Yağma suçu, başkasının zilyetliğindeki taşınabilir bir malı, zilyedinin rızası olmaksızın, faydalanmak amacıyla, cebir veya tehdit kullanarak bulunduğu yerden almak veya zilyedin bu malı kendisine teslimini sağlamaktır. Yağma suçu, cebir veya tehdit ve Yağma suçunun bir araya gelerek oluşturdukları bir mürekkep(birleşik) suçtur. Halk arasında gasp suçu olarak bilinir. Yağma suçunun soruşturulması ve kovuşturulması, CMK 150/3 maddesi uyarınca şüpheli veya sanığa avukat atanmadan yapılamaz. Türk Ceza Kanunu’nun 148’inci ve devamı maddelerinde yağma suçu düzenlenmiştir. Bu suç, hırsızlığa benzemekle birlikte Yağmadan farklı olarak, malın alınması veya verilmesini temin için zilyet üzerinde cebir veya tehdit kullanılıyor olmasıdır. Mal varlığına karşı işlenen suçlar arasında bulunan ve ciddi tehlikeli olarak görülen bu suç tipinde kişi özgürlüğü ve vücut dokunulmazlığı da ihlal edilmektedir. Dolayısıyla burada korunan hukuki değer yalnızca malvarlığı değildir, kişi özgürlüğü ve vücut dokunulmazlığını da içine almaktadır. Yağma suçu TCK 148-150. maddeler arasında düzenlenmiş olup şu şekillerde işlenebilir:
- Bir kişiyi, kendisine ya da yakının hayatına yönelik saldırı ile tehdit veya cebir uygulayarak malın teslimine veya alınmasına karşı koyamamaya mecbur bırakarak yağma suçunu işlemek (TCK 148/1)
- Bir kişiyi, kendisine ya da yakının vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik saldırı ile tehdit veya cebir uygulayarak malın teslimine veya alınmasına karşı koyamamaya mecbur bırakarak yağma suçunu işlemek (TCK 148/1)
- Bir kişiyi, kendisine ya da yakının mal varlığını zarara uğratacağından bahisle tehdit veya cebir uygulayarak malın teslimine veya alınmasına karşı koyamamaya mecbur bırakarak yağma suçunu işlemek (TCK 148/1)
- Cebir veya tehdit ile mağdurun kendisini ya da başkasına borç altına sokacak senedi, vesikayı vermeye karşı koymamaya mecbur etmek suretiyle yağma suçunu işlemek (TCK 148/2)
- Cebir veya tehdit ile mağdurun kendisini ya da başkasına borç altına sokacak senedin, vesikanın alınmasına karşı koymamaya mecbur etmek suretiyle yağma suçunu işlemek (TCK 148/2)
- Cebir veya tehdit ile mağdurun kendisini ya da başkasına borç altına sokacak ancak ileride senet haline gelecek kağıdı imzalamaya mecbur etmek suretiyle yağma suçunu işlemek (TCK 148/2)
- Cebir veya tehdit ile mağdurun kendisini ya da başkasına borç altına sokacak senedi imha etmeye veya imha etmesine karşı koymamaya mecbur etmek suretiyle yağma suçunu işlemek (TCK 148/2)
- Silahla yağma suçunu işlemek (TCK 149/1-a)
- Kişinin kendisini tanınmayacak hale koyması ile yağma suçunu işlemek (TCK 149/1-b)
- Birden fazla kişi ile birlikte yağma suçunu işlemek (TCK 149/1-c)
- Yol kesmek suretiyle ya da konutta, işyerinde veya bunların eklentilerinde yağma suçunu işlemek (TCK 149/1-d)
- Beden ve ruh bakımından kendisini savunmayacak kişiye karşı yağma suçunu işlemek (TCK 149/1-e)
- Örgütlerin yarattığı korkutucu güçten yararlanarak yağma suçunu işlemek (TCK 149/1-f)
- Suç örgütüne yarar sağlamak için yağma suçunu işlemek (TCK 149/1-g)
- Gece vakti yağma suçu işlemek (TCK 149/1-h)
- Neticesi sebebiyle ağırlaştırılmış kasten yaralama suçu ile birlikte yağma suçunun işlenmesi (TCK 149/2)
- Değeri az olan bir mal üzerinde yağma suçunu işlemek (TCK 150/2)
Örneğin gece saat 02.20 sıralarında bir kimsenin elindeki telefonu almak için bıçak çekip telefonu vermezse kendisini öldüreceğini söyleyen bir kişinin eylemleri yağma suçunu oluşturmaktadır. Yağma suçu 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 148, 149 ve 150. Maddelerinde düzenlenmiştir. Yasada 148. Madde yağma suçunun temel halini, 149. Madde nitelikli yağma suçu hallerini ve 150. Madde de yağma suçunda daha az cezayı gerektiren halleri düzenlemektedir. Kadim Hukuk ve Danışmanlık olarak bu yazımızda yağma suçu ve cezasından (TCK m. 148-150) bahsedeceğiz.
Yağma Suçu Nedir?
Yağma suçu; başkasının zilyetliğindeki taşınabilir bir malı, zilyedinin rızası olmaksızın, faydalanmak amacıyla, cebir veya tehdit kullanarak bulunduğu yerden almak veya zilyedin bu malı kendisine teslimini sağlamaktır. TCK’nın 148 ve devamı maddeleriyle, eski ceza kanunu döneminde gasp olarak bilinen yağma suçu düzenlenmiştir. Bu suç, hırsızlığa benzemekle birlikte hırsızlıktan farklı olarak, malın alınması veya verilmesini temin için zil yet üzerinde cebir veya tehdit kullanılmaktadır. Bu nedenle, mal varlığına karşı işlenen suçlar arasında en tehlikelisi olarak bilinir ve kabul olunur. Çünkü bu suçlarla korunan hukuki değer olarak yalnızca malvarlığı değil, kişi özgürlüğü ve vücut dokunulmazlığı da ön plana çıkar.
Yağma suçu; 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun İkinci Kitap “Özel Hükümler” İkinci Kısım “Kişilere Karşı Suçlar” Onuncu Bölüm “Malvarlığına Karşı Suçlar” bölümünde Yağma başlığı altında 148. Maddeden itibaren düzenlenmiştir. Kısaca malvarlığı kişinin egemenliği, iradi bir biçimde tasarruf edebilirliği bu suçun koruduğu değerlerdir. 5237 sayılı yasa bu suçları hırsızlık, yağma, mala zarar verme, güveni kötüye kullanma, dolandırıcılık adı altında toplamıştır. Malvarlığına karşı işlenen suçların en önemlisi Yağma suçudur. Hırsızlık suçu başkasına ait taşınır bir eşyayı, o kişinin rızası olmadan bir yarar sağlamak amacıyla almak şeklinde işlenirken yağma suçunda, yine başkasına ait bir malın zilyedinin rızası olmaksızın faydalanmak için alınması ancak bu surette tehdit ve cebir uygulanması söz konusu olur. Hırsızlık ve yağma suçlarının ayrılan noktası budur. Yağma suçunu konu edinen 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 148, 149 ve 150. Madde metinleri şu şekildedir:
Madde 148
- Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden ya da malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından bahisle tehdit ederek veya cebir kullanarak, bir malı teslime veya malın alınmasına karşı koymamaya mecbur kılan kişi, altı yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
- Cebir veya tehdit kullanılarak mağdurun, kendisini veya başkasını borç altına sokabilecek bir senedi veya var olan bir senedin hükümsüz kaldığını açıklayan bir vesikayı vermeye, böyle bir senedin alınmasına karşı koymamaya, ilerde böyle bir senet haline getirilebilecek bir kağıdı imzalamaya veya var olan bir senedi imha etmeye veya imhasına karşı koymamaya mecbur edilmesi halinde de aynı ceza verilir.
- Mağdurun, herhangi bir vasıta ile kendisini bilmeyecek ve savunamayacak hale getirilmesi de, yağma suçunda cebir sayılır.
