Ceza Muhakemesi Kanunu 50. Madde
Yemin Verilmeyen Tanıklar
1) Aşağıdaki kimseler yeminsiz dinlenir:
a) Dinlenme sırasında on beş yaşını doldurmamış olanlar.
b) Ayırt etme gücüne sahip olmamaları nedeniyle yeminin niteliği ve önemini kavrayamayanlar.
c) Soruşturma veya kovuşturma konusu suçlara iştirakten veya bu suçlar nedeniyle suçluyu kayırmaktan ya da suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirmekten şüpheli, sanık veya hükümlü olanlar.
Ceza Muhakemesi Kanunu 50. Madde Gerekçesi
Tasarının 54 ile 57. maddeleri tanıklara verilmesi gerekli yemini düzenlemektedir.
Ceza usul hukukuna göre tanığın ilke olarak üç yükümü vardır: Çağrıya uyarak hazır bulunmak, beyanda bulunmak ve verilecek yemini eda etmek. Yemin, tanığın anlatacakları hususunda vicdanına hitap edilerek doğru söylemesini ve adalet yararına olarak tanığın beyanının içtenliğini sağlamak amacı ile verildiğinden, kamu düzenine ilişkindir.
Açıklanan nedenlerle bazı kişiler tanık olarak yemin etme yükümü altında değildirler. Bu kişiler, maddenin (1) ile (3) numaralı bentlerinde sayılı olarak gösterilmişlerdir. Yeminden ayrık tutulmuş bulunan bu kişilerin bir kısmı hakkında psikolojik noksanlık veya zaaf karinesi vardır; maddenin (1) ve (2) numaralı bentlerinde gösterilmiş bulunanlar gibi. (1) numaralı bende göre tanığın olay sırasındaki değil ve fakat beyanda bulunduğu sıradaki yaşı on beşi aşmamış bulunacaktır.
Diğer bir neden akli veya ruhsal noksanlıktır. Maddenin (2) numaralı bendinde bunlar “ayırt etme gücüne sahip olmamaları nedeniyle yeminin niteliği ve önemini kavrayamayanlar” olarak belirlenmiştir. Nihayet (3) numaralı bendinde yeminden ayrık tutulmuş kişiler bakımından neden, taraf tutabilme olasılığıdır.
- İlgili Makale:
- 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) Tam Metin:
Ceza Muhakemesi Kanunu 50. Madde Yemin Verilmeyen Tanıklar Emsal Kararlar
Yargıtay 3. Ceza Dairesi E: 2021/2386, K: 2021/9214
- Ceza Muhakemesi Kanunu 50. Madde
- Yemin Verilmeyen Tanıklar
İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, hükmün esasını oluşturan kısa kararın verildiği 04.02.2019 tarihli duruşma tutanağında mahkeme üyesi olarak … sicil numaralı …’ın adının yazılı olduğu ve tutanağın aynı hakim tarafından e-imza ile imzalandığı halde, dosya kapsamında CMK’nın 232/5 maddesi gereği mazerete yahut engel bir sebebe dair bilgi ve belge bulunmaksızın gerekçeli kararın karar başlığında 215759 sicil numaralı …’nın adının yazılı olup aynı hakim tarafından e-imza ile imzalanması suretiyle CMK’nın 232/2-b, 4, 5 ve 7 maddelerine muhalefet edilmesi,
TCK’nın 61/3 maddesi gereğince suçun unsuru olan hususların temel cezanın belirlenmesinde esas alınamayacağına ilişkin düzenleme nazara alındığında; sanığa atfedilen örgüt üyeliği suçunun kabulüne esas alınan ByLock programının ayrıca teşdit sebebi kabul edilmesi suretiyle TCK 61/3. maddesine muhalefet edilmesi,
Kovuşturma aşamasında tanık sıfatıyla mahkeme huzurunda dinlenmeyen Sevde Varol’un 30.11.2015 tarihinde kollukta bilgi alma tutanağı şeklinde olan beyanının delil olarak değerlendirilmeyeceği ve hükme esas alınamayacağının gözetilmemesi,
CMK’nın 50/1-c maddesine yanlış anlam yüklenerek yemin verilmeyen tanıklardan olmayan …’ın yeminsiz olarak dinlenilmesi,
30.10.2017 tarihli 1. celse ve 08.01.2019 tarihli 6. celse duruşma tutanaklarında … sicil numaralı zabıt katibinin gerek fiziki gerekse elektronik imzalarının bulunmaması,
