Ceza Muhakemesi Kanunu 12. Madde
Yetkili Mahkeme
- Davaya bakmak yetkisi, suçun işlendiği yer mahkemesine aittir.
- Teşebbüste son icra hareketinin yapıldığı, kesintisiz suçlarda kesintinin gerçekleştiği ve zincirleme suçlarda son suçun işlendiği yer mahkemesi yetkilidir.
- Suç, ülkede yayımlanan bir basılı eserle işlenmişse yetki, eserin yayım merkezi olan yer mahkemesine aittir. Ancak, aynı eserin birden çok yerde basılması durumunda suç, eserin yayım merkezi dışındaki baskısında meydana gelmişse, bu suç için eserin basıldığı yer mahkemesi de yetkilidir.
- Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olan hakaret suçunda eser, mağdurun yerleşim yerinde veya oturduğu yerde dağıtılmışsa, o yer mahkemesi de yetkilidir. Mağdur, suçun işlendiği yer dışında tutuklu veya hükümlü bulunuyorsa, o yer mahkemesi de yetkilidir.
- Görsel veya işitsel yayınlarda da bu maddenin üçüncü fıkrası hükmü uygulanır. Görsel ve işitsel yayın, mağdurun yerleşim yerinde ve oturduğu yerde işitilmiş veya görülmüşse o yer mahkemesi de yetkilidir.
- (Ek:8/7/2021-7331/10 md.) Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının ya da banka veya kredi kartlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenen suçlarda mağdurun yerleşim yeri mahkemeleri de yetkilidir.
Ceza Muhakemesi Kanunu 12. Madde Gerekçesi
Madde, sadece yer bakımından yetki konusunu düzenlemektedir. Esasta Cumhuriyet savcısı, yer bakımından yetkili mahkeme önünde dava açmak zorundadır. Bu hususta hata varsa, mahkeme bunu araştırır. Madde yargılamanın engelsiz, kesintisiz olarak yürütülmesini sağlamak için düzenlenmiştir. Tasarı, derece tahsis yetkisini kabul eden İtalyan Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunundan bu konuda esinlenmiş ve yetkili mahkemeleri sırasıyla belirlemiştir: Suçun işlenmesinden en çok ilgilenen, delillerin bulunması ve kolaylıkla toplanabilmesi yönünden kuşkusuz önemli olan yer, suçun işlendiği yerdir. Ayrıca önemli suçlarda, suçun işlendiği yerde kamuoyunun duyarlılığı daha fazladır. Bunun için, suçun işlendiği yer mahkemesi yetkili sayılmış ve yetkide ana kural, maddenin birinci fıkrasında belirtilmiştir.
Maddenin ikinci fıkrasında, teşebbüs hâlinde kalan suçlarla, mütemadi ve müteselsil suçlarda yetki kuralı düzenlenmiştir.
Üçüncü fıkrada ise, suçun, ülkede yayımlanan basılı bir eserin içeriğinde yer aldığı hâllerde, basılı eserin yayın merkezi olan yer mahkemesinin yetkili bulunduğu hükme bağlanmaktadır. Ancak, uygulamada eserin birden çok yerde basıldığı ve bu baskılarda da içerik farklılığı olduğu, bazı durumlarda ise yayın merkezindeki basıda suç unsuru bulunmayan bir basılı eserin, başka yerdeki basısında suç unsuru taşıdığı görülmektedir. Bu itibarla, basın davalarının en kısa sürede sonuçlandırılmasını sağlamak üzere yetkili mahkemenin, içeriği suç oluşturan eserin basıldığı yerdeki mahkeme olması kabul edilmiştir.
Maddenin dördüncü fıkrasında, basılı eser ile yayın merkezinin dışında ikamet eden bir kimseye karşı kovuşturulması şikâyete bağlı hakaret ve sövme fiilleri işlendiğinde ve eser o kimsenin yerleşim yerinde veya oturduğu yerde dağıtılmışsa, o yer mahkemesinin de yetkili olması hakkaniyete uygun sayılmıştır. Zira saldırılan kimsenin basılı eserin yayın merkezi olan yer mahkemesine gidip davasını takip etmesi kendisi için büyük bir yük oluşturacaktır.
