Adli Yardım (Ücretsiz Avukat)

adli yardim ucretsiz avukat

Adli yardım yani halk dilinde ücretsiz avukat, mahkemede bizi savunacak bir avukat tutmaya maddi imkan ve gücünüz olmadığında devlet tarafından size avukat verilmesine denir. Maddi durumunuz olmadığı durumda kanunların izin verdiği sınırlar çerçevesinde barodan ücretsiz avukat talep edilebilmektedir. Adli yardım belirlenen kriterlere uygun olan (mesela maddi durumunun yetersizliği gibi) bireylere, adli meselelerle ilgili yasal süreçlerde sağlanan hukuki hizmettir. Buna göre hukuki danışmanlık veya avukatlık hizmetine erişimi olmayan kişilere ücretsiz veya düşük maliyetli hukuki destek sağlanması amaçlanır. Avukatlık kanunu madde 176 uyarınca; “Adlî yardım, avukatlık ücretlerini ve diğer yargılama giderlerini karşılama olanağı bulunmayanlara bu Kanunda yazılı avukatlık hizmetlerinin sağlanmasıdır.”  Adli yardım, ülkeden ülkeye farklılık gösteren bir konudur. Çünkü her ülkenin hukuk düzeni veya yasal düzenlemeleri birbirinden farklı olacaktır.

Adli yardım herkese sağlanan bir hizmet değildir. Bireyin adi hizmetten yararlanabilmesi için belli başlı kriterlere uyumlu olması gerekir. Bir kişiye adli hizmet sağlanmasında; gelir düzeyi, olayın ciddiyeti, kişinin durumu gibi hususlar göz önünde bulundurulur. Adli yardım müessesesi HMK md. 334 ila 340. Maddeleri arasında düzenlenmiştir. Amacı hukuki süreçte bireylere destek sağlanmasıdır. Barodan talep edilecek olan avukat Türkiye Barolar Birliği tarafından yönlendirilmektedir. Ancak barodan ücretsiz avukat nasıl talep edilir ve nasıl bir yol izlenir bunları bilmek önemlidir. Doğru ve bilinçli olarak yapılacak talep ve başvurular size bir an önce bir avukat tayin edilmesini sağlamaktadır.

İlgili Makale: İnfaz Hesaplama

Adli Yardım Nedir?

Adli yardım, maddi olarak avukat ücreti ödemeyecek olan kişilerin barodan ücretsiz olarak bir avukat talep etme haklarına denir. Diğer bir tanımla adli yardım, mali gücü yetersiz olanların dava açma hakkından yoksun kalmaması için getirilmiş bir ilkedir. Mali olanakları yetersiz kişilerin dava harç ve masraflarından muaf tutulması ve kendisi için baro tarafından ücretsiz avukat görevlendirilmesidir. Adli yardım haklarından yararlanmak isteyen kişiler bağlı bulundukları ildeki baro başkanlıklarına maddi durumunun olmadığını ifade eden bir dilekçe yazarak müracaatta bulunmalıdır. Yazılan dilekçeye muhtarlıktan alınmış maddi durumun ve yeterli gelirinin olmadığını belgeleyen fakirlik belgesini eklemelidir.

Anayasa’da düzenlenen hak arama özgürlüğünün kullanılabilmesi ve adil yargılanma hakkının unsurlarından olan, taraflar arasında silahların eşitliği ilkesinin hayata geçirilebilmesi için, gerekli yargılama giderlerini hiç veya sıkıntıya düşmeksizin ödeyemeyecek durumda bulunan kişilere her türlü mali ve hukuki korunma taleplerinde kolaylık sağlanması, sosyal hukuk devleti ilkesinin gereklerindendir. Bu gereğin yerine getirilebilmesi ise adli yardım ile mümkündür. Günümüzde bir davanın açılması ve takibi için gereken harcamalar oldukça yüksek tutarlara ulaşabilmektedir. Bu nedenle yoksul kişilerin, haklı olsalar dahi bir dava açmaları ve bunu özellikle bir avukat aracılığıyla takip etmeleri; aynı şekilde kendilerine karşı açılan bir davada savunma yapabilmeleri oldukça zorlaşmakta, hatta bazen imkânsızlaşmaktadır. Sosyal hukuk devletinin en önemli unsurlarından biri de yurttaşla- rının tüm haklarının hukukî güvenceye kavuşturulmasıdır.

