Haksız tutuklama ve gözaltı tazminat davasının hukuki dayanağını 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 141-144 maddeleridir. İlgili hükümlerde, hangi hallerde koruma tedbirleri nedeniyle tazminat talep edilebileceği, tazminatın şartları, süresi ve muhatabı düzenlenmiştir. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu çerçevesinde soruşturma ve kovuşturma aşamasında koruma tedbirlerine başvurulabilir ve bu tedbirler yine aynı kanunun 90-140. maddeleri arasında detaylı bir şekilde açıklanmıştır. Uygulanacak koruma tedbirlerinde ölçülü ve orantılı olunması esastır. Soruşturma veya kovuşturma neticesinde şüpheli veya sanığın suçsuz olduğu anlaşıldığında, uygulanan koruma tedbirlerinin haksız olduğu ortaya çıkmaktadır. Makalemizde söz konusu koruma tedbirlerinin haksız yere verildiği takdirde başvurulabilecek yollar ve tazminat talepleri inceleme konusu olacaktır.
Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat istemine ilişkin usul ve esaslar 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunumuzun 141-144. maddelerinde yer almaktadır. Bu maddelerde sırasıyla tazminat isteminde bulunabilecek kişiler, tazminat isteminin koşulları, tazminatın geri alınması ve tazminat isteyemeyecek kişiler düzenlenmiştir. Aşağıda detaylı olarak ele alınacak olmakla birlikte kısaca özetlemek gerekirse, soruşturma ya da kovuştura kapsamında haksız koruma tedbirleri nedeniyle mağdur olanlar maddi ve manevi tazminat talebinde bulunabilirler. Haksız koruma tedbirlerine karşı tazminat davası ceza davasından sonra açılır. Kadim Hukuk ve Danışmanlık olarak haksız tutuklama ve gözaltı tazminat davasının usul ve esasları detaylı olarak ele alınmıştır.
Ceza Muhakemesi Kanunu- Madde 141
(1) Suç soruşturması veya kovuşturması sırasında;
a) Kanunlarda belirtilen koşullar dışında yakalanan, tutuklanan veya tutukluluğunun devamına karar verilen,
b) Kanunî gözaltı süresi içinde hâkim önüne çıkarılmayan,
c) Kanunî hakları hatırlatılmadan veya hatırlatılan haklarından yararlandırılma isteği yerine getirilmeden tutuklanan,
d) Kanuna uygun olarak tutuklandığı hâlde makul sürede yargılama mercii huzuruna çıkarılmayan ve bu süre içinde hakkında hüküm verilmeyen,
e) Kanuna uygun olarak yakalandıktan veya tutuklandıktan sonra haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilen,
f) Mahkum olup da gözaltı ve tutuklulukta geçirdiği süreleri, hükümlülük sürelerinden fazla olan veya işlediği suç için kanunda öngörülen cezanın sadece para cezası olması nedeniyle zorunlu olarak bu cezayla cezalandırılan,
g) Yakalama veya tutuklama nedenleri ve haklarındaki suçlamalar kendilerine, yazıyla veya bunun hemen olanaklı bulunmadığı hâllerde sözle açıklanmayan,
h) Yakalanmaları veya tutuklanmaları yakınlarına bildirilmeyen,
i) Hakkındaki arama kararı ölçüsüz bir şekilde gerçekleştirilen,
j) Eşyasına veya diğer malvarlığı değerlerine, koşulları oluşmadığı halde elkonulan veya korunması için gerekli tedbirler alınmayan ya da eşyası veya diğer malvarlığı değerleri amaç dışı kullanılan veya zamanında geri verilmeyen,
k) (Ek: 11/4/2013-6459/17 md.) Yakalama, adli kontrol veya tutuklama işlemine karşı Kanunda öngörülen başvuru imkânlarından yararlandırılmayan,
l) (Ek:2/3/2024-7499/12 md.) Konutunu terk etmemek veya uyuşturucu, uyarıcı veya uçucu maddeler ile alkol bağımlılığından arınmak amacıyla hastaneye yatmak dâhil, tedavi veya muayene tedbirlerine tâbi olmak ve bunları kabul etmek şeklindeki adli kontrol yükümlülükleri uygulandıktan sonra haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilen, Kişiler, maddî ve manevî her türlü zararlarını, Devletten isteyebilirler.
