Yardım veya Bildirim Yükümlülüğünü Yerine Getirmeme – TCK 98

yardim veya bildirim yukumlulugunu yerine getirmeme

Yardım veya bildirim yükümlülüğünü yerine getirmeme; kendini idare edemeyecek durumda olan kişiye hal ve koşulların elverdiği ölçüde yardım etmeyen veya bu durumu derhal ilgililere bildirmeyen kimse bu madde uyarınca cezalandırılır. Suçla korunan hukuki değer iki yönlüdür. Bu suç ile, hem yardıma muhtaç olan kimselerin tehlikeye giren hukuki değerleri hem de sosyal dayanışma güvence altına alınmaktadır. Yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi suçunu kanun koyucu seçimlik hareketli bir suç olarak düzenlemiştir. Bunlar,

  • Yardım etmemek
  • Bildirimde bulunmamak.

Bu seçimlik hareketlerden yalnızca birinin gerçekleştirilmesi suçun işlenmesi için yeterli sayılmaktadır. Birden fazla hareketin gerçekleşmesi birden fazla suçun işlendiği anlamına gelmemekte, tek bir suçtan dolayı sorumluluk gündeme gelmektedir. Suçun kanunda öngörülen ve seçimlik olarak belirtilen hareketler dışında işlenmesi mümkün değildir. Yardım veya bildirim yükümlülüğünün seçimlik hareketli suç olmasıyla bağlantılı olarak ele alınabilecek ilk sorun, bir kişinin hem yardım etme hem de bildirimde bulunma olanağına sahip olmasına rağmen bu yükümlülüklerden yalnızca birisini yerine getirmesi halinde, örneğin Yardım yükümlülüğünü yerine getirebilecek konumda bulunmasına rağmen keyfi olarak yalnızca bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmiş olması her zaman sorumluluktan kurtulmaya yeterli olmayacaktır. Ancak yardım etmek konusunda hareket olanağına sahip olmama, yardım edilmesinin failden beklenememesi veya yardım etmenin gereksiz veya yetersiz kalacağının anlaşılması durumlarında, tek başına bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmiş olması sorumluluğu gerektirmeyecektir.

Kanaatimizce yardım yükümlülüğünün yerine getirilmesi öncelikli olmasına rağmen, yalnızca yardım edilmesi de her zaman sorumluluğun ortadan kalkacağı anlamına gelmez. Yardım yükümlülüğü yerine getirilse dahi yapılan yardımın yetersiz olması durumunda bildirim yükümlülüğünün de yerine getirilmesi gerekecektir. Trafik kazası geçirmiş bir kişi üzerinde ilk yardımda bulunulmuş olmasına rağmen, hayatına veya sağlığına yönelik tehlikenin ortadan kaldırılabilmesi için yaralının hastaneye ulaştırılması da gerekecektir. Kısacası yardım yükümlülüğünün yerine getirilmiş olması, mağdurun kendini idare edecek hale gelmesine tek başına yeterli olmayacaksa bildirim yükümlülüğü de yerine getirilmelidir. Kadim Hukuk ve Danışmanlık olarak bu yazımızda: “Yardım veya Bildirim Yükümlülüğünü Yerine Getirmeme Suçu ve Cezasından (TCK m. 98)” bahsedeceğiz.

İlgili Makale: İnfaz Hesaplama

Yardım veya Bildirim Yükümlülüğünü Yerine Getirmeme Suçu Nedir?

Yardım veya bildirim yükümlülüğünü yerine getirmeme suçu Türk Ceza Kanunu madde 98’de düzenlenmiştir. Türk Ceza Kanunu madde 98/1’in cezası 1 yıla kadar hapis veya adli para cezasıdır. Türk Ceza Kanunu madde 98/2’de düzenlendiği şekilde bu suç sonucunda kişinin ölmesi durumunda yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi suçunun sonucu sebebiyle ağırlaşmış şekli söz konusu olur. Bu durumda suçun cezası 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasıdır.

Yardım veya bildirim yükümlülüğünü yerine getirmeme suçunun kanuni tanımında yer alan ihmali fiiller iki nevidir: yardım etmemek ve bildirimde bulunmamak. Yani, yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi, seçimlik hareketli bir suçtur. Bilindiği üzere kanuni tanımdaki fiilleri ayırmak için kullanılan “veya” bağlacı suçun seçimlik hareketli olduğuna delalet etmektedir. Yani birbirinin alternatifi olan iki hareketten herhangi birisini yapan kişi bu suçu işlemiş olur ve diğer bir yandan, her iki hareketin işlenmesi de suçun tekliğine halel getirmez. Bu husus, sadece cezanın tespitinde hakim tarafından göz önünde bulundurulabilir. Yardım ve Bildirim Yükümlülüğünü konu edinen 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 98. Madde metni şu şekildedir:

Madde 98 – Yardım veya bildirim yükümlülüğünü yerine getirmeme

  1. Yaşı, hastalığı veya yaralanması dolayısıyla ya da başka herhangi bir nedenle kendini idare edemeyecek durumda olan kimseye hal ve koşulların elverdiği ölçüde yardım etmeyen ya da durumu derhal ilgili makamlara bildirmeyen kişi, bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.
  2. Yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi dolayısıyla kişinin ölmesi durumunda, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

Yardım Veya Bildirim Yükümlülüğünün Yerine Getirilmemesi SuçuTCK 98. Madde
Kanun Maddesi5237 sayılı Türk Ceza Kanunu madde 98
ŞikayetŞikâyete tabi değildir. Resen soruşturulur.
ZamanaşımıDava zamanaşımı 8 yıl, ceza zamanaşımı ise 10 yıldır.
Tutuklama ve Adli KontrolTutuklama ve adli kontrol kararı verilebilir.
UzlaşmaUzlaşmaya tabi değildir.
Etkin PişmanlıkEtkin pişmanlık hükümleri uygulanabilir.
İndirimŞartları varsa 62 indirimi uygulanabilir.
Memurluğa EtkiBasit Hali Memuriyete engel değildir. Nitelikli hali Memuriyete Engeldir.
Görevli MahkemeAsliye Ceza Mahkemesidir.

yardim veya bildirim yukumlulugunu yerine getirmeme tck 98
yardim veya bildirim yukumlulugunu yerine getirmeme tck 98