Bu güvence, yurttaşların ekonomik durumlarına göre değişmez ve her düzeydeki insana eşit olarak sunulur. Söz konusu güvence, “kanun önünde eşitlik” ilkesinin gerçekleştirilmesine de hizmet eder. Anayasamızda (m. 10) da benimsenen bu ilkenin hayata geçirilebilmesi için, kişilerin ekonomik sıkıntı içine düşme korkusu olmaksızın haklarını arayabilmelerine imkân tanınmalıdır. Ayrıca Anayasa madde 36’da garanti altına alınan “hak arama özgürlüğü” ve Anayasa madde 5’de düzenlenen devletin görevleri de yoksul yurttaşların ekonomik engellerden dolayı haklarını arayamamaları şeklindeki olumsuz sonucun kabul edilemeyeceğini göstermektedir. İşte bu düşüncelerle, sosyal hukuk devletinin bir gereği olarak kabul edilmiş olan adlî yardım, yoksul kimselere yargı organları önünde haklarını arayabilmeleri veya savunma yapabilmeleri için parasal kolaylıklar sağlanması anlamına gelir.

İlgili Makale: Avukata Sor
adli yardim nedir
adli yardim nedir

Adli Yardımdan Yararlanabilecek Kişiler ve Yararlanma Koşulları

Adli yardımla ilgili hükümler kural olarak, maddi sıkıntı içindeki gerçek kişileri korumak amacıyla getirilmiştir. Avukatın müvekkili adına; vasi, kayyım ve kanunî temsilcinin de adlarına hareket ettikleri kişiler yararına adlî yardım talebinde bulunmaları mümkündür. Ayrıca, kamuya yararlı dernek ve vakıflar da adlî yardımdan yararlanabilir. Tüzel kişilerin adlî yardımdan yararlanması sadece kamuya yararlı dernek ve vakıflarla sınırlıdır. Kamuya yararlılık bakımından kuruluş amacına ve statülerine bakmak gerekir.

Yabancı gerçek kişilerin de adlî yardımdan yararlanabilecekleri kabul edilmiştir. Ancak bunun için, diğer koşullar yanında, kendi ülkelerinde de Türk vatandaşlarının adlî yardımdan yararlanabildiklerini ispat etmeleri gerekir (karşılıklılık koşulu). Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 334’e göre, yargılama giderlerini, kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma sokmaksızın kısmen veya tamamen ödeyemeyecek durumda olup da haklı oldukları yolunda peşinen bir kanaat uyandırabilen kişilere yargılama giderlerini ödemekten geçici olarak bir muafiyet tanınır ve adlî yardımdan yararlanır. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’ndaki adlî yardım ile ilgili hükümler (m. 334-340), 334. maddedeki açık hüküm gereğince, icra takipleri ile geçici hukukî korumalarda da uygulanır. Bu hükümde düzenlenmemekle birlikte, adlî yardıma ilişkin hükümler ayrıca idarî yargıda, ceza mahkemelerinde ve askerî mahkemelerde de uygulanır.

  1. Yoksulluk koşulu

Adlî yardımdan yararlanabilmenin ilk koşulu ekonomik sıkıntı, geçim bakımından zaruret hâli, doktrindeki ifadesi ile yoksulluktur. Adlî yardım kurumu bakımından yoksulluğun ne anlama geldiği ise, 334. maddenin birinci fıkrasında açıklanmıştır. Buna göre, kendisi ile ailesinin geçimini önemli ölçüde sıkıntıya düşürmeksizin gerekli yargılama giderlerini kısmen veya tamamen karşılayabilecek durumda olmayan kimseler, yoksul sayılırlar. Görüldüğü gibi, adli yardımdan yararlanabilmek için genel anlamda geçim sıkıntısı (yoksulluk) aranmamaktadır. Burada önemli olan, yargılama veya takip için gerekli giderleri yapmakla önemli ölçüde sıkıntıya düşülüp düşülmeyeceğidir.