(2) Birinci fıkranın (e), (f) ve (l) bentlerinde belirtilen kararları veren merciler, ilgiliye tazminat hakları bulunduğunu bildirirler ve bu husus verilen karara geçirilir.
(3) (Ek:18/6/2014-6545/70 md.) Birinci fıkrada yazan hâller dışında, suç soruşturması veya kovuşturması sırasında kişisel kusur, haksız fiil veya diğer sorumluluk hâlleri de dâhil olmak üzere hâkimler ve Cumhuriyet savcılarının verdikleri kararlar veya yaptıkları işlemler nedeniyle tazminat davaları ancak Devlet aleyhine açılabilir.
(4) (Ek:18/6/2014-6545/70 md.) Devlet, ödediği tazminattan dolayı görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle görevini kötüye kullanan hakimler ve Cumhuriyet savcılarına bir yıl içinde rücu eder.

Tazminat İstemine Konu Olabilecek İşlemler
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nca güvence altına alınan hakların ihlali halinde maddi ve manevi tazminat davası açma hakkı doğacaktır. CMK md. 141’e göre suç soruşturması veya kovuşturması sırasında;
- Kanunlarda belirtilen koşullar dışında yakalanan, tutuklanan veya tutukluluğunun devamına karar verilen, “Yakalamanın koşulları CMK.90-94, 98, Tutuklamanın şartları ise, CMK. 100,101,103,104 maddelerinde gösterilmiştir.”
- Kanuni gözaltı süresi içinde hakim önüne çıkarılmayan, “CMK’nın 91.maddesinde gözaltı süreleri gösterilmiştir.”
- Kanuni hakları hatırlatılmadan veya hatırlatılan haklarından yararlandırılma isteği yerine getirilmeden tutuklanan, “Tutuklama için sanığın yargıç önünde sorguya çekilmeli ve sorguda da, şüpheli ve sanığın hakları hatırlatılmalıdır. CMK’nın 147. maddesinin (c) bendinde müdafi görevlendirme, (e) bendinde açıklamada bulunmama, (f) bendinde kanıtların toplanmasını isteyebilme haklarının bulunduğunun da hatırlatılması gerekir.”
- Kanuna uygun olarak tutuklandığı halde makul sürede yargılama mercii huzuruna çıkarılmayan ve bu süre içinde hakkında hüküm verilmeyen, “Tutuklama süresi CMK’nın 102. maddesinde ve tutukluluğun incelenmesi 108. maddesinde gösterilmiştir.”
- Kanuna uygun olarak yakalandıktan veya tutuklandıktan sonra haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilen, “Tazminat için, kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin kararın itiraz süresinin geçmesi, beraat kararının ise kesinleşmiş olması şarttır. Bu kararların içeriklerinin doğru olup olmadıklarına bakılmaz. Tazminata konu kararlar sınırlı biçimde sayılmıştır. Bu iki karar dışındaki düşme, ortadan kaldırma, mahkumiyet kararları, tazminata konu olamazlar. Son soruşturmanın açılmaması kararı da kovuşturmaya yer olmadığı kararı niteliğinde olup tazminat davasına konu olabilir.”
- Mahkum olup da gözaltı ve tutuklulukta geçirdiği süreleri, hükümlülük sürelerinden fazla olan veya işlediği suç için kanunda öngörülen cezanın sadece para cezası olması nedeniyle zorunlu olarak bu cezayla cezalandırılan, “Örneğin, bir yıl hapis cezasına mahkum olmasına karşın iki yıl tutuklu kalanlar, bir yıl fazla hapis yatmaları nedeniyle tazminat isteyebilirler. Koşullu salıverme ve diğer infaz hükümlerinden yararlandıkları süreler nazara alınmaz. Gözaltı veya tutuklu kaldıktan sonra, yalnızca para cezasına mahkum edilenlerde, uğrayacakları her türlü zararların tazminini isteyebilirler. Gözaltına alınan ya da tutuklunun bundan yararlanabilmesi için, verilen cezanın sadece para cezası olması gerekir. Para cezası, hapis cezasından çevrilmişse, tazminat istenemez. Yine hapis cezaları ertelenenlerin de tazminat istemeleri olanaksızdır. Ancak tutuklu kaldığı süre, mahkumiyet süresinden fazla ise, yine zararlarını istemesi mümkündür.”
