Ceza Muhakemesi Kanunu 118. Madde
Gece Yapılacak Arama
- Konutta, işyerinde veya diğer kapalı yerlerde gece vaktinde arama yapılamaz.
- Suçüstü veya gecikmesinde sakınca bulunan haller ile yakalanmış veya gözaltına alınmış olup da firar eden kişi veya tutuklu veya hükümlünün tekrar yakalanması amacıyla yapılan aramalarda, birinci fıkra hükmü uygulanmaz.
Ceza Muhakemesi Kanunu 118. Madde Gerekçesi
Madde, ilke olarak konutta, iş yerlerinde ve diğer kapalı yerlerde aramanın yapılacağı zamanı ve her zaman arama yapılabilecek hâlleri göstermektedir: İlke, söz konusu yerlerde gece vaktinde aramanın yapılmamasıdır. Tasarının 2. maddesinin 7 numaralı bendinde gece vakti tanımlanmıştır. Birinci fıkrada belirtilen yerler dışında arama günün her saatinde yapılabilecektir. Madde birinci fıkrasında belirlediği bu ilkeye, yine birinci ve ikinci fıkralarında istisnalar getirmektedir. İstisnalar şunlardır:
- Suçüstü cürüm,
- Gecikmesinde sakınca bulunan haller, (bu terim için 2. maddenin gerekçesine bakılmalıdır.)
- Firar eden kişi ile tutuklu ve hükümlünün tekrar yakalanması durumları, Maddenin ikinci fıkrasında yer alan hallerde her zaman arama yapılabilecektir.
- İlgili Makale:
- 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) Tam Metin:
Ceza Muhakemesi Kanunu 118. Madde Gece Yapılacak Arama Emsal Kararlar
Yargıtay 19. Ceza Dairesi E:2015/1978, K:2015/1293
- Ceza Muhakemesi Kanunu 118. Madde
- Gece Yapılacak Arama
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 359. maddesindeki suçlara ilişkin aramanın hangi koşullarda ve ne şekilde yapılacağı anılan Kanun’un 142-147. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Anılan Kanunun 142. maddesinde “İhbar veya yapılan incelemeler dolayısıyla, bir mükellefin vergi kaçırdığına delalet eden emareler bulunursa, bu mükellef veya kaçakçılıkla ilgisi görülen diğer şahıslar nezdinde ve bunların üzerinde arama yapılabilir. Aramanın yapılabilmesi için:
- Vergi incelemesi yapmaya yetkili olanların buna lüzum göstermesi ve gerekçeli bir yazı ile arama kararı vermeye yetkili sulh yargıcından bunu istemesi,
- Sulh yargıcının istenilen yerlerde arama yapılmasına karar vermesi, şarttır. İrtibatları sebebiyle muhtelif şahıslar nezdinde ve mahallerde yapılmasına lüzum gösterilen aramalardan birine karar vermeye yetkili olan sulh yargıcı bunlardan diğer sulh yargıçlarının salahiyetine dahil bulunanlar hakkında da karar vermeye yetkilidir.
İhbar üzerine yapılan aramada ihbar sabit olmazsa nezdinde arama yapılan kimse muhbirin adının bildirilmesini isteyebilir, bu takdirde, vergi dairesi muhbirin ismini bildirmeye mecburdur. Aynı Kanunun 147. maddesinde ise “Bu bölümde açıkça yazılı olmayan hallerde Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun arama ile ilgili bulunan hükümlerinin uygulanacağı” hükümleri yer almakta olup, bu hükümlerden vergi suçlarının soruşturulması sırasında yapılacak aramada öncelikle özel kanun niteliğinde olan 213 sayılı Vergi Usul Kanununun aramaya ilişkin 142-147. maddelerindeki düzenlemelerin uygulanacağı, arama konusunda açıkça düzenleme bulunmayan hallerde ise Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerinin uygulanacağı açıkça anlaşılmaktadır.
Yine Ceza Muhakemesi Kanunu’nun “Gece yapılacak arama” başlıklı 118. maddesindeki “Konutta, işyerinde veya diğer kapalı yerlerde gece vaktinde arama yapılamaz.
Suçüstü veya gecikmesinde sakınca bulunan hâller ile yakalanmış veya gözaltına alınmış olup da firar eden kişi veya tutuklu veya hükümlünün tekrar yakalanması amacıyla yapılan aramalarda, birinci fıkra hükmü uygulanmaz.”
Şeklindeki düzenlemeye göre, kural olarak konutta, işyerinde veya diğer kapalı yerlerde gece vakti arama yapılamayacağı, ancak istisnai olarak gece araması yapılabilecek hallerin ve yerlerin aynı maddenin ikinci fıkrasında sayıldığı, mahkemenin kararında istisnai düzenleme olan gece vakti arama yapılmasına ilişkin bir değerlendirme bulunmaması nedeniyle anılan maddenin 1. fırkasındaki genel kural uyarınca gündüz vakti arama yapılması gerekeceğinden, mahkemenin kararında aramanın gündüz veya gece vakti yapılması hususunu ayrıca belirtmemesi bir eksiklik olarak kabul edilmemiştir.