Madde 149
1. Yağma suçunun;
a) Silahla,
b) Kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle,
c) Birden fazla kişi tarafından birlikte,
d) (Değişik: 18/6/2014-6545/64 md.)Yol kesmek suretiyle ya da konutta, işyerinde veya bunların eklentilerinde,
e) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
f) Var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak,
g) Suç örgütüne yarar sağlamak maksadıyla,
h) Gece vaktinde,
İşlenmesi halinde, fail hakkında on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
2. Yağma suçunun işlenmesi sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.
Madde 150
- Kişinin bir hukuki ilişkiye dayanan alacağını tahsil amacıyla tehdit veya cebir kullanması halinde, ancak tehdit veya kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.
- Yağma suçunun konusunu oluşturan malın değerinin azlığı nedeniyle, verilecek ceza üçte birden yarıya kadar indirilebilir.
Yağma Suçu – TCK 148 | |
---|---|
Kanun Maddesi | 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu madde 148 |
Şikayet | Şikayete tabi değildir, resen soruşturulur. |
Zamanaşımı | 15 yıldır. |
Tutuklama ve Adli Kontrol | Tutuklama ve adli kontrol kararı verilebilir. |
Uzlaşma | Suç uzlaşmaya tabi değildir. |
Etkin Pişmanlık | Etkin pişmanlık hükümleri uygulanabilir. |
İndirim | Şartları varsa 62 indirimi uygulanabilir. |
Memurluğa Etki | Memuriyete engeldir. |
Görevli Mahkeme | Ağır Ceza Mahkemesidir. |

Yağma Suçunun Şartları
Yağma suçuyla korunan hukuki yarar, özellikle TCK’nın 148. maddesinde “zilyedinin rızası olmadan” ibaresi konulduktan sonra, zilyetlik ve buna bağlı haklardır.” Zaten doktrinde Yağma suçuyla korunan hukuki yararın zilyetlik olduğunu ileri süren yazarlar da soyut olarak zilyetliği değil, zilyetliğin sağladığı korumayla birlikte zilyetlik haklarını ifade etmektedirler. Yağma suçunda sadece zilyedin yahut münhasıran malikin haklarının korunduğunu ileri sürmek yerine, korunan hukuki değerin hem mülkiyet hakkı hem de zilyetlik olduğunu söylemek daha doğru olduğu da ifade edilmektedir.” Zilyetlik, Türk Medeni Kanununun 973. maddesine göre, bir şey üzerine fiili hakimiyetin bulunmasıdır. Eşya üzerine fiilen egemen olan kimsenin malik olması gerekmez. Zilyet, malik olabileceği gibi, malikten başka kimseler de olabilir. Zilyetlik iradesi, bir eşyaya yararlanma amacıyla hâkim olma ve malik gibi davranma iradesidir. Zilyetlik, Türk Medeni Kanununa göre, sahibine savunma hakkı ve dava hakkı tanımaktadır. İşte Yağma suçuyla korunan hukuki yarar, zilyedin zilyetliği altındaki taşınır malı koruma, savunma ve ondan dilediği gibi faydalanma hakkıdır.
Madde de bahsedilen mal kavramı için belirtmek gerekir ki, bu mal taşınır bir mal olmalıdır. Ceza hukuku açısından bir malın yağma suçuna konu olabilmesi için, somut bir varlığa sahip olması gerekmektedir. Bu varlığın üzerinde egemenlik kurulabilmektedir ve bu kişilik dışında olmalıdır. Bu suçla korunan hukuki yarar; yağma suçu, cebir veya tehdit ve hırsızlık suçunun bir araya gelerek oluşturdukları bir birleşik suç olduğu için bu suç tipinin hukuki konusu da birden fazladır. Yağma suçuyla korunan hukuki değer; bir taraftan zilyetlik ve buna bağlı haklar iken, diğer taraftan tehdit suçunda olduğu gibi kişi özgürlüğü ve cebir suçunda olduğu gibi de vücut dokunulmazlığıdır. Gasp suçu seçimlik hareketli bir suçtur. Kanun bu suçun oluşması için iki hareketten en az birinin yapılmış olmasını öngörmüştür: Bu hareketler cebir veya tehdittir. Fail, mağdura yönelttiği cebir veya tehdidi, kendisine veya bir başkasına yarar sağlamak amacıyla bir malı teslime veya malın alınmasına karşı koymaya zorlamak amacıyla gerçekleştirilmiş olması gerekmektedir. Bu amaca yönelmeyen cebir veya tehdit eylemleri yağma suçunu oluşturmazlar. Özetle Yağma suçunun şartları şu şekildedir:
- Kişinin kendisinin ya da yakınlarının hayatına, vücut dokunulmazlığına veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğini belirtmek.
- Veya malvarlığını zarara uğratacağını belirtmek.
- Yukarıdaki iki durum için kişiyi tehdit etmek ya da cebir uygulamak.
- Malın teslim edilmesine ya da alınmasına karşı koymaya mecbur kılmak.
- Yağma suçunun işlenebilmesi için zilyedin rızası olmamalıdır.
- Suç konusu mal başkasına ait bir mal olmalıdır.
- Suçun üzerinde işlenebileceği mal taşınır bir mal olmalıdır.
- Kişi malı bulunduğu yerden almalıdır.
Yağma Suçunun Unsurları
- Fail: Fail Türk Ceza Kanunu’nda suç kabul edilen hukuka aykırı bir eylemi yapan kişidir. Yani failin bir hareket yeteneği bulunmakta olup suçun gerçekleşmesi için birtakım eylemler gerçekleştirir. Bu suçun faili herkes olabilir. Türk vatandaşı olan kişilerin suçun faili olabileceği gibi yabancı uyruklu şahısların suçun faili olması da mümkündür. Gasp-Yağma suçunun faili herhangi bir gerçek kişi olabilmektedir. Madde metninde yer alan ‘’kişi’’ tabirinden, bu suçun failinin herkes olabileceği anlaşılmaktadır. Yağma suçunun birden fazla kimse tarafından işlenmesi, TCK’nun 149’uncu maddesinde nitelikli hal olarak kabul edilmiştir. Ayrıca akrabalar arasında yağma suçunun işlenmesi durumu, cezasızlık veya indirim nedeni olarak kabul edilmemektedir. Failin, itiyadi suçlu, suçu meslek edinen kişi ve örgüt mensubu suçlu olup olmamasına göre, TCK’nın 58’inci maddesi uygulama alanı bulabilecektir.
- Mağdur: Mağdur kendisine karşı işlenen bir suçtan dolayı vücut bütünlüğünde veya ekonomisinde zarara uğrayan kişidir. Yani mağdurun hak ve menfaatleri ihlal edilmektedir. Bu suçun mağduru, herkes olabilir. Yağma suçunun mağduru, malın zilyedi veya zilyedin yanında bulunup eylem sırasında malı koruyan veya yardım etmek isteyen, bu nedenle kendisine cebir veya tehdit kullanılan kimselerdir. Ayrıca 149/1e. maddesine göre, yağma suçunun mağdurunun beden veya ruh bakımından kendini savunamayacak durumda olan bir kimse olması hali, suçun nitelikli şekli olarak öngörülmüştür. Yağma suçunun mağduru, malı vermesi için icbar edilen, irade özgürlüğü zorlanan kişidir, diğerleri ise suçtan zarar gören kişidir. Örneğin bir bankanın veznedarının silahla tehdit edilerek bankanın kasasındaki paraların alınması halinde, suçun mağduru bankanın veznedarı olan kişidir; alınan paraların maliki bulunan banka tüzel kişiliği ise mağdur değil, sadece suçtan zarar görendir.