Kısa kararın verildiği 04.02.2019 tarihli duruşma tutanağında karar tarihinin 04.02.2018 olarak yazılması, Kanuna aykırı, sanık ve müdafilerinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan hükmün bozulmasına, suçun vasıf ve mahiyeti, mevcut delil durumu, bozma nedeni, verilen ceza miktarı ve tutuklulukta geçirilen süre dikkate alındığında tahliye talebinin reddine, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304. maddesi uyarınca dosyanın İzmir 17. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin bilgi için İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine, 04.10.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay 16. Ceza Dairesi E: 2020/1684, K: 2020/5027
- Ceza Muhakemesi Kanunu 50. Madde
- Yemin Verilmeyen Tanıklar
Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle; temyiz edenin sıfatı, başvurunun süresi, kararın niteliği ve temyiz sebebine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü; sanık müdafiinin duruşmalı inceleme talebinin yasal şartları oluşmadığından CMK’nın 299. maddesi gereğince reddine,
CMK’nın 50/1-c maddesine yanlış anlam yüklenerek yemin verilmeyen tanıklardan olmayan …’ın yeminsiz olarak dinlenilmesi dosya kapsamında benzer yönde tanık beyanlarının bulunması sebebiyle sonuca etkili görülmemiştir. Yargılama sürecindeki usulü işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımın kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı anlaşılmakla; sanık müdafinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmediğinden CMK’nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davasının esastan reddiyle hükmün onanmasına, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304. maddesi uyarınca dosyanın Muğla 3. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin bilgi için İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine, 15.10.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay 2.Ceza Dairesi E: 2010/22063 K: 2012/9078
- Ceza Muhakemesi Kanunu 50. Madde
- Yemin Verilmeyen Tanıklar
Sanığın kardeşi olduğu anlaşılan tanık H. A. çekinme hakkı hatırlatılmadan ve yemin verilip verilmediği belirtilmeden dinlenmesi, ifadesinin hükme esas alınmaması nedeniyle bozma nedeni yapılmamıştır. Dosya içeriğine göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak;
Yasal ve yeterli hiçbir gerekçe gösterilmeden TCK’nın 125/1. maddesinde öngörülen seçimlik yaptırımlardan hapis cezası tercih edilerek, TCK’nın 61. maddesine aykırı davranılması,
İfadeleri hükme esas alınan tanıklar Ş.. Y.. ve F.Y. sanığa atılı hakaret suçu ile ilgili olarak doğrudan bir bilgileri bulunmadığının anlaşılması karşısında; sanığın katılana hakaret ettiğini söyleyen tanık P.. Y..’ ın 03.07.1992 doğumlu olduğu ve ifadesinin alındığı 06.03.2008 günü itibariyle 15 yaşını doldurduğu gözetilmeden, 15 yaşını doldurmadığı gerekçesiyle yeminsiz olarak dinlenmesi suretiyle 5271 sayılı CMK’nın 54. maddesine aykırı davranılması, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 03.02.2009 tarih ve 2008/ 11-250 2009/13 sayılı kararında da kabul edildiği gibi, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesinde nazara alınacak zararın maddi zarar olduğu, manevi zararı kapsamadığı, olayda katılanın tazminat istemi bulunmadığı gibi dosyaya yansıyan maddi bir zararının da belirlenemediği ve sanığın sabıkasının da bulunmadığı, Mahkemece de, 5271 sayılı CMK’ nın 231. maddesinin 6. fıkrasının ( b ) bendi uyarınca, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceğine dair kanaate ulaşıldığının belirtilmesine rağmen, “…katılanın zararının giderilmeyeceği…” şeklinde, yasal olmayan, gerekçeyle sanık hakkında hakaret ve kasten yaralama suçlarından aynı kanunun 231/5. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı isteme aykırı olarak bozulmasına 10.04.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay 3. Ceza Dairesi E: 2011/27890 K: 2012/20313
