Ceza Muhakemesi Kanunu 131. Madde
Elkonulan Eşyanın İadesi
- Şüpheliye, sanığa veya üçüncü kişilere ait elkonulmuş eşyanın, soruşturma ve kovuşturma bakımından muhafazasına gerek kalmaması veya müsadereye tabi tutulmayacağının anlaşılması halinde, re’sen veya istem üzerine geri verilmesine Cumhuriyet savcısı, hakim veya mahkeme tarafından karar verilir. İstemin reddi kararlarına itiraz edilebilir.
- 128. madde hükümlerine göre elkonulan eşya veya diğer malvarlığı değerleri, suçtan zarar gören mağdura ait olması ve bunlara delil olarak artık ihtiyaç bulunmaması halinde, sahibine iade edilir.
Ceza Muhakemesi Kanunu 131. Madde Gerekçesi
Suç nedeniyle alınmış olan eşyanın geri verilmesi uygulamada sıkıntılara yol açtığından, madde, konuyu yeniden düzenlemiş ve 1412 sayılı Kanunun 103. maddesinde yer alan düzenlemenin yetersizliğini gidermiştir. 1412 sayılı Kanunun 103. maddesinde sadece mağdura yer verilmiş, sanıktan ve üçüncü kişilerden söz edilmemiştir. Oysa, örneğin sanıktan alınıp da müsaderesine karar verilmeyeceği anlaşılan veya delil olarak bulundurulmasına gerek duyulmayan eşyanın da, mülkiyet hakkına duyulan saygı gereği geri verilmesi mümkün olmalıdır. Bu sorun, özellikle cürüm eşyasını satın alma suçu münasebetiyle kuyumculardan alınan “emsal altın”ın, soruşturma için bir önemi kalmadığı hallerde de adliyenin eli altında bulundurulmaya devam edilmesiyle mülkiyet hakkının ihlâline yol açan bir nitelik kazanmıştır.
Alınmış olan şeylerin soruşturma veya kovuşturma yönünden muhafazasına gerek kalmadığı merciince görüldüğünde, bunların re’sen veya istem üzerine geri verilmesine karar verilecektir. İstemin reddi hâlinde karara karşı itiraz yoluna gidilebilecektir. İlgililer, eşyanın geri verilmesi için hukuk davası da açabileceklerdir.
- İlgili Makale:
- 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) Tam Metin:
Ceza Muhakemesi Kanunu 131. Madde Elkonulan Eşyanın İadesi Emsal Kararlar
Yargıtay 7. Ceza Dairesi E:2013/23612, K:2014/8826
- Ceza Muhakemesi Kanunu 131. Madde
- Elkonulan Eşyanın İadesi
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 128/1-b maddesinde, soruşturma veya kovuşturma konusu suçun işlendiğine ve bu suçlardan elde edildiğine dair kuvvetli şüphe sebebi bulunan hallerde, şüpheli veya sanığa ait olan ulaşım aracına el konulabileceğinin belirtildiği ve aidiyet kavramı ise mülkiyet ile ilgili olduğu halde, 1.Asliye Ceza Mahkemesinin 2013/411 esas sayılı dosyasından yürütülen yargılamanın kovuşturma aşamasında hakkında aracına el konulma kararı verilen araç sahibinin sanık olmadığı gözetilmeden, araca el konulmasına yönelik kararın kaldırılması isteminin reddine ilişkin karara yapılan itirazın kabulü yerine yasal gerekçe gösterilmeksizin reddine karar verilmesinde,
Soruşturma aşamasında, Cumhuriyet Başsavcılığının araca ilişkin el koyma talep tarihi 07.04.2013 olduğu halde, 4.Sulh Ceza Mahkemesinin anılan el konulmasının onaylanması karar tarihinin, kararda 05.04.2013 olarak gösterilmesinde,
Kabule göre, 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’nun 10/1.maddesinde, bu Kanunda tanımlanan suçların işlenmesinde kullanılan taşıtlara, Ceza Muhakemesi Kanununun 128. maddesinin dördüncü fıkrası hükmüne göre el konulur, hükmünün düzenlendiği, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 128/4.maddesindeki kara, deniz ve hava ulaşım araçları hakkında verilen el koyma kararı, bu araçların kayıtlı bulunduğu sicile şerh verilmek suretiyle icra olunur, hükmü karşısında araca el koyma kararının icrasının aracın kayıtlı bulunduğu sicile şerh verilme suretiyle olduğu belirtildiği halde aracın talep edene teslim edilmemesinde ve araçla ilgili araçla ilgili el koyma kararı sonrası taleple ilgili olarak aynı Kanun’un 131/5.maddesindeki, el konulan eşya, soruşturma evresinde Cumhuriyet Başsavcılığı, kovuşturma evresinde mahkeme tarafından, bakım ve gözetimiyle ilgili tedbirleri almak ve istendiğinde derhal iade edilmek koşuluyla, muhafaza edilmek üzere, şüpheliye, sanığa veya diğer bir kişiye teslim edilebilir. Bu bırakma, teminat gösterilmesi koşuluna da bağlanabilir, hükmüne aykırı olarak aracın sahibine teslim edilmeme gerekçesinin kararda gösterilmemesinde isabet görülmemiş ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozmaya atfen ihbar olunmuş bulunmakla Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü;
