Kamulaştırmasız El Atma Davası

kamulastirmasiz el atma davasi mahkeme

Kamulaştırmasız el atma davasının yasal bir tanımı olmamakla birlikte, idarenin özel mülkiyete tabi bir taşınmaza hukuka aykırı olarak el koyması olarak tanımlanabilir. Yani kamulaştırmasız el atma davası, idarenin, özel mülkiyete konu bir taşınmaza, kamulaştırma usullerine aykırı bir şekilde “fiilen” veya “hukuki” bir işlemle bedelsiz olarak mülkiyet hakkını sınırlayarak el koyması sonucu açılan davaya denir. İdare, normal bir kamulaştırma işleminde kanunda belirtilen hukuki prosedürleri uygulayıp mülkiyet hakkı sahibine kamulaştırılan yerin bedelini peşin veya taksit ile ödeyerek kamulaştırma yapmaktadır. Kamulaştırmasız el atmada ise, idare mülkiyet hakkı sahibine hiçbir bedel ödemeden mülkiyet hakkını eylem veya işlemleriyle kendine geçirmektedir.

Uygulamada bedel davası olarak da bilinen kamulaştırmasız el atma davası esasında kanuni düzenlemeden ziyade uygulamada şekillenen bir dava türüdür. Kamu idaresi tarafından yapılan kamulaştırmasız el atma, iki farklı şekilde tezahür etmektedir. Şöyle ki; idarenin kamulaştırmasız el atma eylemini kendi içinde ayrı ayrı inceleyecek olursak kamulaştırmasız el atma çeşitleri;

  • Fiili El Atma: İdarenin özel mülkiyete konu taşınmazı (arsa, tarla gibi), kamulaştırma usullerine riayet etmeden, ‘‘kısmen veya tamamen’’, fiili olarak kamu yararına hizmet etmek amacıyla taşınmaz malikine ‘‘ödeme yapmadan’’ zilyetliğine geçirerek taşınmaza el koymasıdır. İdarenin özel mülkiyete tabi bir taşınmaza kamulaştırmasız olarak fiilen el atmasından doğan davalar, Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 11.3.2013 gün, E. 2012/313 ve K. 2013/326 sayılı kararında da belirtildiği üzere adli yargıda görülecektir. Bu nedenle, fiili el atma durumunda yargılama Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine göre yapılacaktır. Fiili el atmanın unsurları ise şunlardır;
  1. Kişinin mülkiyetinde bir taşınmaz bulunmalıdır.
  2. El atma, kamulaştırmaya yetkili idarenin görev alanındaki konulardan olmalıdır.
  3. El atma kamu yararına yönelik olmalıdır.
  4. Kamulaştırma hiç yapılmamış veyahut usulüne uygun yapılmamış olmalıdır.

Kamu idaresinin Fiili El Atma Eylemini bir örnekle inceleyecek olursak; ‘‘… İl Özel İdaresi görev ve yetki alanındaki köy yollarının yapımı ve imarı için, civar köylerin bağlantı yolu üzerindeki özel mülkiyete tabi bir tarlanın bir bölümünü, kamulaştırma kurallarına riayet etmeden ve  tarla sahibine kamulaştırma bedelini ödemeden, hukuka aykırı olarak,  kamu yararı gerekçesiyle uhdesine alması, eylemi gibi’’  Bu örnekte dikkat edilmesi gereken nokta; taşınmazın ( idare tarafından fiili el atmaya konu tarlanın )  tapu kaydında taşınmaz maliki ile ilgili herhangi bir değişikliğe gidilmediği ve fiili el atmaya konu tarlanın mülkiyetinin idarede değil, fiili el atmaya konu tarla sahibinde olduğudur.) Sadece taşınmaz malikinin mülkiyet hakkı, idare tarafından hukuka aykırı olarak kısmen veya tamamen kısıtlanmaktadır. Kamulaştırma usulleri yerine getirilmeden mülkiyet hakkı sınırlanan vatandaşların,  idare tarafından hukuka aykırı olarak 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun Geçici 6. maddesi uyarınca “kamulaştırmasız el atma” ya maruz kaldıkları durumlar görülmektedir.

  • Hukuki El Atma: İdarenin kamu yararı gerekçesiyle özel mülkiyete konu taşınmaz hakkında imar planında farklılık yapılması suretiyle taşınmaz malikinin kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkilerinin hukuki olarak engellenmesidir. Kamu idaresinin imar düzenlemelerinden dolayı mülkiyet hakkının kısıtlanması durumuna imar kısıtlılığı denmektedir. İmar kısıtlılığı, özel mülkiyete tabi taşınmazlarda imar planı dolayısıyla malikin mülkiyet hakkından doğan hak ve yetkilerini dilediği gibi kullanma imkânını ortadan kaldıran bir durumdur. Yargıtay kararlarında da bu durum; “Uzun yıllar programa alınmayan imar planının fiilen hayata geçirilmemesi nedeniyle kamulaştırma ya da takas cihetine gitmeyen davalı İdarece pasif ve suskun kalınmak ve işlem tesis edilmemek suretiyle taşınmaza müdahale edildiği açıktır.” şeklinde belirtilmiştir.