Yardım Veya Bildirim Yükümlülüğünün Yerine Getirilmemesi Suçunun Şartları

Yardım veya bildirim yükümlülüğünü yerine getirmeme suçu 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun İkinci Kitap “Özel Hükümler”, İkinci Kısım “Kişilere Karşı Suçlar” Dördüncü Bölüm “Koruma, Gözetim, Yardım veya Bildirim Yükümlülüğünün İhlâli” bölümü altında Yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi başlıklı 98. Maddesinde düzenlenmiştir. Yasa hükmüne göre Yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi suçunun oluşması için bazı durumların ortaya çıkması gerekmektedir. Öncelikle, kişi

  • Yaşı,
  • Hastalığı,
  • Yaralanması,
  • Başka bir nedenle,

Dolayısıyla kendini idare edemeyecek durumda olması gerekmektedir. Bunun yanında bu kişiye hal ve şartların gerektirdiği ölçüde,

  • Yardım edilmemesi veya
  • Durumu derhal ilgili makamlara bildirilmemesi

Durumlarında bu hareketleri icra eden bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Ayrıca yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi dolayısıyla kişinin ölmesi durumunda, kişi hakkında bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

Yardım Veya Bildirim Yükümlülüğünün Yerine Getirmeme Suçunun Unsurları

  • Fail: Fail Türk Ceza Kanunu’nda suç kabul edilen hukuka aykırı bir eylemi yapan kişidir. Yani failin bir hareket yeteneği bulunmakta olup suçun gerçekleşmesi için birtakım eylemler gerçekleştirir. Yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi suçunun faili açısından kanun koyucu özel bir şart aramamıştır. Ancak garantör sıfatını haiz kişiler özel hukuk hükümleri gereğince üçüncü bölüm altında incelenecek olan diğer suçların faili olacağından, genel norm niteliğini taşıyan yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi suçunun faili olamayacaklardır. Garantör sıfatını haiz olması nedeniyle özel normlar kapsamında kalmamak koşuluyla, yardım veya bildirim yükümlülüğünü yerine getirmeyen “herkes” TCK m. 98 gereğince fail olarak sorumlu tutulacaktır. Yardım ve bildirim yükümlülüğünü yerine getirecek birden fazla kişinin olay yerinde bulunması ve bunlardan bir kısmının yükümlülüğünü yerine getirmiş olması failin, yardım etmesini veya bildirimde bulunmasını gereksiz kılıyorsa TCK m. 98’den sorumluluk gündeme gelmeyecektir. Ancak bu durum her zaman kesinlik arz etmez. Trafik kazası sonucunda yaralananın yanında bildirimde bulunma imkânına sahip birden fazla kişi olsa dahi, doktorun olay yerinden geçmesi sırasında durması ve yardımda bulunması gerekir. Yaralıya yardım edecek bir kişi bulunmasına rağmen ambulansı çağıracak veya yaralıyı araca taşıyacak birinin de varlığına ihtiyaç duyulabilir. Bu duruma ilişkin olarak madde gerekçesinde, “gerekli müdahalenin yapılabilmesine yönelik olarak bir teşkilatlanmanın olduğu yerlerde” yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmesine gerek kalmayacağı ifade edilmiştir.
  • Mağdur: Mağdur kendisine karşı işlenen bir suçtan dolayı vücut bütünlüğünde veya ekonomisinde zarara uğrayan kişidir. Yani mağdurun hak ve menfaatleri ihlal edilmektedir. Suçun mağduru “yaşı, hastalığı veya yaralanması dolayısıyla ya da başka herhangi bir nedenle kendini idare edemeyecek durumda olan” kişidir. 765 sayılı TCK’nın aksine 5237 sayılı TCK’da suçun mağduru bakımından herhangi bir yaş kısıtlaması getirilmemiştir. Böylece yaşı ister büyük ister küçük olsun, kendini idare edemeyecek durumda olan kişiler, bu suçun mağduru olabilir. Bir kimsenin yaşının küçük veya büyük olması “kendisini idare edemeyecek durumda” olduğuna karine değildir. Somut olayda kişinin yardıma muhtaç olup olmadığı hakim tarafından tespit edilmelidir. Söz gelimi, yüz yaşını aşkın olmasına rağmen kendini idare edebilecek durumda bulunan bir kimse, yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi suçunun mağduru olamayacak iken, altmış yaşında olan bir şahıs kendini idareden aciz ise, bu suçun mağduru olacaktır. Keza, söz gelimi, bir alışveriş merkezinde kaybolup yalnız başına gezen dört yaşındaki çocuk, kendini idare edebilecek durumda olmadığından bu suçun mağduru olacaktır.
  • Suçun Hukuki Konusu: Suçun hukuki konusu; kanunda korunan hak ve menfaatlerdir. yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi suçunun hukuki konusu bu fiillerle ihlal edilen haklar ve menfaatlerdir. Kural olarak Türk Ceza Kanunu’nda yer alan suçlar asli ve tali birçok hukuki yararı ihlal etmektedir. Örneğin korunması gereken hukuki konulardan birisi kamu düzeninin korunmasıdır. Nitekim yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi suçunun mağduru olması devletin kamu düzeni ve istikrarını bozacaktır. Bunun dışında mağdurların özgürlükleri kısıtlandığından hürriyet hakları da korunması gereken hukuki konulardan biridir. Ayrıca mağdurun vücut bütünlüğü ve şerefi de yani maddi manevi varlığı da korunması gereken hukuki konulardan biridir. Bu nedenle yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi suçu birden çok hukuki menfaati koruyan bir suç tipidir.
  • Suçun Maddi Konusu: Suçun maddi konusu suçun üzerinde gerçekleştiği kişiler ya da şeylerdir. Yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi suçunun maddi konusu yaşı, hastalığı veya yaralanması dolayısıyla ya da başka herhangi bir nedenle kendini idare edemeyecek durumda olan kimsedir. Mağdur kendisine karşı işlenen bir suçtan dolayı vücut bütünlüğünde veya ekonomisinde zarara uğrayan kişidir. Somut tehlike suçlarında kanuni tanımdaki fiilin yapılması sonucunda suçun konusunun tehlikeye girip girmediği araştırılmalıdır. Yani failin cezalandırılabilmesi için sadece fiilin icrası yetmemekte, ayrıca suçun konusu üzerinde gerçekten bir tehlikenin meydana gelmesi gerekmektedir.
  • Manevi Unsur: Manevi unsur suçu işleyen fail ile eylemleri arasındaki manevi bağdır. TCK m. 22 gereğince bir suçun taksirle işlenebilmesi için kanunda bu durumun açıkça belirtilmesi gerekir. Yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi suçunun taksirli hali kanunda düzenlenmediğinden suçun ancak kasten işlenmesi mümkündür. TCK m. 30/1’deki “fiilin icrası sırasında suçun kanuni tanımındaki maddi unsurları bilmeyen bir kimse, kasten hareket etmiş olmaz” hükmü gereği, kast tipikliğin objektif unsurlarını içermelidir. Yani fail, ihmali fiilini gerçekleştirirken tipikliğin objektif unsurlarını bilmeli ve istemelidir. Bununla birlikte, suçun olası kastla da işlenebilir. Mağdurun yardıma muhtaç olduğunu bilmeyen veya yardımın gerekli, beklenebilir ya da mümkün olduğu hususunda hataya düşen kimse, kasten hareket etmiş olmayacağı için ihmali fiilinden ötürü sorumlu tutulmaz.

