Boykot suç mu? Boykot, bir topluluğun ya da bireylerin bir kişi, şirket, siyasi düşünce, ülke ya da ürünle olan ekonomik, sosyal ya da kültürel tüm ilişkilerini bilinçli olarak kesme eylemidir. Tarihsel olarak, boykotlar, ifade özgürlüğünü dile getirmek amacıyla etkili bir protesto aracı olarak yer bulmuştur. Türk Dil Kurumu tarafından en basit anlatımıyla boykot, “Bir işi, bir davranışı yapmama kararı alma; Bir kimse, bir topluluk veya bir ülkeyle amaca ulaşmak için her türlü ilişkiyi kesme.” olarak tanımlanmıştır. Güncel olaylarda sıklıkla duyduğumuz boykot çağrıları ve akabinde bu çağrıları yapan kişilere karşı gerçekleşen bazı yaptırımlar akıllarda boykotun bir suç olup olmadığı sorusunu uyandırmaktadır. Burada aktaracağımız her şey hukuk kapsamında bir değerlendirmedir.
Sivil direniş biçimlerinin belki de en etkili yollarından biri olan boykot kampanyaları yalnızca günümüzde değil tarih boyunca birçok düşünce ve eyleme karşı olan duruşu ortaya koymak için yapılmıştır. Toplumsal bir hareket olarak görülse de temelde bireysel davranışlardan hareketle gerçekleşen boykot eyleminin ülkemizde bir suç olarak nitelendirilip nitelendirilmediği hususu Kadim Hukuk ve Danışmanlık olarak bu makalemizde incelenecektir.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, “tüketim boykotu” çağrısı yapanlar hakkında re’sen soruşturma başlattı. Başsavcılıktan yapılan açıklamada, “sosyal medya yayın organlarında halkın bir kesiminin ekonomik etkinlikte bulunmasını engellemeye yönelik, kamuoyunda ‘boykot’ çağrıları olarak bilinen ayrıştırıcı söylemler ve bu söylemleri yayan şahıslara yönelik re’sen nefret ve ayrımcılık ile halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçlarından soruşturma başlatıldı” denildi. Soruşturma iki maddeye dayandırıldı. İlki “Türk Ceza Kanunun 122. maddesi nefret ve ayrımcılık suçu”, ikincisi “TCK 216. madde olan halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçu.” Peki bu maddeler neyi suç sayıyor? Bu madde kapsamında boykot suç olabilir mi?
TCK 122. Madde: Bu madde, kişilerin dil, din, ırk, mezhep gibi sebeplerle ayrımcılığa uğratılmasını cezalandırır. Ancak söz konusu tüketim boykotu etnik, dini veya mezhepsel ayrımcılık içermiyor.
TCK 216. Madde: Bu madde, bir toplumsal kesimi hedef alarak kin ve düşmanlık yaratmayı cezalandırır. Ancak boykot çağrılarının doğrudan bir nefret söylemiyle ilişkilendirilmesi mümkün değil.
Öte yandan bir mal veya hizmeti almamayı teşvik etmek yasalara göre suç sayılmıyor. Üstelik bu yöndeki çağrılar zorlama ve tehdit içermiyor. Bu nedenle boykot çağrısında bulunmak TCK kapsamında bir suç olarak değerlendirmek mümkün görünmüyor. Boykot, kanunun herhangi bir suç tipine girmiyor. Bu şekilde benzer nitelikte kanuni düzenlemeler üzerinden gidiliyor.
Boykot Nedir?