Hukuki el atmadan bahsedebilmek için; hukuki el atmaya konu taşınmaz üzerinde yapılan değişikliklerle ilgili olarak, imar planının kesinleştiği tarihten itibaren başlamak üzere 5 yıllık sürenin geçmesi şartı aranır. 5 yıllık süre içerisinde kamu idaresi tarafından, Kamulaştırma Kanunu ve İmar Kanunu kapsamında kamulaştırma işlemi yapılmayarak kamulaştırma bedeli ödenmemiş olması gerekmektedir. kamulaştırmasız el atma davası hakkında bu makalemizde bilgi vereceğiz.

kamulastirmasiz el atma davasi nedir
kamulastirmasiz el atma davasi nedir

Kamulaştırmasız El Atma Davası Nedir?

Kamulaştırmasız el atma davası, idarenin, özel mülkiyete konu bir taşınmaza, kamulaştırma usullerine aykırı bir şekilde “fiilen” ve “bedelsiz” bir şekilde veya fiilen olmasa bile hukuki bir işlemle mülkiyet hakkını sınırlayarak el koymasıdır. İdareler, kamu hizmetlerini yerine getirirken ihtiyaç duydukları taşınmazlar üzerinde kamulaştırma yoluyla hak sahibi olabilirler. Mülkiyet hakkının idarenin tek taraflı tasarrufu ile malikin rızası olmaksızın kısıtlandığı veya sona erdirildiği istisnai hallerden biri olan kamulaştırma, Anayasa’nın 46. maddesinin verdiği yetki ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun gösterdiği usulle yapıldığı sürece mülkiyet hakkının ihlali olarak kabul edilmemektedir. Nitekim Anayasa’nın 35. maddesinde de, mülkiyet hakkının kamu yararı amacıyla ve kanunla sınırlanabileceği düzenlenmiştir. Kamulaştırmasız el atma hukuki değil, fiili bir durumdur. Bu nedenle de hukuki dayanaktan yoksundur. Yargıtay’ın 16.5.1956 tarihinde vermiş olduğu 1/6 ve 1/7 sayılı içtihadı birleştirme kararları ile kanuni düzenlemeye dayanmayan ancak fiilen mevcut olan kamulaştırmasız el atma olgusu, hukuki bir kavram haline gelmiştir. Anayasanın 46. maddesi ile bir takım özel güvenceler getirilmiştir. Kamulaştırma ile ilgili olarak Anayasa’nın 46. maddesinin öngördüğü güvenceler şunlardır;

  • Kamu yararı amacı taşıması,
  • Kanunda öngörülen prosedüre uyularak gerçekleştirilmesi,
  • Gerçek karşılığın ödenmesi,
  • Ödemenin kural olarak (İstisnai bazı durumlar hariç) peşin ve nakit olarak yapılması,
  • Kesinleşmiş kamulaştırma alacakları için Anayasa’da öngörülen en yüksek faiz oranının uygulanmasıdır.

Kamulaştırmasız el atma ise, kamu idaresinin kamulaştırma usulüne riayet etmeden, özel mülkiyete tabi bir taşınmazı kısmen ya da tamamen ‘‘fiili ve bedelsiz’’ olarak uhdesine almasıdır. Özel mülkiyete konu taşınmazda kamulaştırmasız el atmaya konu edilen kısımlarda, malikin mülkiyet hakkı idare tarafından hukuka aykırı olarak kısıtlanmaktadır. Kamulaştırmasız el atma davası; idarenin kamu yararını gözettiğini ileri sürerek kamu adına taşınmazın rızası dışında ve kamulaştırma işlemi olmaksızın taşınmaz üzerinde kullanım yapmasıdır. İdare tarafından, kamulaştırmasız el atma yoluyla mülkiyet hakkına müdahale ettiğinde, mülkiyet hakkı sahibinin müdahaleden kaynaklanan her türlü zararını karşılamak zorundadır.

Kamulaştırmasız El Atma Halinde Yapılması Gerekenler Nelerdir?

Kamulaştırmasız el atma ile mülkiyet hakkı ihlal edilen malikin idareye karşı sahip olduğu hukuki imkanlar mevcuttur. Kamulaştırmasız El Atmaya konu taşınmaz maliki;

  • Adli yargıda el atmanın önlenmesi,
  • Kamulaştırmasız el atma ve
  • Ecrimisil davaları ile
  • İdari yargıda tam yargı davası açma hakkına sahiptir.
  • Ayrıca mülkiyet hakkının kısıtlanması idarenin yaptığı imar planlarından kaynaklanıyorsa, malik idari yargıda imar planının iptali davası da açabilir.

Kamulaştırmasız el atma halinde kamu kurumu, Kamulaştırma Kanunu’na uygun hareket etmeden, bireyin taşınmazını elinden almış olması sebebiyle kanunsuz bir harekette bulunmuş durumundadır. Bu bakımdan açılan davalar, mülkiyete tecavüzün önlenmesi veya haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazmini davasıdır. (YİBGK-K.1959/15)

Fiili veya hukuki el atılan taşınmazın bedelinin idareden tahsil edilebilmesi için, taşınmazın tapuya kayıtlı olması ve bedel/tazminat davasının tapu sahibi tarafından açılması gerekmektedir. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2/1//b bendinde, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davalarının idari yargıda görüleceği hükme bağlanmıştır. Buna göre, özel kanunlarda adli yargının görevli olduğu belirtilmedikçe, idari işlem ve eylemlerden kaynaklanan tazminat davalarının görüm ve çözümü idari yargının görev alanına girmektedir.