- Ceza Muhakemesi Kanunu 50. Madde
- Yemin Verilmeyen Tanıklar
Sanık …’in müşteki …’a yönelik eylemi nedeniyle hakkında kurulan hükmün temyiz incelemesinde; dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre sanık … müdafiinin temyiz itirazları yerinde görülmemiş olduğundan reddiyle, sanık hakkındaki usul ve yasaya uygun bulunan hükmün isteme uygun olarak onanmasına,
Suça sürüklenen çocuk …’nın müştekiler … ve …’ya yönelik eylemleri nedeniyle hakkında kurulan hükümlerin temyiz incelemesine gelince; müştekilerin, otomobillerini kapılarını kilitleyip pencerelerini kapattıktan sonra park ettiği, otomobillerin sanık …’ın … Mahallesi … Sokak No: … sayılı evin müştemilatında garaj haline getirilen etrafı kapalı ve kapısı sürgülü yerde parçalanmış vaziyette kolluk tarafından bulunduğu, müşteki …’ya ait … marka araç üzerinde yapılan keşif sonucunda kapı ve camlarının sağlam ve muhkem olduğunun belirlenmesi ve suça sürüklenen çocuğun müştekilere ait otomobillerin kapısını ne şekilde açıp çaldığının anlaşılmaması karşısında; eylemin kilitlenmek suretiyle muhafaza altına alınan aracın hırsızlanması kapsamında 5237 sayılı TCK’nın 142/1-b, 31/3 maddesine uyduğu, her iki suç için öngörülen cezanın türü ve üst sınırına göre, aynı Yasanın 66/1-e, 66/2, 67/4. maddelerinde öngörülen 7 yıl 12 aylık genel dava zamanaşımının, suç tarihleri olan 12.12.2003 ve 21.12.2003 tarihinden inceleme tarihine kadar geçmiş bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk … müdafinin temyiz itirazları ve tebliğnamedeki düşünce bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan hükmün açıklanan nedenle bozulmasına, bozma sebebi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi aracılığıyla 1412 sayılı CMUK’un 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, suça sürüklenen çocuk hakkında açılan kamu davalarının zamanaşımı nedeniyle 5271 sayılı CMK’nın 223/8 maddesi gereğince düşmesine,
Sanıklardan …’ın müşteki …’ya ve …’ın müştekiler …, … ve …’a yönelik eylemi nedeniyle haklarında kurulan hükümlerin temyiz incelemesine gelince;
Sanık …’ın, 10.08.2004 tarihli duruşmada tanık sıfatıyla yeminli alınan ifadesinde müşteki …’ya ait otomobili çaldığını beyan etmesi üzerine, ek iddianame tanzimi suretiyle hakkında açılan kamu davasında yapmış olduğu savunmada, … plakalı … marka aracı çalmadığını, çalma fiilini para karşılığı üstlendiğini söylemesi, dilekçe gönderdiği 21.06.2004 tarihinde sanıklar …, … ve … ile aynı cezaevinde bulunduğunun anlaşılması karşısında; 5271 sayılı CMK’nın 48. maddesine göre, kendisini ceza kovuşturmasına uğratabilecek nitelikte olan sorulara cevap vermekten çekinebileceği ayrıca aynı Yasanın 51. maddesine göre de, yemin etmekten çekinme hakkı hatırlatılmadan tanık sıfatı ile alınan hukuka uygun bir şekilde elde edilmemiş beyanı dışında sanığın hükümlülüğüne yeterli, kesin ve inandırıcı hukuka uygun kanıtlar bulunmadığı gözetilmeden beraatı yerine yazılı biçimde hükümlülüğüne karar verilmesi,
Aşamalarda yüklenen suçları kabul etmeyen sanık …’ın savunmasının aksine, yüklenen suçu işlediğini gösterir, soyut iddia dışında, hükümlülüğüne yeterli, yasal ve inandırıcı kanıt bulunmadığı gözetilmeden beraatı yerine yazılı biçimde hükümlülüğüne karar verilmesi, kabule göre de;
Sanık …’ın adli sicil kaydı getirtilmeden karar verilmek suretiyle 5271 sayılı CMK’nın 209. maddesine aykırı davranılması, bozmayı gerektirmiş, sanıklar … ve … müdafiilerinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle kısmen isteme uygun kısmen de isteme aykırı olarak bozulmasına,