Adlî yardım, sadece sürekli bir geçim sıkıntısı içinde olan yoksul kişiler için değil; ortalama bir geçim düzeyine sahip olmakla beraber, bir yargılama ya da takip sebebiyle, yapmak zorunda kaldığı giderlerden ötürü önemli ölçüde maddi sıkıntıya düşecek olan kişiler için de başvurulabilecek bir yoldur. Küçükler adına velileri tarafından adlî yardım talep edildiğinde, sadece küçüğün değil; aynı zamanda velinin şahsında da yoksulluk koşulunun gerçekleşmiş olması aranmalıdır. Çünkü velinin, velayeti altındaki küçüğe bakım yükümlülüğü vardır ve bunların malvarlığı da velilerinin idare ve gözetimi altındadır. Vasi bakımından ise aynı durum geçerli değildir. Zira vasi, vesayet altındaki kişinin mallarını sadece yönetmekle görevlidir; onlardan yararlanamaz ve vasinin, vesayet altındaki kişinin masraflarını bizzat karşılama yükümlülüğü yoktur.

Talepte bulunan kişinin adlî yardımdan yararlanabilme bakımından yoksul sayılıp sayılmayacağı, kişinin malî durumu, bu çerçevede geliri, malvarlığı, borçları ve sosyal durumu, yani kendisi ve ailesinin yaşam düzeyi ve ihtiyaçları da göz önüne alınarak, her olayın kendi koşullarına göre, adlî yardıma karar verecek olan mahkeme tarafından tespit edilecektir. Burada belirtmek gerekir ki, düzenli bir aylık geliri ve ekonomik durumuna uygun evi olan kimse, açacağı bir dava ya da icra takibi sebebiyle yüksek tutarda harç ve diğer yargılama giderleri ödemek zorunda kalacak ve bu giderleri, olağan geliriyle karşılayamayacak durumda ise, o kişiden evini satıp, dava masraflarını ödemesi beklenemez. Hukuk devleti, hak arayan bireye, ekonomik durumu sarsılmadan etkin bir hukukî koruma sağlamak ve adalete erişim imkânı sunmak zorundadır. Kaldı ki, kişinin hâline münasip bir evinin haczine dahi izin vermeyen bir hukuk sisteminde, tek bir evi olan bir kişiyi adli yardımdan yararlandırılmayarak, yargılama ya da takip giderleri için evini satmaya zorlanması açık bir çelişki oluşturur. Kamuya yararlı dernek ve vakıflar da ise, bunların olağan gelirleri, borçları, harcamaları ve yaptıkları faaliyetleri göz önüne alınarak, yargılama giderlerini ödemek açısından zorluk içinde bulunup bulunmadıkları araştırılmalıdır.

  1. Haklılık koşulu

Adlî yardımdan yararlanabilmenin ikinci koşulu ise, asıl davadaki taleplerinin açıkça dayanaktan yoksun olmamasıdır. Söz konusu iddia veya savunmada (ya da diğer taleplerde) açıkça haksız durumda bulunmamak ve haklı olunduğu yolunda hakimde yaklaşık bir kanaat oluşturabilmek gerekir. Adli yardım talebi ile ilgili yargılamada, asıl yargılamada haklı olunduğunun tam olarak ispatlanması beklenemez. Haklılık koşulu, iddia veya savunmada, yapılacak takipte başarılı olma ümidinin bulunması şeklinde anlaşılmalıdır. Haklılık koşulu incelenirken, adlî yardım talebinde bulunan kişinin, ilk bakışta asıl yargılamada veya takipte başarı şansının, kaybetme tehlikesine nazaran daha fazla olup olmadığı araştırılmalıdır.

Haksız yargılama veya takiplerin çoğalıp mahkemelerin ve icra organlarının gereksiz yere uğraştırılmaması ve adlî yardım kurumunun kötüye kullanılmasının engellenebilmesi için haklılık koşulu özenle incelenmelidir. Ancak asıl davadaki başarı ümidinin ispatı bakımından çok sıkı davranmak da adlî yardımı imkânsız kılabileceğinden bu konuda oldukça dikkatli davranılmalıdır. Burada esas alınacak ispat ölçüsü, yaklaşık ispattır. Haklılık koşulunun incelenmesinde kişinin kesin haklı olduğu kanaatine varılması gerekmez. Bireyin haklı olması ihtimaline daha yüksek olasılıkla bakılması yeterli olacaktır.