Maddenin beşinci fıkrasında ise, görsel ve işitsel yayınlarla işlenen suçlarda da, basılı eserle işlenen suçlara ilişkin yetki kuralının uygulanması öngörülmüştür. Görsel ve işitsel yayınlarla suçun işlenmesi hâlinde, bunun saldırıya uğrayan nezdinde yaptığı etki diğer suç vasıtalarına göre daha hızlı bir şekilde ortaya çıkacağından görsel ve işitsel yayın, saldırıya uğrayan kimsenin yerleşim yerinde veya oturduğu yerde işitilmiş veya görülmüşse o yer mahkemesi de yetkili olacaktır.
Öte yandan, saldırıya uğrayanın yerleşim yerindeki mahkemeye yetki verilmesi suça karşı duyulan tepkinin giderilmesini ve adaletin daha çabuk gerçekleştirilmesini sağlayacak, daha süratli bir yargılama olanağını ortaya çıkaracaktır.
Maddenin son fıkrası önemli bir yenilik getirmektedir: Karşılaştırmalı ceza yargılama usulü yönünden temel ilke sanığın mutlaka, hükmü verecek mahkemede ifadesinin alınması, belirli istisnalar dışında duruşmalarda hazır bulunması ve savunmasını yapmasıdır. Ülkemizde belirli güvenlik nedenleri ile bazı sanıklar, yargılamayı yapan mahkemeden çok uzaktaki tutukevlerinde bulunduklarından ifade ve savunmaları yerel mahkeme tarafından istinabe suretiyle alınıp asıl yani suçun işlendiği yer mahkemelerine gönderilmekte ve bunlar da göz önüne alınarak hüküm verilmektedir. Oysa Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin değişik kararlarında bu uygulama adil yargılama ilkelerine aykırı görülmüştür. İşte bu nedenlerle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararları doğrultusunda, esas hakkındaki hükmü veren mahkemenin sanığı şahsen dinleyebilmesi amacıyla ikili yetki kabul edilmiştir.
- İlgili Makale:
- 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) Tam Metin:
Ceza Muhakemesi Kanunu 12. Madde Yetkili Mahkeme Emsal Kararlar
Yargıtay 16. Ceza Dairesi E:2015/7370, K:2016/2131
- Ceza Muhakemesi Kanunu 12. Madde
- Yetkili Mahkeme
27.06.2005 tarihinde TPOA adına…… Köyü petrol arama yeri sahasında taşeron olarak çalışan TRC İnşaat Şirketi adına hizmet gören mağdur …..’un olay tarihinde adına ruhsata kayıtlı …. plaka sayılı traktörünün iş sahasına park edip bıraktığı, PKK/Kongra-Gel terör örgütü elemanlarının da bu bölgede yoğun faaliyet içerisinde bulundukları, kamu araçlarını yakma ve yollara mayın döşeme eylemi gerçekleştirdikleri, suç tarihinde de mağdura ait traktörü ateşe verip yaktıkları, ayrıca olay yerinde bulunan çimentoları tahrip ettikleri olay ile ilgili olarak….Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma dosyası açılarak görevli …. DGM Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiş, …. Cumhuriyet Başsavcılığı (TMK 10. maddesi ile görevli) tarafından 6526 sayılı Kanunun 19. maddesi gereğince yetkisizlik kararı verilerek dosyayı ….Cumhuriyet Başsavcılığına göndermiş,….Cumhuriyet Başsavcılığınca olayın meydana geldiği …. Köyü’nün 15.08.2014 gün ve 29089 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2014/1004 sayılı İdari Bağlılığın Değiştirilmesi Kararı ile …. İli …. İlçesine bağlandığından bahisle dosya …. Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiş, …. Cumhuriyet Başsavcılığınca da olayın meydana geldiği ….. Köyü’nün….Cumhuriyet Başsavcılığı adli sınırları içerisinde olduğundan bahisle karşı yetkisizlik kararı verilerek dosya yetkili merciin tespit ve tayini için …. Ağır Ceza Mahkemesine gönderildiği, mahkemenin 03.04.2015 gün ve 2015/343 değişik iş sayılı kararı ile ”İncelenen dosya içeriğine göre,….Cumhuriyet Başsavcılığının yetkisizlik kararında bir isabetsizlik bulunmadığı gibi, atılı suçtan soruşturma yapma yetkisinin …. Cumhuriyet Başsavcılığında olduğu” gerekçesiyle …. Cumhuriyet Başsavcılığının yetkisizlik kararının kaldırıldığı anlaşılmıştır.