- Yakalama veya tutuklama nedenleri ve haklarındaki suçlamalar kendilerine, yazıyla veya bunun hemen olanaklı bulunmadığı hallerde sözle açıklanmayan, “Anayasa md. 19/4, CMK md. 101/2, 2559 Sayılı PVSK md. 13”
- Yakalanmaları veya tutuklanmaları yakınlarına bildirilmeyen, “Anayasa md. 19/6, CMK md. 107”
- Hakkındaki arama kararı ölçüsüz bir şekilde gerçekleştirilen,
- Eşyasına veya diğer malvarlığı değerlerine, koşulları oluşmadığı halde el konulan veya korunması için gerekli tedbirler alınmayan ya da eşyası veya diğer malvarlığı değerleri amaç dışı kullanılan veya zamanında geri verilmeyen,
- Yakalama veya tutuklama işlemine karşı Kanunda öngörülen başvuru imkanlarından yararlandırılmayan,
Kişiler, maddi ve manevi her türlü zararlarını, Devletten isteyebilirler.
Haksız Tutuklama ve Gözaltı Nedeniyle Kişiye Tazminat Hakkı Olduğu Bildirilecek Haller
Koruma tedbirleri nedeniyle kişilerin, devletten maddi ve manevi her türlü zararlarını hangi hallerde isteyebilecekleri CMK md. 141/1 de düzenlendikten sonra, kanun koyucu maddenin 2. Fıkrasında, tazminatı gerektiren hallerden (e) ve (f) bendinde sayılan hallerin varlığı halinde kararı veren mahkemenin kişiye tazminat hakkının olduğunu bildireceğini ve bu bildirimi yaptığını kararına yazacağını düzenlemiştir. Aksi takdirde, CMK’nın 142. maddesinde öngörülen süreler başlamayacaktır. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu md.141/2 kapsamında;
- Kanuna uygun olarak yakalandıktan veya tutuklandıktan sonra haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraat kararı verilmesi halinde
- Mahkum olup da gözaltı ve tutuklulukta geçirdiği süreleri, hükümlülük sürelerinden fazla olması veya işlediği suç için kanunda öngörülen cezanın sadece para cezası olması nedeniyle zorunlu olarak bu cezayla cezalandırılması halinde,
kararı veren mahkeme, kişiye tazminat hakkının olduğunu bildirir ve bu bildirimi yaptığını kararına yazar. Aksi takdirde, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu md.142 öngörülen süreler başlamayacaktır. Bu durumun eksiliği halinde, mahkeme tarafından verilen kararın bozulmasına sebebiyet verecektir.
CMK md.141/1 düzenlenen koruma tedbirlerinden (e) bendi “Kanuna uygun olarak yakalandıktan veya tutuklandıktan sonra haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilen,” ile (f) bendi “Mahkum olup da gözaltı ve tutuklulukta geçirdiği süreleri, hükümlülük sürelerinden fazla olan veya işlediği suç için kanunda öngörülen cezanın sadece para cezası olması nedeniyle zorunlu olarak bu cezayla cezalandırılan” kapsamındaki kişilere mahkemenin, koruma tedbirine istinaden tazminat isteme hakları olduğunu bildirmesi gerekmektedir. Bu eksiklik kararın da bozulmasını gerektirir.

Haksız Tutuklama ve Gözaltı Tazminat Davası Şartları
Haksız koruma tedbiri nedeniyle tazminat isteminde bulunulabilmesi gerekli olan şartlar CMK md.142 “Tazminat İstemenin Koşulları” başlığı altında düzenlenmiştir. Kanunun bu maddesine göre tazminat istemenin koşulları şu şekildedir;
- Tazminat davasının açılabilmesi için ilgili kişi hakkındaki karar veya hüküm kesinleşmeli,
- Kesinleşme, kararın veya hükmün ilgilisine veya varsa vekiline tebliğ edildiğinde, tebellüğden itibaren üç ay içinde ve herhalde karar veya hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde dava açılmalı,
- Tazminat davası zarara uğrayanın oturduğu yer ağır ceza mahkemesinde ve eğer o yer ağır ceza mahkemesi tazminat konusu işlemle ilişkili ise ve aynı yerde başka bir ağır ceza dairesi yoksa, en yakın yer ağır ceza mahkemesinde açılmalı ve davalı olarak Hazine ve Maliye Bakanlığı gösterilmeli,
- Tazminat isteminde bulunan kişinin dilekçesine, açık kimlik ve adresini, zarara uğradığı işlemin ve zararın nitelik ve niceliğini kaydetmesi ve bunların belgelerini eklemeli,
Bu şartlar ile süresinde açılan tazminat davasında mahkeme tarafından evraklarda inceleme yapılır ve yargılama süreci başlar.