Yardım Veya Bildirim Yükümlülüğünü Yerine Getirmeme Suçunun Cezası Nedir?

Yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi suçunun 2 paragraf halinde 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 98. Maddesinde düzenlenmiştir. Madde hükmünün 1. Fıkrasında insan ticareti suçu işleyen kişinin bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılacağı belirlenmiştir. Ayrıca yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi dolayısıyla kişinin ölmesi durumunda, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunacağı belirtilmiştir. İnsan ticareti suçu için yapılacak yargılama asliye ceza mahkemelerinde görülecektir.

  • Yardım Veya Bildirim Yükümlülüğünü Yerine Getirmeme Suçunun Temel Halinin Cezası: Türk Ceza Kanunu’nun 98. Maddesinde yer alan Yardım Veya Bildirim Yükümlülüğünün Yerine Getirilmemesi suçunun temel hali 1. Fıkrada düzenlenmiştir. Yasa hükmüne göre, bu suçu işleyen bir kişiye verilecek ceza bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasıdır. Yani ya hapis cezası ya da adli para cezası faile uygulanacaktır. Adli para cezası en az 100 TL en fazla 500 TL üzerinden gün bazında hesaplanmaktadır. Mağdurun 18 yaşından küçük olması halinde de verilecek cezada bir değişiklik düzenlenmemiştir. Bu nedenle aynı ceza uygulanacaktır.
  • Yardım Veya Bildirim Yükümlülüğünü Yerine Getirmeme Suçunun Nitelikli Halinin Cezası: Yardım Veya Bildirim Yükümlülüğünün Yerine Getirilmemesi suçunun kanun kapsamında nitelikli bir hali 2. Fıkrada düzenlenmiştir. Buna göre Yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi dolayısıyla kişinin ölmesi durumunda, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunacaktır. Yasada genel hükümlere göre verilen artırım nedenleri Yardım Veya Bildirim Yükümlülüğünün Yerine Getirilmemesi suçunda da uygulanacaktır. Türk Ceza Kanunu’nun 61 maddesinde düzenlenen cezanın belirlenmesi hükmüne göre öncelikle temel ceza alt ve üst sınır arasında belirlenir. Ardından cezada yapılacak artırımlar uygulanır ve en son indirim halleri uygulanarak sonuç cezaya ulaşılır. Ancak önemle belirtilmelidir ki kanunda açıkça yazılmayan cezalarda artırım ve eksiltme yapılamaz.
  • Yardım Veya Bildirim Yükümlülüğünü Yerine Getirmeme Suçunda İndirim Halleri: Yardım Veya Bildirim Yükümlülüğünün Yerine Getirilmemesi suçunda uzlaşma, şikayetten vazgeçme gibi ceza muhakemesi normları uygulanmamaktadır. Hakim suçun işleniş biçimi, suç işlemede kullanılan araçlar, zaman, yer gibi hususları dikkate alarak belirlediği temel cezada alt ve üst sınır arasında bir temel ceza belirler. Akabinde artırım nedenleri uygular ve sonrasında belirlenen cezada indirim hükümleri uygulanır. Şartları bulunuyorsa 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 62. Maddesinde yer alan indirim hükümleri uygulanabilir. Bunlar yaş küçüklüğü, iyi hal indirimi, içtima kuralları, akıl zayıflığı gibi sıralanabilir.
Yardım Veya Bildirim Yükümlülüğünün Yerine Getirilmemesi SuçuKanuni Dayanağı
TCK 98 Basit Hali CezasıBir yıla kadar hapis veya adlî para cezası
Yardım Veya Bildirim Yükümlülüğünün Yerine Getirilmemesi Suçunun Teşebbüste Kalmasıİhmali suçlara teşebbüsün mümkün değildir.
Yardım Veya Bildirim Yükümlülüğünün Yerine Getirilmemesi Suçunun Tüzel Kişilerce İşlenmesiŞirket, dernek gibi aracılar kullanılarak suçun işlenmesi halinde güvenlik tedbiri uygulanır.
Yardım Veya Bildirim Yükümlülüğünün Yerine Getirilmemesi Suçunun İhmali Davranışla İşlenmesiYardım Veya Bildirim Yükümlülüğünün Yerine Getirilmemesi ihmalen işlenebilir.
yardim veya bildirim yukumlulugunu yerine getirmeme sucu cezasi
yardim veya bildirim yukumlulugunu yerine getirmeme sucu cezasi

Yardım Veya Bildirim Yükümlülüğünü Yerine Getirmeme Suçu Örnekleri

  • Yardım Veya Bildirim Yükümlülüğünün Yerine Getirilmemesi suçuna bir örnek vermek gerekirse; yaşanan bir trafik kazasının ardından yaralanan kişiye yardım etmemek veya ambulans çağırmama durumu örnek gösterilebilir. Burada kişinin yaralanmasına sebep olanın kimliği önemli değildir. Ordan geçen birinin dahi yardım yükümlülüğü vardır.
  • Bir başka örnek ise bir evden hırsızlık yapıldığını gören kişi herhangi bir bildirimde bulunmaz ise, suçu bildirmeme suçunu işlemiş olacak, fakat yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi suçunun unsurlarını gerçekleştirmiş olmayacaktır. Ancak her halükarda TCK m.98’den cezalandırılacaktır.
  • Son olarak bir örnek vermek gerekirse, kavga eden iki kişiden birinin, yüzme bilmeyen diğer kişiyi göle itmesi durumunda, kolluk kuvvetlerini arayarak işlenen suçu bildiren ve fakat boğulmakta olan kimseye hal ve koşullar elverişli olmasına rağmen yardım etmeyen kişi, yalnızca yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi suçunu işlemiş olacaktır. Zira kişi, işlenen suçu bildirmiştir, fakat yardıma muhtaç kimseye yardım edebilecek durumdayken yardımda bulunmamıştır.

