Aydınlatılmış onam; hastanın kendisine uygulanacak herhangi bir tıbbi uygulamaya yönelik sosyokültürel seviyesine uygun olarak yeterince bilgilendirilmesi, aldığı bilgi üzerine düşünmesi, özgür seçimine dayalı kararını vermesi sürecidir. Hasta ve hekim arasında karşılıklı yükümlülüklere dayalı bir ilişki bulunmaktadır. Hekimin hastaya karşı olan yükümlülükleri çeşitli türlerde olup bunlardan birisi de aydınlatılmış onam yükümlülüğüdür. Aydınlatılmış onam yükümlülüğü diğer adıyla bilgilendirme yükümlülüğü hekimin yükümlülüklerinden biridir. Hekim bu yükümlülük kapsamında hastaya koyacağı tanıyı ve hastalığın tedavisini ayrıntılı bir şekilde hastaya açıklar. Hekim hastalığın tedavisini hastaya açıklarken olası riskleri de açıklamaktadır. Hasta Hakları Yönetmeliği’nin 15. Maddesinde aydınlatma yükümlülüğü şu şekilde düzenlenmiştir:
Hastaya;
- Hastalığın muhtemel sebepleri ve nasıl seyredeceği,
- Tıbbi müdahalenin kim tarafından nerede, ne şekilde ve nasıl yapılacağı ile tahmini süresi,
- Diğer tanı ve tedavi seçenekleri ve bu seçeneklerin getireceği fayda ve riskler ile hastanın sağlığı üzerindeki muhtemel etkileri,
- Muhtemel komplikasyonları,
- Reddetme durumunda ortaya çıkabilecek muhtemel fayda ve riskleri,
- Kullanılacak ilaçların önemli özellikleri,
- Sağlığı için kritik olan yaşam tarzı önerileri,
- Gerektiğinde aynı konuda tıbbî yardıma nasıl ulaşabileceği hususlarında bilgi verilir.”
Hastaya yönelik tıbbi bir girişim yapılacaksa burada hastanın rıza göstermesi gerekmektedir. Rıza geçerli olmazsa hastaya uygulanan tedavi de hukuka uygun olmaz. Çünkü hasta kendisine uygulanacak olan tedavinin bütün risklerini bilmeli ve buna rıza göstermelidir. Hekim hastanın tedavisine başlandıktan sonra da hastalığın seyrine göre tedavi ile ilgili hususlarda hastanın isteklerine uygun davranmalıdır. Kadim Hukuk ve Danışmanlık olarak bu yazımızda aydınlatılmış onam yükümlülüğünden bahsedeceğiz.
Aydınlatılmış Onam Nedir?
Hekimin hastaya bir tıbbi müdahale uygulaması için öncelikle hastanın rızasını alması gerekir. Bu rıza hastanın vücut bütünlüğü ve yaşama hakkını korumaya yöneliktir. Bunun dışında kişinin kendi kaderini tayin etme hakkı da bulunmaktadır. Kişinin kendisine uygulanacak tedaviye onay vermesi için ayırt etme gücüne sahip olması gerekir. Aksi takdirde örneğin kişinin hastalığı çok ağırsa ya da kaza geçirdiyse rızayı hastanın yakınları göstermelidir. Aydınlatılmış onam kapsamında hastaya şu bilgiler verilmelidir:
- Uygulanacak tedavinin ne olduğu,
- Uygulanacak tedavinin riskleri,
- Uygulanacak tedavinin hastayı iyileştirme süresi ve süreci,
- Uygulanacak tedavinin hastayı ne şekilde iyileştireceği,
- Uygulanacak tedavide ortaya çıkabilecek olumlu-olumsuz sonuçlar,
- Uygulanacak tedavi dışındaki alternatif tedavilerin ne olduğu,
- Uygulanacak tedavi dışındaki alternatif tedavilerin yararları,
- Uygulanacak tedavi dışındaki alternatif tedavilerin riskleri,
- Hastanın iyileşme süreci,
Sonuç olarak hastanın kendisine uygulanacak tedaviyi öğrenebilmesi için hekimin hastaya tedavinin tüm süreçlerini anlatmalıdır. Kendisine uygulanacak tedaviyi öğrenen hasta da tedavinin uygulanması için yeterli ayırt etme gücüne sahip olmalıdır. Aksi takdirde yasal mirasçıları tedaviye onay verebilir. Hekim hastayı bilgilendirdikten sonra olası risklerden de bahsetmelidir. Tedavi sürecinde olası riskler diğer adıyla komplikasyonlar meydana gelirse hekim daha öncesinde rıza aldığı için sorumlu olmayacaktır. Ancak hatalı bir uygulama yaptıysa bu noktada sorumluluğu doğacaktır.
