Takibi Şikayete Bağlı Suçlar

Takibi Şikayete Bağlı Suçlar

takibi sikayete bagli suclar

Takibi şikayete bağlı suçlar, işlenen bir suç hakkında soruşturma veya kovuşturma yapılabilmesi için suç mağdurunun veya suçtan zarar gören kişinin şikayetçi olmasının arandığı suçlardır. Takibi şikayete bağlı suçlar için zamanaşımı süresi; fiilin ve failin öğrenilmesinden itibaren 6 aydır. Yargıtay uygulamasına göre, şikayete bağlı bir suçtan dolayı, sanığın yokluğunda, mağdur şikayetinden vazgeçer de, sanığın olmaması nedeniyle şikayetten vaz geçmeyi kabul edip etmediği kendisine sorulamaz ise, düşme kararı verilebilir ve bu karar sanığa tebliğ edilip de temyiz etmez ise, şikayetten vaz geçmeyi kabul etmiş sayılır. Takibi şikayete tabi suçlar, Türk Ceza Kanunu ve özel kanunlarda tek tek ve açıkça düzenlenmiştir. Bir suçun takibi şikayete bağlı suçlar kanun maddesinde şu şekilde düzenlenir;

  • “… yargılama yapılması zarar görenin veya yabancı hükümetin şikayetine bağlıdır.”(TCK 11/2. madde)
  • “… soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlıdır.”(TCK 89. madde)
  • “… mağdurun şikayeti üzerine”(TCK 116. madde)
  • “… şikayet üzerine”(TCK 155. madde)

Kural olarak ceza kanunlarındaki suçların soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı değildir. Yani şikayete bağlı suçlar tek tek belirtilmiştir. Belirtilmemişse resen soruşturulur. Takibi şikayete bağlı suçlar kanunda ayrıca düzenlenmemiştir. İlgili kanun maddesinin içeriğinden şikayete bağlı olup olmadığı yazılır. Eğer böyle bir husus yoksa o suç takibi şikayet bağlı suç değildir. Diğer bir ifadeyle takibi şikayete bağlı olmayan suçlar, kanunlarda ayrıca belirtilmez. İlgili kanun maddesinde suçun takibinin şikayete bağlı olduğu açıkça yazılmamışsa, o suç savcılık ve mahkeme tarafından resen  soruşturma ve kovuşturma yapılır.

takibi sikayete bagli suclar neler
takibi sikayete bagli suclar neler

Takibi Şikayete Bağlı Suçlar Nedir?

Takibi şikayete bağlı suçlar, işlenen bir suç hakkında soruşturma veya kovuşturma yapılabilmesi için suç mağdurunun veya suçtan zarar gören kişinin şikayetçi olmasının arandığı suçlardır. Şikayet hakkı, bir suçun savcılık tarafından soruşturulması veya mahkeme tarafından kovuşturulması için zarar gören veya mağdura tanınan kişiye sıkı surette bağlı bir kamu hukuku hakkıdır. Şikayetçi, gerçek kişi olabileceği gibi şirket, vakıf, dernek vb. gibi bir tüzel kişi de olabilir. Tüzel kişiler şikayet hakkını yetkili organları vasıtasıyla kullanır. Şikayet hakkını bizzat hak sahibi kullanmalıdır, bu hak mirasçılara geçmez. Ancak, müşteki şikayet hakkını bizzat kullandıktan sonra vefat ederse, mirasçıları açılan ceza davasına müdahil (katılan) sıfatıyla katılabilirler.

Şikayet; suç mağdurunun veya suçtan zarar görenin bizzat, temsilcisi veya vekili aracılığıyla failin cezalandırılmasını içeren beyanıdır. Takibi şikayete bağlı suçlar, bir suç hakkında soruşturma veya kovuşturma yapılabilmesi için suçun mağdurunun ya da suçtan zarar gören kişinin bizzat veya temsilcisi veya vekili aracılığıyla şikayetçi olmasının gerektiği suçlardır. Takibi şikayete tabi suçlar, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda ve özel kanunlarda açıkça düzenlenmiştir. Kural olarak ceza kanunlarında düzenlenen suçların soruşturması ve kovuşturulması şikayete bağlı değildir. İstisna durumlarda kanunlar açık şekilde soruşturmasının ve kovuşturmasının şikayete bağlı olduğunu belirtir.

Takibi Şikayete Bağlı Suçlar – TCK 73. Madde

  1. Soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı olan suç hakkında yetkili kimse altı ay içinde şikayette bulunmadığı takdirde soruşturma ve kovuşturma yapılamaz.
  2. Zamanaşımı süresini geçmemek koşuluyla bu süre, şikayet hakkı olan kişinin fiili ve failin kim olduğunu bildiği veya öğrendiği günden başlar.
  3. Şikayet hakkı olan birkaç kişiden birisi altı aylık süreyi geçirirse bundan dolayı diğerlerinin hakları düşmez.
  4. Kovuşturma yapılabilmesi şikayete bağlı suçlarda kanunda aksi yazılı olmadıkça suçtan zarar gören kişinin vazgeçmesi davayı düşürür ve hükmün kesinleşmesinden sonraki vazgeçme cezanın infazına engel olmaz.
  5. İştirak halinde suç işlemiş sanıklardan biri hakkındaki şikayetten vazgeçme, diğerlerini de kapsar.
  6. Kanunda aksi yazılı olmadıkça, vazgeçme onu kabul etmeyen sanığı etkilemez.
  7. Kamu davasının düşmesi, suçtan zarar gören kişinin şikayetten vazgeçmiş olmasından ileri gelmiş ve vazgeçtiği sırada şahsi haklarından da vazgeçtiğini ayrıca açıklamış ise artık hukuk mahkemesinde de dava açamaz.

Soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı suçlar (takibi şikayete bağlı suçlar); bir suç hakkında soruşturma veya kovuşturma yapılabilmesi için suçun mağdurunun veya suçtan zarar gören kişilerin şikayetçi olmasının arandığı suçlardır. Takibi şikayete bağlı suçlar, 5237 sayılı TCK’da ve özel kanunlarda açıkça gösterilmiştir. Takibi şikayete bağlı olmayan suçlar, kanunlarda ayrıca belirtilmez. İlgili kanun maddesinde bir suçun takibinin şikayete bağlı olduğu açıkça yazılmamış ise, o suç savcılık ve mahkeme tarafından re’sen (kendiliğinden) soruşturma ve kovuşturma konusu yapılır. Zira bir suçun soruşturulması ve kovuşturulmasının şikayete bağlı olması istisna; re’sen takibi ise kuraldır.

Takibi Şikayete Bağlı Suçlar Nelerdir?

Bir suçun takibinin şikayete bağlı olduğu açıkça kanunda yazılı olmadıkça, o suç savcılık tarafından resen soruşturulur. Takibi şikayete bağlı suçlar 5237 sayılı TCK’da ve özel kanunlarda sınırlı sayıda ve açıkça gösterilmiştir.