Yardım Veya Bildirim Yükümlülüğünü Yerine Getirmeme Suçunun Özel Görünüşleri

  • Teşebbüs: Yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi suç, saf ihmali suçlardan biridir. Saf ihmali suçlarda ise teşebbüs mümkün değildir. Saf ihmali suçlarda neticenin bulunmaması veya kanunun suç tipinde neticeyi aramaması nedeniyle teşebbüs hükümlerinin uygulanmayacaktır. Kanunda teşebbüs kurumu düzenlenirken “doğrudan doğruya icraya başlamaktan” söz edilmiştir. İhmali suçlarda ise icrai bir hareket söz konusu olmayıp kanun tarafından yerine getirilmesi istenilen yükümlülük ihmal edilmektedir. İcranın, ihmali hareketi de kapsayacağını ve ihmali suçların da teşebbüse elverişli olduğunu kabul etmek kıyas yasağına aykırı davranma sonucunu doğuracaktır.
  • İştirak: Yardım veya bildirim yükümlülüğünü yerine getirebilecek kişilerden her biri harekete geçtiği takdirde, tehlike arz eden durumu tek başına ortadan kaldırma olanağına sahip olsalar dahi, ortak bir plan çerçevesinde hareket etmiş olmaları halinde, birlikte fail sıfatıyla sorumlu tutulacaklardır. Bu nedenle birden fazla yüzücünün, havuzda boğulmakta olan bir çocuğu kurtarmak amacıyla harekete geçmedikleri bir olayda, iştirak iradesine sahip yüzücüler müşterek fail olarak sorumlu tutulacaklarıdır. Her birinin ayrı ayrı yardım yükümlülüğünün bulunması, yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi suçunun müstakil faili olarak kabul edilmeleri sonucunu doğurmayacaktır. Ayrıca yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi suçunda, harekete geçmesi engellenen kişinin yanı sıra başkasının yardım veya bildirimde bulunmasını engelleyen kişinin de yardım etme veya bildirimde bulunma yükümlülüğü bulunuyorsa engelleyen kişi, TCK m. 98’in doğrudan faili sıfatıyla sorumlu tutulacaktır.
  • İçtima: Yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi suçunun, aynı kişiye karşı, değişik zamanlarda, bir suç işleme kararının icrası kapsamında işlenebilmesi mümkündür. TCK m. 98’in seçimlik hareketli bir suç olduğu göz önünde bulundurulduğunda, aynı kişi bakımından, bir olayda yardım yükümlülüğü ihmal edilmiş, diğer bir olayda da bildirim yükümlülüğü yerine getirilmemiş olsa dahi zincirleme suç uygulama alanı bulabilecektir. Ayrıca yardıma muhtaç birden fazla kişi mevcutsa, aynı neviden fikri içtima kuralı uyarınca tek bir cezaya hükmedilmekle birlikte, bu ceza TCK’nın 43/2. maddesi gereğince artırılır. Öngelen tehlikeli durum nedeniyle mağdurun kendini idare edemeyecek duruma gelmesine fail neden olmuşsa ve bu nedenle ölüm gerçekleşmişse, anılan Kanunun 83. maddesinde tanımlanan ihmal suretiyle kasten öldürme suçundan sorumlu tutulması gerekir.

Uzlaşma, Adli Para Cezasına Çevirme, Erteleme ve Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı

  • Uzlaşma: Uzlaşma ile amaçlanan bir uzlaştırmacı huzurunda fail ve mağdurlar bir araya getirilerek iletişim yolu ile aradaki uyuşmazlıkların giderilmesidir. Uzlaştırma kapsamındaki suçlar kanunda tadadı olarak sayılmıştır. Bunlar basit kasten insan yaralama, taksirle insan yaralama, kasten yaralama suçunun ihmali davranışla işlenmesi, tehdit, konut dokunulmazlığını ihlal etme, iş ve çalışma hürriyetini ihlal etme, dolandırıcılık, görevi kötüye kullanma, suç eşyasının satın alınması ve satılması, çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçları olarak sıralanmaktadır. Ancak yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi suçu uzlaşma kapsamında olan bir suç değildir.
  • Adli Para Cezasına Çevirme: Adli para cezaları, mahkemenin, suçun failine verilen hapis cezasının süresine göre belirlenecek bir miktar parayı devlet hazinesine ödemesi konusunda karar vermesi ve failin hapis cezasından kurtulması durumudur. Burada bir hapis cezasının adli para cezasına çevrilebilmesi için verilen cezanın bir yılın altında olması gereklidir yani bu çevirme ancak kısa süreli hapis cezalarında mümkündür. Bazı durumlarda hapis cezasının bir kısmı para cezasına dönüştürülür ve fail hem hapis cezası hem de para cezasına çarptırılır. Yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi suçunun basit hali durumunda hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesi mümkündür. Nitelikli hali ise mümkün değildir.
  • Erteleme: Erteleme bir kişi hakkında hapis cezasına hükmedildikten sonra infazının ertelenmesi olarak adlandırılır. Kişi deneme süresi içerisinde iyi halli olarak hareket ederse cezaevine hiç girmeden cezası infaz edilmiş sayılır. Yani kişi hakkında hükmedilen cezanın infazı belirli bir süre geri bırakılır ve o süre içerisinde herhangi bir suç işlenmediği takdirde de infaz edilmiş sayılır. Erteleme kararı kapsamında mahkeme tarafından yargılaması yapılan kişinin suçlu olduğu tespit edilmiştir. Bununla birlikte kişiye belirli bir hapis cezası da verilmiştir. Ancak mahkeme kişiye vermiş olduğu bu hapis cezasını, kişi ceza infaz kurumuna girmeden, şartlı olarak vazgeçilmesi yoluna gidilebilir. Bu durumda hapis cezasının ertelenmesinden bahsedilecektir. Ancak insan ticareti suçunda erteleme kararının verilmesi mümkündür.
  • Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı: Ceza Muhakemeleri Kanununa göre hükmün açıklanmasının geri bırakılabilmesi için sanığın suçun işleniş biçimi, suçun işlenişindeki amaç ve saikler, yanında sanığın kişiliği, yaşayışı, iş ve güç durumu vb. durumlar önem arz eder. Bu durumların değerlendirilmesi sonucu mahkeme kişinin gelecekte topluma zarar doğurmayacağına kanaat getirmesi halinde bu kararı verebilir. Hagb alan sanığın belli süreler içerisinde başka bir suça karışması durumunda cezası uygulanabilir hale gelecek ve hapis cezası ile karşı karşıya kalacaktır. Bununla birlikte yapılan son değişikliklere göre, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı artık sanığın rızasına bağlı olmaktan çıkarılmış olup bu karara karşı itiraz değil istinaf kanun yoluna başvurulabilecektir. Bununla birlikte 2 yıl ve altında ceza alan suçlarda HAGB kararı verilmesi mümkün olduğundan Yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi suçunda 2 yıldan daha az ceza alınması halinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesi mümkündür.

