İdari Yargılama Usulü Kanunu 11. Madde
Üst Makamlara Başvurma
- İlgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılması üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan, idari dava açma süresi içinde istenebilir. Bu başvurma, işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durdurur.
- Otuz gün içinde bir cevap verilmezse istek reddedilmiş sayılır.
- İsteğin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması halinde dava açma süresi yeniden işlemeye başlar ve başvurma tarihine kadar geçmiş süre de hesaba katılır.
- (Mülga: 10/6/1994-4001/6 md.)
İdari Yargılama Usulü Kanunu 11. Madde Açıklaması
Dava açma süresi hak düşürücü nitelikte olduğundan bu süreyi durduran nedenlerin Kanun’da açıkça düzenlenmesi gerekmektedir. Bu madde haklarında tesis edilmiş bir idari işlem aleyhine dava açmadan önce ilgililerin idareye başvurarak dava açma süresini durdurabilmesini düzenlemektedir. İlgilinin Kanun’un 10. maddesi kapsamında yaptığı başvurunun zımnen reddedildiği hallerde de bu madde uyarınca, üst makama ya da işlemi tesis eden makama 11. madde kapsamında başvurulması mümkündür.
- İlgili Makale:
- 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu (İYUK) Tam Metin:
İdari Yargılama Usulü Kanunu 11. Madde Üst Makamlara Başvurma Emsal Kararlar
Danıştay 8. Dairesi E: 2004/5780 K: 2005/576
- İdari Yargılama Usulü Kanunu 11. Madde
- Üst Makamlara Başvurma
2577 sayılı Yasanın “dava açma süresi” başlıklı 7. maddesinin 1. fıkrasında, Dava açma süresinin ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay’da ve İdare Mahkemelerinde 60 gün ve vergi mahkemelerinde 30 gün olduğu, aynı Yasanın 11. maddesinin 1.fıkrasında, ilgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi yada yeni bir işlem yapılması üst makamdan, üst makam yoksa, işlemi yapmış olan makamdan, idari dava açma süresinde istenebileceği, bu başvurunun işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durduracağı, 2. fıkrasında da altmış gün içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı, 3. fıkrasında ise, isteğin reddedilmesi ya da reddedilmiş sayılması halinde dava açma süresinin yeniden işlemeye başlayacağı ve başvurma tarihine kadar geçmiş sürenin de hesaba katılacağı kuralı yer almıştır.
Öte yandan, Yükseköğretim Kurumları Yönetici, Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliğinin “itiraz” başlıklı 47. maddesinde, disiplin amirleri ve disiplin kurulları tarafından verilen disiplin cezalarına karşı itirazın bir üst disiplin amirine ya da disiplin kurullarına yapılabileceği, bu yönetmelikte yer alan disiplin cezalarına karşı idari yargı yoluna başvurulabileceği, 48. maddesinde ise disiplin amirleri ve disiplin kurulları tarafından verilen disiplin cezalarına karşı yapılacak itirazlarda sürenin kararın ilgiliye tebliğ tarihinden itibaren 7 gün olduğu, bu süre içinde itiraz edilmeyen disiplin cezalarının kesinleşeceği, itiraz halinde, itiraz mercilerinin kararı gözden geçirerek verilen cezayı aynen kabul edebilecekleri gibi cezayı hafifletebilecekleri ya da tamamen kaldırabilecekleri, itiraz mercilerinin itiraz dilekçesi ile karar ve eklerinin kendilerine intikalinden itibaren 30 gün içinde kararlarını vermek zorunda oldukları kuralı yer almıştır.
Dosyanın incelenmesinden; dava konusu olan 05.12.2003 gün ve … sayılı işlemin davacı tarafından 10.12.2003 gününde tebellüğ edildiği, bir gün sonra 11.12.2003 günlü dilekçe ile verilen cezanın tekrar değerlendirilmesi ve iptal edilmesi için Rektörlük makamına başvurulduğu, Rektörlük makamının ise, 24.12.2003 gün ve … sayılı işlemle söz konusu disiplin cezasının mevzuata ve yönetmeliğe uygun olduğu gerekçesiyle istemi reddetmesi üzerine 23.02.2004 tarihinde görülmekte olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda davacının 11.12.2003 günlü dilekçe ile yaptığı itirazın 2577 sayılı Yasanın 11. maddesi uyarınca işlemeye başlamış olan dava açma süresini durdurduğu göz önüne alındığında, itirazın reddine ilişkin 24.12.2003 günlü işlemin davacıya hangi tarihte tebliğ edildiğinin araştırılarak, buna göre davanın süresinde açılıp açılmadığının irdelenmesi gerekir.