Takibi şikayete bağlı suçlar şunlardır:

  • Yurt dışında vatandaş tarafından işlenen suç (TCK 11. Madde)
  • Yurt dışında yabancı tarafından işlenen suç (TCK 12. Madde)
  • BTM ile giderilebilecek kasten yaralama suçu (TCK 86/2. Madde)
  • Taksirle yaralama suçu (TCK 89. Madde)
  • Cinsel saldırı suçu (TCK 102/1. Madde)
  • Eşe karşı cinsel saldırı suçu (TCK 102/1. Madde)
  • Reşit olmayanla cinsel ilişki suçu (TCK 104. Madde)
  • Cinsel taciz suçu (TCK 105. Madde)
  • Tehdit suçu (TCK 106. Madde)
  • Konut dokunulmazlığının ihlali suçu (TCK 116/1. Madde)
  • İş ve çalışma hürriyetinin ihlali suçu (TCK 117. Madde)
  • Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu ( TCK 123. Madde)
  • Kamu görevlisine hakaret haricindeki tüm hakaret suçları (TCK 125. ve 130. Madde)
  • Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu (TCK 132. Madde)
  • Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçu (TCK 133. Madde)
  • Özel hayatın gizliliğini ihlal suçu (TCK 134. Madde)
  • Paydaş veya elbirliği ile malik olunan mal üzerinde veya bir hukuki ilişkiye dayanan alacağı tahsil amacıyla hırsızlık suçu (TCK 144. Madde)
  • Kullanma hırsızlığı suçu (TCK 146. Madde)
  • Mala zarar verme suçu (TCK 151. Madde)
  • Güveni kötüye kullanma suçu (TCK 155. Madde)
  • Bedelsiz senedi kullanma suçu (TCK 156. Madde)
  • Bir hukuki ilişkiye dayanan alacağı tahsil amacıyla dolandırıcılık suçu (TCK 159. Madde)
  • Kaybolmuş veya hata sonucu ele geçmiş eşya üzerinde tasarruf suçu (TCK 160. Madde)
  • Akrabalar arasında işlenen mala karşı suçlar (TCK 167. Madde)
  • Açığa imzanın kötüye kullanılması suçu (TCK 209. Madde)
  • Aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğün ihlali suçu (TCK 233. Madde)
  • Ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgelerin açıklanması suçu (TCK 239. Madde)
  • Yabancı devlet başkanına karşı işlenen suçlar (TCK 340. Madde)
  • Yabancı devlet bayrağına karşı hakaret suçu (TCK 341. Madde)
  • Yabancı devlet temsilcilerine karşı işlenen suç (TCK 342. Madde)
  • 1447 sayılı Ticari İşletme Rehni Kanunu, madde 12’de düzenlenen suç.
  • 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu, madde 80/2’deki suç.
  • 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun’un 16. maddesindeki suç.
  • 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 71 ve 72. maddelerindeki suçlar.
  • 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 64/2, 1469 ve 1470 maddeleri
  • 551 sayılı Patent Haklarının Korunması Hakkında KHK m. 73/A
  • 554 sayılı Endüstriyel Tasarımların Korunması Hakkında KHK m. 48/A
  • 555 sayılı Coğrafi İşaretlerin Korunması Hakkında KHK’ m. 24/A
  • 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında KHK m. 61/A

Soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı tüm suçlar aynı zamanda uzlaştırma kapsamındadır; ancak soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı olsa bile, cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda, uzlaştırma yoluna gidilemez. İlaveten, uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte aynı mağdura karşı işlenmiş olması hâlinde de uzlaşma hükümleri uygulanmaz.

Bir Suçun Şikayete Tabi Olduğu Nasıl Anlaşılır?

Şikayet, suçtan zarar gören kimsenin veya vekil ve temsilcisinin, failin cezalandırılmasını içeren beyanıdır. Kural olarak ceza kanunlarında düzenlenen suçların soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı değildir. ancak bazı hafif ve kanun koyucu tarafından re’sen takibinin toplum açısından bir yararı olmadığı düşünülen suçlarda, kanun açıkça ve ayrıca bu suçun takibini suçtan zarar görenin başvurusuna tabi tutmuştur. Bu suçlarla ilgili suçtan zarar gören kimse tarafından başvurulmadığı sürece, soruşturmaya ve kovuşturmaya devam olunamaz. Bu suçlar için şikayetin varlığı dava şartı niteliğindedir

Yukarıdan da anlaşılacağı üzere bir suçun şikayete tabi olduğu, ilgili suçun maddesinin açık lafzında bu hususun belirtilmesi ile mümkündür.  Aksi halde bu su resen takibi gereken suçlardan sayılacaktır. Bir suçun takibinin şikayete bağlı olduğu ya suçun düzenlendiği madde içinde ya da başka bir kanun maddesi içinde yer almaktadır. Hatta bazen bu suçun şikâyete bağlı olduğu başka kanunda bile yer alabilir. Bu husus genellikle nisbi nitelikteki takibi şikâyete bağlı suçlar açısından başvurulan bir kanun yapma tekniğidir. Bir suçun basit halinin takibi şikâyete bağlı ise, kural olarak o suçun artırım veya indirim nedenlerini oluşturan nitelikli hallerin de takibi şikayete bağlıdır. Örneğin hakaret suçunun takibi şikâyete bağlıdır. Bu suçun nitelikli hali olan alenen hakaretin de suçu takibe bağlıdır. Ancak son zamanlarda Yargıtay’ın bu kurala uymayan kararları mevcut bulunmaktadır.

Takibi Şikayete Bağlı Suçlarda Şikayet Yetkisi Olanlar

Şikâyet, kovuşturma için şikâyet şartı aranan eylemlerde mağdurun, suçtan zarar görenin ya da yetkili temsilcilerinin; fiili ve faili öğrendiği tarihinden itibaren altı ay içerisinde, kanunda belirtilen yetkili makamlara yazılı veya tutanağa geçirilmek üzere sözlü olarak yaptığı, failin yahut fiilin cezalandırılması amacı taşıyan başvurusudur. Şikayete yetkili kimse, suçtan doğrudan doğruya zarar gören kimsedir. Buna göre, suçtan doğrudan doğruya zarar görmeyen kimsenin şikayet hakkı bulunmamaktadır. Suç tanımının koruduğu hak ve menfaatin sahibi olan kimse birden fazla ise, bunlardan her birinin ayrı ayrı ve birlikte şikayet hakları vardır. Bir kimse 18 yaşını doldurmuş ve fiil ehliyetini kısıtlayan her hangi bir sebep kendisinde bulunmamakta ise, bu kişi şikayet hakkını kendisi kullanır.

Ayırt etme gücüne sahip kimseler yalnız başlarına şikayet hakkını kullanabilirler. Yargıtay uygulamasına göre, 15 yaşını tamamlamamış olan ayırt etme gücüne sahip kimsenin şikayet hakkını kullanma yetkisine sahip olması, velinin de bu yetkiyi kullanamayacağı anlama gelmez, bu durumda her biri diğerinden bağımsız olarak şikayet hakkını kullanabilir. Ancak suçtan zarar gören kimse, yaşının küçüklüğü, akıl hastalığı, akıl zayıflığı gibi nedenlerle ayırtım gücüne sahip değillerse, şikayet hakla veli veya vasileri tarafından kullanılır.

Mağdur 15 yaşından büyük ise veya 15 yaşından küçük olmakla birlikte ayırtım gücüne sahip ise, şikayette bulunması da, şikayetten vazgeçmesi de geçerlidir. Yine 15 yaşımı doldurmamış küçüğün velisi tarafından yapılan şikayet de, şikayetten vazgeçme de geçerli sayılır. Çocuğa karşı suç işleyen kimse, anne ve babadan birisi ise, suçu işleme yen veli şikayet hakkını kullanacaktır. Çocuğa karşı anne-baba birlikte suç işlemiş ise, veya velayet hakkı suç işleyen kimsede ise, bu durumda çocuğa kayyım atanmalı ve şikayet hakkını da kayyım Sulh Hukuk Mahkemesin den izin alarak kullanmalıdır. Soruşturulması veya kovuşturulması şikayete bağlı suçun, suçtan zarar göreni tüzel kişi ise, tüzel kişi şikayet hakkını, tüzel kişinin kuruluş sözleşmesine, yönetim kurulu kararına ve ticaret sicili kayıtlarına göre yetkili olan organları ve kanuni temsilcileri aracılığıyla kullanır.

takibi sikayete bagli suclar neler
takibi sikayete bagli suclar

Müşteki ve Katılan Kavramları

Müşteki, diğer deyişle şikayetçi; bir suçtan zarar gören veya suçun mağduru olup da aleyhine işlenen suçu adli makamlara şikayet eden kişidir. Müşteki, yargılama aşamasında davaya katılmak istediğini beyan ederse müdahil (katılan) sıfatını alır.