Boykot, tüketicileri psikolojik, siyasal, toplumsal, kültürel ve ekonomik sebeplerin harekete geçirdiği bir tepki gösterme biçimidir. Tüketicilerin boykot eylemleri markalara ve ülkelere verdikleri bir cevaptır. Her markanın hitap ettiği bir tüketici kesimi vardır ve serbest piyasa yapılanmasında her bir marka sürekliliğini sağlayabilmek için tüketicilerinin sadakatine ihtiyaç duyar. Tüketicilerin uyumlu olarak gerçekleştirdikleri tüketim kararları şirketlerin sosyal politika ilerleyişlerinde de büyük rol oynar. Bu noktada tüketiciler uyumlu olarak tüketmeme kararı aldıklarında şirketler yalnızca mali yönden değil marka isminin tüketicide yarattığı izlenim açısından da zarara uğrar. Şirketler bu durumdan kaçınmak için izledikleri yolu sorgulayabilir ve hatta yön değiştirebilir. Bu noktada tüketicilerin boykot eylemi markaların yol almasında önemli bir etkendir.
Boykot yalnızca serbest piyasa koşullarında üretici şirketlere karşı gerçekleştirilmez. Hizmetin mevcut olduğu ve karşılık aranan her türlü sistemde boykot etkilerini gösterebilir. Bunun bir örneği de devletin boykot edilmesi şeklinde karşımıza çıkabilir. Hatta günümüzde ülkelerin birbirlerine uyguladıkları boykot kampanyaları ile çeşitli ambargolar koyarak birbirlerinin eylemlerine karşı tepki gösterdikleri görülmektedir. Boykotların siyasi iktidarlar üzerinde yadsınamaz bir etkisi olduğu su götürmez bir gerçektir.

Ceza Hukuku Bakımından Boykot
Boykot çağrısı yapmak suç mu? TCK kapsamında direkt olarak boykotun suç olduğuna dair bir madde yoktur. Yani boykot ile ilgili Ceza Kanun’da herhangi bir madde yoktur. Boykot çağrısı yapmak yasak değildir, suç değildir. Öncelikle bir eylemin suç olarak nitelendirilmesi için Ceza Kanunu’nda tanımının olması gerekiyor. Ceza Kanunu 344 maddeden oluşmaktadır. 1. maddeden başlayıp sonuncu maddeye kadar gittiğinizde boykotu tanımlayan bir ceza maddesi yoktur. Bu yüzden boykot eylemi Ceza Yasası’na göre suç teşkil etmez. Çünkü suç teşkil etmeyen bir fiilden dolayı ceza vermek hukuka ve evrensel kaidelere aykırıdır. Bir fiilin tanımının Ceza Yasası’nda suç olarak yer alması gerekir. Eğer varsa suçtur, eğer yoksa suç değildir.
Gençler Neden Gözaltına Alındı?Ekrem İmamoğlu protestolarında tutuklanan gençler: “Esasında gözaltına alınan gençler, boykot eyleminden dolayı gözaltına alınmadı. Onlar, Gösteri ve Yürüyüş Yasası’na muhalefetten dolayı gözaltına alındılar. Ama anayasada ve mevzuatta hüküm var: Barışçıl bütün gösteriler, başka bir yerden onay almaksızın yapılabilir. Zaten boykotun kendisi suç teşkil etmez; ama boykotla birlikte başka suçlar ortaya çıkarsa, elbette bunun durumu farklıdır. Boykotla birlikte, mesela halkı kin ve düşmanlığa sevk etme, hakaret, kamu malına zarar verme, özel mülkiyete zarar verme gibi eylemler ortaya çıkarsa, bunlar belki suç teşkil edebilir. Ama bu koşullar yoksa, barışçıl boykot ya da boykot çağrıları kesinlikle suç teşkil etmemektedir.”
Anayasal Hak Olarak Boykot
Tüketicinin bireysel düşüncelerini ifade etme yöntemi olan boykot, belirli bir tüketici topluluğu tarafından bir uyum ve birliktelik şeklinde süreklilik arz eden bir tutumla uygulandığında sosyal, siyasi ya da ekonomik değişimler yaratılmasını sağlamaktadır. Bir tepki gösterme yöntemi olarak boykot yapılması ile her bir bireyin bu şekilde düşüncelerini ifade edebilmesi demokratik toplumlarda korunan bir haktır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında da Kişinin Hakları ve Ödevleri düzenlenmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın ikinci bölümünde yer alan Düşünce ve Kanaat Hürriyeti başlıklı madde 25 demektedir ki: “Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir. Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; düşünce kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz.” Anılan madde kapsamında görülmektedir ki kimseye düşünce ve kanaatleri sebebiyle bir suç isnat edilemez. Bu kapsamda bir kişinin boykot yapmayı uygun görmesi düşünce hürriyeti kapsamında korunan bir anayasal haktır.