Kamulaştırmasız El Atma Davası Çeşitleri

İdarenin kamulaştırmasız el atma işlemine karşı açılabilecek davalar şu şekildedir;

  • El atmanın önlenmesi davası (Müdahalenin Men’i Davası): Bu dava ile kamu tüzel kişiliğinin haksız olarak el attığı taşınmaza müdahalesinin durdurulması ve bu taşınmazı tekrardan gerçek malikinin hizmetine sunulması amaçlanmaktadır. Bu dava niteliği itibariyle bir “eda davası” olup bu dava sonucunda müdahalenin durmasına veyahut devamına karar verilmektedir. El atmanın önlenmesi davası açılabilmesi için kamu tüzel kişiliğinin müdahalesinin devam ediyor olması gerekmektedir. Davanın açılması için bir zararın meydana gelmesi şartı bulunmamaktadır.

Davalı idare olarak işbu davalarda davanın açılış tarihindeki el koyma durumuna göre hangi idare sorumlu ise husumetin o idareye yönetilmesi gerekir. Örneğin bir idare tarafından kamulaştırmasız el atma ile el konulan taşınmaz ile ilgili olarak, sonradan yapılan devir protokolü ile bakım, onarım gibi sorumluluk kısımlarının da devredilmiş olması halinde, dava açıldığı tarih itibariyle ilk el koyan değil, bakım ve onarım sorumluluğu olan diğer idareye husumet yöneltilmesi gerekir.

Paylı mülkiyetin söz konusu olduğu davalarda, meni müdahale davası her bir paydaş tarafından ayrı ayrı ya da birlikte açılabilir. Kamulaştırmasız el atmanın önlenmesi davasının açılmasından sonra, ilgili taşınmaz ile alakalı olarak idarece kamulaştırma kararı alınması halinde Kamulaştırma Kanunu’nun 10. maddesi uyarınca bedel tespit ve tescil davası açılırsa, kamulaştırmasız el atmanın önlenmesi davasında, bedel tespit ve tescil davasının sonucunu bekletici mesele yapılır.

  • Bedel davası: Bu dava ile mülkiyeti ihlal edilen taşınmazın bedeli talep edilmektedir. Ancak buradaki önemli husus taşınmazın maliki kamulaştırmasız el atmaya rıza gösterirse taşınmazın değerini talep edebilir. Taşınmazın dava tarihindeki değeri esas alınarak bilirkişilerce inceleme yapılır ve düzenlenen kıymet takdirleri neticesinde taşınmazın değeri belirlenerek davacıya ödenmekte, taşınmazın tapusu kamu tüzel kişiliğine devredilmektedir.

İşbu davalar taşınmaz bedelinin tahsili için açılacağından yasal düzenlemeler ve içtihatlar gereği adli yargıda Asliye Hukuk Mahkemelerinde açılmalıdır. Kamulaştırmasız el atmadan kaynaklanan bedel davaları taşınmazın aynına ilişkin davalar olup, taşınmaz bedelinin tahsili uyarınca taşınmazın idare adına tesciline karar verilmelidir. Kamulaştırmasız el atmadan kaynaklanan bedel davası açabilmek için davacı tarafın el konulan taşınmazın tapudaki maliki olması veya tapu kaydı ile arasında hukuki ilişki bulunduğunu mirasçılık gibi bir ilişki olduğunu ispatlaması gerekir. Önleme davasında olduğu gibi taşınmaza hangi idare el atmış olursa olsun, davanın açıldığı tarih itibariyle, el koyma durumuna göre hangi idare sorumlu ise husumetin o idareye yöneltilmesi gerekir.

Yargıtay tarafından, kamulaştırmasız el atmadan kaynaklanan tazminat davalarında taşınmaz değeri, Kamulaştırma Kanunu’nun 15. maddesi uyarınca oluşturulacak bilirkişi kurulu eşliğinde yapılan keşif ile belirlenmektedir. Bu nedenle de taşınmazın değerinin tespiti özel ve teknik bilgiyi gerektiren bir durum olduğu için, belirsiz alacak davası olarak açılabilecektir.

  • Tazminat Davası: Taşınmazına el atılan malik, kamulaştırmasız el atma nedeniyle bir zarara uğramışsa bu zararının tanzimini kamu tüzel kişiliğinden talep edebilmek için tazminat davası açabilecektir. Bu dava diğer davalarla birlikte açılabilmektedir. Davanın açılabilmesi için somut bir zararın meydana gelmiş olması şartı aranmaktadır.
  • Ecri misil (Haksız İşgal) Davası: Devlet ve kamu tüzel kişiliği tarafından herhangi bir hakka dayanmaksızın taşınmaza haksız bir şekilde el atılması nedeniyle talep edilebilecek tazminat türüdür. Bu davanın açılabilmesi için malikin zarara uğramış olması bir şart olarak aranmamaktadır. Yargıtay’ın kabulüne göre ecri misil en az kira geliri en fazla tam gelir mahrumiyeti olarak talep edilebilmektedir. Ecri misil bedeli, taşınmazın dava konusu ilk dönemde serbest piyasada kazandırabileceği kira parası şeklinde ve rayiç bedele göre tespit edilmektedir. Ancak burada dikkat edilerek husus, ecri misil davanın açıldığı tarihten itibaren geriye dönük 5 yıllık süre için talep edilebileceğidir.