Savcılığın yürüttüğü soruşturma aşamasında hem suç isnadı altında olup hem de suçun mağduru sıfatıyla şikayetçi olan kişi “müşteki şüpheli” olarak dinlenir. Aynı kişi, yargılama aşamasında mahkemede davaya müdahil olmazsa “müşteki sanık”, davaya müdahil olursa “müdahil (katılan) sanık” sıfatıyla anılır. Aynı olayda suçun hem mağduru hem de şüphelisi veya sanığı olan kişi, şikayetçi olmazsa soruşturmada “mağdur şüpheli”, duruşmada “mağdur sanık” sıfatıyla dinlenir. Ceza Muhakemesi Kanunu m. 234’e göre, mağdur ile müştekinin hakları şu şekildedir:

1. Soruşturma evresinde,

  • Delillerin toplanmasını isteme,
  • Soruşturmanın gizlilik ve amacını bozmamak koşuluyla Cumhuriyet savcısından belge örneği isteme,
  • Avukatı bulunmaması halinde, cinsel saldırı suçu ile alt sınırı beş yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlarda, baro tarafından kendisine avukat görevlendirilmesini isteme,
  • Avukatı aracılığı ile soruşturma belgelerini ve elkonulan ve muhafazaya alınan eşyayı inceletme,
  • Cumhuriyet savcısının, kovuşturmaya yer olmadığı yönündeki kararına kanunda yazılı usule göre itiraz hakkını kullanma.

2. Kovuşturma evresinde,

  • Duruşmadan haberdar edilme,
  • Kamu davasına katılma,
  • Tutanak ve belgelerden örnek isteme,
  • Tanıkların davetini isteme,
  • Vekili bulunmaması halinde, cinsel saldırı suçu ile alt sınırı beş yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlarda, baro tarafından kendisine avukat görevlendirilmesini isteme,
  • Davaya katılmış olma koşuluyla davayı sonuçlandıran kararlara karşı kanun yollarına başvurma.

Mağdur, on sekiz yaşını doldurmamış, sağır veya dilsiz ya da meramını ifade edemeyecek derecede malûl olur ve bir vekili de bulunmazsa, istemi aranmaksızın bir vekil görevlendirilir. Bu haklar, suçun mağdurları ile şikayetçiye anlatılıp açıklanır ve bu husus tutanağa yazılır. Soruşturma veya kovuşturma evresinde, dava nakli veya adli tıp işlemleri nedeniyle yerleşim yeri dışında bir yere gitme zorunluluğu doğması halinde mağdurun yapmış olduğu konaklama, iaşe ve ulaşım giderleri, 10/2/1954 tarihli ve 6245 sayılı Harcırah Kanunu hükümlerine göre Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanır.

Takibi Şikayete Bağlı Suçlarda Şikayet Süresi

Takibi şikayete bağlı suçlarda şikayet süresi, mağdurun ‘fiil’ ve ‘faili’ öğrenmesinden itibaren 6 aydır. Suçtan zarar gören veya mağdur, suç teşkil eden fiil veya failden hangisini daha geç öğrenmişse, 6 aylık şikayet süresi de o tarihten itibaren başlayacaktır. Ancak her ne kadar şikayet süresi kanun maddesinin birinci fıkrasında 6 ay olarak belirtilmişse de aynı maddenin ikinci fıkrasında ”zamanaşımı süresini geçmemek koşuluyla” ibaresi göz önünde bulundurulduğunda, bu hakkın kullanılabileceği altı aylık sürenin de dava zamanaşımı içerisinde bulunması gerekmektedir. Bu süre kesin olup, sürenin geçmesinden sonra şikayet hakkı kullanılamaz.

takibi sikayete bagli suclar sikayet suresi
takibi sikayete bagli suclar sikayet suresi

Şikayet süresi, hukuki niteliği itibariyle hak düşürücü süre olarak kabul edilir. Hak düşürücü süre, bir hakkın kullanılması için yapılması gereken işlemin süresi içinde yapılmaması sonucunda hakkın düşmesine neden olan süredir. Zamanaşımını düzenleyen TCK’nın 66. maddesinin 1. fıkrasının (e) bendine göre; beş yıldan fazla olmamak üzere hapis veya adli para cezasını gerektiren suçlarda zamanaşımı sekiz yıl olarak öngörülmüştür. Şikayete tabi suçların cezasının üst sınırı genellikle iki yılın altında olduğundan bu suçların büyük bir çoğunluğunda da zamanaşımı sekiz yıldır. Ancak bazı haller de farklı zamanaşımına tabi suçlarda vardır.

İnternet üzerinden yayın yoluyla işlenen hakaret, tehdit, suç işlemeye tahrik gibi suçlar, içeriği suç teşkil eden yayının yayımlanmasıyla birlikte tamamlanır. Başka bir anlatımla, yayımla birlikte suç gerçekleşmiş olur. Ancak, içeriği suç teşkil eden yayının devamı süresince suç işlenmeye devam ettiğinden, suçun bitme anı, temadinin bittiği andır. Temadinin sona erme anı, zamanaşımının hesaplanması yönünden önem arz eder. Zira, dava zamanaşımı kesintisiz suçlarda kesintinin gerçekleştiği günden itibaren işlemeye başlar (TCK m. 66/6). Zamanaşımı süresini geçmemek koşuluyla 6 aylık şikayet süresi, şikayet hakkı olan kişinin fiili ve failin kim olduğunu bildiği veya öğrendiği günden başlar (TCK m.73). Bu sebeple, internet yoluyla işlenen suçlarda, zamanaşımının işlemeye başladığı tarih olarak, suç teşkil eden yayının en son yayınlandığı, temadinin sona erdiği tarih esas alınır.

İnternet yoluyla işlenen hakaret, tehdit gibi suçlarda, içeriği suç teşkil eden yayın yayımlanmaya devam ettiği sürece, suç kesintisiz suç özelliği gösterdiğinden, şikayet süresinin başlangıcı yönünden de esasen fiilin öğrenildiği tarihin bir önemi bulunmamaktadır. Bu gibi hallerde, kesintisiz olarak işlenen suçtan ilk haberdar olunan tarihin esas alınmaması gerekir. Kişi, internet ortamında yapılan yayından, yayının henüz mevcut olduğu sırada haberdar olmuşsa, kesinti meydana gelmediği için 6 aylık hak düşürücü sürenin başlamadığı kabul edilmelidir. Bununla birlikte kişi, ilgili yayından, kesintinin meydana tarihte ya da daha sonraki bir tarihte haberdar olmuş ise, bu gibi hallerde, yayımın öğrenildiği tarihi, 6 aylık hak düşürücü sürenin başlangıcı olarak kabul etmek gerekir.

