Devlet Memurları Kanunu 133. Madde (DMK)
Disiplin Cezalarının Bir Süre Sonra Özlük Dosyasından Silinmesi
Disiplin cezaları memurun özlük dosyasına işlenir. Devlet memurluğundan çıkarma cezasından başka bir disiplin cezasına çarptırılmış olan memur uyarma ve kınama cezalarının uygulanmasından 5 sene, diğer cezaların uygulanmasından 10 sene sonra atamaya yetkili amire başvurarak, verilmiş olan cezalarının özlük dosyasından silinmesini isteyebilir.
Memurun, yukarıda yazılan süreler içerisindeki davranışları, bu isteğini haklı kılacak nitelikte görülürse, isteğinin yerine getirilmesine karar verilerek bu karar özlük dosyasına işlenir.
Kademe ilerlemesinin durdurulması cezasının özlük dosyasından çıkarılmasında disiplin kurulunun mütalaası alındıktan sonra yukarıdaki fıkra hükmü uygulanır.
- İlgili Makale:
- 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu (DMK) Tam Metin:
Devlet Memurları Kanunu 133. Madde Açıklaması
Sicillerin uygulamadan kaldırılması ile maddedeki sicil dosyalarına ilişkin ibare madde metninden çıkartılarak bunların yerine özlük dosyası ibaresi maddeye eklenmiştir. Disiplin cezalarının belli bir süre sonra memurun özlük dosyasından silinmesi Devlet memurları için getirilmiş bir haktır. Disiplin cezaları kesinleştikten sonra memurun özlük dosyasına işlenir.
Memurluktan çıkarma cezası alan bir kimsenin, memurluğu da sona ereceğinden, bu cezanın özlük dosyasından silinmesine imkan yoktur. O halde, sicilden silinebilecek olan cezalar sırasıyla; uyarma, kınama, aylıktan kesme ve kademe ilerlemesinin durdurulmasıdır. Bu cezaların ne zaman ve hangi durumlarda özlük dosyasından silineceğine ilişkin düzenleme bu maddede bulunmaktadır.
Devlet Memurları Kanunu 133. Madde Disiplin Cezalarının Bir Süre Sonra Özlük Dosyasından Silinmesi Emsal Kararlar
Danıştay Birinci Dairesi E:1984/72, K:1984/155
- Devlet Memurları Kanunu 133. Madde
- Disiplin Cezalarının Bir Süre Sonra Özlük Dosyasından Silinmesi
657 sayılı Yasanın 2670 sayılı Yasayla değiştirilen 124. maddesinin birinci fıkrasında, disiplin amirlerinin, kurumların kuruluş ve görev özellikleri dikkate alınarak tayin ve tespit edileceği, Bakanlar Kurulunca veya ortak kararla atanan memurların disiplin amirinin ilgili bakan olduğu, 126.maddesinin birinci fıkrasında, uyarma, kınama ve aylıktan kesme cezalarının disiplin amirleri tarafından verileceği, 133. maddesinde ise, Devlet memurluğundan çıkarma cezasından başka bir disiplin cezasına çarptırılmış olan memurun uyarma ve kınama cezalarının uygulanmasından 5 yıl, diğer cezaların uygulanmasından 10 yıl sonra atamaya yetkili amire başvurarak, verilmiş olan cezalarının sicil dosyasından silinmesini isteyebileceği hükme bağlanmıştır.
Yetki devri konusunda düşülen duraksamanın giderilebilmesi için, yukarıda sözü edilen Kanun Hükmünde Kararnamelerde yer alan ve bu konuda genel bir çerçeve çizen düzenlemenin amacının ve kapsamının saptanması zorunludur. Yetki kurallarının, dar ve özel anlamda kamu düzenine ilişkin hükümler den olduğu, idari işlemlerin en önemli unsurları arasında yer aldığı, yetki unsurundaki sakatlıkların sonradan verilecek onay ya da izinle giderilemeyeceği, bu nedenle idarenin yetki kurallarına sıkı bir şekilde uymak zorunda bulunduğu ve yetki kurallarının dar yorum ve uygulama yöntemlerine bağlı tutulması gerektiği idare hukukunun bilinen il kelerindendir.
Dar anlamda yetki unsuru denilen karar alma yeteneği, konu, yer ve zaman itibariyle, Anayasa ve yasalarla, belli organ, makam ve kamu görevlilerine tanınmış bir güçtür. Yetki devrinin hukuken geçerli olabilmesi daha önce kanunda açıkça öngörülmüş bulunmasına bağlıdır. Ancak kamu hukukunda yetkiler ait olduğu organ, makam ve görevlilerce bizzat kullanılmak üzere verildiğinden, yetki devri istisnai durumlarda söz konusudur. Nitekim öğretide ve Danıştay içtihatlarında da yasayla bir makama verilmiş yetkilerin, bu makamca başka bir makama devri ya da başka bir makamlarca kullanılmasına izin verilmesinin mümkün ve geçerli olmadığı kabul edilmektedir.