- Suçun Hukuki Konusu: Suç teşkil eden her hareketin bir konusu vardır ve suçun hukuki konusu denilince bundan tipik hareketin üzerinde icra edildiği kişi veya şey anlaşılmaktadır. Suçun hukuki konusu, hukuk tarafından korunan ve hukuki değer ya da hukuki menfaat olarak nitelendirilen; ceza normları ile de koruma altına alınan menfaat ve değerlerdir. Yağma suçu, hırsızlık suçu ile çok benzerlik gösteren bir suçtur. Yağma suçu ile hırsızlık suçunun; malın taşınabilir olması, malın sahibinin rızasının olmaması, malın alınması ve faydalanmak kastı unsurları aynıdır. Bu sebeple de yağma suçunun konusu da hırsızlık suçunda olduğu gibi, başkasına ait olan taşınır bir mal oluşturmaktadır. Esasen bu suçta tehdit ederek veya cebir kullanarak ‘’teslimine veya alınmasına’’ karşı koymamaya mecbur kılınan mal, ancak taşınır bir mal olabilir. Taşınmazların teslim edilmesi veya alınması söz konusu olamaz. Taşınmazlar, cebir veya tehditle zapt edilebilir, işgal edilebilir. Taşınmazların, cebir veya tehditle işgal edilerek malikinin yararlandırılması halinde; bu suç değil, cebir (m.108), tehdit(m.106) ve hakkı olmayan yere tecavüz (m. 154) suçları oluşur. ‘’Mal‘’ kelimesi, sözlükte, ‘’sahip olunan değerli ve lüzumlu şey’’ anlamına gelmektedir. Yağma suçunun konusunu oluşturan taşınır mal (eşya) kavramını tüm unsurlarıyla birlikte; ‘’maddi bir malvarlığı olan, üzerinde şahısların hakimiyet sağlayabilecekleri, insan dışı, sınırlanabilen, ekonomik bir değer taşıması gerekmeyen herhangi bir şey ‘’ olarak tanımlamak mümkündür. Bir hakkı somutlaştıran, temsil eden vesikalar, örneğin çek, poliçe ,bono, piyango bileti, veri taşıyıcısı vb. şeyler yağma suçunun konusunu oluştururlar. Mağdurun, kendisini veya başkasını borç altına sokabilecek bir senedi veya var olan bir senedin hükümsüz kaldığını açıklayan bir vesikayı vermeye, böyle bir senedin alınmasına karşı koymamaya, ilerde böyle bir senet haline getirebilecek bir kağıdı imzalamaya veya var olan bir senedi imha etmeye veya imhasına karşı koymamaya mecbur edilmesi biçiminde işlenirse senedin yağması suçu oluşur.
- Suçun Maddi Konusu: Suçun maddi konusu suçun üzerinde gerçekleştiği kişiler ya da şeylerdir. Yağma suçunun maddi konusu bu nedenle Yağma suçunun üzerinde işlendiği taşınır maldır. Taşınır mal; sabit olmayan, bir yerden diğer yere götürülebilen mal anlamına gelmektedir. Hukuki anlamda taşınır mal ile, ceza hukuku anlamında taşınır mal birbirinden farklıdır. Örneğin, İcra İflas Hukuku anlamında gemi taşınmaz mal niteliğindeyken veya özel hukuk anlamında tarladaki bir ağaç taşınmaz nitelikte iken, cezai anlamda hem geminin alınması, hem de tarladaki ağacın kesilip götürülmesi veya ocaktan madenin alınması, kum ocağından kum ve çakılın çalınması durumunda, bunlar taşınır nitelikte sayılarak Yağma suçuna konu olabileceklerdir. Ceza hukuku anlamında fiili bir taşınma malı taşınabilir hale getirir. Yağma, kavramı bakımından bulunduğu yerden alınması mümkün veya mümkün hale gelmiş veya gelebilen örneğin taşınmazdan sökülmüş veya sökülebilen her şey, taşınır mal olarak kabul edilir. Taşınmaz mallar, Yağma suçunun konusunu oluşturmayacaktır.
- Manevi Unsur: Manevi unsur suçu işleyen fail ile eylemleri arasındaki manevi bağdır. Suçun manevi unsurunda suçun kast veya taksirle işlendiğiyle ilgilenmekteyiz. Yağma suçu kasten işlenebilen suçlardan birisidir. Yağma suçunun kasten işlenebilmesi söz konusu değildir. Kast; suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek gerçekleştirilmesidir. Yağma suçunda failin kasten hareket ettiğini söyleyebilmek için, onun suçun kanuni tanımındaki maddi unsurları bilmesi gerekmektedir. Fail, mağdurun veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına veya malvarlığına yönelik bir kötülükte tehdit ederek veya cebir kullanarak onu bir malı teslime veya malın alınmasına karşı koymamaya zorladığını bilmelidir. Olası kastla da bu suç işlenebilmektedir.
Yağma Suçunun Cezası Nedir?
Yağma suçu; 3 madde halinde 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 148 ve 150. Maddeleri arasında düzenlenmiştir. Yağma suçunun temel halinin cezası, Türk Ceza Kanunu’nun 148. maddesinin 1. fıkrasında da belirtildiği üzere, 6 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası verilir. TCK m. 149 hükmünde nitelikli yağma suçunun cezası ise 10 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası olarak belirlenmiştir. Bununla birlikte yağma suçu ile birlikte kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinden birisi gerçekleşirse aynı zamanda kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanacaktır. Bununla birlikte hukuki ilişkiye dayanan alacağı tahsil etmek için kişinin tehdit veya cebir uygulanması halinde ancak tehdit ve yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanacaktır. Bununla birlikte yağma suçunun üzerinde işlendiği malın değerinin az olması halinde verilecek ceza üçte birden ikide bire (yarıya) kadar indirilebilir.
Yağma Suçu Cezası | Kanuni Dayanağı |
---|---|
TCK 148 Basit Hali Cezası | 6 yıldan 10 yıla kadar hapis para cezası |
Yağma Suçunun Nitelikli Halinin Cezası | 10 yıldan 15 yıla kadar hapis para cezası |
Yağma Suçunda Daha Az Cezayı Gerektiren Haller | Verilecek ceza üçte birden yarıya kadar indirilebilir |
- Yağma Suçunun Temel Halinin Cezası: Türk Ceza Kanunu’nun 148 Maddesinde yer alan Yağma suçunun temel hali düzenlenmiştir. Yasa hükmüne göre, Yağma suçu işleyen bir kişiye verilecek ceza 6 yıldan 10 yıla kadar hapis cezasıdır. Yağma suçunun temel halinin cezası, Türk Ceza Kanunu’nun 148. maddesinin 1. fıkrasında da belirtildiği üzere, bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden ya da malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından bahisle tehdit ederek veya cebir kullanarak, bir malı teslime veya malın alınmasına karşı koymamaya mecbur kılmak şeklinde işlenir. Hakim somut olayın özelliklerine ve suçun işleniş şekline göre TCK’nun 61. maddesinde öngörülen hususları da göz önünde bulundurarak alt ve üst sınır arasında temel cezayı belirleyip uygulayacaktır.
- Yağma Suçunun Nitelikli Halinin Cezası: TCK’nın 149’uncu maddesinde belirlenen nitelikli yağma suçunu işleyen kimselere ise 10 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası verilecektir. Sanığın eyleminin TCK’nın 149’uncu maddesinin hangi bendine girdiğinin, Yargıtay denetimine olanak verilmesi açısından, kararda mutlaka gösterilmesi gerekmektedir. Yağma suçunun unsuru olan cebirin gerçekleştirilmesi sırasında, kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış halinin gerçekleşmesi durumunda TCK’nın 87’inci maddesi de ayrıca uygulanacaktır. Yağma suçunun nitelikli halleri birçok şekilde işlenebilir. Bunlar, suçun silahla işlenmesi, kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle işlenmesi, birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi, yol kesmek suretiyle ya da konutta, işyerinde veya bunların eklentilerinde işlenmesi, beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı işlenmesi, var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak işlenmesi, suç örgütüne yarar sağlamak maksadıyla işlenmesi, gece vakti işlenmesi şeklinde sıralanmaktadır.
- Yağma Suçunda İndirim Halleri: Yağma suçunun konusunu oluşturan malın değerinin azlığı durumunda faile verilecek ceza, üçte birden yarıya kadar indirilebilecektir. Malın değerinin azlığına rağmen, hakim gerekçe göstererek indirim yapmayabilecektir. Burada uygulanan azami miktar 1/2 iken, asgari miktar 1/3’tür. Yağma suçunun bir hukuki ilişkiye dayanan alacağın tahsili amacıyla gerçekleştirilmesi durumunda suçun zorlama unsuru tehdide yönelik ise, TCK’nın TCK’nın 106’ıncı maddesinde bu eyleme uyan fıkra uygulanacak, yağma suçunun zorlama unsuru cebire yönelik ise, TCK’nın 86’ıncı ve 87’inci maddelerine göre belirlenecek ceza aynı Yasanın 108’inci maddesi gereğince arttırılarak hükmolunacaktır. Fail kovuşturma başlamadan önce; aldığı malı geri verir veya mağdurun uğradığı zararı tazmin ederse, TCK’nın 168/3’üncü maddesi gereğince verilecek ceza 1/2 oranında, malın iadesi veya tazmin kovuşturma başladıktan sonra ve fakat hüküm verilmeden önce gerçekleştirilirse, verilecek cezadan 1/3’e kadar indirilecektir. Burada yapılacak indirim en fazla 1/3’tür.