Ceza Muhakemesi Kanununun yetki hususunu düzenleyen; ”madde 12 :
(1) Davaya bakmak yetkisi, suçun işlendiği yer mahkemesine aittir.
(2) Teşebbüste son icra hareketinin yapıldığı, kesintisiz suçlarda kesintinin gerçekleştiği ve zincirleme suçlarda son suçun işlendiği yer mahkemesi yetkilidir.
(3) Suç, ülkede yayımlanan bir basılı eserle işlenmişse yetki, eserin yayım merkezi olan yer mahkemesine aittir. Ancak, aynı eserin birden çok yerde basılması durumunda suç, eserin yayım merkezi ışındaki baskısında meydana gelmişse, bu suç için eserin basıldığı yer mahkemesi de yetkilidir.
(4) Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olan hakaret suçunda eser, mağdurun yerleşim yerinde veya oturduğu yerde dağıtılmışsa, o yer mahkemesi de yetkilidir. Mağdur, suçun işlendiği yer dışında tutuklu veya hükümlü bulunuyorsa, o yer mahkemesi de yetkilidir.
(5) Görsel veya işitsel yayınlarda da bu maddenin üçüncü fıkrası hükmü uygulanır. Görsel ve işitsel yayın, mağdurun yerleşim yerinde ve oturduğu yerde işitilmiş veya görülmüşse o yer mahkemesi de yetkilidir.
Madde 13: (1) Suçun işlendiği yer belli değilse, şüpheli veya sanığın yakalandığı yer, yakalanmamışsa yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir.
(2) Şüpheli veya sanığın Türkiye’de yerleşim yeri yoksa Türkiye’de en son adresinin bulunduğu yer mahkemesi yetkilidir.
(3) Mahkemenin bu suretle de belirlenmesi olanağı yoksa, ilk usul işleminin yapıldığı yer mahkemesi yetkilidir.” hükümleri yer almaktadır.
….Cumhuriyet Başsavcılığının yetkisizlik kararının gerekçesi olayın meydana geldiği …..Köyü’nün 15.08.2014 gün ve 29089 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2014/1004 sayılı İdari Bağlılığın Değiştirilmesi Kararı ile ….. İli …. ilçesine bağlanması, bu suretle olayın cereyan ettiği yerin yargı çevresi dışında olduğundan bahisle yetkili yerin …. Cumhuriyet Başsavcılığına ait olduğuna ilişkindir. …. Cumhuriyet Başsavcılığı ise olayın meydana geldiği …. Köyü’nün ….İlçesi sınırlarında olduğu ve….Cumhuriyet Başsavcılığının yetkili olduğundan bahisle yetkisizlik kararı vererek yetkili yerin tayini için mercii sıfatı ile dosyayı inceleyen …. Ağır Ceza Mahkemesine gönderildiği mercii tarafından da kimliği meçhul şüpheliler hakkında soruşturmanın …. Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılması gerektiği yönündedir. Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, olayın meydana geldiği Kovanağzı köyünün….Cumhuriyet Başsavcılığı adli sınırlarında kaldığının, 15.08.2014 gün ve 29089 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2014/1004 sayılı İdari Bağlılığın Değiştirilmesi Kararı’nın …..köyüne ilişkin olduğunun anlaşılması karşısında kanun yararına bozma isteminin kabulüne karar verilmiştir.