Ayrıca, 2992 sayılı Adalet Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanunun yetki devrine ilişkin 31. maddesinde, “Anayasa ve kanunlarda Bakan ve Müsteşar tarafından münhasıran kullanılması öngörülen yetkiler devredilemez” hükmüne yer verilmek suretiyle, sözü edilen Kanun Hükmünde Kararnamelerde yer alan yetki devrine ilişkin düzenlemenin amaç ve kapsamının bu çerçeve içerisinde değerlendirilmesi gerektiği, yasa koyucunun bu yoldaki iradesiyle de ortaya çıkmış bulunmaktadır.
Açıklanan nedenlerle; 657 sayılı Yasanın 2670 sayılı Yasayla değiştirilen 133. maddesine göre, disiplin cezasının sicilden silinmesi yolunda atamaya yetkili amire yapılan başvuru üzerine, yasada öngörülen koşulların varlığının saptanması halinde, sicilden silme kararının atamaya yetkili amir tarafından bizzat kullanılması gerektiği, bu yetkinin devrinin de mümkün olmadığı mütalaa kılındı.
Danıştay Sekizinci Dairesi E:1998/3015, K:1998/4988
- Devlet Memurları Kanunu 133. Madde
- Disiplin Cezalarının Bir Süre Sonra Özlük Dosyasından Silinmesi
Dosyanın incelenmesinden, … Elektrik Dağıtım Müessesesinde Mühendis olarak görev yapan ve ilerlemesinin uzun süreli durdurulması cezası ile cezalandırılan … isimli şahsın bu cezanın kesinleşmesinden yaklaşık 15 ay geçtikten sonra, doğrudan genel müdürlüğe vermiş olduğu dilekçe ile geçmişte taraflı davranılarak hatalı işlemler sonucu cezalandırılarak mağdur edildiği ve özlük haklarının gasp edildiğinden bahisle cezanın gözden geçirilmesi talebinde bulunduğu, bu dilekçenin incelenmek üzere Genel Müdür tarafından teftiş kurulu başkanına havale edildiği, teftiş kurulu başkanının olayla ilgili olarak yaptığı incelemeler sonucunda, …’e Müessesece 15 ay önce verilmiş olan cezanın haksız yere verildiği, cezanın verilişi sırasında ve verilmesinden sonraki tebligat ve yargı yolu aşamasında bir takım usul hatalarının yapıldığı, bu nedenlerden dolayı haksızlığın ve …’ün mağduriyetinin giderilmesi gerektiği yolunda 21.6.1995 tarihli raporu düzenlediği, raporun aynı günlü genel müdürlük havalesiyle yüksek disiplin kurulu gündemine alınarak 28.6.1995 gününde konunun görüşüldüğü, bu toplantıya davacının da yüksek disiplin kurulu Üyesi sıfatıyla katıldığı ve …’ün kesinleşen cezasının kaldırılması yönünde oy kullandığı ve 20.6.1995 gününde …’ün … Elektrik Dağıtım Müessesesi, İşletme ve Bakım Müdürlüğünde Müdür görevine, alabileceği aylık ve ek göstergeyle naklen tayini ile müessese müdürlüğü ve yönetim kurulu başkanlığına vekaleten atandığı, daha sonra da 19.9.1995 gün ve 95/44784 sayılı üçlü kararnameyle … Elektrik Dağıtım A.Ş. Genel Müdürlüğü ve yönetim kurulu başkanlığına atanması üzerine Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı müfettişleri tarafından yapılan soruşturma sonucunda düzenlenen rapor üzerine konuyu görüşen bakanlık disiplin kurulunun 30.1.1997 günlü kararıyla, davacının kesinleşmiş ve idari yargı yoluna süresi içinde başvurulmamış bulunan disiplin cezası için yapılacak bir işlem bulunmadığı halde, TEDAŞ Genel Müdürlüğü, Yüksek Disiplin Kurulu toplantısında cezanın kaldırılmasına dair karara iştirak etmek suretiyle bir yandan idarenin itibarının zedelenmesine, bir yandan da … hakkında daha sonra yanlış işlem yapılmasına (genel müdür ve yönetim kurulu başkanı olarak atanmasına) neden olmak şeklindeki eylemin, kademe ilerlemesinin durdurulması cezasını gerektirdiği, ancak 657 sayılı Yasanın 125. maddesinin (E) fıkrasından sonra gelen 2. paragrafında yer alan “geçmiş hizmetleri sırasındaki çalışmaları olumlu ve sicilleri iyi ve çok iyi derecede olanlar için önerilenden bir derece hafif olan ceza uygulanabilir” hükmü uyarınca, bu cezanın “Aylıktan kesme” ye dönüştürülmesi ve brüt aylığından 1/30 oranında kesinti yapılması yolunda dava konusu işlemin tesis edildiği anlaşılmaktadır.