Bu itibarla İdare Mahkemesinin, itirazın reddine ilişkin kararın tebliğ tarihi esas alınarak davanın süresinde açılıp açılmadığının tespiti gerekirken eksik incelemeye dayalı olarak verdiği kararda isabet görülmemiştir.
Danıştay 7.Dairesi E: 2003/2031, K: 2004/2338
- İdari Yargılama Usulü Kanunu 11. Madde
- Üst Makamlara Başvurma
Temyiz başvurusu, davacı Şirket adına düzenlenerek tebliğ edilen 11.1.2002 günlü ödeme emrinin katma değer vergisine ilişkin kısmının iptali istemiyle açılan davayı; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 11’inci maddesi kapsamında değerlendirilse bile, üst makamlara yapılan başvuruların işlemeye başlayan dava açma süresini durdurmayacağını da belirterek süre aşımı nedeni ile reddeden mahkeme kararının bozulmasına ilişkindir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun Dava Açma Süresi başlıklı 7’nci maddesinde, dava açma süresinin, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay’da ve idare mahkemelerinde altmış, vergi mahkemelerinde otuz gün olduğu belirtilmiş, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 54’üncü maddesinde, amme alacağını vadesinde ödemeyenlere 7 gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı, 58’inci maddesinde ise ödeme emrine karşı böyle bir borcun bulunmadığı veya kısmen ödendiği veya zaman aşımına uğradığı iddialarıyla 7 gün içinde dava açılabileceği öngörülmüştür.
İdari Yargılama Usulü Kanununun Üst Makamlara Başvurma başlıklı 11.maddesinde ise, ilgililer tarafından, idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılmasının üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan, idari dava açma süresi içinde istenebileceği, bu başvurmanın işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durduracağı, altmış gün içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı, isteğin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması halinde dava açma süresinin yeniden işlemeye başlayacağı ve başvurma tarihine kadar geçmiş sürenin de hesaba katılacağı hüküm altına alınmıştır. Sözü edilen maddenin 4’üncü fıkrasında yer alan Bu madde hükümleri, vergi, resim ve harçlarla benzeri mali yükümlerin tarh, tahakkuk ve tahsilinden ve bunların zam ve cezalarından doğan uyuşmazlıklarda uygulanmaz hükmü 18.6.1994 gün ve 21964 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 4001 sayılı Kanunun 6’ncı maddesi ile 18.6.1994 tarihinden itibaren yürürlükten kaldırılmıştır.
4001 sayılı Kanunun anılan 6’ncı maddesinin gerekçesinde, vergi, resim ve harçlarla benzeri mali yükümlerin tarh, tahakkuk ve tahsili ve bunların zam ve cezalarından doğan uyuşmazlıklarda, idari davaya konu olacak işlemlere karşı mevcut hükümlere göre dava açılmadan önce idari makamlara başvurulmasının mümkün bulunmadığı, başvuru yapılması dava süresini durdurmadığı için daha sonra açılan davaların süreden reddedildiği, bu sebeple çoğu zaman hak kayıplarına neden olunduğu, gerek bu gibi haksızlıkların ortadan kaldırılması ve gerekse dava yoluna başvurulmadan idareye yapılacak başvuru yoluyla uyuşmazlıkların çözümlenmesinin sağlanmasının, dava sayısını azaltma yönünden yapacağı olumlu etki göz önüne alınarak, söz konusu fıkranın yürürlükten kaldırıldığı belirtilmiştir.