Nihayetinde kamulaştırmasız el atma davalarında davacı, taşınmaza haksız olarak el atılan tapu sahibidir. Eğer tapu sahibi malik vefat etmiş ise mirasçılar da bu davayı açabilir. Kamulaştırmasız el atma davasında davalı ise, taşınmaza hangi idare el atmış olursa olsun, davanın açıldığı tarih itibariyle, el koyma durumuna göre sorumlu olan idaredir.

kamulastirmasiz el atma davasi dilekce
kamulastirmasiz el atma davasi dilekce

Kamulaştırmasız El Atma Davalarında Görevli, Yetkili Mahkeme ve Faiz

Kural olarak hiçbir zamanaşımına veya hak düşürücü süreye tabi olmayan kamulaştırmasız el atma davasında görevli ve yetkili mahkeme, kamulaştırmasız el atmanın türüne göre belirlenir.

  • Kamulaştırmasız hukuki el atma durumunda; davanın İdare Mahkemelerinde açılması gerekirken,
  • Filli el atmalara ilişkin davalarda görevli ve yetkili mahkeme, gayrimenkulün bulunduğu yerdeki Asliye Hukuk Mahkemeleridir.

Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hallerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir. Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir. Ayrıca, kısmi eda davasının açılabildiği hallerde, tespit davası da açılabilir ve bu durumda hukuki yararın var olduğu kabul edilir. (6100 S. K. m. 107) Kamulaştırmasız el atma davaları usul açısından eda davası olup belirsiz alacak davası veya kısmi dava şeklinde açılabilir. Kamulaştırmasız el atma davalarında kamu alacakları için öngörülen en yüksek faiz oranının uygulanması gerekir.

Kamulaştırmasız El Atma Davasında Uzlaşma Dava Şartı, Zamanaşımı ve İcra

Kamulaştırmasız el atma davasında uzlaştırılma yoluna başvurulmasına gerek yoktur. Kamulaştırma Kanunu’nun Geçici 6. Maddesi uyarınca, 9.10.1956 tarihi ile 4.11.1983 tarihi arasında yapılan el atmalar hariç, dava yoluna gidilmeden önce uzlaşma için idareye başvurma zorunluluğu bulunmamaktadır. Yani 1983 tarihi sonrasında meydana gelen fiili el atmalardan kaynaklanan kamulaştırmasız el atma davalarında uzlaşma dava şartı değildir. Hukuki el atmalarda idareye hukuken el attığı yeri kamulaştırması için 5 yıllık süre tanınmıştır. Bu süre zarfında idare tarafından kamulaştırma işlemi yapılmadığı takdirde taşınmaz malikleri idari yargıda tazminat davası açabilecektir.

Kamulaştırma Kanunu’nun 10. Maddesindeki düzenlemenin Anayasa Mahkemesi’nin 2018/104 Esas ve 2020/39 Karar sayılı kararıyla iptali ile yerel mahkemelerce verilen karar kesinleşmeden hak sahiplerine ödenecektir. İptal kararı ile birlikte kamulaştırmasız el atma davalarında verilen hükümler kesinleşmeden icraya konulabilecektir. İptal edilen hüküm sebebiyle, kamulaştırma kararı olmaksızın mülkiyet haklarına müdahale edilmiş olan kişiler, alacak haklarını elde etmek için de kesinleşme kararını beklemek zorunda kalmayacaktır. Her iki haksız el atma türü için de mülkiyet hakkının ihlalinden bahsedileceğinden, kamulaştırmasız el atma davalarında zamanaşımı süresi söz konusu değildir. Yani, kamulaştırma işlemi yapılmaksızın mülküne el konulan kimseler, her zaman dava açma hakkına sahiptirler.

Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre, kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değeri dava tarihine göre belirlenir ve bu nedenle de bedel davalarında hüküm altına alınan alacağa, dava tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerekir. Ayrıca Yargıtay uygulamasına göre, kamulaştırmasız el koymadan kaynaklanan tazminat davalarında hüküm altına alınan alacağa uygulanacak faiz, yasal faiz olmalıdır. Anayasanın 46/son maddesinde ” … herhangi bir sebeple ödenmemiş kamulaştırma bedellerinde kamu alacakları için öngörülen en yüksek faiz uygulanır.” hükmü yer almaktadır. Ancak Yargıtay 5. Hukuk Dairesi’nin kararına göre, kamulaştırmasız el atmadan kaynaklanan tazminat davası sonucu hükmedilen bedel, kesinleşmiş kamulaştırma bedeli niteliğinde olmadığı için, Anayasa’nın 46/son maddesindeki kamu alacakları için öngörülen en yüksek faiz oranı değil, yasal faiz uygulanır.

Kamulaştırmasız El Atma Davasında Değer Tespiti Nasıl Yapılır?

