Normlar hiyerarşisi, Türk hukuk sisteminde yer alan normların hiyerarşik olarak sıralanması ve alttaki normun üsteki norma uyma zorunluluğunun olması şeklinde tanımlanabilir. Normlar hiyerarşisinde alttaki norm üstteki norma aykırılık teşkil edemez. Bir norm geçerliliğini başka bir normdan alır ve bu normlar birbiri ile eşit değil alt-üst norm çerçevesinde geçerlilik sağlar. Alt normlar üstteki normda öngörülmeyen şekilde daraltılmaz ya da kısıtlanamazlar. Normlar hiyerarşisi sıralaması şu şekildedir:
- Anayasa: Anayasa, bir devletin kuruluşunu, örgütlenişini, temel organlarının işleyişini, devlet iktidarının el değiştirmesini düzenleyen ve kişilerin hak ve özgürlüklerini güvence altına alan kuralların tümüdür. Diğer tüm normalar Anayasa’dan sonra geldiğinden ona uygun olmak zorundadır.
- Uluslararası Antlaşmalar: Anayasa’nın 90.Maddesi gereği; Türkiye Cumhuriyeti adına yabancı devletlerle ve milletlerarası kuruluşlarla yapılacak andlaşmaların onaylanması, Türkiye Büyük Millet Meclisinin onaylamayı bir kanunla uygun bulmasına bağlıdır. Usulüne göre yürürlüğe konulmuş Milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır.
- Kanun: Yasama organı tarafından çıkarılan, yazılı, genel, sürekli ve soyut hukuk kurallarıdır. Kanun teklif etmeye Bakanlar Kurulu ve TBMM üyeleri yetkilidir. TBMM üyelerince hazırlanan kanun projelerine kanun teklifi, Bakanlar Kurulu’nun hazırlayıp sundukları kanun projelerine kanun tasarısı adı verilir.
- OHCK (Olağanüstü Hal Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi): Sadece Anayasa’nın 119.Maddesi’nin 6. ve 7. fıkralarında düzenlenmiş olan, olağanüstü hallerde çıkarılacak Cumhurbaşkanlığı Kararnameleri’ne “kanun hükmünde” olma kuvveti tanınmıştır.* Yeni sistemde olağan Kanun Hükmünde Kararnameler ile Tüzük’lerin varlığına son verilmiştir.
- Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi: Anayasa’nın 104.Maddesi gereği; Cumhurbaşkanı, yürütme yetkisine ilişkin konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabilir. Anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleriyle dördüncü bölümde yer alan siyasi haklar ve ödevler Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenemez. Anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz. Kanunda açıkça düzenlenen konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz. Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kanunlarda farklı hükümler bulunması halinde, kanun hükümleri uygulanır. Türkiye Büyük Millet Meclisinin aynı konuda kanun çıkarması durumunda, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz hale gelir.
- Yönetmelik: Başbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzel kişilerince, kanun ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak için çıkarılır. Tüzüklerden farklı olarak yönetmelikler için belli bir şekil şartı getirilmemiştir.
- Yönerge: 1. Herhangi bir konuda tutulacak yol için üst makamlardan alt makamlara belli bir esasa dayanarak verilen buyruk, talimat, direktif. 2. Bu buyrukların yazılı olduğu belge. 3. Yönetmeliklerde değinilmeyen konulara açıklık getirmek için düzenlenen resmî belge.
- Tebliğ: 1. Bildirme. 2. Haber verme. 3. Bildiri.
- Genelge: Yasa ve yönetmeliklerin uygulanmasında yol göstermek, herhangi bir konuda aydınlatmak, dikkat çekmek üzere ilgililere gönderilen yazı, tamim, sirküler.
- Talimat: 1. Yönerge. 2. Görevin gerektirdiği türlü hizmetlerin başarıyla yürütülmesi için kumandan, başkan veya daire başkanları tarafından verilen, o hizmetle ilgili sorumluluk, düzen ve ilkeleri içine alan buyruklar.
Hukukun kaynakları esasında asli ve tali kaynaklar olarak ikiye ayrılır. Asli kaynaklar da kendi içerisinde yazılı kaynaklar ve yazılı olmayan kaynaklar olarak ikiye ayrılır. Yazılı asli kaynakların kendi içerisinde normlar hiyerarşisi oluşturur. Bu normlar arasında bir çelişki oluştuğunda hangisine uyulacağını gösterir. Kadim Hukuk ve Danışmanlık olarak bu yazımızda normlar hiyerarşisinden bahsedeceğiz.
Normlar Hiyerarşisi Nedir?
