Mirasın reddi; mirasçının tek taraflı bir irade beyanıyla miras bırakanın her türlü borç ve alacaklarıyla birlikte oluşan mirasın hak ve yükümlülüklerini reddetmesine denir. Halk arasında reddi miras şeklinde tabir edilir. Miras hukukunda külli halefiyet ilkesi vardır. Bu ilke gereği yasal ve atanmış mirasçılar miras bırakanın ölümüyle kendiliğinden mirasçılık sıfatını kazanırlar. Mirasçılık sıfatı kazanıldığında artık miras bırakanın borçlarından yalnız tereke yani kalan miras ile değil kendi şahsi mal varlıklarıyla da sorumlu hale gelirler. Bundan dolayı reddi miras konusu önemlidir. 30Atanmış veya yasal mirasçılar iki şekilde “reddi miras veya diğer adıyla mirasın reddi” talebinde bulunabilirler. Bunlar;
- Mirasın gerçek reddi: Mirasın gerçek reddi ise miras bırakanın ölümü ile birlikte mirasının intikal ettiği kişilerin bu mirası kanunda tanımlanan süre içerisinde reddetmesidir.
- Mirasın hükmen reddi: Mirasın hükmen reddi miras bırakanın ölüm tarihinde ödemeden aczi açıkça belli veya resen tespit edilmiş ise miras herhangi bir beyana gerek kalmaksızın reddedilmiş sayılacaktır. Buna yönelik mirasçılar şartları mevcutsa mirasın hükmen reddine ilişkin bir tespit davası açabileceği gibi bu hususu kendilerine karşı miras bırakanın alacaklıları tarafından yöneltilen bir davada itiraz olarak da ileri sürebilirler.
Reddi mirasa ilişkin hükümler Türk Medeni Kanunu’nun 605 ile 618. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu hükümlere göre yalnızca yasal ve atanmış mirasçılar reddi miras yapabilir. Miras hukukumuzda külli halefiyet ilkesi geçerlidir. Bu bağlamda miras bırakanın malvarlığı tüm aktif ve pasifleriyle mirasçılara geçer. Külli halefiyet durumunun sakıncalarını ortadan kaldırmak amacıyla yasa koyucu mirasın reddi kurumunu düzenlemiştir. Mirasın reddi davası mirasın açılacağı yerin Sulh Hukuk Mahkemesine açılır. Bu da miras bırakanın yerleşim yeri mahkemesidir. Ret beyanı mirasın açıldığı yerin Sulh mahkemesi tarafından mahkemenin özel kütüğüne tescil edilir (TMK 609. madde). Mirası ret talebinde bulunan mirasçıya talep halinde mirası reddettiğine dair bir belge verilir (TMK 609. madde)
Mirasın Reddi Nedir?
Reddi miras, mirasçının mirası kabul etmeme hakkını kullanarak, miras bırakanın borçlarından ve yükümlülüklerinden kaçınma amacıyla gerçekleştirdiği bir hukuki işlemdir. Miras bırakanın ölümünden sonra, mirasçılar miras bırakanın tüm mal varlığına olduğu gibi borçlarına da sahip olurlar. Eğer miras bırakanın borçları, mirasın değerinden daha fazlaysa veya mirasçı, mirası kabul etmek istemiyorsa, reddi miras hakkını kullanabilir. Mirasın reddi, miras bırakanın mirasından tek taraflı bir irade beyanıyla yabancı kalma arzusunun bildirilmesidir. Mirası ancak kanuni ve atanmış mirasçılar reddedebilir. Ölümle mirasa hak kazanılır. Yasal süresi içinde miras reddedilirse mirasçı mirasçılık sıfatını miras bırakanın ölüm tarihinden itibaren kaybetmiş sayılır.
Mirasın reddi, kanuni veya atanmış mirasçının kendilerine geçmiş olan mirası kabul etmemek hususundaki irade beyanlarıdır. Mirasın reddi hakkına sahip olanlar, kanuni ve atanmış mirasçılardır. Atanmış mirasçı, miras sözleşmesi ile mirasçı atanmış olsa bile, mirası reddedebilir. Buna karşılık, musalehin (lehine belirli mal vasiyet olunan kişi) mal vasiyetini reddetmesine ihtiyaç yoktur, süresi içinde bunu talep etmemekle mal vasiyetinin ifasını talep hakkı düşer.
- Mirasın reddine ilişkin hak mutlak haktır.
- Ancak bu hak kişilik haklarından olmadığından temsilci aracılığıyla da kullanılması mümkündür.
- Mirası ret hakkı bozucu yenilik doğurucu bir haktır. Bu niteliğinden dolayı geriye yürür.
Türk Hukuk Sistemine göre, miras açılınca tereke bütün halinde mirasçılara geçer. Bu yüzden mirasçıların mirası kazanmak için mirası kabul ettiklerine dair bir beyanda bulunmasına gerek yoktur. Mirasın reddi; mirasın, otomatik iktisabını ve aynı zamanda ret bozucu koşuluna bağlı geçici mirasçılık konumunu; miras bırakanın ölümü anına kadar geçmişe etkili biçimde, ortadan kaldıran bir hukuksal işlemdir. Yalnızca yasal ve atanmış mirasçılar tarafından miras reddedilebilir. Vasiyet alacaklılarının mirasın reddi kurumuna ilişkin herhangi bir hakları bulunmamaktadır. Bu hakkın vasiyet alacaklarına tanınmamış olması ise belirli mal vasiyet alacaklılarının ilgili malı süresi içerisinde talep etmemeleri halinde zaten bu hakların düşmesidir.