Soruşturma ve Kovuşturma Evresi

  • Soruşturma Evresi

Mağdur ya da suçtan zarar gören kişinin şikayetçi olması Cumhuriyet Savcılığı’na yapacağı başvuru ya da kolluk kuvvetlerine yapacağı ihbar ile gerçekleşir. Bu şikayet neticesinde Savcılığa intikal eden dosyanın savcılıkta işlem görmesi soruşturma evresinin neticesidir. Yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi suçu şikayete bağlı bir suç olmadığı için Cumhuriyet Savcılığı tarafından resen soruşturulması gerekmektedir. Bu nedenle hem soruşturma evresi hem de kovuşturma evresinde mağdurun şikayetçi olması gerekmemektedir. Hal böyleyken şikayetten vazgeçmenin de dosya üzerinde bir etkisi olmayacaktır.

Cumhuriyet savcısının şüpheli şahsın suçu işlediğine dair yeterli somut delilleri toplaması ve yeterli şüpheye ulaşması ile iddianame düzenlenir. Bunun aksi durumunda yeterli şüphe oluşmadığında Cumhuriyet Savcılığı kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verir. Bu karara karşı tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde itiraz edilebilir. İtiraz kabul edilirse dosya doğrudan kovuşturma evresine geçmez, tekrar soruşturma evresinde incelenir. İtiraz reddedilirse dosya kapanır. İtirazı inceleyecek olan merci Sulh Ceza Hakimliğidir. Her koşulda iddianame düzenlendiği takdirde dosya kovuşturma evresine geçecektir. Soruşturma evresinde şüpheli konumunda olan fail de sanık konumuna geçecektir.

  • Kovuşturma Evresi

Kovuşturma evresi; görevli ve yetkili mahkemenin Cumhuriyet Savcılığı’nın sunduğu iddianameyi kabul etmesi ile başlar ve yargılama sürecini ifade eder. Kovuşturma evresi mahkeme tarafından yürütülmektedir. Yukarıda da açıklandığı üzere soruşturma evresinde şüpheli olan şahıs kovuşturma evresinde sanık olarak isimlendirilir. Kovuşturma evresinde sözlü yargılama yapılır ve yargılamalar duruşmalı olarak ilerler. Duruşmada sanık ve sanık vekili dinlenir bunun yanı sıra müşteki yani şikâyet eden kişi de dinlenir. Ayrıca müşteki sıfatına sahip olan taraf, katılma talebi sunduğu takdirde mahkemenin kabulü ile katılan sıfatına sahip olur.

Sanığa verilecek ceza kovuşturma evresinin sonunda belirlenir. Ancak sanık bu aşamadan önce kendisine isnat edilen suçu ve cezasını tam olarak öğrenmiş olmalıdır. Ayrıca cezalandırılması için de suçu işlediği sabit olmalıdır. Örneğin yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi suçunun faili olarak iki şüpheli varsa ancak hangisinin suçu işlediği sabit değilse her ikisi de beraat edecektir. Bununla birlikte, kovuşturma evresi neticesinde verilecek kararlar beraat, HAGB hatta zamanaşımına uğradığı takdirde davanın düşmesi şeklinde sıralanabilir. Yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi suçunun kovuşturma evresi tamamlandığında sanığın suçu işlediği sabit ise verilecek ceza bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile olarak belirlenecektir. Artırım ve indirim nedenlerinin uygulanması da mahkemenin takdirine kalacaktır.            

Gözaltı ve Tutukluluk

Bir kişi hakkında gözaltı kararı verilebilmesi için bu kişi hakkında somut delillerin var olması gerekir. Cumhuriyet Savcılığı gözaltı kararı verir vermez kişinin fotoğrafı çekilir ve parmak izi alınır. Aynı zamanda şüphelinin kendisine gerekli bilgiler verilmeli ve hekime götürülerek muayenesinin yapılması gerekir. Gözaltı süresi her ne kadar Olağanüstü Hal Durumlarında (OHAL) 30 güne kadar çıksa da uluslar arası bir sözleşme olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde en fazla 4 gün olarak belirlenmiştir. Bununla birlikte kişinin tek başına işlediği suçlarda belirlenen gözaltı süresi ile toplu olarak işlenen suçlarda gözaltı süreleri birbirinden farklı olarak düzenlenmiştir. Bunlarda 24 saati geçmemesi öne sürülmüştür. Toplu olarak işlenen suçlarda (birden fazla sanığı olan) bu süre 4 güne kadar uzatılmıştır. Ceza Muhakemesi Kanunu’nu madde 91’de geçen fıkrada mülki amirlerin talimatı ile belirlenen bazı kolluk amirlerine bir kişiyi 24 saate kadar gözaltına alma yetkisi verilmiştir. Bu yetki tabi ki suçlara göre belirlenmektedir. Yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi suçunda da, savcının gözaltı kararı ile failin gözaltına alınması mümkündür.