Haksız Tutuklama ve Gözaltı Tazminat Davasında Maddi ve Manevi Zararın Kapsamı
Haksız Tutuklama ve Gözaltı Tazminat Davasında Maddi Zarar
Haksız Koruma Tedbirine maruz kalan kişinin, yakalama ve tutuklama süresinde uğradığı gelir kaybı maddi zarar olarak nitelendirilmektedir. Buna ilaveten haksız işlem nedeniyle, bu süreçte yaptığı giderler de maddi zarar kapsamındadır. Yakalanan veya tutuklanan kişi ücretli çalışan birisi (memur, işçi vb.) ise; net ücret kaybı maddi zarar olarak sayılır. Ancak kişinin tekrar göreve dönmesi ve kayba uğradığı ücretlerini toplu şekilde ferileri ile geri alması halinde, bu kişiye devlet tarafından maddi tazminat ödenmeyecektir.
Farklı olarak yakalanan veya tutuklanan kişi Serbest Meslek Sahibi ise, daha önce ne kadar kazanç sağladığı vergi dairesinde, bağlı olduğu meslek kuruluşundan veya bilirkişi raporundan tespit edilerek net gelir kaybının saptanması yapılarak buna göre tazminata hükmedilmesi gerekecektir. Mahkemeler; istenilen tazminattan fazlasına hükmedemeyeceği ve dava dilekçesindeki istenen miktarların sonradan değiştirilemeyeceği için yapılacak tespitin ve talebin uzman kişilerce yapılaması büyük önem arz etmektedir.
Haksız Tutuklama ve Gözaltı Tazminat Davasında Manevi Zarar
Tutuklu kalınan süre, yüklenen suçun niteliği, kişinin itibarının sarsılması, toplum içindeki konumu, maddi durumu, hasret ve üzüntü çekmesi, cezaevlerinin koşulları, duyulan acı ve ıstıraplar, tutuklamanın kişi üzerinde bıraktığı izler gözetilerek manevi zarar saptanacaktır. Söz konusu davanın dosya üzerinden yürütülmesi nedeniyle, Davacı tarafa önemli sorumluluk düşmektedir. Davacının maddi veya manevi zararının nitelik ve niceliğini, gözaltı veya tutuklamayla ilişkili dosyada belgelenenler dışında, her türlü zararını ispat belgelerinin ve benzeri hususların dava dilekçesine eklemesi gerekmektedir.
Haksız Tutuklama Nedeniyle Alınan Tazminatın Geri Alınabileceği Haller
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu madde 143’de devlet tarafından ödenen tazminatın, hangi hallerde geri alınacağı belirtilmiştir. Bunlar;
- Kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin kararı sonradan kaldırılarak, hakkında kamu davası açılan ve mahkum edilenlerle,
- Yargılamanın aleyhte yenilenmesiyle beraat kararı kaldırılıp mahkûm edilenlere,
Ödenmiş tazminatların mahkumiyet süresine ilişkin kısmı, Cumhuriyet savcısının yazılı istemi ile aynı mahkemeden alınacak kararla kamu alacaklarının tahsiline ilişkin mevzuat hükümleri uygulanarak geri alınır. Bu karara karşı; tarafların ve cumhuriyet savcısının itiraz hakkı bulunmaktadır.
İlk olarak; devlet ödediği tazminattan dolayı haksız koruma tedbirine sebebiyet veren kamu görevlisine görevini kötüye kullandığı sebebiyle ödediği tazminatı rücu eder. Görevi kötüye kullanmanın kapsamına, rüşvet gibi özel görevi kötüye kullanma halleri de dahildir. İkinci olarak; iftira konusunu oluşturan suç veya yalan tanıklık nedeniyle gözaltına alınma ve tutuklama halinde ise; Devlet, iftira eden veya yalan tanıklıkta bulunan kişiye de haksız koruma tedbirlerine karşı tazminat davası sonucu ödenen parayı rücu eder.