Aydınlatılmış Onam Formu Örneği
Ülkemizde hemoglobinopatilerin endemik olması nedeni ile kendime hemoglobinopatilerin tanısına olanak sağlayan testlerin yapılmasına izin veriyorum. İlgili doktorlar tarafından yapılacak laboratuar incelemesinin şekli, riskleri, anlamı ve başarı şansı ayrıntılı olarak anlatıldı. Evlilik öncesi taramanın önerilme nedenleri, akraba evliliklerinin doğuracağı muhtemel sonuçlar, uygulanacak girişimin şekli (kan alınması), riskleri, yapılacak testlerin anlamı ve doğruluk oranları bizlere ………………………. tarafından ayrıntılı olarak anlatıldı. Özellikle aşağıdaki konular vurgulandı:
- Kan alınması işlemleri yumuşak doku enfeksiyonları için risk oluşturabilir.
- İlk girişimde yeterli miktarda kan alınamaz ya da test işlemlerinde hata gelişir ise girişimin tekrarlanması gerekebilir.
- Biyokimyasal analiz sonuçlarını yorumlamak bazen güç olabilir ya da laboratuar yönteminin belli orandaki hata payından dolayı; alınan sonuçlar kişideki gerçek durumu yansıtmayabilir.
- Yapılan test var olan riske yönelik olup, sadece riskli hastalık hakkında bilgi verir. Diğer hastalıklarla ilgili herhangi bir bilgi veya fikir vermez.
- Testlerde herhangi bir patoloji bulunması durumunda sonucun doğrulanması amacı ile ikinci kez kan örneği alınması gerekebilir.
- Sonuçlar genelde 1 (bir) hafta içinde alınır.
- Her testin yalancı pozitif veya negatif çıkma ihtimali bulunmaktadır. Her test yüzde yüz doğru sonuç vermeyebilir. Testin negatif olması tamamen sağlıklı olduğunuz anlamını taşımamaktadır. Sessiz taşıyıcılık olabilir.
- Eğer çiftlerden sadece birisine test yapılmakta ve çıkan sonuç hemoglobinopati yönünden “taşıyıcı” olduğunu göstermekte ise diğer çifte de testin uygulanması zorunludur.
- Her iki çifte de yapılan testlerin patolojik sonuçlara sahip olması çiftlerin evlenmesine kanuni bir engel teşkil etmemektedir.
- Hemoglobinopati taşıyıcısı olan çiftlerin çocuk sahibi olmaları sırasında mevcut olan % 25 lik hasta çocuk, % 50 lik taşıyıcı çocuk ve % 25 lik sağlam çocuk doğurma ihtimallerinin her doğum için sadece risk oranları olduğu, her doğumda bu risklerin tekrarlanabileceği ve her doğumda aynı risk sonucu aynı özellikte çocuk sahibi olabilecekleri unutulmamalıdır.
- Başta taşıyıcı çiftler olmak üzere tüm çiftlerin doğum öncesi tanı metotlarından yararlanması önerilir.
- Yapılan test sonuçlarını testi yaptıran kişi tarafından teslim alınmadığı takdirde tüm sorumluluk kişinin kendisine aittir. Tüm sorunlarınız ve anlamadığınız noktaların aydınlatılması için Aile Hekiminize bizzat başvurarak bilgi alabilirsiniz. Yukarıdaki yazıyı okudum (……………………………………………………… tarafından bana okundu) ve anladım. Yazıdaki tıbbi terimler bana açıklandı. İşlemin yapılmasına izin veriyorum Tarih:……/ ……/ ……./
Aile Hekimi Adı ve imzası Testin Yapılacağı Kişi Adı ve imzası
Saat: …… …….
Aydınlatılmış Onam Yasal Düzenlemeleri
Türk Tabipleri Birliği Hekimlik Meslek Etiği Kuralları;
Madde 26: Aydınlatılmış onam:
Hekim hastasını, hastanın sağlık durumu ve konulan tanı, önerilen tedavi yönteminin türü, başarı şansı ve süresi, tedavi yönteminin hastanın sağlığı için taşıdığı riskler, verilen ilaçların kullanılışı ve olası yan etkileri, hastanın önerilen tedaviyi kabul etmemesi durumunda hastalığın yaratacağı sonuçlar, olası tedavi seçenekleri ve riskleri konularında aydınlatır.
Yapılacak aydınlatma hastanın toplumsal ve ruhsal durumuna uygun olmalıdır. Bilgiler hasta tarafından anlaşılabilecek biçimde verilmelidir. Hastanın dışında bilgilendirilecek kişileri, hasta kendisi belirler. Sağlıkla ilgili her türlü girişim, kişinin özgür ve aydınlatılmış onamı ile yapılabilir. Alınan onam, baskı, tehdit, eksik aydınlatma ya da kandırma yoluyla alındıysa geçersizdir.