Yukarıda bahsettiğimiz gibi miras bırakanın hem aktifi hem pasifi yani hem malvarlığı hem de borçları mirasçılara tamamen geçecektir. Dahası mirası kabul eden mirasçılar için sorumlulukları yalnızca miras kalanlarla sınırlı olmayacak, tüm malvarlığı ile miras bırakanın borçlarından kendi payı oranında sorumlu olacaktır. Bu sebeple terekenin borca batık olduğu durumlarda mirasçılar mirası reddederek, miras bırakanın borçlarından sorumluluktan kurtulmak isterler.
Mirasın Reddi Türleri
Mirasın reddi, miras bırakanın mirasından tek taraflı bir irade beyanıyla miras hakkından vazgeçtiğini bildirmesidir. Daha net bir tanımla; “Sebep göstermeksizin, ancak kendi alacaklılarını zarara sokmak amacı da güdülmeden, kanuni ve atanmış mirasçıların kayıtsız ve şartsız olarak, mirası kabul etmemeye ilişkin irade beyanlarını açıklamalarına veya açıklattırılmalarına mirası ret denir.” Ölümle mirasa hak kazanılır ise de, yasal süresi içinde mirasa karşı ret hakkı kullanılmakla, mirasçı mirasçılık sıfatını murisin ölüm tarihinden itibaren kaybetmiş ve tıpkı miras bırakandan önce ölen mirasçı konumuna girmiş sayılır. “Reddeden mirasçı, mirasçılık sıfatını, miras bırakanın ölüm gününden itibaren kaybetmiş ve miras bırakandan önce ölen mirasçı durumuna girmiş olur.”
Mirasın reddine ilişkin hak mutlaktır. Ancak ret hakkı kişilik haklarından sayılmaz. Bu nedenle temsilci aracılığıyla da kullanılabilen ret hakkı (beyanı) bozucu yenilik doğurucu nitelikli olduğu için geriye yürür. Genelde pasifi aktifinden fazla olan terekenin reddedildiği görülmektedir. Mirasın reddinin iki türü bulunmaktadır. Bunlar:
- Mirasın hükmen reddi
- Mirasın gerçek reddi
Mirasın gerçek reddinde mirasçının, mirasın reddine dair açık bir irade beyanı aranır. Mirasın hükmen reddinde ise miras bırakanın ödemeden aczinin açıkça belli veya resmen tespit edilmiş olmasıdır.
Mirasın Hükmen Reddi
Terekenin borca batık olması nedeniyle mirasçı tarafından reddedilmiş olması durumunda hükmen ret gündeme gelir. TMK 605. maddenin 2. fıkrası uyarınca “Ölümü tarihinde miras bırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır.” Miras bırakanın ödemeden aczi, ölüm tarihine göre belirlenir. Bu tarih itibariyle, miras bırakanın tüm borçları terekenin pasifini, tüm malvarlığı ise terekenin aktifini oluşturur. Terekenin pasifi aktifinden fazlaysa bu durum terekenin ödemeden aczini ve borca batık olduğunu gösterir. Hükmen ret halinde miras kendiliğinden reddedilmiş sayılır ayrıca ret beyanında bulunulması gerekmez. Terekenin borca batık olduğu ve miras bırakanın ölüm tarihinde ödemeden aczinin tespiti için miras bırakanın ölümü sonrasında her zaman Asliye Hukuk Mahkemeleri’nde dava açılabilir.
Mirasın Gerçek Reddi
Terekenin yasal ve atanmış mirasçılarının, kanunda öngörülen şartlara uyarak; mirası kabul etmemek hususundaki niyetlerini sözlü veya yazılı olarak beyanda bulunarak mirasın reddedilmesidir. Bu beyanın, miras bırakanın son yerleşim yeri Sulh Hukuk Mahkemesine yapılması gerekmektedir. Mirasın reddine ilişkin beyan; bozucu yenilik doğurucu niteliktedir. Ayırt etme gücüne sahip ve ergin mirasçılar, şartlara uygun bir şekilde reddi miras beyanında bulunabilirler. TMK m. 609 uyarınca mirasın reddedilebilmesi için şu şartlar gerçekleşmelidir:
- Sözlü veya yazılı beyanla
- Yasal veya atanmış mirasçılar tarafından
- Kayıtsız ve şartsız olarak yapılmalıdır.