D- Suça sürüklenen çocuk … ile sanıklardan …, …, … ve …’ün müşteki …’a yönelik eylemleri nedeniyle haklarında kurulan hükümlerin temyiz incelemesine gelince;
22.12.2003 tarihinde … plakalı müşteki …’a ait Renault 19 Europa model gri renkli aracın … isimli şahsın evinin önünde park halinde olduğunun ihbar edilmesi üzerine yapılan incelemede, arka bagaj kilidinin sökük ve çalıntı olduğunun tespit edildiği, 23.12.2003 tarihinde saat 14.00 sıralarında da, sanıklar … ve …’in aracın yanına gelmeleri üzerine kolluk tarafından yakalandıkları, …’in üzerinde uydurulmuş kontak anahtarı bulunduğu, sökülmüş bagaj kilidinin de sanıklar … ve …’in birlikte geldikleri otoda bulunduğunun dosya kapsamından anlaşılması, diğer sanıkların bu aracın çalınmasına ne şekilde iştirak ettiklerinin dosya içeriğinden belirlenememesi karşısında; aşamalarda yüklenen suçu kabul etmeyen sanıkların savunmalarının aksine, hükümlülüklerine yeterli, yasal ve inandırıcı kanıt bulunmadığı gözetilmeden beraatları yerine yazılı biçimde hükümlülüklerine karar verilmesi, kabule göre de;
a) Suça sürüklenen çocuk … hakkında hüküm kurulması sırasında 5237 sayılı TCK’nın 31/3 maddesi uyarınca suç tarihi itibariyle 1/2 yerine 1/3 oranında indirim yapılması,
b) 5237 sayılı Yasanın 53/4. maddesine göre, yaşı küçük olan suça sürüklenen çocuk … hakkında aynı Yasanın 53/1. maddesindeki haklardan yoksun bırakılmasına karar verilemeyeceğinin gözetilmemesi,
Sanıklardan …, …, …, … ve …’ün müştekiler … ve …’ya yönelik eylemi nedeniyle haklarında kurulan hükümlerin temyiz incelemesine gelince; dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçların sanıklar tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından, diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. ancak;
Müştekilerin, otomobillerini kapılarını kilitleyip pencerelerini kapattıktan sonra park ettiği, otomobillerin sanık …’ın … Mahallesi … Sokak No: … sayılı evin müştemilatında garaj haline getirilen etrafı kapalı ve kapısı sürgülü yerde parçalanmış vaziyette kolluk tarafından bulunduğu, müşteki …’ya ait Doğan SLX marka araç üzerinde yapılan keşif sonucunda kapı ve camlarının sağlam ve muhkem olduğunun belirlenmesi ve müştekilere ait otomobillerin 5237 sayılı TCK’nın 142/2-d maddesinde belirtildiği şekilde otomobillerin kapı kilidinin taklit anahtar veya diğer bir aletle kilit açmak suretiyle gerçekleştirildiğinin belirlenememesi karşısında; eylemin kilitlenmek suretiyle muhafaza altına alınan aracın hırsızlanması kapsamında 5237 sayılı TCK’nın 142/1-b, 53 (765 sayılı TCK’nın 493/1-son, 522) maddesine uyduğu ve 5252 sayılı yasanın 9/3. maddesine göre karşılaştırmanın buna göre yapılması gerektiği gözetilmeden 5237 sayılı TCK’nın 142/2-d maddesine kapsamında olduğundan bahisle yazılı şekilde karar verilmesi,
Sanık …’ın, müştekilere ait otomobillerin çalındıktan sonra ikamet ettiği evin müştemilatında oluşturduğu garajda diğer sanıkların otomobilleri parçalamasını sağladığının anlaşılması ve hırsızlık fiillerine doğrudan iştirak ettiğinin dosya kapsamında bulunan delillerle belirlenememesi karşısında, iştirakinin 5237 sayılı TCK’nın 39/2-a (765 sayılı TCK’nın 65/1) maddesine uyan suça yardım etme niteliğinde olduğu gözetilmeden yazılı şekilde hüküm verilmesi,
Sanık …’nin nüfus kaydına uygun adli sicil kaydı getirtilmeden karar verilmek suretiyle 5271 sayılı CMK’nın 209. maddesine aykırı davranılması, Bozmayı gerektirmiş, sanık … ile sanıklar …, …, …, … ve … müdafiilerinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle kısmen isteme uygun kısmen de isteme aykırı olarak bozulmasına, 02.10.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay 13. Ceza Dairesi E:2011/27890, K:2012/20313