Adli Yardım Kararı ve Etkisi

Adlî yardım talebi reddine ilişkin kararın tebliğinden itibaren bir hafta içinde kararı veren mahkemeye dilekçe ile itiraz edilebilir. İtiraz incelemesi neticesinde verilen karar kesindir. Adli yardım talebi reddedilirse, ödeme gücünde sonradan gerçekleşen ciddi bir azalmaya dayanılarak tekrar talepte bulunulabilir. Adlî yardım kararlarının bir diğer sonucu da, adlî yardıma karar verildikten sonra, talebin baştan beri haksız olduğunun, bu konuda kasten ya da ağır kusurla yanlış bilgi verildiğinin veya adlî yardım koşullarının sonradan ortadan kalktığının, kişinin malî durumunun iyileştiğinin anlaşılması üzerine, mahkemece adlî yardım kararının kaldırılabilmesidir. Adlî yardım kararı, kişiye özgüdür, yani sadece lehine karar verilen kişi için geçerlidir; bu kişinin mirasçıları, cüzi hâlefleri, o kişi yanında katılan fer’i müdahil veya dava arkadaşları adlî yardımdan yararlanamaz.

Öte yandan, adlî yardım kararı, hangi dava veya iş için verilmişse sadece o dava veya iş için geçerlidir. Bu nedenle aynı taraflar arasında, o dava ile birlikte görülen karşılık davada geçerli olmaz. Zira, her davanın haklılık koşulu ayrı ayrı değerlendirilir. Davaların birleştirilmesi durumunda da aynı esas geçerlidir. Yargılamanın yenilenmesi de ayrı, yeni bir dava olduğundan, ilk davada verilen adlî yardım kararı yargılamanın yenilenmesi davasında geçerli olamaz.

Adlî yardım, hükmün kesinleşmesine kadar devam eder (m. 335/3). Ancak sağlanan adlî yardım, daha önce bir harcama yapılmışsa onu kapsamayıp o andan itibaren geçerlidir (m. 337/3). Adlî yardım kararı ile sağlanacak muafiyet ve kolaylıklar madde 335/1’de düzenlenmiştir. Buna göre adlî yardım kararının etkileri şunlardır:

  • Yapılacak tüm yargılama ve takip giderlerinden geçici olarak muafiyet.
  • Yargılama ve takip giderleri için teminat göstermekten geçici muafiyet.
  • Dava ve icra takibi sırasında yapılması gereken tüm giderlerin devlet tarafından avans ile ödenmesi
  • Davanın avukat ile takibi gerekiyorsa, ücret sonradan ödenmek üzere bir avukat temini.

Adli Yardım Neticesinde Tüm Ödemelerden Muaf Tutulur Muyum?

Görüldüğü üzere adli yardım, dava takip veya işle ilgili olarak tüm yargılama veya takip giderlerini karşılamakta, ancak bu geçici bir muafiyet şeklinde ortaya çıkmaktadır. Sadece adli yardım kararı verilmesi, mutlaka talepte bulunan kişiye ücreti sonradan ödenmek üzere bir avukat tayin edilmesini kapsamaz; bu konuda mahkemenin ayrıca ve açıkça karar vermesi gerekir. Mahkeme, adlî yardım talebi kabul edilen kişiye ücreti sonradan vermek üzere bir vekil atanmasına karar verdiği takdirde, o yerdeki Barodan bu karar doğrultusunda bir avukatın görevlendirilmesini ister ve Barolar, karara uymakla yükümlüdürler. Adlî yardım kararı, bu karardan yararlanan kişinin dava sırasında ölümü veya ilgili tüzel kişiliğinin sona ermesi gibi sebeplerle dava dışı kalması nedenlerinden biriyle ortadan kalkabilir. Ayrıca dava açılmadan önce veya sonra verilen adlî yardım kararı, madde 338’deki sebeplerin varlığı hâlinde, kararı veren mahkeme tarafından ortadan kaldırılabilir.

Adlî yardım kararı çerçevesinde bir avukatın görevlendirilmesine de karar verilmiş ise, Baro tarafından görevlendirilen avukatın ücreti yargılama gideri olarak Hazineden ödenir. Böylece, karşı taraftan veya adlî yardım talep edenden tahsil edilip edilmemesine bakılmaksızın avukat ücretini Hazineden alabilecektir. Adlî yardımdan yararlanan taraf, davayı kaybetmesi durumunda karşı tarafın yaptığı yargılama giderleri ile birlikte, adlî yardım kararı nedeniyle ertelenen ve Devlet tarafından avans olarak verilen tüm giderleri de ödemek zorunda kalacaktır. Çünkü adlî yardım ile sadece geçici bir muafiyet sağlanmaktadır. Adlî yardım nedeniyle ertelenen giderler ve avanslar, bu kişiden maliye aracılığı ile bir kamu alacağı olarak tahsil edilecektir.