- Yağma Suçunun Tüzel Kişiler Tarafından İşlenmesi: Bu suçun bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde TCK’nın açık hükmü gereğince, tüzel kişilere özgü güvenlik tedbiri uygulanır. Bu güvenlik tedbirleri, faaliyet izninin iptali ve müsaderedir. Aynı suç mağdurları ile ilgili yurtdışında yargılama yapılmış ise yurtdışında infaz edilen tutukluluk ya da hükümlülük varsa Türkiye’de verilen cezadan mahsup gerekir. Yağma suçunun ise tüzel kişiler tarafından işlenmesi mümkün değildir.

Yağma Suçu Örnekleri
- Kenan isimli yasaklı madde bağımlısı genç ailesinden para alamadığı için para çalmayı düşünür. Ancak bunun için bir tane ruhsatsız silah satın alır. Akşam saat 21.30 sıralarında tenha bir sokakta bekler. Karşıdan gelen bir çiftin yolunu keserek para ister. Furkan isimli şahıs ise para vermek istemez ve gitmeye yeltenir. Tam bu sırada Kenan isimli şahsın belindeki silahı çıkartıp Kenan isimli şahsa doğrultması ve cebindeki parayı vermezse onu öldüreceğini söylemesi üzerine Kenan isimli şahıs da cüzdanını ve telefonunu verir. Suç konusu eylem böylece gerçekleşmiş sayılır. Eğer ortada tehdit söz konusu olmasaydı fail hırsızlık suçundan cezalandırılacaktı.
- Gamze ve Mustafa isimli evli çiftin tartıştığını ve Mustafa’nın aylar önce borçlanarak aldığı iki adet bileziği eşinden istediğini düşünelim. Gamze’nin bilezikleri vermek istememesi üzerine Mustafa’ya “Bilezikleri kolumu keserek alırsın.” Demesi ile Mustafa’nın evlerinin mutfağına yönelerek bir bıçakla geri döndüğü bir olayda, Gamze Mustafa’nın kendisine bir zarar vereceğini düşünerek bilezikleri kolundan çıkararak Mustafa’ya vermiştir. Akabinde her ne kadar Mustafa bilezikleri alsa da Gamze’ye şiddet uygulamış ve evden o şekilde ayrılmıştır. Olayda taraflar arasında alınan bileziklerin borçlanarak alındığı düşünüldüğünde bir hukuki ilişkinin varlığından söz edilir. Bu nedenle faile yağma suçundan değil kasten yaralama ve tehdit suçlarından ceza verilecektir.
- Nurgül isimli kadın şahsın Ezgi isimli kadın şahsa bir takım borcu vardır. Ezgi Nurgül’ün evine zorla girerek birkaç tane senet imzalatmıştır. Ezgi’nin imzalattığı bu senetlerde yazan tutarlar taraflar arasındaki gerçek borç miktarından da fazladır. Hal böyleyken sanık Ezgi hakkında hem konut dokunulmazlığını ihlal hem kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından ceza verilmesine hükmedilmelidir. Ancak taraflar arasında bir alacak meselesi olduğundan, Ezgi kendi alacağını tahsil etmek için bu yola başvurduğundan yağma suçu hükümleri somut olaya uygulanmayacaktır.
Yağma Suçunun Özel Görünüşleri
- Teşebbüs: Kural olarak bir kişi hakkında cezaya hükmedilebilmesi için bu davranışların ceza kanununda yasaklanan suçlardan olması gerekir. Eğer fail suç işleme kastıyla hareket etmesine rağmen elinde olmayan sebeplerle suçu gerçekleştiremezse teşebbüsün varlığından bahsedilir. Yağma suçuna teşebbüs mümkündür. Cebir ve tehdide başvurulmuş olmasına rağmen, mal alınamamışsa, yağma suçuna teşebbüs söz konusu olmaktadır. Örneğin failin mağdura sopayla vurmasından sonra cüzdanını alması ve kaçmaya başlaması halinde yağma suçu gerçekleşmiş sayılacaktır. Ancak aynı örnekte kolluk kuvvetlerinin, kişi sopayla mağdura vurduktan sonra cüzdanını alamadan yakalaması halinde ya da kişinin kaçması halinde teşebbüs hükümlerine başvurulacaktır. Yağma suçunun tamamlanması malın alınması ile birlikte gerçekleşmektedir. Alma eylemi de, failin mağdurun eşya üzerindeki hakimiyetine son vererek, kendi nüfuz ve egemenliğini kurmasıyla tamamlanır. Failin icra hareketlerine başlaması ancak malı kendi egemenliğine geçireceği sürece kadar olan süre teşebbüs hükümlerinin uygulanacağı süredir. Failin icra hareketlerine başlayıp eşyayı kendi hâkimiyet alanına geçirinceye kadar olan zaman zarfında, gönüllü olarak, dışardan herhangi bir etki olmadan hareketlerini tamamlamaz ise, bu durumda TCK’nın 36. maddesi uygulanır ve gönüllü vazgeçme anına kadar geçen aşamada eylem suç oluşturuyorsa, sadece o suça ait cezayla cezalandırılır. Ancak vazgeçme tamamen failin iradesi ile olmalıdır, dışarıdan yapılan bir etki sonucu veya olay yerine bir gelen olması nedeniyle failin Yağmadan vazgeçmesi durumunda gönüllü vazgeçme hükümleri uygulanamaz. İştirak halinde işlenen suçlarda, hangi fail isteğiyle suçtan vazgeçerse, yalnızca o gönüllü vazgeçmeden faydalanır. İcra hareketleri başlamamışsa suça teşebbüs söz konusu olmayacaktır.
- İştirak: Yağma suçuna iştirakın her türlüsü mümkündür. İştirak bir tek kişi tarafından işlenebilen bir suçun, yapılan işbirliği sonucu birden fazla kimse tarafından gerçekleştirmesi halini ifade etmektedir. İştiraktan söz edebilmek için, faillerin suçun icra hareketlerine katılması veya icra hareketlerini gerçekleştiren kişiye bu kararı verdirmesi veya icra hareketlerini yapan kişiye yardım etmesi ya da o suça yönelik olarak katılma iradesini taşıması gerekir. Suça iştirak TCK’nın 37 ile 41. maddeleri arasında düzenlenmiştir. TCK’nın 37/1. maddesine göre, suçun kanuni tanımında yer alan fiili birlikte gerçekleştiren kişilerden her biri fail olarak sorumludur. Örneğin, iki sanık birlikte anlaşıp sokaktaki bir kişiyi silah göstererek tehdit etmiş ve üzerindeki bütün parayı almışsa müşterek faillik söz konusu olacaktır. TCK’nın 37/2. maddesinde de dolaylı faillik kurumu düzenlenmiştir. Bir kişi suçu işlemek için başkasını araç olarak kullanırsa, dolaylı faillikten söze edilecektir. Dolaylı faillik de arka plandaki kişi, suçun icrai hareketlerini bizzat gerçekleştiren şahsın ve hareketinin üzerinde hâkimiyet kurmaktadır. Örneğin, dokuz yaşındaki bir çocuğu markete göndererek oradan Yağma yapmasına sağlama, aslında akıl hastası olan ve ayırt etme gücü bulunmayan bir şahsa araba çaldırma durumlarında, dolaylı faillikten söz edilir. Müşterek fail ve dolaylı fail, suçun kanunda öngörülen cezasıyla cezalandırılacaktır. Ancak, kusur yeteneği olmayanları suçun işlenmesine araç olarak kullanan kişiye verilecek ceza TCK’nın 37/2. maddesi uyarınca artırılacaktır. TCK’nın 38. maddesinde de suça azmettirme düzenlenmiştir. Hiç suç işleme kararı olmayan failde Yağma düşüncesini oluşturan kimse, faili azmettirmiş sayılacaktır. Burada önemli olan suçun işlenmesinden önce failde düşüncenin oluşmasını sağlamaktır.