- Ceza Muhakemesi Kanunu 50. Madde
- Yemin Verilmeyen Tanıklar
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre sanık … müdafiinin temyiz itirazları yerinde görülmemiş olduğundan reddiyle, sanık hakkındaki usul ve yasaya uygun bulunan hükmün isteme uygun olarak onanmasına,
Suça sürüklenen çocuk …’nın müştekiler … ve …’ya yönelik eylemleri nedeniyle hakkında kurulan hükümlerin temyiz incelemesine gelince; müştekilerin, otomobillerini kapılarını kilitleyip pencerelerini kapattıktan sonra park ettiği, otomobillerin sanık …’ın … Mahallesi … Sokak No: … sayılı evin müştemilatında garaj haline getirilen etrafı kapalı ve kapısı sürgülü yerde parçalanmış vaziyette kolluk tarafından bulunduğu, müşteki …’ya ait … marka araç üzerinde yapılan keşif sonucunda kapı ve camlarının sağlam ve muhkem olduğunun belirlenmesi ve suça sürüklenen çocuğun müştekilere ait otomobillerin kapısını ne şekilde açıp çaldığının anlaşılmaması karşısında; eylemin kilitlenmek suretiyle muhafaza altına alınan aracın hırsızlanması kapsamında 5237 sayılı TCK’nın 142/1-b, 31/3 maddesine uyduğu, her iki suç için öngörülen cezanın türü ve üst sınırına göre, aynı Yasanın 66/1-e, 66/2, 67/4. maddelerinde öngörülen 7 yıl 12 aylık genel dava zamanaşımının, suç tarihleri olan 12.12.2003 ve 21.12.2003 tarihinden inceleme tarihine kadar geçmiş bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk … müdafiinin temyiz itirazları ve tebliğnamedeki düşünce bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan hükmün açıklanan nedenle bozulmasına, bozma sebebi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi aracılığıyla 1412 sayılı CMUK’un 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, suça sürüklenen çocuk hakkında açılan kamu davalarının zamanaşımı nedeniyle 5271 sayılı CMK’nın 223/8 maddesi gereğince düşmesine,
Sanıklardan …’ın müşteki …’ya ve …’ın müştekiler …, … ve …’a yönelik eylemi nedeniyle haklarında kurulan hükümlerin temyiz incelemesine gelince;
Sanık …’ın, 10.08.2004 tarihli duruşmada tanık sıfatıyla yeminli alınan ifadesinde müşteki …’ya ait otomobili çaldığını beyan etmesi üzerine, ek iddianame tanzimi suretiyle hakkında açılan kamu davasında yapmış olduğu savunmada, … Plakalı… marka aracı çalmadığını, çalma fiilini para karşılığı üstlendiğini söylemesi, dilekçe gönderdiği 21.06.2004 tarihinde sanıklar …, … ve … ile aynı cezaevinde bulunduğunun anlaşılması karşısında; 5271 sayılı CMK’nın 48. maddesine göre, kendisini ceza kovuşturmasına uğratabilecek nitelikte olan sorulara cevap vermekten çekinebileceği ayrıca aynı Yasanın 51. maddesine göre de, yemin etmekten çekinme hakkı hatırlatılmadan tanık sıfatı ile alınan hukuka uygun bir şekilde elde edilmemiş beyanı dışında sanığın hükümlülüğüne yeterli, kesin ve inandırıcı hukuka uygun kanıtlar bulunmadığı gözetilmeden beraatı yerine yazılı biçimde hükümlülüğüne karar verilmesi,
Aşamalarda yüklenen suçları kabul etmeyen sanık …’ın savunmasının aksine, yüklenen suçu işlediğini gösterir, soyut iddia dışında, hükümlülüğüne yeterli, yasal ve inandırıcı kanıt bulunmadığı gözetilmeden beraatı yerine yazılı biçimde hükümlülüğüne karar verilmesi, kabule göre de;
Sanık …’ın adli sicil kaydı getirtilmeden karar verilmek suretiyle 5271 sayılı CMK’nın 209. maddesine aykırı davranılması, bozmayı gerektirmiş, sanıklar … ve … müdafilerinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle kısmen isteme uygun kısmen de isteme aykırı olarak bozulmasına,