Acil durumlar ile hastanın reşit olmaması veya bilincinin kapalı olduğu ya da karar veremeyeceği durumlarda yasal temsilcisinin izni alınır. Hekim, temsilcinin onay ya da ret kararının kötü niyete dayandığını düşünüyor ve bu durum hastanın yaşamını tehdit ediyorsa, durum adli mercilere bildirilerek izin alınmalıdır. Bunun mümkün olmaması durumunda, hekim başka bir meslektaşına danışmaya çalışır ya da yalnızca yaşamı kurtarmaya yönelik girişimlerde bulunur. Acil durumlarda müdahale etmek hekimin takdirindedir. Tedavisi yasalarla zorunlu kılınan hastalıklar toplum sağlığını tehdit ettiği için hasta veya yasal temsilcisinin aydınlatılmış onamı alınmasa da gerekli tedavi yapılır. Hasta vermiş olduğu aydınlatılmış onamı dilediği zaman geri alabilir.
Aydınlatılmış onam sürecinin yasal bağlamına ilişkin hukuki metinler incelendiğinde en eski düzenlemenin 1219 sayılı Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarz-ı İcrasına Dair Kanun (1928) olduğu görülmektedir. (Madde 70- Değişik: 5728 s. K. – 8.2.2008-26781)
Sağlık Bakanlığı Hasta Hakları Yönetmeliği’ndeki (1998) Madde 15; “Sağlık Durumu ile İlgili Bilgi Alma Hakkı”na yönelik olarak hastanın uygulanacak tıbbi işlem ve müdahale yöntemleri, hastalığın seyri ve sonuçları hakkındaki sözlü ve yazılı bilgi isteme hakkını; kendisinin buna yeterliği yoksa bir başkasını yetkilendirmeyi tanımlamaktadır.
Madde 18: Bilgi Vermenin Usulü; Madde 22; Rıza Olmaksızın Tıbbi Ameliyeye Tabi Tutulmama; Madde 24; Hastanın Rızası ve İzni; Madde 25; hastanın Tedaviyi Reddetme ve Durdurması; Madde 26; Küçüğün veya Mahcurun (kısıtlının) Tıbbi Müdahaleye katılımı; ve Madde 31; Rızanın Kapsamı ile ilgilidir.
Aydınlatılmış Onam Kim Tarafından Yapılmalı?
Aydınlatılmış onamda hekim hastayı bilgilendirmeli ve ayrıntılı bir şekilde uygulanacak tedaviyi anlatmalıdır. Eğer tedaviyi uygulayacak olan hekim dışında bir hekim bilgilendirmeyi yaparsa tedaviyi uygulayacak olan hekimin buna rıza göstermesi gerekmektedir. Hekimler dışında bir sağlık personelinin aydınlatma yükümlülüğü bulunmamaktadır. Hasta Hakları Yönetmeliği’nde de aydınlatma yükümlülüğünün hekime ait olduğu vurgulanmıştır.
Bir hastaya uygulanacak tedavide farklı uzmanlık alanlarından görüş alınması gerekiyorsa ya da tedavi farklı uzmanlık alanları tarafından birlikte yapılıyorsa her hekim kendi uzmanlık alanında hastayı bilgilendirir. Ancak bu gibi bir durumda bir hekim tedavinin diğer alanında da bilgilendirme yapıyorsa yeterli olacaktır. Hekim hastayı bilgilendirdikten sonra hastanın karar vermesi için yeterli süre tanımalıdır. Çünkü hasta kendisine verilen süre içerisinde ailesinden ya da başka hekimlerden görüş alabilir. Elbette bu durum acil cerrahi müdahalelerin dışındaki uygulamalarda söz konusudur.
Aydınlatılmış Onam Alınmasının İstisnaları
Aydınlatılmış onam hekimin yükümlülüklerinden biri olup kural olarak hastadan uygulanacak tedavi için rıza alınmasıdır. Ancak kimi durumda hastanın akli dengesi yerinde olmayacağı gibi geçirmiş olduğu kaza nedeniyle bilinci kapalı da olabilir. Bu gibi durumlarda haliyle hastadan rıza alınması mümkün değildir. Bunun dışında aydınlatılmış onamın tehdit ile alınması halinde bu rıza geçersiz sayılacaktır. Buna benzer şekilde aydınlatılmış onam alınmasının çeşitli istisnaları bulunmaktadır. Bunlar şu şekilde sıralanabilir:
- Hastadan onam alınması mümkün olmayan haller,
- Hastalığın tedavisinin yasal olarak zorunlu olduğu haller, (Örneğin toplumu tehdit eden bulaşıcı bir hastalığı olabilir.)