- İçtima: Yağma suçu bileşik bir suçtur. Gasp suçu, tehdit, cebir kullanma ve hırsızlık suçlarının bir araya gelmesiyle oluşmuş bileşik bir suç olduğu için, fail yağmayı oluşturan bu suçlardan dolayı ayrıca cezalandırılamaz; sadece yağma suçundan cezalandırılır. Yani cebir, tehdit ve hırsızlık, yağma suçunun unsurunu oluşturmaktadır. Ortada tek bir suç vardır o da gasp suçudur. Bileşik suçun düzenlendiği TCK madde 42’ye göre; “Biri diğerinin unsurunu veya ağırlaştırıcı nedenini oluşturması dolayısıyla tek fiil sayılan suça bileşik suç denir. Bu tür suçlarda içtima hükümleri uygulanmaz.” Bu hükme göre tek fiil sayılan bileşik suçlara içinde barındırdığı her bir suç için ayrıca ceza verilemeyecektir. Gasp suçundan faile içinde barındırdığı diğer suçlardan ayrıca ceza verilemeyeceğine ilişkin kuralın istisnasını TCK madde 149/2 oluşturmaktadır. Bu hükme göre; “Yağma suçunun işlenmesi sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.” Ayrıca yağma suçunun zincirleme suç şeklinde işlenmesi kanunumuzda kabul edilmemiştir. (TCK m. 43/3) Bu nedenle aynı suç işleme kararıyla değişik zamanlarda aynı kişiye karşı yağma suçunun birden fazla işlenmesi halinde, gerçek içtima hükümleri uygulanır ve fail her bir suçtan dolayı ayrı ayrı ceza alır. Örneğin, failin mağduru aynı niyetle birer hafta arayla beş kez tehdit ederek malını almasında olduğu gibi. Ayrıca hırsızlık suçunu oluşturacak şekilde malın alınmasından ve mağdurun bu eşya üzerindeki egemenliğinin sona ermesinden sonra gerçekleşen cebir ya da tehdit, hırsızlık suçunun yanında kasten yaralama veya tehdit suçunu da oluşturur. Bu durumda yağma suçu oluşmaz.
Uzlaşma, Adli Para Cezasına Çevirme, Erteleme ve Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı
- Uzlaşma: Uzlaşma Türk Ceza Hukukundaki belli başlı suçlarda kullanılır. Uzlaşma, suçtan mağdur olan kişinin suç şüphelisi ile anlaşması sonucunda ceza yargılamasının sona ermesidir. Uzlaşma şikayetten vazgeçme değildir. Yağma suçunun temel hali ve paydaş veya elbirliği ile malik olunan mal üzerinde veya bir hukukî ilişkiye dayanan alacağı tahsil amacıyla, işlenmesi halleri uzlaşma kapsamına giren suçlardandır. Yağma suçu CMK madde 253/1’de sayılan suçlardan biri olmadığından dolayı uzlaştırılamaz. Ancak; alacağın tahsili amacıyla işlenen yağma suçlarında tehdit ve kasten yaralama ilişkin hükümler uygulanacağından bu hallerde uzlaştırılabilme yapılması mümkün olmaktadır.
- Adli Para Cezasına Çevirme: Adli para cezaları, mahkemenin, suçun failine verilen hapis cezasının süresine göre belirlenecek bir miktar parayı devlet hazinesine ödemesi konusunda karar vermesi ve failin hapis cezasından kurtulması durumudur. Burada bir hapis cezasının adli para cezasına çevrilebilmesi için verilen cezanın bir yılın altında olması gereklidir yani bu çevirme ancak kısa süreli hapis cezalarında mümkündür. Bazı durumlarda hapis cezasının bir kısmı para cezasına dönüştürülür ve fail hem hapis cezası hem de para cezasına çarptırılır. Türk Ceza Kanununda adli para cezası direkt verilebilmekle birlikte hapis cezasına ek olarak da verilebilir. Yağma suçu nedeniyle ceza mahkemesi tarafından verilen hapis cezası, somut olayın koşullarının değerlendirilmesi sonucu, kanunda yer aldığı üzere minimum 6 yıl olarak belirlenmiştir. Bu nedenle yağma suçunun temel hali suçun cezasının 1 yılı aştığından adli para cezasına çevrilmesi mümkün değildir.
- Erteleme: Erteleme bir kişi hakkında hapis cezasına hükmedildikten sonra infazının ertelenmesi olarak adlandırılır. Kişi deneme süresi içerisinde iyi halli olarak hareket ederse cezaevine hiç girmeden cezası infaz edilmiş sayılır. Yani kişi hakkında hükmedilen cezanın infazı belirli bir süre geri bırakılır ve o süre içerisinde herhangi bir suç işlenmediği takdirde de infaz edilmiş sayılır. Erteleme kararı kapsamında mahkeme tarafından yargılaması yapılan kişinin suçlu olduğu tespit edilmiştir. Bununla birlikte kişiye belirli bir hapis cezası da verilmiştir. Ancak mahkeme kişiye vermiş olduğu bu hapis cezasını, kişi ceza infaz kurumuna girmeden, şartlı olarak vazgeçilmesi yoluna gidilebilir. Bu durumda hapis cezasının ertelenmesinden bahsedilecektir. Erteleme, TCK m. 51/1’de; “İşlediği suçtan dolayı iki yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkûm edilen kişinin cezası ertelenebilir. Bu sürenin üst sınırı, fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş olan kişiler bakımından üç yıldır” şeklinde düzenlenmiştir. Yağma suçunun cezalandırılmasında, bahsedilen erteleme kararının verilmesi mümkün değildir. Nitekim erteleme kurumu, mahkeme tarafından belirlenen cezanın cezaevinde infaz edilmesinden şartlı olarak vazgeçilmesidir ve yağma suçunda hükmedilecek ceza en az 6 yıl olduğundan, 2 yıllık süre zarfına uymamaktadır.
- Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı: Ceza Muhakemeleri Kanununa göre hükmün açıklanmasının geri bırakılabilmesi için sanığın suçun işleniş biçimi, suçun işlenişindeki amaç ve saikler, yanında sanığın kişiliği, yaşayışı, iş ve güç durumu vb. durumlar önem arz eder. Bu durumların değerlendirilmesi sonucu mahkeme kişinin gelecekte topluma zarar doğurmayacağına kanaat getirmesi halinde bu kararı verebilir. HAGB alan sanığın belli süreler içerisinde başka bir suça karışması durumunda cezası uygulanabilir hale gelecek ve hapis cezası ile karşı karşıya kalacaktır. Bununla birlikte yapılan son değişikliklere göre, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı artık sanığın rızasına bağlı olmaktan çıkarılmış olup bu karara karşı itiraz değil istinaf kanun yoluna başvurulabilecektir. Yağma suçu nedeniyle hükmedilen hapis cezası miktarının en az 6 yıl olarak belirlenmesinden dolayı suçu işleyen kişi hakkında hükmün açıklanmasının geriye bırakılması kararı verilmesi mümkün değildir. Erteleme kararı ile hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı (HAGB) ile aralarındaki en büyük fark; erteleme kararı hukuk dünyasında bir sonuç doğururken hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı ile kurulan hüküm hiç var olmamış gibi sonuç doğuracak olmasıdır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı ile hakim hükme karar vermiş ancak belirli şartların gerçekleşmesi halinde hükmü açıklamaktan vazgeçmesi durumu mevcuttur.

Soruşturma ve Kovuşturma Evresi
Soruşturma Evresi
Mağdur ya da suçtan zarar gören kişinin şikayetçi olması Cumhuriyet Savcılığı’na yapacağı başvuru ya da kolluk kuvvetlerine yapacağı ihbar ile gerçekleşir. Bu aşamada savcı, kovuşturma aşamasına geçip geçmeye yer olup olmadığına karar vermek üzere araştırmak üzere soruşturma başlatır. Yani bu şikayet neticesinde Savcılığa intikal eden dosyanın savcılıkta işlem görmesi soruşturma evresinin neticesidir. Yağma suçuna ilişkin olarak aşağıda daha detaylı izah edileceği üzere şikayete tabi bir suç olmadığı için hem şikayet üzerine hem de savcının re-sen araştırması üzerine soruşturma başlatılabilir.