Mirasın Reddi Durumunda Açılabilecek Dava Türleri
Mirasın reddi TMK m. 605-618 hükümlerinde ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Uygulamada mirasın reddinden kaynaklanan değişik davalar açılmaktadır:
- Alacaklılara zarar vermek amacıyla mirası reddeden mirasçının bu tasarrufunun iptalinin istenmesi davasının (TMK m. 617)
- Gerçek reddin tespiti ve tescili davası (TMK m. 605/1)
- Mirasçının, mirası ret etmesinde kuşku duyduğu durumlarda terekenin resmi defterinin tutulmasına ilişkin istekler (TMK m. 619)
- Reddin süresinde yapılıp yapılmadığı (TMK m. 606)
- Reddin yasal şekline uygun olup olmadığı (TMK m. 609)
- Ret hakkının düşüp düşmediği (TMK m. 610)
- Ölüm tarihinde miras bırakanın ödemeden aczinin tespiti istemi (TMK m.605/2)
- Tereke alacaklısının reddeden mirasçı aleyhine açtığı geri verme istemi (TMK m. 618)
Reddi Miras Nasıl Yapılır?
Mirasın reddi veya reddi miras ilgili mirasçı tarafından yapılan bir irade beyanıyla gerçekleşir. Buna ilişkin reddi miras davası / mirasın reddi davası açılması gerekmektedir. Reddi miras davası mirasbırakanın öldüğü yerin bulunduğu sulh hukuk mahkemesine yapılacak bir beyanla gerçekleşecektir. Reddi mirasın yapılmasıyla birlikte sulh hukuk mahkemesinin özel kütüğüne bu beyan kaydedilerek talep etmesi halinde mirasçıya da mirası reddettiğine ilişkin belge verilir. Reddi miras kayıtsız şartsız olmalı ve süresi içerisinde yapılmalıdır. Reddi miras yapılabilmesi için miras bırakanın ölmüş olması gerekmektedir. Miras bırakan ölmeden önce reddi miras yapılamaz. Miras bırakanın ölümünden önce ancak miras sözleşmesi ile mirastan feragat edilebilir. Mirasın reddi, yasal veya atanmış mirasçı tarafından süresi içinde kayıtsız ve şartsız olarak sözlü veya yazılı bir beyanla yapılabilir. Bu şartları sıralayacak olursak:
- Yasal veya atanmış mirasçı yapabilir.
- Miras bırakanın ölümünden itibaren 3 ay içinde yapılabilir.
- Kayıtsız ve şartsız olmalıdır.
- Ayırt etme gücüne sahip ve ergin mirasçı tek başına yapabilir.
- Sözlü veya yazılı bir beyanla yapılabilir.
Bu şartları sağlayan ret beyanı mirasın açıldığı Sulh Hukuk mahkemesine yapılacaktır. Sulh hakimi, sözlü veya yazılı ret beyanını bir tutanakla tespit eder. Süresi içinde yapılmış olan ret beyanı, mirasın açıldığı yerin sulh mahkemesince özel kütüğüne yazılır ve reddeden mirasçı isterse kendisine reddi gösteren bir belge verilir.(TMK m. 609)
Reddi miras beyanı şarta bağlı olarak yapılamaz. Dolayısıyla mirasın bir kısmını kabul edip, geri kalanını reddetmek söz konusu olamaz. Mirasçılar mirası reddetmek istiyorlarsa bu ancak tüm malvarlığı değerleri ve borçların birlikte reddedilmesiyle mümkündür. Mirasın kayıtsız şartsız reddedilmesi kuralının yalnızca bir istisnası vardır:
TMK Madde 614
Mirasçılar, mirası reddederken, kendilerinden sonra gelen mirasçılardan mirası kabul edip etmeyeceklerinin sorulmasını tasfiyeden önce isteyebilirler.
Bu takdirde ret, sulh hâkimi tarafından daha sonra gelen mirasçılara bildirilir; bunlar bir ay içinde mirası kabul etmezlerse reddetmiş sayılırlar.
Bunun üzerine miras, iflâs hükümlerine göre tasfiye edilir ve tasfiye sonunda arta kalan değerler, önce gelen mirasçılara verilir.
Reddi Miras Yapınca Ne Olur?
Açıklama ve İçtihatlar TMK’nin 605/1. maddesinde “mirasın gerçek reddi” düzenlenmiş olup, düzenlemeye göre, “kanuni ve atanmış mirasçılar mirası reddedebilirler.” TMK’nin 606/1. maddesine göre, mirası ret üç ay içinde yapılmalıdır. Bu süre TMK’nin 606/2. maddesine göre, “kanuni mirasçılar için mirasçı olduklarını daha sonra öğrendikleri ispat edilmedikçe mirasbırakanın öğrendikleri; vasiyetname ile atanmış mirasçılar için mirasbırakanın tasarrufunun kendilerine resmen bildirildiği tarihten işlemeye başlar.” Ancak, TMK’nin 607. maddesine göre; “Koruma önlemi olarak terekenin yazımı halinde mirası ret süresi, kanuni ve atanmış mirasçılar için yazım işle minin sona erdiğinin sulh hâkimi tarafından kendilerine bildirilmesiyle başlar.”
Mirasın reddi, mirası ret hakkı olan kanuni ve atanmış bir mirasçının, kural olarak mirasbırakanın ölümünü öğrendiği tarihten başlayarak, üç aylık hak düşürücü süre içinde oturduğu sulh hukuk mahkemesine yapacağı bozucu yenilik doğuran bir irade açıklamasıyla gerçekleşir. Süresinde yapılmadığı anlaşılan taleplerde davacı tarafın ölümü daha sonra öğrendiği yönlü iddiası varsa bu konuda delillerini sunmaları için süre verilmeli, hadi se şeklinde incelenerek sonucuna göre bir karar vermelidir.