Kamu hizmetinin belli bir düzen içerisinde yürütülmesi için gerekli önlemlerden olan disiplin cezası, niteliği gereği öteki idari işlemlerden farklıdır. Disiplin cezası vermeye yetkili organlar, bu organların oluşumu, çalışma usulü, karar oluşturulması, bu kararlara itiraz ve bütün bu sürecin her aşaması için öngörülen süre koşulları ile disiplin cezası işlemi sıkı şekil şartına bağlı olarak uygulanabilmektedir.
Bu özellik, disiplin cezasının yeni bir idari işlemle ortadan kaldırılmasına engeldir Ceza ancak bir yargı kararı yahut yasanın tasarrufu ile iptal edilebilir veya ancak disiplin cezasının ağırlığına göre belli süreler geçtikten sonra sicil dosyasından silinmesi atamaya yetkili amirden istenebilir.
Hukuk müşaviri olan davacının, kesinleşen disiplin cezasının idari bir kararla kaldırılması yolunda işlem tesis eden TEDAŞ Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kuruluna katılması ve aynı doğrultuda oy kullanması karşısında, disiplin cezası ile cezalandırılmasında hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Ancak, davacının eylemi yönetmeliğin 7/a maddesinde belirtilen kusurlu harekete girdiğinden bu eylemin karşılığı olarak da kınama cezası verilmesi gerekirken, dava konusu disiplin cezası ile cezalandırılması işlemi, eylem ile verilen ceza arasında adil bir denge bulunmadığından hukuka aykırı bulunmuştur.
Danıştay Beşinci Dairesi E:1982/558, K:1982/6632
- Devlet Memurları Kanunu 133. Madde
- Disiplin Cezalarının Bir Süre Sonra Özlük Dosyasından Silinmesi
Dava, hakimlik mesleğini yürüten davacı hakkında 12.10.1976 tarihi itibariyle verilerek siciline işlenmiş olan Tevbih cezasının 657 sayılı Devlet Memurları Kanunun 133. maddesi ve ek geçici 7. maddesi hükmü uygulanarak sicilinden silinmesi yolundaki isteminin reddine ilişkin Yüksek Hakimler Kurulu Genel Kurulu kararın iptali istemiyle açılmıştır.
657 sayılı Yasanın kapsama ilişkin 1. maddesi 3. fıkrasında hakimlik ve savcılık mesleklerinde veya bu mesleklerden sayılan görevlerde bulunanlar bu yasa kapsamı dışında tutularak özel kanun hükümlerine tabi oldukları belirtilmiştir.
Yine aynı yasanın ek geçici 7. maddesinde, yukarıda belirtilen görevler de bulunanlar hakkında, kendi özel kanunları yürürlüğe girinceye kadar kendi özel kanunlarındaki aylık ve ödeneklerde ilgili hükümler hariç diğer hükümlerin uygulanmasına devam olunacağı ve bu kanunla Devlet Memurlarına sağlanan diğer haklardan faydalanacakları hükme bağlanmış bulunmaktadır.
Yukarıda metni alınan iki madde hükmü birlikte değerlendirildiğinde, ek geçici 7. maddede belirtilen diğer haklar deyiminin mali ve sosyal olarak anlaşılmak gerektiği bunlar dışında kalan hükümlerin bu mesleklerde bulunanlar hakkında uygulanma olanağı bulunmadığı açıkça anlaşılmaktadır. Diğer yönden davacının tabi bulunduğu 2556 yasada, bu konuda 657 sayılı yasaya atıfta bulunan özel hüküm bulunmamaktadır.
Bu durumda yukarıda açıklanan nedenlerle 2556 sayılı Hükümler Kanununa tabi olan davacı hakkında, 657 sayılı Yasanın 133. maddesi hükmü uygulanarak tevbih cezasının sicilinden silinemeyeceğine ilişkin Yüksek Hakimler Kurulu Genel kurulunun kararında yasaya ve mevzuata aykırılık görülmeyerek, davanın reddine karar verildi.