Suça sürüklenen çocuk … ile sanıklardan …, …, … ve …’ün müşteki …’a yönelik eylemleri nedeniyle haklarında kurulan hükümlerin temyiz incelemesine gelince;
1- 22.12.2003 tarihinde … plakalı müşteki …’a ait Renault 19 Europa model gri renkli aracın … isimli şahsın evinin önünde park halinde olduğunun ihbar edilmesi üzerine yapılan incelemede, arka bagaj kilidinin sökük ve çalıntı olduğunun tespit edildiği, 23.12.2003 tarihinde saat 14.00 sıralarında da, sanıklar … ve …’in aracın yanına gelmeleri üzerine kolluk tarafından yakalandıkları, …’in üzerinde uydurulmuş kontak anahtarı bulunduğu, sökülmüş bagaj kilidinin de sanıklar … ve …’in birlikte geldikleri otoda bulunduğunun dosya kapsamından anlaşılması, diğer sanıkların bu aracın çalınmasına ne şekilde iştirak ettiklerinin dosya içeriğinden belirlenememesi karşısında; aşamalarda yüklenen suçu kabul etmeyen sanıkların savunmalarının aksine, hükümlülüklerine yeterli, yasal ve inandırıcı kanıt bulunmadığı gözetilmeden beraatları yerine yazılı biçimde hükümlülüklerine karar verilmesi, kabule göre de;
a) Suça sürüklenen çocuk … hakkında hüküm kurulması sırasında 5237 sayılı TCK’nın 31/3 maddesi uyarınca suç tarihi itibariyle 1/2 yerine 1/3 oranında indirim yapılması,
b) 5237 sayılı Yasanın 53/4. maddesine göre, yaşı küçük olan suça sürüklenen çocuk … hakkında aynı Yasanın 53/1. maddesindeki haklardan yoksun bırakılmasına karar verilemeyeceğinin gözetilmemesi,
Sanıklardan …, …, …, … ve …’ün müştekiler … ve …’ya yönelik eylemi nedeniyle haklarında kurulan hükümlerin temyiz incelemesine gelince; Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçların sanıklar tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından, diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak;
Müştekilerin, otomobillerini kapılarını kilitleyip pencerelerini kapattıktan sonra park ettiği, otomobillerin sanık …’ın … Mahallesi … Sokak No: … sayılı evin müştemilatında garaj haline getirilen etrafı kapalı ve kapısı sürgülü yerde parçalanmış vaziyette kolluk tarafından bulunduğu, müşteki …’ya ait Doğan SLX marka araç üzerinde yapılan keşif sonucunda kapı ve camlarının sağlam ve muhkem olduğunun belirlenmesi ve müştekilere ait otomobillerin 5237 sayılı TCK’nın 142/2-d maddesinde belirtildiği şekilde otomobillerin kapı kilidinin taklit anahtar veya diğer bir aletle kilit açmak suretiyle gerçekleştirildiğinin belirlenememesi karşısında; eylemin kilitlenmek suretiyle muhafaza altına alınan aracın hırsızlanması kapsamında 5237 sayılı TCK’nın 142/1-b, 53 (765 sayılı TCK’nın 493/1-son, 522) maddesine uyduğu ve 5252 sayılı yasanın 9/3. maddesine göre karşılaştırmanın buna göre yapılması gerektiği gözetilmeden 5237 sayılı TCK’nin 142/2-d maddesine kapsamında olduğundan bahisle yazılı şekilde karar verilmesi,
Sanık …’ın, müştekilere ait otomobillerin çalındıktan sonra ikamet ettiği evin müştemilatında oluşturduğu garajda diğer sanıkların otomobilleri parçalamasını sağladığının anlaşılması ve hırsızlık fiillerine doğrudan iştirak ettiğinin dosya kapsamında bulunan delillerle belirlenememesi karşısında, iştirakinin 5237 sayılı TCK’nın 39/2-a (765 sayılı TCK’nın 65/1) maddesine uyan suça yardım etme niteliğinde olduğu gözetilmeden yazılı şekilde hüküm verilmesi, Sanık …’nin nüfus kaydına uygun adli sicil kaydı getirtilmeden karar verilmek suretiyle 5271 sayılı CMK’nın 209. maddesine aykırı davranılması, bozmayı gerektirmiş, sanık … ile sanıklar …, …, …, … ve … müdafilerinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle kısmen isteme uygun kısmen de isteme aykırı olarak bozulmasına, 02.10.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.