Mirasın kayıtsız şartsız reddine ilişkin beyan; bozucu yenilik doğurucu niteliktedir. Bu beyan sulh mahkemesine ulaşmakla sonuç doğurur. Bu nedenle, mirasın kayıtsız şartsız reddine ilişkin dilekçe sulh hâkimine ulaştıktan sonra, davacıların ayrıca duruşmaya gelmesine ilişkin bir yasal zorunluluk yoktur. Bu nedenle takip edilmediği gerekçesi ile davanın açılmamış sayılmasına karar verilemez. TMK’nin 609. maddesine göre; Mirasın reddi, mirasçılar (kanuni ve atanmış mirasçılar) tarafından sulh mahkemesine sözlü veya yazılı beyanla yapılır. Mirasçı kendisi ve velayeti altındaki çocuğu için mirasın reddi için mahkemeye başvurursa hakları çatıştığında çocuğa kayyım atarak dava devam eder.
Mirasın Reddi Süresi
Reddi mirasın süresi TMK m. 606’da düzenlenmiştir. Bu maddeye göre miras üç ay içinde reddolunabilir. Bu süre, yasal mirasçılar için mirasçı olduklarını daha sonra öğrendikleri ispat edilmedikçe miras bırakanın ölümünü öğrendikleri; vasiyetname ile atanmış mirasçılar için miras bırakanın tasarrufunun kendilerine resmen bildirildiği tarihten işlemeye başlar. Bu madde kapsamında miras bırakanın ölümünden veya mirasçının mirasçı olduğunu öğrenmesinden itibaren üç aylık süre içinde mirasın reddi talebinde bulunması gerekir. Bu ret talebi Sulh Hakiminin taktir yetkisi olmadan incelenir.
Ret süresinin uzatılması başlığını taşıyan TMK 615. maddeye göre de; “Önemli sebeplerin varlığı halinde sulh hakimi, yasal ve atanmış mirasçılara tanınmış olan ret süresini uzatabilir veya yeni bir süre tanıyabilir.” Bu süreler mirasın gerçek reddinde geçerlidir. Hükmen redde ise miras bırakanın ölümünden sonra her zaman miras bırakanın ölüm tarihinde ödemeden aczinin tespitini isteyebilirler. Ayrıca mirasçılar bu tespiti Asliye Hukuk Mahkemesinden isteyebileceklerdir. Reddi miras ilgili sürelerin başlangıcı şu şekilde açıklama gerekir:
- Yasal Mirasçılar Yönüyle Mirasın Reddi Süresinin Başlangıcı: Kural olarak yasal mirasçılar için 3 aylık mirasın reddi süresi miras bırakanın ölümünü öğrendikleri anda başlar (TMK 606. madde). Eğer mirasçılık sıfatı daha sonradan öğrenilmiş ise 3 aylık süre öğrenme tarihinden itibaren başlar. Yasal mirasçının ölüme bağlı tasarruf ile miras dışında bırakılmış olması halinde ret süresi ölüme bağlı tasarrufun iptal edildiğinin mirasçı tarafından öğrenildiği anda başlar. Miras bırakanın ölümünü uzaklık, görüşmeme gibi sebeplerden dolayı haberdar olunmaması durumunda başvurulur.
- Vasiyetname ve Miras Sözleşmesi ile Atanmış Mirasçılar Bakımından Mirasın Reddi Süresinin Başlangıcı: Atanmış mirasçılar için ret süresi üç aydır (TMK 606. madde). Bu süre mirasçı olduklarını Sulh Hukuk Mahkemesinin vasiyetnameyi resmi olarak açması ve taraflara tebliğ etmesi ile başar. Miras sözleşmesi ile atanan mirasçılar için bu süre yasal mirasçılarla aynı şekilde işler. Bu sözleşme ile üçüncü kişi atanmış olması halinde vasiyetnamedeki gibi resmi bildirim ile başlar.
- Terekenin Deftere Geçilmesi Bakımından: Koruma önlemi olarak terekenin yazımı halinde mirası ret süresi yasal ve atanmış mirasçılar için yazım işleminin Sulh Hukuk Mahkemesinin tarafından kendilerine bildirilmesi ile başlar. (TMK 607. madde)
- Ret Hakkının Sonradan Gelen Mirasçılara Geçmesi Bakımından: Mirası reddetmeden ölen mirasçının ret hakkı kendi mirasçılarına geçer (TMK 608.madde). Bu durumda ölen mirasçının yerine geçen mirasçının iki ret hakkı doğar. Bu mirasçı hem kendi miras bırakanının kendisine bıraktığı mirası ret hakkına sahiptir, hem de kendi miras bırakanına onun miras bırakanından kalan mirası ret hakkına sahiptir. Mirasçı bu iki mirası reddedebileceği gibi sadece kendi miras bırakanına kalan mirası da reddedebilir. Ancak mirasçı kendi miras bırakanından kalan mirası reddedip, miras bırakanına kalan mirası kabul edemez. Çünkü ilk miras ona mirası reddetmeden ölen kendi miras bırakanının terekesinin bir parçası olarak geçmektedir.