Kamulaştırmasız el atma davasında, taşınmazın bedeli belirlenirken taşınmazın değerini etkileyen tüm unsurların dikkate alınması ilkesi getirilmiştir. Yargıtay’ın yerleşik uygulamasına göre kamulaştırmasız el atmadan kaynaklanan tazminat davalarında Kamulaştırma Kanunu’nun değer biçmeye ilişkin hükümleri kıyasen uygulanır. Buna göre;

  • Kamulaştırmasız el atılan taşınmazın öncelikle taşınmazın cins ve nevinin, yüzölçümünün, kıymetini etkileyebilecek bütün nitelik ve unsurların, her unsurun ayrı ayrı değerinin, kamulaştırma tarihindeki resmî makamlarca yapılmış kıymet takdirlerinin ve özellikle yapılarda resmî birim fiyatları ve yapı maliyet hesaplarının ve yıpranma payının, ayrıca bedelin tespitinde etkili olacak diğer objektif ölçülerin esas alınarak değer biçilmesi esastır. Kamulaştırmasız el atmadan kaynaklanan tazminat davalarında taşınmaza değer biçilme-sine ilişkin olarak, Kamulaştırma Kanunu’nun 11. maddesine ilişkin yapılan açıklamalar tümü ile geçerlidir.
  • Kamulaştırmasız el atmadan kaynaklanan tazminat davalarında 16/05/1956 gün ve 1/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ve Kamulaştırma Kanunu’nun Geçici 6. maddesindeki düzenlemelere göre, taşınmazın dava tarihindeki değerinin tespit edilmesi gerekir.

Taşınmazına el konulan kimse mülkiyet hakkının kamu tüzel kişiliğine devrine razı olarak, taşınmaz malın bedelini dava ettiği takdirde ödenecek bedel, taşınmazın el koyma tarihindeki özelliklerine göre, dava tarihindeki değeri olacaktır. Dolayısıyla kamulaştırmasız el koyma nedeniyle tazminat davalarında da amaç taşınmazın gerçek değerinin tespiti olup, kamulaştırma ile denklik sağlanabilmesi için Kamulaştırma Kanunu’nun değer tespitine ilişkin hükümleri kısmen uygulanmaktadır. (HGK-K.2019/984)

Kamulaştırmasız el atmadan kaynaklanan tazminat davalarında, mahkeme tarafından yapılacak keşif işleminde bilirkişi kurulunun Kamulaştırma Kanunu’nun 15. maddesi uyarınca oluşturulması ve üç kişilik bilirkişi kurulundan alınacak rapor uyarınca karar verilmesi gerekir.

Kamulaştırmasız El Atma Davalarında Harç ve Vekalet Ücreti

Kamulaştırmasız El Atma Davalarından Önleme Davası nispi harç ve vekalet ücretine tabidir. Kamulaştırmasız el atmanın önlenmesi davalarında harca esas değer el atılan taşınmaz ve varsa üzerindeki muhdesat bedeli de dahil edilmek suretiyle hesaplanır. El atmanın önlenmesi ile taşınmazın durumunun eski hale getirilmesinin de talep edilmesi halinde, harç el atılan kısım değeri ile eski hale getirme masraflarının toplamına göre hesaplanacaktır.

Kamulaştırmasız El Atmadan Kaynaklanan Tazminat Davalarında ise, 11.06.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6487 sayılı Yasanın 21. Maddesi ile Kamulaştırma Kanunu’nun Geçici 6. maddesinde yapılan değişiklikte ilam harcı ve vekalet ücretinin maktu olarak takdir edilmesi gerektiği belirtilmiştir. Ancak 13.03.2015 gün ve 22924 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Anayasa Mahkemesi’nin 13.11.2014 gün ve 2013/95-2014/176 sayılı kararı ile 09.10.1956 tarihi ile 04.11.1983 tarihlerini kapsayan dönemde oluşan mağduriyetlerin giderilmesi amacıyla getirilen ve malikler aleyhine bir takım hükümler içeren bu istisnai düzenlemenin 04.11.1983 tarihinden sonraki dönem içinde uygulanmasının hukuk güvenliğini zedeleyeceği gerekçesiyle Anayasa’nın 2. ve 35. maddelerine aykırı bulunarak iptal edilmiştir.

Bu itibarla, kamulaştırmasız el atmadan kaynaklanan tazminat davalarında hükmedilecek olan harç ve vekalet ücretinin belirlenmesi için mahkeme tarafından öncelikle taşınmaza fiilen hangi tarihte (ay, gün ve yıl olarak) el atıldığının tespit edilmesi gerekir. Dava konusu edilen taşınmaza 09.10.1956-04.11.1983 tarihleri arasında el atıldığının tespit edilmesi halinde ilam harcı ve vekalet ücretinin maktu olarak takdir edilmesi, 04.11.1983 tarihinden sonra el atıldığının tespiti halinde ise ilam harcı ve vekalet ücretinin nispi tarife üzerinden hüküm altına alınması gerekir.

kamulastirmasiz el atma davasi
kamulastirmasiz el atma davasi

Kamulaştırmasız El Atma Davasında Uzlaşma Dava Şartı, Zamanaşımı ve İcra

Kamulaştırma Kanunu’nun Geçici 6. Maddesi uyarınca, 9.10.1956 tarihi ile 4.11.1983 tarihi arasında yapılan el atmalar hariç, dava yoluna gidilmeden önce uzlaşma için idareye başvurma zorunluluğu bulunmamaktadır. Yani 1983 tarihi sonrasında meydana gelen fiili el atmalardan kaynaklanan kamulaştırmasız el atma davalarında uzlaşma dava şartı değildir. Hukuki el atmalarda idareye hukuken el attığı yeri kamulaştırması için 5 yıllık süre tanınmıştır. Bu süre zarfında idare tarafından kamulaştırma işlemi yapılmadığı takdirde taşınmaz malikleri idari yargıda tazminat davası açabilecektir.