Tutuklama kararı ise Ceza Muhakemesi Kanunu madde 100 ve devamındaki maddelerinde düzenlenmiştir. Tutuklama suç işlendiğine ilişkin kuvvetli, yoğun kuşku bulunan bir kişinin özgürlüğünün kesin hüküm öncesi mahkeme kararı ile kısıtlanmasıdır. Tutuklamanın amacı ceza yargılamasının yapılmasını sağlamaktır. Ayrıca sanığın ileride olabilecek bir infazı da gerçekleşmiş sayılacaktır. Önemle belirtilmelidir ki tutuklama kararını verebilecek tek merci mahkemelerdir. Cumhuriyet savcılıkları tutuklama kararı veremez yalnızca tutuklanmayı talep edebilir. Tutuklama kararının verilemeyeceği birtakım durumlar kanun kapsamında düzenlenmiştir. Örneğin kişi hakkında yalnızca adli para cezasını gerektiren bir suçtan dolayı yargılama yapıldı ve buna ilişkin ceza verildiyse tutuklama kararı verilmez. Bununla birlikte vücut dokunulmazlığına karşı kasten işlenen suçlar dışında en fazla 2 yıl hapis cezası belirlenen suçlar hakkında da tutuklama kararı verilemez. Yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi suçu da vücut dokunulmazlığına karşı işlenen suçlardan olmaması nedeniyle  basit halinde tutuklama kararı verilmesi mümkün değildir. Nitelikli halinde ise en fazla 3 yıl hapis cezası belirlendiği için tutuklama kararı çıkabilir. Tutuklamanın somut koşulları bulunmaktadır. Bu koşullar şu şekilde sıralanabilir:

  • Kuvvetli suç şüphesi bulunmalıdır.
  • Bir tutuklama nedeni bulunmalıdır.
  • Tutuklama, somut olayda orantılı bir tedbir olmalıdır.

İfade, Savunma ve Yargılama Süreci

Bir suç ile ilgili olarak kovuşturma aşamasına geçmeden önce soruşturma evresinin en önemli ceza muhakemesi işlemlerinden birisi şüphelinin ifadesinin alınmasıdır. Kovuşturma evresinde ise bu işlem sanığın sorgusu olarak ortaya çıkmaktadır. Soruşturma evresinde Şüphelinin ifadesi suç soruşturmasına yön vermekte ve delillerin toplanmasına yardımcı olmaktadır. Kovuşturma evresinde ise sanığın sorgusu yargılamanın seyri ve delillerin değerlendirilmesi bakımından büyük önem taşımaktadır. Yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi neticesinde maddi gerçekliğin ortaya çıkartılabilmesi için soruşturma aşamasında şüphelinin, kovuşturma aşamasında sanığın, mağdurun ve tanıklarının ifadesi alınması gerekmektedir. İfade alma işlemi kolluk tarafından yapılabileceği gibi Cumhuriyet savcısı tarafından da yapılabilir.

Savunma suç işlediği iddia edilen kişinin, yetkili organ önünde, üzerine atılan suçu işlemediğini, fiilin hukuka aykırı olmadığını, bazı kanuni nedenlerle cezalandırılmaması gerektiğini veya iddia edildiğinden daha az cezayı hak ettiğini ileri sürmesidir. Savunma hakkının temel unsuru, sanığın müdafiini özgürce seçmesi ve seçilen müdafiin özgürce kendisine verilen yetkileri yani ‘müvekkilini savunma hakkını’ etkin bir şekilde kullanabilmesidir. Savunma hakkı kural olarak sanığa ait bir haktır. İddiaya, iddianın muhatabının cevap vermesi gerekir. Uyuşmazlığın hukuki cephesinin uzmanlığı gerektirmesi ve avukatlığın bir meslek olması kural olarak avukat müdafiin hizmetinin satın alınmasını gerektirir. Sanığın hukuki savunmasını hazırlarken bu uzman kişiden yardım alması veya bu uzman kişinin sanık adına veya onun yanında ve onun yararına hukuki savunmayı üstlenmesi mümkündür.

Yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi suçunda iyi bir ceza avukatı, öncelikle müvekkiline isnat edilen suça ve müvekkilin eylemine ilişkin değerlendirmelerini yaparak hukuki anlamda savunmasını yapmalı, müvekkilin lehine ve aleyhine hususları en ince ayrıntısına kadar irdelemeli ve bu hususları müvekkilin lehine olacak şekilde profesyonel bir savunma stratejisi hazırlamalıdır. Ceza yargılaması kişilerin özgürlüğünden alıkonulması gibi önemli hususları ihtiva ettiği için mutlaka alanında uzman bir ceza avukatından profesyonel hukuki destek hizmeti almalarıdır. Kadim Hukuk ve Danışmanlık olarak bu noktada ve diğer konularda hukuki anlamda destek vermekteyiz.