Haksız Koruma Tedbiri Kapsamında Tazminat İsteyemeyecek Kişiler
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu md.144’e göre; koruma tedbiri sebebiyle zarar meydana gelse bile tazminat talep edemeyecek kişiler belirtilmiştir. Bunlar; kanuna uygun olarak yakalanan veya tutuklanan kişiler olmak üzere;
- Tazminata hak kazanmadığı hâlde, sonradan yürürlüğe giren ve lehte düzenlemeler getiren kanun gereği, durumları tazminat istemeye uygun hâle dönüşenler,
- Genel veya özel af, şikâyetten vazgeçme, uzlaşma gibi nedenlerle hakkında kovuşturmaya yer olmadığına veya davanın düşmesine karar verilen veya kamu davası geçici olarak durdurulan veya kamu davası ertelenen veya düşürülenler,
- Kusur yeteneğinin bulunmaması nedeniyle hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verilenler,
- Adlî makamlar huzurunda gerçek dışı beyanla suç işlediğini veya suça katıldığını bildirerek gözaltına alınmasına veya tutuklanmasına neden olanlar,
koruma tedbiri sebebiyle zarar meydana gelse bile tazminat talep edemezler.
Dava Açma Süresi Nedir?
Maddenin birinci fıkrasına göre, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın veya beraat hükmünün kesinleştiğinin ilgisine tebliğinden itibaren 3 ay ve her halükarda karar veya hükmün kesinleşmesinden itibaren 1 yıl içinde tazminat isteminde bulunulabilir. Tazminat isteminde bulunabilmek için öncelikle, isteme konu işlemin haksızlığını tespit eden kararın (beraat veya kovuşturmaya yer olmadığı veya iade gibi) kesinleşmesi gerekir.
Dava açma süresi yönünden de bu tarihin önemli olduğu dikkate alınarak, kesinleşmiş kararın onaylı örneğinin dosya içine getirtilmesi ve kesinleşmiş kararın tebliğ edilip edilmediğinin, edilmiş ise tarihinin önemle araştırılması gerekir. Fıkrada belirtilen süreler hak düşürücü süreler olup, belirtilen süreler içinde istemde bulunulmaması halinde tazminat hakkı düşer. Davanın süresi içinde açılıp açılmadığı mahkeme tarafından kendiliğinden araştırılacaktır.
Yetkili ve Görevli Mahkeme
Tazminat davası, kural olarak zarara uğrayanın oturduğu yer ağır ceza mahkemesinde görülür. Ancak o yer ağır ceza mahkemesi, tazminata konu işlemle ilgili ise bu halde tazminat davası aynı yerde varsa diğer ağır ceza mahkemesi tarafından görülür. Zarara uğrayanın oturduğu yer- de başka bir ağır ceza mahkemesi yok ise bu halde dava en yakın ağır ceza mahkemesinde görülür. Maddenin 2. Fıkrasında belirtilen “Tazminat konusu işlemle ilişkili olma” ibaresi ile kast edilen tazminata konu olan işlemin yapılmasıdır.
Yoksa tazminata konu işlemi yapmayan, sadece kovuşturma sonucunda beraat kararı veren mahkeme, tazminat konusu işlemle ilişkili mahkeme olarak değerlendirilemez. Tazminat istemine konu olan işlemi yapan hakim, tazminat davasının görülmesine katılamaz. Bu durumda tazminata konu işlemi yapmış olan hakimin dışında başka bir hakimin katılımıyla dava görülmelidir. Ancak, mahkeme heyeti bu hakimin katılmaması nedeniyle oluşmuyorsa, yetkisizlik kararı verilerek dava en yakın ağır ceza mahkemesine gönderilmelidir.
Talep Koşulu
Tazminat istemi talebe bağlıdır. Maddenin 3. Fıkrasına göre tazminat istemi, yetkili ve görevli mahkemeye bir dilekçe ile yapılır. Dilekçede;
- Tazminat isteminde bulunan kişinin açık kimlik ve adres bilgilerinin,
- Zarara uğranılan işlemin,
- Zararın nitelik (maddi veya manevi) ve niceliğinin (uğranılan zararın miktarı), gösterilmesi ve bunlara ilişkin belgelerin dilekçeye eklenmesi gerekir.
Tazminat istemi, çoğunlukla vekil aracılığı ile yapılmaktadır. Ceza davalarında vekalet ilişkisi ceza kararının kesinleşmesi ile son bulur. Bu nedenle, tazminat isteminin vekil aracılığı ile yapılması halinde, vekalet- namenin, beraat kararının kesinleşmesinden sonraki bir tarihe ilişkin olması aranmalı veya davacının beyanı ile davaya muvafakatı olup olmadığı belirlenmelidir. Bu durum özellikle, uygulamadaki bir takım haksız kazanç uygulamalarına araç olmamak bakımından son derece önemlidir.