Müşteki birden fazla ise müştekilerden biri şikayet süresini kaçırsa bile, şikayet süresini kaçırmayan diğer müştekilerin şikayet hakkı düşmeyecektir (TCK m. 73/3)

Takibi Şikayete Bağlı Suçlarda Şikayet Hakkının Kullanılması

Şikayet hakkı, bir suçun savcılık tarafından soruşturulması veya mahkeme tarafından kovuşturulması için zarar gören veya mağdura tanınan kişiye sıkı sıkıya bağlı bir haktır. Şikayetçi, gerçek kişi olabileceği gibi şirket, vakıf, dernek vb. gibi bir tüzel kişi de olabilir. Tüzel kişiler şikayet hakkını yetkili organları vasıtasıyla kullanır. Şikayet hakkını bizzat hak sahibi kullanmalıdır; bu hak mirasçılara geçmez. Bu durumun istisnası ise TCK  m.131/2’de yer alan hakaret ve sövme suçlarına ilişkin düzenlemedir. Bununla birlikte, müşteki şikayet hakkını bizzat kullandıktan sonra vefat ederse, mirasçıları açılan ceza davasına müdahil (katılan) sıfatıyla katılabilirler. Vekil ile vekalet veren arasındaki vekalet ilişkisi kapsamında da, cezai bir uyuşmazlıkta şikayet hakkının, “vekil” aracılığıyla da kullanılması mümkündür.

Şikayet hakkının kullanılması “İhbar ve Şikayet” başlıklı CMK m. 158’ de,

(1) Suça ilişkin ihbar veya şikâyet, Cumhuriyet Başsavcılığına veya kolluk makamlarına yapılabilir.

(2) Valilik veya kaymakamlığa ya da mahkemeye yapılan ihbar veya şikâyet, ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilir.

(3) Yurt dışında işlenip ülkede takibi gereken suçlar hakkında Türkiye’nin elçilik ve konsolosluklarına da ihbar veya şikâyette bulunulabilir.

(4) Bir kamu görevinin yürütülmesiyle bağlantılı olarak işlendiği iddia edilen bir suç nedeniyle, ilgili kurum ve kuruluş idaresine yapılan ihbar veya şikâyet, gecikmeksizin ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilir.

(5) İhbar veya şikâyet yazılı veya tutanağa geçirilmek üzere sözlü olarak yapılabilir.

(6) İhbar ve şikâyet konusu fiilin suç oluşturmadığının herhangi bir araştırma yapılmasını gerektirmeksizin açıkça anlaşılması veya ihbar ve şikâyetin soyut ve genel nitelikte olması durumunda soruşturma yapılmasına yer olmadığına karar verilir. Bu durumda şikâyet edilen kişiye şüpheli sıfatı verilemez. Soruşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar, varsa ihbarda bulunana veya şikâyetçiye bildirilir ve bu karara karşı 173 üncü maddedeki usule göre itiraz edilebilir. İtirazın kabulü hâlinde Cumhuriyet başsavcılığı soruşturma işlemlerini başlatır. Bu fıkra uyarınca yapılan işlemler ve verilen kararlar, bunlara mahsus bir sisteme kaydedilir. Bu kayıtlar, ancak Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkeme tarafından görülebilir.

(7) Yürütülen soruşturma sonucunda kovuşturma evresine geçildikten sonra suçun şikâyete bağlı olduğunun anlaşılması halinde; mağdur açıkça şikayetten vazgeçmediği takdirde, yargılamaya devam olunur.” şeklinde düzenlenmiştir.

Görüldüğü üzere şikayet hakkı, polis, jandarma veya savcılığa beyanda bulunup müşteki ifade tutanağı düzenlenmesiyle kullanılabileceği gibi, savcılığa veya mahkemeye yazılı bir şikayet dilekçesi verilerek de kullanılabilir. Mahkemeye verilen şikayet dilekçesi savcılığa gönderilir. Kural olarak şikayet hakkı adli makamlara başvurularak kullanılmalıdır; ancak, adli makamlar dışında aşağıdaki idari makamlara da şikayet başvurusu yapılabilir (CMK m.158):

  • Valilik veya kaymakamlığa yapılan ihbar veya şikayet, ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilir.
  • Yurt dışında işlenip ülkede takibi gereken suçlar hakkında Türkiye’nin elçilik ve konsolosluklarına da ihbar veya şikayette bulunulabilir.
  • Bir kamu görevinin yürütülmesiyle bağlantılı olarak işlendiği iddia edilen bir suç nedeniyle, ilgili kurum ve kuruluş idaresine yapılan ihbar veya şikayet, gecikmeksizin ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilir.

Şikayet dilekçesi, şikayet edenin kimliğini, adresini, iletişim bilgilerini ve olayın açık anlatımını içermelidir. İhbar veya şikayet yazılı veya tutanağa geçirilmek üzere sözlü olarak da yapılabilir.

Müştekinin şikayet dilekçesi veya beyanı üzerine savcılık iddianın suç teşkil ettiği kanaatine varırsa derhal soruşturma başlatır. Soruşturma aşamasında deliller toplanır; tanık dinlenir, keşif veya bilirkişi incelemesi yapılır, ilgili yerlere müzekkereler yazılarak iddianın doğruluğu araştırılır. Savcı, suç işlendiği hususunda yeterli şüphe olduğunu görürse, iddianame düzenlemek suretiyle suçun faili hakkında ceza davası açar.

Soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı suçlarda, şikayet şartı gerçekleşmemişse kamu davası açılamaz. Savcı şikayeti gerektirmediği kanaatiyle iddianame düzenlemiş, iddianamenin kabulünden sonra mahkeme, şikayetin gerektiğine karar vermişse, muhakeme faaliyetinin devamı için şikayet şartının gerçekleşip gerçekleşmediğine bakılır. Şartın gerçekleşmesinin beklenmesi durumu ortaya çıkarsa, durma kararı verilebilir; şart gerçekleşirse davaya devam olunur, aksi halde dava şartı yokluğundan düşme kararı verilir (CMK m. 223/8).

Suçtan zarar gören veya mağdur şikayet hakkını kullanırken asıl olarak mağduru olduğu ‘fiili’ şikayet eder. Mağduru olduğu fiili şikayet eden müşteki, o fiile katılan tüm şüpheli veya sanıkları şikayet etmiş olur. Başka bir ifadeyle, müşteki, aynı fiili işleyen faillerden sadece birini seçip şikayetçi olamaz; aynı fiilden dolayı şikayet hakkı, ancak tüm failler aleyhine ortak bir biçimde kullanılabilir.

Soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı suçlar iştirak halinde işlenmişlerse, faillerden biri hakkında yapılan şikayet diğerlerine de etkili olur ve soruşturma tüm failler hakkında yürütülür. Suç ortaklarından biri şikayet edilmiş olmasına rağmen, diğer ortaklar hakkında da sanki şikayet varmış gibi soruşturma ve kovuşturma yapılmasına, “şikayetin bölünmezliği” adı verilir.

Türk Ceza Kanununda, şikayetin sirayeti hakkında bir hüküm bulunmamakla birlikte TCK m. 73/5’e göre, iştirak halinde işlenen suçlarda, sanıklardan biri hakkında şikayetten vazgeçildiğinde, bu vazgeçmenin diğer sanıkları da kapsadığı düzenlenmiştir. Bu düzenlemenin niteliği gereği “vazgeçmenin” sirayetine imkan tanındığına göre, yasanın şikayetin sirayetini de kabul ettiği sonucu benimsenmelidir.

Şikayetin bölünmezliği prensibinden çıkan diğer bir sonuca göre de, suçtan zarar görenler birden fazla ise, bunların birbirlerinden ayrı olarak şikayet etmeye hakları vardır. Böylece, şikayet hakkı sahiplerinden birinin bu haktan vazgeçmesi, diğerlerinin hakkına herhangi bir zarar vermez. Bu bakımdan, şikayet hakkı sahiplerinden herhangi birinin şikayeti suç faili veya failleri hakkında soruşturma ve kovuşturmaya geçilmesine sebep olur. Bir fiil birden fazla neticenin meydana gelmesine sebep olmuş, mesela taksirle yaralamadan dolayı birden fazla kişi yaralanmış veya birden fazla kişiye karşı hakaret edilmişse, şikayet hakkı sahiplerinden sadece birinin şikayeti, soruşturmanın başlanmasına neden olursa da fiilden dolayı verilecek hüküm yalnızca şikayet eden göz önüne alınarak verilmelidir. Başka bir ifadeyle, mahkumiyet kararı zarar gören şikayet etmeyenlere de genişletilmemelidir.

