Ceza Muhakemesi Kanunu 86. Madde
Ölünün Kimliğini Belirleme ve Adli Muayene
- Engelleyici sebepler olmadıkça ölü muayenesinden veya otopsiden önce ölünün kimliği her suretle ve özellikle kendisini tanıyanlara gösterilerek belirlenir ve elde edilmiş bir şüpheli veya sanık varsa, teşhis edilmek üzere ölü ona da gösterilebilir.
- Ölünün adli muayenesinde tıbbî belirtiler, ölüm zamanı ve ölüm nedenini belirlemek için tüm bulgular saptanır.
- Bu muayene, Cumhuriyet savcısının huzurunda ve bir hekim görevlendirilerek yapılır.
Ceza Muhakemesi Kanunu 86. Madde Gerekçesi
Madde ölünün kimliğini belirleme ve adlî muayeneyi düzenlemektedir. 87. maddede de otopsi düzenlenmiştir. Keşif ve bilirkişiliğe ilişkin genel hükümler varken bu iki konunun ayrıca ele alınmasının nedeni, ceset iyi muayene edilmezse çürüyeceğinden ve otopsi iyi yapılmadığında ceset dağılacak ve deliller de kaybolacağından, bu işlemlerin iyi ve doğru bir tarzda yapılmasını sağlamak üzere konuyu ayrıca düzenleme gereğidir.
Her şeyden önce ölünün kimliği saptanacaktır. Bu amaçla her şey yapılabilecek ve özellikle, ölen kişiyi tanıyanlara ceset gösterilecek veya bilgilerine başvurulacaktır. Şüpheli veya sanığa da ölü gösterilecektir. Maddede sayılı hususlar dışında da, soruşturmayı yapan, gerekli gördüğü yerlerden bilgi toplayabilecektir.
Ölünün kimliği saptandıktan sonra, adlî muayenesi yapılacaktır. Bu muayenede, tıbbî belirtiler, ölüm zamanı ve ölüm nedenini belirlemek için tüm bulgular saptanacaktır. Adlî muayene, sırf olayı saptamak ve delil, iz, eser ve emare bulmak amacı ile yapılan işlemdir.
Cesedin adlî muayenesi esasta zorunludur ve Cumhuriyet savcısının istemi üzerine buna hâkim, gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde buna Cumhuriyet savcısı tarafından karar verilir ve bir hekim görevlendirilerek, hâkim veya Cumhuriyet savcısının huzuru ile işlem gerçekleştirilir. Ancak ölüm nedeni açık ise veya delil, iz, eser ve emarelerin elde edilmesi için hekime gereksinim yoksa, hekim görevlendirilmesinden vazgeçilebilir ve saptamaları hâkim veya Cumhuriyet savcısı kendisi yapar.
- İlgili Makale:
- 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) Tam Metin:

Ceza Muhakemesi Kanunu 86. Madde Ölünün Kimliğini Belirleme ve Adlî Muayene Emsal Kararlar
Yargıtay Ceza Genel Kurulu E:1985/341, K:1985/216
- Ceza Muhakemesi Kanunu 86. Madde
- Ölünün Kimliğini Belirleme ve Adli Muayene
Olay günü maktul İ… A… ekinini biçtiği tarlasındaki demetleri çocuklarıyla birlikte taşımaktadır. Sanık maktulün tarlasından otlattığı koyunları başka yere götürmek üzere geçirirken çıkan tartışma kavgaya dönüşmüş, bu ilk aşamada sanık maktulün başına taşla vurarak yaralamıştır. Yaralanan maktul ile oğlu S…, kızı G… ve Torunu A…’de sanığa taş ve sopalarla vurarak hayati tehlike doğurur nitelikte yaralamışlar ve daha sonra aralanarak sanık A… E… köye dönmüş, oğulları ve yakınları alarak olay yerine doğru yürürken yolda maktul ve çocuklarına rastlamış, yerden ağırlığı saptana mayan bir taş alarak maktulün başına bir kaç defa vurmuş, maktul yere düşmüştür. Has taneye kaldırılan maktulün başında 1) sağ kaş üzerinde saç bitiminden arkaya doğru 5 cm. Uzunlukta, 2) başın tepe kısmında muhtelif ebatta birkaç tane ezik, 3) tepe kısmı sol tarafta 2 cm’lik 8 dikişli bir yara, 4) sağ kol omzundan dört parmak aşağıda morluk, 5) burun üzerinde deriye münhasır ezik, sağ göz etrafında morluk meydana gelmiş, bir gün sonra vefat etmiştir.