Cumhuriyet savcısının şüpheli şahsın suçu işlediğine dair yeterli somut delilleri toplaması ve yeterli şüpheye ulaşması ile iddianame düzenlenir. Bunun aksi durumunda yeterli şüphe oluşmadığında Cumhuriyet Savcılığı kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verir. Bu karara karşı tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde itiraz edilebilir. İtiraz kabul edilirse dosya doğrudan kovuşturma evresine geçmez, tekrar soruşturma evresinde incelenir. İtiraz reddedilirse dosya kapanır. İtirazı inceleyecek olan merci Sulh Ceza Hakimliğidir. Her koşulda iddianame düzenlendiği takdirde dosya kovuşturma evresine geçecektir. Soruşturma evresinde şüpheli konumunda olan fail de kovuşturma evresinde sanık konumuna geçecektir.
Kovuşturma Evresi
Kovuşturma evresi; görevli ve yetkili mahkemenin Cumhuriyet Savcılığı’nın sunduğu iddianameyi kabul etmesi ile başlar ve yargılama sürecini ifade eder. Kovuşturma evresi mahkeme tarafından yürütülmektedir. Yukarıda da açıklandığı üzere soruşturma evresinde şüpheli olan şahıs kovuşturma evresinde sanık olarak isimlendirilir. Kovuşturma evresinde sözlü yargılama yapılır ve yargılamalar duruşmalı olarak ilerler. Duruşmada sanık ve sanık vekili dinlenir bunun yanı sıra müşteki yani şikâyet eden kişi de dinlenir. Ayrıca müşteki sıfatına sahip olan taraf, katılma talebi sunduğu takdirde mahkemenin kabulü ile katılan sıfatına sahip olur.
Sanığa verilecek ceza kovuşturma evresinin sonunda belirlenir. Ancak sanık bu aşamadan önce kendisine isnat edilen suçu ve cezasını tam olarak öğrenmiş olmalıdır. Ayrıca cezalandırılması için de suçu işlediği sabit olmalıdır. Örneğin Yağma suçunun faili olarak iki şüpheli varsa ancak hangisinin suçu işlediği sabit değilse her ikisi de beraat edecektir. Bununla birlikte, kovuşturma evresi neticesinde verilecek kararlar beraat, HAGB hatta zamanaşımına uğradığı takdirde davanın düşmesi şeklinde sıralanabilir. Yağma suçunun kovuşturma evresi tamamlandığında sanığın suçu işlediği sabit ise verilecek ceza 6 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası olarak belirlenecektir. Artırım ve indirim nedenlerinin uygulanması da mahkemenin takdirine kalacaktır.
Yağma Suçunda Gözaltı ve Tutukluluk
Bir kişi hakkında gözaltı kararı verilebilmesi için bu kişi hakkında somut delillerin var olması gerekir. Cumhuriyet Savcılığı gözaltı kararı verir vermez kişinin fotoğrafı çekilir ve parmak izi alınır. Aynı zamanda şüphelinin kendisine gerekli bilgiler verilmeli ve hekime götürülerek muayenesinin yapılması gerekir. Gözaltı süresi her ne kadar Olağanüstü Hal Durumlarında (OHAL) 30 güne kadar çıksa da uluslar arası bir sözleşme olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde en fazla 4 gün olarak belirlenmiştir. Bununla birlikte kişinin tek başına işlediği suçlarda belirlenen gözaltı süresi ile toplu olarak işlenen suçlarda gözaltı süreleri birbirinden farklı olarak düzenlenmiştir. Bunlarda 24 saati geçmemesi öne sürülmüştür. Toplu olarak işlenen suçlarda (birden fazla sanığı olan) bu süre 4 güne kadar uzatılmıştır. Ceza Muhakemesi Kanunu’nu madde 91’de geçen fıkrada mülki amirlerin talimatı ile belirlenen bazı kolluk amirlerine bir kişiyi 24 saate kadar gözaltına alma yetkisi verilmiştir. Bu yetki tabi ki suçlara göre belirlenmektedir. Yağma suçunda da, savcının gözaltı kararı ile failin gözaltına alınması mümkündür.
Tutuklama kararı ise Ceza Muhakemesi Kanunu madde 100 ve devamındaki maddelerinde düzenlenmiştir. Tutuklama suç işlendiğine ilişkin kuvvetli, yoğun kuşku bulunan bir kişinin özgürlüğünün kesin hüküm öncesi mahkeme kararı ile kısıtlanmasıdır. Tutuklamanın amacı ceza yargılamasının yapılmasını sağlamaktır. Ayrıca sanığın ileride olabilecek bir infazı da gerçekleşmiş sayılacaktır. Önemle belirtilmelidir ki tutuklama kararını verebilecek tek merci mahkemelerdir. Cumhuriyet savcılıkları tutuklama kararı veremez yalnızca tutuklanmayı talep edebilir. Tutuklama kararının verilemeyeceği birtakım durumlar kanun kapsamında düzenlenmiştir. Örneğin kişi hakkında yalnızca adli para cezasını gerektiren bir suçtan dolayı yargılama yapıldı ve buna ilişkin ceza verildiyse tutuklama kararı verilmez. Bununla birlikte vücut dokunulmazlığına karşı kasten işlenen suçlar dışında en fazla 2 yıl hapis cezası belirlenen suçlar hakkında da tutuklama kararı verilemez. Yağma suçunda da tutuklama kararı verilmesi mümkündür. CMK 102/1gereğince Yağma suçunda tutukluluk süresi en çok bir yıldır. Ancak bu süre, zorunlu hallerde gerekçeleri gösterilerek altı ay daha uzatılabilir. Tutuklamanın somut koşulları bulunmaktadır. Bu koşullar şu şekilde sıralanabilir:
- Kuvvetli suç şüphesi bulunmalıdır.
- Bir tutuklama nedeni bulunmalıdır.
- Tutuklama, somut olayda orantılı bir tedbir olmalıdır.
İfade, Savunma ve Yargılama Süreci
İfade, kişi hakkında yapılan suç duyurusu ve şikayet nedeniyle olay hakkındaki bilgi ve savunmasının alınması için yapılan bir usuldür. Nitekim Yağma suçu şikayete tabi bir suç olmadığından gelen ihbar ya da şikayet üzerine soruşturma başlamasının yanı sıra resen de soruşturma başlatılabilir. Bu nedenle, mağdur şikayette bulunduğu için suç hakkında beyanları alındıktan sonra failin ifadesi de alınır. Eğer şüpheli şahıs ifadeye gitmiyorsa bu durumda hakkında yakalama kararı çıkarılacaktır. İfade kolluk görevlileri tarafından alınabileceği gibi bizzat Cumhuriyet Savcısı tarafından da alınabilir. Buna benzer şekilde sorgu ise şüpheli ya da sanığın hakim ya da mahkeme huzurunda kovuşturma evresinde suç hakkında dinlenmesidir.
Savunma hakkı ise şüpheli ya da sanığın en önemli haklarından biri olup irade özgürlüklerini ifade etmektedir. Çünkü kişi üzerine isnat edilen suç hakkında kendisini savunabilmelidir. Bu nedenle kişiye ayrıntılı olarak üzerine isnat edilen suç anlatılır. Ayrıca kendisini savunabilmesi için belirli bir süre de kişiye verilmektedir. Şüpheli şahıs kendisini bizzat savunabileceği gibi bir avukatın yardımından da yararlanabilir. Kadim Hukuk ve Danışmanlık olarak bu noktada destek vermekteyiz. Yağma suçu işlendiği takdirde koruma tedbirlerinin uygulanması da mümkündür. Örneğin koruma tedbiri ve uzaklaştırma kararı konulabilir. En önemlisi de kişinin teknik araçlarla izlenmesi mümkün hale gelir. Suçun örgüt kapsamında işlenmesi halinde tanık koruma programından yararlanılması da mümkün olur. Tanık yalnızca suçun mağduru değil aynı zamanda bu kişinin yakınları da olabilir. Yargılama 5235 sayılı Kanunun 10, 11, 12. Maddeleri uyarınca ağır ceza mahkemelerinde yürütülecektir.