Buna göre; 2577 sayılı Kanunun 11. maddesinin 4. fıkrasının yürürlükten kaldırılmasıyla güdülen amacın, tıpkı diğer idari işlemlerde olduğu gibi, tarh, tahakkuk ve tahsil işlemleriyle karşılaşan yükümlülere, bu işlemlerin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılması için dava açma süresi içinde idareye başvuru yolunu açmak, bu başvuru ile dava açma süresini durdurmak ve böylece uyuşmazlıkların, dava aşamasına gelmeden, idari süreç içerisinde yeniden incelenip halledilmesi olduğu anlaşılmaktadır.
Sözü edilen hukuki durum karşısında; 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun uyarınca Gümrük Müdürlükleri tarafından düzenlenip tebliğ edilen ödeme emirlerinin iptali için doğrudan dava açılabileceği gibi, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun sözü edilen 11’inci maddesi uyarınca, ödeme emirlerinin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılması üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan, idari dava açma süresi içinde istenebilir. Belirtilen koşullara uygun olarak yapılan başvurular üzerine tesis edilen olumsuz işlemlere karşı ise, 2577 sayılı Kanunun 11’inci maddesinde öngörülen esaslara uyulmak şartıyla, idari yargı mercilerine müracaat edilebileceği tabiidir.
Ancak; dava konusu işleme karşı, üst makam olan Gümrük Başmüdürlüğü yerine işlemi tesis eden Mardin Gümrük Müdürlüğüne başvuruda bulunulduğundan; bu başvurunun üst makama yapılmaması nedeniyle; işlemeye başlayan dava açma süresini durdurması olanaklı değildir.
Bu bakımdan; 16.1.2002 tarihinde tebliğ edilen ödeme emrinin iptali istemiyle, 6183 sayılı Kanunun 58’inci maddesinin 1’inci fıkrasında öngörülen 7 günlük sürenin geçirilmesinden sonra, 15.3.2002 tarihinde açılan davanın, yazılı gerekçe ile süre aşımı nedeniyle reddi yolundaki mahkeme kararının gerekçesine katılmak mümkün değil ise de, varılan sonuç itibarıyla karar yerinde görülmüştür.
İdari Dava Daireleri Kurulu E: 2005/1558 K: 2008/1803
- İdari Yargılama Usulü Kanunu 11. Madde
- Üst Makamlara Başvurma
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununda açıkça belirtilen genel dava açma süresine tabi olan idari işlemler hakkında idari dava açılmadan önce Yasa’nın 11. maddesi uyarınca idareye başvurma olanağı bulunmakta ise de, özel yasalarında öngörülen dava açma süresine yönelik olarak yasasında yer almayan bir düzenlemenin yorum yoluyla uygulanmasına olanak bulunmamaktadır.
Bu durumda Çevre Kanunu uyarınca verilen idari para cezasına karşı 7 gün içinde idare mahkemesinde dava açılması gerekirken, yasada öngörülmeyen ve kanun koyucunun amacına aykırı bir yol izlenerek idareye itiraz edilmiş olması, dava açma süresini durdurmayacağından, İdare Mahkemesince aksi yönde verilen kararda isabet görülmemiştir.
Anayasa’nın 11. maddesinde, Anayasa hükümlerin yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kuralları olduğu ifade edilmiş, 40. maddesinin 2. fıkrasında Devlet, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır. hükmü yer almıştır.
İdarenin Anayasa’dan kaynaklanan yükümlülüğünü yerine getirmesi esas olmakla birlikte belirtilen yükümlülüğün yerine getirilmemesi, idari işlemlere karşı açılan davalarda dava açma süresinin işletilmeyip, ihmal edilmesi sonucunu da doğurmamalıdır. Anayasa’nın 125. maddesinde idari işlemlere karşı açılacak davalarda sürenin yazılı bildirim tarihinden başlayacağının belirtilmesi karşısında, usulüne uygun tebliğ olunan veya bütün unsurlarıyla ilgililer tarafından öğrenilen idari işlemler üzerine, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nda açıkça belirtilen ve ilgililerce de bilindiğinin kabulü gereken genel dava açma sürelerinin işletilmesi zorunludur.