Şikayetten Vazgeçme

Şikayete tabi suçlarda, ancak mağdur tarafından şikayet hakkı kullanıldığı takdirde soruşturma başlatılabilir. Aksi takdirde savcılık veya polisin şikayete tabi suçlarda kendiliğinden soruşturma başlatma yetkisi yoktur. Ancak, soruşturması şikayete bağlı ve şikayet hakkı kullanılmamış olsa bile şu hallerde kendiliğinden soruşturma başlatılır:

  • Çocuklara karşı işlenen suçlarda suçüstü halinde,
  • Beden veya akıl hastalığı, malullük veya güçsüzlükleri nedeniyle kendilerini idareden aciz bulunanlara karşı işlenen suçlarda suçüstü halinde.

Şikayetten vazgeçme ise şikayete tabi suçlarda, soruşturmayı sona erdiren, kovuşturma aşamasına geçilip ceza davası açılmışsa davanın düşmesine yol açan bir işlemdir. (TCK md. 73/4)

Şikayetten Feragat :Suçtan zarar gören kimsenin baştan itibaren şikayet hakkını kullanmak istemediğini yetkili makamlara bildirmesine şikayetten feragat denir. Feragat eden kimse, feragatten dönüp yeniden şikayetçi olamaz. Yargıtay da aynı görüştedir.

Şikayetten Vazgeçme: Şikayete hakkı olan kimsenin bu hakkını kullandıktan sonra, bunu geri almasına şikayetten vazgeçme denir.

Şikayetten Vazgeçme Zamanı: Kural olarak şikayetin yapılmasından, kararın kesinleşmesine kadar şikayetten vazgeçme mümkündür. Ancak karar kesinleştikten sonra şikayetten vazgeçme kural olan sonuç doğurmaz ve bu hükmün infazına engel olmaz.

Şikayetten vazgeçme hakkına sahip olan kimseler, şikayet hakkına sahip olan ve şikayet hakkını kullanmış bulunan kimselerdir. Vekilin şikayetten vazgeçme hakkına sahip olabilmesi için, şikayetten vazgeçme konusunda vekaletnamede açıkça yetkilendirilmiş olması gerekir.

Suçtan zarar gören kimsenin şikayette bulunduktan sonra ölmesi durumunda, artık hiç kimse bu şikayetten vazgeçemez. Ancak hakaret suçunda, mağdur şikayet etmeden önce ölür de, şikayet üstsoy, altsoy, eş veya kardeş tarafından yapılır ise, şikayet hakkını kullanan kimseler, şikayetten vazgeçebilirler.

Şikayetten Vazgeçmenin Sirayeti: Suçtan zarar görene karşı işlenmiş suç, iştirak halinde işlenen bir suç ise, TCK’nin 73/5. maddesi uyarınca, suçtan zarar görenin suça katılan şüpheli veya sanıklardan bir tanesinden şikayetinden vazgeçmesi, diğer ortakları da kapsar. Şikayetten vazgeçmenin sirayet etmesi için, faillerin şikayetçiye karşı şikayet edilen fiili iştirak halinde işlemiş olmaları gerekir. Taksirli suçlar iştirak halinde işlenemeyeceğinden, bir fail hakkında şikayetten vaz geçme halinde diğerleri ile ilgili de vaz geçilmiş sayılmaz. Mağdurun bir sanığın suça katılmaması nedeniyle ondan şikayetçi olmadığını, diğerlerinin suça katıldığından şikayetçi olduğunu bildirmesi halinde, şikayetten vazgeçilmeyen kimseler hakkında düşme kararı verilemez.

Şikayetten Vazgeçmenin Şarta Bağlanması: Yargıtay şikayetten vazgeçmenin şarta bağlanamayacağını kabul etmektedir. Vazgeçme iradesi açık ve şartsız olmalıdır.

Şikayetten Vazgeçmenin Kabulü: Kanunda, şikayetten vazgeçmenin geçerli olabilmesi ‘sanığın’ kabulüne bağlı kılınmıştır. Tam ehliyetli şüpheli veya sanık, şikayetten vazgeçmeyi kabul veya ret konusunda yetkilidir. Ayrıca vekilin şikayetten vazgeçmeyi kabul edebilmesi için, vekalet namesinde açıkça yetkisi olması gerekir. İştirak halinde işlenen suçlarda her bir sanık diğerinden bağımsız olarak şikayetten vazgeçmeyi kabul veya reddedebilir.

takibi sikayete bagli suclar tck 73 madde
takibi sikayete bagli suclar tck 73

Şikâyetten Vazgeçebilecek Kimseler

Şikâyetten vazgeçme hakkına sahip ilk kişi, suçtan doğrudan doğruya zarar görmüş olan kimsedir. Bu kişi reşit ise, başka kimsenin iradesine ihtiyaç duymaksızın, başka bir kişinin katkısı gerekmeksizin şikâyetten vazgeçebilir. Evli olan kimse, diğer eşin rızası olmaksızın şikâyetten vazgeçebilir. Şikâyette bulunan kimse, şikâyette bulunduğu tarihte reşit olmasa, bu nedenle şikayet hakkı kendisi veya velisi tarafından kullanmış olsa bile, şikayetten vazgeçme tarihinde reşit olmuş ise, yine velisinin iznine ve icazetine gerek kalmaksızın tek başına şikayetten vazgeçebilir.

Şikayette bulunan kimse 15 yaşını tamamlamış ve akıl hastalığı gibi bir nedenden dolayı medeni hakları kullanmaktan yoksun değil ise, kendisi şikayetten vazgeçebilir. Suçtan zarar gören kimse 15 yaşını doldurmamış ise, bu durumda bu kişinin ayırtım gücüne sahip olması durumunda tıpkı 15 yaşını doldurmuş kimseler gibi işlem yapılır. Suçtan zarar gören kimse 15 yaşını doldurmamış ve ayırtım gücüne sahip değilse, şikayetten vazgeçmeye yetkili kimse suçtan zarar görenin velisidir.

Suçtan zarar gören kimse birden fazla ise, her bir zarar gören diğerinden bağımsız olarak şikâyetten vazgeçebilir. Sanık hakkında tam şikayetten vazgeçme hükümlerinin uygulanması için, şikayetçilerin tamamının şikayetten vazgeçmesi gerekir. Ancak birden, fazla suçtan zarar görenlerden birisinin vazgeçmesi, onun aleyhine işlenen suçtan dolayı ceza ilişkisinin düşmesine sebebiyet verir, fakat diğer suçlar varlıklarını devam ettirir.

Vekilin şikâyetten vazgeçme hakkına sahip olabilmesi için, şikayetten vazgeçme konusunda vekaletnamede açıkça yetkilendirilmiş olması gerekir. Bir vekilin şikayete yetkili olması, şikayetten vazgeçebileceği anlamına da gelmez, ancak vekaletnamede açık yetki bulunmakta ise, şikayetten vazgeçebilir. Vekili bulunan kimseler, vekil şikayet hakkını kullanmadan önce ölürler ise, ölüm ile vekalet ilişkisi sona ereceğinden, artık vekil şikayet hakkını kullanamaz, yine müvekkil ölmeden vekil şikayet hakkını kullanmış ise şikayet geçerli olacak, ancak artık vekaletnamesinde açık yetki bulunsa bile, vekil bu şikayetten vazgeçemeyecektir, çünkü vekalet ilişkisi sona ermiştir.