El koyma kararına yapılan itiraz üzerine mercii tarafından verilen kararın içeriği ve niteliği itibariyle bu karara karşı kanun yararına bozma yoluna gidilemeyeceğinden isteminin reddine, 03.04.2014 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
Yargıtay 5. Ceza Dairesi E:2020/3431, K:2020/12762
- Ceza Muhakemesi Kanunu 131. Madde
- Elkonulan Eşyanın İadesi
Silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan şüpheli … hakkında yürütülen soruşturma sırasında şüphelinin taşınmazlarına, bankalarda bulunan hesaplarına ve adına kayıtlı araçlarına el konulmasına dair… Sulh Ceza Hâkimliğinin 29/07/2016 tarihli ve 2016/3892 değişik iş sayılı kararını müteakip, silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan sanığın mahkûmiyetine dair 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 20/10/2017 tarihli ve 2017/20 esas, 2017/215 sayılı kararının l .Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesinin 14/12/2017 tarihli kararı ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilerek kesinleşmesini müteakip, hükümlünün el koyma kararının kaldırılması talebi hakkında, tedbirin soruşturma aşamasında konulduğu ve mahkemenin yetkili olmadığı gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına dair 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 02/10/2018 tarihli ve 2017/20 esas, 2017/215 sayılı ek Kararının; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun, ”Eşya veya kazancın muhafaza altına alınması ve bunlara elkonulması” kenar başlıklı 123. maddesinde yer alan; ”(1) İspat aracı olarak yararlı görülen ya da eşya veya kazanç müsaderesinin konusunu oluşturan malvarlığı değerleri, muhafaza altına alınır. (2) Yanında bulunduran kişinin rızasıyla teslim etmediği bu tür eşyaya elkonulabilir.” şeklindeki,
Anılan Kanunun ”Elkonulan eşyanın iadesi” kenar başlıklı 131. maddesinde yer alan; ”(1) Şüpheliye, sanığa veya üçüncü kişilere ait elkonulmuş eşyanın, soruşturma ve kovuşturma bakımından muhafazasına gerek kalmaması veya müsadereye tabi tutulmayacağının anlaşılması halinde, re’sen veya istem üzerine geri verilmesine Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkeme tarafından karar verilir. İstemin reddi kararlarına itiraz edilebilir. (2) 128. madde hükümlerine göre elkonulan eşya veya diğer malvarlığı değerleri, suçtan zarar gören mağdura ait olması ve bunlara delil olarak artık ihtiyaç bulunmaması halinde, sahibine iade edilir.” şeklindeki düzenlemeler nazara alındığında,
Dosya kapsamına göre, şüpheliye, sanığa veya üçüncü kişilere ait elkonulmuş eşya, soruşturma ve kovuşturma bakımından muhafazasına gerek kalmaması veya müsadereye tâbi tutulmayacağının anlaşılması durumunda, resen ya da talep üzerine geri verilebileceği, bu durumda yetkili makamın soruşturma evresinde hâkim, kovuşturma evresinde mahkeme olduğu, somut olayda şüpheli hakkında yürütülen soruşturma sırasında şüphelinin taşınmazlarına, bankalarda bulunan hesaplarına ve adına kayıtlı araçlarına el konulmasına karar verildiği, ancak yapılan yargılama neticesinde bu konuda bir karar verilmediği anlaşılmakla, sanığın talebinin yargılamasının yapıldığı mahkeme tarafından değerlendirilerek esas hakkında bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 06/11/2019 gün ve 94660652-105-22-16471-2018-Kyb sayılı Kanun yararına bozmaya atfen Yargıtay C.Başsavcılığından tebliğname ve Yargıtay 6. ve 16. Ceza Dairelerinin görevsizlik kararları ile Daireye ihbar ve dava evrakı ile birlikte gönderilmekle gereği düşünüldü:
Kanun yararına bozma olağanüstü yasa yolunun koşullarının ve sonuçlarının 5271 sayılı CMK’nın 309 ve 310. maddelerinde düzenlendiği, hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen ve başka bir yolla çözümü mümkün olmayan karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıkların kanun yararına bozma yoluyla giderilebileceği, olağan kanun yoluyla halli mümkün olan hukuka aykırılıklarda kanun yararına bozma yasa yoluna gidilemeyeceği nazara alındığında, somut olayda; kanun yararına bozma konusu yapılan 2. Ağır Ceza Mahkemesi kararı ile bu karardan sonra 2. Sulh Ceza Hakimliğince verilen Kararların mahiyetlerine nazaran görevsizlik kararları niteliğinde olduğu, bu itibarla meydana gelen olumsuz görev uyuşmazlığının CMK’nın 4/2. maddesi uyarınca ortak yüksek görevli mahkeme olan…l Bölge Adliye Mahkemesinin ilgili Ceza Dairesi tarafından çözümlenmesi gerektiği ve bu aşamada kanun yararına bozma yasa yoluna gelinemeyeceği anlaşıldığından, 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 02/10/2018 tarihli, 2017/20 esas ve 2017/215 sayılı ek Kararına yönelik kanun yararına bozma isteminin reddine, dosyanın mahalline gönderilmesi için Yargıtay C.Başsavcılığına tevdine 15/10/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2015/1481, K:2015/13866
- Ceza Muhakemesi Kanunu 131. Madde
- Elkonulan Eşyanın İadesi
Davacı vekilinin 03.02.2014 havale tarihli dilekçesi ile müvekkili olan davacının uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçundan gözaltına alındığını, davacı hakkında Van 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 31.05.2011 tarih, 2010/424 Esas – 2011/195 sayılı ilamı ile beraat kararı verildiğini, beraat kararının temyiz üzerine Yargıtay 10. Ceza Dairesince 02.12.2013 tarihinde onanmak suretiyle kesinleştiğini belirterek 10.000 TL maddi, 50.000 TL manevi tazminat talebinde bulunduğu, yapılan yargılama sonunda anılan ilamın incelenmesinde davacının Van 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2010/424 Esas – 2011/195 Karar sayılı ceza dava dosyasında sanık sıfatının bulunmadığı, davacının yargılama aşamasında tanık sıfatıyla dinlendiği, herhangi bir gözaltı ve tutukluluğunun bulunmadığından bahisle mahkemece tazminat talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır. Dairemizce temyiz incelemesi sırasında Uyap sistemi üzerinden bahse konu Van 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2010/424 Esas – 2011/195 Karar sayılı ceza dava dosyasının incelenmesinde; davacı (şüpheli) Cengiz Uluç ve diğer birkaç şahıs hakkında 01.08.2010 günü uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçundan Van Cumhuriyet Başsavcılığının 2010/8477 sayılı dosyası üzerinden soruşturma başlatıldığı, 03.08.2010 tarihinde savcılığa sevk edilen davacının (şüphelinin) savcılıkça müdafi huzurunda ifadesi alınarak serbest bırakıldığı ve 13.10.2010 tarihinde davacı (şüpheli) hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, yine dairemizce www.ptt.gov.tr internet adresi üzerinden yapılan incelemede; kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın davacının (şüphelinin) müdafine 23.10.2010 tarihinde tebliğ edildiği, anılan karara karşı herhangi bir itirazda bulunulmadığı, bu suretle kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın CMK’nın 173 vd. maddeleri gereğince 08.11.2010 tarihinde kesinleştiğinin kabulünün gerekeceği, 09.11.2010 tarihinde de Van Cumhuriyet Başsavcılığınca davacının (şüphelinin) elkonulan eşyalarının iadesi için Emanet Memurluğuna müzekkere yazıldığı, 5271 sayılı CMK’nın 142/1. maddesine göre koruma tedbirleri nedeniyle tazminat istemlerinin herhalde hükmün kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde dava konusu edilebileceği, tazminat davasının 03.02.2014 tarihinde açıldığının anlaşılması karşısında, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kesinleşme tarihini izleyen 1 yıl içinde açılmadığı gözetilerek davanın bu nedenle reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde reddine karar verilmesi, gerekçesi itibariyle yanlış, sonucu itibariyle doğru kabul edilmekle,
Yapılan incelemeye, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre davacı vekilinin davanın reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğuna ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle hükmün, isteme uygun olarak onanmasına, 28.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.