Yargıtay 5. Ceza Dairesi E:2007/11831, K:2007/9044
- Ceza Muhakemesi Kanunu 12. Madde
- Yetkili Mahkeme
1111 sayılı Askerlik Kanununun 12. maddesinde; Son yoklamada bulunmayan ve bulunamadıklarına dair bu konuda yazılı bir mazeret gösterememiş olanlara yoklama kaçağı, son yoklamada bulunarak numara ile veya numarasız asker edildikleri halde istenildikleri sırada gelmeyenlere veya gelip de askerlik yapacakları kıtalara gitmeksizin toplandıkları yerlerden veya yollardan savuşanlara bakaya denir biçimindeki tanımlamadan bakaya suçunun, son yoklamada bulunarak numara ile veya numarasız asker edildikleri halde;
İstenildikleri sırada gelmemek; Veya gelip de askerlik yapacakları kıtalara gitmeksizin topvandıkları yerlerden veya yollardan savuşmak, biçiminde iki şekilde işlenebilmekte olmasına, uygulamada birinci tip bakayaya celp bakayası, ikinci tip bakayaya da sevk bakayası veya geç iltihak suretiyle bakaya denilmesine, yükümlünün yerli, bir başka ifadeyle nüfusa kayıtlı oldukları yerin bağlı bulunduğu askerlik şubesine veya bu askerlik şubesi aracılığıyla gerekli işlemleri yaptırdıkları yabancı askerlik şubesinde son yoklama için kanunda yazılı bir mazeret göstermeksizin hazır bulunmadıkları anda yoklama kaçağı suçunun, diğer hallerde ise bakaya suçunun oluşmasına;
Yükümlü yedek subay aday adaylarının 1076 sayılı Yedek Subay ve Yedek Askeri Memurlar Kanununun geçici 6. maddesi ve yedek subay aday adayı olmayanların ise 1111 sayılı Askerlik Kanununun 43. ve devamı maddeleri uyarınca yapılan tebligatta belirtilen tarihte geçerli bir mazereti olmaksızın yerli bir başka ifadeyle nüfusa kayıtlı oldukları yerin bağlı bulunduğu askerlik şubesine veya bu askerlik şubesi aracılığıyla gerekli işlemleri yaptırdıkları yabancı askerlik şubesine başvurup sevk evraklarını almadıkları anda celp bakayası suçunun; yükümlünün sevk evraklarını aldıktan sonra askerlik yapacakları kıtalara gitmeksizin toplandıkları yerlerden veya yollardan savuştuklarının anlaşıldığı anda sevk bakayası diğer bir deyişle geç iltihak suretiyle bakaya suçunun oluşmasına, 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluş ve Yargılama Usulü Kanununda barış zamanında işlenen yoklama kaçağı ve bakaya suçlarına bakacak mahkemelerin yetkisi konusunda herhangi bir özel düzenleme bulunmaması nedeniyle genel nitelikte olan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununa göre yetkili mahkemenin belirlenmesinin zorunlu olmasına ve 5271 sayılı CMK 12/1.maddesi hükmüne göre; yoklama kaçağı ve celp bakayası suçunda yükümlünün nüfusa kayıtlı bulunduğu yerin bağlı olduğu askerlik şubesinin bulunduğu yer mahkemesinin yetkili olmasına ve Antalya 1. Sulh Ceza Mahkemesinin kararındaki gerekçeye göre yerinde görülmeyen Muradiye Sulh Ceza Mahkemesinin 12.04.2007 gün ve 2007/59 Esas, 2007/47 Karar sayılı yetkisizlik kararının kaldırılmasına, dosyanın mahalline gönderilmesi için Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 20.11.2007 tarihinde oybirliği ile karar verildi.