Ancak bu konuda bir kolaylık sağlanarak, uygun görülürse yargılama giderlerinin en geç bir yıl içinde aylık eşit taksitler hâlinde ödenmesine de karar verilebilir. Adli yardım kararından dolayı Devletçe ödenen veya muaf tutulan yargılama giderlerinin tahsilinin, adli yardımdan yararlananın mağduriyetine neden olacağı mahkemece açıkça anlaşılırsa, mahkeme, hükümde tamamen veya kıs- men ödemeden muaf tutulmasına da karar verebilir. Davayı kazanan karşı tarafça yapılan yargılama giderleri ise, devlet tarafından değil; kazanan tarafça ilâmın icrası aşamasında talep ve tahsil edilir.

adli yardim icin gerekli evraklar
adli yardim icin gerekli evraklar

Adli Yardım Başvurusu Nasıl Yapılıyor?

Adli yardım talebinde bulunabilmek için öncelikle mahkemeye başvurularak bu yönde talepte bulunulması gerekiyor. Başvurucunun adli yardımdan yararlanma koşullarını taşıyıp taşımadığı araştırılıyor. Mahkeme, adli yardımın koşullarının oluşup oluşmadığını değerlendirerek talebin kısmen veya tamamen kabulüne ya da reddine ilişkin karar verebiliyor. Adli yardım kararından dolayı ertelenen tüm yargılama giderleri ile devletçe ödenen avanslar, dava veya takip sonunda haksız çıkan kişiden tahsil ediliyor.

İkinci olarak barodan talep edilebiliyor. Kişinin bulunduğu ilde yer alan Baro Adli Yardım Bürosu’na başvuran kişiden talebin haklılığı konusunda gerekli evraklar talep edilmektedir. Bunlar:

  • Muhtarlıktan alınacak fakirlik belgesi
  • Tapu Müdürlüklerinden ve Trafik Tescil Şube Müdürlüğü’nden alınan üzerine kayıtlı gayrimenkul ve araç bulunup bulunmadığına ilişkin belge ile sosyal güvenlik kurumundan sosyal güvenlik kaydı olup olmadığına ilişkin belge
  • Nüfus Cüzdan Fotokopisi
  • Geliri varsa bunu belgeleyen evrakların fotokopileri (Emekli ise emekli maaşını gösteren emekli karnesi fotokopisi, çalışıyorsa maaş bordrosu gibi).
  • Kira kontratı, öğrenim gören çocukları varsa öğrenim belgesi gibi gerçekten ihtiyaç halinde bulunup bulunmadığını anlayabilmede ölçüt olabilecek belgeler.
  • Başvuranın haklı olduğunu kanıtlamaya yardım edecek belgeler, açılmış davalarda dosyasının fotokopisi istenmektedir.

Belirtilen belgelerin Baro Adli Yardım Bürosu’na tesliminden sonra Baro tarafından evrak kayıt numarası verilerek dosya açılmaktadır. Kişinin birden fazla istemi olması durumunda her bir adli yardım istemi için ayrı dosya oluşturulması gerekmektedir.

Adli Yardım Talebi ve İncelenmesi

Baroya adli yardım talebinde bulunan kişi, talebi hizmetin görüleceği yer adli yardım bürosuna ve temsilciliklerine iletir. Adli yardım bürosu ve temsilcilikleri, talep sahibinden üzerine kayıtlı taşınır ve taşınmaz mal bilgileri, aylık kazancı, ailevi durumu, bakmakla yükümlü olduğu kişi sayısı gibi gerekli bilgi ve belgeleri ister. Başvurucu, talebinde haklı olduğunu gösterdiği delillerle kanıtlamak zorundadır. Adli yardım bürosu ve temsilcilikleri adli yardım talebini baroya ileten başvurucunun talebinin haklılığı konusunda uygun bulacağı araştırmayı yapar, gerektiğinde karar verir.

