Bir şeyin, bir olayın yol açtığı kötü sonuç ya da çıkar yitimi olarak da tanımlanan zarar kelimesinin hukukumuzdaki anlamı daha farklıdır. Hukuki olarak zarar kısaca, borçlunun borcunu gereği gibi yerine getirememesi veya hiç getirememesi (Sözleşmeden kaynaklı) yahut haksız fiilden kaynaklı olarak meydana gelebilmektedir. Sözleşmeden kaynaklanan zarar 2 türlüdür. Bunlar müspet zarar ve menfi zarardır. Bu hukuki terimleri özetlersek;
- Müspet zarar; sözleşmenin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesinden doğan zarardır.
- Menfi zarar; uyulacağı veya yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi veya yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması nedeniyle uğranılan zarardır. Yani sözleşme yapılmasaydı uğranılmayacak zarardır. Menfi zarar, sözleşmenin yerine getirilmesi güvenine dayalı olarak kaçırılmış fırsatlara göre hesaplanmaktadır.
Borçlunun borca aykırılıktan sorumlu olacağına ilişkin dayanak kanun maddesi TBK 112’e göre; borç hiç veya gereği gibi ifa edilmezse borçlu, kendisine hiçbir kusurun yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe alacaklının bundan doğan zararını gidermekle yükümlüdür. Bu zararlar müspet ve menfi zararlar olup aynı anda talep edilememektedir.
Hukukumuzda zarar teriminin birçok ayrımı ve açıklaması mevcut olmakla birlikte öncelikle olumlu ve olumsuz olarak ayırmak gerekir. Olumlu yani müspet, olumsuz yani menfi zarar haksız fiilden doğan zararlarda değil, sadece borca aykırılıktan doğan zararlarda söz konusudur. Olumlu zarar, alacaklının borcun ifası halinde alacağı durum ile borcun ifa edilmemiş olması halindeki durumu arasındaki fark kadardır. Olumsuz zarar hüküm doğurduğuna güvenilen bir sözleşmenin geçersiz olması veya kurulacağına güvenilen bir sözleşmenin kurulmaması yüzünden uğranılan zarardır. Hiçbir zaman hem olumlu zarar hem olumsuz zarar tazmini birlikte istenemez. Müspet zarar ve menfi zarar Türk Borçlar Kanununun 125. maddesinde düzenlenmiştir.
Müspet Zarar (Olumlu)
Borcun ifasından alacaklının sağlayacak olduğu menfaat, ifa menfaatidir. Bu menfaatin, ifa etmeme yüzünden elde edilememiş olmasından doğan zarar ise, olumlu zarar olarak ifade edilir. Bu sebeple, ifa menfaati ve ifa etmeme nedeniyle uğranılan zarar anlamına gelmektedir. Olumlu zarar, sadece sözleşmese sorumluluğu durumunda karşımıza çıkar. Her sözleşme ihlâli neticesinde, olumlu zarar oluşmasa da, her olumlu zarar, bir sözleşme ihlali neticesinde meydana gelmektedir. Neticeten olumlu zarar, borçlunun sözleşmeden doğan borcunu hiç ya da gereği gibi ifa etmemesi nedeniyle alacaklının uğramış olduğu zarar olarak tanımlanmaktadır.
Olumlu zarar başka bir anlatımla, alacaklının malvarlığının, borcun hiç ya da gereği gibi ifa edilmemesi yüzünden içinde bulunduğu durum ile borcun gereği gibi ifası halinde içinde bulunacağı farazi durum arasındaki farktır. İfa menfaatinden, sadece edimin yerine getirilmesine olan menfaat değil, edimin sözleşmeye uygun şekilde yerine getirilmesine olan menfaat, yani sözleşmede kararlaştırılan niteliklerine ve ifa zamanına riayet edilerek ifa edilmesine ilişkin menfaat anlaşılmaktadır. Müspet zararın olumlu zarar olarak tanımlanmasının sebebi, “eğer sözleşme zamanında ve gereği gibi yerine getirilmiş olsaydı, zarara uğrayan tarafın şu anki malvarlığı durumu ne olacaktı?” şeklinde olumlu bir soru sorulmasını gerektirmesidir. Diğer bir deyişle, olumlu zararın, sözleşmenin geçerli olması gibi olumlu bir şeyi; olumsuz zararın da sözleşmenin kurulmamış veya geçersiz olması gibi olumsuz bir şeyi gerektirmesinden hareketle, olumlu ve olumsuz zarar ayrımında bulunulmuştur.
Müspet Zararın Unsurları
- Geçerli Bir Sözleşme Bulunması,
- Borca Aykırı Davranış Bulunması,
- Geniş Anlamda Güven İhlali Bulunması,
- Zarardan Sorumluluk İçin Aranan Kusur Bulunması
Olumlu (müspet) zararda, alacaklının, sözleşmenin kurulması sırasında borçlunun açıklamış olduğu edim taahhüdünü gereği gibi yerine getireceğine ilişkin haklı beklentisi korunmaktadır. Olumlu zarar ile korunan menfaat, sözleşmede kararlaştırılmış olan ifaya yönelik bulunmaktadır. İfa menfaatini hedefleyen olumlu zararın varlığı için, kural olarak geçerli bir sözleşmenin varlığı gereklidir. Geçerli bir sözleşmeden anlaşılması gereken, sözleşmenin geçerlilik şartlarına uygun bir şekilde kurulmuş ve sözleşmenin sona erme sebeplerinden biriyle sonlandırılmamış sözleşmedir. Geniş anlamda güven ise, Sözleşmenin kurulmasıyla alacaklının borcun ifa edilmesine, özellikle sözleşmede kararlaştırıldığı şekilde ve ayıpsız ifa edilmesine ilişkin haklı güvendir.