Şikayet Süresi, Zamanaşımı, Etkin Pişmanlık ve Görevli Mahkeme
- Şikayet Süresi: Yağma suçu resen soruşturulan ve kovuşturulan bir suç tipidir. Yağma suçu ve nitelikli halleri takibi şikayete bağlı olmayan, resen takibi gereken suçlardır. Ayrıca, kişinin bir hukuki ilişkiye dayanan alacağını tahsil amacıyla tehdit veya cebir kullanması halinde de, kullanılan cebirin veya tehdidin niteliği gereği TCK’nın 106 veya 86’ıncı maddesi uyarınca şikayete bağlı suç kapsamına girerse, suç şikayete bağlı hale gelecek aksi takdirde resen takibi gerekecektir.
- Zamanaşımı: Zamanaşımı, suçun varlığı devam etmesine rağmen devletin faile yargılama yapamaması ve cezalandıramamasına denir. Zamanaşımı ceza hakimi tarafından resen gözetilir ve talebe bağlı olmadan uygulanır. Zamanaşımı TCK’nın 66. maddesinde dava zamanaşımı ve 68. maddesinde ceza zamanaşımı olarak düzenlenmiştir. Dava zamanaşımı kanunda belirtilen sürelerin geçmesini nedeniyle kamu davasının açılamaması, açılması halinde ise davaya devam olunamayarak kamu davasının düşmesi sonucunu doğurur. Yağma suçunun ve nitelikli hallerinin dava zamanaşımı süresi, suçun işlendiği tarihten itibaren 15 yıldır. (m. 66/1-d) Suçun işlendiği tarihten itibaren 15 yıl içinde soruşturma başlatılmaz veya sava açılmış ise dava sonuçlanmaz ise zamanaşımının dolması ile dava sona erecektir. Yağma suçu resen soruşturulan ve kovuşturulan bir suç olması nedeniyle şikayetten vazgeçilmesi halinde, Yağma suçundan dolayı açılmış olan davanın düşmesi durumu gerçekleşmeyecektir. Bu nedenle, dava zamanaşımı olan 15 sene içerisinde mağdur tarafından bildirilmesi halinde soruşturma evresi ve ardından kovuşturma evresi başlayacaktır.
- Etkin Pişmanlık: Etkin pişmanlık, suç işleyen kimsenin işlediği suçtan pişman olması neticesinde ortaya çıkan bir durumdur. Kişi işlediği fiil nedeniyle pişmanlık duymakta ve ortaya çıkan haksızlık durumunu telafi etmek için çabalamaktadır. Her suç tipi için etkin pişmanlık söz konusu olmamaktadır. Yalnızca TCK’da belirtilen suçlarda etkin pişmanlık hükümleri uygulanmaktadır. Yağma suçunda etkin pişmanlık hükümleri uygulanabilmektedir. Suçu işleyen fail, mağdura vermiş olduğu zararın kısmen veya tamamen giderilmesi ya da suçu birlikte işlediği kişilerin kimliklerini belirtmesi halinde etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanarak cezasında indirim alabilecektir. Buna göre şayet fail yağma suçunu işledikten sonra ve fakat bu nedenle hakkında kovuşturma başlamadan önce bizzat pişmanlık göstererek mağdurun uğradığı zararı aynen geri verir veya tazmin suretiyle tamamen giderirse verilecek cezanın yarısına kadar indirilir. Buna karşılık etkin pişmanlık kovuşturma başladıktan sonra ve fakat hüküm verilmeden önce gösterilirse verilecek cezanın üçte birine kadar indirilmektedir. Kısmen geri verme veya tazmin halinde etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması mağdurun rızasına bağlıdır.
- Görevli Mahkeme: ‘Kanunların ayrıca görevli kıldığı hâller saklı kalmak üzere, ağırlaştırılmış müebbet hapis, müebbet hapis ve on yıldan fazla hapis cezalarını gerektiren suçlarla ilgili dava ve işlere bakmakla ağır ceza mahkemeleri görevlidir.’’ (5235 sayılı kanun m. 12) Yağma suçunun davasına bakmaya madde itibariyle görevli mahkeme, ağır ceza mahkemesidir. Bu suç çocuklar tarafından işlenmişse, görevli mahkeme çocuk ağır ceza mahkemelerinde yapılmaktadır. Çocukların bu suçu yetişkinlerle birlikte işlemesi durumunda, davaların birlikte yürütülmesi zorunlu ise, genel mahkemeler birleştirme kararı verebilir ve birleştirilen davalar genel mahkemelerde görülmektedir. Birleştirme zorunlu değilse, çocuklarla yetişkinlerin soruşturma ve kovuşturması ayrı ayrı yürütülür. Şayet çocuğun işlediği yağma suçu Terörle Mücadele Kanunun kapsamına giren bir suç ise, bu suçlardan dolayı yargılama genel mahkemelerde yapılmaktadır.
Yağma Suçu Hakkında Mahkeme Kararları
Yargıtay 6. Ceza Dairesi 2016/252 Esas 2018/7939 Karar
- Gasp-Yağma Suçu
- Türk Ceza Kanunu 148. Madde
Olay tarihinde, yaya olarak yürümekte olan yakınanı bir süre takibe alıp arkasından giden sanığın, yakınanın yanına iyice yaklaşıp kolundan tutarak ‘’Karnım aç beni doyuracaksın gardaş’’ dediği, yakınanın öğrenci olup parasının olmadığını söylemesi üzerine bu kez sanığın, müştekinin kulağına doğru yaklaşarak ‘’Sana şimdi burada bir şey yapsam, kimse bir şey yapamaz’’ diyerek yüzüne tokat atması üzerine, yakınanın cebinde bulunan 2-3 TL bozuk parayı çıkartıp sanığa verdiği, parayı alan sanığın tekrar müştekinin yüzüne tokat atıp ‘’ Hadi bakalım bir daha karşıma çıkma, seni burada görmeyeyim’’ dediği; yakınanın sanığa dikkatli dikkatli baktığı sırada ‘’ Sana git diyorum gitmiyon mu lan’’ diyerek pardösünün iç cebinden çıkardığı ele geçirilemeyen bıçağı müştekiye gösterip bir kez daha yüzüne tokatla vurması üzerine yakınanın sanığın yanından ayrılması şeklinde gerçekleşen olayda; eylemin bir bütün halinde 5237 sayılı TCK’nın 149/1-a maddesinde düzenlenen silahlı yağma suçunu oluşturduğu gözetilmeden; yazılı şekilde sanığın yağma suçundan TCK’nın 148/1, tehdit suçundan ise 106/2-a maddeleri uyarınca ayrı ayrı ayrı cezalandırılmasına karar verilmesi, sanığın, yakınanın zararını kovuşturma aşamasında giderdiğinin kabulü karşısında; 5237 sayılı TCK’nın 168/3-1 maddesi uyarınca 1/3 oranına kadar indirim yapılabileceğinin gözetilmemesi, bozmayı gerektirmiş, sanık savunmanın temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin açıklanan nedenlerle isteme uygun olarak BOZULMASINA
Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2016/5983 Esas 2017/1508 Karar
- Gasp Suçu
- Türk Ceza Kanunu 148. Madde
“Sanık ile maktulün; evinde 3 ay önce badana yapması nedeniyle tanıştıkları, olay günü sanığın maktulün evine gittiği, maktulün evde bulunan para ve değerli eşyalarını almak istediği, maktulün vermek istemediği aralarında çıkan tartışma sırasında maktulü itekleyerek yere düşürüp etkisiz hale getirdiği, evde bulunan maktule ait araç anahtarı ile araç ruhsatını, cep telefonunu ve cüzdanını alarak evden dışarı çıktığı, kapının önünde park halinde bulunan maktule ait aracı alarak ayrıldığı, alınan Adli Tıp raporuna göre, maktulün sanık ile aralarında geçen tartışma ve darp olayının tetiklediği akud kardiyak atağa bağlı olarak öldüğü, sanığın maktule basit tıbbi müdahale ile giderilebilir nitelikte iteklemek suretiyle müdahalesinin olduğu ancak ölüm olayı ile sanığın eylemi arasında illiyet bağı bulunduğu olayda;
1- Sanığın maktulü daha önceden tanıması evinin boya badana işlerini yapması da dikkate alındığında maktuldeki kalp rahatsızlığını önceden bilip bilmediği araştırılarak sonucuna göre;