Not: Önemli sebeplerin varlığı halinde sulh hakimi yasal ve atanmış mirasçılara verilen ret süresini uzatabilir veya yeni bir süre verebilir (TMK 615. madde). Bunun için taleple birlikte haklı bir sebep olmalıdır.
Mirası Reddeden Mirasçının Alacaklıları Reddin İptali Davası Açabilirler mi?
TMK m. 617 ile mirası reddeden mirasçının alacaklıları korunmuştur. Alacaklılar, kendilerine yeterli güvence verilmediği takdirde ret tarihinden başlayarak altı ay içinde mirası reddin iptali davasını açabilirler. Yargıtay (https://www.yargitay.gov.tr/) bu konuya ilişkin verdiği kararları şu şekildedir;
“Malvarlığı borcuna yetmeyen mirasçı, alacaklılarına zarar vermek amacıyla mirası reddederse; alacaklıları veya iflas idaresi kendilerine yeterli güvence verilmediği takdirde; ret tarihinden başlayarak altı ay içinde reddin iptali hakkında dava açabilirler (TMK m. 617). Reddin iptaline karar verilirse, miras resmen tasfiye edilir (m. 617/2). Açıklanan yasal hüküm gereğince, mirasçının alacaklılarının reddin iptalini isteme hakkı mevcuttur. O halde, taraflara delillerini sunmaları için mehil verilmesi, göstermeleri halinde delillerin toplanması ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, “mirasın reddinin şahsi bir hak olduğundan” söz edilerek isteğin reddi doğru görülmemiştir” 2. HD. 09.10.2010-4303/16104
“Yerel mahkeme ile özel daire arasındaki uyuşmazlık, TMK 617. madde- sindeki altı aylık hak düşürücü sürenin, mirasçının mirası ret beyanında bulunduğu tarihte mi, yoksa mahkemece reddin tesciline karar verildiği tarihten mi işlemeye başlayacağı noktasında toplanmaktadır…Dosyadaki bilgi ve belgelere göre somut olayda davalı, İzmir Ahkamı Şahsiye 4. Sulh Hukuk Mahkemesine 24.03.2004 günü ret beyanında bulunmuştur. Anılan mahkemece bu beyanın 29.03.2004 günü tesciline karar verilmiş, görülmekte olan (reddin iptali) dava, 27.09.2004 günü açılmıştır. TMK m. 617 in açık hükmü karşısında ret beyanı ile davanın açıldığı gün arasında altı aylık hak düşürücü sürenin geçtiği anlaşılmaktadır. O halde HGK ‘ca da benimsenen özel daire kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Direnme kararı bozulmalıdır” HGK 28.06.2006-2/464-471
Reddi Mirasın Sonuçları
Miras reddedildiğinde, miras bırakanın ölümünden itibaren mirasçılık sıfatını kazanamamış olur. Bu sebeple mirasın reddi geçmişe etkili olarak sonuç doğurur. Buna ilişkin yasal düzenleme TMK m. 611- 613 maddelerinde bulunmaktadır. Bu maddeler uyarınca mirasın reddinin sonuçlarını şu şekilde sıralayabiliriz:
- Yasal mirasçılardan biri mirası reddederse; onun payı, miras açıldığı zaman kendisi sağ değilmiş gibi, hak sahiplerine geçer.
- Atanmış mirasçılardan biri reddederse; payı, miras bırakanın ölüme bağlı tasarrufundan arzusunun başka türlü olduğu anlaşılmadıkça, miras bırakanın en yakın yasal mirasçılarına kalır.
- En yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından reddolunan miras, sulh mahkemesince iflâs hükümlerine göre tasfiye edilir. Tasfiye sonunda arta kalan değerler, mirası reddetmemişler gibi hak sahiplerine verilir.
- Altsoyun tamamının mirası reddetmesi halinde, bunların payı sağ kalan eşe geçer.
Reddi Mirasın İptali
Mirasçının alacaklarının korunması amacıyla kanunda mirasın reddinin iptaline ilişkin bir düzenlemede bulunulmuştur. Mirası reddeden yasal mirasçının bazı durumlarda reddi mirası iptal edilebilmektedir. TMK m. 617 uyarınca:
- Malvarlığı borcuna yetmeyen mirasçı, alacaklılarına zarar vermek amacıyla mirası reddederse; alacaklıları veya iflâs idaresi, kendilerine yeterli bir güvence verilmediği takdirde, ret tarihinden başlayarak altı ay içinde reddin iptali hakkında dava açabilirler.
- Reddin iptaline karar verilirse, miras resmen tasfiye edilir.
- Bu suretle tasfiye edilen mirastan reddeden mirasçının payına bir şey düşerse bundan, önce itiraz eden alacaklıların, daha sonra diğer alacaklıların alacakları ödenir. Arta kalan değerler ise, ret geçerli olsa idi bundan yararlanacak olan mirasçılara verilir.