Şikayet Süresi, Zamanaşımı, Etkin Pişmanlık ve Görevli Mahkeme

  • Şikayet Süresi: Yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi suçunun kanuni tanımında “şikayet” muhakeme şartından bahsedilmemiş olması nedeniyle suç, re’sen soruşturulan ve kovuşturulan suçlardan birini oluşturmaktadır. Dolayısıyla suçun kovuşturulması sırasında şikâyetin geri alındığı öne sürülerek davanın düşmesine karar verilmesi mümkün değildir. Söz konusu suç şikayete tabi olmadığı için de şikayet süresi gibi bir durum söz konusu değildir.
  • Zamanaşımı: Zamanaşımı ceza hukukunda dava zamanaşımı ve ceza zamanaşımı olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Dava zamanaşımı “Suçun işlenmesinin üzerinden belli bir süre geçmesi, devletin cezalandırma yetkisinin ortadan kalktığı kabul edilerek, kamu davasının düşmesine yol açmaktadır.” Olarak tanımlanmaktadır. TCK m. 66/1-e’ye göre, beş yıldan fazla olmamak üzere hapis veya adli para cezasını gerektiren suçlarda dava zamanaşımı süresi sekiz yıl olarak tespit edilmiştir. Bu nedenle dava zamanaşımı süresi, yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi suçunda sekiz yıldır. “Bir davaya ilişkin olarak verilen kesin hüküm üzerinden kanunda öngörülen sürenin geçmesinin ardından, o hükmün infazı mümkün olmaz. Kanunda öngörülen bu süre, ceza zamanaşımı süresi olarak adlandırılmaktadır”. Ceza zamanaşımı belirlenirken kesin hükümde yer alan, sonuç ceza esas alınır. Beş yılı geçmeyen hapis veya adli para cezasına hükmedilmiş olması durumunda, ceza zamanaşımının on yıl olacağı belirtilmiştir.
  • Etkin Pişmanlık: pişmanlık, kişilerin işledikleri suçtan sonra kendi iradeleri ile pişman olması, suçtan dolayı meydana gelen olumsuzlukların giderilmesi ve adalete katkı sunması ile bazı ceza indirimleri öngören bir kurumdur. Etkin pişmanlığın söz konusu olabilmesi için bahse konu suçun kanunda sayılan suç tiplerinden biri olması gerekir. Ayrıca hüküm verilene kadar verilen zarar giderilmelidir. 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 168. Madde hükmüne göre; suç tamamlandıysa ancak bu suç nedeniyle kovuşturma başlamadıysa, fail, azmettirici, yardım eden şahısların pişmanlık göstermesi halinde etkin pişmanlık hükümleri uygulanır. Bu kişilerin bizzat pişmanlıklarını göstermesi gerekir şöyle ki vermiş olduğu zarar maddi olarak giderilebiliyorsa aynen geri verilmesi ve tazmin edilmesi gerekmektedir. Böyle bir durumda verilecek cezanın üçte ikisine (2/3) kadarı indirilmektedir. Yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi suçu için de etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanılması mümkün değildir.
  • Görevli Mahkeme: Yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi suçu ile ilgili görevli mahkeme, 5235 sayılı Yasanın 12. maddesi ile suç için kanunda öngörülen cezanın üst sınırı itibariyle Asliye Ceza Mahkemesidir. Yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi suçunda yetkili Cumhuriyet Başsavcılığı veya mahkeme ise, suçun asıl hareket unsuruna göre değişiklik arz etmektedir. Yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi suçu yargılamasında basit yargılama usulü uygulanabilir.
yardim veya bildirim yukumlulugunu yerine getirmeme emsal karar
yardim veya bildirim yukumlulugunu yerine getirmeme emsal karar

Yardım Veya Bildirim Yükümlülüğünü Yerine Getirmeme Suçu Hakkında Mahkeme Kararları

Yargıtay 4.Ceza Dairesi Tarih: 12/06/2013, Esas: 2014/51746 Karar: 2015/40859

  • Yardım Veya Bildirim Yükümlülüğünü Yerine Getirmeme Suçu
  • TCK 98. Madde

Sanık E..’in müdür, S..’nin kurucu sahibi, D..’in de öğretmen olarak görev yaptığı özel bir ana okulunda öğrenim gören dört yaşındaki katılanın servisin gelmesine 15-20 dakika kala aynı sınıftaki başka bir öğrenci tarafından doktor raporuna göre “sol yanağında 3-4 cm çapında ısırık izi, sol dirsekte 2,5-3,5 cm çapında ısırık izi, her iki göz etrafında toplam 9-10 adet yüzeysel sıyrıklar” oluşacak şekilde yaralanması üzerine sanıkların katılanı hastaneye götürmedikleri, olayı katılan velisine ya da ilgili birimlere bildirmedikleri iddia edilen olayda, sanıklar E.. ve S..’nin olay günü okulda bulunmadıkları için sorumlu tutulamayacağı, sanık D..’in ise katılanın sınıfından sorumlu olmadığı, sorumlu olduğu kabul edilse bile katılanın yaralanmasının basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek düzeyde olduğu ve olaydan kısa bir süre sonra velisinin okula gelmesi nedeniyle bildirim yükümlülüğünün ortadan kalktığı, bu nedenle TCK’nın 98. maddesinde öngörülen yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi suçunun oluşmadığı gerekçeleriyle verilen beraat kararlarının isabetli bulunması karşısında,

Eylemlere ve yükletilen suça yönelik katılan S.. Y.. vekili ve O Yer Cumhuriyet Savcısı’nın temyiz iddiaları yerinde görülmediğinden tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKÜMLERİN ONANMASINA, 25/12/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


 Yargıtay 4.Ceza Dairesi Tarih: 28/05/2014, Esas: 2014/44736 Karar: 2015/40855

  • Yardım Veya Bildirim Yükümlülüğünü Yerine Getirmeme Suçu
  • TCK 98. Madde

Sanığın idaresinde bulunan araç ile cadde üzerinde seyir halindeyken yolda yürüyen mağdurun ayağının üzerinden geçerek basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaralanmasına neden olduğu ve çevredekilerin yaralı mağduru hastaneye götürdükleri olayda, taksirle yaralama suçunun faili olan sanığın ayrıca yardım veya bildirim yükümlülüğüne yerine getirmeme suçundan sorumlu tutulamayacağı gerekçesiyle beraat kararı veren yerel mahkeme uygulamasının isabetli bulunması karşısında,

Eyleme ve yükletilen suça yönelik O Yer Cumhuriyet Savcısı’nın temyiz iddiaları yerinde görülmediğinden tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKMÜN ONANMASINA, 25/12/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


Yargıtay 4.Ceza Dairesi, Esas: 2015/27008 Karar: 2016/615

  • Yardım Veya Bildirim Yükümlülüğünü Yerine Getirmeme Suçu
  • TCK 98. Madde

Sanıkların, üzerine sıcak su dökülmesi nedeniyle yaralanan yaşı küçük çocukları olan mağdur S.. G..’i hastaneye götürmek veya 112 acil servisi aramak yerine, kendi imkanları ile çocuğun yanan yerlerini suya tutma ve komşularından aldıkları merhemle tedavi etme şeklinde gerçekleşen olayda, yerel mahkemenin delilleri değerlendirerek yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi suçunun unsurlarının oluşmadığını isabetle sonuca bağlaması karşısında,

Eylemlere ve yükletilen suçlara yönelik katılan korunmaya muhtaç çocuk S.. G.. vekilinin temyiz iddiaları yerinde görülmediğinden tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKÜMLERİN ONANMASINA, 18/01/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


Yardım Veya Bildirim Yükümlülüğünü Yerine Getirmeme Suç Duyurusu Dilekçesi

(Suçun İşlendiği Yer) CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI’NA

MÜŞTEKİ: İsim Soyisim (TC Kimlik No) – (Adres Bilgileri)

VEKİLİ: Av. Umur YILDIRIM

Söğütözü Mah. Söğütözü Cad. No:2 Koç İkiz Kuleleri B Blok Kat:4 Daire:7,  06530 Çankaya

ŞÜPHELİ: İsim Soyisim (TC Kimlik No) – (Adres Bilgileri)

SUÇ: İnsan Ticareti Suçu (TCK Madde 80)

SUÇ TARİHİ: …/…/…

SUÇ YERİ: (…)

KONU: Şüpheli şahıs hakkında işlemiş olduğu insan ticareti suçu nedeniyle soruşturma başlatılması ve soruşturma neticesinde şahıs hakkında kamu davası açılması taleplerimizi havidir.