Dosyanın incelenmesinden, çevre para cezasına ilişkin işlemin 24.6.2003 tarihinde davacının kardeşine tebliğ edilmek istenildiği, anılan şahsın tebligatı almaktan kaçındığı ve davacının da tebligatı posta idaresinden almaya gitmemesi üzerine tebligatın iade edildiği, davacının 30.10.2003 tarihinde Valilik kaydına geçen 22.10.2003 günlü dilekçesi ile çevre para cezasının iptali isteminde bulunduğu, davalı idarece 17.11.2003 günlü yazıyla para cezasına itirazın 7 gün içinde idare mahkemesine yapılması gerektiğinin bildirilmesi üzerine 1.12.2003 tarihinde, işlemin 22.10.2003 gününde tebellüğ edildiği belirtilerek bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda özel yasasında yer alan düzenleme gereği tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde iptali istemiyle dava açılması gereken dava konusu para cezasına ilişkin işlemin içeriğinde Anayasa’nın 40. maddesinde yer alan düzenlemeye uygun olarak kanun yolunun ve süresinin gösterilmemiş olması nedeniyle işlemin tebliğ tarihinden itibaren genel dava açma süresi olan altmış (60) gün içinde bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmakla, davanın süresinde olduğunun kabulü gerektiğinden, İdare Mahkemesi kararında bu nedenle sonucu itibariyle isabetsizlik bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle Konya 2. İdare Mahkemesinin 31.5.2005 günlü, E:2005/124, K:2005/50 sayılı ısrar kararının davanın süresinde açıldığı yolundaki bölümünün yukarıda belirtilen gerekçeyle onanmasına, uyuşmazlığın esası hakkında karar verilmek üzere dosyanın Danıştay Altıncı Dairesine gönderilmesine 17.10.2008 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
Vergi Dava Daireleri Kurulu Esas: 2018/742, Karar: 2018/574
- İdari Yargılama Usulü Kanunu 11. Madde
- Üst Makamlara Başvurma
17.10.2017 tarih ve 30213 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 2017/25 sayılı İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine İlişkin Tebliğin iptaline karar verilmesi istemiyle açılan davanın süre aşımı nedeniyle reddi yolunda verilen Daire kararı, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun “Dava Açma Süresi” başlıklı 7’nci maddesinin birinci fıkrasında, dava açma süresinin özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay’da ve idare mahkemelerinde altmış ve vergi mahkemelerinde otuz gün olduğu; 4’üncü fıkrasında, ilanı gereken düzenleyici işlemlerde dava süresinin, ilan tarihini izleyen günden itibaren başlayacağı; ancak, bu işlemlerin uygulanması üzerine ilgililerin, düzenleyici işlem veya uygulanan işlem yahut her ikisi aleyhine birden dava açabilecekleri kurala bağlanmıştır.
Davacı şirket tarafından, 15.12.2017 tarih ve 151153 sayı ile davalı idare kayıtlarına giren dilekçe ile 2577 sayılı Kanunun 11’inci maddesi uyarınca söz konusu Tebliğin kaldırılması istemiyle T.C. Ekonomi Bakanlığı İthalat Genel Müdürlüğüne başvurulmuş, bu başvurunun reddi yolundaki 21.12.2017 tarih ve 139183 sayılı işlemin tebliği üzerine 22.12.2017 tarihinde kayda giren dilekçe ile Tebliğin iptali istemiyle dava açılmıştır.
Uyuşmazlığın çözümü için, Tebliğin iptali istemiyle, Resmi Gazete’de yayımlandığı 17.10.2017 tarihinden itibaren altmış günlük dava açma süresi içerisinde 15.12.2017 tarihinde yapılan başvurunun, 2577 sayılı Kanunun 11.maddesi kapsamında nitelendirilerek, bu başvuruya istinaden tesis edilen ret işleminin, Tebliğe karşı dava açma imkanı verip vermediğinin açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.