Kamulaştırma Kanunu’nun 10. Maddesindeki düzenlemenin Anayasa Mahkemesi’nin 2018/104 Esas ve 2020/39 Karar sayılı kararıyla iptali ile yerel mahkemelerce verilen karar kesinleşmeden hak sahiplerine ödenecektir. İptal kararı ile birlikte kamulaştırmasız el atma davalarında verilen hükümler kesinleşmeden icraya konulabilecektir. İptal edilen hüküm sebebiyle, kamulaştırma kararı olmaksızın mülkiyet haklarına müdahale edilmiş olan kişiler, alacak haklarını elde etmek için de kesinleşme kararını beklemek zorunda kalmayacaktır.

Her iki haksız el atma türü için de mülkiyet hakkının ihlalinden bahsedileceğinden, kamulaştırmasız el atma davalarında zamanaşımı süresi söz konusu değildir. Yani, kamulaştırma işlemi yapılmaksızın mülküne el konulan kimseler, her zaman dava açma hakkına sahiptirler.

Kamulaştırmasız El Atma Davasında Değer Tespiti Nasıl Yapılır?

Kamulaştırma bedelinin tespitinde; taşınmazın cins ve nevinin, yüzölçümünün, kıymetini etkileyebilecek bütün nitelik ve unsurların, her unsurun ayrı ayrı değerinin, kamulaştırma tarihindeki resmî makamlarca yapılmış kıymet takdirlerinin ve özellikle yapılarda resmî birim fiyatları ve yapı maliyet hesaplarının ve yıpranma payının, ayrıca bedelin tespitinde etkili olacak diğer objektif ölçülerin esas alınarak bedel takdiri gerektiği öngörülmüştür. Kamulaştırılan taşınmazın bedeli belirlenirken taşınmazın değerini etkileyen tüm unsurların dikkate alınması ilkesi getirilmiştir.

Taşınmazına el konulan kimse mülkiyet hakkının kamu tüzel kişiliğine devrine razı olarak, taşınmaz malın bedelini dava ettiği takdirde ödenecek bedel, taşınmazın el koyma tarihindeki özelliklerine göre, dava tarihindeki değeri olacaktır. Dolayısıyla kamulaştırmasız el koyma nedeniyle tazminat davalarında da amaç taşınmazın gerçek değerinin tespiti olup, kamulaştırma ile denklik sağlanabilmesi için Kamulaştırma Kanunu’nun değer tespitine ilişkin hükümleri kısmen uygulanmaktadır. (HGK-K.2019/984)

Kamulaştırmasız El Atma Dava Dilekçesi

ANKARA NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NE

DAVACI: İsim-Soyisim-Tc

ADRES:                     

VEKİLİ: Avukat Umur Yıldırım

ADRES:                     

DAVALI:… Belediyesi

ADRES  :… Ankara

TALEP KONUSU: Mülkiyeti müvekkile ait Ankara İli, Yenimahalle İlçesinde bulunan, …. Ada .. Nolu parsel uhdesinde kalan …. m2 taşınmaza, davalı idare tarafından kamulaştırma yapılmadan el atılmış olduğundan, fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik …. TL tazminatın işbu dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile davalı idareden alınarak müvekkile verilmesi talebidir.

DAVA DEĞERİ:Fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedeli için şimdilik … TL

AÇIKLAMALAR

Müvekkil A… B… ekte sunmuş olduğumuz tapu senedinden (EK-1) de anlaşılacağı üzere Ankara İli, Yenimahalle İlçesinde bulunan, … Ada .. Nolu parsel uhdesinde kalan … m² niteliği tarla olan kat irtifakı bulunan taşınmazın … oranında pay sahibidir.

Kat Mülkiyeti Kanunu 16. Maddesi “Kat malikleri ana gayrimenkulün bütün ortak yerlerine, arsa payları oranında, ortak mülkiyet hükümlerine göre malik olurlar. Kat malikleri ortak yerlerde kullanma hakkına sahiptirler; bu hakkın genel kömürlük, garaj, teras, çamaşırhane ve çamaşır kurutma alanları gibi yerlerdeki ölçüsü, aksine sözleşme olmadıkça, her kat malikine ait arsa payı ile oranlıdır.’’ gereğince müvekkil, … Apartmanı ortak alanlarına da hissesi oranında maliktir.

Müvekkilin kat maliki olduğu söz konusu taşınmaz, Ankara’nın en kalabalık ilçelerinden biri olan Yenimahalle ilçesinin oldukça işlek bir bölgesi olan Batıkent …… Caddesi üzerinde yer almaktadır. Taşınmazın bulunduğu bölge son derece değerlidir. Cadde boyunca çok katlı binalar ve iş merkezleri bulunmakta olup, taşınmaz ticari ve sosyal tesislerin ortasında bulunmaktadır.