Mahkemeye adli yardım talebinde bulunan kişi, iddiasının özeti ile birlikte, iddiasını dayandıracağı delilleri ve yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını gösteren, üzerine kayıtlı taşınır ve taşınmaz mal bilgileri, aylık kazancı, ailevi durumu, bakmakla yükümlü olduğu kişi sayısı gibi mali durumuna ilişkin belgeleri mahkemeye sunmak zorundadır. Adli yardım talebine ilişkin evrak, her türlü harç ve vergiden muaftır. Mahkeme, adli yardım talebi hakkında duruşma yapmaksızın karar verebilir. Ancak, talep halinde inceleme duruşmalı olarak yapılır.

Mahkemelerce adli yardım talebi konusunda verilen kararlara karşı, tebliğinden itibaren bir hafta içinde kararı veren mahkemeye dilekçe vermek suretiyle itiraz edilebilir. İtiraz incelemesi neticesinde verilen kararlar kesindir. Adli yardım talebi reddedilirse, ödeme gücünde sonradan gerçekleşen ciddi bir azalmaya dayanılarak tekrar talepte bulunulabilir.

Adli yardım talebinin mahkemece kabulü halinde yargılama harç, avans ve giderleri de adli yardım kararı devam ettiği müddetçe kısmen ya da tamamen ödenmeyebilir. Adli yardımdan yararlanan kişinin mali durumu hakkında kasten veya ağır kusuru sonucu yanlış bilgi verdiği ortaya çıkar veya sonradan mali durumunun yeteri derecede iyileştiği anlaşılırsa adli yardım kararı kaldırılır. Adli yardım talebi; asıl talep veya işin karara bağlanacağı mahkemeden,

  • İcra ve iflas takiplerinde ise takibin yapılacağı yerdeki icra mahkemesinden, istenir.
  • Kanun yollarına başvuru sırasında da Bölge Adliye Mahkemesine veya Yargıtay’a yapılır.

Adli yardım talebinde bulunan kişi, iddiasının özeti ile birlikte;

  • İddiasını dayandıracağı delilleri,
  • Yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını gösteren mali durumuna ilişkin belgeleri, mahkemeye sunmak zorundadır.

Mahkeme, kişinin ödeme gücünden yoksun olup olmadığını ve talebinin açıkça dayanaktan yoksun olup olmadığını sunulan bu deliller ve belgeler ile belirleyerek karar verir. Belirtmek gerekir ki, UYAP’ta sorgulama yapılarak kişilerin üzerine kayıtlı araç veya taşınmaz olup olmadığı belirlenebildiğinden, kişinin ödeme gücünün belirlenmesi bakımından talepte bulunanın sunduğu belgelerle yetinilmeyerek UYAP’tan da sorgulama yapılabilir. Bununla birlikte talep duruşmalı değerlendirilecek ise duruşma tarihine kadar ilgili kurumlara yazı yazılarak talepte bulunulduğu tarih itibariyle kişinin ekonomik ve sosyal durumunun belirlenmesine engel bir durum da bulunmamaktadır. Ancak unutulmamalıdır ki, adli yardım talebinde bulunan kişinin yargılama giderlerini karşılayacak durumda olmadığını gösteren bilgi veya belge sunması gerekir. Aksi takdirde sırf bu sebeple kişinin adli yardım talebi ret edilir. Adli yardım talebine ilişkin evrak, her türlü harçtan ve vergiden muaftır.

istanbul icra mahkemesi

İstanbul İcra Mahkemesi Adres ve Telefon Bilgileri

Nafaka indirim davası, nafaka yükümlüsü ya da alacaklısının maddi durumunda gelen değişiklik sebebiyle nafaka miktarının değiştirmek için açılan davaya denir. […]

gorevde yukselme davalari

Görevde Yükselme Davaları

Nafaka indirim davası, nafaka yükümlüsü ya da alacaklısının maddi durumunda gelen değişiklik sebebiyle nafaka miktarının değiştirmek için açılan davaya denir. […]

subay olma sartlari

Subay Olma Şartları

Nafaka indirim davası, nafaka yükümlüsü ya da alacaklısının maddi durumunda gelen değişiklik sebebiyle nafaka miktarının değiştirmek için açılan davaya denir. […]

X
kadim hukuk ve danışmanlık