Şikayetten Vazgeçmenin Sonuçları

Soruşturma aşamasında, şikayetçi şikayetinden vazgeçer de, şüpheli veya şüpheliler bu vazgeçmeyi kabul ederse, anılan şüpheliler hakkında kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verilir. Şikayetten vazgeçmeye ve bunun kabul edilmesine karşın, C. Savcısı iddianame düzenler ise, bu husus kanaatimizce iddianamenin iadesi sebebi olur. Soruşturma aşamasında, şikayetçi şikayetinden vazgeçer de, şüpheli veya şüpheliler bu vazgeçmeyi kabul ederse, anılan şüpheliler hakkında kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verilir. Şikayetten vazgeçmeye ve bunun kabul edilmesine karşın, C. Savcısı iddianame düzenler ise, bu husus iddianamenin iadesi sebebi oluşturacaktır.

Soruşturma aşamasında şikayetten vazgeçmek, şikayete bağlı olmayan suçlar açısından kamu davasında müdahil olmaya engel değildir. Şikayetçi kovuşturma aşamasında şikayetten vazgeçer ve sanık veya sanıklar da vazgeçmeyi kabul eder ise, mahkeme tarafından davaya devam edilmez, sanık hakkında derhal beraat kararı verilmesi gereken haller dışında sanık veya sanıklar hakkında açılan davanın TCK’nın 73 ve CMK’nın 223. maddesi uyarınca kamu davasının düşürülmesine karar verilir. Kamu davasının düşürülmesi kararıyla birlikte, yargılama giderlerinin kamu (hazine) üzerinde bırakılmasına karar verilir. Yargıtay da aynı görüştedir. Şikâyetten vazgeçmeyi, sanık veya sanıklar kabul etmezlerse, yargılamaya devam olunur. Sanığın veya sanıkların beraatına karar verilecek ise, beraat kararı verilir iken, suçun sanık veya sanıklar tarafından işlendiğinin sabit olduğu anlaşılır ise, bu durumda Yargıtay’ın farklı kararları bulunmakta ise de, kanaatimizce şikayetten vazgeçme nedeniyle düşme kararı verilmelidir.

Müşteki şikâyetinden vazgeçer de, sanık veya sanıklar o oturumda bulunmaz ise, diğer oturuma vazgeçmeyi kabul edip etmediklerinin sorulması için çağrılır, çağrıya rağmen sanık gelmez de sanığın beyanı tespit edilemez ise, yine de düşme kararı verilir, bu düşme kararı sanığa tebliğ olunur, kararı alan sanık bu kararı temyiz etmez ise feragati zımnen kabul etmiş sayılır. Ayrıca ortada işlenmiş bir suç olup olmadığı kamu davasına devam edilerek araştırılamayacağından, münhasıran müsadereye tabi eşya dışındaki eşya ile ilgili müsadere kararı de verilemeyecektir. Vazgeçmeyi kabul eden sanığın, düşme kararını temyiz yetkisi bulunmamaktadır.

Takibi Şikâyete Bağlı Olmayan Suçlar Nelerdir?

Türk Ceza Kanunumuzun sistematiğine bakıldığında takibi şikayete bağlı olan suçlar özellikle belirtilmiştir. Ancak takibi şikayete bağlı olmayan suçlar bakımından madde içeriğinde özel bir nitelendirme bulunmamaktadır. Yani bir suçun şikayete bağlı olmadan resen yürütülecek soruşturma ve kovuşturmalar ile tespit edilebilmesi için kanun maddesinde özellikle “şikayete tabi” ifadesi ve buna benzer ifadelerin mevcut olmaması gerekir. Bu bakımdan şikayete tabi olmayan suçlara örnek vermek gerekir ise;

  • TCK 81- Kasten Adam Öldürme
  • TCK 82- Kasten Yaralama Suçu
  • TCK 107- Santaj
  • TCK132- Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçu
  • TCK 141- Hırsızlık Suçu
  • TCK 157- Dolandırıcılık

Takibi Şikayete Bağlı Suçlar Yargıtay Kararları

Yargıtay 14. Ceza Dairesi Esas : 2018/4767 Karar : 2018/5328 Tarih : 20.09.2018

  • Takibi Şikayete Bağlı Suçlar
  • TCK 73. Madde

Katılanın kovuşturma evresinde beyanı alındıktan sonra dosyaya sunduğu 19.06.2014 havale tarihli dilekçe ile sanıklar hakkındaki şikayetinden vazgeçtiği anlaşılmakla, takibi şikayete bağlı olan reşit olmayanla cinsel ilişki suçu yönünden 5237 sayılı TCK’nın 73/6. maddesi gereğince sanıklardan vazgeçmeyi kabul edip etmedikleri sorularak sonucuna göre hukuki durumlarının tayin ve takdiri gerekirken, yargılamaya devamla yazılı şekilde mahkumiyet hükümleri kurulması,

Kanuna aykırı, sanıklar müdafilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 20.09.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


Yargıtay 19. Ceza Dairesi Esas: 2015/22199 Karar: 2017/6734 Tarih: 13.09.2017

  • Takibi Şikayete Bağlı Suçlar
  • TCK 73. Madde

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede,

  1. Şikayetçi vekili 08.04.2013 tarihli dilekçesi ile sanıklardan … hakkındaki şikayetlerinden vazgeçtiklerini bildirmiş , mahkemece sanık hakkındaki davanın düşürülmesine karar verilmiştir. Şikayetçinin suçu iştirak halinde işleyen sanıklardan biri hakkında İİK’nın 354.maddesi kapsamındaki vazgeçmesi, diğer sanığa da 5237 sayılı TCK`nın 73/5 maddesi gereğince sirayet edeceğinden diğer sanık hakkında da cezanın düşürülmesine karar verilmesi gerektiği halde yazılı şekilde karar verilmesi,
  2. Borçlu şirketin kayıtlı bulunduğu vergi dairesine şikayet tarihi itibariyle en son vermiş olduğu beyanname örnekleri getirtilip, sonucuna göre hukuki durumunun takdir edilmesi gerekirken, eksik kovuşturma ile yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi,

Kabule göre de;

02.12.2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesiyle Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253. maddesinde değişiklik yapılarak madde içeriğinden “etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçlar ile” ibaresinin çıkarılması nedeniyle; özel bir etkin pişmanlık hükmü olan 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 354. maddesinin aynı Kanun’un 337/a maddesinde düzenlenen suç yönünden uzlaşma kurumunun uygulanmasına engel teşkil etmemesi, suçun işlenmesinden sonra fail ile mağdur arasındaki çekişmeyi bir uzlaştırmacının girişimiyle kısa zamanda tarafların özgür iradeleriyle ve adli merciler daha fazla meşgul edilmeden sonuçlandırmayı amaçlayan uzlaşmanın soruşturma ve kovuşturmalarda mutlaka öncelikle uygulanması zorunlu bir maddi ceza ve ceza muhakemesi hukuku kurumu olması ve İcra ve İflas Kanunu’nun 354. maddesinin yerine geçip anılan maddenin uygulanmasını ortadan kaldırmaması karşısında, sanık hakkında 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesiyle değişik CMK`nun 253, 254. maddelerinin uygulanması zorunluluğu,

Bozmayı gerektirmiş ve şikayetçi vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden HÜKMÜN 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK`nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 13.09.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