Normlar hiyerarşisi Türk hukuk sistemindeki normların alt-üst ilişkisi olarak düzenlenmesidir. Bu hiyerarşi içerisinde anayasa, kanun metinleri, uluslararası sözleşmeler gibi çeşitli metinler yer almaktadır. Normlar hiyerarşisinin diğer adı hukuk düzeni piramidi olarak geçmektedir. Normlar hiyerarşisi en üstten aşağı doğru şu sıralama ile inmektedir: Anayasa, uluslararası antlaşmalar ve sözleşmeler, kanunlar ve olağanüstü hâl cumhurbaşkanlığı kararnameleri, cumhurbaşkanlığı kararnameleri, yönetmelikler, yönergeler, tebliğler, genelgeler ve talimatlar.
Hiyerarşi içerisindeki her norm Anayasa’ya uygun olmak zorundadır. Bu nedenle bir Kanun’un ya da yönetmeliğin Anayasa’ya aykırılık teşkil etmesi mümkün değildir. Ayrıca alt ve üst normlar arasında bir uyuşmazlık bulunması halinde üst norm dikkate alınarak işlem tesis edilir. Bu nedenle hukuk düzeni pramidinde en üst basamaktaki anayasaya aykırı bir durum oluşmamalıdır.

Normlar Hiyerarşisinin En Üst Basamağı: Anayasa
Anayasa Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kuruluş, işleyiş, örgütleniş hatta devlet iktidarının el değiştimesine düzenleyen kurallar bütünüdür. Bu nedenle hukuk sistemindeki mevzuatın hepsinin Anayasaya uygun olması gerekmektedir. Normlar hiyerarşisi alt-üst ilişkisi içerisinde olup bir norm diğer bir norma dayandırılmaktadır. Bu nedenle aralarında bir hiyerarşi uyum ve mantık bulunmaktadır. Hatta Kelsen’e göre en tepede yer alan norm temel norm olarak adlandırılmaktadır. Bu da Türk hukukunda Anayasadır.
Normlar hiyerarşisinin en açık gösterildiği yer de 1982 Anayasasının “Anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü” başlığı altında 11. Maddesindeki şu hükümdür: “Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır. Kanunlar Anayasaya aykırı olamaz.”
09.07.2018 Öncesinde Normlar Hiyerarşisi
2017 Anayasa değişikliği ile Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçilmiştir. Bu yeni sistem de 9 Temmuz 2018 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu hükümet sistemi ile her ne kadar normlar hiyerarşisinin en tepesinde Anayasa kalmaya devam etse de altındaki basamaklarda bazı değişiklikler yapılmıştır. Cumhurbaşkanlığına daha çok yetki ve sorumluluk yükleyen bu sistem ile yapılan değişiklik aşağıda yer almıştır.
09 Temmuz 2018 tarihinden önce normlar hiyerarşisinin en tepesinde yine Anayasa yer almaktaydı. Anayasa’nın altında ise sırasıyla Uluslararası Antlaşmalar, kanunlar ve kanun hükmünde kararnameler, tüzükler diğer adıyla nizamnameler, yönetmelikler, yönergeler, tebliğler, genelgeler ve talimatlar bulunmaktaydı. Ancak 2018 tarihinden sonra tüzükler kaldırılarak yerine cumhurbaşkanlığı kararnameleri getirilmiştir. Ayrıca kanun hükmünde kararnameler yerine de olağan üstü hal cumhurbaşkanlığı kararnameleri getirilmiştir.
Normlar Hiyerarşisine Aykırılık
Normlar hiyerarşisine bir aykırılık olduğunda Anayasa ile getirilen yargısal güvenceler koruma altına alacak ve gerekli önlemleri alacaktır. Dolayısıyla normlar hiyerarşisinde bir alt normun bir üstteki norma aykırı olması halinde yargısal denetim devreye girecektir.
Anayasa’nın 148. Madde hükmü şu şekildedir: “Anayasa Mahkemesi, kanunların, Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Anayasaya şekil ve esas bakımlarından uygunluğunu denetler ve bireysel başvuruları karara bağlar. Anayasa değişikliklerini ise sadece şekil bakımından inceler ve denetler. Ancak, olağanüstü hallerde (…) ve savaş hallerinde çıkarılan Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin şekil ve esas bakımından Anayasaya aykırılığı iddiasıyla, Anayasa Mahkemesinde dava açılamaz.
Kanunların şekil bakımından denetlenmesi, son oylamanın, öngörülen çoğunlukla yapılıp yapılmadığı; Anayasa değişikliklerinde ise, teklif ve oylama çoğunluğuna ve ivedilikle görüşülemeyeceği şartına uyulup uyulmadığı hususları ile sınırlıdır. Şekil bakımından denetleme, Cumhurbaşkanınca veya Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin beşte biri tarafından istenebilir. Kanunun yayımlandığı tarihten itibaren on gün geçtikten sonra, şekil bozukluğuna dayalı iptal davası açılamaz; def’i yoluyla da ileri sürülemez.”