Alacaklının, sözleşmenin kurulması sırasında borçlunun açıklamış olduğu edim taahhüdünü yerine getireceği konusunda haklı bir güveni bulunduğundan burada olumlu zarar için “bir güven ihlâlinin” söz konusu olduğu söylenebilmektedir ve müspet zarar tazmini de istenebilecektir. Zarardan sorumluluk için aranan kusur bulunması durumu ise, olumlu zarardan sorumluluğun doğması için, zarar verenin kusur derecesi önem arz etmeyecek ve zarar veren her türlü kusurundan sorumlu olacaktır.
Menfi Zarar (Olumsuz)
Olumsuz zarar (menfi zarar), tek taraflı borç ilişkisinin veya sözleşmenin bahsi hiç söz konusu olmasaydı, uğranılmayacak olan malvarlığı azalmasıdır. Diğer bir deyişle, sözleşmenin arzu edilen biçimde kurulamaması veya geçersiz olması sebebiyle zedelenen menfaat, olumsuz zarar olarak ifade edilmektedir.
Menfi zarar, sözleşmenin geçerliliğine olan güvenin boşa çıkmasından doğar. Alacaklının sözleşme yapılmasaydı uğramayacağı zarar olarak açıklanabilir. Müspet zararda sözleşme ifa edilmiş olsa idi doğmayacak zararlar belirtilirken, menfi zararda ise sözleşmenin ifa edilmemesi değil, yapılmamış olsaydı doğmayacak zararlardan bahsedilmektedir. Borçlu, sözleşmeye aykırı hareket ettiğinden, alacaklı sözleşmeden dönmüş ve sözleşmenin hüküm ifade etmemesi sonucu bir zarara uğramıştır. Alacaklı sözleşmeden dönme yolunu seçtiğinde artık bunun ifa edilmemesinden dolayı bir zararından söz edilemeyecektir. Sözleşmeden dönen alacaklı bu sebeplerle borcun ifa edilmemesi nedeniyle uğranılan zarar iddiasında bulunamayacak ve bunların tazmin edilmesini de isteyemeyecektir. Menfi zarar kalemlerine;
- Sözleşmenin yapılması giderleri, harçlar, posta giderleri, noter masrafı vb.,
- Sözleşmenin yerine getirilmesi ve karşılıklı edanın kabulü için yapılan masraflar,
- Sözleşmenin yerine getirilmesi dolayısıyla uğranılan zararlar,
- Başka bir sözleşmenin yerine getirilmemesi dolayısı ile uğranılan zararlar,
- Dava masrafları,
- Fırsat kaybı zararları, örnek verilebilir.
Menfi Zarar Menfi Zarar Farkı
- Olumlu zararda, alacaklının, sözleşmenin kurulması sırasında borçlunun taahhüt ettiği edimi, yerine getireceği konusunda haklı beklentisi korunurken, olumsuz zararda, sözleşmedeki ifa menfaati değil; bir sözleşmenin geçerli olarak kurulduğu, kurulacağı ya da geçersizliğine rağmen ifa edileceği yolunda uyandırılan güven korunmaktadır.
- Olumlu zararın doğumu bakımından aranan hukuki sebep, geçerli bir sözleşmenin ihlâl edilmesidir. Olumsuz zarar bakımından hukuki sebep ise, dönme hali hariç olmak üzere, sözleşme görüşmelerindeki işlemsel temasla birlikte doğan davranış yükümlülüklerini içeren edim yükümlerinden bağımsız borç ilişkisine aykırı davranılmasıdır.
- Geçerli bir sözleşmenin bulunup bulunmaması her iki zarar türünü ayırmak bakımından gerçek bir kıstas oluşturmamakla, olumlu zarar çoğunlukla geçerli bir sözleşmeden kaynaklanırken; olumsuz zararda çoğunlukla, geçerli bir sözleşmeden doğan borcun ifa edilmemesi değil, o sözleşmeyi geçerli olarak kurmaya ya da devam ettirmeye yönelik eylemlerin yapılmaması söz konusudur.
- Olumlu zararını talep eden alacaklı, -olumsuz zararın tazmini talebinden farklı olarak- uğradığı zararın kendisinde uyandırılan güvenin boşa çıkması dolayısıyla meydana geldiğini ispatlamak zorunda değilken, olumsuz zararın tazmini açısından ise, alacaklının sözleşmenin hüküm ifade edeceği yönünde kendisinde uyandırılan güvenin ihlâl edilmiş olduğu yönünde ispat yükümlülüğü bulunmaktadır.
- Olumlu zarardan sorumluluğun doğması için, zarar verenin kusurunun derecesi önem arz etmezken, olumsuz zarardan sorumluluk için de, zarar verenin hafif ihmali de dâhil her türlü kusuru yeterlidir.
Sözleşme sebebiyle uğranılan zarar, müspet ve menfi zarar olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Müspet zarar, ifaya olan çıkarı ifade etmek için kullanılmaktadır. Müspet zararın hesabında, sözleşmeden doğan edim ifa edilse idi malvarlığının gelecekte arz edeceği durum ile malvarlığının sözleşmeden doğan edimin ifa edilmemiş olması sebebiyle arz ettiği mevcut durum arasındaki fark nazara alınır. Müspet zarar, sözleşmenin ayakta kalacağı inancı ile yapılan masrafları ve kâr mahrumiyetlerini kapsar. Menfi zarar, meydana gelmeyen veya hükümsüz kalan bir sözleşmenin yapılacağına olan inanç sebebiyle doğan zarar olarak ifade edilmektedir. Menfi zararın hesabında malvarlığının sözleşme hiç kurulmasaydı arz edeceği durum ile sözleşmenin hükümsüzlüğü sebebiyle arz ettiği mevcut durum arasındaki fark nazara alınır.