Yargıtay 12. Ceza Dairesi Esas: 2016/1511 Karar: 2017/5123 Tarih: 14.06.2017

  • Takibi Şikayete Bağlı Suçlar
  • TCK 73. Madde

İncelenen dosya kapsamına göre; sanık …‘nun davacı, mağdur … ile katılan …‘in davalı sıfatını taşıdıkları ve “…Davalının bu bayan ile ilişkisini artık uluorta yaşamaya başlaması ve müvekkilimin davalı …‘ı diğer davalı … ile görüntülü olarak bilgisayar/internet ortamında çıplak olarak görüştüğünü tespit etmesi sonucu kadınlık ve insanlık gururu kırılan müvekkilim fiilen biten bu evliliği hukuken de bitirmeye karar vermiştir. Davalıların birlikte alkol alırken çekilen fotoğrafları ile çıplak olarak görüntülü yaptıkları internet görüşmesinin cd kaydı dilekçe ekinde sunulmuştur…” ibarelerini içeren 07.09.2010 tarihli dava dilekçesinin 13.01.2011 tarihinde katılan …‘e usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, anılan davanın yapılan yargılaması sonunda Sakarya 2. Aile Mahkemesince verilen 16.06.2011 tarihli kararın da 15.08.2011 tarihinde bizzat katılan …‘e tebliğ edildiği, katılan …‘in ise kaydı içeren CD’den dolayı 31.08.2012 havale tarihli dilekçe ile şikayetçi olduğu nazara alındığında,

Şikayet konusu fiil ve faillerini en geç 13.01.2011 tarihinde öğrenen katılan …‘in, TCK’nın 73/1. maddesinde öngörülen 6 aylık süre geçtikten sonra 31.08.2012 tarihinde sanıklardan şikayetçi olduğu, dosya içeriği itibariyle CMK’nın 223/9. maddesi kapsamında derhal beraat kararı verilmesini gerektiren haller de bulunmadığı anlaşılmakla, kovuşturmada şikayet koşulunun gerçekleşmemesinden dolayı şikayet yokluğu nedeniyle TCK’nın 73/1 ve CMK’nın 223/8. maddeleri gereğince verilen düşme kararında bir isabetsizlik görülmediğinden, katılan vekilinin şikayetin süresinde olduğuna ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, hükümlerin isteme uygun olarak ONANMASINA, 14.06.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


Yargıtay 1. Ceza Dairesi Esas : 2016/5919 Karar : 2017/2144 Tarih : 6.06.2017

  • Takibi Şikayete Bağlı Suçlar
  • TCK 73. Madde

Oluşa ve dosya kapsamına göre, sanık …‘in, mağdur …‘ın yanında bulunan tanık …‘yi aradığı telefona mağdur …‘ın çıktığı, tartıştıkları ve … parkında buluşmak üzere sözleştikleri, mağdur … parka gittiğinde, sanık …‘in beklemekte olduğu, aralarında tartıştıkları, sanık …‘in olay yerine geldiği ve mağdur …‘ın kafasına sopa vurmak suretiyle olaya dahil olduğu, yaşanan arbede de her iki sanığın bıçakla ve sopayı el değiştirerek mağduru yaraladıkları ve arbedede sanıklar … ve…‘in de basit tibbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaralandıkları, mağdur …‘ın savcılık ve yargılama aşamasındaki beyanlarında bıçağını sanıklara salladığını, kimin neresine geldiğini bilmediğini beyan ettiği anlaşılan olayda,

a- Sanık …‘in, mağdur …‘ı kasten öldürmeye teşebbüs eylemini sanık … ile birlikte eylem üzerinde tam bir fiili hakimiyet kurarak, birlikte işlediği anlaşıldığı halde, sanığın “fail” sıfatıyla tahrik altında “kasten öldürmeye teşebbüs” suçundan TCK.nun 37, 81, 35, 29, 62. maddeleri uyarınca cezalandırılması yerine, iştirakin derecesinde yanılgıya düşülerek, yazılı biçimde “yardım eden” sıfatıyla tahrik altında “kasten öldürmeye teşebbüs” suçundan TCK.nun 81, 35, 39, 29. ve 62. maddeleri uyarınca cezalandırılmasına karar verilmek suretiyle eksik ceza tayini,

b- Sanık …‘in, mağdur …‘a yönelik kasten öldürmeye teşebbüse yardım suçundan kurulan hükmün uygulaması sırasında TCK’nun 29. maddesi gereğince 1/4 indirim yapılırken cezanın 4 yıl 22 gün olarak hesaplanması gerekirken 3 yıl 12 ay 22 gün olarak hesaplanarak sanığa eksik ceza tayini,

c- 24.11.2015 günlü Resmi Gazetede yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih, 2014/140 esas ve 2015/85 sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK’nun 53. maddesinin iptal edilen bölümleri doğrultusunda sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

d- Sanık …‘ın, mağdur …‘e yönelik kasten yaralama eyleminin, 5237 sayılı TCK’nun 6. maddesi kapsamında silahtan sayılan bıçak ile gerçekleştirdiğinin anlaşılması karşısında; TCK.nun 73/4 ve CMK.nun 223/8. maddeleri uyarınca açılan kamu davasının düşürülmesine karar verilemeyeceğinin gözetilmemesi,

Yasaya aykırı olup, sanık … müdafiinin, Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün tebliğnamedeki düşünce gibi BOZULMASINA, 06/06/2017 gününde oybirliği ile karar verildi.


Yargıtay 4. Ceza Dairesi Esas: 2014/32568 Karar: 2017/14899 Tarih: 17.05.2017

  • Takibi Şikayete Bağlı Suçlar
  • TCK 73. Madde

02/12/2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK’nın 253. maddesi ve maddeye eklenen fıkraya göre uzlaştırma hükümlerinin yeniden düzenlenmesi, sanığa isnat edilen TCK’nın 106/1. maddesi kapsamındaki tehdit suçunun uzlaştırma kapsamında bulunması, hakaret suçunun ise, suç tarihi itibariyle 5271 sayılı CMK’nın 253/3-son cümlesi uyarınca tehditle birlikte işlenmesi nedeniyle uzlaşma kapsamında bulunmadığının anlaşılması ve yeni düzenleme karşısında, hakaret suçu yönünden de uzlaştırma önerisinde bulunulmasının gerektiği anlaşılmış olmakla, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 2 ve 7. maddeleri de gözetilerek, uzlaştırma işlemi uygulanarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun bu kapsamda tekrar değerlendirilip belirlenmesinde zorunluluk bulunması,Bozmayı gerektirmiş, sanık …’ın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, diğer yönleri incelenmeksizin HÜKÜMLERİN 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 17/05/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


Yargıtay 15. Ceza Dairesi Esas: 2014/18907 Karar: 2017/7827 Tarih: 20.03.2017

  • Takibi Şikayete Bağlı Suçlar
  • TCK 73. Madde

“Sanığın, katılanın şirketine ortak olduğu, şirket adına tahsil ettiği bir kısım ödemeleri hesaba yaptırmayarak zimmetine geçirdiği, şirketin müşteri portföyünü ve bilgilerini alarak kurduğu şirkette kendi yararına kullandığı,” gerekirse ölürüm öldürürüm azdan az gider çoktan çok gider, o…. çocukları şeklinde” sözler söylediği, sanığın böylece hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma, hakaret ve tehdit suçlarını işlediği iddia edilen olayda

  1. Sanık hakkında güveni kötüye kullanmak suçundan kurulan hükmün temyiz incelenmesinde:

Sanık ile katılanın aynı konutta beraber yaşamayan kardeş olmaları sebebiyle, TCK. 167/2 maddesi gereğince atılı suçun şikayete tabi olduğu, katılanın da şikayetini TCK’nun 73/1 maddesinde belirtilen 6 aylık şikayet süresinde gerçekleştirmediği anlaşılmakla; mahkemenin TCK’nun 73/1 ve CMK’nun 223/8. maddeleri uyarınca davanın düşmesine karar vermesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; katılan vekilinin atılı suçun şikayete tabi olmadığı nedenine dayanan temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün ONANMASINA,