Anayasamızın devam eden maddesinde ise Düşünceyi Açıklama ve Yayma Hürriyetinden bahsedilmiştir. Anılan kanun maddesine göre “Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet Resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar.” Herkes düşüncesini açıklama ve yayma hürriyetine sahiptir ve bu husus anayasal bir hak olarak koruma altına alınmıştır.
Görüldüğü üzere boykot, düşünce ve kanaatin eylemsel bir faaliyet olarak dile getirilme biçimidir. Bu kapsamda bakıldığında boykot bir suç değil; Anayasamızın 25, 26. ve 48. maddeleri kapsamında tüketicinin kendisini ifade etme yöntemi olarak anayasal bir haktır. Anayasamızın devam eden maddesi gereğince de bir kişinin veya topluluğun boykot yaptığını sebepleri ve yöntemiyle birlikte duyurması ve kendisiyle aynı görüş ve düşüncede olanları da bu eyleme davet etmesi Düşünceyi Açıklama ve Yayma Hürriyeti kapsamında bir hak olup suç olarak nitelendirilmesi Anayasaya aykırılık teşkil edecektir.
Boykot Suç Teşkil Eder Mi?
Hukuki sınırlar içerisinde yapılan boykot eylemi ve boykota çağrı bir suç teşkil etmez. Yukarıda da değinildiği üzere boykot yapılması ve boykot yapılmasına çağrıda bulunulması Anayasal bir haktır. Bir eylemin suç olabilmesi için kanunda açıkça suç olarak nitelendirilmesi gerekir ve eylemin içeriği değerlendirildiğinde suç unsurları taşımalıdır. Burada boykot çağrısının içeriği büyük önem taşımaktadır.
Ceza kanunun temel ilkelerinin düzenlendiği TCK’nın birinci bölümünde yer alan 2. Maddesinin 1. Fıkrası demektedir ki: “Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz.” Anılan madde göstermektedir ki kanunda açıkça suç olarak nitelendirilmeyen bir fiil için kimseye suç isnat edilemez. 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu kapsamında “boykot” eylemi hiçbir şekilde değerlendirmeye alınmamış; bir suç olarak nitelendirilmemiştir. Hukuki sınırlar içerisinde boykot yapmak ve boykot yapmaya davet etmek bir suç değildir.
Açıklandığı üzere hukuki sınırlar içerisinde boykot yapmanın ya da boykota davet etmenin bir yaptırımı olmamalıdır. Kanunun devam eden maddesinde “İdarenin düzenleyici işlemleriyle suç ve ceza konulamaz.” Denilerek kanunda suç olarak nitelendirilmeyen bir eylemin bir durum öznelinde suç sayılarak bu sebeple kişilere ceza verilmesinin önüne geçilmiştir.
Her bir tüketici, ürün veya hizmeti dilediği şekilde tüketebilir veya çeşitli sebeplerle tüketmemeyi tercih edebilir. Belirli bir tüketici grubunun belirli marka ve ürünleri kullanmayı tercih etmemesi de bu kapsamda tüketicinin en tabii hakkıdır. Neticeten, belirli bir tüketici grubunun, belirli bir amaçla belirli marka veya ürünleri tüketmemeyi tercih etmesi ve bunu ilan ederek açıklaması TCK kapsamında bir suç niteliği taşımadığı gibi Anayasa ile korunan bir özgürlüktür.
Ancak her eylemin olduğu gibi boykotun da sınırlarının aşılması halinde suç niteliği kazanması mümkündür. Boykot çağrısının içeriği eylemin suç unsuru teşkil edip etmediğini ortaya koyar. TCK madde 216 gereğince: “Halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik eden kimse, bu nedenle kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” Boykot çağrısının içeriğinin değerlendirilmesi gerekir. Sayılan hallerin varlığı halinde bir suçun varlığından söz edilebilir.