Ölüyü muayene eden hükümet tabibi maktulün kafadan aldığı darbeler bilhassa sağ frontal bölgedeki darbe sonucu beyin sarsıntısı ve kanaması ile ölümün husule geldiğini, ayrıca ağızdan da kan geldiğinden tüm bulgular beyin kanamasının belirtisi olmakla ayrıca otopsiye gerek olmadığını açıklamıştır.
Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, uyuşmazlık maktulün başındaki taş darbeleriyle meydana gelen bulguların hayati tehlike doğurduğuna ilişkin ve otopsiye lüzum görmeden hükümet tabibi tarafından verilen mütalâanın yeterli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Maktulün başındaki yaraların vasıfları tıbbi bakımdan tam olarak saptanmamıştır. Zira maktulün başında klasik otopsi yapılmamış ve sanığın yaptığı tas darbelerinin şiddet ve kuvvetini belirlemede lüzumlu olan baştaki kırık ve çatlak saptanmamıştır. Sanığın tay darbelerinin maktulün hayatını tehlikeye koymuş olması, başlı başına öldürmeye teşebbüs eyleminin niteliğini tayinde yeterli değildir. Taş darbesinin şiddet ve kuvvetinin saptanması için doğurduğu sonucunda açıkça anlaşılması gereklidir. Diğer taraftan sanık otlattığı koyunları sapları biçilmiş, ancak henüz harman yerine götürülmemiş demetlerin bulunduğu maktule ait mahsulü kaldırmamış tarlaya sokmak suretiyle olaya kendisi neden olmuştur. Bu itibarla direnme hükmünün sanık vekilinin temyiz itirazlarını kabulü ile bozulmasına karar verilmelidir.
Yargıtay 1. Ceza Dairesi E:2009/2359, K 2010/2290
- Ceza Muhakemesi Kanunu 86. Madde
- Ölünün Kimliğini Belirleme ve Adli Muayene
Karısı A.. G..’u öldürmekten sanık M.. G..’un yapılan yargılanması sonunda: Hükümlülüğüne ilişkin (ANKARA) Birinci Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 12/11/2008 gün ve 267/308 sayılı hüküm re’sen temyize tabi olmakla beraber Yargıtay’ca incelenmesi sanık müdafi ile müdahiller vekili taraflarından da istenilmiş olduğundan dava dosyası C. Başsavcılığından tebliğname ile Dairemize gönderilmekle; incelendi ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Maktulenin annesi olan müşteki E.. E.. vekili tarafından 19/09/2008 günlü dilekçe ile sanık hakkında davaya katılma talebinde bulunulduğu halde, bu talep yönünden olumlu veya olumsuz bir karar verilmeyerek CMK’nın 238.maddesine aykırı davranılması,
Müştekiler S.. Ö.., F.. E.. ve Ş.. E..’un davaya katılan olarak kabullerine karar verildiği halde gerekçeli karar başlığında müştekiler olarak yazılmaları,
Cumhuriyet Savcılığınca yapılan ve hükme esas alınan 06/08/2008 tarihli ölü muayene ve olay yeri keşif tutanağının duruşmada okunarak sanığa diyeceklerinin sorulmaması ve kesin ölüm nedenini belirleyen 10/10/2008 tarihli otopsi raporu beklenmeden hüküm kurulması,
Usule aykırı olup, sanık müdafileri ile katılanlar vekili ve müşteki E.. E.. vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden sair cihetleri incelenmeksizin öncelikle bu nedenle, hükmün tebliğnamedeki düşünce gibi CMUK’un 321. maddesi uyarınca bozulmasına, 13/04/2010 gününde oybirliği ile karar verildi.