AÇIKLAMALAR

  • Giriş kısmında müvekkilin kim olduğu, şüpheli şahsın kim olduğu, yardım durumunda hangi davranışlar sergilediği gibi hususlar ayrıntılı olarak anlatılır. Bununla birlikte suç nedeniyle müvekkilin uğradığı maddi-manevi zarar da giriş kısmında özetlenebilir.
  • Şüpheli şahsın, müvekkile yönelik yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi suçunu ne şekilde işlediği ayrıntılı olarak anlatılır. Yaşanılan olaydan bahsedildikten sonra ayrıntılı olarak deliller sunulur. Aynı zamanda ek olarak bu delillerin sunulması gerekmektedir.
  • Sonuç kısmında ise dilekçenin ekinde yer alacak deliller toparlanır. Gerekli görüldüğü takdirde suça ilişkin açıklamalara ve mahkeme kararlarına yer verilir.

HUKUKİ SEBEPLER: TCK ve ilgili her türlü yasal mevzuat.

HUKUKİ DELİLLER: Tanık, yemin, sözleşmeler, fotoğraf görüntüleri, mesajlar ve ilgili her türlü yasal delil.

SONUÇ ve İSTEM: Yukarıda açıklanan nedenlerle şüpheli şahıs hakkında soruşturma başlatılmasını, soruşturma sonucunda kamu davası açılması yönünde karar verilmesini saygılarımızla vekâleten arz ve talep ederiz. (Tarih)

              Müşteki Vekili

        Av. Umur YILDIRIM

                   (e-İmza)


Yardım Veya Bildirim Yükümlülüğünü Yerine Getirmeme Suçu Hakkında Sıkça Sorulan Sorular

  • Çok sayıda kişinin olduğu bir yerde yaralıya yardım etmeyen kişiye ceza verilir mi?

Yaşanan bir olay sonucunda yaralananın yanında bildirimde bulunma imkânına sahip birden fazla kişi olsa dahi, doktorun olay yerinden geçmesi sırasında durması ve yardımda bulunması gerekir. Yaralıya yardım edecek bir kişi bulunmasına rağmen ambulansı çağıracak veya yaralıyı araca taşıyacak birinin de varlığına ihtiyaç duyulabilir. Bu duruma ilişkin olarak madde gerekçesinde, “gerekli müdahalenin yapılabilmesine yönelik olarak bir teşkilatlanmanın olduğu yerlerde” yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmesine gerek kalmayacağı ifade edilmiştir. Kanun gerekçesinde belirtilen bu ifadeye verilen örneğe göre; Kızılay meydanında veya karakolun hemen önünde kendini idare edemeyen bir kişiye rastlanılması durumunda, yetkili makamlar hemen harekete geçebilecektir. Bu nedenle oradan geçmekte olan diğer kişilerin yardım etmeleri veya yetkili mercileri durumdan haberdar etmeleri gerekmez.

  • Yaralıya yardım etmeyen kişiye Türk Ceza Kanununa göre cezai işlem yapılır mı?

Oluşan bir olay sonucu bir kişinin yaralanması halinde kişiye yardım etmeyen veya kurtarılması için ilgili birimlere bildirimde bulunmayan kişiye Türk Ceza Kanunu’nun 98. Maddesi gereğince Yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi suçunu işlemiş kabul edilir. Kanuna göre Yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirmeyen kişi bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi dolayısıyla kişinin ölmesi durumunda, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

  • Ambulans aramamak suç mu?

Yaşanan bir olay sonucu kişinin yaralanması halinde, kişinin yarasının ağırlaştırılmaması veya kurtarılması için ilgili birimlere bildirimde bulunmayan kişiye Türk Ceza Kanunu’nun 98. Maddesi gereğince Yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi suçunu işlemiş kabul edilir. Yaralanan kişinin kurtarılması için ambulansı aramayan kişi için de bu suç işlenmiş kabul edilmesi gerekmektedir.

  • Bildirim Yükümlülüğü nasıl yerine getirilir?

Türk Ceza Hukuku’na göre bildirim yükümlülüğünün yerine getirilme şekli konusunda kanunda herhangi bir sınırlamaya gidilmemiştir. Bu nedenle kişi durumu yetkili mercilere yazılı veya sözlü olarak ya da el kol hareketleri ile bildirebileceği gibi, burada telefon, faks ya da elektronik posta da kullanılabilir. Hatta mağdura ilk yardımda bulunduktan sonra, mağdurun güvenliğini sağlayıp, koşarak en yakın kamu kuruluşuna bildirimde bulunulabilir ya da kendisi mağdura yardım ederken olay yerinde olan bir kişiyi veya çocuğu bu konuda ilgili makamlara bilgi vermesi için gönderebilir. Kanunda bildirim yükümlülüğü yönünden aranan “derhal” olma şartı, mağdura ilk ve acil müdahale yapıldıktan sonra, en seri biçimde, yetkili mercilerin durumdan haberdar edilmesi şeklinde anlaşılmalıdır.

kesinlesmis hapis cezasi bozdurma

Kesinleşmiş Hapis Cezası Bozulur Mu? Nasıl Bozulur?

Nafaka indirim davası, nafaka yükümlüsü ya da alacaklısının maddi durumunda gelen değişiklik sebebiyle nafaka miktarının değiştirmek için açılan davaya denir. […]

darp raporu

Darp Raporu Nedir? Nasıl Alınır?

Nafaka indirim davası, nafaka yükümlüsü ya da alacaklısının maddi durumunda gelen değişiklik sebebiyle nafaka miktarının değiştirmek için açılan davaya denir. […]

papara suclari nedir

Elektronik Para Üzerinden İşlenen Suçlar ve Cezaları

Nafaka indirim davası, nafaka yükümlüsü ya da alacaklısının maddi durumunda gelen değişiklik sebebiyle nafaka miktarının değiştirmek için açılan davaya denir. […]

X
kadim hukuk ve danışmanlık