İdare hukuku ilkelerine göre tek yanlı idare işlemler; düzenleyici idari işlemler ve bireysel idari işlemlerden oluşmaktadır. Kamu gücüne dayanılarak kurulan, kesin ve yürütülmesi zorunlu olan, düzenleyici olma niteliğini kural koymasından alan ve bu nedenle normatif değer taşıyan işlemler düzenleyici; kişisel ve özel durumlara ilişkin olarak hukuki durumların yaratıldığı, değiştirildiği ya da kaldırıldığı işlemler ise bireysel işlem türünü oluşturmakta olup bu işlemler hakkında, 2577 sayılı Kanunun 11. maddesi kapsamında yapılacak başvurularda işlemlerin niteliği itibarıyla bir ayrıma gidilmediği gibi Kanunda, bu başvuru yolunu kısıtlayan bir düzenleme de bulunmadığından; ilgililerin, düzenleyici işlemin ilan veya yayımı tarihinden itibaren, dava açılmadan önce ve dava açma süresi içinde bu düzenlemenin kaldırılması veya değiştirilmesi talebiyle, değinilen 11. madde uyarınca idareye başvurma olanağının bulunduğu sonucuna ulaşılmaktadır.
Bu durumda, genel dava açma süresi içinde davacı tarafından idareye yapılan 15.12.2017 tarihli başvuru üzerine durduğu ve bu başvurunun reddine ilişkin 21.12.2017 tarihli işlemin aynı gün davacıya bildirilmesi üzerine, kalan dava açma süresi içinde 22.12.2017 tarihinde açılan davanın süresinde olduğu anlaşıldığından, işin esası incelenerek yeniden karar verilmek üzere, Daire kararının bozulması gerekmiştir.
Danıştay 13.Dairesi Esas: 2013/1880, Karar: 2014/1879
- İdari Yargılama Usulü Kanunu 11. Madde
- Üst Makamlara Başvurma
Dosyanın incelenmesinden; Kamu İhale Genel Tebliği’nin 79.1. maddesinde değişiklik yapılmasına ilişkin Tebliğin 09.02.2011 tarih ve 27841 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe konulduğu, anılan maddenin değiştirilmesi için 2577 sayılı Kanun’un 11. maddesi uyarınca 16.10.2012 tarihinde davacı tarafından davalı idareye başvurulduğu, bu başvuru üzerine davalı idare tarafından tesis edilen 15.11.2012 tarih ve 19407 sayılı işlemle, başvuruya konu hususun yapılacak mevzuat çalışmalarında değerlendirileceğinin belirtilmesi üzerine 07.01.2013 tarihinde Danıştay kaydına giren dilekçeyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Dairemizin 19.09.2013 tarihli ara kararıyla, iptali istenen düzenlemeye dayanılarak davacı hakkında tesis edilen veya menfaatlerini ihlal eden idari bir işlemin bulunup bulunmadığı, varsa kararın hangi tarihte kendisine tebliğ edildiği, anılan kararın iptali amacıyla dava açılıp açılmadığı, açılmış ise hangi tarihte dava açıldığı ve davanın hangi aşamada olduğunun sorulduğu; ara kararına verilen cevapta, bu maddenin uygulanmasına ilişkin herhangi bir idari işlem olduğundan bahsedilmediği, ancak çalıştırmış olduğu işçilerin davacıdan olan alacaklarının tazmini istemiyle kendisi aleyhine iş mahkemelerinde açtıkları davalara ilişkin dava dilekçeleri, çalıştırmış olduğu işçilerin başlattığı icra takiplerine ilişkin ödeme emirleri, iş mahkemeleri tarafından hazırlattırılan bilirkişi raporları ve iş mahkemeleri tarafından verilen kimi kararların eklendiği görülmekle birlikte, ara kararına cevaben sunulan belgelerden davacının uygulama işlemi olarak ileri sürdüğü hususların Kamu İhale Genel Tebliği’nin 79.1. maddesinin uygulanmasına ilişkin olmayıp, 1475 sayılı (Mülga) İş Kanunu’yla 4857 sayılı İş Kanunu’nun uygulanması niteliğinde olduğu sonucuna varıldığından, dava konusu düzenlemeye ilişkin olarak bu düzenlemenin davacıya uygulanmasına ilişkin bir uygulama işleminin olmadığı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle; 2577 sayılı Kanun’un 15/1-b maddesi uyarınca davanın süre aşımı nedeniyle reddine, ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam 141,45-TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan 40-TL yürütmenin durdurulması harcı ile posta giderleri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra istemi halinde davacıya iadesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na temyiz yolu açık olmak üzere, 14.05.2014 tarihinde, esasta oybirliği, gerekçede oyçokluğu ile karar verildi.