Söz konusu taşınmazın bulunduğu ada parsel üzerinde, 20.. yılında, davalı belediye tarafından kamunun kullanımına tahsis edilmek üzere yolun genişletilmesi ve kaldırım yapılması ile merdiven inşa edilmiştir. Bu merdiven Batıkent …… Caddesi üzerinden … Parkına geçiş yolu sağlamak amacıyla, davalı idarece kamulaştırma kararı alınmadan, irtifak hakkı tesis edilmeden ve bedeli ödenmeden kamu kullanımına tahsis edilmiştir. Bu şekilde merdiven inşa edilen en az … m², müvekkil tarafından kullanılamamaktadır.

TAZMİNAT TALEBİMİZ HAKKINDA

Müvekkilin kat maliki olduğu taşınmazı işgal eden idare, bu işgalle ilgili ne bir kamulaştırma kararı almış ne de bu kamulaştırma işlemiyle ilgili müvekkile bir tebligat yapmıştır. Bu şekilde idare, müvekkilin muvafakati olmaksızın ve müvekkilin maddi kaybı kendisine ödenmeksizin kamulaştırma kararı dahi olmadan yolun genişletilmesi ve kaldırım yapılması ile merdiven inşa etmek suretiyle ana gayrimenkulden ayırdığı kısma el atmıştır.

2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun satın alma usulünü açıklayan 8. Maddesi gereğince “İdare, kıymet takdir komisyonunca tespit edilen tahmini bedeli belirtmeksizin, kamulaştırılması kararlaştırılan taşınmaz mal, kaynak veya bunların üzerindeki irtifak haklarının bedelinin peşin veya bu Kanunun 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasına göre yapılıyor ise, bu fıkradaki usullere göre taksitle ödenmesi suretiyle ve pazarlıkla satın almak veya idareye ait bir başka taşınmaz malla trampa yoluyla devralmak istediğini resmi taahhütlü bir yazıyla malike bildirir.” Ancak davalı idare tarafından müvekkile usulünce tebliğ edilen bir karar veyahut talep yazısı bulunmamaktadır.

Anayasamızın 46. Maddesi uyarınca “Devlet ve kamu tüzel kişileri; kamu yararının gerektirdiği hallerde, gerçek karşılıklarını peşin ödemek şartıyla, özel mülkiyette bulunan taşınmaz malların tamamını veya bir kısmını, kanunla gösterilen esas ve usullere göre, kamulaştırmaya ve bunlar üzerinde idarî irtifaklar kurmaya yetkilidir.” Ancak davalı idare, el atmanın gerçekleştiği tarihten bugüne kadar, müvekkile uğratıldığı değer kaybına binaen herhangi bir ödeme yapmamıştır. Söz konusu kısım yıllardır merdiven olarak kamuya açık kullanılmaktadır. Bu zamana kadar bedelin ödenmesi müvekkile teklif dahi edilmemiştir. Bu durum müvekkilin hakkına tecavüz olup, mülkiyet hakkının özüne dokunan bir işlemdir.

Mahkemenizce yapılacak incelemeler neticesinde emsal diğer taşınmazların değerleri, taşınmazın bulunduğu konum, ulaşıma etkisi ve diğer faktörler de göz önüne alındığında verilen zararın ne denli büyük olduğu anlaşılacaktır. Müvekkilin kat maliki olduğu taşınmaz idare tarafından değer kaybına uğratılmıştır.

Yerleşik içtihatlar uyarınca kamulaştırma yetkisine sahip idare tarafından kamulaştırma yapılmaksızın fiilen el atılması, el atmanın kamu yararı amacıyla yapılmış olması, el atmanın hukuka aykırı olması ve el atmanın kalıcı olması şeklindeki unsurların sağlanmış olması gerekmektedir. Davaya konu olayda müvekkile herhangi bir kamulaştırma kararının tebliğ edilmemiş olması, inşa edilen merdivenin kamuya tahsis edilmiş olması, el atmanın müvekkile bildirilmemesi, muvafakatinin alınmaması ve bedelinin ödenmemesi; inşa edilen merdivenin yıllardır kamu kullanımında olması ile kalıcı hale gelmesi sebebiyle usul ve yasanın aradığı tüm koşullar oluşmuş; davalı idarenin kamulaştırmasız el atma suretiyle müvekkilin hakkına tecavüz ettiği sabit hale gelmiştir.

Müvekkilin talep hakkı 20 yıllık hak düşürücü süreye tabi değildir. 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun “Hak Düşürücü Süre” başlığını taşıyan 38.maddesinde; “Kamulaştırma yapılmış, ancak işlemleri tamamlanmamış veya kamulaştırma hiç yapılmamış iken kamu hizmetine ayrılarak veya kamu yararına yönelik bir ihtiyaca tahsis edilerek üzerinde tesis yapılan taşınmaz malın malik, zilyed veya mirasçılarının bu taşınmaz mal ile ilgili her türlü dava hakkı yirmi yıl geçmekle düşer. Bu süre taşınmaz mala el koyma tarihinden başlar.” hükmü öngörülmüşse de söz konusu karar Anayasa Mahkemesi’nin 04/11/2003 tarih ve 25279 sayılı Resmî Gazete ’de yayımlanan 10/04/2003 tarih, 2002/112 Esas ve 2003/33 Karar sayılı ilamı ile iptal edilmiştir. Neticeten, ikame ettiğimiz işbu davanın 20 yıllık bir süreye tabi olmadığı açıktır.