a- Bildiği tespit edildiği takdirde TCK’nun 22/3 ve 86/2 maddeleri yollamasıyla aynı Yasanın 85.maddesi uyarınca bilinçli taksirli öldürme suçundan,
b- Bilmediği tespit edildiği takdirde ise TCK.nun 22/2 ve 86/2 maddesi yollamasıyla aynı Yasanın 85. maddesi uyarınca taksirle öldürme suçundan cezalandırılmasına karar verilmesi yerine eksik soruşturma sonucu olayda uygulama yeri bulunmayan neticesi sebebiyle ağırlaşan yaralama sonucu öldürme suçundan hüküm kurulması;
2-Sanık hakkında hırsızlık suçundan kurulan hüküm yönünden yapılan incelemede;
Sanığın maktule ait maddi değeri olan araç anahtarı ile aracını, araç ruhsatını ve cep telefonunu maktulü etkisiz hale getirmek suretiyle ölmeden önce aldığı anlaşılmakla yağma suçundan cezalandırılmasına karar verilmesi gerektiği gözetilmeksizin suç niteliğinde hata edilerek yazılı şekilde hırsızlık suçundan hüküm kurulması, BOZMAYI gerektirmiş
Yargıtay 6. Ceza Dairesi 2016/4529 Esas 2019/1632 Karar
- Gasp-Yağma Suçu
- Türk Ceza Kanunu 148. Madde
Oluş ve dosya içeriğine göre; olay tarihinde Silivri 4 Nolu Cezaevinde tutuklu olarak bulunan mağdur …’e … E Tipi Kapalı Cezaevinde hükümlü olarak bulunan sanık …’nun yazdığı mektupta “…Bayrampaşa Özel Tip Cezaevi yıl 1997, hani sen karanlık dalgalı bir denizde idin. Hani ben sana can simidi olmuştum, ve canına can vermiştim. İşte şimdi yine aynı kulvardayız sana bu sefer cankurtaran olacak ve seni aydınlığa çıkaracak olanda yine benim. Bana ihanet edenler bir bir ölüyorlar. İhanet sinemi delse de kurşun artık acı vermiyor. Bu yüzden senden isteğim var bana maddi yardım lazım. Öncelikle bana ulaş sana izah ederim… Adım sağ soyadım ölüm…” şeklinde ifadeler kullanmak suretiyle müştekiyi tehdit ederek para talep ettiğinin anlaşılması karşısında, sanık …’nun eyleminin yakınan …’a yönelik yağmaya teşebbüs suçunu oluşturduğu gözetilmeyerek yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık … savunmanının temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle isteme aykırı olarak BOZULMASINA
Yağma Suç Duyurusu Dilekçesi
(Suçun İşlendiği Yer) CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI’NA
MÜŞTEKİ: İsim Soyisim (TC Kimlik No) – (Adres Bilgileri)
VEKİLİ : Av. Umur YILDIRIM
Söğütözü Mah. Söğütözü Cad. No:2 Koç İkiz Kuleleri B Blok Kat:4 Daire:7, 06530 Çankaya
ŞÜPHELİ: İsim Soyisim (TC Kimlik No) – (Adres Bilgileri)
SUÇ: Yağma Suçu (TCK Madde 148)
SUÇ TARİHİ: …/…/…
SUÇ YERİ: (…)
KONU: Şüpheli şahıs hakkında işlemiş olduğu Yağma suçu nedeniyle soruşturma başlatılması ve soruşturma neticesinde şahıs hakkında kamu davası açılması taleplerimizi havidir.
AÇIKLAMALAR
- Giriş kısmında müvekkilin kim olduğu, şüpheli şahsın kim olduğu, tarafların nasıl tanıştığı ve iletişime geçtiği gibi hususlar ayrıntılı olarak anlatılır. Bununla birlikte suç nedeniyle müvekkilin uğradığı maddi-manevi zarar da giriş kısmında özetlenebilir.
- Şüpheli şahsın, suça yönelik eylemlerinin ne şekilde işlediği ayrıntılı olarak anlatılır. Yaşanılan olaydan bahsedildikten sonra ayrıntılı olarak deliller sunulur. Aynı zamanda ek olarak bu delillerin sunulması gerekmektedir. Şüphelinin mağdura neler dediği, nasıl Yağma suçunu işlediği ayrıntılı olarak anlatılır.
- Sonuç kısmında ise dilekçenin ekinde yer alacak deliller toparlanır. Gerekli görüldüğü takdirde suça ilişkin açıklamalara ve mahkeme kararlarına yer verilir.
HUKUKİ SEBEPLER: TCK ve ilgili her türlü yasal mevzuat.
HUKUKİ DELİLLER : Tanık, yemin, sözleşmeler, fotoğraf görüntüleri, mesajlar ve ilgili her türlü yasal delil.
SONUÇ ve İSTEM: Yukarıda açıklanan nedenlerle şüpheli şahıs hakkında soruşturma başlatılmasını, soruşturma sonucunda kamu davası açılması yönünde karar verilmesini saygılarımızla vekâleten arz ve talep ederiz. (Tarih)
Müşteki Vekili
Av. Umur YILDIRIM
(e-İmza)
Yağma Suçu Hakkında Sıkça Sorulan Sorular
- Yağma suçları nelerdir?
Yağma suçu; bir kişiyi, kendisine ya da yakının hayatına, vücut ve cinsel dokunulmazlığına yönelik saldırı ile, malvarlığını zarara uğratacağından bahisle tehdit veya cebir uygulayarak malın teslimine veya alınmasına karşı koyamamaya mecbur bırakmak suretiyle işlenebilir. Bunun dışında cebir veya tehdit ile mağdurun kendisini ya da başkasına borç altına sokacak senedi, vesikayı vermeye, vesikanın alınmasına karşı koymamaya mecbur etmek, borç altına sokacak ancak ileride senet haline gelecek kağıdı imzalamaya mecbur etmek, borç altına sokacak senedi imha etmeye veya imha etmesine karşı koymamaya mecbur etmek suretiyle de yağma suçu işlenebilir.
- TCK’nın 148 maddesi nedir?
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 148. Maddesi Yağma başlığını taşır ve basit yağma suçunu düzenler. Madde hükmü şu şekildedir:
(1) Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden ya da malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından bahisle tehdit ederek veya cebir kullanarak, bir malı teslime veya malın alınmasına karşı koymamaya mecbur kılan kişi, altı yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Cebir veya tehdit kullanılarak mağdurun, kendisini veya başkasını borç altına sokabilecek bir senedi veya var olan bir senedin hükümsüz kaldığını açıklayan bir vesikayı vermeye, böyle bir senedin alınmasına karşı koymamaya, ilerde böyle bir senet haline getirilebilecek bir kağıdı imzalamaya veya var olan bir senedi imha etmeye veya imhasına karşı koymamaya mecbur edilmesi halinde de aynı ceza verilir.
(3) Mağdurun, herhangi bir vasıta ile kendisini bilmeyecek ve savunamayacak hale getirilmesi de, yağma suçunda cebir sayılır.
- TCK 149/1 maddesi nedir?
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 149/1. Maddesi nitelikli yağma başlığını taşır ve yağma suçunun nitelikli hallerini düzenler. Madde hükmü şu şekildedir:
(1) Yağma suçunun;
a) Silahla,
b) Kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle,
c) Birden fazla kişi tarafından birlikte,
d) (Değişik: 18/6/2014-6545/64 md.)Yol kesmek suretiyle ya da konutta, işyerinde veya bunların eklentilerinde,
e) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
f) Var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak,
g) Suç örgütüne yarar sağlamak maksadıyla,
h) Gece vaktinde,
İşlenmesi halinde, fail hakkında on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.”
- Yağma suçu şikayete bağlı mı?
Yağma suçu ve nitelikli halleri takibi şikayete bağlı olmayan, resen takibi gereken suçlardır. Ayrıca, kişinin bir hukuki ilişkiye dayanan alacağını tahsil amacıyla tehdit veya cebir kullanması halinde de, kullanılan cebirin veya tehdidin niteliği gereği TCK’nın 106 veya 86’ıncı maddesi uyarınca şikayete bağlı suç kapsamına girerse, suç şikayete bağlı hale gelecek aksi takdirde resen takibi gerekecektir.