Yargıtay 1.Ceza Dairesi E: 2004/4116, K: 2006/1442
- Ceza Muhakemesi Kanunu 86. Madde
- Ölünün Kimliğini Belirleme ve Adli Muayene
Halil’i taammüden birlikte öldürmekten sanıklar Murat, İzzet ile İbrahim’in yapılan yargılanmaları sonunda; beraatlarına ilişkin Burdur Ağır Ceza Mahkemesi’nden verilen 27.05.2004 gün ve 4/94 sayılı hükmün Yargıtayca incelenmesi müdahil tarafından istenilmiş olduğundan dava dosyası C. Başsavcılığından tebliğname ile Dairemize gönderilmekle; incelendi ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Olaydan 3 seneyi geçen süre sonunda yakalanan sanıklar Murat ve İbrahim’in hazırlıktaki beyanlarında ve yer göstermelerinde maktule av tüfeği ile yapılan ateş mesafesini 8, 6 veya 3 metre arasında gösterdikleri, 16.09.2000 tarihinde saat 09.00 civarında yapılan ve bilirkişi olarak sağlık ocağı tabibinin görüşünün alındığı ölü muayenesinde, maktulün çenesinden vurulduğunun, göğüste ekimoz ve yanık izinin bulunduğunun, mermi giriş yerinde tatuaj izi tespit olunduğu vaki yakın atış veya bitişik atışla meydana geldiğinin ifade edilmiş olması, doktor bilirkişinin işin uzmanı olduğuna dair bir kaydın mevcut olmaması karşısında,
Doktor bilirkişi olarak görüşü alınan Murat’ın tanık sıfatıyla dinlenerek tatuaj veya yanık izi olarak gördüğünü ifade ettiği belirtilerin nelerden ibaret olduğu hakkında detaylı bilgisi, ölü muayenesini yapan C.Savcısının da aynı hususta tanık olarak beyanı alınıp, maktule ait, emanetteki giysiler ile dava dosyası Adli Tıp Kurumuna gönderilerek maktule yapılan ateşin uzak, yakın veya bitişik atış mesafesinden yapılıp yapılmadığının, belirtilen mesafelerden ikazının mümkün olup olmadığının doktor bilirkişinin görüş ve tespitinin adli tıp fennine uygun olup olmadığının sorulup tespitinden ve ayrıca tanık Ali’nin beyanında geçen Yasin’in de tanık olarak dinlenilmesinden sonra alınacak mütalaa ve ifadelerin dosyadaki tüm delillerle birlikte tahlil ve tartışılması yapılarak sanıkların hukuki durumlarının tayini’ gerekirken, yapılmayarak yazılı şekilde eksik inceleme sonucu hüküm tesisi, Kanuna aykırı olup müdahil Ayşe’nin temyiz itirazları bu itibarla yerinde bulunduğundan sanıklar hakkındaki hüküm tebliğnamedeki düşünce hilafına bozulmasına, 18.04.2006 gününde oybirliği ile karar verildi.
Yargıtay 1. Ceza Dairesi E: 1958/1335, K: 1958/2302
- Ceza Muhakemesi Kanunu 86. Madde
- Ölünün Kimliğini Belirleme ve Adli Muayene
Otopsi yapılmamış ve fethi kabir raporunda da tefestih dolayısıyla ölümü İntaç edecek bir bulguya rastlanmamış olduğundan ölümün, Şaban’da evvelce mevcut bir hastalık sebebiyle mi yoksa travma neticesi kırılan bacakta sonradan meydana gelen bir ihtilat dolayısıyla mı husule geldiğinin tespit edilemediği ve bunun tespit edilmesinin de mümkün olmadığı Adli Tip İşleri meclisinin 15.5.1958 tarihli raporuyla tespit edilmiştir. Gerçi, ölen Şaban’ın bir hastalığı olmadığı dinlenen şahitler tarafından beyan edilmiş ise de, şahitler hafızalarına, hatıralarına ve nihayet harici görüşüne göre şahadette bulunup, zaten mevcut bir hastalığı bilmelerine, Şaban’da hadiseden evvel mevcut olup Ölümü intaç edecek bir maraz bulunup bulunmadığını bilip tayin etmelerine imkân mevcut olmamak icap eder. Ölüm sebebi kâfi olarak tespit edilememiş olmasına göre, şahit ifadelerine istinatla Adli Tıp işleri meclisi raporundaki iki ihtimalden, (ölümün Şaban’da hadiseden evvel mevcut bir hastalık sebebiyle olabileceği) ihtimalini ref ve ölümün münhasıran travmadan İleri geldiğini kabule fennen ve hukuken İmkân bulunmaması iktiza eder. Bu sebeplere göre ölüm sebebi kat’i olarak tespit edilemediği halde, maznunun yazılı madde ile (TCK 450/1, 452/1, 59, 31, 33 maddeleri) cezalandırılması yolsuzdur.