- Hastanın reşit olmaması halinde,
- Hastanın bilincinin kapalı olması halinde,
- Hastanın karar veremeyecek şekilde acil durumunun olması halinde,
Son üç durumda hastanın yasal temsilcisi tarafından rıza alınabilir. Bunun dışında hastadan onam alınması mümkün olmayan acil durumlarda da doktorun hastayı tedavi etmede onaya ihtiyacı yoktur. Örneğin intihar vakalarında doktor hastayı onay almadan tedavi eder. aydınlatılmış onam alınmaması halinde hekimin uyguladığı tedavi hukuka aykırı bir durum oluşturacaktır. Hukuka aykırı olan bu durum da hastanın hekimden maddi tazminat talep etme hakkını doğuracaktır. Son olarak aydınlatılmış onamın alınıp alınmadığının ispatı hekimin ve hastanenin üzerinde olacaktır.
Aydınlatılmış Onam Hakkında Mahkeme Kararları
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 2016/25663 E. 2018/7615 K. ve 04.07.2018 Tarihli Kararı
Salt ameliyata rıza göstermek yeterli değildir. Ayrıca, komplikasyonların da izah edilmesi gerekmektedir. Ancak bu rızanın da az yukarıda vurgulandığı üzere aydınlatılmış rıza olması gerekir. Nitekim Hekimlik Mesliği Etiği Kurallarının Aydınlatılmış Onam başlıklı 26. maddesinde düzenleme yapılmış ve “Hekim hastasını, hastanın sağlık durumu ve konulan tanı, önerilen tedavi yönteminin türü, başarı şansı ve süresi, tedavi yönteminin hastanın sağlığı için taşıdığı riskler, verilen ilaçların kullanılışı ve olası yan etkileri, hastanın önerilen tedaviyi kabul etmemesi durumunda hastalığın yaratacağı sonuçlar, olası tedavi seçenekleri ve riskleri konularında aydınlatır. Yapılacak aydınlatma hastanın kültürel, toplumsal ve ruhsal durumuna özen gösteren bir uygunlukta olmalıdır. Bilgiler hasta tarafından anlaşılabilecek biçimde verilmelidir. Hastanın dışında bilgilendirilecek kişileri, hasta kendisi belirler. Sağlıkla ilgili her türlü girişim, kişinin özgür ve aydınlatılmış onamı ile yapılabilir. Alınan onam, baskı, tehdit, eksik aydınlatma ya da kandırma yoluyla alındıysa geçersizdir. Acil durumlar ile, hastanın reşit olmaması veya bilincinin kapalı olduğu ya da karar veremeyeceği durumlarda yasal temsilcisinin izni alınır.” Düzenlemesiyle aydınlatmanın ne şekilde yapılacağı açıklanmıştır. Aydınlatılmış onamda ispat külfeti hekim ya da hastanededir.
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 2013/1813 E. 2013/11915 K. ve 09.05.2013 Tarihli Kararı
Yukarıda izah edilen açıklamalar ışığında somut olaya bakılacak olursa; davacı …’in 09.04.2008 tarihinde davalı hastanede sezaryen ameliyatı ile bebek doğurduğu, kalp kapağı hastası olması nedeniyle ameliyat esnasında tüp ligasyonu (tüplerin bağlanması) operasyonu yapıldığı, 29.11.2010 tarihinde yapılan muayenede gebe olduğunun tespit edildiği ve kürtaj yapıldığı ihtilafsızdır. Adli Tıp Kurumu 3.İhtisas Kurulu’nun 24 Şubat 2012 tarihli raporunda, tüp ligasyonuna rağmen nadir de olsa gebelik meydana gelebileceğinin tıbben bilindiği, davalı hastaneye kusur atfedilemeyeceği mütalaa olunmuştur. Davacılar tarafından 09.04.2008 tarihinde imzalanan sterilizasyon izin belgesinde işlemin tıbbi sonuçlarının ve olası komplikasyonlarının anlatıldığı ve davacıların bu işleme rıza gösterdiği yazılı ise de, bu rızanın az yukarıda vurgulandığı üzere aydınlatılmış rıza olması gerekir. Anılan belgede önerilen tedavi yönteminin başarı şansı ve süresi, bu yöntemin hastanın sağlığı için taşıdığı riskler, tıbbi sonuçları ve olası komplikasyonları konularında bir açıklama bulunmamaktadır. Aydınlatılmış onamda ispat külfetinin hekim ya da hastanede olduğu gözetilerek davalının sorumlu olduğu kabul edilmeli ve hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmelidir. Eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.