Mirası reddeden mirasçının alacaklıları, malvarlığı borcuna yetmeyen mirasçının kendilerine zarar vermek amacıyla mirası reddettiğini düşünüyorlarsa 6 aylık süre içinde reddin iptali için dava açabilirler. Bu süre hak düşürücü süre olup sonrasında dava açılamayacaktır. İptal davasında görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir.
Miras Bırakanın Alacaklılarının Korunması
TMK’nın 618. maddesinde düzenlenmiştir:
“Ödemeden aciz bir mirasbırakanın mirasını reddeden mirasçılar, onun alacaklılarına karşı, ölümünden önceki beş yıl içinde ondan almış oldukları ve mirasın paylaşılmasında geri vermekle yükümlü olacakları değer ölçüsünde sorumlu olurlar.
Olağan eğitim ve öğrenim giderleriyle adet üzere verilen çeyiz, bu sorumluluğun dışındadır.
İyi niyetli mirasçılar, ancak geri verme zamanındaki zenginleşmeleri ölçüsünde sorumlu olurlar.”
Miras bırakanın alacaklılarının korunması bu hükme göre yapılır. Mirası reddeden mirasçıların miras bırakanın borçlarından sorumluluğu şu şartların birlikte gerçekleşmesiyle mümkündür:
- Miras açılmış olmalıdır.
- Mirasçı mirası reddetmiş olmalıdır.
- Mirasın açıldığı tarihte miras bırakan ödemeden aciz içinde olmalıdır.
- Mirası reddeden mirasçı, miras bırakan ölmeden önceki son beş yıl içerisinde bir kazandırma elde etmiş olmalıdır.
Bu şartların tamamının gerçekleşmesiyle mirası reddeden mirasçı ancak miras bırakanın ölmesinden önceki son 5 yıl içinde ondan aldığı ve geri vermekle yükümlü olduğu miktarla sınırlı olarak sorumlu olacaktır.
Reddi Miras Sebebiyle Açılan Davalar
- TMK m.617 uyarınca tasarrufun iptali davası (Mirası reddeden mirasçının alacaklılarını zarara sokma amacıyla hareket etmesi durumunda açılır.)
- TMK m.605/1 uyarınca reddin tespiti ve tescili davası
- TMK m.619 uyarınca terekenin resmi defterlerinin tutulmasının istemine ilişkin davalar (Reddi mirasın şüpheli hallerde yapılması üzerine açılabilir.)
- TMK m.606 uyarınca yasal süre içerisinde reddin gerçekleşip gerçekleşmediğine ilişkin davalar
- TMK m.609 uyarınca ret hakkının şekil şartlarını taşımasına ilişkin davalar
- TMK m.610 uyarınca ret hakkının varlığının tespitine ilişkin davalar
- TMK m.605/2 uyarınca murisin ödemeden aczinin (ölüm tarihinde) tespitine ilişkin davalar
- TMK m.618 uyarınca geri verme istemine ilişkin davalar (Tereke alacaklısının reddi miras yapan aleyhine açabileceği davalardır.)
Mirasın Hükmen Reddi Nasıl Yapılır?
Miras bırakanın ölümü tarihinde ödemeden aczi açıkça belli ve resmen tespit edilmiş ise miras otomatik reddedilmiş sayılır (TMK 605/ll. madde). Burada kanunu olarak bir ret durumu vardır. Bu nedenle herhangi bir irade açıklamasına gerek yoktur. Bu halde kabul ve ret için kanunda bir süre öngörülmemiştir. Bunun tespiti asliye hukuk mahkemesinden her zaman istenebileceği gibi, tereke alacaklılarının açtıkları davalarda da her zaman ileri sürülebilir. Mirasın hükmen reddinin şartları:
- Miras bırakanın ölümü anında borçlarını ödemekten aciz durumda olması ve ödemeden aczinin açıkça belli olması,
- Veya Borçlarını ödemeden aczinin resmen tespit edilmiş olmasıdır.
Bu şartların birinin bulunması halinde mirasçıların karine olarak mirası reddettikleri kabul edilir. Bunun için ayrıca asliye mahkemesine bu yönde bir dava açmalarına gerek yoktur. Fakat dava açıp tespit edilmesine de bir engel yoktur. Mirasçılar miras bırakanın borcundan dolayı tereke alacaklılarının kendilerine karşı açtıkları davalarda hükmen reddi savunma olarak ileri sürebilirler. Bu itiraz mahkemece hadise şeklinde incelenip karar verilebileceği gibi mirasçılara bu konuda iddialarını ispat etmeleri için uygun bir süre de verilebilir. Bunun için mirasçıya bu konuda mahkeme ilamı getirmesi için uygun bir süre verilecektir.
Mirasçılar tarafından kendilerine karşı tereke borcundan dolayı açılacak takiplerde hükmen reddi ileri sürülmesi ve devamında hükmen reddin tespiti hususunda açılacak davalarda görevli ve yetkili mahkeme HMK’nın ilgili maddelerine göre belirlenir. Buna göre Yetkili Mahkeme takipte bulunan davalı tereke alacaklısının davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. Görevli mahkeme ise asliye hukuk mahkemesidir.