Yargıtay 15. Ceza Dairesi Esas: 2014/17799 Karar: 2017/7156 Tarih: 07.03.2017

  • Takibi Şikayete Bağlı Suçlar
  • TCK 73. Madde

Katılanın, galericilik yapan sanıktan satın aldığı araç karşılığında suça konu 4.500 TL bedelli senedi verdiği, bir süre sonra katılanın aracı sanığa geri iade etmesine rağmen sanığın suça konu senedi katılana geri vermeyerek oyaladığı ve bir süre sonra da, suça konu senedin ödenmediği gerekçesi ile katılan aleyhine icra takibine başlayarak, bedelsiz kalan suça konu senedi tahsil etmeye çalıştığı, sanığın bu surette bedelsiz senedi kullanma suçunu işlediği iddia olunan somut olayda,

Sanığa yüklenen ve TCK 156. madde de düzenlenen “bedelsiz senedi kullanma” suçunun takibinin şikayete bağlı bulunduğu, TCK 73. maddesinde de şikayet süresinin “fiil ve failin öğrenildiği günden itibaren 6 ay” olduğu ve şikayetin süresi içerisinde yapılıp yapılmadığının yargılama şartı olarak kabul edildiği, bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, suça konu senet ilgili olarak sanık tarafından icra takibi başlatıldığı ve ödeme emrinin de katılana 28/09/2011 tarihinde usulüne uygun şekilde tebliğ edildiği, dolayısıyla katılanın en geç bu tarihte bedelsiz kalan senedin aleyhine olarak icra takibine konulduğunu öğrenmiş sayılacağı, bu şekilde yapılan icra takibinden haberdar olan katılanın, altı aylık şikayet süresi geçtikten sonra 22/11/2012 tarihinde sanık hakkında şikayetçi olduğu anlaşıldığından, süresinde yapılmış bir şikâyetin bulunmaması nedeniyle verilen düşme hükmünde bir isabetsizlik görülmemiştir.

Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; katılanın suçun sübut bulduğuna ilişkin sair temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün ONANMASINA, 07/03/2017 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


Yargıtay 14. Ceza Dairesi Esas: 2016/3510 Karar: 2016/8162 Tarih: 30.11.2016

  • Takibi Şikayete Bağlı Suçlar
  • TCK 73. Madde

Olayın meydana çıkış biçimi, müracaatın yapılış zamanı, savunmalar ile tüm dosya kapsamına göre, sanıklar ile suça sürüklenen çocuğun, mağdureye yönelik eylemlerini zora dayalı gerçekleştirdiklerine dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı, mağdure hakkında Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Kurulunca düzenlenen 30.05.2012 tarihli raporda “mağduru bulunduğu olayın hukuki anlam ve sonuçlarını algılayabileceği ve olaya ruhsal yönden muktedir bulunduğunun” belirtilmesi de nazara alındığında, suça sürüklenen çocuğun, mağdurenin onbeş yaşından küçük olduğu 2008 yılı Aralık ayının ilk haftasındaki eylemine dair olarak TCK’nın 103/2,, 31/3, 109/1-3-f-5,, 31/3. maddeleri uyarınca mahkumiyetine karar verilmesi, suça sürüklenen çocuk ile sanık haklarında mağdurenin onbeş-onsekiz yaş grubunda bulunduğu 2009 yılı Şubat ayındaki çocuğun cinsel istismarı suçundan açılan kamu davalarına konu eylemlerin ise TCK’nın 104. maddesinde düzenlenen reşit olmayanla cinsel ilişki suçunu oluşturup aynı Kanunun 73/1. maddesinde öngörülen 6 aylık şikâyet süresinin geçtiğinin anlaşılması karşısında, bu suçlara dair kamu davalarının şikâyet yokluğu sebebiyle düşmesine ve aynı Kanunun 26/2. maddesi kapsamında mağdurenin hukuken geçerli rızasına istinaden sanık ile suça sürüklenen çocukla birlikte kalması halinin kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu oluşturmayacağı gözetilerek bu suçtan beraatlerine karar verilmesi yerine yazılı şekilde hükümler kurulması,

Kabul ve uygulamaya göre de;

Sanık hakkında çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan hüküm kurulurken, mağdurenin suç tarihi itibariyle onbeş yaşından büyük olması ve fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneğinin gelişmiş bulunması sebebiyle verilen cezada TCK’nın 103/4. maddesinin uygulanmasının mümkün bulunmadığı gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,

SONUÇ : Kanuna aykırı, sanık ve suça sürüklenen çocuk müdafileri, O Yer Cumhuriyet Savcısı ile katılan bakanlık vekilinin temyiz itirazları ile sanık müdafiin duruşmalı inceleme sırasındaki sözlü savunması bu itibarla yerinde görüldüğünden, kısmen re’sen de temyize tabi hükümlerin 5320 Sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gözetilerek 1412 Sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 30.11.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


Yargıtay 12. Ceza Dairesi Esas: 2015/11120 Karar: 2016/7869 Tarih: 04.05.2016

  • Takibi Şikayete Bağlı Suçlar
  • TCK 73. Madde
  1. Sanıklar hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararına dayanak teşkil eden ve katılanlar tarafından gönderildiği bildirilen faksların altındaki imzaların katılanlara ait olup olmadığının dosya kapsamından anlaşılamaması ve asıllarının dosyada bulunmaması nedeniyle, söz konusu faks belgelerinin altında bulunan imzaların katılanlara ait olup olmadığı hususlarının araştırılması ve katılanlardan faks altındaki imzaların kendilerine ait olup olmadığının sorulması,
  2. Sanıkların üzerine atılı taksirle yaralama suçunun takibinin şikayete bağlı olduğu ve TCK’nın 73/1. maddesi uyarınca şikayet süresinin 6 ay olduğu dikkate alındığında, bahse konu kazanın iş kazası olduğu da gözetilerek, taraflar arasında iş mahkemesinde görülen dava dosyasının getirtilerek, iş müfettişleri tarafından düzenlenen rapor ile iş mahkemesindeki dava dosyasında, katılanların, sanıklardan şikayetçi olup olmadıkları, şikayetçi olmuş iseler, hangi tarihte şikayetçi oldukları hususu araştırıldıktan sonra, süresinde şikayette bulunup bulunmadığının tespit edilmesi,
  3. Katılan …‘nün, kaza sonrası %76 oranında fonksiyon kaybı meydana geldiği tespit edilmesine rağmen, katılana vasi atanıp atanmadığı hususları ile katılanın bizzat şikayet hakkını kullanıp kullanamayacağı araştırıldıktan sonra sanıkların hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,

SONUÇ: İsabetsiz olup, katılan vekili ve sanığın temyiz itirazları bu sebeple yerinde görüldüğünden, 5320 Sayılı Kanun’un 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 Sayılı 321. maddesi uyarınca, hükmün isteme uygun olarak BOZULMASINA, 04.05.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


Takibi Şikayete Bağlı Suçlar Hakkında Sık Sorulan Sorular

Şikayete tabi olmayan suçlarda şikayetten vazgeçme nasıl olur?

Şikayete bağlı olmayan suçlarda şikayetten vazgeçme yoktur. Çünkü bu suçlar resen araştırılır. Şikayetten vazgeçilse dahi soruşturma devam eder.

Takibi şikayete bağlı suçlar şikayet süresi ne kadardır?

Takibi şikayete bağlı suçlar için şikayet süresi 6 aydır.

Takibi şikayete bağlı suçlarda şikâyetten vazgeçme nasıl yapılır?

Soruşturma aşamasında savcılığa, kovuşturma aşamasında ise mahkemeye bizzat veya dilekçe ile başvurularak şikayetten vazgeçilebilir.

X
kadim hukuk ve danışmanlık