yere daha yakın olan yer mahkemesine yetki verebilir.
(3) Bu gibi suçlarda şüpheli veya sanık Türkiye’de yakalanmamış, yerleşmemiş veya adresi yoksa yetkili mahkeme, Adalet Bakanının istemi ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının başvurusu üzerine Yargıtay tarafından belirlenir.
(4) Yabancı ülkelerde bulunup da diplomatik bağışıklıktan yararlanan Türk kamu görevlilerinin işledikleri suçlardan dolayı yetkili mahkeme Ankara mahkemesidir.”
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun “Cumhuriyet savcısının görev ve yetkileri” başlıklı 161/7. maddesinde yer alan, “Yetkisizlik kararı ile gelen bir soruşturmada Cumhuriyet savcısı, kendisinin de yetkisiz olduğu kanaatine varırsa yetkisizlik kararı verir ve yetkili savcılığın belirlenmesi için soruşturma dosyasını, yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesine en yakın ağır ceza mahkemesine gönderir. Mahkemece bu konuda verilen karar kesindir.” Biçimindeki düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde;
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 8. maddesine göre, Türk Kanunlarının uygulanabilmesi için ana kuralın suçun Türkiye’de işlenmiş olması veya işlenmiş sayılmasının gerektiği (mülkilik-ülkesellik sistemi), TCK ‘nın12. maddesinin uygulanabilmesi için;
a) Suçun yurt dışında, yani Türkiye Cumhuriyeti Devletinin egemenlik sahası dışında işlenmiş olması,
b) Suçun Yabancı bir kimse tarafından işlenmiş olması,
c) Suçun Türk Kanunlarına göre aşağı sınırının en az bir yıl hapis cezasını gerektirmesi,
d) Suçun Türkiye’nin zararına suç işlenmesi gerekir. Ancak, bu suçun TCK’nın 13. maddesinde sayılan suçlardan olmaması gerekir.
e) Failin Türkiye’de bulunması, gerektiği,
İkinci fıkrada ise, suçun Türkiye Cumhuriyeti vatandaşına veya özel hukuk tüzel kişisinin zararına işlenmesi halinde, ilk fıkradan farklı olarak bu suçtan dolayı yabancı ülkede hüküm verilmemiş olması koşulu ile suçtan zarar görenin şikâyeti üzerine failin Türk kanunlarına göre cezalandırılacağı,
Üçüncü fıkrasına göre, eğer Mağdur yabancı ise, bu kez suçun alt sınırının üç yıldan az olmayan hapis cezasını gerektirmesi ve suçun işlendiği Devlet ile Türkiye arasında suçluların geri verilmesi anlaşmasının bulunmaması veya geri verilme isteğinin kabul edilmemesi şartının gerçekleşmesi gerekeceği, TCK’nın 13. maddesinin uygulanabilmesi için;
Maddede tahdidi olarak sayılan suçların yabancı ülkede işlenmesi durumunda failin Türk vatandaşı veya yabancı olmasına bakılmaksızın Türkiye’de Türk Kanunlarına göre yargılama yapılabileceğinin hüküm altına alındığı, buna göre, ister Türk vatandaşı, ister yabancı olsun evrensellik ilkesi gereği yabancı bir ülkede insanlığa, çevreye veya toplumun güvenliğine yönelik işlenmiş bu katalog suçlar hakkında Türk Kanunlarının uygulanacağının hüküm altına alındığı, maddede belirtilen suçların tahdidi olduğu ve yorum yolu ile başka suçların eklenmesinin mümkün bulunmadığı,
CMK’nın 14. maddesinin uygulanma koşulu bakımından ise, Kanun hükümleri uyarınca Türkiye’de soruşturulması ve kovuşturulması gereken bir suç olup olmadığının tespit edilmesinin önem arz ettiği, aksi durumda yabancı bir ülkede işlenen ve Türk Kanunlarının uygulanma imkanı bulunmayan bir olay hakkında yapılması gereken işlemin, işlenen suçun cezasız kalmamasını temin etmek bakımından, evrakın Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü aracılığıyla ilgili ülkesine gönderilerek suçun ihbar edilmesinde ibaret olacağı, bu aşamada bu işlemlerin hangi Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yerine getirileceğine ilişkin sorunun ise, 5271 saydı Ceza Muhakemesi Kanununun 12 ve 13. maddeleri hükümleri nazara alınarak, 161/7. maddesi uyarınca Ağır Ceza Mahkemesince çözümlenmesi gerekeceği, zira 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 14. maddesi gereğince yetkili mahkemenin Yargıtay tarafından belirlenebilmesi için kovuşturma aşamasına gelmiş bir işlem bulunması ve bu maddenin uygulanabilmesi için gereken ön koşul olan kanun hükümleri uyarınca Türkiye’de soruşturulması ve kovuşturulması gereken bir suçun bulunması gerektiği,
Somut olayda dikkat edilmesi gereken en önemli noktanın şüphelinin Türkiye’de bulunmaması olduğu, şayet şüphelinin Türkiye’de bulunması halinde TCK’nın 12/3. maddesinin devreye gireceği, ancak bu durumda soruşturma yapılabilmesi için anılan maddenin (b) bendi gereğince “Suçluların geri verilmesi anlaşmasının bulunmaması veya geri verilme isteminin suçun işlendiği ülkenin veya failin uyruğunda bulunduğu devletin hükümeti tarafından kabul edilmemiş olması” şartının gerçekleşmesi gerektiği, yine suçun Türkiye’de işlendiğinin kabulü halinde dahi, yabancı bir kişinin, yabancı bir kişiye karşı Türkiye’de işlemiş olduğu bir suçtan bahsedileceği ve bu durumda da CMK’nın 14. maddesine göre değil, 12 ve 13. maddeleri uyarınca yetki sorununun aynı Kanunun 161/7. maddesi gereğince ağır ceza mahkemesince çözümlenmesi gerekeceği,
Sonuç itibarıyla tüm bu anlatımlar karşısında, somut olayda yabancı bir kişinin, yabancı bir kişiye karşı, yabancı bir ülkede işlemiş olduğu, TCK 13. maddede yazılı suçlar dışında kalan kasten adam öldürme suçundan dolayı Türk mahkemelerinin görev ve yetkisi bulunmadığından, olayla ilgili olarak kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildikten sonra, evrakın Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü aracılığıyla ilgili ülkesine gönderilerek suçun ihbar edilmesini temin bakımından, gerekli adli işlemlerin yapılabilmesi için yetkili Cumhuriyet Başsavcılığının 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 12 ve 13. maddeleri nazara alınmak suretiyle aynı Kanunun 161/7. maddesi uyarınca İskenderun 2. Ağır Ceza Mahkemesince belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 04/02/2014 gün ve 94660652-105-31-0500-2014-2754/8329 sayılı kanun yararına bozmaya atfen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından tebliğname ve Yüksek Birinci Ceza Dairesinin görevsizlik kararı ile Daireye ihbar ve dava evrakı ile birlikte tevdii kılınmakla gereği düşünüldü:
Kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname münderecatı yerinde görüldüğünden talebin kabulü ile İskenderun 2. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 15/07/2013 gün ve 2013/571 Değişik İş sayılı kararın CMK’nın 309. maddesi uyarınca bozulmasına, bozma sebebine nazaran müteakip işlemlerin merciince yapılmasına, dosyanın mahalline gönderilmesi için Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 08/05/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.