Mirasın Reddi Nedeniyle İcra Takibine İtiraz
Mirasın reddi işlemi, mirasçıların miras bırakanın borçları ve yükümlülüklerinden kaçınmak amacıyla gerçekleştirdikleri hukuki bir işlem olduğu için, icra takibi süreci üzerinde de etkisi bulunmaktadır. Mirasın reddi işlemi tamamlandığında, mirasçının reddettiği mirasın borçları ve yükümlülükleriyle ilgisi kesilir ve icra takibi sürecinden artık sorumlu tutulmaz. Bu durum, alacaklılar açısından da önemlidir, çünkü mirasın reddedilmesi sonucunda alacaklarını tahsil etmek için başka bir mirasçı veya mal varlığı üzerinden takip yapmak zorunda kalır. İcra takibi süreci ve mirasın reddi işlemi arasındaki ilişki şu şekildedir:
- Mirasın reddi işlemi öncesi: Eğer mirasın reddi işlemi henüz gerçekleştirilmemişse, mirasçılar miras bırakanın borçlarından ve yükümlülüklerinden sorumlu tutulurlar. Bu durumda, alacaklılar icra takibi sürecinde mirasçıların mal varlığı üzerinden alacaklarını tahsil etmeye çalışır.
- Mirasın reddi işlemi tamamlandığında: Mirasın reddi işlemi tamamlandığında, mirasçının reddettiği mirasın borçlarından ve yükümlülüklerinden sorumluluğu sona erer. Bu durumda, alacaklılar artık icra takibi sürecinde bu mirasçının mal varlığı üzerinden alacaklarını tahsil edemezler. Bunun yerine, diğer mirasçılar veya miras bırakanın diğer mal varlığı üzerinden alacaklarını tahsil etmek zorunda kalır.
- Mirasın reddi işlemi ve icra takibi sürecinde zamanlama: Mirasın reddi işlemi, icra takibi sürecinin başlamasından önce gerçekleştirilirse, mirasçının reddettiği mirasın borçlarından ve yükümlülüklerinden sorumlu tutulmaması sağlanır. Ancak, icra takibi süreci başladıktan sonra mirasın reddi işlemi gerçekleştirilirse, icra takibi sürecinin seyrine göre mirasçının sorumluluğu devam edebilir veya sona erebilir. Bu nedenle, zamanlama önemlidir ve mirasın reddi işlemi için başvurunun mümkün olan en kısa sürede yapılması önerilir.
Mirasın reddi işlemi ve icra takibi süreci arasındaki bu ilişki, hem mirasçılar hem de alacaklılar açısından önemli hukuki sonuçlar doğurabilir. Bu nedenle, bu süreçlerle ilgili olarak profesyonel hukuki destek almak önemlidir.
Mirasın Hükmen Reddi Süreci?
- Yetkili mahkemeye başvuru: İlk olarak, mirasın reddi işleminin gerçekleştirileceği yetkili mahkemeye başvuruda bulunmalısınız. Yetkili mahkeme, miras bırakanın son ikametgahının bulunduğu yerdeki asliye hukuk mahkemesidir.
- Dilekçe hazırlama: Başvuru için, mirasın reddine ilişkin dilekçenizi hazırlamanız gerekmektedir. Dilekçede, miras bırakanın ve mirasçının kimlik bilgileri, mirasın reddi nedenleri ve talep edilen işlemin gerçekleştirilmesi gerektiğine dair sebepler bulunmalıdır.
- İlgili belgelerin toplanması: Mirasın reddine ilişkin dilekçeye ek olarak, miras bırakanın vefatına dair belgeler (örneğin ölüm belgesi) ve mirasçılık hakkını ispatlayan belgeler (örneğin nüfus kayıt örneği) gibi ilgili belgeleri toplamanız ve mahkemeye sunmanız gerekmektedir.
- Mahkeme süreci: Başvurunuzu yaptıktan sonra, mahkeme mirasın hükmen reddine ilişkin değerlendirmesini yapar ve kararını verir. Kararın lehinize çıkması durumunda, mirasın reddi işlemi gerçekleştirilmiş olur.
- İlgili kayıtların güncellenmesi: Mahkeme kararının ardından, mirasın reddine ilişkin kararın tapu ve diğer ilgili kayıtlara işlenmesi gerekmektedir. Bu işlem için, mahkeme kararının örneği ile birlikte ilgili resmi kurumlara başvurarak kayıtların güncellenmesini talep etmelisiniz.
Kimler Reddi Miras Yapabilir?
Türk Medeni Kanunu’nun 605. Maddesi gereğince, miras bırakanın yasal mirasçıları ve mirasçı olarak atanmış mirasçıları mirası reddetme hakkına sahiptiler. Yasal mirasçılar arasında yer alan Devlet miras bırakanın borçlarından dolayı sadece miras bırakandan intikal eden miktarla sınırlı sorumludur. Ancak kanun, Devlet’e diğer yasal mirasçılar gibi, mirası red etme hakkı tanımıştır.
- Yasal Mirasçılar: Miras bırakanın kan hısımları, evlatlığı, sağ kalan eşi ve devlet yasal mirasçı olarak kabul edilmektedir.