Haksız Tutuklama ve Gözaltı Tazminat Davasında Yargılama Süreci
Mahkeme, ilgilinin dilekçesindeki bilgi ve belgelerin yetersizliği durumunda eksikliğin bir ay içinde giderilmesini, aksi halde istemin reddedileceğini ilgiliye duyurur. Süresinde eksiği tamamlanmayan dilekçe, mahkemece, itiraz yolu açık olmak üzere reddolunur. Mahkeme, dosyayı inceledikten sonra yeterliliğini belirlediği dilekçe ve eki belgelerin bir örneğini Devlet Hazinesinin kendi yargı çevresindeki temsilcisine tebliğ ederek varsa beyan ve itirazlarını on beş gün içinde yazılı olarak bildirmesini ister.
İstemin ve ispat belgelerinin değerlendirilmesinde ve tazminat hukukunun genel prensiplerine göre verilecek tazminat miktarının saptanmasında mahkeme gerekli gördüğü her türlü araştırmayı yapmaya veya hakimlerinden birine yaptırmaya yetkilidir. Haksız koruma tedbiri nedeniyle tazminat davasında mahkeme, kararını duruşmalı olarak verir. Davacı ile Hazine temsilcisi, açıklamalı çağrı kâğıdı tebliğine rağmen gelmezlerse, yokluklarında karar verilebilir. Karara karşı, davacı, Cumhuriyet savcısı veya Hazine temsilcisi, istinaf yoluna başvurabilir; inceleme öncelikle ve ivedilikle yapılır.
Tazminat davaları nedeniyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince nispi vekalet ücreti hesaplanır. Ancak, ödenecek miktar Tarifede sulh ceza hakimliklerinde takip edilen işler için belirlenen maktu ücretten az, ağır ceza mahkemelerinde takip edilen davalar için belirlenen maktu ücretten fazla olamaz. Tazminata ilişkin mahkeme kararları, kesinleşmeden ve idari başvuru süreci tamamlanmadan icra takibine konulamaz. Kesinleşen mahkeme kararında hükmedilen tazminat ile vekalet ücreti, davacı veya vekilinin davalı idareye yazılı şekilde bildireceği banka hesap numarasına, bu bildirimin yapıldığı tarihten itibaren otuz gün içinde ödenir. Bu süre içinde ödeme yapılmaması halinde, karar genel hükümler dairesinde infaz ve icra olunur.
Kanun Yolu
Tazminat isteminin esastan kabulüne veya reddine ilişkin kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir. Hükmün kesin nitelikte olup olmadığı hususunda başvurulacak kanun metni HMK’dır. Tazminat isteminin bir kısmı dava edilmiş ise, yani kısmı dava açılmış ise bu halde kesinlik sınırı istemin tamamına göre belirlenir. Dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla ibaresi bulunmakta ise alacağın bir kısmının dava edildiğinin gözden kaçırılmaması gerekir. İstinaf isteminde bulunabilecek kişiler ise;
- Cumhuriyet savcısı,
- Tazminat isteminde bulunan davacı,
- Davalı Hazine temsilcisi,
Tazminat kararlarına yönelik istinaf başvurularının incelemesi öncelikle ve ivedilikle yapılacaktır.
Kararların infazı
25.08.2017 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 694 sayılı KHK’nın 144. maddesiyle, maddeye 10. fikra eklenmiştir. Bu fikrada tazminata ilişkin mahkeme kararlarının infazına ilişkin hükümlere yer verilmiştir. Buna göre, tazminat kararları, kesinleşmeden ve idari başvuru süreci tamamlanmadan icra takibine konulamayacaktır. Tazminata hak kazanan davacı, kesinleşen mahkeme kararı ile lehine hükmedilen tazminat ile buna ilişkin vekalet ücretini yazılı olarak bildirdiği banka hesap numarasına ödenmesi için öncelikle idareye başvuracaktır. İdare, bu bildirimin yapıldığı tarihten itibaren 30 gün içinde gerekli ödemeyi yapacaktır. Ancak idare bildirimin yapıldığı tarihten itibaren 30 gün içinde hükmedilen tazminat miktarı ve buna ilişkin vekalet ücretini, davacı tarafından yazılı olarak bildirilen hesaba ödemez ise karar genel hükümlere göre infaz edilecektir.