Söz konusu el atma, 221 Sayılı Kanun kapsamına girmemekte, İmar Kanunu’nun 18. maddesinin uygulanma alanına dâhil olmamakta, Kamulaştırma Kanunu’nun 35. maddesinin uygulanma alanına dâhil olmamakta ve acele kamulaştırma kapsamında da bulunmamaktadır. Böylelikle idarenin davaya konu eylemi tamamen alelade bir haksız fiil niteliğine dönüşmektedir.

Türk Borçlar Kanunu’nun 49. Maddesi uyarınca “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” Açıklanan sebepler ve kanun uyarınca davalı idarenin, müvekkile vermiş olduğu zararı tazmin etme yükümlülüğü bulunmaktadır.

2942 sayılı Kamulaştırma Kanuna eklenen geçici 6. maddenin 6. fıkrasında da belirtildiği üzere 1956 ile 1983 arasındaki dönem içerisinde uzlaşma yoluna başvuru zorunluluğu ile önce uzlaşma yoluna başvurulması ve uzlaşmanın sağlanamaması durumunda uzlaşmazlık tutanağının tanzim edildiği tarihten itibaren üç ay içinde bedel tespit davası açılması zorunluluğu bulunmaktadır. Ancak bedel davası açmadan evvel uzlaştırma yoluna başvurma gibi bir dava şartı ya da üç ay şeklinde düzenlenen hak düşürücü süre, 1983 sonrasındaki dönemden sonra açılacak olan kamulaştırmasız el atma sebebiyle tazminat davalarında aranmamaktadır. Davalı idarenin el atma suretiyle inşa ettiği merdiven 20.. yılında yapılmışmış olmakla, uzlaştırma yoluna başvuru şartı ve üç aylık hak düşürücü süre şartına tabi değildir.

Müvekkilin söz konusu taşınmaza malik olduğu bu süreç içerisinde, kamulaştırma işlemi usulüne uygun bir şekilde kendisine tebliğ edilmemiş, çekişmesiz bedel ödenmemiştir ve bu şekilde kamulaştırma işlemi usulüne uygun tamamlanmamıştır. İdarenin usul ve yasaya aykırı bu işlemiyle işgal edilen taşınmazın kat maliki olan müvekkilin kamulaştırmasız el atmadan kaynaklanan tazminat talep etme imkânı doğmuştur.

Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 11/12/2018 Tarih 2017/15653 Esas ve 2018/24250 Karar ilamı ile “Taşınmazın 1.389,06 m2‘lik bölümünden yol geçirilmek suretiyle fiilen el atılmış olup, proje bütünlüğü açısından taşınmazın geriye kalan bölümüne de fiili el atmanın gerçekleştiğinin kabulü gerekir. Bu nedenle taşınmazın tamamının bedeline hükmedilerek tescil ve terkin hükmü kurulması gerekir.” kararı verilmiştir. Bu suretle değer tespitinin proje bütünlüğü dikkate alınarak yapılması gerektiğinden, Mahkemenizden öncelikle müvekkilin uğratılmış olduğu zararın tespit edilmesini talep ediyoruz.

Davalı idare ……. Belediyesi tarafından kamulaştırma bedelinden kaçmak için dava konusu parsele kamulaştırma yapılmadan el atılmış ve müvekkilimin, parselinden yararlanma hakkı ortadan kaldırılmış bulunduğundan davalı idareden fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik 000,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte alınarak müvekkile ödenmesi için iş bu davanın açılması zorunluluğu doğmuştur.

HUKUKİ SEBEPLER: HMK, TMK, TBK, Kamulaştırma Yasası, Avukatlık Kanunu ve sair ilgili mevzuat

DELİLLER: … Belediyesi Emlak ve İstimlak Daire Başkanlığı Kamulaştırma Şube Müdürlüğü’nden ilgili bilgilerin Mahkemenizce sorulması, …… X Şehir Belediyesi İmar ve Şehircilik Daire Başkanlığı İmar Müdürlüğü’ne Mahkemece taşınmazın imar durumunun sorulması, Yenimahalle Bölge Tapu Sicil Müdürlüğünden taşınmaza emsal olabilecek tapu kayıtlarının Mahkemenizce istenmesi, Yenimahalle Kadastro Müdürlüğünden taşınmazın çap ve krokisinin Mahkemenizce istenmesi, Yenimahalle Belediye Başkanlığı Mali İşler Müdürlüğünce emlak vergi değerlerinin Mahkemenizce istenmesi, Taşınmaza ait fotoğraflar, Tapu kayıtları, Mahallinde yapılacak keşif, bilirkişi incelemesi,  Resmi daireler nezdindeki sair diğer belgeler, Sayılan belgeler ve Sair her türlü delil.

SONUÇ VE TALEP: Yukarıda açıklanan ve Mahkemenizce re’ sen dikkate alınacak tüm nedenlerle,

  1. Ankara İli, Yenimahalle İlçesinde bulunan, …. Ada .. Nolu parsel uhdesinde kalan …. m2 taşınmazın davalı idare …… Belediye Başkanlığı tarafından kamulaştırma yapılmadan el atılması nedeniyle fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla taşınmaz bedeli için şimdilik … TL tazminatın işbu dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile davalı idarelerden alınarak müvekkile verilmesini,
  2. Yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini vekaleten arz ve talep ederiz. 30/12/2021

                          Davacı Vekili

                   Avukat Umur Yıldırım

X
kadim hukuk ve danışmanlık