- Atanmış Mirasçılar: Atanmış Mirasçı, miras bırakanın sağlığında yaptığı ölüme bağlı tasarrufla, mirasının tamamını veya bir kısmını için yasal mirasçılarından sadece birini, birkaçını veya üçüncü kişi veya kişileri mirasçısı olarak göstermesidir.
- Vasiyetname Alacaklısı: Vasiyetname alacaklısı, miras bırakanın borçlarından dolayı sorumlu olmamasına rağmen Türk Medeni Kanunu’nun 616. Maddesi gereğince vasiyetname alacaklısına da mirası red etme hakkı tanınmıştır.
Kural olarak, her yasal ve atanmış mirasçı, mirası reddetme hakkına sahip olmakla birlikte mirasın reddi beyanında bulunabilmek için mirasçının fiil ehliyetine sahip olması gerekmektedir. Ret beyanının bizzat mirasçı tarafından yapılması zorunlu değildir; özel yetkiye sahip bir temsilci tarafından da yapılması mümkündür.
- Tam ehliyetsizlerin mirasın reddi beyanı, yasal temsilcileri tarafından yapılır.
- Sınırlı ehliyetsizlerin mirasın reddi beyanı, yasal temsilcileri tarafından yapılabileceği gibi, yasal temsilcinin onayı ile sınırlı ehliyeti olan kişi tarafından da bizzat yapılabilir.
- Vesayet altındakilerin mirasın reddi beyanı için vasinin beyanının yanı sıra vesayet makamının da izni gerekmektedir.
- Yasal danışman atanmış sınırlı ehliyetli kişilerin mirasın reddi beyanı, tam ehliyetli kişilerdeki gibi geçerli kabul edilmektedir.
- Mal ortaklığı rejiminde eşlerden biri, diğerinin rızası olmadan ortaklık mallarına girecek bir malı reddedemez ve tereke borcu batık ise bunu kabul edemez.
Reddi Miras – Mirasın Reddi Davası Görevli Mahkeme
- Mirasın gerçek reddinde görevli mahkeme Sulh Hukuk Mahkemesi, yetkili mahkeme ise miras bırakanın yerleşim ye mahkemesidir.
- Mirasın hükmen reddi davasında görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi, yetkili mahkeme alacaklıların davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.
- Mirasın reddinin iptali davasında ise görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi, yetkili mahkeme ise davalının son yerleşim yeri mahkemesidir.
Reddi Miras – Mirasın Reddi Davası Hakkında Emsal Karar
14. Hukuk Dairesi 2018/2458 E. , 2021/2213 K.
- Reddi Miras – Mirasın Reddi Davası
TMK’nin 611/1 maddesine göre “Yasal mirasçılardan biri mirası reddederse onun payı miras açıldığı zaman kendisi sağ değilmiş gibi hak sahiplerine geçer.” Aynı Kanunun 608/son maddesine göre “Ret sonucunda miras daha önce mirasçı olmayanlara geçerse bunlar için ret süresi önceki mirasçılar tarafından mirasın reddedildiğini öğrendikleri tarihten işlemeye başlar”
Talep eden, muris …’den gelen mirası reddeden …’nın altsoyudur (çocuğudur). Muris …’in mirası tüm mirasçılar tarafından reddedilmesi halinde terekenin, TMK’nın 612. maddesine göre tasfiye edilmesi gerektiğinden ret hakkı altsoya yani talep edene geçmez. Bu nedenle öncelikle muris …’in mirasçıları arasında mirası reddetmeyen mirasçı yahut mirasçıların bulunup bulunmadığının araştırılması gerekmektedir. Üst mirasçının en yakın tüm mirasçılarının tümü tarafından mirasın reddi söz konusu değilse, talep edenin annesi …’nın miras payı kendisi hayatta değilmiş gibi miras açıldığı anda kendi altsoyuna geçeceğinden mahkemece TMK 608/3. maddesi uyarınca reddin tespiti gerekirken, talebe uygun olmayan gerekçeyle hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle talep edenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, 29.03.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Mirasın Reddi Nedeniyle İcra Takibine İtiraz Dilekçesi Örneği
Ankara İcra Müdürlüğüne
Dosya No: 2024/13 E.
Borca İtiraz Eden: Reddi Miras yapan kişinin adı soyadı
Vekili : Avukat Umur Yıldırım
Alacaklı : Takibi başlatan kişinin adı soyadı ve TC Kimlik Numarası
İtiraz Konusu: Ödeme emrine reddi miras sebebiyle itirazımızdır.
Açıklamalar:
Muris babaya karşı başlatılan icra takibinin devamında baba 2024 tarihinde vefat etmiştir. Kalan mirasçılarına karşı icra ödeme emri gönderilmiştir. Ancak murisin mirasçıları babalarının mirasını aktif ve pasifleri ile reddetmek için reddi miras davası açmıştır. Reddi miras davası Sulh Hukuk Mahkemesi nezdinde görülmüş mahkemece mirasın reddine karar verilmiştir. Mirasçılar miras bırakanın borçlarını kabul etmemektedir. Borca ve tüm fer’ilerine reddi miras sebebiyle itiraz ederiz.
İtiraz Eden Vekili
Avukat Umur Yıldırım