TCK madde 122 kapsamında bir eylemin suç unsuru teşkil etmesi şu şekilde açıklanmıştır: “(1) Dil, ırk, milliyet, renk, cinsiyet, engellilik, siyasi düşünce, felsefi inanç, din veya mezhep farklılığından kaynaklanan nefret nedeniyle; a) Bir kişiye kamuya arz edilmiş olan bir taşınır veya taşınmaz malın satılmasını, devrini veya kiraya verilmesini, b) Bir kişinin kamuya arz edilmiş belli bir hizmetten yararlanmasını, c) Bir kişinin işe alınmasını, d) Bir kişinin olağan bir ekonomik etkinlikte bulunmasını, engelleyen kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” Bu kapsamda boykot çağrısının içeriğinin nefret ve ayrımcılık içerdiği durumlar da boykot çağrısı yapan kişi veya kişilere suç isnat edilmesine sebep olabilir.

Türk Ticaret Kanunu Kapsamında Boykot
Boykot çağrılarının belirli bir markaya yapılması o markanın ticari itibarının zedelenmesine sebep olabilir. Bu durumda boykot edilen markanın hukuki menfaatlerini korumak amacıyla kendisini doğrudan hedef alan boykot çağrısı yapanlara karşı hak arayışına girmesi mümkün olabilir. Bu tür durumlar 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında “Haksız Rekabet” olarak değerlendirilebilir. Bu hususun değerlendirilmesinde pek tabii boykot çağrısının içeriği önem arz eder.
TTK madde 55’te düzenlenen “Dürüstlük kuralına aykırı davranışlar, ticari uygulamalar” ile “1. Başkalarını veya onların mallarını, iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek, 2. Kendisi, ticari işletmesi, işletme işaretleri, malları, iş ürünleri, faaliyetleri, fiyatları, stokları, satış kampanyalarının biçimi ve iş ilişkileri hakkında gerçek dışı veya yanıltıcı açıklamalarda bulunmak veya aynı yollarla üçüncü kişiyi rekabette öne geçirmek,” haksız rekabetin meydana gelmesine sebep olan eylemlerden gösterilmiştir. Boykot çağrısının içeriğinin böyle bir duruma sebebiyet vermesi halinde boykot edilen şirketlerin boykot çağrısı yapan kişilere karşı harekete geçmesi mümkün olabilecektir.
Fakat yapılan boykot çağrılarının içeriğine bakıldığında haksız rekabete yol açacak nitelikte olmadığı gibi Anayasal bir ifade biçimi olarak düşünüldüğünde TTK kapsamında haksız rekabete neden olmayacaktır.
Tüketim Boykotunda Dikkat Edilmesi Gereken Hukuki Sınırlar
Her ne kadar “Boykot suç mu?” sorusunun cevabı “Hayır” olsa da, bazı durumlarda yapılan çağrılar suç kapsamına girebilir. Örneğin:
- Halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme,
- Nefret söylemi,
- Hakaret,
- Kişisel tehdit veya ticari itibarı zedeleyici içerikler.
bu tür ifadeler içerirse, ilgili kişi cezai sorumlulukla karşı karşıya kalabilir.
Yani, “Boykot suç mu?” sorusunun cevabı: Barışçıl olduğu sürece, hakaret, tehdit içermedikçe, hayır. Ancak hakaret, tehdit, şiddet ya da nefret içeriyorsa evet olabilir. Bu sebeple kullanılan ifadelere dikkat edilmeli. Boykotun suç teşkil ettiği örnek durum olarak: “bu markanın da sahibinin de a… k…, gelen herkesi kapıda öldüreceğim” gibi sözler TCK kapsamında suç teşkil eder. Bu sebeple ceza alabilirsiniz. Fakat üstte sayılan suçlara girmeden boykot yapılabileceğini düşüncesindeyiz.