Bu düzenlemeler karşısında;… Asliye Ceza Mahkemesinin 27/03/2014 tarihli ve 2014/113 değişik iş sayılı kararında vergi suçu nedeniyle verilen arama kararına yönelik itiraz incelemesi yapılırken, vergi suçları yönünden özel kanun ile düzenlenmiş bulunan 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 142-147. maddelerinin değerlendirilmesi yerine yazılı şekilde genel hüküm niteliğindeki 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 116 ve devamı maddeleri uyarınca değerlendirme yapılması nedeniyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği yerinde görüldüğünden, Asliye Ceza Mahkemesinin 27/03/2014 tarihli ve 2014/113 değişik iş sayılı kararının CMK’nın 309/4. maddesi uyarınca bozulmasına, müteakip işlemlerin mahallinde yapılmasına, 07/05/2015 tarihinde Üye …’ın karşı oyu ve oyçokluğuyla karar verildi.
Yargıtay 16. Ceza Dairesi E:2016/2112 K:2017/1164
- Ceza Muhakemesi Kanunu 118. Madde
- Gece Yapılacak Arama
CMK’nın 116 ila 134. maddelerinde “arama ve el koyma” işlemine dair usul ve esaslar düzenlenmiştir. CMK’nın 118. maddesinde konutta gece vakti arama yapılamayacağı, 119/1. maddesinde, “Hâkim kararı üzerine veya gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısının, Cumhuriyet savcısına ulaşılamadığı hallerde ise kolluk amirinin yazılı emri ile kolluk görevlileri arama yapabilirler. Ancak, konutta, işyerinde ve kamuya açık olmayan kapalı alanlarda arama, hâkim kararı veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısının yazılı emri ile yapılabileceği” belirtildikten sonra aynı maddenin 4. fıkrasında Cumhuriyet savcısı hazır olmaksızın konut, işyeri veya diğer kapalı yerlerde arama yapabilmek için o yer ihtiyar heyetinden veya komşulardan iki kişinin bulundurulacağı şarta bağlanmıştır.
MK’nin “El koyma kararını verme yetkisi” başlıklı 127/1. maddesinde “Hâkim kararı üzerine veya gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısının, Cumhuriyet savcısına ulaşılamadığı hallerde ise kolluk amirinin yazılı emri ile kolluk görevlileri, el koyma işlemini gerçekleştirebilir.” denildikten sonra, aynı maddenin üçüncü fıkrasında, “Hâkim kararı olmaksızın yapılan el koyma işlemi, yirmi dört saat içinde görevli hâkimin onayına sunulur. Hâkim, kararını el koymadan itibaren kırk sekiz saat içinde açıklar; aksi hâlde el koyma kendiliğinden kalkar.” hükmü yer almaktadır.
Somut olayda, sanığın konutunda hakim kararı olmaksızın Cumhuriyet savcısının 18.11.2012 tarihli kararı ile gece vakti kolluk tarafından yapılan arama sonucunda, sanığa ait olan pantolona ve ayakkabıya el konulmuş ve bu el koyma işlemi de hakimin onayına sunulmamıştır. Bu haliyle, CMK’nın 118/1, 119/1-4 ve 127/1-3 maddelerine aykırı yapılan arama ve el koyma işlemi sonucu elde edilen deliller hukuka aykırı elde edilen delil niteliğinde olup, mahkumiyete esas alınamaması karşısında; sanığın konutunda hukuka aykırı olarak gerçekleştirilen arama ve el koyma işlemi sonucunda el konulan eşyalara dayanılarak düzenlenen mukayese tutanağı ile bu doğrultuda değerlendirme içeren bilirkişi raporunun hükme esas alınmış olması,
Sanığın soruşturma ve kovuşturma evrelerindeki istikrarlı savunmaları ile bilirkişi raporuna karşı itirazları karşısında; sanığın dosya kapsamında bulunan mukayeseye elverişli fotoğraflarının olay tarihinde çekilmiş fotoğraf ve video görüntüleri ile birlikte Adli Tıp, TÜBİTAK veya TRT gibi uzman kuruluşlardan birisine gönderilip görüntü ve fotoğraf analizleri yaptırılarak sanığın, fotoğraf ve görüntülerde yer alan kişilerden olup olmadığı belirlenip, eylem ve faaliyetlerinin kuşkuya yer vermeyecek biçimde kesin olarak saptanmasından sonra hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kabul ve uygulamaya göre ise;
a) Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme suçundan kurulan hükümde TCK’nın 53. maddesinde düzenlenen hak yoksunluklarının uygulanması bakımından, Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarih, 2014/140 Esas 2015/85 Karar sayılı iptal kararının gözetilmesi lüzumu,
b) 2911 sayılı Kanuna muhalefet ve terör örgütünün propagandası suçları yönünden kurulan hükümler yönünden; Sanığın örgüt adına işlediği kabul edilen 2911 sayılı Kanunun 32/1, 33/1 maddelerine aykırılık suçlarının 6459 sayılı Kanunun 8. maddesi ile 3713 sayılı Kanunun 7. maddesine eklenen 4. fıkra kapsamında sayılan suçlardan olmadıkları, ayrıca 3713 sayılı Kanunun 7/2-a maddesinde 6638 sayılı Kanun ile yapılan değişikliğin sanığın açıkça aleyhine olduğu belirlenerek yapılan incelemede;
Adli para cezalarının yerine getirilmemesi halinde 6545 sayılı Kanun ile değişik 5275 sayılı Kanunun 106/3 maddesi uyarınca infaz aşamasında resen uygulama yapılabileceğinden, kurulan hükümlerde TCK’nın 52/4 maddesi gereğince ihtar yapılamayacağının gözetilmemesi, bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebeplerden dolayı bozulmasına, 08.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.